logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Fatma Maden [1.B.], B. No: 2016/28719, 17/7/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA MADEN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/28719)

 

Karar Tarihi: 17/7/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Aydın ŞİMŞEK

Başvurucu

:

Fatma MADEN

Vekili

:

Av. Samir İSMAYİLOV

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, savunma yapma imkânının kısıtlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/9/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

9. Akdeniz Üniversitesi Rektörlük Yazı İşleri Müdürlüğünde büro personeli olarak görev yapmakta olan başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı suçlardan yürütülen bir soruşturma kapsamında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca 29/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve 15/8/2016 tarihine kadar gözaltında tutulmuştur.

10. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 15/8/2016 tarihinde, başvurucuyu silahlı terör örgütü (FETÖ/PDY) üyesi olma suçundan tutuklanması istemiyle Antalya 5. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. Hâkimlik aynı tarihte başvurucunun müsnet suçtan tutuklanmasına karar vermiştir.

11. Başvurucu 19/8/2016 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiş, Antalya 1. Sulh Ceza Hâkimliği 19/8/2016 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.

12. Başvurucu, anılan kararı 21/9/2016 tarihinde öğrendiğini bildirmiştir.

13. Başvurucu 26/9/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

14. Öte yandan Antalya 3. Sulh Ceza Hâkimliği 29/7/2016 tarihinde, başvurucu hakkındaki soruşturma dosyasına ilişkin olarak müdafinin dosya içeriğini incelemesinin ve belgelerden örnek almasının kısıtlanmasına karar vermiştir.

15. Başvurucunun tahliye talebinde bulunması üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 17/10/2016tarihinde, -adli kontrol tedbirleri uygulanarak- tahliyesine karar verilmesi istemiyle Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliğine başvurmuştur. Hâkimlik 18/10/2016 tarihinde başvurucunun tahliyesine ve -yurt dışına çıkmasının yasaklanması ve ikametgâhının bulunduğu yerdeki karakola haftada bir kez başvurması yükümlülükleri uygulanarak- adli kontrol altına alınmasına karar vermiştir. Başvurucu aynı gün serbest bırakılmıştır.

16. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 12/4/2017 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede, başvurucu dışında dokuz şüpheli hakkında da aynı suçtan cezalandırma talebinde bulunulmuştur.

17. İddianamede, eşi adına olan Bank Asyadaki hesabın bakiyesinde FETÖ/PDY yöneticilerinin çağrısı üzerine artış yaşanmasına, çocuklarının FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu belirtilen okullarda öğrenim görmesine ve evinde yapılan aramada üzerinde GEÇERSİZ ibaresi olan 1 dolarlık banknotun bulunmasına dayanılarak başvurucunun FETÖ/PDY ile organik bağının bulunduğu ileri sürülmüştür.

18. Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesi 14/4/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2017/266 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.

19. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 8/3/2018 tarihinde "silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediklerini gösterir, mahkumiyete yetecek derecede vicdani kanaat sağlayacak bir delilin dosya içeriğinde mevcut olmadığı" gerekçesiyle başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Mahkeme ayrıca "beraat eden sanıkların gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği süreler yönünden, beraat kararının kesinleştiğinin sanıklara tebliğ edildiği tarihten itibaren 3 ay içinde ve her halde kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içinde oturdukları yere en yakın ağır ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvuruda bulunmak suretiyle tazminat haklarının bulunduğunun ihtarına" da hükmetmiştir.

20. Karar, istinaf yolu tüketilmeksizin 16/3/2018 tarihinde kesinleşmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

21. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü ile (2) numaralı fıkrası şöyledir:

" (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

...

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

...

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

...

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

 (2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.

..."

22. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 17/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucu; soruşturma dosyasının incelenmesi talebinin kısıtlama kararı gerekçe gösterilerek kabul edilmemesi, tutukluluk sürecinde avukatlarıyla yaptığı görüşmelerin kayıt altına alınması ve bu görüşmeler sırasında yanlarında ceza infaz kurumunda görevli bir personelin bulunması nedenleriyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık görüşünde, başvurucuya yöneltilen suçlamalara ilişkin olarak yeterince bilgilendirme yapıldığı ve ifade tutanaklarına erişimin sağlandığı belirtilmiştir. Bakanlık ayrıca kamu davası açıldıktan sonra başvurucunun dosyanın tümüne vâkıf olmasının önünde bir engel kalmadığını belirtmiştir.

2. Değerlendirme

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmıştır. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu ön koşullar başvurucunun kamu gücünün eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı güncel bir hakkının ihlal edildiği iddiasında bulunması, iddia edilen ihlalden kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun mağdur olduğunu iddia etmesidir (Fetih Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).

27. Bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilebilmesi için başvurucunun mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp iddia edilen ihlalden doğrudan etkilendiğini, bir başka ifadeyle mağduriyetini kanıtlaması gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün kabulü için yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24).

28. Diğer yandan bir şüpheli hakkında yürütülen ceza soruşturmasının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla sonuçlanması veya açılmış olan davanın ertelenmesi, düşürülmesi ya da sanığın beraatine hükmedilmesi hâlinde -makul sürede yargılanma hakkına ilişkin iddialara halel gelmemek şartıyla- bu kişilerin adil yargılanma hakkının ihlali nedeniyle mağdur olduklarının kabulü mümkün değildir. Ancak bu durum, soruşturma veya kovuşturmaların yukarıda belirtilen sonuçlarının adil yargılanma hakkı dışındaki haklara etkisinin incelenmesine engel teşkil etmez (Mustafa Kamil Uzuner ve Mustafa Kadir Gül, B. No: 2013/3371, 9/3/2016, § 52).

29. Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında açılan kamu davası beraat kararıyla sonuçlandığından başvurucunun adil yargılanma hakkı bağlamındaki iddiaları yönünden mağdur sıfatı bulunmamaktadır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Gözaltına Almanın Hukuka Aykırı Olduğuna İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

31. Başvurucu, haksız yere on sekiz gün boyunca gözaltında tutulmasının psikolojik bir işkence olduğunu ve yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. Bakanlık görüşünde; 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülmüş olan tazminat davası açılmadan bireysel başvuruda bulunulduğu, ayrıca başvurucunun -gözaltında iken- serbest bırakılmasına yönelik olarak sulh ceza hâkiminden talepte bulunmadığı belirtilmiştir. Bakanlık, bireysel başvurunun gözaltı süreci sona erdikten sonra otuz günlük başvuru süresi içinde yapılmadığına da dikkat çekmiştir. Öte yandan Bakanlık başvurucunun gözaltında tutulduğu sürenin olağanüstü hâl koşullarında gerekli ve orantılı olduğu görüşündedir.

b. Değerlendirme

33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucun suç isnadına bağlı olarak gözaltına alınmasına ve gözaltında tutulma süresinin uzunluğuna ilişkin iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

34. Anayasa'nın Anayasa Mahkemesinin "görev ve yetkileri"ni düzenleyen 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

35. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

36. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

37. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu ya da gözaltında tutulma süresinin uzun olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 92-100; Neslihan Aksakal, B. No: 2016/42456, 26/12/2017, §§ 29-38; Mehmet Hasan Altan (2) [GK], B. No: 2016/23672, 11/1/2018, §§ 81-91).

38. Somut olayda başvurucu hakkında verilen gözaltı kararının ve gözaltına tutulmanın hukuka uygun olup olmadığı, gözaltı süresinin makullüğü 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava yoluyla gözaltına ilişkin bir hukuka aykırılık tespit edildiğinde başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır (Neslihan Aksakal, §§ 36, 37; Mehmet Hasan Altan (2), §§ 90, 91).

39. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun gözaltında tutulmasıyla ilgili olarak yargısal başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuru yaptığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

40. Başvurucu; FETÖ/PDY ile bir ilgisinin olmadığını, bu yapılanmaya yönelik bir hizmetinin veya desteğinin bulunmadığını, suça konu edilen 1 dolarlık banknotun üzerinde GEÇERSİZDİR ibaresi olan ve kardeşinin düğünü için çocukları tarafından hatıra amaçlı saklanan sahte bir para olduğunu, çocuklarını ev-iş güzergâhında bulunması dolayısıyla suça konu edilen okullara -bunların FETÖ/PDY ile bağlantılarının olduğunu bilmeden- gönderdiğini, eşi adına olan Bank Asyadaki hesabın çocuklarının okul ödemeleri için açıldığını, bu hesaba bağlı olarak adına çıkarılan ek kartı düşük miktardaki rutin harcamalarında kullandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

41. Başvurucu ayrıca tutukluluğa yönelik itirazının incelenmeksizin, gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini iddia etmiştir. Öte yandan başvurucu; hakkında tutuklama kararı veren hâkimin, tutuklanmasını talep eden Cumhuriyet savcısının eşi olduğunu belirtmiştir. Son olarak kendisiyle birlikte sorguya sevk edilen iki şüphelinin tutuklanmadığını belirten başvurucuya göre bu durum eşitlik ilkesine aykırıdır.

42. Bakanlık görüşünde öncelikle 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülmüş olan tazminat davası açılmadan bireysel başvuruda bulunulduğu belirtilmiştir. Bakanlık ayrıca başvurucunun tutuklanmasını talep eden Cumhuriyet savcısı ile tutuklama kararı veren hâkimin eş olduklarının tespit edilemediğini, kaldı ki bunun başvurucunun temel hak ve özgürlüklerini ne şekilde ihlal etiğinin de ortaya konulamadığını ifade etmiştir.

43. Bakanlık, darbe teşebbüsü sonrasındaki olağanüstü durumun özellikleri ve tutuklamaya ilişkin karar veren sulh ceza hâkimliklerinin delilleri inceleme ve değerlendirme konusundaki konumları gözönünde bulundurulduğunda başvurucunun tutuklanmasına ilişkin sürecin temelsiz ve keyfî olmadığını vurgulamıştır. Bakanlığa göre somut olayda soruşturma makamları ile delilleri değerlendirme konusunda daha iyi konumda olan derece mahkemelerinin takdirinden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

b. Değerlendirme

44. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17). Ancak tüketilmesi gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması yanında telafi kabiliyetini haiz ve tüketildiğinde başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduğunun gösterilmesi ya da en azından etkili olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 29).

45. 5271 sayılı Kanun'un tazminat isteminin düzenlendiği 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan, kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceklerine ilişkin hükmün bu hususta bir başvuru mekanizması öngördüğü görülmektedir. Anılan bent uyarınca, haklarında yakalama veya tutuklama tedbiri uygulanan kişilerle ilgili olarak soruşturmanın sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ya da kovuşturmanın sonunda beraate hükmedildiği durumlarda anılan tedbirlerin kanuna uygun olup olmadığından bağımsız olarak tazminat imkânı tanınmıştır. Nitekim böylesi durumlarda kişiler hakkındaki yakalama veya tutuklama tedbirlerinin kanuna uygun olmasının tazminat istemine engel teşkil etmediği anılan hükmün içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır.

46. Diğer taraftan aynı fıkranın (a) bendinde kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten isteyebilecekleri düzenlenmiştir.

47. Bu kapsamda haklarındaki soruşturma süreci kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla veya kovuşturma süreci beraat kararıyla sonuçlanan kişilerin -5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca- yakalama veya tutuklama tedbirlerinin kanuna uygun olup olmadığından bağımsız olarak tazminat isteminde bulunmaları mümkün olduğu gibi - anılan fıkranın (a) bendi uyarınca-bu tedbirlerin kanuna aykırı olduğu iddiasıyla tazminat talep etme imkânları da mevcuttur.

48. Anayasa Mahkemesi tutuklamanın hukuki olmadığı, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddialarıyla ilgili olarak 5271 sayılı Kanun'da öngörülen tazminat davası açma yolunun bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğuna karar vermiştir (Birçok karar arasından bkz. Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, §§ 34-50; Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, §§ 28-38). Mahkeme tutuklandıktan sonra beraat eden veya haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kişiler yönünden de bu yolun bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gerektiğini ifade etmiştir (Hüseyin Hançer, B. No: 2013/8319, 7/1/2016, §§ 37-41; Bilal Canpolat, B. No: 2014/983, 18/5/2016,§§ 37-43; Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§ 38-42).

49. Somut olayda, hakkındaki tutuklama tedbirinin hukuki olmadığını ileri süren başvurucu hakkında 8/3/2018 tarihinde beraat kararı verilmiş ve hüküm 16/3/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Buna göre başvurucu hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (e) bentleri uyarınca tazminat talebinde bulunma imkânına sahiptir. Nitekim başvurucunun yargılandığı Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesince de hükümle birlikte başvurucuya bu imkânın hatırlatıldığı görülmektedir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

50. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun bu bölümdeki iddialarına ilişkin olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

A. 1. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gözaltının hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 17/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Fatma Maden [1.B.], B. No: 2016/28719, 17/7/2018, § …)
   
Başvuru Adı FATMA MADEN
Başvuru No 2016/28719
Başvuru Tarihi 26/9/2016
Karar Tarihi 17/7/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, savunma yapma imkânının kısıtlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı (tebligat, mehil verme vs.) (ceza) Kişi Bakımından Yetkisizlik
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 141
142
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi