TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GÜRİŞ İNŞAAT VE MÜHENDİSLİK A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/15048)
|
|
Karar Tarihi: 12/9/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Güriş İnşaat ve Mühendislik A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Gökhan
ÖZBİLGİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hakem kararının tanınması ve tenfizine
ilişkin yargı sürecinde aleyhe hükmedilen harcın yüksek olması nedeniyle
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu Güriş İnşaat ve
Mühendislik A.Ş., yabancı uyruklu Agencja Rozwoju Miasta S.A. (Acente)
yapmış olduğu 9/7/2003 tarihli sözleşme ile Krakow'un hızlı tramway
alt yapısı işini üstlenmiştir.
7. Taraflar arasındaki işin yapımından kaynaklanan uyuşmazlıklar
nedeniyle sözleşme feshedilmiştir. Acente, sözleşme uyarınca Uluslararası
Ticaret Odası Tahkim Mahkemesine (Hakem) başvurmuştur. Hakem heyeti 12/9/2009 tarihinde
uyuşmazlığı karara bağlamıştır.
8. Acente, hakem kararını Beyoğlu 1. Noterliği vasıtasıyla Türkçe'ye tercüme etmiş ve 22/4/2011 tarihinde hakem
kararının tanınması ve tenfizi talebinde bulunmuştur.
9. Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi (Mahkeme) 7/3/2012
tarihinde, tarafların kendi iradeleriyle sözleşmeden kaynaklanan
uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası tahkime gittikleri ve hakem tarafından
verilen kararın usulüne uygun olarak kesinleştiği gerekçesiyle 12/2/2009
tarihli hakem kararının tenfizine karar vermiştir.
Anılan kararda hakem tarafından hüküm altına alınan toplam 5.704.789,23 Avro'nun tenfiz karar tarihindeki
karşılığı olan 12.100.998,91 TL üzerinden 718.799,34 TL harcınbaşvurucudan
tahsiline de yer verilmiştir.
10. Başvurucu, tenfiz kararını temyiz
etmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 6/6/2013 tarihinde hükmü onamış, ancak
başvurucunun karar düzeltme talebinde bulunması üzerine yapmış olduğu 27/2/2014
tarihli incelemeyle harca ilişkin onama kararını ortadan kaldırarak hakem
kararındaki kabul ve ret oranına göre belirlenmesi amacıyla hükmün bozulmasına
karar vermiştir.
11. Mahkeme bozma kararına uymuş ve 7/5/2014 tarihli kararla
hakem tarafından başvurucu aleyhine hükmedilen toplam 9.229.597,13 TL üzerinden
hesaplanan 630.473,37 TL harcın başvurucudan tahsiline karar vermiştir.
12. Başvurucu tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtay 15. Hukuk
Dairesinin 26/2/2015 tarihli kararıyla onanmış ve 516.149,90 TL temyiz ilam harcının
temyiz eden başvurucudan tahsiline karar verilmiştir. Karar düzeltme isteğinin
aynı Daire tarafından 10/2/2016 tarihinde reddiyle hüküm kesinleşmiştir.
13. Nihai karar, 4/8/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu
29/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun Hükümleri
14. 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk
ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un
"Yabancı hakem kararlarının tenfizi" kenar
başlıklı 60. maddesi şöyledir:
"(1) Kesinleşmiş ve icra kabiliyeti
kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.
(2) Yabancı hakem kararlarının tenfizi, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları yer
asliye mahkemesinden dilekçeyle istenir. Taraflar arasında böyle bir anlaşma
olmadığı takdirde, aleyhine karar verilen tarafın Türkiye'deki yerleşim yeri,
yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa icraya konu teşkil
edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılır.''
15. 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 2.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1)
sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir.''
16. 492 sayılı Kanun'un "Hakem
kararları" kenar başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Hakem kararlarının infazı lazım
geldiğine dair mahkeme başkanı veya hakim tarafından
verilen şerhlerden, hakem kararının mahiyetine göre, karar ve ilam harcı
alınır.
Yabancı hakem kararları ile, kanun gereğince
tahkim yolu ile halli mecburi olan davalardan da aynı suretle harç alınır. ''
17. 492 sayılı Kanun'un 4. maddesi şöyledir:
"Yabancı bir mahkeme
tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak
davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1)
sayılı tarife gereğince harç alınır."
18. 492 sayılı Kanun'a bağlı (1) sayılı Tarife'nin ilgili kısmı
şöyledir:
"III – Karar ve ilam harcı:
1. Nispi harç :
a) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan
davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık
konusu değer üzerinden (Binde 68,31)
...
e) (Değişik: 25/12/2003-5035/34 md.) Yukarıdaki nispetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare
Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtayın
tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen
uygulanır."
2. Yargıtay Kararları
19. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15/3/2017 tarihli ve
E.2016/9181, K.2017/2117 sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
"Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme
uyarınca davalıya 170 adet otobüs sattıklarını, bakiye borç olan 3.944.000,00 USD'nin ödenmemesi sebebiyle davalı ile aralarındaki
anlaşma uyarınca Çin Uluslararası Ekonomi ve Ticaret Komisyonu'na başvurduğunu,
tahkim yargılaması neticesinde müvekkilinin haklı bulunduğunu ve davalıdan
yıllık % 6 oranında faizi ile birlikte 3.944.000,00 USD'yi
almaya hak kazandıklarını, söz konusu kararın kesin olarak verildiğini ileri
sürerek, kararın aynen tanınması ve tenfizine karar
verilmesini talep ve dava etmiştir.
...
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, 492
sayılı Harçlar Kanunu'nun 3 ve 4. maddesi hükümleri bir arada
değerlendirildiğinde tenfizi talep edilen kararda
hükmolunan şeyin değerine göre (1) sayılı tarife uyarınca nispi harç alınması
gerektiği, bu hususta davacı vekiline Harçlar Kanunu 30 ve HMK'nın
150. maddeleri uyarınca tanınan sürelerde harcın tamamlanmadığı ve dosyanın
işlemden kaldırılarak 3 aylık süre içinde de yenilenmediği gerekçesiyle davanın
açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı
delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik
bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz
itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,[karar
verildi]."
20. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 18/5/2017 tarihli ve
E.2016/3015, K.2017/3958 sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
"Tenfizi istenilen yabancı hakem kararı
belirli bir alacağın tahsiline yönelik olduğundan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun
4. maddesine göre tenfiz davası nisbi
harca tabidir. O halde mahkemece tenfizi istenilen
karardaki alacak miktarının dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı tespit
ettirilip, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri gözetilerek,
davacı vekiline bu miktar üzerinden harcın tamamlanması konusunda kesin süre
verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, eksik harç ile yargılamaya
devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır."
B. Uluslararası Hukuk
21. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme/AİHS) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile
ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar
konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak
görülmesini istemek hakkına sahiptir..."
22. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında ifade edilen hakkın kurucu unsurlarından
birinin mahkemeye erişim hakkı olduğunu belirtmiştir (Golder/Birleşik Krallık [GK], B.
No: 4451/70, 21/2/1975, § 36).
Mahkemeye erişim hakkı, Sözleşme'nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin
doğal bir parçası olup (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B.
No: 54252/07..., 16/6/2009, § 52) bu kapsamda (1) numaralı fıkra, herkesin
kişisel hakları ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme
veya bir yargı yeri önüne çıkarma hakkını güvence altına alır (Golder/Birleşik Krallık, § 36).
23. Mahkemeye erişim hakkı, niteliği gereği devlet tarafından
düzenleme yapılmayı gerektirdiğinden mutlak bir hak olmayıp sınırlamalara
tabidir. AİHM'e göre bu hak, Sözleşme'nin
tanımlamaksızın kabul ettiği bir hak olduğundan bir hakkın kapsamını belirleyen
(çerçevesini çizen) sınırlardan başka sınırlamalara da tabi olabilir. Ancak
hiçbir durumda bu sınırlamalar hakkın özünü zedelememelidir (Golder/Birleşik Krallık, § 38).
24. Ayrıca bu sınırlama meşru bir amaç izlemeli ve kullanılan
araçlarla gerçekleştirilmek istenen amaç arasında makul bir orantılılık
ilişkisi bulunmalıdır, aksi takdirde sınırlama Sözleşme'nin 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasıyla bağdaşmaz (Ashingdane/Birleşik
Krallık, B. No: 8225/78,28/5/1985, § 57).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
25. Mahkemenin 12/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, hakem kararının tanınması ve tenfizi
talebiyle aleyhine açılan davada ilk derece mahkemesince hükmedilen 630.473,37
TL ve Yargıtay tarafından hükmedilen 516.149,90 TL toplam 1.146.623,27 TL
harcın aleyhine hükmedilen alacak miktarının yaklaşık %13 oranında olup makul
sınırların üzerinde olduğunu ve bu niteliğiyle hak arama özgürlüğüne açıkça
aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yargılama sonucunda aleyhine
hükmedilen harç miktarının makul sınırların üzerinde olduğu yönündeki
iddiasının adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı
çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
28. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin
yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme, bunun doğal sonucu
olarak da iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına
alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi
bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca
diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2011/33, K.2012/54,
11/4/2012; AYM, E.2010/83, K.2012/169, 1/11/2012; AYM, E.2012/108, K.2013/64,
22/5/2013; AYM, E.2013/64, K.2013/142, 28/11/2013; AYM, E.2013/95, K.2014/176,
13/11/2014; AYM, E.2015/96, K.2016/9, 10/2/2016, § 18).
29. Mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer almaktadır (Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144,
2/10/2013, § 28; Özkan Şen, B.
No: 2012/791, 7/11/2013, § 51; Ş.Ç.,
B. No: 2012/1061, 21/11/2013, § 28; Kenan
Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 41).
30. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık
kapsamında bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde
karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Mahkemeye erişim hakkı,
hak arama özgürlüğünün bir gereği olmakla birlikte hak arama özgürlüğünün
varlığının kabulü için tek başına yeterli bulunmamaktadır. Mahkemeye erişimi
etkisiz kılacak ya da yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı veya
caydırıcı nitelikte (AYM, E.2013/40, K.2013/139, 28/11/2013) kişinin mahkemeye
başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını (Özkan
Şen, § 52) ya da kişinin bizatihi mahkemeye başvurmuş olmasını
anlamsız hâle getiren sınırlamalar, mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (İbrahim Can Kişi, B. No: 2012/1052,
23/7/2014, § 31).
31. Harç, genel anlamda sadece devlet kurumları tarafından
sunulan kamusal bir hizmet karşılığında alınan parasal bir yükümlülüktür. Bu
kapsamda devlet sunmuş olduğu yargısal hizmetler karşılığında ilgililerden
yargı harcı altında bir bedel tahsil etmektedir. Yargı harçlarının kanuni
dayanağı ve ne oranda tahsil edileceği 492 sayılı Kanun ve bu kanuna bağlı (1)
numaralı tarifede düzenlenmiştir.
32. Somut olayda davacı 5718 sayılı Kanun hükümlerine dayanarak
kesinleşmiş yabancı hakem kararının tenfizi talebinde
bulunmuştur. Tenfiz isteği yargısal kararlarda dava
olarak kabul edilmekte ve yabancı hakem kararında hüküm altına alınan alacak
miktarı üzerinden 492 sayılı Kanun ve bu kanuna bağlı (1) numaralı Tarife
uyarınca harca tabi tutulmaktadır. Somut uyuşmazlığın karara bağlandığı tarih
itibarıyla bu oran Tarife'de binde 68,31 olarak düzenlenmiştir. Sırasıyla ilk
derece mahkemesi ve Yargıtay tarafından hüküm altına alınan 630.473,37 TL karar
harcı ile 516.149,90 TL temyiz karar harcı bu orana bağlı olarak
belirlenmiştir.
33. Bu durumda, alacak miktarı üzerinde tahsiline karar verilen
toplam harç miktarı olan 1.146.623,27 TL hüküm altına alınan alacağın yaklaşık %12,42'sinioluşturuyorsa
da kanun hükümleri ve yerleşik uygulamaya uygun olarak belirlenen ve bireysel
başvuruda bulunan ticari şirketin yapmış olduğu sözleşmenin niteliği ile
parasal hacminden kaynaklanan bedel üzerinden tahsiline karar verilen bu harcın
somut olayda başvurucunun mahkemeye erişimini ve temyiz yolu incelemesine
ulaşmayı engelleyecek bir miktara ulaştığından söz edilemez.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
Celal Mümtaz AKINCI ve Rıdvan GÜLEÇ bu görüşe katılmamıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Celal Mümtaz AKINCI ve Rıdvan GÜLEÇ 'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
12/9/2018 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
1. Başvurucu Güriş İnşaat ve
Mühendislik A.Ş., yabancı uyruklu Agencja Rozwoju Miasta S.A. (Acente)
yapmış olduğu 9/7/2003 tarihli sözleşme ile Krakow'un hızlı tramway
alt yapısı işini üstlenmiştir.
Taraflar arasındaki işin yapımından kaynaklanan uyuşmazlıklar
nedeniyle sözleşme feshedilmiştir. Acente, sözleşme uyarınca Uluslararası
Ticaret Odası Tahkim Mahkemesine (Hakem) başvurmuştur. Hakem heyeti 12/9/2009
tarihinde uyuşmazlığı karara bağlamış,22/4/2011 tarihinde hakem kararının tanınması
ve tenfizi talebinde bulunulmuştur.
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi (Mahkeme) 7/3/2012 tarihinde,
tarafların kendi iradeleriyle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü
için uluslararası tahkime gittikleri ve hakem tarafından verilen kararın
usulüne uygun olarak kesinleştiği gerekçesiyle hakem kararının tenfizine ve kararla hakem tarafından başvurucu aleyhine
hükmedilen toplam 9.229.597,13 TL üzerinden hesaplanan 630.473,37 TL harcın
başvurucudan tahsiline karar vermiştir. Başvurucu tarafından temyiz edilen
hüküm, Yargıtay 15. Hukuk Dairesince onanmış ve 516.149,90 TL temyiz ilam
harcının temyiz eden başvurucudan tahsiline karar verilmiştir. Karar düzeltme
isteğinin reddiyle hüküm kesinleşmiştir.
2. Başvurucu, hakem
kararının tanınması ve tenfizi talebiyle aleyhine
açılan davada ilk derece mahkemesince hükmedilen 630.473,37 TL ve Yargıtay
tarafından hükmedilen 516.149,90 TL toplam
1.146.623,27 TL harcın aleyhine hükmedilen alacak miktarının
yaklaşık %13 oranında olup makul
sınırların üzerinde olduğunu ve bu haliyle
hak arama özgürlüğüne açıkça aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme/AİHS) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir: "Herkes medeni
hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine
yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız
ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete
uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir..."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında ifade edilen hakkın kurucu unsurlarından
birinin mahkemeye erişim hakkı olduğunu belirtmiştir (Golder/Birleşik
Krallık [GK], B. No: 4451/70, 21/2/1975, § 36). Mahkemeye erişim hakkı,
Sözleşme'nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin doğal bir parçası olup (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B.
No: 54252/07..., 16/6/2009, § 52) bu kapsamda (1) numaralı fıkra, herkesin
kişisel hakları ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını bir mahkeme
veya bir yargı yeri önüne çıkarma hakkını güvence altına alır (Golder/Birleşik Krallık, § 36).
3. Mahkemeye erişim hakkı, niteliği gereği devlet tarafından
düzenleme yapılmayı gerektirdiğinden mutlak bir hak olmayıp sınırlamalara
tabidir. Ancak hiçbir durumda bu sınırlamalar
hakkın özünü zedelememelidir (Golder/Birleşik
Krallık, § 38).
Ayrıca bu sınırlama meşru bir amaç izlemeli ve kullanılan
araçlarla gerçekleştirilmek istenen amaç arasında makul bir orantılılık ilişkisi
bulunmalıdır, aksi takdirde sınırlama Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasıyla bağdaşmaz (Ashingdane/Birleşik Krallık, B.
No: 8225/78,28/5/1985, § 57).
Mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen
adil yargılanma hakkının güvenceleri arasında yer almaktadır (Ahmet Yıldırım,
B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28; Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 51;
Ş.Ç., B. No: 2012/1061, 21/11/2013, § 28; Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B.
No: 2013/711, 3/4/2014, § 41).
Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı ve uyuşmazlık kapsamında
bir talebi mahkeme önüne taşıyabilmek ve bunların etkili bir şekilde karara
bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Mahkemeye erişim hakkı, hak
arama özgürlüğünün bir gereği olmakla birlikte hak arama özgürlüğünün
varlığının kabulü için tek başına yeterli bulunmamaktadır. Mahkemeye erişimi
etkisiz kılacak ya da yargı yoluna başvurmayı önemli ölçüde zorlaştırıcı veya
caydırıcı nitelikte (AYM, E.2013/40, K.2013/139, 28/11/2013) kişinin mahkemeye
başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını (Özkan Şen, § 52) ya da kişinin
bizatihi mahkemeye başvurmuş olmasını anlamsız hâle getiren sınırlamalar,
mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (İbrahim Can Kişi, B. No: 2012/1052,
23/7/2014, § 31).
Mahkemeye erişim hakkını engelleyebilecek unsurlardan biri, hiç
kuşkusuz, makul olmayan miktarlardaki yargılama giderleridir. Nitekim Anayasa
Mahkemesi'ne göre, yargı hizmetleri karşılığında harç alınmasının
"Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında bulunan mahkemeye erişim hakkını
engellememesi için, "harcın miktarının makul olması", "harcın
alınmasında haklı bir amacın olması", "ulaşılmak istenen amaç ile
harç miktarı arasında orantı olması" ve "ödeme gücü olmayanlar
bakımından etkili adli yardım sisteminin olması" kriterlerine uyulması
gerekir." (E.2011/54, K. 2011/142, K.T: 20.10.2011; E.2011/64, 2012/168,
K.T: 1.11.2012).
Mahkememizin bu kriterleri belirlerken içtihatlarına atıf
yaptığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de yüksek miktardaki harç ve
masrafların mahkemeye erişim hakkını ihlal edebileceğini, buradaki
değerlendirmenin başvurucunun ödeme gücü ve yargılamanın evreleri gibi
hususlara bakılarak her davanın özel şartlarını dikkate almak suretiyle
yapılması gerektiğini vurgulamıştır (Kreuz/Polonya (no.1), B.N: 28249/95, K.T: 19.6.2001, par. 60; Apostol/Gürcistan,
40765/02, 28.11.2006, par. 59).
AİHM'nin bu ilkeleri uygulayarak yargılamanın başında veya
sonunda ödenmesi istenen harç ve/veya masrafların 6. maddeyi ihlal ettiğine dair
kararları bulunmaktadır.(Bakan/Türkiye, B.N: 50939/99,K.T: 12.6.2007, par. 70, 73.
Aynı yönde Mehmet ve Suna Yiğit/Türkiye,
B.N: 52658/99, K.T: 17.7.2007).
Diğer yandan, idare aleyhine tazminat davası açan başvurucuya
yargılama sonunda verilen tazminatın yaklaşık yüzde doksanına tekabül eden
mahkeme harcına hükmedilmesi, öngörülen meşru amaçla orantısız olduğu
gerekçesiyle Sözleşme'nin 6. maddesinin birinci fıkrasının ihlali olarak
değerlendirilmiştir (Stankov/Bulgaristan, B.N: 68490/01, K.T: 12.7.2007,
par. 54, 67). AİHM, daha yakın tarihli bir kararında, polis merkezinde kötü
muamele gördüğü gerekçesiyle idare aleyhine tazminat davası açan ve talebi
kısmen kabul edilen başvurucunun, yargılamanın sonunda hükmedilen tazminatın
yaklaşık yüzde seksenine yakın miktarda idare lehine vekâlet ücreti ödemek
zorunda bırakılmasını, orantılı olmayan ve mahkemeye erişim hakkının özünü
zedeleyen bir müdahale olarak değerlendirmiştir (Klauz/Hırvatistan, B.N: 28963/10, K.T: 18.7.2013, par. 97).
Somut dosyada yargının genellikle evrak üzerinde, fazla emek ve
mesai sarf etmeden ve kısa sürede gerçekleştirdiği hakem kararının tenfizi işleminde, Başvurucu aleyhine hükmedilen toplam 1.146.623,27 TL harcın aleyhine hükmedilen alacak
miktarının yaklaşık %13’üoranında
olduğu, benzer işi yapan ticari firmaların iş sonucu elde edebileceği ortalama
kar oranının %20 olduğu göz önüne alındığında, elde edilecek karın %13 ünün (ki
avukatlık ücreti ve diğer giderler dahil değil), harç olarak devlet tarafından alınması,yurt dışında iş yaparak ülkeye döviz kazandırmaya
çalışan şirketlerin hukuki ihtilaf halinde o işten kazanacağı paranın (karın)
%65 ini harç ve yargılama gideri olarak ödemesi, mahkemeye erişim hakkınıihlal ve dolayısıyla dahak
arama özgürlüğüne engel teşkil edecek mahiyettedir.
4. Yargılama giderlerinin ölçüsüz olması, hak arama yolunu ve
sağladığı güvenceleri işlevsiz hale getirme sonucu doğurabilecektir. Yüksek
miktardaki giderler idarenin muhtemel keyfi işlemleri karşısında bireylerin
haklarını aramalarını zorlaştırabilecek, özellikle ödeme gücü zayıf olan
kişiler üzerinde caydırıcı sonuçlar doğurup, onların mahkemeye ve adalete
erişimini engelleyebilecektir.
Bu nedenle, tenfiz işlemi sonucunda
hükmedilen toplam 1.146.623,27 TL harcın orantılılık
incelemesinin, başka bir ifadeyle başvurucuya ağır bir ekonomik yük getirip
getirmediği ve öngörülen meşru amaçla orantılı olup olmadığı değerlendirmesinin
yapılması gerekirdi. Zira, yukarıda bahsedilen AİHM kararlarından da
anlaşılacağı üzere, başvurucuya ağır ekonomik yük getirebilecek miktarda olan
söz konusu yargılama gideri mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilecek nitelikte
bir müdahaledir.
Sunulan gerekçelerle, çoğunluğun orantılılık testi yapmaksızın
başvurucu aleyhine hükmedilen yargılama giderinin mahkemeye erişim hakkına
müdahale niteliğinde olmadığı ve başvurunun "açıkça dayanaktan
yoksun" olduğu yönündeki kararına katılamıyoruz.
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Rıdvan GÜLEÇ
|