TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HAİDER SUBHİ AMENN AMENN
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/5126)
|
|
Karar Tarihi: 13/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
M. Serhat MAHMUTOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Haider Subhi Amenn AMENN
|
Vekili
|
:
|
Av. Uğur YILDIRIM
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski
bulunan ülkeye sınır dışı edilme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele
yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/3/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
(İçtüzük) 73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca tedbir talebinin Bölüm
tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden İçtüzük'ün
73. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
5. Bölüm tarafından 17/3/2016 tarihinde İçtüzük'ün
73. maddesi uyarınca sınır dışı işleminin durdurulmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili
kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu 1989 doğumlu olup Irak Cumhuriyeti vatandaşıdır.
10. Başvurucu 28/10/2013 tarihinde ailesiyle birlikte yasal
yollardan Türkiye'ye giriş yapmıştır.
11. Başvurucu 11/11/2013 tarihinde Bolu Valiliği İl Göç İdaresi
Müdürlüğüne (Bolu Göç İdaresi) başvurarak uluslararası koruma talebinde
bulunmuştur.
12. Başvurucu aynı zamanda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Kuruluna (BMMYK) da başvuruda bulunmuştur. BMMYK tarafından başvurucu ve
ailesine 2/7/2014 tarihinde Mülteci Belgesi verilmiştir.
13. Başvurucu, bir kavga olayına ilişkin olarak Bolu Cumhuriyet
Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında 15/12/2014 tarihinde kasten
öldürmeye teşebbüs suçundan tutuklanmış ve hakkında aynı suçtan kamu davası
açılmıştır.
14. Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 9/4/2015 tarihli ve E.2015/16,
K.2015/49 sayılı kararıyla başvurucunun "kasten yaralama" suçundan 2
yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
15. Bolu Göç İdaresi tarafından, kamu düzeni bakımından tehdit
oluşturduğu gerekçesiyle 11/3/2015 tarihinde başvurucunun uluslararası koruma
talebinin reddine ve sınır dışı edilmesine karar verilmiştir.
16. Anılan kararın iptali istemiyle başvurucu tarafından Sakarya
İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açılmıştır.
17. Başvurucu Türkçe olarak hazırlanan ve sadece kendi imzasının
bulunduğu dava dilekçesinde özetle Türkiye'ye iltica etmeden önce Bağdat'ta
otobüs şoförlüğü yaptığını, Sünni olması nedeniyle ayrımcılığa uğradığını ve
birkaç defa otobüsünün yakıldığını, bunun üzerine Irak'tan ayrılarak Türkiye'de
yaşayan akrabalarının yanına geldiğini, ülkesine geri gönderilmesi hâlinde
inançları nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağını belirtmiştir.
18. Başvurucu, söz konusu davayı kendisi takip etmiş; ara
kararlar başvurucunun dava dilekçesinde yazışma adresi olarak gösterdiği kendi
ikamet adresine tebliğ edilmiş; başvurucu, yargılama sürecinde avukat ya da
tercüman talebinde bulunmamıştır.
19. Anılan dava İdare Mahkemesinin 14/9/2015 tarihli ve
E.2015/453, K.2015/811 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"Türkiye Cumhuriyeti'ne gelerek sığınma
talebinde bulunan ve mülteci statüsünde olan davacının Birleşmiş Milletler
Mültecilerin Hukukî Durumuna Dair Sözleşme'nin 1 inci maddesi gereği, Birleşmiş
Milletler’in amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden
suçlu olduğuna dair hakkında ciddî bir kanaatin mevcut olmaması gerekmekte ve
Sözleşme'nin 2 nci maddesi
gereği, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına, yönetmeliklerine ve kamu düzeni için
alınan önlemlere uyma yükümlülüğü bulunmaktadır.
Bu nedenle Birleşmiş Milletler’in
amaç ve ilkelerine aykırı fiillerden suçlu olduğuna dair hakkında ciddi bir
kanaatin mevcut olması ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına, yönetmeliklerine ve
kamu düzeni için alınan önlemlere uyulmaması halinde, ilgili hakkında
kanunlarda yer alan işlemlerin tesis edileceği tabiîdir.
Sığınma ve uluslararası koruma başvurusu
sonrasında davacının ikâmeti olarak Bolu İli'nin belirlendiği; davacının burada "kasten bıçakla
adam öldürmeye teşebbüs" olayına karışarak tutuklandığı, sonrasında Bolu
Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09.04.2015 tarih ve2015/16 esas sayılı dosyasında
"kasten yaralama" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası aldığı,
"Yasak nitelikte bıçak taşımak" suçuna ilişkin ise hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği böylelikle davacı hakkındaSözleşme'nin 1 inci maddesinin (F) fıkrasında
belirtilen fiillerden suçlu olduğuna dair ciddi kanaatin oluştuğu ve davacının
kamu düzenini bozucu nitelikte hareketlerde bulunduğu anlaşıldığından,
uluslararası koruma talebi reddedilendavacının sınır
dışı edilmesine ve bu nedenle ülkeyi terke davet edilmesine dair kararda hukuka
aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan; davacı tarafından kararın
uygulanması halinde, davacının Irak'da işkenceye
maruz kalma, öldürülme gibi tehditlerle karşı karşıya kalabileceği, bu
nedenlerle (de) işlemin iptali gerektiğinin ileri sürüldüğü görülmektedir.
6458 sayılı Kanun'da, sınırdışı
edilecek kişinin menşe ülkesine, transit gideceği ülkeye, yahut 3 üncü bir
ülkeye sınır dışı edilmesinin mümkün olduğu belirtilmiş olmakla birlikte;
davacının terke davete uymayarak Türkiye Cumhuriyeti'ni terk etmemesi
durumunda, hangi ülkeye sınır dışı edileceği hususunun 6458 sayılı Kanun'un 4
üncü ve 52 nci maddeleri ile Birleşmiş Milletler
Mültecilerin Hukukî Durumuna Dair Sözleşme'nin ilgili hükümlerine göre
değerlendirilerek bir karar verilebileceği, ancak idarenin bu yönde bir karar
vermemesi ve bu davanın konusunun davacının Irak'a gönderilmesi değil, sınır
dışı edilmesi kararı nedeniyle ülkeyi terke davetolması
nedeniyle; Mahkememiz'ce kişinin hangi ülkeye sınır
dışı edileceğine dair bir inceleme ve değerlendirme yapmanın hukuken mümkün
olmadığı sonucuna varılmıştır."
20. Bu karar, başvurucunun dava dilekçesinde belirttiği adreste
bizzat kendisine 14/10/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup otuz günlük bireysel
başvuru süresi geçtikten sonra 17/3/2016 tarihinde vekil aracılığıyla bireysel
başvuruda bulunulmuştur.
21. Başvuru formunda; anılan kararın başvurucuya usulsüz olarak
tebliğ edildiği, başvurucunun yabancı uyruklu olması ve Türkçe bilmemesi
nedeniyle tebligatın içeriğini 28/2/2016 tarihinde öğrendiği ve bu nedenle
başvurunun süresinde yapılamadığı belirtilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 13/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
23. Başvurucu, sınır dışı edilmesi hâlinde dini inançları
nedeniyle insanlık dışı muameleye uğrama riski altında olduğunu ileri sürmüş;
sınır dışı işleminin durdurulması ve tazminat taleplerinde bulunmuştur.
24. Bakanlığın görüş yazısında özetle başvurunun süresinde
yapılmamasına ilişkin mazeretin haklı bir nedene dayanmadığı belirtilmiştir.
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı
fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı
fıkrası gereği bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru
yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
yapılması gerekir. Başvurucu mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı bir
mazereti nedeniyle süresi içinde başvurusunu yapamadığı takdirde mazeretinin
kalktığı tarihten itibaren on beş gün içinde ve mazeretini belgeleyen
delillerle birlikte bireysel başvuruda bulunabilir.
26. Anayasa Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5)
numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (2)
numaralı fıkrası uyarınca mücbir sebep veya ağır hastalık gibi "haklı
mazeret" hâllerinin haklı olup olmadığını olayın özelliklerini dikkate
alarak değerlendirmektedir (Yasin Yaman,
B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 21).
27. Somut olayda başvurucu, yabancı uyruklu olması ve Türkçe
bilmemesi nedeniyle 14/10/2015 tarihinde yapılan tebligatın içeriğinden
28/2/2016 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiştir. Bu durumda başvurucunun
tebligatın içeriğinden haberdar olduğu tarihten itibaren on beş gün içinde
bireysel başvuruda bulunması gerekirken bu süreyi de geçirerek 17/3/2017
tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
28. Dolayısıyla başvurucunun ileri sürdüğü sebep "haklı
mazeret" olarak kabul edilse bile mazeretin kalktığı tarihten itibaren
öngörülen on beş günlük süre içinde başvuru yapılmadığı için mazeretin haklı
olup olmadığı konusunda ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
29. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçeyle;
A. Başvurunun süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Tedbir kararının SONLANDIRILMASINA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel
Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 13/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.