TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EŞPER BAYRAKTUTAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/1969)
|
|
Karar Tarihi: 6/2/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
Eşper BAYRAKTUTAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali
DİLBER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, delil toplatma taleplerinin reddedilmesi suretiyle
iddia makamına nazaran dezavantajlı konuma düşülmesi ve mahkûmiyet kararının
gerekçesiz olması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/1/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Olay tarihinde Düzce Belediye Başkanlığında harita teknisyeni
olarak görev yapan başvurucu, aynı zamanda 25/8/1988 tarihli ve 19910 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan, 3194 sayılı İmar Kanununa Göre Düzenlenmiş Bulunan İmar Yönetmeliklerine
Sığınaklarla İlgili Ek Yönetmelik (Yönetmelik) hükümleri uyarınca Sığınak
Tespit ve Denetim Komisyonu (Komisyon) üyesi olarak görev yapmaktadır.
7. 2006-2009 yılları arasında binalarda yapılan tespitler
neticesinde elli beş binadaki sığınakların Yönetmelik'te belirtilen şartlara
sahip olmadığı hâlde uygunmuş gibi Komisyon tarafından sığınak uygunluk raporu
düzenlenip ilgili firmaların yapı kullanım izin belgesi almalarının sağlandığı,
raporlarda başvurucunun da Komisyon üyesi olarak imzasının bulunduğu isnadıyla
başvurucu hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 4/11/2011 tarihli
iddianamesiyle müteselsilen kamu görevlisinin resmî
belgede sahteciliği suçundan kamu davası açılmıştır.
8. Düzce Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 28/12/2012 tarihli
kararıyla başvurucunun müsnet suçtan 3 yıl 1 ay 15
gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili
kısmı şöyledir:
"...bu 55 adet raporda sanıklardan [M.A., M.Ç.
ve O.A.nın] sadece
birer imzalarının bulunduğu, diğer sanıkların ise birden çok raporda
imzalarının bulunduğu, bu nedenle haklarında teselsül hükümlerinin uygulanması
gerektiği, suç tarihlerinde sanıklar tarafından düzenlenen raporların ait
olduğu sığınakların üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından yerlerinde gezinmek
suretiyle rapor düzenlendiği, bu raporda da sığınakların yönetmeliğe uygun
şekilde bulunmadığının belirlendiği, sanıkların bu şekilde gerçeğe aykırı
olarak sığınak raporları düzenlediklerinin sabit olduğu..."
9. Karar, Yargıtay 21. Ceza Dairesinin 30/11/2015 tarihli
kararıyla başvurucu yönünden onanmıştır.
10. Başvurucu, anılan karardan 4/1/2016 tarihinde haberdar
olduğunu belirtmiştir.
11. Başvurucu 22/1/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 6/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Silahların Eşitliği
İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu, keşif yapılması talebinin Mahkemece gerekçesiz
olarak reddedildiğini iddia etmiştir.
14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma
hakkının güvencelerinden olan silahların
eşitliği ilkesi kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
15. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca başvurucunun başvuru konusu
olaylara ilişkin iddialarını açıklama, dayanılan Anayasa hükmünün ihlal edildiğine
dair hukuki iddialarını kanıtlama, bireysel başvuru kapsamındaki haklardan
hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeleri ve
delilleri sunma yükümlülüğü bulunmaktadır (S.S.A.,
B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 38; Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
16. Başvuruya konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak
ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini
başvuru dilekçesine ekleme sorumluluğunun başvurucuya ait olmasına rağmen başvurucu,
taleplerinin Mahkemece gerekçesiz olarak reddedildiğine ilişkin iddialarını
temellendirememiştir. Bir başka ifadeyle, hangi tarihli dilekçeyle veya hangi
tarihli celsede keşif yapılması yönünde Mahkemeden talepte bulunduğuna ilişkin
deliller Anayasa Mahkemesine sunulmamış, Mahkemenin anılan taleple ilgili
olarak verdiği karar da başvuru formuna eklenmemiştir.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gerekçeli Karar
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu, gerekçede, atılı suç için kanunda belirlenen
unsurların ne şekilde gerçekleştiğinin ve hangi eylemiyle suçu işlediğinin
delillerle ilişkilendirilerek ortaya konulmadığını ileri sürmüştür.
19. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil
yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu
uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının
madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma
hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın
36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı
güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No:
2014/8868, 19/4/2017, § 75).
20. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
21. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
22. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara
ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle
gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014,
§ 51).
23. Somut olayda yapılan yargılama sonunda tarafların davanın
sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları ile dosya kapsamı dikkate
alınarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu
görüldüğünden gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu
anlaşılmaktadır (bkz. § 8).
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
25. Başvurucu; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünden,
haksız olarak mahkûm edildiğini ve cezasının bireyselleştirilmediğini ileri
sürmüştür.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013,
§ 42).
27. Somut olayda Mahkemece, başvurucunun Komisyon üyesi olarak
birden çok raporda imzası bulunması nedeniyle atılı suçu işlediğine tüm dosya
kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmiş ve hakkında cezanın
bireyselleştirilmesine dair hükümler de uygulanmıştır. Başvurucunun
iddialarının derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve
yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna
ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada, Mahkemenin ve Yargıtayın kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit
edilmemiştir.
28. Başvurucu tarafından ileri sürülen ihlal iddialarının
yukarıda belirtilen içtihat kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu
sonucuna varıldığından başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
6/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.