logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Behice Özlü [1.B.], B. No: 2016/4986, 23/6/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BEHİCE ÖZLÜ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/4986)

 

Karar Tarihi: 23/6/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI

Başvurucu

:

Behice ÖZLÜ

Vekili

:

Av. Mahmut KAÇAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, polisin güç kullanması sonucu meydana gelen yaralamaya ilişkin soruşturmanın etkisiz yürütülmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 7/3/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, 1957 doğumlu olup Van'da yaşamaktadır.

9. 22/3/2008 yılında Van'da bir siyasi parti binası önünde gerçekleşen toplantıya katılan başvurucu, kolluğun güç kullanımı sonucu yaralandığını ileri sürerek kolluk memurları hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) şikâyetçi olmuştur.

10. Savcılık tarafından başlatılan soruşturma kapsamında başvurucunun da aralarında bulunduğu şikâyetçilerin şikâyet ve delilleri tespit edilmiştir. Başvurucu; Savcılığa verdiği 16/2/2009 tarihli ifadesinde kolluk memurlarının toplantıya biber gazı ve copla müdahale ettiğini, kendisine de copla vurulduğunu ancak olay yerinin karışık ve kalabalık olması nedeniyle kendisine vuran polislerin yüzünü göremediğini, bu polisleri teşhis edemeyeceğini ve polislerden şikâyetçi olmadığını beyan etmiştir.

11. Başvurucu hakkında alınan 22/3/2008 tarihli genel adli muayene raporunda başvurucunun bilincinin açık olduğu ve hayati tehlikesi bulunmadığı belirtilmiş, buna karşın başvurucuda darp veya cebir izi olup olmadığı hususunda bir tespit yapılmamıştır.

12. Başvurucu hakkında Van Devlet Hastanesinden alınan 16/2/2009 tarihli kesin raporda, başvurucuda fiziki bulgu tespiti yapılmaksızın başvurucu üzerindeki etkisinin [Neyin etkisinden bahsedildiği anlaşılamamaktadır.] basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeyde olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.

13. Başvurucu 7/3/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunarak devam eden soruşturmanın etkili olmaması nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, olayla ilgili dört CD'den oluşan kamera görüntülerini ve resimleri delil olarak başvuru dosyasına sunmuştur.

14. Başvurucunun bireysel başvurusundan sonra Savcılık tarafından 12/3/2018 tarihinde şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

"

...

Dosyanın incelenmesinde; kamera kayıtları, taraf ve tanık ifadeleri, raporlar ile tüm soruşturma evrakı kapsamından, 21-25/03/2008 tarihleri arasında nevruz kutlamaları adı altında İlimiz merkezinde izinsiz gösteri ve yürüyüş yapıldığı, yüzleri maskeli kişilerce, taş, sopa kullanılmak suretiyle kamu ve özel mallara zarar verildiği, yukarıda belirtilen mağdur beyanlarından da anlaşılacağı üzere vatandaş ve kamu personelinin yaralandığı, gösteri yapan şahısların pkk terör örgütüne ait bez ve pankartlarını açtıkları, terörist başının posterini taşıdıkları ve bu yönde slogan attıkları, kollukça yapılan ikaz ve uyarılara uymadıkları, bu nedenle kollukça olaylara müdahale edildiği,

İddia edilen eylemin, kolluk güçlerinin zor kullanma yetkilerine ilişkin sınırlarını aştıklarına ilişkin olduğunun görüldüğü,

Dosya kapsamından, çoğu mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde olduğunun belirtildiği, bir çok mağdurun göstericiler tarafından yaralandıklarını beyan ettikleri, olayda kollukça izin verilen miktarda plastik mermi kullanıldığı, çoğunluk mağdurun olay nedeniyle şikayetlerinin bulunmadığı hususları da dikkate alınarak,

2559 sayılı kanunun 16. maddesinin 'Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir.' düzenlemesi karşısında, maske takmak suretiyle, taş, sopa ve bilumum silahlarla kolluk güçlerine direnen, kamu/özel malları tahrip eden, vatandaşa zarar veren kişilere karşı kollukça yapılan müdahalenin 2559 sayılı yasanın 16. maddesi kapsamında gerçekleştiğinin değerlendirildiği, öte yandan atılı suçun 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 256. maddesinde düzenlendiği, aynı kanunun 66/1-e maddesi gereği atılı suçun 8 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, olay tarihi itibariyle 10 yıllık bir sürenin geçmiş olduğu, dolayısıyla bu aşamada soruşturma yürütülmesinin hukuki ve fiili olarak mümkün bulunmadığı anlaşılmakla,

Olay nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına..."

15. Soruşturma konusu suçun şikâyete tabi olmadığı belirtilerek başvurucu tarafından Savcılık kararına yapılan itiraz, Van 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararıyla reddedilmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 23/6/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu; kolluğun güç kullanımı sonucu yaralanmasına rağmen etkili ve tarafsız soruşturma yapılmadığını, sekiz yılı aşkın süredir sorumluların dahi tespit edilemediğini, şiddete yönelik bir eyleminin olmamasına rağmen katıldığı toplantıya hukuka aykırı şekilde müdahale edildiğini belirterek kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle genel yargı mercilerinde, olağan yasa yolları ile çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru yoluna, iddia edilen hak ihlallerinin bu olağan denetim mekanizması içinde giderilememesi durumunda başvurulabilir (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 18).

19. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle iç hukukta düzenlenen başvuru yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve adli mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Bayram Gök, § 19).

20. Bu bağlamda bir kanun yoluna başvurulması tek başına başvuru yollarının tüketildiği anlamına gelmemektedir. İhlal iddiasında bulunan bireylerden kendilerinden beklenen asgari özen ile şikâyetlerini ilettikleri idari ve yargısal süreçleri takip etmeleridir. Kişilerin bir olay ile ilgili şikâyetlerinin bulunmaması veya sonradan mevcut şikâyetlerinden vazgeçmeleri nedeniyle katılmamayı tercih ettikleri soruşturma sürecine ilişkin ihlal iddialarının kural olarak bireysel başvuru yolunda incelenmesi Anayasa Mahkemesinin ikincil niteliğiyle uyuşmamaktadır.

21. Bu ilke doğrultusunda somut olay incelendiğinde başvurucu, kolluk memurlarının güç kullanımı nedeniyle yaralandığını iddia ederek Savcılığa şikâyette bulunmuş ise de -olaydan yaklaşık bir yıl sonra şikâyetçi olmadığına yönelik ifadesi nazara alındığında- başvurucunun başvurusunu takip etmek için kendisinden beklenen asgari özeni göstermediği anlaşılmış; bu nedenle olağan kanun yollarını usulüne uygun tüketmediği sonucuna ulaşılmıştır.

22. Öte yandan başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinde tek etkili yolun ceza soruşturması olmadığı dikkate alınsa da başvurucunun bireysel başvuruda bulunmadan önce bu hak kapsamındaki şikâyetleriyle ilgili olarak yetkili diğer yargısal mercilere başvurduğuna ilişkin bir bilgi başvurucu tarafından ileri sürülmemiş veya başvuru dosyasına yansımamıştır. Bu durumda bu hak yönünden de başvurucunun olağan kanun yollarının tükettiği söylenemeyecektir.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/6/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Behice Özlü [1.B.], B. No: 2016/4986, 23/6/2020, § …)
   
Başvuru Adı BEHİCE ÖZLÜ
Başvuru No 2016/4986
Başvuru Tarihi 7/3/2016
Karar Tarihi 23/6/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, polisin güç kullanması sonucu meydana gelen yaralamaya ilişkin soruşturmanın etkisiz yürütülmesi nedeniyle kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi