TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BAYRAM KAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/7732)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Abdullah
UÇAR
|
Başvurucu
|
:
|
Bayram KAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. İsmail
KARABULUT
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aşması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; mahkûmiyet kararının deşifre
olan gizli tanık beyanına dayandırılması, mahkeme heyetini oluşturan hâkimlerin
reddi talebinin reddedilmesi ve yersiz delillere rağmen mâhkumiyet
kararı verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/4/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Hopa Cumhuriyet Başsavcılığınca (Savcılık) suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, bu
örgütün faaliyeti kapsamında kasten adam öldürme, cebir tehdit veya hile
kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve 6136 sayılı yasaya muhalefet
suçlarından çıkarılan yakalama emri üzerine yakalanan başvurucu 8/6/2011
tarihinde gözaltına alınmıştır.
8. Hopa Sulh Ceza Mahkemesi 9/6/2011 tarihinde başvurucunun suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma ve bu
örgütün faliyeti kapsamında kasten adam öldürme
suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir.
9. Savcılık 14/9/2012 tarihinde başvurucu hakkında kasten öldürme, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri
satın alma veya taşıma veya bulundurma, tasarlayarak öldürme, bir suçu gizlemek
veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme
ve resmi belgede sahtecilik suçlarından
kamu davası açılması için Artvin Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben fezleke
düzenlemiştir.
10. Artvin Cumhuriyet Başsavcılığı 28/9/2012 tarihli iddianamesi
ile başvurucunun tasarlayarak öldürme,
kasten öldürme, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun
kılma, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da
yakalanmamak amacıyla öldürme, resmi belgede
sahtecilik ve ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya
bulundurma suçlarından cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza
Mahkemesinde kamu davası açmıştır.
11. Artvin Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 7/6/2013 tarihinde
başvurucunun tasarlayarak öldürme suçundan müebbet hapis, bir suçu gizlemek
amacıyla öldürme suçundan müebbet hapis, nitelikli hürriyetinden yoksun kılma
suçundan iki kez 5 yıl hapis, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma
veya taşıma veya bulundurma suçundan 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezasıyla
ve resmî belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla
cezalandırılmasına karar vermiştir.
12. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi
18/11/2014 tarihli ilamıyla hükmü bozmuştur.
13. Bozma ilamı üzerine yargılamaya Artvin Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2014/125 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuş; Mahkeme
22/1/2015 tarihinde, başvurucu hakkında verdiği ilk kararın hukuka uygun
olduğunu belirterek direnme karar vermiştir.
14. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay
Ceza Genel Kurulu 6/10/2015 tarihli kararı ile direnme kararını bozmuştur.
15. Anılan karar üzerine yargılamaya Artvin Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2016/2 sayılı dosyası üzerinden devam olunmuştur.
16. Artvin Ağır Ceza Mahkemesi başvurucu ve müdafiinin
hazır bulundukları 7/3/2016 tarihli hüküm celsesinde başvurucunun tasarlayarak
öldürme suçundan müebbet hapis, bir suçu gizlemek amacıyla öldürme suçundan
müebbet hapis, nitelikli hürriyetinden yoksun kılma suçundan iki kez 5 yıl
hapis, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya
bulundurma suçundan 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezasıyla ve resmi belgede sahtecilik
suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hâlinin
devamına karar vermiştir. UYAP üzerinden yapılan incelemede başvurucunun anılan
tutukluluğun devamına ilişkin karara yönelik bir itirazının olduğu
saptanmamıştır.
17.Başvurucu 20/4/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmü, Yargıtay 1. Ceza
Dairesinin 9/5/2017 tarihli ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 11/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
20. Başvurucu, tutukluluğunun kanunda öngörülen azami süreyi
aştığını ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı ve
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 64. maddesinin (1)
numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği,
başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün
içinde yapılması gerekmektedir.
22. Başvurunun süresinde yapılmış olması, her aşamada dikkate
alınması gereken usule ilişkin şarttır (Yasin
Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 18).
23. Bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma durumunda
tutukluluk süresinin Kanun'da öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı
iddiasıyla yapılacak bireysel başvurunun, ilk derece yargılaması devam ederken
tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları tüketildikten
sonra başvuru süresi içinde yapılması gerekir (Mehmet
Emin Kılıç, B. No:
2013/5267, 7/3/2014, § 28).
24. Bu bağlamda bir suç isnadına bağlı olarak tutuklulukla
ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvurunun hükümle birlikte verilen
tutukluluğun devamı kararı sonrasında yapılması hâlinde, tutukluluğun devamı
kararına itiraz edilmemiş ise kararın verildiğinin öğrenildiği tarihten
itibaren, itiraz edilmiş ise itiraz merciince verilen kararın öğrenildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Fırat İşgören,
B. No: 2014/6425, 17/11/2016, § 34).
25. Somut olayda başvurucu tarafından ilk derece mahkemesince
hükümle -7/3/2016 tarihli mahkûmiyet kararıyla- birlikte verilen tutukluluğun
devamı kararına itiraz edildiğine yönelik bir bilgi ve/veya belge
bulunmamaktadır. Bu nedenle başvurunun, ilk derece mahkemesinin nihai kararının
tefhimle öğrenildiği 7/3/2016 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması
gerekmektedir. Buna göre 20/4/2016 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre
aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle kararın öğrenilmesinden itibaren otuz
gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
27. Başvurucu; mahkûmiyet kararının deşifre olan gizli tanık
beyanına dayandırıldığını, elde edilen DNA profillerinin maktûle
ait olmadığının tespit edilmesine rağmen mâhkum
edildiğini ve Mahkeme heyetini oluşturan hâkimlerin reddi talebinin
reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Başvuru Yollarının
Tüketilmesi Hakkında
28. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir kanun yolu olup bu
yola başvurulmadan önce kural olarak olağan kanun yollarının tüketilmiş olması
şarttır. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle idari
merciler ve derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Bireysel başvuru
yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet
Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, §§ 16-17). Bununla birlikte bir başvuru yolu yoksa ya da
olan başvuru yolları etkili değilse Anayasa Mahkemesi somut olayın koşullarını
dikkate alarak bir başvurunun incelenmesine karar verebilir (Ümit Ata, B. No: 2012/254, 6/2/2014, §
33).
29. Somut olayda başvurucunun Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin
7/3/2016 tarihli nihai kararına karşı temyiz yoluna başvurduğu ancak temyiz
sonucunu beklemeden 20/4/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru
yaptığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında başvurucunun başvuru
tarihi itibarıyla başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunduğu
anlaşılmakta ise de bireysel başvuru sürecinde söz konusu hükmün Yargıtay 1.
Ceza Dairesi tarafından 9/5/2017 tarihinde onanarak kesinleştiği (bkz. § 18),
somut olayın koşullarında başvuru yollarının tüketildiğinin kabul edilmesi
gerektiği sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Abdullah Akyüz [GK], B. No: 2013/9352,
2/7/2015, § 33; Azize Yağız ve diğerleri,
B. No: 2014/5475, 17/11/2016, § 51).
b. Şikâyetin
Değerlendirilmesi
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun gizli tanığı sorgulama hakkının
ihlal edildiğine ilişkin herhangi bir iddiası bulunmayıp mahkûmiyet kararının
deşifre olan gizli tanık beyanına dayandırıldığı ve elde edilen DNA
profillerinin maktûle ait olmadığının tespit
edilmesine rağmen mâhkumiyetine karar verildiği
şeklindeki bir kısım iddialarının özü yargılamanın sonucuna ilişkin olduğundan
bu kapsamda değerlendirme yapılmıştır.
31. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
32. Başvurucu tarafından ileri sürülen yargılamanın sonucuna
ilişkin iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk
kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir
hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun
da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti
niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
33. Başvurucu, ayrıca Mahkeme heyetini oluşturan hâkimlerin
reddi talebinin reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
34. Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili
delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlamak ve
dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda
bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak başvurucuya düşer. Başvurucunun,
kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü
hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini,
dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların
neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde
kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair
olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel başvuru kapsamındaki
hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin
gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19-20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014,
§§ 18-19).
35. Somut olayda başvurucu, soyut olarak Mahkeme heyetini
oluşturan hâkimlerin reddi talebinin reddedildiğini belirtmişse de başvuru
formu ve eklerinde, hangi tarihli dilekçe veya hangi tarihli celsede hâkimin
reddi talebinde bulunduğu ve bu talebi karşısında Mahkemenin ne şekilde karar
verdiği hususlarında açıklamalarda bulunmamış ve bunlara ilişkin bilgi ve
belgeleri başvuru formuna eklememiştir. Anayasa Mahkemesinin görevi, mevcut
başvurudaki gibi bir delilin davanın esasının çözüme ulaştırılması bakımından
gerekli olup olmadığını belirlemek değildir. Bu itibarla başvurucu, anılan
ihlal iddiasına ilişkin olarak delillerini sunma ve bireysel başvuru
kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin
açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/12/2019
tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.