TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.B. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/71413)
|
|
Karar Tarihi: 12/11/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Muzaffer
KORKMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
M.B.
|
Vekili
|
:
|
Av. Üsame Oğuzhan AŞLIK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Başvurucunun 20/10/2017 tarihli ve 2017/36467 numaralı
bireysel başvurusu, hukuki irtibat nedeniyle 20/5/2019 tarihinde 2016/71413
numaralı bireysel başvuruda birleştirilmiştir.
5. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 29/5/2019 tarihinde
tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiği şikâyeti dışındaki iddialar yönünden kısmi kabul
edilemezlik kararı verilmiş, başvurunun tutuklama tedbirinin hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği şikâyetine
ilişkin kısmının kabul edilebilirlik incelemesinin ise Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, Fetullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı suçlardan yürütülen
bir soruşturma kapsamında gözaltına alınmış ve silahlı terör örgütü (FETÖ/PDY)
üyesi olma suçundan tutuklanması istemiyle Van 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk
edilmiştir. Hâkimlik 19/7/2016 tarihinde başvurucunun müsnet
suçtan tutuklanmasına karar vermiştir.
10. Başvurucu, tutuklama kararına ve tutukluluğun devamına
yönelik kararlara müteaddit defa itiraz etmiş; son olarak İzmir 17. Ağır Ceza
Mahkemesi 21/9/2017 tarihinde tutukluluğun devamına ilişkin karara yapılan itirazın
kesin olarak reddine karar vermiştir.
11. Başvurucu 16/12/2016 ve 20/10/2017 tarihlerinde 2016/71413
ve 2017/36467 numaralı bireysel başvurularda bulunmuştur.
12. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17/7/2017 tarihli
iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu
işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde
kamu davası açılmıştır.
13. İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi 19/1/2018 tarihinde
iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2018/8 sayılı dosya üzerinden
kovuşturma aşaması başlamıştır.
14. Mahkeme 27/5/2019 tarihinde başvurucunun beraatine
karar vermiştir. Mahkeme ayrıca beraat eden başvurucunun gözaltında ve
tutuklulukta geçirdiği süreler yönünden, beraat kararının kesinleştiğinin
tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde ve her hâlde
kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde oturduğu yere en yakın
ağır ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvuruda bulunmak suretiyle
tazminat davası açma hakkının bulunduğunun ihtarına da hükmetmiştir.
15. Karar, istinaf kanun yoluna başvurulmadan 3/6/2019 tarihinde
kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü ile (2) numaralı fıkrası
şöyledir:
" (1) Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
...
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya
tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2)
Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler,
ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara
geçirilir.
..."
17. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 12/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu, tutuklamanın hukuki şartları oluşmamasına rağmen tutuklandığını
ve tutuklama kararının gerekçesiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
20. Bakanlık görüşünde; başvurucunun şikâyetlerine yönelik
incelemenin Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiği, bu kapsamda
yapılacak incelemede olağanüstü hâl şartlarının dikkate alınması gerektiği ve
şikâyetin açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğu
belirtilmiştir.
21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; silahlı terör
örgütüne üyeliği veya örgütle irtibatlı olup olmadığı hususunda herhangi bir
araştırma yapılmadan özgürlüğünden yoksun bırakıldığını; FETÖ/PDY ile irtibatlı
olduğunu gösterecek en ufak bir delile rastlanmadığını belirterek Bakanlık
görüşünü kabul etmediğini ifade etmiştir.
B. Değerlendirme
22. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek
için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013 §§ 16, 17). Ancak tüketilmesi
gereken başvuru yollarının ulaşılabilir olması yanında telafi kabiliyetini haiz
olması ve tüketildiğinde başvurucunun şikâyetlerini gidermede makul başarı
şansı tanıması gerekir. Dolayısıyla mevzuatta bu yollara yer verilmesi tek
başına yeterli olmayıp uygulamada da etkili olduğunun gösterilmesi ya da en
azından etkili olmadığının kanıtlanmamış olması gerekir (Ramazan Aras, B. No: 2012/239, 2/7/2013, §
29).
23. 5271 sayılı Kanun'un tazminat isteminin düzenlendiği 141.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendinde yer alan, kanuna uygun olarak
yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına
veya beraatlerine karar verilen kişilerin maddi ve
manevi her türlü zararlarını devletten isteyebileceklerine ilişkin hükmün bu
hususta bir başvuru mekanizması öngördüğü anlaşılmaktadır. Anılan bent
uyarınca, haklarında yakalama veya tutuklama tedbiri uygulanan kişilerle ilgili
olarak soruşturmanın sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ya da
kovuşturmanın sonunda beraate hükmedildiği durumlarda
anılan tedbirlerin kanuna uygun olup olmadığından bağımsız olarak kişilere
tazminat imkânı tanınmıştır. Nitekim böylesi durumlarda kişiler hakkındaki
yakalama veya tutuklama tedbirlerinin kanuna uygun olmasının tazminat istemine
engel teşkil etmediği anılan hükmün içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır.
24. Diğer taraftan aynı fıkranın (a) bendinde, kanunlarda
belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına
karar verilen kişilerin maddi ve manevi her türlü zararlarını devletten
isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
25. Bu kapsamda haklarındaki soruşturma süreci kovuşturmaya yer
olmadığı kararıyla veya kovuşturma süreci beraat kararıyla sonuçlanan kişilerin
-5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi
uyarınca- yakalama veya tutuklama tedbirlerinin kanuna uygun olup olmadığından
bağımsız olarak tazminat isteminde bulunmaları mümkün olduğu gibi -anılan
fıkranın (a) bendi uyarınca-bu tedbirlerin kanuna aykırı olduğu iddiasıyla
tazminat talep etme imkânları da mevcuttur.
26. Anayasa Mahkemesi, tutuklamanın hukuki olmadığı,
tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı
iddialarıyla ilgili olarak 5271 sayılı Kanun'da öngörülen tazminat davası açma
yolunun bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu
olduğuna karar vermiştir (birçok karar arasından bkz. Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, §§
34-50; Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016,
§§ 28-38). Anayasa Mahkemesi, tutuklandıktan sonra beraat eden veya haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kişiler yönünden de bu yolun bireysel
başvuru öncesinde tüketilmesi gerektiğini ifade etmiştir (Hüseyin Hançer, B. No: 2013/8319,
7/1/2016, §§ 37-41; Bilal Canpolat,
B. No: 2014/983, 18/5/2016,§§ 37-43; Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023,
19/4/2018, §§ 38-42).
27. Somut olayda, hakkındaki tutuklama tedbirinin hukuki
olmadığını ileri süren başvurucu hakkında 27/5/2019 tarihinde beraat kararı
verilmiş ve hüküm 3/6/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Buna göre başvurucu,
hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (a) ve (e) bentleri uyarınca tazminat talebinde bulunma
imkânına sahiptir. Nitekim başvurucunun yargılandığı İzmir 16. Ağır Ceza
Mahkemesince de hükümle birlikte başvurucuya bu imkânın hatırlatıldığı
görülmektedir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava
yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk
yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
12/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.