Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Duru Diyaliz Merkezi Gelişim Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. [2.B.], B. No: 2016/8736, 9/5/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DURU DİYALİZ MERKEZİ GELİŞİM SAĞLIK HİZMETLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/8736)

 

Karar Tarihi: 9/5/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Umut FIRTINA

Başvurucu

:

Duru Diyaliz Merkezi Gelişim Sağlık Hizmetleri ve

 

 

Ticaret Anonim Şirketi

Vekili

:

Av. Celil ALTINTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; başvurucunun devraldığı işletmenin ruhsatının yargı kararıyla askıya alınması nedeniyle mülkiyet hakkının, iptal davasına ilişkin yargı sürecinin uzun süre devam etmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 6/5/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru sonucu verilen karar kabul edilebilirliğe ilişkin olduğundan Bakanlık görüşü süreci beklenmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

A. Uyuşmazlığın Arka Planı

8. Kayseri Valiliği İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan 4/2/2010 tarihli kura çekimi sonucunda A.A. isimli şahıs yeni diyaliz merkezi kurma hakkına sahip kişi olarak belirlenmiştir. Kayseri İli Diyaliz Merkezleri Başvuru Değerlendirme Komisyonunun 8/2/2010 tarihli kararı ile bu şahsa yeni diyaliz merkezi kurma hakkı tanınmış ve Duru Diyaliz Merkezi kurulmuştur.

9. Başvurucu 24/8/2010 tarihli sözleşme ile A.A.ya ait işletmeyi devralmıştır. Kayseri İl Sağlık Müdürlüğünün 27/8/2010 tarihli yazısı ve 26/8/2010 tarihli Valilik oluru ile de başvurucu şirkete ait işyeri faaliyete geçmiştir.

B. İptal Davası Süreci

10. Bu esnada aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirket tarafından Kayseri İli Diyaliz Merkezleri Başvuru Değerlendirme Komisyonunun 8/2/2010 tarihli kararının iptali istemi ile dava açılmıştır. Kayseri 1. İdare Mahkemesi 21/12/2010 tarihinde davanın reddine karar vermiştir.

11. Bu karar davacı şirket tarafından yürütmeyi durdurma talepli olarak temyiz edilmiştir. Danıştay Onuncu Dairesi 14/10/2011 tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Bu karar Kayseri Valiliğine 12/12/2011 tarihinde tebliğ olmuştur. Yürütmeyi durdurma kararı üzerine 11/1/2012 tarihinde başvurucu şirkete ait ruhsat askıya alınmış ve diyaliz merkezi kapatılmıştır.

12. Danıştay daireleri arasındaki iş bölümü değişikliği üzerine bu dosya Danıştay Onbeşinci Dairesine gönderilmiştir. Daire 13/6/2013 tarihinde temyiz edilen hükmün onanmasına karar vermiştir. Bu onama kararı ile birlikte yürütmenin durdurulmasına dair karar da kalkmıştır.

13. Bu kararın ilgililerine tebliğ edilmesinin ardından Kayseri İl Sağlık Müdürlüğünün 28/10/2013 tarihli yazısı ile diyaliz merkezinin ruhsatı başvurucu şirkete iade edilmiş ve merkez yeniden hizmete girmiştir.

C. Tam Yargı Davası Süreci

14. Başvurucu şirket faaliyette bulunamadığı süre içinde maddi kayba uğradığını belirterek Adalet Bakanlığı aleyhine Ankara 5. İdare Mahkemesinde tam yargı davası açmıştır.

15. Mahkeme 20/12/2013 tarihinde yetki yönünden davanın reddine, karara karşı kanun yolu bulunmadığı gerekçesiyle dosyanın yetkili Kayseri İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

16. Kayseri 1. İdare Mahkemesinde görülen yargılama neticesinde 17/10/2014 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, idarenin ancak idari işlemler ve eylemler nedeniyle oluşan zararlardan sorumlu olduğu, somut olayda yargı kararlarının uygulanmasından doğan zararların ise bu kapsamda bulunmadığı belirtilmiştir.

17. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar Kayseri Bölge İdare Mahkemesince 14/5/2015 tarihinde onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltme talebi de aynı Daire tarafından 24/2/2016 tarihinde reddedilmiştir.

18. Nihai karar 7/4/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

19. Başvurucu 6/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 9/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Ruhsatın Askıya Alınmasının Haksız Olduğu Şikâyeti Yönünden

21. Başvurucu, devraldığı işletmenin ruhsatının haksız yere yargı kararıyla askıya alınması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

22. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

23. Somut olayda başvurucunun ruhsatı U. Tedavi Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Valilik aleyhine açılan davada verilen yürütmenin durdurulması kararı üzerine askıya alınmış ancak daha sonra davanın reddine karar verilmesiyle birlikte davayı açan şirketin talebinde haksız olduğu tespit edilmiştir.

24. Buna göre ruhsatın askıya alınmasının davacı şirketin talebiyle olduğu davacının talebinde de haksız çıktığı dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkının ihlaline yönelik söz konusu şikâyeti yönünden davacı şirket aleyhine genel hükümlere dava açabilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Hâlbuki başvurucu ise idarenin hizmet kusuruna dayalı tazminat davası açma yolunu tercih etmiştir. Derece mahkemelerinin gerekçeleri dikkate alındığında bu yolun etkin olmadığı açıktır. Hâl böyle iken başvurucunun, esas itibarıyla ihlal iddialarına konu zararlarını giderebilecek etkin sayılabilecek genel hükümlere göre tazminat davası açma yoluna gitmediği anlaşıldığından hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tedbirin Uzun Sürmesi Şikâyeti Yönünden

26. Başvurucu; yürütmenin durdurulması kararı nedeniyle işyerinin yirmi bir ay boyunca kapalı kaldığını, bu süre boyunca kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkilerinin kısıtlandığını, zarar ettiğini ve elde etmesi gereken kârdan mahrum bırakıldığını belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.

27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

28. Başvuru konusu olayda başvurucunun tedbire ilişkin yargı sürecinin uzamasından kaynaklanan zararının giderilmesi istemiyle açmış olduğu tam yargı davası Mahkeme tarafından idarenin ancak idari işlemler ve eylemler nedeniyle oluşan zararlardan sorumlu olduğu, yargı kararlarının uygulanmasından doğan zararların bu kapsamda bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

29. Kayseri İli Diyaliz Merkezleri Başvuru Değerlendirme Komisyonunun 8/2/2010 tarihli kararının iptali istemi ile açılan davada verilen yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın ise Danıştay Onbeşinci Dairesince 13/6/2013 tarihinde verilen onama kararıyla ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Buna göre başvuruya konu tedbir süresinin uzun olduğu gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlali iddiası yönünden nihai kararın bu karar olduğu ortadadır. Başvurucu her ne kadar daha sonra idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak tam yargı davası açmış ise de şikâyet edilen derece mahkemelerinin kararlarında da değinildiği üzere doğan zararın yargısal bir sürece ilişkin olduğu dikkate alındığında bu yolun başvurucunun söz konusu ihlal iddialarını gidermeye elverişli olmadığı açıktır.

30. Nitekim Anayasa Mahkemesi Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. ([GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018) kararında kamu makamlarının kusuruna dayalı olarak devam eden tedbirin uzun sürmesinin mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak başvuru konusu olayda devam eden tedbir kararı bulunmadığı gibi tedbir niteliğindeki yürütmenin durdurulmasına dair kararda 13/6/2013 tarihinde kalkmıştır. Somut olayda yürütmenin durdurulmasına ilişkin ara kararın 13/6/2013 tarihinde kesinleştiği, bu kararın ise başvuru vekiline 10/10/2013 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Başvurucu ise bu kararın tebliğinden itibaren değil tam yargı davasından sonra bireysel başvuruda bulunmuştur.

31. Bu itibarla tedbir niteliğindeki yürütmenin durdurulması kararının verildiği iptal davasında nihai kararın başvurucuya 10/10/2013 tarihinde tebliğ edildiği, başvurucunun otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 6/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

33. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

34. 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.

35. Somut olayda makul süre iddiasına konu davada nihai kararın başvurucuya 10/10/2013 tarihinde tebliğ edildiği, başvurucunun otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 6/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.

36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın;

a. Ruhsatın askıya alınmasının haksız olduğu şikâyeti yönünden başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

b. Tedbirin uzun sürmesi şikâyeti yönünden süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 9/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Duru Diyaliz Merkezi Gelişim Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. [2.B.], B. No: 2016/8736, 9/5/2019, § …)
   
Başvuru Adı DURU DİYALİZ MERKEZİ GELİŞİM SAĞLIK HİZMETLERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Başvuru No 2016/8736
Başvuru Tarihi 6/5/2016
Karar Tarihi 9/5/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucunun devraldığı işletmenin ruhsatının yargı kararıyla askıya alınması nedeniyle mülkiyet hakkının, iptal davasına ilişkin yargı sürecinin uzun süre devam etmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Geçici hukuki koruma (İhtiyati tedbir, haciz, ihtiyati haciz) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Süre Aşımı
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (idare) Süre Aşımı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi