TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TACETTİN ŞEKER BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/37686)
|
|
Karar Tarihi: 26/2/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Fatih HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Tacettin ŞEKER
|
Vekili
|
:
|
Av. Özay ARIKAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklu olan başvurucunun avukatıyla görüşmesinin
teknik araçlarla kayda alınması ve infaz memurunun görüşmeyi izlemesi
nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/9/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından bu kararda incelenen şikâyet haricindeki
şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna karar verilmiş, bu şikâyet yönünden ise başvurunun
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Bilgiler
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde
son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak-
bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden
ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet
Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu
değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve
diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe
girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile
FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok
sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır.
Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca
(Başsavcılık) -aralarında yüksek mahkeme üyelerinin de bulunduğu- üç bine yakın
yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu iddiasıyla
başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı ve tutuklama
tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 51, 350).
B. Başvurucuya İlişkin
Süreç
10. Ankara 13. Tüketici Mahkemesi hâkimi olarak görev yapan
başvurucu hakkında 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanmasında
yer aldığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
11. Başvurucu, Başsavcılığın talimatıyla 18/7/2016 tarihinde
gözaltına alınmıştır.
12. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği 22/7/2016 tarihinde
başvurucunun anayasal düzeni
ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olma suçlarından
tutuklanmasına karar vermiştir.
13. Başvurucunun tutuklama kararına yaptığı itirazı Ankara 4.
Sulh Ceza Hâkimliği 8/8/2016 tarihinde reddetmiştir.
14. Başvurucu anılan kararın 25/8/2016 tarihinde tebliğ
edildiğini bildirmiştir.
15. Başvurucu 26/9/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Başsavcılık 2/3/2018 tarihli iddianameyle başvurucunun terör
örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza
mahkemesinde kamu davası açmıştır.
17. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul
etmiş ve E.2018/98 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.
18. Mahkeme 13/7/2018 tarihinde başvurucunun tahliyesine karar
vermiştir.
19. Mahkeme 27/9/2019 tarihinde başvurucunun terör örgütüne üye
olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
20. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla
istinaf mahkemesinde derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. İlgili hukuk için bkz. Emre
Ayhan, B. No:
2016/80704, 13/2/2020, §§ 32-57.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 26/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda 23/8/2016,
4/9/2016 ve 11/9/2016 tarihlerinde avukatı ile yaptığı görüşmelerin teknik
araçlarla kayda alınması, bu sırada iki infaz memurunun görüşmeyi izlemesi
nedeniyle tutukluluğa itiraz bağlamında savunma hakkının kısıtlandığını ve
etkili bir şekilde hukuki yardımdan yararlandırılmadığını belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Bakanlık görüşünde; öncelikle başvurucunun 4675 sayılı
Kanun'da öngörülen başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuru yaptığı
belirtilerek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik
kararı verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
25. Bakanlık; başvurucunun itiraza ilişkin dilekçelerini ve
delillerini ilgili mercilere sunabileceğini, buna ilişkin bir kısıtlamanın
bulunmadığını, keza müdafii ile arasında belge veya dosya değişimine engel
olunduğuna ya da bunlara el konulduğuna ilişkin bir şikâyetinin bulunmadığını,
dolayısıyla müdafii ile görüşmesinin infaz koruma memuru tarafından izlenmesi
ve kayıt altına alınmasının tutukluluğun hukukiliğine itiraz hakkına bir
müdahale oluşturmadığını belirtilmiştir.
26. Bakanlık ayrıca KHK ile getirilen bu düzenlemenin yeterli
güvenceleri bünyesinde taşıdığını ve denetim mekanizmalarını ortaya koyduğunu,
buna karşılık başvurucunun bu yolları kullanmadığını belirtmiştir. Bakanlığa
göre düzenlemenin amacı kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin
önlenmesidir. Bakanlık, başvurucunun üzerine atılı suçun niteliği (FETÖ/PDY
üyelerinde örgütsel davranış bilincinin yoğunluğu ve faaliyetlerini gizli icra
etmeleri) dikkate alındığında toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin
tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin
yönlendirilmesi, bunlara emir veya talimat verilmesi ya da yorumlarıyla gizli,
açık veya şifreli mesajlar iletilmesi şüphesinin varlığı hâlinde söz konusu
tedbirin uygulandığını belirterek anılan tedbirin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına atfen orantılı ve ölçülü olduğunu, dolayısıyla başvurunun açıkça
dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez bulunması gerektiğini ifade
etmiştir.
B. Değerlendirme
27. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği"
kenar başlıklı 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti
kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu
kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak
amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
28. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013 § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü müdafi ile
görüşmesinin teknik kayda alınması ve bu görüşme sırasında iki infaz memurunun
hazır bulunması nedeniyle etkili bir şekilde tutukluluğa itiraz hakkının
engellendiğine ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının
Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
30. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 17).
31. 4675 sayılı Kanun'un 1. maddesine göre bu Kanun, ceza infaz
kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan
işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek,
karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere
kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsamaktadır. Yine 4675 sayılı
Kanun'un 5. maddesinde ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve
tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun
ya da diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya
faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün, her hâlde yapıldığı
tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine
başvurulabileceği, infaz hâkimliğinin verdiği karara karşı da ağır ceza
mahkemesi nezdinde itiraz edebileceği belirtilmiştir.
32. Başvurucu, avukatıyla görüşmesinin teknik araçlarla kayda
alınması, bu sırada iki infaz memurunun görüşmeyi izlemesi nedenleriyle
tutukluluğa itiraz bağlamında savunma haklarının kısıtlandığını ve etkili bir
şekilde hukuki yardımdan yararlandırılmadığını ileri sürmüştür. Başvurucunun
şikâyetinin dayanağı olan hüküm 667 sayılı KHK'nın "Soruşturma ve kovuşturma işlemleri" kenar
başlıklı 6. maddesidir. Bu hükme göre tutuklu olanların avukatları ile
görüşmelerinde, toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin tehlikeye
düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin yönlendirilmesi, bunlara
emir ve talimat verilmesi veya yorumlarıyla gizli, açık ya da şifreli mesajlar
iletilmesi ihtimalinin varlığı hâlinde Cumhuriyet savcısının kararıyla,
görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilir, tutuklu
ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevli hazır
bulundurulabilir, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge
veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tutanaklara
ve kayıtlara el konulabilir veya görüşmelerin gün ve saatleri
sınırlandırılabilir.
33. Bu hüküm otomatik olarak avukat ile yapılan görüşmelerin
teknik cihazla sesli veya görüntülü araçlarla kayda alınmasına ve görüşmeleri
izlemek amacıyla görevli hazır bulundurulmasına imkân sağlamamaktadır. Bu
hükmün uygulanabilmesi için toplumun ve ceza infaz kurumunun güvenliğinin
tehlikeye düşürülmesi, terör örgütü veya diğer suç örgütlerinin
yönlendirilmesi, bunlara emir ve talimat verilmesi ya da yorumlarıyla gizli,
açık veya şifreli mesajlar iletilmesi ihtimalinin varlığı ve Cumhuriyet
savcısının kararı gereklidir. Başvurucunun şikâyeti de doğrudan KHK hükmüne
değil bu hükmün uygulanmasına yöneliktir. Başvurucunun avukatla görüşmesinin kayda
alınması ve görüşme sırasında görevlinin hazır bulunmasının KHK hükmünün
aradığı şartlara uygun yapılıp yapılmadığının 4675 sayılı Kanun'un 5. maddesi
gereğince infaz hâkimliğine iletilebileceği ve bu hususun infaz hâkimliğince
incelenebileceği anlaşılmaktadır.
34. Nitekim ilgili hukuk kısmında yer verilen derece mahkemesi
kararları dikkate alındığında anılan yolun başvurucunun şikâyetleri açısından
telafi imkânına sahip ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte olduğu
görülmektedir. Ancak bireysel başvuru dosyası kapsamında başvurucunun bu yola
başvurduğuna ilişkin herhangi bir bilgi veya belge bulunmamaktadır. Dolayısıyla
anılan yolun başvurucunun şikâyetleri açısından telafi imkânına sahip ve bir
çözüm sağlayabilecek nitelikte olmadığını söyleyebilmeyi mümkün kılan bir sebep
de bulunmadığından başvuru yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını
gerektiren bir durumun da olmadığı görülmektedir.
35. Somut olayda başvurucunun durumuna benzer bir durumda bu
hükmün başarıyla uygulandığını gösteren emsal davalar bulunmamaktadır. Ancak
böyle bir hukuk yolunun kesinlikle başarısız olacağını iddia edebilmeyi ortaya
koyacak bir durum da söz konusu değildir. Özel bir amaçla kabul edilen ve bu
türden şikâyetlere çözüm getirmeye elverişli nitelik taşıyan bir yasal
düzenlemeye işlerlik kazandırmak ve yasal düzenlemenin kapsamını belirlemek
amacıyla derece mahkemelerine başvurulmasında yarar bulunmaktadır. Bu madde
kapsamında açılacak dava sonucuna göre görevli mahkemece başvurucu lehine
tazminata da hükmedilebilecektir.
36. Buna göre 4675 sayılı Kanun'un 5. maddesinde belirtilen
infaz hâkimliğine şikâyet yolunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından
başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu
olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu olağan başvuru yolları tüketilmeden yapılan
bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.
37. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutukluluğun hukukiliğine etkili bir şekilde itiraz
edilememesi dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
26/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.