TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İBRAHİM ZENKİN VE RECEP ARDA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/2772)
|
|
Karar Tarihi: 16/1/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Zeynep KARAKOÇ
|
Başvurucular
|
:
|
1. İbrahim ZENKİN
|
|
|
2. Recep ARDA
|
Vekili
|
:
|
Av. Cavit ÇALIŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam yargı davasında maddi tazminat istemi yönünden
yerleşik içtihada aykırı karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 12/2/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuşlardır.
4. 2016/2774 numaralı başvuru dosyasının konu yönünden hukuki
irtibat nedeniyle 2016/2772 numaralı başvuru dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin
2016/2772 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer dosyanın
kapatılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. 2011 yılında Balıkesir Astsubay Meslek Yüksek Okuluna giren
başvurucular hakkında askerî öğrenciliğe devam edemeyecekleri yönünde sağlık
kurulu raporu verilmesi üzerine 11/10/2013 tarihinde ilişikleri kesilmiştir.
10. Başvurucular askerî öğrencilikten çıkarılma işleminin iptali
istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açmışlardır.
11. AYİM İkinci Dairesi 1/10/2014 ve 12/11/2014 tarihli
kararlarıyla davanın kabulüne karar vererek söz konusu işlemlerin iptaline
karar vermiştir.
12. Başvurucular iptal kararı üzerine tekrar Balıkesir Meslek
Yüksek Okuluna çağrılmıştır. İki haftalık staj eğitimine tabi tutulduktan sonra
kendilerine astsubay diplomaları verilen başvurucular 18/12/2014 tarihinde
astsubay çavuş olarak naspedilmiştir.
13. Başvurucular iptal kararının tebliği üzerine askerî
öğrencilikten çıkarma işlemi nedeniyle 30/8/2013 tarihinde emsalleri ile
birlikte astsubay çavuş olmadıklarını belirterek 30/8/2013-18/12/2014 tarihleri
arasındaki maaş ve diğer özlük haklarının ödenmesi istemleriyle 5/1/2015 ve
19/1/2015 tarihlerinde AYİM'de tam yargı davası açmışlardır.
14. AYİM İkinci Dairesi (Mahkeme) 2/12/2015 tarihli kararıyla
davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; askerî öğrencilikten
çıkarılma işlemi gibi işlemler hakkında verilen iptal kararlarının hukuki etki
ve sonucunun davacının eski statüsüne döndürülmesi olgusu ile sınırlı olduğu
belirtilmiştir. Başvurucuların herhangi bir nasıp düzeltme işlemi yapılmaksızın
astsubaylık statüsünde geçmesi gereken bir yıllık astsubaylık özlük haklarını
talep ettiğine işaret eden Mahkeme, bir an için bu talebin kabul edilerek bir
yıllık astsubay maaşının ödenmesi kabul edilse bile nasıp düzeltmesi
yapılmaksızın talebin karşılanmasının, müteakip rütbelerde geç terfiye
dayanılarak yeni taleplerin ve davaların oluşmasını engellemeyeceğini
belirtmiştir. Mahkeme ayrıca 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 33. ve 81. maddeleri uyarınca subay ve
astsubayların terfi zamanının 30 Ağustos Zafer Bayramı günü olduğuna işaret
ederek ilgili Kanun'un 33. ve diğer maddelerinde yargısal kararlar dâhil
çeşitli sebeplerle nasıp düzeltilmesi yapılanlara terfi ve rütbe
kıdemliliklerinden dolayı maaş farkı ödenmeyeceğinin hükme bağlandığını
belirtmiştir.
15. Bu karar, 2/2/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucular 12/2/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili hukuk için bkz.
Faruk Büyük, B. No: 2015/17044, 11/12/2018, §§ 18-25.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 16/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
19. Başvurucular; idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle statü
dışında geçen sürelerde uğranılan maddi zararlara ilişkin olarak AYİM'de açılan
davalarda istikrarlı bir biçimde maddi tazminata hükmedildiğini, başvuruya konu
yargılama sürecinde ise yeterli bir açıklamada bulunulmadan içtihada aykırı
karar verildiğini, bu durumun öngörülebilir olmadığını, hukuki belirlilik ve
eşitlik ilkeleri ile mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmektedirler.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın ''Hak arama hürriyeti'' kenar başlıklı 36.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinde AYİM tarafından, benzer
durumlarda verilen kararlardan (Faruk Büyük,
§§ 19-22) farklı bir sonuca varıldığı açıktır. Bununla birlikte yargı kararı
ile iptal edilen işlemler nedeniyle açılan maddi tazminat davalarında AYİM
daireleri tarafından birbiriyle çelişen kararların verildiği ve bu durumun
yerleşik bir hâl aldığı ortaya konulamamıştır. Bu nedenle AYİM kararlarında derin ve devamlı bir içtihat farklılığının
bulunduğu söylenemez. Bu bağlamda iddiaların özü, AYİM'in benzer maddi tazminat
davalarında sergilediği yaklaşımının aksine bir değerlendirme yapmasına karşın
bu hususa dair makul, açıklayıcı bir gerekçe belirtmediğine yönelik olduğundan
şikâyet maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısım yönünden adil yargılanma
hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli karar hakkı kapsamında
değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
24. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti Faruk Büyük (aynı kararda bkz. §§ 33-49) başvurusunda incelemiş ve
sonuca bağlamıştır. Anayasa Mahkemesi, AYİM'in hukuka aykırılığı yargı kararı
ile saptanan işlem nedeniyle açılan tazminat davasında ulaştığı sonucun konuyla
ilgili olarak verilen önceki tarihli kararlardan farklı olduğunu ve yargısal
kararlardaki değişikliklerin hukuki dinamizm ve mahkemelerin yaklaşımlarını
yaşanan gelişmelere uyarlama kabiliyetlerini yansıtması yönüyle olumlu olmakla
birlikte benzer davalarda farklı sonuçlara ulaşılması hâlinde bu durumun tatmin
edici bir gerekçeyle açıklanması gerektiğini vurgulamıştır. AYİM'in olayda
idarenin hukuka aykırılığı yargı kararı ile saptanmış işlemi nedeniyle hizmet
kusuru kapsamında mali sorumluluğunu tartışmadığı, nasıp düzeltme açısından
olayı ele almak suretiyle maddi zararın
ödenmesinin kabulünün daha sonraki tarihlerde terfi gecikmeleri nedeniyle
açılacak davaları engellemeyeceği şeklinde mevcut tazminat talebiyle
ilgisi olmayan bir ihtimali kararına gerekçe olarak aldığı ifade edilen
kararda, AYİM'in önceki kararlarından farklı bir sonuca ulaşmasının nedenini
başvurucu ve üçüncü kişiler tarafından objektif olarak anlaşılmasına imkân
verecek düzeyde açıklamadığı belirtilerek gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğine karar verilmiştir (Faruk Büyük,
§§ 41-49).
25. Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum
bulunmamaktadır. Buna göre yargılama sürecinde hukuka aykırılığı yargı kararı
ile saptanan işlemler nedeniyle oluşan maddi zararlar için idarenin mali
sorumluluğunun bulunduğu yönünde AYİM kararlarının başvurucular tarafından
Mahkemeye sunulduğu, dilekçelerde bu kararlardan örnekler verildiği
görülmektedir. Mahkeme tarafından ise ileri sürülen itirazlara yönelik içtihat
değişikliğine gidildiğine veya olayın koşullarında önceki kararlardan ayrılmayı
gerektirecek farklılıklar olduğuna ya da alternatif bir yaklaşım sağlayan
farklı gerekçelere dayanıldığına dair idarenin mali sorumluluğuna yönelik
herhangi bir açıklamada bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucular, yargılamanın yenilenmesine ve tazminata
hükmedilmesi talebinde bulunmuşlardır.
29. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir (B. No: 2014/8875,
7/6/2018, [GK]). Mahkeme diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal
kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin
devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle
sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül
Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
30. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin, yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
31. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanunun 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile
İçtüzük’ün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, ihlalin
ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal
düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak, ihlali
ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel
başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa
Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı
verildiğinde, usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı
olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda
herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar
kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek
devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine
getirmektir. (Mehmet Doğan, §§
58-59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2),
§§ 57-59, 66-67).
32. İncelenen başvurularda gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
33. Bu durumda gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216
sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken
iş yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna
ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir
karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
34. Yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi ihlalin
sonuçlarının giderimi bakımından yeterli görüldüğünden başvurucuların tazminat
talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 479 TL harç ve 3.000 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.479 TL yargılama giderinin başvuruculara
müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
-Anayasa'nın geçici 21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt
bendi gereğince- yetkili idari yargı merciine GÖNDERİLMESİNE (AYİM İkinci
Dairesinin 2/12/2015 tarihli ve E.2015/678, K.2015/2075; E.2015/900,
K.2015/2076 sayılı kararlarına ait dava dosyaları ile ilgilidir),
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 479 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.479 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
16/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.