TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EDAVİYE TÜRKER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/2625)
|
|
Karar Tarihi: 28/11/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin
MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Edaviye TÜRKER
|
|
|
2. Kazım
TÜRKER
|
|
|
3. Kemal
TÜRKER
|
|
|
4. Selame TÜRKER KIR
|
|
|
5. Serap
EROĞLUER
|
|
|
6. Serpil
TÜRKER
|
Vekili
|
:
|
Av. Kazım
BAYRAKTAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; hükümlü/tutuklu olarak bulunulan ceza infaz
kurumunda yapılan operasyonda güvenlik güçlerince güç kullanılması sırasında
meydana gelen ölüm olayıyla ilgili olarak yürütülen ceza soruşturması ile tam
yargı davasının makul sürede tamamlanmaması, ayrıca tam yargı davasının haksız
olarak reddedilmesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/2/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Ulucanlar Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü/tutuklu olarak bulunan
başvurucuların yakını H.T., ülke çapında eş zamanlı olarak 26/9/1999 tarihinde
birçok ceza infaz kurumuyla birlikte bulunduğu ceza infaz kurumunda
gerçekleştirilen, Hayata Dönüş
adı verilen operasyonda vefat etmiştir.
9. Ulucanlar Ceza İnfaz Kurumunda gerçekleştirilen bu operasyonda
görev alan güvenlik güçleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
25/12/2000 tarihli iddianamesiyle kanunun bir hükmünü veya yetkili merciden
verilip infazı vazifeden zaruri olan bir emri ifa suretiyle ölüme ve yaralamaya
sebep olma suçu isnadıyla açılan kamu davası Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin
2013/452 esasına kayden derdesttir.
10. Diğer yandan yakınlarının vefatı nedeniyle başvurucuların
19/1/2001 tarihli dilekçeyle açtıkları tam yargı davasında Ankara 3. İdare
Mahkemesinin (İdare Mahkemesi) 30/11/2004 tarihinde tazminat talebinin kısmen
kabulüne karar vermesi üzerine hükmedilen tazminat miktarı başvuruculara
ödenmiştir.
11. İdare Mahkemesinin 30/11/2004 tarihli kararının Danıştay 10.
Dairesinin 30/12/2008 tarihli kararıyla bozulması üzerine İdare Mahkemesi
tarafından 25/11/2009 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir.
12. Başvurucular başvuru formunda; Ulucanlar Ceza İnfaz
Kurumunda gerçekleştirilen bahse konu operasyonda vefat eden bir başka
hükümlü/tutuklu yakınının açtığı, aynı koşulları taşıyan tam yargı davası
süreciyle ilgili olarak tazminat talebinin kabulüne dair kararın bozulmasına
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca karar verilmesinden dolayı kendi
davaları açısından da temyiz talebinin etkisiz olacağını görmeleri nedeniyle
İdare Mahkemesinin 25/11/2009 tarihli davanın reddine dair kararını temyiz
etmediklerini belirtmişlerdir.
13. İdare Mahkemesinin 25/11/2009 tarihli söz konusu kararı
taraflarca temyiz edilmeyerek 6/4/2010 tarihinde kesinleşmiştir.
14. Kararın kesinleşmesi üzerine Ankara 27. İcra Müdürlüğünce
başvuruculara geri ödeme muhtırası gönderilmiş, başvurucuların şikâyet yoluna
başvurmaları üzerine Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesince 28/3/2013 tarihli
kararla başvurucuların kendilerine ödenen tazminatı faiziyle birlikte geri
ödemelerine karar verilmiştir.
15. Başvurucular 3/2/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Başvurunun incelenmesi sırasında başvuruculardan Selame Türker'in Ceza İnfaz Kurumunda 26/9/1999 tarihinde
gerçekleştirilen Hayata Dönüş operasyonunda
ölen ve yaralanan diğer hükümlü/tutuklu yakınlarından oluşan diğer 73
başvurucuyla birlikte yaşam hakkı ve diğer bazı hakların ihlal edildiği
iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuruda bulunduğu tespit
edilmiştir.
17. AİHM Kavaklıoğlu ve
diğerleri/Türkiye (B. No: 15397/02, 6/10/2015, §§ 176-228, 270-285)
kararında, operasyonda hayatını kaybeden başvurucuların yakını H.T.nin de aralarında bulunduğu sekiz tutuklu/hükümlü ile
ağır yaralanan dokuz tutuklu/hükümlü yönünden yaşam hakkının maddi ve usul
boyutunun ihlal edildiğine karar vermiştir. AİHM, operasyonu gerçekleştiren
jandarma görevlileri hakkında açılan kamu davasının on beş yılı aşkın süre
geçmesine rağmen Yargıtay incelemesinin devam etmesi nedeniyle derdest olduğunu
belirterek bu bakımdan söz konusu yargılamada olaydaki sorumluları tespit
etmeyi sağlayacak somut bir ilerleme kaydedilmediği tespitinde bulunmuştur
(aynı kararda bkz. § 283). AİHM söz konusu yaşam hakkının ihlali nedeniyle H.T.nin varislerine dağıtılmak üzere başvuruculardan Selame Türker'e 50.000 avro manevi tazminat ödenmesine
karar vermiştir (aynı kararda bkz. § 301).
18. Başvurucuların bireysel başvurular sırasında, değinilen AİHM
kararından ve hükmedilen manevi tazminat miktarından Anayasa Mahkemesine bilgi
vermedikleri görülmüştür.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 28/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A.
Başvurucuların
İddiaları
20. Başvurucular, Ulucanlar Ceza İnfaz Kurumunda
gerçekleştirilen operasyon sırasında yakınlarının vefat etmesiyle ilgili
soruşturmanın ve tam yargı davasının uzun sürmesi nedeniyle yaşam hakkının usul
boyutunun ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 51. maddesi ile Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesi gereği,
başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla
bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde
başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında ilgilinin 2.000 TL'den fazla
olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilir.
22. İlgili düzenlemeler vasıtasıyla genel hukuk teorisinde bir
kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve genel olarak bir hakkın açıkça
öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının
hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının
bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda
bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu
gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye
kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
23. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek
olmayan maddi vakıalara dayanılması, bu nitelikte bilgi ve belge sunulması,
başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi
verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu
değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında
mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven
Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015; Osman Sandıkçı, B. No: 2013/6297, 10/3/2016; Selman Kapan ve diğerleri, B. No:
2013/7302, 20/4/2016).
24. Somut olayda başvurucuların aynı olayla ilgili benzer
iddialarını AİHM'e taşıması sonrasında AİHM
tarafından yaşam hakkının ihlaline ve başvuruculardan Selame
Türker'e müteveffanın diğer varislerine paylaştırılmak üzere manevi tazminat
ödenmesine karar verildiği tespit edilmiştir (bkz. § 17).
25. Buna göre AİHM'in karar tarihi
olan 6/10/2015 tarihi itibarıyla derdest olan ceza yargılamasının etkisiz
olması nedeniyle tazminata hükmedilen aynı olayla ilgili olarak AİHM kararından
kısa bir süre sonra bireysel başvuruda bulunulduğu gözetilerek başvuru formu ve
eklerinde başvurucular tarafından AİHM'e yapılmış
bahse konu başvuru ve ödenmesine karar verilen tazminat ile ilgili başvurucular
tarafından Anayasa Mahkemesine herhangi bir bilgi ve belge sunulmayıp bu açıdan
başvurucularca ileri sürülen iddiaların yanıltıcı beyan niteliğinde olduğu
anlaşılmıştır. Bu nedenle başvurunun tümünün başvuru hakkının kötüye
kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
26. Başvurucular aleyhine başvuru hakkının kötüye kullanılması
nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün
83. maddesi uyarınca müştereken takdiren 2.000 TL
disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Başvurucuların 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün 83. maddesi uyarınca
müştereken 2.000 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMALARINA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
28/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.