logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sedat Vardarlı [1.B.], B. No: 2016/75770, 12/6/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEDAT VARDARLI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/75770)

 

Karar Tarihi: 12/6/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Özgür DUMAN

Başvurucu

:

Sedat VARDARLI

Vekili

:

Av. Murat SADAK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; başvurucunun adli para cezası olarak ödediği paranın, mahkûmiyetin yeniden yargılama sonucu ortadan kaldırılması sonrasında faizsiz olarak iade edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/12/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan yürütülen soruşturma sonucunda Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 6/2/2008 tarihli iddianamesi ile başvurucunun cezalandırılması talep edilmiştir.

9. İddianameyi kabul eden Gaziosmanpaşa 4. Asliye Ceza Mahkemesi 17/11/2008 tarihinde, karşılıksız çek keşide etme suçunu işlediği gerekçesiyle başvurucunun 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 16. maddesinin birinci fıkrası uyarınca 25.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu kararın temyiz edilmeden 16/5/2011 tarihinde kesinleşmesi üzerine başvurucu 6/12/2011 tarihinde 25.000 TL tutarındaki adli para cezasını Maliye veznesine ödemiştir.

10. Bununla birlikte başvurucu çekin altındaki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle aynı Mahkemeden yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş, yargılamanın yenilenmesi sonucunda Mahkeme 3/4/2014 tarihinde başvurucunun beraatine karar vermiştir.

11. Bunun üzerine başvurucu daha önce yatırdığı paranın yasal faiziyle birlikte tahsili için Gaziosmanpaşa Malmüdürlüğüne başvurmuştur. Malmüdürlüğü 28/5/2014 tarihinde 25.000 TL tutarındaki anapara alacağını başvurucuya iade etmiş ancak faiz ödemesi yapmamıştır.

12. Başvurucunun faiz talebine altmış gün içerisinde cevap verilmemesi üzerine zımni red işlemine karşı Hazine aleyhine 26/8/2014 tarihinde İstanbul 9. İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır. Mahkeme 10/3/2015 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucuya ait olan 25.000 TL tutarındaki paranın 6/12/2011 ile 28/5/2014 tarihleri arasında davalı idarenin uhdesinde bulunduğu belirtilmiştir. Mahkeme davalı idarenin söz konusu paranın tahsili ve iade edilmesi işlemlerinin yargı kararı uyarınca gerçekleştiği yönündeki iddiasını da incelemiştir. Mahkeme bu bağlamda bu paranın başvurucudan haksız olarak tahsil edildiğine vurgu yapmıştır. Mahkemeye göre idare hukukuna hâkim olan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince parayı belirtilen süre zarfında uhdesinde bulunduran davalı idarenin, söz konusu durumdan kaynaklanan faiz ödemesini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Mahkeme sonuç olarak aksi yönde tesis edilen zımni ret işleminin hukuka uygun olmadığı kanaatine ulaşmıştır.

13. Davalı idarenin temyiz ettiği karar İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurulu tarafından 23/12/2015 tarihinde bozulmuş ve kesin olarak davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Dava konusu uyuşmazlıkta; idarenin yargı kararı neticesi tahsil ettiği para cezasına ilişkin meblağı, yine yargı kararı üzerine iade ettiği ve hukuka uygun bir şekilde davrandığı anlaşıldığından, hukuka uygun bir biçimde davranan idarenin faiz ödemekle yükümlü tutulması hakkaniyete uygun bulunmamakta olup, aksi yönde verilen itiraza konu Mahkeme kararında ise isabet olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır."

14. Başvurucunun karar düzeltme talebi aynı Daire tarafından karar düzeltme sebeplerinden birinin olmadığı gerekçesiyle 23/11/2016 tarihinde reddedilmiştir.

15. Nihai karar başvurucu vekiline 7/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 29/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat Hükümleri

17. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

...

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

...

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler."

18. 5271 sayılı Kanun'un 142. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

 (2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır."

B. Yargı Kararları

19. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 31/3/2015 tarihli ve E.2014/18203, K.2015/5558 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... bu kapsamda 5271 sayılı CMK'nın 323. maddesinin 3. fıkrasında yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi halinde, önceki mahkumiyet kararının tamamen veya kısmeninfazedilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararların Kanunun 141 ilâ 144. maddeleri hükümlerine göre tazmin edileceğinin düzenlendiği dikkate alınarak, iptaline karar verilen mahkumiyet hükmünün infaz edilip edilmediği tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenerek kısmen ya da tamamen infaz edildiğinin tespiti halinde davacı lehine hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar maddi ve manevi tazminata hükmolunması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, yaptırım kararının iptali iledavacının beraatine hükmedildiği, yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar Ceza Muhakemesi Kanununun141 ilâ 144 üncü ve 323/3. maddeleri hükümlerine göre tazmin edilir şeklindeki düzenleme karşısında idari para cezası olarak ödemek zorunda kalınan33.500 TL’nin de maddi kayıp niteliğinde olduğudeğerlendirilerek maddi zarara eklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi ... [kanuna aykırıdır.]"

20. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 9/4/2018 tarihli ve E.2017/11358, K.2018/4127 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:

"Davacının tazminat davasına esas ... 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2008 tarih, 2008/77-2008/321 sayılı dosyası kapsamında karşılıksız çek keşide etmek suçundan 52.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün kesinleşmesine müteakip 06/12/2011 tarihinde infaz edilerek, bu bedelin devlet hazinesine ödendiği, ancak sonradandavacı tarafından kesinleşen bu hükümle ilgili olarak yeniden yargılama talebinin kabul edilerek yapılan yargılama sonucu, karşılıksız çıkan çekteki imzanın davacıya ait olmaması nedeniyle davacı hakkında verilen mahkumiyet hükmünün iptaliyle, 11/12/2014 tarihindeberaatine karar verildiği, verilen beraat kararının temyiz edilmeksizin 03/03/2015 tarihinde kesinleştiği, görülmekle;

Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-5271 sayılı CMK'nın 323/3 maddesindeki, yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar bu Kanunun 141 ile 144 üncü maddeleri hükümlerine göre tazmin edileceğine ilişkin düzenleme dikkate alınarak, davacı tarafından hazineye ödenen 52.000 TL nin beraat kararı sonrasında davacıya iade edilip edilmediği araştırılıp, iade edilmemiş ise bu miktarın ve ödeme ile iade arasında işleyecek kanuni faizin de maddi tazminat kapsamında hüküm altına alınması gerektiği gözetilmeden, bahse konu tazminat isteminin idari yargı mercilerine yapılması gerekçesiyle, bu hususla ilgili istemin reddine karar verilmek suretiyle, yazılı şekilde hüküm tesisi ... [kanuna aykırıdır.]"

V. İNCELEME VE GEREKÇE

21. Mahkemenin 12/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

22. Başvurucu adli para cezası olarak kendisinden haksız yere tahsil edilen paranın yargılamanın yenilenmesi sonucu iade edildiğini ancak para alacağı yönünden faiz ödemesi yapılmadığını belirtmiştir. Başvurucu Anayasa Mahkemesinin önceki çeşitli kararlarına atıfla faiz ödemesi yapılmaması nedeniyle alacağının değer kaybına uğratıldığını belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

23. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de hangi güvence yönünden bu hakkın ihlal edildiğini açık bir biçimde ortaya koyamamıştır. Başvurucunun alacağının faiz ödenmemesi yüzünden değer kaybına uğratıldığı yönündeki şikâyetinin ise esas itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirdiği anlaşıldığından başvurucunun belirtilen şikâyetinin mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

25. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.

26. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

27. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).

28. Somut olayda başvurucunun karşılıksız çek keşide etme suçundan 25.000 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine hükmedilmiş ve başvurucu da bu parayı 6/12/2011 tarihinde Maliye veznesine ödemiştir. Ancak yargılamanın yenilenmesi sonucu bu defa önceki hüküm ortadan kaldırılarak başvurucunun beraatine karar verilmiş, başvurucunun talebi üzerine daha önce ödediği para Malmüdürlüğünce faizsiz olarak 28/5/2014 tarihinde kendisine iade edilmiştir.

29. Başvurucu esas itibarıyla haksız olarak ödediği söz konusu paranın kanuni faiziyle birlikte kendisine ödenmesi gerektiği hâlde faiz ödemesi yapılmadığı için alacağının değer kaybettiğinden yakınmaktadır.

30. Başvurucu her ne kadar söz konusu şikâyetine ilişkin olarak faiz ödenmesi talebinin reddi üzerine İdare Mahkemesinde dava açmış olup ilk derece mahkemesi davayı kabul etmiş ise de Bölge İdare Mahkemesi davalı idarenin yargı kararlarına dayalı olarak ödeme yaptığından işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı kesin olarak reddetmiştir. Dolayısıyla adli para cezası verilmesi yönündeki mahkûmiyet kararının sonradan kaldırılmasına ilişkin olayda sadece idarenin işleminin hukuka aykırılığının denetlendiği idari yargı yerinde iptal davası açılmasının etkili bir hukuk yolu olmadığı açıktır.

31. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (j) bendinde ise sadece soruşturma sırasında veya sonucunda değil kovuşturma sırasında eşyasına veya diğer mal varlığı değerlerine koşulları oluşmadığı hâlde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer mal varlığı değerleri amaç dışı kullanılan ya da zamanında geri verilmeyen kişilere tazminat talebinde bulunabilme imkânı tanınmaktadır (bkz.§§ 18-19).

32. Anayasa Mahkemesi, ceza soruşturması veya kovuşturması sırasında yargı organlarınca şüphelilerin eşyasına ya da mal varlığı değerlerine ilişkin olarak elkoyma tedbirinin uygulandığı durumlarda bunun hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa - Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Nuray Işık, B. No: 2014/7561, 28/9/2016, §§ 60-69; Sinan Aydın Aygün (2), B. No: 2014/922, 16/6/2016, §§ 61-69).

33. Nitekim Yargıtay 12. Ceza Dairesi de yargılamanın yenilenmesi üzerine ortadan kaldırılan hükümler kapsamında alıkonulan mal varlığı değerleri yönünden 5271 sayılı Kanun'un 141. ve devamı maddeleri hükümlerine göre mülk sahibinin zararının tazmin edilmesi gerektiğini kabul etmektedir (bkz.§§ 19-20). Başvurucunun şikâyetine benzer bir davada da Yargıtay Dairesi karşılıksız çek keşide etme suçundan mahkûm edilen sanığın yargılamanın yenilenmesi üzerine beraat ettiği olayda sanığa ödediği paranın kanuni faiziyle birlikte iade edilerek zararının tazmin edilebileceğini belirtmiştir (bkz.§§ 20). Öte yandan bu içtihada konu davanın da başvurucu tarafından açılmış olduğuna dikkati çekmek gerekir.

34. Başvurucu ise bu yola başvurmadığı gibi söz konusu yolun etkin olmadığını da ortaya koyamamıştır. Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yoluna başvurulmaksızın yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir. Sonuç olarak ihlale neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Sedat Vardarlı [1.B.], B. No: 2016/75770, 12/6/2019, § …)
   
Başvuru Adı SEDAT VARDARLI
Başvuru No 2016/75770
Başvuru Tarihi 29/12/2016
Karar Tarihi 12/6/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, başvurucunun adli para cezası olarak ödediği paranın, mahkûmiyetin yeniden yargılama sonucu ortadan kaldırılması sonrasında faizsiz olarak iade edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 141
142
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi