TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
NAFİYE ARSLAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/20046)
Karar Tarihi: 12/6/2019
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Fatma Burcu NACAR YÜCE
Başvurucu
Nafiye ARSLAN
Vekili
Av. Ziver AKSEL
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kadastro tespitine itiraz davasında maddi hata sonucu gerekçeli kararda adına tespit yapılan kişinin farklı gösterilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/4/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Şırnak'ın İdil ilçesi Çukurlu köyünde tapuda kâin 109 ada 39 parsel sayılı taşınmaz 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında zilyetliğe dayalı olarak başvurucu adına tespit edilmiştir.
7. Tespitin iptali amacıyla başvurucu aleyhine 22/11/2006 tarihinde İdil Kadastro Mahkemesinde dava açılmıştır.
8. Dosya 26/6/2009 tarihinde Mahkemenin E.2006/56 sayılı dosyası ile birleştirilmiş, yargılama devam ederken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 22/5/2013 tarihli kararı ile İdil Kadastro Mahkemesi kapatılmış, dosya Cizre Kadastro Mahkemesine (Mahkeme) devredilmiştir.
9. Mahkeme 17/10/2014 tarihinde başvurucunun taşınmazı yönünden ayırma kararı vermiş, 13/5/2015 tarihinde başvurucu aleyhine açılan davanın sübuta ermediğini belirterek reddetmiştir.
10. Mahkeme gerekçeli kararında başvurucunun adını N.D. olarak belirtmiş ve bu kişi adına gerekçeli kararı tebliğ etmiş, 16/9/2015 tarihi itibarıyla hükmü kesinleştirmiştir.
11. Başvurucu 5/4/2017 havale tarihli dilekçesi ile maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunmuş, 6/4/2017 tarihinde de Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapmıştır.
12. Mahkeme 29/6/2017 tarihli ek kararında, gerekçeli karar başlığında sehven N.D. isminin yazıldığını ve kararın davalı vasfı olmayan (...) T.C numaralı N.D.ye tebliğ edildiğini, T.C. kimlik numarası 38003231640 olan davalı Nafiye Arslan'a tebliğ edilmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığını, her ne kadar 24/03/2016 tarihli kesinleşme şerhi düzenlenmişse de usulüne uygun tebligat yapılmadığından söz konusu kesinleşme şerhinin geçerli olmadığını belirterek hükmü tavzih etmiştir.
13. Dosya tebligat aşamasında olup kesinleşmemiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 12/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun iddiaları
15. Başvurucu, davalı olduğundan taşınmazı yıllardır kullanamadığını, devletin sağladığı desteklerden yoksun kaldığını, mülkiyet hakkı ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp, olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle taşınmazını kullanamadığına, gelirlerinden yoksun kaldığına ilişkin ihlal iddiaları makul sürede yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir.
17. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
18. Anılan kararda özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
19. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
21. Başvurucu, gerekçeli karara davalı sıfatı olmayan üçüncü bir kişinin adının yazılması nedeniyle dava konusu taşınmazın başkasının adına tescil edilmesi sonucunun ortaya çıktığını, bu nedenle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucu her ne kadar Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ise de başvurucunun şikâyetinin özü,gerekçeli kararda yapılan maddi hata sonucu başvurucunun davada taraf olma sıfatının ortadan kaldırılması sonucunu doğurması ve bu durumun erişim sorunu ile ilgili olduğu anlaşılmakla bu kapsamda dile getirilen şikâyet mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (5) numaralı fıkrasında kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususların içtüzükle düzenleneceği belirtilmiştir.
24. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi gereği Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması hâlinde başvurunun düşmesine karar verebilir (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 23; Mehmet Emin Bülbül, B. No: 2014/4463, 16/6/2016, §§ 46-48).
25. Başvurucunun hak ihlaline sebep olarak gösterdiği Mahkemenin 13/5/2015 tarihli kararı, bireysel başvuru tarihinden sonra 29/6/2017 tarihli ek karar ile tavzih edilmiş; kesinleşme şerhi iptal edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu ihlal iddiası açısından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olduğu anlaşılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddiaları yönünden başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden kalmaması nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 12/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.