TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEHMET ÇELEBİ ÇALAN BAŞVURUSU (6)
|
(Başvuru Numarası: 2016/14536)
|
|
Karar Tarihi: 10/12/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Ferhat
YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet
Çelebi ÇALAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1.Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucu
tarafından gönderilmek istenen faksın sakıncalı bulunup muhatabına
gönderilmeyerek imha edilmesine karar verilmesi nedeniyle haberleşme
hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu, hükümlü olarak Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli
Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
10. Başvurucu,gönderilen
yazının altında kendi ismi de dâhil olmak üzere üç kişinin ismi bulunan ve
çatışma sırasında öldüğü anlaşılan terör örgütü mensubunun ailesine hitaben
yazılan faksı, ölenin babası K.A. isimli kişiye göndermek istemiştir.
11.Bir sayfadan ibaret söz konusu faksın okunabilen kısımları
aşağıdaki şekildedir:
"Değerli Akpolat
Ailesi !
Öncelikle her anlamda iyi olmanızı, dileyerek
selam, sevgi ve saygılarımızı belirtiyoruz.
Değerli oğlunuz Serhat Akpolat’ın
(Devran Zîlan) Gever’de
şehit düştüğünü büyük bir üzüntü ile öğrendik. Ne kadar üzüldüğümüzü tahmin
edersiniz. Sizler oğlunuzu bizler de çok değerli bir yoldaşımızı kaybettik. En
başta sizlerin halkımızın ve hepimizin başı sağolsun
diyoruz. Allah şehidimizin mekanını cennet eylesin.
Şu anda ne kadar üzüldüğünüzü diğer taraftan …
olduğunuzu tahmin edebiliyoruz. … böyle … … … … bir dönemde keşke fiziki olarak
yanınızda olup yaşadığınız zorlukları paylaşabilseydik. Ama ne yazık ki cezaevi
koşulları böyle bir paylaşıma yol ve imkân vermiyor. Biz de bu fakslaacınızı ve üzüntünüzü paylaşalım dedik. Tekrardan
başınız sağolsun ! / Mehmet - Şükrü - Resul"
12. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin
Kurulu) tarafından 16/5/2016 tarihinde verilen sakıncalı mektup değerlendirme
kararıyla söz konusu faksın muhatabına gönderilmeyerek imhasına karar
verilmiştir. Karar gerekçesinde, faksta, terör örgütünü öven, terör eylemlerini
destekleyen, terörist eylemlere teşvik eden ifadelerin bulunduğu
belirtilmiştir.
13. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Ankara
Batı İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 25/5/2016 tarihli
kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde; faksın tamamında, örgütsel
haberleşme (...Şehit düştüğünü büyük üzüntü ile öğrendik...),
terör örgütünü öven, terörist eylemlere teşvik eden (Bizler çok değerli yoldaşımızı kaybettik... Mekanı
cennet olsun...) ifadeler
olduğu vurgulanmıştır.
14. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 1/7/2016 tarihli kararla
reddedilmiştir. Karar gerekçesinde İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararın
usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir.
15. Nihai karar 14/7/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucu 8/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili hukuk için bkz. Ahmet
Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; sakıncalı olduğuna karar verilen faksla K.A. adlı
kişiye, oğlunun ölümü ile ilgili başsağlığı dileğinde bulunduğunu, düşünceyi
açıklama ve yayma hakkını kullandığını ileri sürmüştür. Başvurucu, bu
nedenlerle haberleşme ve ifade hürriyetinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
20. Bakanlık görüşünde; başvurucunun göndermek istediği mektubun
sakıncalı görülerek muhatabına gönderilmemesine karar verilmesinin Anayasa'nın
22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi
için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve
müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla orantılı olduğu, bu kapsamda Disiplin
Kurulu, İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarının ilgili ve yeterli
gerekçeler içerdiği bildirilmiştir. Ayrıca, kararlardaki tespit ve sonuçlar
yasanın uygulanması niteliğinde olup Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri
ihlal eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık
bir keyfilik içermediği belirtilmiştir.
B.Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü, göndermek
istediği faksın Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek muhatabına gönderilmemesine
karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir.
Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti
kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, §
23; Özkan Kart (2), B. No:
2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek,
B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
22. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne
göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemez
olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği,
iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu,
temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu
açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular
açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet
Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013,
§ 24).
24. Disiplin Kurulunca başvurucu tarafından gönderilmek istenen
faksın sakıncalı olduğu değerlendirilerek söz konusu faksın muhatabına
gönderilmeyerek imhasına karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan karar ile kamu
makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede
bulunulduğu açıktır.
25. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını
oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir, yeterince açık ve belirli bir eylemin
gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci olarak söz
konusu müdahale meşru bir amaca
dayanmalı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olmalıdır.
26. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve
Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde
Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın,
Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç
taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine
aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).
27. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan,
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir" denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No:
2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
28. Faksın sakıncalı bulunmasına sebep olarak başvurucunun
faksta terör örgütünü öven, terör eylemlerini destekleyen ve terörist eylemlere
teşvik eden ifadelerin bulunması gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucu
tarafından gönderilmek istenen faksın Disiplin Kurulunca denetlenmesi suretiyle
haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin, kamu düzeninin korunması ve suç
işlenmesinin önlenmesi amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme
hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç
olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §
51).
29. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
30. Somut olaya konu olan faksta ölen şahsın gerçek isminin
ardından parantez içerisinde kod adı olduğu anlaşılan Devran Zilan ismi belirtilerek "sizler oğlunuzu bizler de çok değerli bir yoldaşımızı kaybettik"
ifadeleri ile ölen şahıstan şehit ve yoldaş olarak bahsedilerek terörist
eylemleri öven ve teşvik eden ifadeler kullanıldığı görülmektedir. Bunun
yanında faksın, metin sonunda üç kişinin isminin yer alması sebebiyle örgütsel
disiplin içerisinde, örgütsel haberleşme ve propaganda amacıyla birlikte
hareket ederek yazıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Metindeki ifadelerde, faksı
gönderen kişilerin, faksın muhatabı olan K.A.yı şahsen tanıdıklarına dair bir ibare de tespit
edilememiştir. Faksta kullanılan üslup dikkate alındığında faksın şiddeti meşru
gösteren ve özendirici bir şekilde kaleme alındığı da anlaşılmaktadır.
31. Faksın bir bütün olarak güvenlik güçleriyle yaşanan çatışma
sonucunda öldüğü anlaşılan bir örgüt mensubuna toplu olarak başsağlığı dilekleri
iletilerek örgütsel haberleşme ve propaganda amacıyla kaleme alındığı, metnin
çok kısa olması nedeniyle bir kısım ifadelerin silinmesi sonucu yazının
tamamının anlamını yitireceği ve esasında metnin tamamının ölen terör örgütü
mensubu cenazesinde propaganda amacıyla yazılmış olabileceği hususları birlikte
değerlendirildiğinde, metnin sakıncalı görülen kısımlarının okunmayacak şekilde
çizilerek muhatabına gönderilmesinde hukuki yarar görülmemiştir.
32. Bunların yanında, faksın imhasına yönelik Disiplin Kurulu
kararında; başvuruya konu faksta terör örgütünü öven, terör eylemlerini
destekleyen ve terörist eylemlere teşvik eden ifadelerin bulunduğu
belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği kararında ise
"faksın tamamında örgütsel haberleşme (...şehit düştüğünü büyük bir üzüntü
ile öğrendik...), terör örgütünü öven, terörist eylemlere teşvik eden ifadeler
(Bizler çok değerli yoldaşımızı kaybettik... Mekanı
cennet olsun...) olması nedeniyle" faksın sakıncalı olduğu
somut olarak gerekçelendirilmiştir.
33. Gerçeğe aykırı bilgiler içeren ve propaganda amacı taşıyan
faksın sakıncalı görülerek muhatabına gönderilmeyip imha edilmesine karar
verilmesi şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu
düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin
ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda İnfaz
Hâkimliği kararının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç
olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal
bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.