TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET KİRAZ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/7062)
Karar Tarihi: 9/5/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Recai AKYEL
Raportör
Eşref Uğur ŞENOL
Başvurucu
Mehmet KİRAZ
Vekili
Av. Ali DEMİR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kamulaştırma yapılmaksızın yol geçirilmek suretiyle taşınmaza el atılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/4/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Uyuşmazlığın Arka Planı
8. Başvurucu adına tapuda kayıtlı olan Gaziantep'in Şehitkamil ilçesi Çıksorut Mahallesi'nde bulunan 1018 ada 33 parsel sayılı taşınmaz, Şehitkamil Belediyesinin (Belediye) 22/7/1999 tarihli işlemi ile parselasyon işlemine tabi tutulmuştur. Parselasyon işlemi ile taşınmaz ''A'' ve ''B'' olarak iki kısma ifraz edilmiş ve ''B'' harfi ile belirtilen kısım yola terk edilmiştir. Taşınmazın ''A'' harfi ile ifade edilen 3.514 m2lik diğer kısmı da 3760 ada 1 parsel numarasını almıştır.
9. Başvurucu 3760 ada 1 parsel sayılı taşınmazı ifraz ettirmiş ve değişik tarihlerde hisseli olarak üçüncü kişilere satmıştır. Tapu kayıtlarına göre başvurucunun bu taşınmazda 195/3514 oranında hissesi kalmıştır. Bu taşınmaz tapuda arsa vasfıyla kayıtlıdır.
10. Belediye tarafından 3760 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ortasından bir yol geçirilmiştir. Derece mahkemesine sunulan bilirkişi raporlarından bu yolun 71 numaralı sokak olarak belirtildiği ve yüzölçümünün 349,44 m2 olduğu anlaşılmaktadır.
B. Tazminat ve Ecrimisil Davalarına İlişkin Süreç
11. Başvurucu bu taşınmazda bulunan 195 m2 lik payına Belediye tarafından yol geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız olarak el konulduğunu belirterek 5.000 TL tazminat ve 500 TL ecri misil ödenmesi istemiyle 9/12/2011 tarihinde Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu daha sonra dava değerini ıslah etmiştir.
12. Mahkeme, taşınmazın başında keşif yapıp bilirkişi görüşüne başvurmuş ve 2/10/2012 tarihinde taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığına ilişkin davayı kabul etmiş; ecri misil istemini ise reddetmiştir.
13. Belediye bu kararı temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesinde, başvurucunun öncelikle uzlaşma yoluna başvurmaması nedeniyle davanın usulden reddi gerektiği belirtilmiştir. Diğer taraftan dava konusu taşınmazdan 349,44 m2 yol geçirildiği, bu taşınmazın hisseli olduğu, tüm maliklerin burada payının olduğu, yolda kalan başvurucu hissesinin belirlenmesi gerektiği, oranlama yapılmaksızın başvurucunun tüm hissesinin yolda kaldığının kabulünün hukuka aykırı olduğu ifade edilmiştir.
14. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (Daire) 4/6/2013 tarihinde hükmü bozmuştur. Kararda, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 35. maddesinde belirtilen, "özel parselasyon sonunda malikin muvafakatıyla kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerler için eski malikler tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz" hükmüne değinilmiştir. Buna göre taşınmazın maliki olan başvurucunun küçük hisseler hâlinde taşınmazı üçüncü kişilere sattığı, taşınmaz üzerinde yapılaşmanın tamamlandığı, yolların kamuya terk edildiği ve o tarihten bu yana oluşan yolların aynı şekilde kullanılmaya devam edildiği ve yolların başvurucuya kaldığı, bu nedenle de davanın reddi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucunun karar düzeltme talebi aynı Daire tarafından 13/3/2014 tarihinde reddedilmiştir.
15. Mahkemece bozma kararına uyularak yargılamaya devam edilmiş ve bozma kararında belirtilen gerekçelerle 10/7/2014 tarihinde dava reddedilmiştir. Başvurucu bu kararı temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesindeki beyanında dava konusu taşınmaz üzerinde özel parselasyon işlemi yapılmadığını savunan başvurucu bu nedenle 2942 sayılı Kanun'un 35. maddesinde belirtilen hükmün söz konusu olayda uygulanamayacağından yakınmıştır. Başvurucuya göre Belediye tarafından Encümen kararıyla yapılan parselasyon işlemi neticesinde düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak taşınmazın bir kısmı yola terk edilmiştir. Davalı Belediye bunun dışında parselasyon işlemi sonucu kendisine kalan taşınmazdan tekrar yol geçirmek suretiyle buraya kamulaştırmasız olarak el atmıştır. Ancak herhangi bir tazminat ödenmemiştir.
16. Temyiz edilen karar Daire tarafından 5/5/2015 tarihinde onanmıştır. Karar düzeltme istemi de aynı Daire tarafından 9/2/2016 tarihinde reddedilmesi üzerine hüküm kesinleşmiştir.
17. Nihai karar, başvurucu vekiline 9/3/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 7/4/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 2942 sayılı Kanun'un 35. maddesi şöyledir:
''İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakatı ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez.''
V. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 9/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu; Belediye tarafından Encümen kararıyla yapılan parselasyon işlemi neticesinde düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılarak taşınmazın bir kısmı yola terk edilmesine rağmen kendisine kalan taşınmaz üzerinden yeniden bir yol geçirildiğini ifade etmiştir. Taşınmaz üzerinde özel bir parselasyon işlemi yapılmadığını savunan başvurucu taşınmazın ortasından yol geçirilmesi nedeniyle kendi hissesini kullanamaz hâle geldiğini, buna rağmen zararının tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
22. Başvuru konusu olayda üzerinden yol geçirildiği belirtilen taşınmaz tapuda müştereken başvurucu adına kayıtlı olduğundan mülkün varlığında bir tereddüt bulunmamaktadır. Başvurucuya ait taşınmazdan kamulaştırma yapılmaksızın yol geçirilmesi mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmekle birlikte bu müdahalenin mülkten yoksun bırakmaya ilişkin ikinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
23. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi gereken ölçüt kanuna dayalı olma ölçütüdür. Müdahalenin kanuna dayalı olması, müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir, belirli ve öngörülebilir kanun hükümlerinin bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44; Ford Motor Company, B. No: 2014/13518, 26/10/2017, § 49; Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Başvuru konusu olayda derece mahkemelerince 2942 sayılı Kanun'un 35. maddesi gereğince, uyuşmazlık konusu taşınmazın özel parselasyon işlemi ile ifraz edilmesi ve yolların kamuya terk edilmesi nedeniyle taşınmazın karşılığı bedelin istenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu itibarla ulaşılabilir, öngörülebilir ve belirli olduğu açık olan söz konusu kanun hükümlerine dayanan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiştir.
24. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir (Nusrat Külah,B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §§ 53, 56; Yunis Ağlar, B. No: 2013/1239, 20/3/2014, §§ 28, 29). Somut olayda taşınmazın bulunduğu alanın yerleşim yeri olduğu dikkate alındığında Belediye tarafından ifraz edilen taşınmazın bir kısmından yol geçirilmesinin kamu yararı amacına dayandığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
25. Son olarak kamu makamlarınca başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
26. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
27. Orantılılık ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu adil denge, başvurucunun şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş olacaktır. Müdahalenin orantılılığını değerlendirirken Anayasa Mahkemesi; bir taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini, diğer taraftan da müdahalenin niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını gözönünde bulundurarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate alacaktır (Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 58, 60; Osman Ukav, B. No: 2014/12501, 6/7/2017, § 71).
28. Somut olayda ifraz edilerek başvurucu tarafından üçüncü kişilere satılan taşınmaz üzerinde yapılaşmanın mevcut olduğu, bu taşınmaz üzerinde başvurucudan hisse satın alan üçüncü kişilerin yapılarının bulunduğu da dikkate alındığında Belediye tarafından yol açılması suretiyle gerçekleştirilen müdahalenin elverişli olduğu, daha uygun başka bir aracın bulunduğu da gösterilemediğinden gerekli olduğu kuşkusuzdur. Bu sebeple müdahalenin orantılılığının tartışılması gerekmektedir.
29. Başvuru konusu olayda başvurucu taşınmazı üzerinde özel bir parselasyon işlemi yapılmadığını savunmaktadır. Ancak başvurucu 3514 m2 yüzölçümlü 3760 ada 1 parsel sayılı taşınmazını ifraz ederek üçüncü kişilere hisseli olarak sattığını, kendisinin bu parselde 195 m2 yerinin kaldığını ifade etmektedir. Derece mahkemesine sunulan fen bilirkişi raporu üzerinde gösterilen krokide de 3760 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilmiş olduğu ve parselin ortasından 71. sokak olarak yol geçirildiği görülmektedir. Anılan raporda bu yolun 349,22 m2 yüzölçümünde olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu ifraz işleminin ne zaman ve ne şekilde yapıldığına ilişkin bir bilgi sunmamıştır. Derece mahkemesi kararında da bu yönde bir bilgi yer almamaktadır. Mahkeme kararında taşınmaz üzerinde özel parselasyon işlemi uygulandığı, buna göre de başvurucunun taşınmazı küçük hisseler halinde üçüncü kişilere sattığı, taşınmaz üzerinde yapılaşmanın tamamlandığı ve yolların kamuya terk edildiğine değinilmiştir.
30. Başvurucu 3760 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde evinin bulunmadığını diğer taraftan taşınmazın ortasından yol geçirilmesi nedeniyle arsa olarak kullanabileceği bir kısmın da kalmadığından yakınmıştır. Diğer bir deyişle başvurucu yolun tamamının kendi hissesinden geçtiğini öne sürmektedir. Ancak tapu kayıtlarına göre başvurucu bu taşınmazın tamamının maliki değildir. Taşınmaz tapuda başvurucu ve diğer müşterek malikler adına kayıtlıdır. Başvurucunun bu taşınmazda 195/3514 oranında hissesi bulunmaktadır. Müşterek mülkiyet hükümlerine göre taşınmazın tüm paydaşları hisseleri oranında taşınmazın tamamının malikidirler. Buna göre taşınmazın içerisinden geçen 349,22 m2 yolun tamamının başvurucunun hissesinden geçtiğini söylemek müşterek mülkiyet hükümlerine uygun düşmemektedir.
31. Diğer taraftan başvurucu bu taşınmazın tamamının maliki iken taşınmazı ifraz ettirerek üçüncü kişilere sattığını belirtmektedir. Başvuruya konu olayda Belediye tarafından sonradan açıldığı belirtilen yolun taşınmazın ifraz edilmesi sırasında belirlendiği, daha sonrasında burada yapılaşmanın başlamasıyla birlikte idare tarafından bu yolun açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre taşınmazın ifraz edilmesi ile birlikte başvurucu bu taşınmazı hisseler halinde üçüncü kişilere satabilmiştir. Dolayısıyla ifraz edilen taşınmazın değer kazandığı ve başvurucunun bu işlem neticesinde ekonomik bir menfaat elde ettiği açıktır.
32. Sonuç olarak başvurucunun da müştereken malik olduğu taşınmaz içerisinden idare tarafından yol geçirilmesi başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir. Ancak bu yolun tek başına başvurucunun hissesinden değil tüm maliklerin hisselerinden geçtiği ve bu taşınmazın ifraz edilmesiyle oluşan ekonomik menfaatten başvurucunun da yararlandığı dikkate alınmalıdır. Buna göre başvurucunun kendi isteğiyle ifraz edilen taşınmazın bir kısmından yol geçirilmesi yoluyla gerçekleşen müdahalenin dayandığı kamu yararı amacının ağırlığı ile karşılaştırıldığında mülkiyet hakkına yapılan müdahale başvurucuya aşırı bir külfet yüklememektedir. Dolayısıyla müdahalenin belirtilen kamu yararı amacı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil denge bozulmamış olup müdahale ölçülüdür. Başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilmediği açıktır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.