TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÖKÇE EKİN BARAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/13539)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Burak FIRAT
|
Başvurucu
|
:
|
Gökçe Ekin BARAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Deniz ÖZBİLGİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü çerçevesinde izinsiz
afiş astığı için idari para cezası verilmesinin başvurucunun ifade özgürlüğünü
ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1995 doğumlu olup üniversite öğrencisidir.
Başvurucu 19/4/2016 tarihinde saat 13.55 civarında dört arkadaşıyla birlikte
Ankara'nın araç trafiğine kapalı ve daha çok kafeler ile kitapçıların bulunduğu
merkezî yerlerinden olan Yüksel Caddesi ile Konur Sokağın kesiştiği noktada
yanlarında getirmiş oldukları katlanır masayı açarak bir stant kurmuştur.
Başvurucunun da aralarında bulunduğu grup kurdukları standın ön ve arka
tarafına üniversite öğrencileri tarafından kurulan öğrenci kolektifleri
platformuna ait bir afiş asmışlardır. Asılan afişin üzerinde şu ifadeler yer
almaktadır:
"Çember kırılacak üniversite kazanacak. 1
Mayısa, sokaklara, özgürlüğe. Öğrenci Kolektifleri"
10. Emniyet görevlileri saat 14.25'te stant açan grubun yanına
gelerek herhangi bir makamdan izin almaksızın çevre ve gürültü kirliliği
oluşturacak şekilde stant açmalarının kanuna aykırı olduğunu, eylemlerine son
vermeleri gerektiğini aksi takdirde müdahale edileceği yönünde ikazda
bulunmuşlardır. Aynı ikaz, emniyet görevlileri tarafından saat 14.32'de
yinelenmiş, ancak anılan grup ikazlara uymayarak stant başında oturmaya devam
etmiştir.
11. Emniyet görevlileri saat 14.48'de yaptıkları üçüncü ikazın
ardından gruba müdahale ederek afişleri indirmiş, standı kaldırmış ve el
afişlerini muhafaza altına almıştır.
12. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun
kamuya ya da özel kişilere ait alanlara izinsiz afiş asılması hâlinde yaptırım
uygulanmasını düzenleyen 42. maddesi uyarınca Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğünün
19/4/2016 tarihli işlemiyle başvurucuya 219 TL idari para cezası uygulanmıştır.
13. Başvurucu, idari para cezasına karşı Ankara 6. Sulh Ceza
Hâkimliğine (Hâkimlik) itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz dilekçesinde, stant
açılarak barışçıl bir şekilde görüşlerin dile getirilmesinin ifade özgürlüğü
kapsamında kaldığının açık olduğu ve afişlerin kendilerine ait olan masaya
asıldığının dikkate alınması gerektiği savunulmuştur.
14. Hâkimlik, idari yaptırım kararı ile verilen idari para
cezasının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmiş ve 30/6/2016 tarihinde
itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
15. Anılan karar, başvurucu vekiline 13/7/2016 tarihinde tebliğ
edilmiş; başvurucu, 21/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri (B. No:
2014/3793,8/11/2017, §§ 18-23).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 9/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; görüşlerini barışçıl olarak bildirmek amacıyla
stant kurduğunu ve üzerinde 1 Mayıs çağrısı bulunan afişleri astığını
belirtmiştir. Başvurucu afişlerin herhangi bir şiddet çağrısı içermediğini,
standın kurulduğu alanın çeşitli siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri
tarafından kullanılan bir alan olduğunu ifade etmiştir.
19. Benzer konuda verilen ve afiş asma eyleminin ifade özgürlüğü
kapsamında kaldığını belirten mahkeme kararlarının dikkate alınmadığını dile
getiren başvurucu, hakkında verilen kararın gerekçeden yoksun olduğunu
belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve eklerinde 1 Mayıs
hakkındaki görüşlerin paylaşılması amacıyla stant kurularak afiş asıldığı
belirtildiği ve afiş içeriğinde 1 Mayıs tarihinde belirli bir yer ve saat
içeren bir toplantı çağrısı da bulunmadığı dikkate alındığında başvurucunun
iddialarının ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir (benzer konularda incelemenin toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı kapsamında yapıldığı başvurular için bkz. Halil Devrim Ulaş ve diğerleri, B. No:
2015/12590, 6/3/2019, § 22; Halkevleri
Derneği, B. No: 2015/9174, 7/3/2019, § 26).
21. Anayasa’nın “Düşünceyi
açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili
kısımları şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ...kamu
düzeninin, ...korunması ...amaçlarıyla sınırlanabilir.
…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
23. Başvurucunun izinsiz afiş astığı gerekçesiyle idari para
cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu
kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
24. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ...yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ...demokratik toplum düzeninin ...
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
25. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
26. 5326 sayılı Kanun’un 42. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı sonucuna
varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
27. Başvurucunun idari para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin
kararın Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik
önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük
(1) Genel İlkeler
(a) Demokratik Toplumda İfade Özgürlüğünün
Önemi
28. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü bağlamında demokratik
toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek
çok kez açıklamıştır. İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının
fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı
kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla
serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına
aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil
olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye
paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda
başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu
demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal
çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe
ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü
demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No:
2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
(b)Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin
Gereklerine Uygun Olması
29. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun
kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı
bir müdahale olması gerekir. Buna göre ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale,
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (bazı farklılıklarla birlikte
bkz. Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan, § 51; Ayşe Çelik, B. No: 2017/36722, 7/7/2015, §
37) ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse
(bazı farklılıklarla birlikte bkz. Bekir
Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın,
§ 68; Tansel Çölaşan, § 51; Bayram Akın, B. No: 2015/19278, 9/5/2019,
§ 33) demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak
değerlendirilemez.
(2) Somut Olayın
Değerlendirilmesi
30. Somut olayda başvurucu, 1 Mayıs İşçi Bayramı hakkındaki
görüşlerini kamuoyuna duyurmak amacıyla Yüksel Caddesi ile Konur Sokağın
kesiştiği bir noktada arkadaşlarıyla birlikte yanlarında getirdikleri
katlanabilir masayı açarak bir stant oluşturmuş ve başvuruya konu afişleri
asmıştır. Başvurucuya, izinsiz afiş astığı gerekçesiyle 219 TL idari para
cezası verilmiştir. Afiş içeriği nedeniyle başvurucu hakkında kamu makamlarınca
herhangi bir adli veya idari soruşturma açıldığına dair bir bilgi
bulunmamaktadır.
31. Yaklaşan 1 Mayıs İşçi Bayramı ile ilgili toplumsal
farkındalık ve bilinç oluşturma amacı taşıyan afişin asılmasının bir düşünce
açıklaması mahiyetinde olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Dolayısıyla
başvuruya konu afişler aracılığıyla düşünce açıklaması, Anayasa'da düzenlenen
ifade özgürlüğüne ilişkin güvencelerden yararlanır. Anayasa Mahkemesi daha önce
bu şekildeki düşünce açıklamalarının anayasal güvencelerden yararlanmasının,
afiş asmanın bazı ön biçim koşullarına bağlanmasına engel teşkil etmeyeceğine
karar vermiştir. Buna göre hakkın kullanımını imkânsız veya hakkın tanınmasını
anlamsız hâle getirmedikçe afiş asmanın ön biçim koşullarına bağlanması ifade
özgürlüğünün ihlaline yol açmaz (benzer yöndeki değerlendirmeler için sendika
hakkı yönünden bkz. Abdulvahap Can ve
diğerleri, § 53; toplantı hakkı yönünden Halil Devrim Ulaş ve diğerleri, § 40).
32. Kanun koyucu 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinde kamuya ait
alanlarda afiş asılmasını yetkili makamın, özel alanlarda ise malikinin iznine
bağlı kılmış ve izin koşulu yerine getirilmeden afiş asılmasını idari para
cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Bu konuda kanun koyucunun takdir yetkisini
haiz olduğunun kabulü gerekir (Neslihan
Albayrak, B. No: 2015/19611, 13/9/2018, § 21). Anılan Kanun'un
gerekçesinden, kamuya ait alanlarda afiş asmanın yetkili makamın iznine tabi
kılınmasının görüntü kirliliğinin engellenmesi amacına dayandırıldığı
anlaşılmaktadır. Kamuya ait yerlere ve duvarlara afiş yapıştırılması ile ortaya
çıkan görüntü kirliliğinin önlenmesi gayesiyle kamuya ait alanlarda afiş
asmanın izne bağlanmasının gerekli bir tedbir olmadığı söylenemez (Abdulvahap Can ve diğerleri, § 54).
33. Öte yandan tek başına izin koşuluna uyulmamış olması,
yaptırım uygulanmasının haklılaştırılması bakımından yeterli görülmeyebilir.
Nitekim eldeki somut başvuruya konu olayda cezalandırmanın görüntü kirliliğinin
engellenmesi önlemek amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu noktada izinsiz
afiş asılması nedeniyle görüntü kirliliğinin oluşturup oluşturmadığı ehemmiyet
arz etmektedir.
34. Somut olayda idarenin ya da Hâkimliğin yaptırım konusu
afişin herhangi bir görüntü kirliliğine sebebiyet verdiğine dair bir tespiti ve
değerlendirmesi bulunmamaktadır.
35. Yukarıdaki değerlendirmelere göre somut olayın koşullarında
barışçıl bir düşünce açıklaması kapsamında asılan afiş ile ilgili olarak
başvurucu hakkında idari para cezası uygulanmasının zorunlu bir sosyal ihtiyaca
karşılık geldiğine ilişkin ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulmamıştır.
Dolayısıyla müdahalenin demokratik toplum gereklerine uygun olmadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
38. Başvurucu, maddi tazminat olarak para cezasının iadesine ve
5.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
39. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875,
7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin
devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir(Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
40. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir
(Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
41. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile
İçtüzük’ün 79. maddesinin 1 numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın
bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme,
usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali ortadan
kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya
özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi
tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde,
usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili
mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir
takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan
mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden
ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. (Mehmet Doğan, §§ 58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59,
66-67).
42. İncelenen başvuruda ifade özgürlüğünün ihlal edildiği
sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin idarenin eyleminden kaynaklandığı
anlaşılmaktadır. Bununla birlikte derece mahkemeleri de ihlali
giderememişlerdir. Bu açıdan ihlal aynı zamanda mahkeme kararından
kaynaklanmıştır.
43. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216
sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken
iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna
ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir
karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmesine karar
verilmesi gerekmektedir.
44. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin
reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
45. 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara
6. Sulh Ceza Hâkimliğine (Değişik İş 2016/2469) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.