TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
OSMAN BOZBIYIK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/70434)
Karar Tarihi: 19/10/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Raportör
Mehmet Yavuz YAŞAR
Başvurucu
Osman BOZBIYIK
Vekili
Av. Serdar BAYTAR
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yersiz yapılan ödemenin iadesinin istenmesine ilişkin idari işlemin iptali talebiyle açılan davanın incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uzman doktor olarak görev yapmaktadır.
3. Görev yaptığı birimde hizmetine duyulan ihtiyaç nedeniyle nöbet tutan başvurucuya Hastane Yönetim Kurulunun 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'na tabi uzman hekimlerden nöbet tutanlara nöbet ücreti ödenmesi yönündeki 2/1/2016 tarihli kararı uyarınca ödeme yapılmıştır. Ancak daha sonra söz konusu nöbet ücretinin yersiz olarak ödendiğinden bahisle otuz gün içerisinde iade edilmesi gerektiği, aksi hâlde hakkında yasal yollara başvurulacağı ve bu durumda da yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin kendisine yükleneceği hususu 24/2/2016 tarihli işlemle başvurucuya bildirilmiştir.
4. Başvurucu anılan işlemin iptali talebiyle İzmir 5. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 31/3/2016 tarihli kararıyla yersiz ödemeye ilişkin olarak yasal yollara başvurulacağını bildiren dava konusu işlemin, bilgilendirme mahiyetinde olup tek başına hak ya da menfaat ihlali sonucunu doğuran icrai bir işlem niteliği taşımadığı gerekçesiyle davayı incelenmeksizin reddetmiştir.
5. Başvurucunun söz konusu karara karşı yaptığı itiraz İzmir Bölge İdare Mahkemesi (Bölge İdare Mahkemesi) 1. Kurulunun 7/6/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Başvurucunun itirazın reddine ilişkin bu kararın düzeltilmesi isteminin de Bölge İdare Mahkemesi 5. İdare Dava Dairesinin 8/11/2016 tarihli kararıyla reddedilmesiyle birlikte yargısal süreç tamamlanmıştır.
6. Nihai karar 5/12/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
7. Başvurucu 26/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
9. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu, olağan mesaisinin yanı sıra sabaha kadar nöbet tutarak fazladan çalıştığını, aldığı ücretin emeğinin karşılığı olduğunu, yersiz bir ödeme olarak değerlendirilmesinin yapılan hizmeti angarya hâline getireceğini ve ayrıca mülkiyet hakkının ihlal edilmesine sebebiyet vereceğini, kendisi gibi uzman hekim olup 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak görev yapmakta olanlara nöbet ücreti ödendiğini, 2547 sayılı Kanun'a tabi olmasının eşitsizliğe neden olduğunu ifade etmiş, benzer dosyalarda Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği iptal kararlarının bulunduğuna dikkat çekmiştir. Başvurucu ayrıca, dava konusu ettiği işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olmadığı yolundaki mahkeme yorumunun katı bir yorum olduğunu belirtmiş ve bu yaklaşımdan hareketle idari işlemin yargısal denetiminin yapılmaması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özü, idari işlemin iptali istemiyle açtığı davanın dava konusu işlemin idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir nitelik taşımadığı, başvurucunun hukukunu etkilemediği ve bilgilendirme amacını taşıdığı gerekçesiyle esasının incelenmemesidir. Bu itibarla başvurucunun ihlal iddiaları adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
12. Bireysel başvuruya konu davada uyuşmazlık konusu edilen işlem, başvurucu adına borç çıkartılmasına ve bir ay içinde bu borcun ödenmesinin gerektiğine aksi hâlde yasal işlemlerin başlatılacağının bildirilmesine ilişkindir.
13. Kesin ve icrai olmayan bir işleme karşı açılan davanın reddi mahkemelerin iş yükünü azaltma amacına yönelik elverişli bir tedbirdir. Davanın bu amaçla reddi, işlem icrai nitelik kazandığında yeni bir dava açılmasını engellemiyorsa müdahalenin gerekli/uygun olduğu da söylenebilir (Meltem Yürekli, B. No: 2019/10203, 29/3/2023, § 72). Somut olaydaki müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından asıl önem taşıyan ölçüt ise orantılılıktır. Bu itibarla uygulanan tedbirle başvurucuya aşırı ve orantısız bir külfet yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekmektedir.
14. Danıştayın içtihadına göre idari işlemlerin kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte bulunması gerekmektedir. Yine buradaki kesinlik kavramı işlemin uygulanmaya hazır yani nihai bir işlem niteliğinde olmasını, bir başka makamın onayına tabi olmadan doğrudan uygulanabilirliğini göstermektedir. Yürütülmesinin zorunlu olması yani icrailik vasfı ise kamu gücünün üçüncü kişiler üzerinde doğrudan doğruya çeşitli hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini göstermesini ifade etmektedir. Söz konusu yaklaşımla, bir idari işlemde idari davaya konu olması bakımından aranan özellikleri taşımayan hazırlık niteliğindeki çalışmalar, idarenin iç yapısı ve işleyişiyle ilgili işlemler, tavsiye, mütalaa, teklif, düşünce gibi bilgi verici veya hazırlığa esas işlemler ve üçüncü kişilerin henüz hukukunu etkilemeyen, bir başka ifadeyle menfaatlerini ihlal etmeyen işlemlerin dava konusu edilemeyeceği değerlendirilmektedir (Meltem Yürekli, § 73).
15. Derece mahkemelerinin verdiği kararın usul hukuku bakımından isabetini sorgulamanın Anayasa Mahkemesinin görevi olmadığı, sadece verilen kararlarla başvurucuların mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği noktasında inceleme yapıldığı hatırlanmalıdır (İsmail Avcı, B. No: 2019/12190, 22/2/2022, § 65).
16. Olayda, dava konusu edilen işlemle otuz gün içinde borcun ödenmesi gerektiğinin, aksi takdirde yasal işlem başlatılacağının belirtildiği, bu hâliyle işlemin alacağın hükmen tahsili yoluna gidileceğinin ilgilisine hatırlatılmasına yönelik olduğu anlaşılmıştır. Buna göre başvurucu tesis edilen işleme karşı duruma göre otuz gün içinde borcunu ödeyebileceği gibi idarenin alacağın takibi amacıyla açacağı davayı da bekleyebilmekte ve karşı argümanlarını ileri sürebilmektedir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Meltem Yürekli, § 75).
17. Bu kapsamda kişi borcu çıkarılmasının kendi başına icrai bir işlem olmayıp ödemeye davet niteliğinde bir ön işlem olduğuna ve idarenin uygulanan usul dışında kişi borcunu resen ve cebren tahsil imkânının bulunmadığına ilişkin olarak 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen usul kuralları çerçevesinde yapılan bu yorumun başvurucuya orantısız bir külfet yüklemediği sonucuna varılmıştır.
18. Bu itibarla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olduğu, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığı anlaşılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/10/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.