TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ADEM YILMAZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/15230)
Karar Tarihi: 10/1/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Cafiye Ece YALIM
Başvurucular
1. Adil PONÇAKLI
Vekili
Av. Yaşar KILIÇ
2. Çağlayan YILMAZ
Av. Murat BOZ
3. Sezayi EĞE
4. Hasan ÇELİK
Av. Yasemin Müşerref BOZKURT ALEV
5. Adem YILMAZ
6. Adnan KARACA
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kanun hükmünde kararnameyle kapatılan eğitim kurumundan yapılan taşınmaz alış işleminin muvazaalı olduğu tespit edilerek taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçirilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 2016/34228, 2016/56484, 2016/74276, 2018/8578, 2018/20840 başvuru numaralı dosyalar konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2016/15230 başvuru numaralı dosyayla birleştirilmiştir.
3. Başvurucular taşınmazlarının mülkiyetinin kamuya geçirilmesi işlemine karşı doğrudan bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
5. Başvurucular, terör örgütü ile iltisakı tespit edilerek kapatılan eğitim kurumları ile hiçbir bağlantıları bulunmadığı hâlde taşınmazların devrinin muvazaalı kabul edilerek tapusunun iptal edilmesinin mülkiyet haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucular olağan başvuru yollarından netice elde edemeyecekleri açık olduğundan doğrudan Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduklarını açıklamıştır.
6. Adalet Bakanlığı görüşünde; başvuruların öncelikle olağan başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulunarak reddedilmesi gerektiği, kanun hükmünde kararnamenin verdiği yetkiye dayanılarak idarece tesis edilen işleme ilişkin olarak idare mahkemeleri nezdinde iptal davası açılmadan doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapıldığını, olağan başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapılması nedeniyle derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin söz konusu olmadığını, bu nedenle mülkiyet hakkının esasına ilişkin ayrıca değerlendirme yapılmasına gerek olmadığı ifade edilmiştir.
7. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurulabilmesi için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16). Bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun bu niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
8. 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (675 sayılı KHK) 12. maddesinde, olağanüstü hâl kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonlarının faaliyetlerinin sürdürüldüğü dönemde üzerilerinde bulunduğu, mülkiyeti kapatılanların sahibi gerçek veya tüzel kişilere ait olan taşınmazlardan 1/1/2014 tarihi ile bahse konu yerlerin kapatılma tarihleri arasında üçüncü kişilere devri yapılmış olan ve üzerinde kapatılanlar tarafından aynı faaliyete kapatılma tarihi itibarıyla devam edilen taşınmazların devir işlemlerinin muvazaalı kabul edileceği ve tapuda ilgisine göre Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak resen tescil edileceği düzenlenmiştir.
9. 29/4/2017 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 689 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi ile 675 sayılı KHK'nın 12. maddesine şu fıkralar eklenmiştir:
"(2) Birinci fıkrada belirtilen taşınmazların devredildiği üçüncü kişilerin terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, iltisakı veya irtibatı olması halinde, taşınmaz üzerinde aynı faaliyete devam edildiğine bakılmaksızın devir işlemleri muvazaalı kabul edilir ve tapuda ilgisine göre Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak resen tescil edilir.
(3) Bu madde kapsamında görülmekte olan davalarda konusuz kalma nedeniyle davanın esası ve yargılama giderleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir."
10. 675 sayılı KHK'nın 12. maddesi 6/2/2018 tarihli ve 7082 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/3/2018 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi sonucu aynen kanunlaşmıştır.
11. Anayasa Mahkemesi 7082 sayılı Kanun'un 12. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarının iptali talebini incelemiş; 31/5/2023 tarihli ve E.2018/77, K.2023/105 sayılı kararıyla anılan fıkraları iptal etmiştir. Söz konusu kararla, dava konusu (1) ve (2) numaralı fıkraların iptali nedeniyle (3) numaralı fıkranın uygulanma imkânı kalmadığından (3) numaralı fıkra yönünden Anayasa’ya uygunluk denetiminin yapılmasına gerek görülmemiştir.
12. Bu durumda kanun hükmünde kararnameyle kapatılan eğitim kurumundan yapılan taşınmaz satımına ilişkin işlemin muvazaalı olduğu tespit edilerek taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçirilmesi işleminin yargısal olarak denetlenmesine engel olduğu iddia edilen 675 sayılı KHK'nın 12. maddesinin kanunlaştıktan sonra norm denetimi yoluyla iptal edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki gerekçeler de dikkate alındığında oluşan yeni hukuki durum çerçevesinde başvurucunun iddialarına yönelik olarak başarı şansı sunan, etkili bir hukuk yolunun mevcut olduğu değerlendirilmiştir. Öte yandan belirtmek gerekir ki Anayasa Mahkemesi çeşitli kararlarında bir hukuk yolunun sonradan oluşması durumunda da etkili kabul edilebileceğini, aksine bir sonuca varılmasının bireysel başvurunun ikincilliği ilkesiyle bağdaşmayacağını vurgulamıştır (bkz. Ferat Yüksel, B. No: 2014/13828, 12/9/2018; Murat Emrah Emre, B. No: 2018/1275, 30/10/2018). Somut başvuruda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmayıp başvurucunun da doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurduğu (bkz. § 3) dikkate alındığında başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna varılması gerekir.
14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 10/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.