TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ POLAT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/15310)
|
|
Karar Tarihi: 28/5/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Gülsüm Gizem
GÜRSOY
|
Başvurucu
|
:
|
Ali POLAT
|
Vekili
|
:
|
Av. Tolga
POLAT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, başvurucunun sosyal medyada paylaştığı bir görüş
nedeniyle cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/8/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Erzurum ili Kükürtlü Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
başkanı E.T, "Facebook" isimli sosyal paylaşım sitesindeki hesabından
7 Haziran 2015 tarihinde geçekleşen milletvekilliği genel seçimlerine ilişkin Kükürtlü
Köyü'nün seçim sonuçlarını paylaşmıştır. Köyden on üç kişinin Adalet ve
Kalkınma Partisine (Ak Parti) oy verdiğini belirttiği bu paylaşımın altına
başvurucu şu yorumları yazmıştır:
"bu isimleri açıkla yoksa ben
açıklayacağım, diğer insanlar zan altında kalmasın ve bu verenlere yazıklar
olsun
4. [R.K], 3. [C.T], 1. Muhtar, 2. [Ş]. emmi, 1. [M] emmi, 2. Sandık memurları herkes görsün
(başvurucu soy isimleri açıkça yazmış).
Bunları şunun için açıkladım diğer insanları
zan altında bırakmamak için"
9. Söz konusu yorum nedeniyle müştekiler C.T. ve R.K., köydeki
kişilerin kendileri hakkında hakaretamiz ifadelerde bulunduklarını,
başvurucunun kendilerini toplum içinde küçük düşürdüğünü belirterek Cumhuriyet
savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlardır.
10. Aşkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında
hakaret suçundan cezalandırılması talebiyle 10/9/2015 tarihli iddianame
düzenlenmiştir.
11. Yargılamayı yapan Aşkale Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun
hakaret suçundan 2.180 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş
ve hükmün açıklanmasını geri bırakmıştır (HAGB). Gerekçeli kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"... sanığın suç tarihinde katılanların
bulundukları ilçede ve köyde CHP'li olarak bilinmelerine rağmen 7 Haziran 2015
milletvekili genel seçimlerinde Ak Parti'ye oy veren kişiler olarak açıklaması,
mahkememizce dinlenen tanık beyanlarına göre de katılanların yaşadığı köyün
karşı görüşteki kişilerin çoğunlukta oldukları bir köy olması, sanığın
açıklaması sonrasında facebook sayfasını kapatmak
zorunda kaldığınıbeyan etmesikarşısında
sanığın katılanları küçük düşürme kastıyla belli bir siyasi kanaatin isnad edilmesi şeklindeki seçimlik hareketi
gerçekleştirdiği vicdani kanaatine ulaşılarak sanığın üzerine atılı bulunan
hakaret suçunu işlediği sabit görülmüştür. Sanık savunmalarında ilgili yazınıngelen tepkileri yatıştırmak amacıyla yazıldığını
ileri sürmüş ise de sanığın adı geçen yazının kendisine ait olduğu konusunda
kısmi ikrarı nedeniyle tekrar facebook yazışma
içeriği dosyaya getirtilmemiş, sanığın yapılan yorumlardan önce veya sonra dahi
olsa aksi görüşteki kişilerin yaşadıkları bir yerde katılanların aksi görüşteki
partiye oy verdiklerini açıklamasının küçük düşürme, dışlanmalarını sağlama
kastının tespiti için yeterli olduğu kanaatine ulaşılmıştır..."
12. Başvurucu ilgili karara itiraz etmiştir. İtirazın
reddedilmesi üzerine karar kesinleşmiş ve nihai karar başvurucuya 27/7/2016
tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu 19/8/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. Somut başvuruyla ilgili ulusal hukuk kurallarının yer aldığı
karar için Bekir Coşkun ([GK], B.
No: 2014/12151, 4/6/2015, § 18) kararına, uluslararası hukuk kurallarının yer
aldığı karar için Kemal Kılıçdaroğlu,
(B. No: 2014/1577, 25/10/2017, §§ 29-37) kararına bakılabilir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 28/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; müşteki C.T.nin seçim
öncesi Ak Parti milletvekili ile seçim çalışmalarına katıldığını ve bunu kendi
Facebook hesabında paylaştığını, bunun dışında C.T.nin
farklı haber sitelerinde de seçim çalışmalarına katıldığına dair
fotoğraflarının yer aldığını iddia etmiştir. Başvurucu, müşteki R.K.nin ise yargılama aşamasında "Evet! Ak Parti'ye oy verdim." şeklinde beyanda
bulunduğunu, derece mahkemelerinin bu hususları değerlendirmediğini, delilleri
tam olarak toplamadığını belirterek adil yargılanma hakkı ile ifade
özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki
nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi
takdir eder (Erol Balcı, B. No:
2015/7325, 10/5/2018, § 21). Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak
Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
18. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa’nın “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26.
maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması, ...
başkalarının şöhret veya haklarının, ... korunması ... amaçlarıyla
sınırlanabilir.
…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
20. Başvurucu, sosyal medyada paylaştığı görüş nedeniyle adli
para cezası ile cezalandırılmış; söz konusu Mahkeme kararı ile başvurucunun
ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale yapılmıştır.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
21. Anayasa Mahkemesi, bir müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde
öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen ölçütlere uygun olup olmadığını
inceler.
i. Kanunilik
22. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125.
maddesine dayanılarak yapılan müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
23. Müdahalenin başkalarının
şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası
olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
(a)
Demokratik Toplumda İfade Özgürlüğünün Önemi
24. Anayasa Mahkemesi ifade özgürlüğü bağlamında demokratik toplum düzeninin gerekleri
ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini daha önce pek çok kez açıklamıştır.
İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe
ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanamaması ve bunları tek
başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi,
anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına
gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin her türlü
araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi
gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını ikna etme çabaları ve bu
çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir.
Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin
barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi
açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın
[GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel
Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
(b)Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun
Olması
25. Anayasa Mahkemesinin daha önce bu konuda detaylı olarak
açıklama yaptığı kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 44, 47, 48, 51, 57; Mehmet Ali Aydın, §§ 68-72; AYM, E.2018/69,
K.2018/47, 31/5/2018, § 15; AYM, E.2017/130, K.2017/165, 29/11/2017, § 18; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49-51; Hakan Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017,
§§ 58, 59, 61, 66, 68; Meral Özata Özgürol, B. No: 2015/2326, 26/12/2018, §§ 33-36 .
26. Buna göre ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale, zorunlu
bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı
karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
(c) Bireyin
Şeref ve İtibarının Korunmasında Devletin Pozitif Yükümlülüğü
27. Bireyin şeref ve itibarı, kişisel kimliğinin ve manevi
bütünlüğünün bir parçasını oluşturur ve Anayasa’nın 17. maddesinin birinci
fıkrasının korumasından faydalanır (İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 44) Devlet, bireyin şeref ve itibarına
keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle
yükümlüdür (Nilgün Halloran,
B. No: 2012/1184, 16/7/2014, §
41; Adnan Oktar (3), B. No:
2013/1123, 2/10/2013, § 33; Bekir Coşkun,
§ 45; Önder Balıkçı, B. No:
2014/6009, 15/2/2017, § 44).
28. Devletin bireyin şeref ve itibarının korunmasında pozitif
yükümlülüklerine ilişkin geniş anlatım için bkz. Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §
51; Hüdayi Ercoşkun, B.
No: 2013/6235, 10/3/2016, § 94.
(d) Çatışan
Haklar Arasında Dengeleme
29. Mevcut başvuruya benzer başvurularda, başvurucunun
Anayasa'nın 36. ve ilgili diğer maddelerinde güvence altına alınan hak arama
hürriyeti ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına
alınan ifade özgürlüğü ile davacının Anayasa’nın 17. maddesinin birinci
fıkrasında koruma altına alınan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkı arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediğinin değerlendirilmesi
gerekir. Bu değerlendirmenin nasıl yapıldığının detaylı anlatımı için bkz. Ali Abbas Yalman, B. No: 2015/11456,
19/4/2018, §§ 32-33; Meral Özata Özgürol, §§ 44-45.
(e) Maddi Olgular ile Değer Yargısı Arasındaki Fark
30. Başvuru konusu olay bakımından yapılacak değerlendirmelerin
temel ekseni, derece mahkemelerinin müdahaleye neden olan kararlarında
dayandıkları gerekçelerin ifade özgürlüğünü kısıtlama bakımından demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyup koyamadığı olacaktır. İfade
özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan
kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahaleler Anayasa'nın 26.
maddesini ihlal edecektir (Meral Özata Özgürol, § 47).
(2) İlkelerin
Olaya Uygulanması
31. Somut olayda ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararı
incelendiğinde; başvurucunun müştekilerin Ak Parti'ye oy verdiklerine ilişkin
paylaşımının küçük düşürme, dışlanmalarını sağlama kastının gerçekleşmesi
nedeniyle hakaret niteliğinde olduğu tespiti yapılmıştır. Bu tespitle birlikte
mahkeme başvurucunun adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hakkında HAGB
kararı uygulanmasına karar vermiştir (bkz. § 11).
32. Eldeki başvurunun çözümlenmesinde gözönüne
alınması gereken en önemli husus başvurucu tarafından yapılan paylaşımın,
müştekilerin siyasi tercihlerine yönelik eleştiri kapsamında kalmasıdır.
Başvurucu, iktidar partisine oy verilmemesi gerektiğini düşündüğünü,
vermeyenlerin zan altında kalmaması için de böyle bir paylaşımda bulunduğunu
savunmuştur.
33. Başvurucunun cezalandırılmasına neden olan ifadelerin;
olgusal bazı unsurlarla desteklenmeye çalışılan öznel bir yorum olduğu yani
değer yargısı niteliği taşıdığı belirtilmelidir (olgusal iddia ve değer yargısı
ayrımı için bkz. Cem Mermut,
B. No: 2013/7861, 16/4/2015, § 48). Başvurucunun müştekilerin önceki bazı
davranışlarından yola çıkarak hangi partiye oy verdiklerine ilişkin tahminde
bulunması ve bu konuda yorum yapmış olması demokratik bir toplumda bir arada
yaşayan farklı siyasi düşüncelere sahip insanların olağan karşılaşması olarak
kabul edilmelidir.
34. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin sıklıkla vurguladığı ve
Anayasa Mahkemesinin de pek çok kararında benimsediği gibi demokratik bir
toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni
için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade hürriyeti, sadece kabul
gören veya zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil
aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir (Bekir Coşkun,§ 52).
35. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin kanaatine göre özellikle
seçim dönemlerinin heyecanlı atmosferinde kişilerin kendilerinden farklı siyasi
görüşe sahip insanlarla yaşadıkları rekabet, çekişme ve fikir çatışmasına daha
fazla tolerans göstermeleri gerekir. Somut olayda başvurucunun açıklamaları
gibi açıklamalar başkaları için anlamsız veya kırıcı gelebilir ancak bunlar
demokratik bir toplumun olmazsa olmaz töleransı ve
hoşgörüsünün gerekleridir.
36. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru incelemesinde bireylerin
anayasal hakları ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin dava konusu
olguları değerlendirmesine ve hukuku yorumlamasına müdahalede bulunmaz (Nilgün Halloran,
§ 64; Önder Balıkçı, § 47. Buna
karşın somut olayda ilk derece mahkemesi, başvurucunun ifade özgürlüğü ile
müştekinin şeref ve itibarına saygı hakları arasında bir denge kurma işlemi
yapmamıştır. Mahkeme, başvuruya konu paylaşımların yapıldığı koşullara ve
kullanılan ifadelerin bağlamına değinmeksizin, adı geçen köyde muhalefet
partisinin çoğunlukta olması nedeniyle müştekilere atfedilen siyasi kanaatin
hakaret niteliğinde olduğunu kabul etmiş ve başvurucuyu mahkum
etmiştir. Öte yandan başvurucu müştekilerden C.T.nin
kendi sosyal medya hesabında seçim çalışmaları ile ilgili paylaşım yaptığını
ileri sürmüştür. Bu iddiası da Mahkemece dikkate alınmamıştır.
37. Yukarıdaki tespitler ışığında, ilk derece mahkemesi
başvurucunun ifade özgürlüğü karşısında müştekilerin şeref ve itibarının
korunmasındaki üstün yararı gösterebilmiş değildir. Şikâyet edilen hapis cezası
kararı ile Anayasa'nın 26. maddesinde koruma altında olan ifade özgürlüğüne
yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna
varılmıştır. Mahkemece ortaya konan gerekçenin ilgili
ve yeterli kabul edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle başvuru konusu
müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale değildir.
38. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un 50.
Maddesi Yönünden
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
40. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, Anayasa Mahkemesince bir temel
hakkın ihlal edildiği sonucuna varıldığında ihlalin ve sonuçlarının nasıl
ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkelere yer verilmiştir
(benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mehmet
Doğan, §§ 57-60).
41. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmuştur.
42. Anayasa Mahkemesi başvurucunun sosyal medyada paylaştığı
görüş nedeniyle mahkemeler tarafından hapis cezası ile cezalandırılmasına karar
verilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi gerekçesinin ilgili ve yeterli
olmadığı, bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna
varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
43. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Aşkale
Asliye Ceza Mahkemesine (E.2015/185, K.2016/95) gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
44. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Aşkale Asliye Ceza
Mahkemesine (E.2015/185, K.2016/95) GÖNDERİLMESİNE,
D. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
28/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.