TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
B.B.E. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/5919)
|
|
Karar Tarihi: 28/5/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Mahmut ALTIN
|
Başvurucu
|
:
|
B.B.E.
|
Vekili
|
:
|
Av. Ersoy
GÜNAY
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi ve değer
kaybına uğratılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/3/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucuya ait, İstanbul ili Sultanbeyli ilçesi 7210 ada 7
parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılması için Karayolları Genel Müdürlüğü
(İdare) 19/2/2010 tarihinde Sultanbeyli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açmıştır.
8. Mahkeme 5/1/2011 tarihinde, yapılan keşif ve bilirkişi
raporlarını esas alarak kamulaştırma bedelini 698.364 TL olarak belirlemiştir.
Mahkeme ayrıca hükmedilen bedelin başvurucuya ödenmesine ve başvurucu adına
olan tapu kaydının iptali ile mezkûr taşınmazın İdare adına tapuya kayıt ve
tesciline karar vermiştir.
9. Temyiz edilen karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince (Daire)
12/12/2011 tarihinde bozulmuştur. Kararın gerekçesinde, bilirkişi raporunun
hüküm kurmaya yeterli olmadığı tespitine yer verilmiştir. Daire bu nedenle
yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılması gerektiğini
belirtmiştir. Daire ayrıca kısmi kamulaştırma nedeniyle arta kalan yerin de
idare adına tesciline karar verilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
10. Sultanbeyli Adliyesinin kapatılması nedeniyle bozma kararı
verilen dava dosya, İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Mahkeme)
2012/1041 Esas numarasına kaydedilmiştir.
11. Mahkeme, bozma kararına uyarak 17/5/2013 tarihinde dava
konusu taşınmazın başında, uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapmıştır. Keşif
sonucu inşaat ve mülk alanında uzman kişilerden oluşturulan bilirkişi kurulu
tarafından düzenlenen 8/7/2013 tarihli raporda; arsa niteliğindeki taşınmazın
emlak vergi bilgileri, niteliği ve değerine etki eden objektif faktörler ile
emsalleri birlikte değerlendirilmiş ve ayrıca kamulaştırma alanı dışında kalan
kısımdaki değer değişikliği de dikkate alınarak kamulaştırma bedeli 808.632 TL
olarak hesaplanmıştır.
12. Mahkeme 12/2/2014 tarihinde celse arası davacı İdare
tarafından ödenen 100.268 TL'nin başvurucuya ödenmesi yönünde ara kararı
vermiştir.
13. Mahkeme 1/7/2014 tarihinde davanın kabulüne karar vermiştir.
Kararın gerekçesinde, bozma kararı doğrultusunda keşif yapılarak alınan bilirkişi
raporuna göre taşınmazın kamulaştırma bedelinin 808.632 TL olarak tespit
edildiği belirtilmiştir.
14. Temyiz edilen karar, Daire tarafından 11/5/2015 tarihinde
düzeltilerek onanmıştır. Düzeltilerek onama kararında; hüküm fıkrasının faize
ilişkin 4. bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine "Tespit edilen kamulaştırma bedelinden ilk karar ile
hüküm altına alınan 698.364 TL'sine 20/6/2010 tarihinden ilk karar tarihi olan
5/1/2011 tarihine kadar, bakiye 100.268 TL'sine 20/6/2010 tarihinden ödemeye karar
verilen 12/2/2014 tarihine kadar, 10.000 TL'sine ise 20/6/2010 tarihinden son
karar tarihi olan 1/7/2014 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine ve davacı
idareden tahsiline" cümlesinin yazılmasına karar verilmiştir.
15. Başvurucunun karar düzeltme talebi yine aynı Dairenin
28/1/2016 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
16. Nihai karar, başvurucu vekiline 24/2/2016 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
17. Başvurucu 24/3/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Ali Şimşek ve diğerleri (B. No: 2014/2073,
6/7/2017, §§ 18-33) kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 28/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, karar tarihi itibarıyla taşınmazın gerçek
değerinin tespit edilmemesi suretiyle kamulaştırma bedelinin düşük
belirlendiğini iddia etmiştir. Başvurucu, bu kapsamda taşınmazının kamulaştırma
bedelinin tespiti ve tescili davasında kamulaştırma bedelinin taşınmazın konumu
ile emsal taşınmazların rayiç fiyatları gibi objektif kriterler dikkate
alınmadan ve yeterli inceleme yapılmadan emsal değerlerin çok altında olacak
şekilde düşük değer tespit edilmesi suretiyle hatalı karar verilmesine neden
olunduğunu ifade etmiştir.
21. Başvurucu, derece mahkemelerince belirlenen kamulaştırma
bedelinin değer kaybına uğratıldığından da şikâyet etmiştir. Kamulaştırma
tarihi ile kamulaştırma bedelinin ödenmesi arasında geçen sürede enflasyon
nedeniyle paranın değerinde oluşan hissedilir aşınma ile ödenen paranın
enflasyonun çok altında kaldığından yakınmaktadır.
22. Başvurucu, sonuç olarak adil yargılanma ve mülkiyet
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Anayasa’nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
24. Anayasa'nın 46. maddesi şöyledir:
"Devlet ve kamu tüzelkişileri; kamu
yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla,
özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla
gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî
irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan
artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun
uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin
gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve
turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla
gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme
süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan
doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir.
İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde
ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları
için öngörülen en yüksek faiz uygulanır. "
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiası yanında adil yargılanma hakkı kapsamında hakkaniyete uygun yargılama
yapılmadığını da ileri sürmektedir. Ancak başvurucunun taşınmazın gerçek
değerinin tespit edilmediği ve değer kaybına uğratılması suretiyle kamulaştırma
bedelinin düşük belirlendiği yönündeki şikâyetinin mülkiyet hakkına ilişkin
olduğu anlaşıldığından başvurucunun bütün şikâyetlerinin mülkiyet hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
26. Başvurucu öncelikle kamulaştırma bedelinin düşük
belirlendiğinden yakınmaktadır. Başvurucuya göre taşınmazın kendine özgü
özelliklerinin değer hesaplanırken dikkate alınmadığını belirtmiştir.
27. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleri uyarınca kamu yararı
bulunması, kamulaştırma kararının kanunda gösterilen esas ve usullerine uyulması,
gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi kamulaştırmanın anayasal ögeleridir.
Kamulaştırılan taşınmazın gerçek karşılığı olan bedelin tespiti ise uzman
mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman
dairelerinin yetki ve görevindedir. Mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile
ödenen bedel arasındaki ilişki yönünden Anayasa Mahkemesinin yapacağı tespit,
orantılılık incelemesinden ibarettir (Mukadder
Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim Çakmak ve diğerleri, B. No:
2014/1964, 23/2/2017, § 52).
28. Kamulaştırmaya konu taşınmazın kullanım durumu, başvurucunun
taşınmazdan yararlanma biçimi bedel tespiti yapılırken öne çıkan
unsurlardandır. Mahkemece 4/11/1993 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca taşınmazın arsa niteliğinde olduğu tespit
edilerek emsal karşılaştırma yöntemiyle değerinin tespiti yöntemi tercih ve
takdir edilmiştir. Mahkeme kararında yapılan tespit kapsamında, hükmedilen
kamulaştırma bedelinin miktar itibarıyla belirli bir tatmin sağladığı ve
taşınmazların kabul edilen durumuna göre makul seviyede olduğu sürece Anayasa
Mahkemesinin tazminat miktarlarının belirlenmesi konusunda derece
mahkemelerinin takdir yetkisine müdahalesinin söz konusu olamayacağı sabittir.
29. Başvurucu ayrıca yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle
kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratıldığını ileri sürmüştür.
30. Kamulaştırma yoluyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin
orantılı olabilmesi için taşınmazın gerçek bedelinin malike ödenmesi ve ayrıca
ödenen bedelin tespitinde esas alınan tarih ile ödeme tarihi arasında geçen
dönemde gerçekleşen enflasyona nispetle taşınmazın hissedilir derecede değer
kaybetmemiş olması gerekir (Mehmet Akdoğan
ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 59). Ödenen tutarların enflasyonun
etkilerinden arındırılarak güncelleştirilmesi yani kamulaştırma tarihi ile
ödeme tarihi arasında geçen süredeki hissedilir değer kaybını telafi edecek
biçimde faiz uygulanması, kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında değer
kaybetmesini önleyebilecek bir araçtır (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, § 42).
31. Yapılan incelemede başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan
müdahalenin ölçülü olup olmadığı hususunda bir sonuca varmak için mahkemece
tespit edilen gerçek değer ile başvurucuya yapılan ödemelerin enflasyon etkisi
arındırılmış sonuçlarının karşılaştırılması gerekmektedir. Elde edilmek istenen
kamu yararı ile başvurucunun mülkünden mahrum kalması arasında makul dengenin
sağlanıp sağlanmadığını ve müdahalenin ölçülü olup olmadığını tespit etmede önemli
olan, yapılan ödemelerin değer kaybının toplam bedele oranı üzerinden
başvurucunun maruz kaldığı yükü belirlemektir (Ali
Şimşek ve diğerleri, § 66).
32. Anayasa Mahkemesi, daha önce kamulaştırma bedelinin
enflasyon karşısında değer kaybına uğratılmasını mülkiyet hakkına ölçüsüz bir
müdahale olarak değerlendirmiştir (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, § 63). Somut olayda da bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
33. Somut olayda başvurucuya kamulaştırma bedelinin üç ayrı
aşamada ödendiği anlaşılmaktadır. Buna göre başvurucuya 19/2/2010 tarihinde
açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında ilk olarak 5/1/2011
tarihli kararla 698.364 TL tutarında, ikinci olarak bozma kararı sonrası
12/2/2014 tarihli ara kararıyla 100.268 TL tutarında, üçüncü olarak bozma
kararı sonrası 1/7/2014 tarihli kararla 10.000 TL tutarında ödeme yapılmıştır.
34. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre başvurucuya
ödenmesi gereken 698.364 TL tutarındaki kamulaştırma bedeli alacağının 2011 yılı
Ocak ayı itibarıyla değer kaybını telafi edecek fark
23.767,87 TL'dir. Buna karşılık derece mahkemelerince başvurucunun alacağına
20/6/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olup bu
doğrultuda başvurucuya 34.267,67 TL tutarında faiz ödemesi yapıldığı
görülmektedir.
35. Söz konusu verilere göre başvurucuya ödenmesi gereken
100.268 TL tutarındaki kamulaştırma bedeli alacağının ise 2014 yılı Şubat ayı itibarıyla değer kaybını telafi edecek fark
32.904,07 TL’dir. Buna karşılık derece mahkemelerince başvurucunun alacağına
20/6/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olup bu
doğrultuda başvurucuya 32.956,58 TL tutarında faiz ödemesi yapıldığı
görülmektedir.
36. Yine söz konusu verilere göre başvurucuya ödenmesi gereken
10.000 TL tutarındaki kamulaştırma bedeli alacağının ise 2014 yılı Temmuz ayı itibarıyla değer kaybını telafi edecek fark
3.770,32 TL’dir. Buna karşılık derece mahkemelerince başvurucunun alacağına
20/6/2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş olup bu
doğrultuda başvurucuya 3.629,59 TL tutarında faiz ödemesi yapıldığı
görülmektedir.
37. Bu durumda toplam değer kaybı miktarının 60.442,26 TL ve
başvurucuya ödenmesi öngörülen kanuni faiz miktarının ise 70.853,84 TL olduğu
dikkate alındığında başvurucunun kamulaştırma alacağının enflasyon karşısında
değer kaybına uğratılmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkeme kararıyla tespit
edilen kamulaştırma bedeli, kararla birlikte taşınmaz malikine ödenmiştir. Bu
durumda kamulaştırma bedelinin ödenmesi sürecindeki gecikmenin -bu sürede
uğranılan zararın karşılanması amacıyla ödenen faiz miktarı da gözetildiğinde-
müdahalenin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edilmediğinin açık olduğu
sonucuna varılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
28/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.