logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Murat Türk (5) [2.B.], B. No: 2016/2826, 20/9/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MURAT TÜRK BAŞVURUSU (5)

(Başvuru Numarası: 2016/2826)

 

Karar Tarihi: 20/9/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

Murat TÜRK

Vekili

:

Av. Ramazan DEMİR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya gönderilen mektuba el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 5/2/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

9. Başvurucu, hükümlü olarak Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.

10. Başvurucuya Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (Dernek) tarafından 23/6/2015 tarihinde bir mektup gönderilmiştir. İki sayfalık mektup muhataba yöneltilen sorular ile Amaçları, İlkeleri ve Çalışma Metodları başlıkları altında Derneği tanıtan bir yazıdan oluşmaktadır.

11. Mektubun ilgili kısımları şöyledir:

"Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği(CİSST) cezaevlerinde yaşanan her türlü sorunla ilgilenmeye çalışan bağımsız bir dernektir..Hasta mapusların sorunlarını, doktorlarla,..cezaevi çalışanları ile..tartışarak daha iyi tedavi edilmelerini sağlayacak çözüm önerileri oluşturmaya çalışıyoruz..Hiçbir soruyu cevaplamak zorunda değilsiniz..cevapları kitap olarak,internette veya medyadan yayınlamak istiyoruz...bilgileri paylaşmamızda bir sakınca olup olmadığını ayrıca belirtirseniz..yayınlanmasını istemediğiniz takdirde bilgileriniz kimseyle paylaşılmayacaktır... Kendinizi tanıtır mısınız?(kendinizi istediğiniz gibi tanıtabilirsiniz...).. Ne zamandır Cezaevindesiniz?..Hastalığınız var mı?.. Cezaevinde revire çıkmakta,doktorla görüşmekte sıkıntınız oldu mu?..Cezaevinde olduğunuz için hastalığınızın teşhisi ve tedavisinde herhangi bir aksama oldu mu?..Sağlık çalışanlarından olumsuz bir tavırla karşılaştınız mı..Hasta haklarını biliyor musunuz?..."

"AMAÇLARI...Türkiye'de hapishanelerin şartlarını uluslararası standartlara ulaştırmak için sivil toplumun mobilize edilmesi. Hapishanelerin şeffaflaştırılması... Mapusların haklarının ve özgürlüklerinin korunması..Yazılı ve görsel medya ile sosyal medyanın ve internetin etkin kullanımı yoluyla hapishaneler konusunda farkındalık ve hassasiyet yaratılması...İLKELERİ...Sözel,fiziksel ve psikolojik her türlü şiddeti reddeder..Tarafsızdır.Çalışma alanı,risk altındaki grupların,ayrım yapmaksızın tüm tutuklu,hükümlü ve tahliye sonrası desteğe ihtiyacı olan eski hümlülerin,ceza infaz kurumunda çalışan personelin hak,sorun ve ihtiyacını kapsar..ÇALIŞMA METODLARI...Ceza İnfaz Sistemi iyileştirme çalışmalarına sivil toplum desteğini güçlendirmek...kurumlara arası koordinasyonu sağlamak...sivil toplum örgütleriiçin Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü ile diyaloga öncülük etmek...Ceza İnfaz Sistemi hakkında kamuoyunu bilgilendirmek ve biliçlendirmek.Kamuoyıuna bülten ve başka yayınlar ile ceza infaz reformu,insan hakları, uluslararası, ulusal ve yerel kurum ve derneklerin aktiviteleri hakkında tarafsız ,doğru ve net bilgi iletmek..."

12. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 23/6/2015 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla posta yoluyla gönderilen mektubun alıkonulmasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, mektubun 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre sakıncalı olduğu belirtilmiştir.

13. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Bolu İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan itiraz 10/7/2015 tarihli kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, hükümlü ve tutukluların hak ihlalleri veya benzeri olumsuz bir durum ile karşılaştıkları takdirde şikâyet ve başvuru mercilerinin kanunda düzenlendiği belirtilmiştir. Ayrıca Derneğin hükümlülere ait kişiselbilgiler hakkında ve ceza infaz kurumunda hak ihlali olup olmadığı hususlarında bilgi isteme,almış oldukları bilgileri yayınlama yetkisinin bulunmadığına vurgu yapılmıştır.

14. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Bolu Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 16/9/2015 tarihli kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğuna ilişkin değerlendirmeye yer verilmiştir.

15. Anılan kararın başvurucuya tebliğ edilmemesi üzerine başvurucu İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı tekrar itiraz etmiştir. Bolu Ağır Ceza Mahkemesi 5//1/2016 tarihinde, yapılan itiraz hakkında daha önce karar verildiğini belirterek karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir.

16. Nihai karar 12/1/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 5/2/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektupların denetlenmesine dayanak oluşturan mevzuata yer vermiştir (Ahmet Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 20/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucu; mektubun göndericisinin yasalara uygun örgütlenmiş ve ceza infaz kurumları alanında çeşitli çalışmalar ve projeler yapan bir Dernek olduğunu, mahkûmlarla ilgili çalışmalara devam edebilmek için en pratik yol olan mektuplaşmanın kullanıldığını ifade etmiştir. Başvurucusomut gerekçelere dayanılmadan mektubun alıkonulmasına karar verilmesinin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olmadığını, mektup içeriğinin sakıncalı olmadığını ve uygulamanın keyfî olduğunu, yapmış olduğu itirazların da yeterli gerekçe belirtilmeden reddedildiğini belirterek Anayasa'nın 13., 20., 22. ve 141. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde; İnfaz Hâkimliğinin kararına atıf yaparak mektupların alıkonulması için ilgili ve yeterli gerekçe sunulduğunu, el koyma kararının yasanın uygulaması niteliğinde olduğunu belirtilmiştir. Ayrıca uygulamanın Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı veya açık bir keyfîlik içermediği, demokratik bir toplumda gerekli ve orantılı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.

22. Başvurucu vekili Bakanlık görüşüne karşı beyanında, Bakanlık görüşünün başvuru dilekçesinde ileri sürdükleri iddiaları karşılamadığını, mektubun dernekler kanununa göre kurulmuş ve ceza infaz kurumları üzerine çalışan bir Dernek tarafından gönderildiğini, Derneğin çalışmalarına devam edebilmesi için de mektuplaşmanın gerekli olduğunu belirtmiştir. Ayrıca mektup içeriğindeki hangi sözlerin sakıncalı olduğu belirtilmeden, soyut gerekçeler ile haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini vurgulamıştır.

B. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, kendisine gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek, B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015, § 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek bir neden de bulunmadığı anlaşılan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

25. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar başlıklı 22. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.

Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. ...

İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir."

26. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 28-34) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir. Buna göre haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahale öncelikle kanunla öngörülmelidir. Müdahalenin yasal dayanağını oluşturan mevzuatın ulaşılabilir, yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca dayanmalı,demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olmalıdır.

27. Disiplin Kurulu, başvurucuya gönderilen mektubun sakıncalı olduğunu değerlendirerek el konulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla anılan işlem ile kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

28. Anılan müdahale, Anayasa’nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle sınırlamanın, Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Ahmet Temiz, § 36).

29. Anayasa Mahkemesi Ahmet Temiz ( §§ 37-46) kararında, somut olayda da uygulanan 5275Kanun'un 68. maddesinin, hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu ve düzenlemenin kanunilik ölçütünü karşıladığı tespitini yapmıştır Öte yandan haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).

30. Somut olayda Disiplin Kurulunca mektubun alıkonulma sebebi olarak 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre mektup içeriğinin sakıncalı olması gösterilmiştir. İlgili Kanun maddesinde “Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmeyeceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda başvurucuya gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-51).

31. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz (§§ 58-68) kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumlarının ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelerde demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ve ölçülülük ilkesi yönünden genel ilkelere yer verilmiştir.Buna göre demokratik toplum düzeninin gerekleri gözetilmeli, sınırlamada öngörülen meşru amaç ile sınırlandırma aracı arasında orantısızlık bulunmamalı, sınırlandırmayla ulaşılabilecek genel yarar ile temel hak ve özgürlüğü sınırlandırılan bireyin kaybı arasında adil bir denge kurulmasına özen gösterilmelidir.

32. Ayrıca mektup gönderme ve almanın ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ve tutukluların dış dünya ilebağlantısında en önemli araçlardan biri olduğu gerçeğini gözönünde bulundurarak ceza infaz kurumu yetkilileri, dış dünya ile yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahkûmlara yardım etmeli ve bunun için onlara uygun desteği sunmalıdır (Musa Kaya (2), B. No: 2013/2351, 16/9/2015, § 66).

33. Ancak ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35). Bu kapsamda mektubun tamamında ya da mektup içeriğinin bir kısmında yer alan ifadelerin 5275 sayılı Kanun'un 68. maddesinde yer verilen sebeplerden en az birini içermesi, özellikle ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından da yeterli düzeyde gerekçelendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayda da mektubun içeriği ile ilişkilendirilek göndericinin hususi olarak hangi sözlerinin neden sakıncalı olduğu gerekçede gösterilmek zorundadır.

34. Somut olaya konu iki sayfalık mektubun, bir sayfasının Derneğin amaçlarını, ilkelerini ve çalışma metodlarını açıklayan metinden, diğer sayfasının ise Derneğin kısa bir tanıtımı ile muhataba yöneltilen sorulardan ve bu sorulara ilişkin açıklamalardan oluştuğu görülmektedir. Cevaplandırılması zorunlu tutulmayan soruların bir kısmının mahpusun sağlık durumuna ilişkin kişisel bilgilere yönelik olduğu, bir kısmının ise ceza infaz kurumunda sağlık nedenine bağlı varsa yaşanılan sorunlar ve aksaklıklar ile hasta haklarına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Dernek, anket şeklindeki sorulara verilecek cevapların yayınlanması için muhatap mahpustan izin talep etmekte ve izin verilmemesi hâlinde kişisel bilgilerin paylaşılmayacağını da mektupta belirtmektedir (bkz. § 11).

35. Söz konusu mektupta Dernek, kendisini ceza infaz kurumlarında yaşanan her türlü sorunla ilgilenmeye çalışan tarafsız, bağımsız ve yasal bir kuruluş olarak tanımlamaktadır. Ayrıca Derneğin hapishanelerin şeffaflaştırılması, şartlarının uluslararası standartlara ulaştırılması ve mahpusların haklarının korunması gibi amaçlar çerçevesinde, yazılı ve görsel medyayı da kullanarak, ceza infaz sistemi ve burada yaşanan sorunlar hakkında kamuoyunun bilgilendirmesineve ceza infaz sisteminin iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak üzere kurulduğu belirtilmektedir (bkz. § 11).

36. Mektubun alıkonulmasına yönelik Disiplin Kurulu kararında, başvuruya konu mektup içeriği hakkında herhangi bir somut değerlendirme yapılmamış sadece 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre sakıncalı olduğu belirtilmiştir. İnfaz Hâkimliği ise Derneğin hükümlülere ait kişisel bilgiler hakkında ve ceza infaz kurumunda hak ihlali olup olmadığı hususunda bilgi isteme ve almış oldukları bilgileri yayınlama yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle itirazı reddetmiştir. Disiplin Kurulu ve ilk derece mahkemeleri, mektup içeriğindeki hangi sözlerin muhatabına ulaştırılmasının ne suretle sakıncalı olduğunu belirtmedikleri gibi Derneğin mahpuslardan kişisel bilgileri ve ceza infaz kurumunun şartları hakkında bilgi isteme ve bu bilgileri yayınlama yetkisinin olmadığına dair gerekçeninyasal dayanaklarına ilişkin de bir açıklama yapmamışlardır. Ayrıca mahpusun kendisine ya da ceza infaz kurumuna dair verdikleri bilgilerin yayınlanmasının mahpusun iznine bağlı olduğu, mektubun göndericisinin derneklerle ilgili mevzuata uygun olarak kurulmuşceza infaz sistemi alanında faaliyet gösteren bir dernek olduğu vecevaben Derneğe gönderilecek mektupların ise ilgili mevzuat çerçevesinde denetlenebileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, mektubun alıkonulmasına dair karar gerekçelerinde mektupla ilişkili, somut bilgilere dayalı ve yeterli bir gereklilik ortaya konulmadığı anlaşılmıştır.

37. Öte yandan gerek Disiplin Kurulu kararında gerekse ilk derece mahkemelerinin kararlarında, anılan mektubun alıkonulmasını gerektirecek boyutta ceza infaz kurumunda düzeni ve güvenliği tehlikeye sokan, kişi ve kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgilerin aktarılmasını sağlayan koşulların bulunduğuna dair herhangi bir gerekçeye de yer verilmemiştir. Bu kapsamda başvuruya konu mektuba yönelik yapılan müdahalede, mektuba özgü kabul edilebilir makul gerekliliklerin somut verilere dayanılarak ortaya konulmadığı sonucuna varılmış; başvurucuya gönderilen mektuba el konulması suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahaleninamaçlanan hedefler açısından aşırı, dolayısıyla orantısız olduğu ve bu bağlamda demokratik toplumda gereklerine uygun olma ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

38. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

40. Başvurucu 50.000 TL manevi tazminat verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

41. Başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

42. Başvuruya konu mektubun yazıldığı tarihten itibaren aradan uzunca bir süre geçtiği gözönüne alındığında yeniden yargılama yapılmasında hukuki bir yarar bulunmamaktadır.

43. Başvurucunun Anayasa'nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğinin tespit edilmesi nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya takdiren net 2.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

44. 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

45. Başvuru kapsamında haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği gözetilerek kararın bir örneğinin bilgi edinilmesi için Bolu İnfaz Hâkimliğine ve ihlalin sonuçlarının giderilmesi için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 2.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

D. 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Bolu İnfaz Hâkimliğine GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının giderilmesi için Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Murat Türk (5) [2.B.], B. No: 2016/2826, 20/9/2018, § …)
   
Başvuru Adı MURAT TÜRK (5)
Başvuru No 2016/2826
Başvuru Tarihi 5/2/2016
Karar Tarihi 20/9/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya gönderilen mektuba el konulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-Sakıncalı mektup İhlal Manevi tazminat

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 68
121
5237 Türk Ceza Kanunu 298
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 91
122
123
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi