TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MÜHİTTİN HÜSEYİNOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/4970)
Karar Tarihi: 16/1/2020
Başkan
:
Recep KÖMÜRCÜ
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Recai AKYEL
Raportör
Kamber Ozan TUTAL
Başvurucu
Mühittin HÜSEYİNOĞLU
Vekili
Av. Mahmut GÜVEN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, taşınmaza kamulaştırmasız el atılması, kamulaştırmasız el atma bedelinin değer kaybına uğratılarak ödenmesi ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 8/3/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Çiftçi olan başvurucu 1963 doğumlu olup Mardin'in Midyat ilçesinde ikamet etmektedir.
9. Başvurucunun, Mardin ili Midyat ilçesi Barıştepe Köyünde bulunan 112 ada 818 parsel sayılı tarım arazisi vasfındaki taşınmazının 8.290,44 m²lik kısmı üzerinden kamulaştırma yapılmaksızın Karayolları Genel Müdürlüğünce (İdare) yol geçirilmiştir.
10. Başvurucu 29/5/2012 tarihinde İdare aleyhine kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde; kamulaştırma işlemleri yapılmadan taşınmaza el atıldığı, taşınmazın değerli bir muhitte yer aldığı ve taşınmazdan arta kalan kısımların işe yaramaz hâle geldiği belirtilerek ortaya çıkan zararın giderilmesi için tazminat ödenmesi talep edilmiştir.
11. Midyat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 12/4/2013 tarihinde, net gelir yöntemine göre kamulaştırma bedelinin hesaplandığı bilirkişi raporunu hükme esas alarak davanın kabulüne ve 129.141,34 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca dava konusu taşınmazın 8.290,44 m²lik kısmının başvurucu adına olan tapu kaydının iptaline, İdare lehine tapuda yol olarak terkinine ve avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 12.199 TL nispi vekâlet ücretinin başvurucuya ödenmesine karar vermiştir.
12. Tarafların temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik geçici 6. maddesi gereğince vekâlet ücretinin maktu olarak hüküm altına alınması gerektiğini belirtmiş ve Mahkeme hükmünden "12.199 TL nisbi" ibaresinin çıkarılarak yerine "1.320,00 TL maktu" ibaresinin yazılması suretiyle kararın düzeltilerek onanmasına 18/12/2013 tarihinde karar vermiştir.
13. Başvurucu vekiline 27/2/2014 tarihinde reddiyat makbuzu ile dosya masraf iadesine ilişkin ödeme yapılmıştır.
14. Başvurucu kesinleşen Mahkeme kararına istinaden Midyat İcra Müdürlüğünde İdare aleyhine 26/3/2014 tarihinde toplam 152.632,79 TL üzerinden ilamlı icra takibi başlatmıştır. Ödeme emri İdareye 1/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. İdare, başvurucuya 8/2/2016 tarihinde 168.951,16 TL tutarında ödeme yapmıştır.
15. Başvurucu vekili 8/3/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. İdare 30/6/2016 tarihinde başvurucuya 13.583,14 TL tutarında bir ödeme daha yapmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili hukuk için bkz. Ali Şimşek ve diğerleri, B. No: 2014/2073, 6/7/2017, §§ 18-33.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 16/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kamulaştırmasız El Atma Bedelinin Değer Kaybına Uğratılarak Ödenmesine İlişkin Şikâyet Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin dava tarihi üzerinden dört yıla yakın bir süre geçtikten sonra ödenmesini şikâyet etmiştir. Başvurucu aradan geçen zaman nedeniyle tazminat bedelinin enflasyon karşısında hissedilir derecede değer kaybına uğradığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
20. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
21. Başvurucu, ödemenin geç yapılması nedeniyle kamulaştırmasız el atmaya ilişkin tazminat bedelinin değer kaybına uğratıldığını ileri sürmüştür.
22. Kamulaştırma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olabilmesi için taşınmazın gerçek bedelinin malike ödenmesi ve ödenen bedelin tespitinde esas alınan tarih ile ödeme tarihi arasında geçen dönemde gerçekleşen enflasyona nispetle taşınmazın hissedilir derecede değer kaybetmemiş olması gerekir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 59). Ödenen tutarların enflasyonun etkilerinden arındırılarak güncelleştirilmesi, yani kamulaştırma tarihi ile ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi edecek biçimde faiz uygulanması, kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında değer kaybetmesini önleyebilecek bir araçtır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 42).
23. Yapılan incelemede başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olup olmadığı hususunda bir sonuca varmak için Mahkemece tespit edilen gerçek değer ile başvurucuya yapılan ödemelerin enflasyon etkisi arındırılmış sonuçlarının karşılaştırılması gerekmektedir. Elde edilmek istenen kamu yararı ile başvurucunun mülkünden mahrum kalması arasında makul dengenin sağlanıp sağlanmadığını ve müdahalenin ölçülü olup olmadığını tespit etmede önemli olan, yapılan ödemelerin değer kaybının toplam bedele oranı üzerinden başvurucunun maruz kaldığı yükü belirlemektir (Ali Şimşek ve diğerleri,B. No: 2014/2073, 6/7/2017, § 66).
24. Anayasa Mahkemesi, daha önce kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında değer kaybına uğratılmasını mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale olarak değerlendirmiştir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 63). Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
25. Somut olayda başvurucuya kamulaştırma bedelinin iki aşamada ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre 29/5/2012 tarihinde açılan dava sonucunda başvurucuya ilk olarak 8/2/2016 tarihinde 168.951,16 TL tutarında, son olarak ise 30/6/2016 tarihinde 13.583,14 TL tutarında ödeme yapılmıştır. Başvurucu ilk ödeme sonrası bireysel başvuruda bulunmuştur.
26. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, hükmedilen 129.141,34 TL tutarındaki kamulaştırmasız el atma bedeli alacağının ödemenin yapıldığı 8/2/2016 itibarıyla enflasyon karşısında değer kaybını telafi edecek fark 42.359.56 TL'dir. Buna karşılık ise başvurucuya 8/2/2016 tarihinde 168.951,16 TL ve 30/6/2016 tarihinde 13.583,14 TL olmak üzere toplam 182.534,30 TL ödeme yapıldığı görülmektedir.
27. Bu durumda başvurucunun kamulaştırma bedeli alacağının enflasyon karşısında kaybettiği değeri giderebilecek toplam tutarın 171.509,90 TL olacağı gözönüne alındığında başvurucuya ödenen 182.534,30 TL karşısında başvurucunun alacağında bir değer kaybının meydana gelmediği anlaşılmaktadır.
28. Bu koşullar altında somut olayda başvurucuya ödenen tutarın aradan geçen sürede kamulaştırmasız el atma bedelinin uğradığı değer kaybını karşıladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kamulaştırma bedelinin ödenmesi sürecindeki gecikmenin -bu sürede uğranılan zararın karşılanması amacıyla ödenen miktar gözetildiğinde- başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği ve müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında ölçülü olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna varılmıştır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
30. Başvurucu, taşınmazına kamulaştırmasız olarak el atılması ve tazminat davasına ilişkin yargılamada nispi yerine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, ayrıca yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası gereği başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması gerekir.
32. Somut olayda başvurucunun açtığı kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davasında nihai karar olan düzeltilerek onama kararı ile söz konusu şikâyete ilişkin başvuru yolu tükenmiştir. Nihai kararın dosya masraf iadesine ilişkin ödemenin yapıldığı reddiyat makbuzunun düzenlendiği 27/2/2014 tarihinde başvurucu vekili tarafından öğrenildiğinin kabul edilmesi gerekecektir. Buna göre bu tarihten itibaren otuz günlük süre içerisinde bireysel başvuruda bulunulması zorunlu olduğu hâlde yasal süre geçtikten sonra 8/3/2016 tarihinde başvuruda bulunulduğu anlaşılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kamulaştırmasız el atma bedelinin değer kaybına uğratılarak ödenmesine ilişkin şikâyet yönünden mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 16/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.