TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
GÜLŞEN TÜZÜN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/5147)
Karar Tarihi: 27/6/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
Gülşen TÜZÜN
Vekili
Av. Serhad ZENGİNPEDÜK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari para cezasının iptali istemiyle yapılan başvurunun yer bakımından yetkisiz mahkemece incelenmesi ve itirazmerciinin kararının gerekçesiz olması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/3/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. İşletmesinde gece 22.00’den sonra alkollü içecek satışı yapıldığı gerekçesiyle başvurucu hakkında kolluk tarafından 21/10/2014 tarihli tutanak düzenlenmiştir.
7. Söz konusu tutanağa istinaden Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 12/8/2015 tarihli kararıyla başvurucunun 40.000 TL idari para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
8. Başvurucunun anılan idari para cezasının iptali talebiyle yaptığı başvuru, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 8/1/2016 tarihli kararıyla kısmen kabul edilerek idari para cezasının 30.454 TL olarak uygulanmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"... kötü niyet ve kasıtla hareket edilerek üçüncü defa 22:00 ile 06:00 saatleri arasında alkollü içki satışı yapılmış olması nedeniyle idari para cezasının teşdiden 40.000 TL olarak uygulandığı anlaşılmıştır. Ancak dosya içeriğinde önceki günlü idari yaptırımlara ait belgelerin ibraz edilmediği, bu nedenle teşdidi olarak uygulanan kararın dayanağının hukuken belirlenememiş olması nedeniyle idari para cezası miktarının alt sınır olan 30.454 TL olarak uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak ... idari yaptırım kararına vaki itirazının kısmen kabulüne, ... karar verildi. "
9. Başvurucunun karara itirazı, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 4/2/2016 tarihli kararıyla hükümde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından reddedilmiştir.
10. Karar 16/2/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 17/3/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 27/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kanuni Hâkim Güvencesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
13. Başvurucu, itiraz incelemesinin yer bakımından yetkisiz olan hâkimlik tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle kanuni hâkim güvencesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3), 48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda, kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği, buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
15. Somut olayda başvurucu başvuru formunda yer bakımından yetkisizlik iddiasına dayanak olmak üzere işyeri adresini dahi belirtmediği gibi kabahatin işlendiği yerle ilgili olarak delillerini sunma yönündeki yükümlülüğünü de yerine getirmemiştir. Kaldı ki başvurucu tarafından iptal istemli başvuru Ankara Sulh Ceza Hakimliğine yapılmıştır. Dolayısıyla başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların temellendirilemediği sonucuna ulaşılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu; itiraz merciinin ilk derece mahkemesi kararını yinelemekle yetindiğini, dolayısıyla kararın gerekçesiz olduğunu iddia etmiştir.
18. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
19. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
20. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
21. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
22. Somut olayda, kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu da dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal İddiaları
24. Başvurucu; lehe deliller toplanmadan, yanlış bilgiler içeren ve keyfî düzenlenen tutanağa istinaden hakkında idari para cezası uygulandığını ileri sürmüştür.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
26. Somut olayda, başvurucunun söz konusu iddialarını iptal talepli başvurusunda da ileri sürdüğü ancak Hâkimlikçe anılan mevzuat hükümlerine uygun olarak verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirmesinde bulunularak başvurucunun itirazının reddedildiği görülmüştür. Başvurucunun iddialarının ilk derece mahkemesi tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmektedir. Yapılan yargılamada Hâkimliğin ve itiraz merciinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan herhangi bir durum tespit edilmemiştir.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.