TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET ÖNDER SARI VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/9291)
Karar Tarihi: 11/12/2019
Başkan
:
Recep KÖMÜRCÜ
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M.Emin KUZ
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1. Ahmet Önder SARI
2. Ece SARI
3. Nermin SARI
4. Ayşe Çiğdem BATUR
5. Ayşe Nurcan BATUR
6. Murat BATUR
7. Onur ÇATANA
8. Özgür ÇATANA
9. Recep ÇATANA
10. Sevim ÇATANA
11. Şiringül ÇATANA (BOYBEYİ)
12. Zait ÇABUKOĞLU
13. Gülsüm ÇABUKOĞLU
14. Recep Ali ÇABUKOĞLU
Vekili
Av. Ayşegül ŞENOL CAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, deprem nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarında kusuru bulunduğu ileri sürülen idare aleyhine açılan tam yargı davalarında yetersiz tazminata hükmedilmesi nedeniyle yaşam hakkının; tam yargı davasının uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. 2016/9291 numaralı başvuru, başvurucular Recep Çatana, Sevim Çatana, Özgür Çatana, Onur Çatana ve Şiringül Çatana (Boybeyi) tarafından, 2016/9293 numaralı başvuru, başvurucular Ayşe Nurcan Batur, Murat Batur ve Ayşe Çiğdem Batur tarafından, 2017/35719 numaralı başvuru, başvurucular Zait Çabukoğlu, Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu tarafından 12/5/2016 tarihinde; 2016/9811 numaralı başvuru ise başvurucular Nermin Sarı, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı tarafından 16/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5.2016/9293, 2016/9811 ve 2017/35719 numaralı başvuruların konu bakımından hukuki irtibat nedeniyle 2016/9291 numaralı başvuru dosyasında birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına ve diğer dosyaların kapatılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. 12/11/1999 tarihinde Bolu'nun Düzce ilçesinde meydana gelen depremde başvuruculardan Ayşe Nurcan Batur ile Murat Batur'un çocuğu ve Ayşe Çiğdem Batur'un kardeşi olan İ.B. evlerinin yıkılması sonucunda; başvuruculardan Recep Çatana ile Sevim Çatana'nın çocuğu, Özgür Çatana ve Onur Çatana ile Şiringül (Boybeyi) Çatana'nın kardeşi olan N.Ç., başvuruculardan Zait Çabukoğlu ve Gülsüm Çabukoğlu'nun çocuğu, Recep Ali Çabukoğlu'nun kardeşi olan S.Ç. ve son olarak başvuruculardan Nermin Sarı'nın eşi, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı'nın babası olan Ö.S. durakta otobüsün kalkmasını beklerken yakında bulunan binanın üzerilerine yıkılması sonucunda vefat etmiştir.
A. N.Ç.nin Vefatına İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
9. Başvurucular Recep Çatana, Sevim Çatana, Özgür Çatana ve Onur Çatana ile Şiringül (Boybeyi) Çatana 2/11/2000 tarihinde ilgili idarelere yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için başvuruda bulunmuş; başvurunun zımnen reddi üzerine Sakarya 2. İdare Mahkemesi (2. İdare Mahkemesi) nezdinde 12/3/2001 tarihinde tam yargı davası açmışlardır.
10. 2. İdare Mahkemesi tarafından 20/4/2001 tarihli ve E.2001/497 sayılı kararla dilekçenin reddine karar verilmesi üzerine başvurucular yeni dilekçeyle hizmet kusuru nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 8.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talebiyle tam yargı davası açmışlardır.
11. 2. İdare Mahkemesi 30/10/2002 tarihli ve E.2001/993 sayılı kararıyla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar, Danıştay 6. Dairesinin (Daire) 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla bozulmuştur.
12. Bozma üzerine Sakarya 1. İdare Mahkemesinin (1. İdare Mahkemesi) 2006/981 esasına kaydedilen davada 20/3/2008 tarihli kararla başvurucuların maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle 3.669,62 TL maddi ve 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
...enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 8.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 15.000,00.-YTL manevi olmak üzere toplam 23.000,00.-YTL maddi/manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
...
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194 sayılı Yasa ve söz konusu binaya ait inşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1580 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu dairenin bulunduğu apartmanın yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, dairenin inşaat ruhsatının ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı tarafından düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası veya taban formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan, davacıların yakını [N.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken söz konusu binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak öldüğü binanın yıkılmasında davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın %100 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının ülkenin deprem bölgesi haritalarının hazırlanması, afet bölgelerinde yapılacak yapılar hakkındaki yönetmeliklerin çıkartılması konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirdiği, yine 3194 sayılı Yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi mücavir alan sınırları içinde belediyenin yetki ve görevleri arasında olduğundan, Düzce Valiliğinin yapının yıkılmasında kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer taraftan; davacılardan, müteveffa [N.Ç.nin] anne/babası olan Sevim Çatana ve Recep Çatana için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamak amacıyla re'sen bilirkişi olarak seçilen ... tarafından hazırlanarak dosyaya sunulan raporda; davacıların çocuğu/kardeşi olan [N.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak öldüğü, müteveffanın olay tarihinde 18 yaşında, bekar ve asgari ücretle çalışmakta olduğu, babasının SSK emeklisi, annesinin ev kadını olduğu, başka gelirlerinin bulunmadığı, kardeşlerinin olay tarihinde sosyal durumları itibariyle ailenin geçimine katkıda bulunması gerekliliği ve müteveffanın en azından muhtemel evleneceği 22 yaşını ikmal ettiği 2003 yılı sonuna kadar kazancından ailesine destek vereceği, evlenmesiyle ve ailesine katkıda bulunacak iki erkek kardeşinin varlığıyla desteğinin son bulacağının kabulünün gerekeceği hususları göz önünde bulundurularak müteveffanın annesi Sevim Çatana için 1.834,81.-YTL, müteveffanın babası Recep Çatana için 1.834,81-YTL olmak üzere toplam 3.669,62.-YTL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış olup hizmet kusuru tam olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın toplam 3.669,62.-YTL destekten yoksun kalma tazminatını davacılardan müteveffanın annesi Sevim Çatana ve babası Recep Çatana’ya ödemesi gerekmektedir.
...[N.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak ölmesi nedeniyle psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntü karşılığı olarak davacılardan Sevim Çatana ve Recep Çatana’dan her biri için 1.500,00.- YTL,Onur Çatana,Özgür Çatana ve Şiringül Çatana’dan her biri için 1.000,00.-YTL olmak üzere toplam 6.000,00.-YTL manevi tazminatın, olayda hizmet kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir."
13. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi tazminatın kısmen kabulü/kısmen reddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü yönlerinden onanmış; manevi tazminatın kısmen reddi yönünden bozulmuştur.
14. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/86 esasına kaydedilerek devam edilen yargılamada 9.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine 29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli kararıyla hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
Uyuşmazlığa konu olayda, davacılar lehine hükmedilen maddi tazminat ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının onanmak suretiyle kesinleştiği, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen reddedilen kısmının bozulması üzerine davanın görümünün bu yönden devam ettiği ve mahkemece ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi yolunda verilen kararın, davacılar vekili tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen cümle ve 5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesi kapsamında, manevi tazminat miktarının arttırılması yolunda temyiz isteminde bulunulduğu;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. maddesinin 1. fıkrasında, 'Taraflar,sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler.' kuralına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle: 'Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.' cümlesi eklenmiştir. Anılan Yasanın 5. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya getirilen geçici 7. maddede: 'bu Kanunun 16 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.' kuralına yer verilmiştir.
Davacıların temyiz isteminin manevi tazminat yönünden görüşülmesi aşamasında, 2577 sayılı Yasanın 16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesi ile bir defaya mahsus olmak üzere tazminat miktarının arttırılmasına olanak sağlanmış, 5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesinde ise kanun yolu aşaması dahil, derdest davalarda da uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
Davacılar tarafından, dava dilekçesinde her bir davacı için talep edilen ve hüküm altına alınan 3.000,00 TL manevi tazminat miktarının, temyiz dilekçesi ile her davacı için 7.000,00 TL arttırılmak suretiyle herbiri için 10.000,00 TL toplamda ise manevi tazminatın 50.000,00 TL'ye yükseltilmesi yolunda talepte bulunulduğu görülmektedir.
Bu durumda, 6459 sayılı Yasayla 2577 sayılı Yasanın 16. maddesinin 4. fıkrasınaeklenen kural ile geçici 7. maddesine göre harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere kabulü gerekmekte ise de, adli yardım istemi kabul edilen davacıların manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında İdare Mahkemesince gerekli işlemler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/86, K:2013/372 sayılı kararının manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkındayeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
15. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1051 esasına kaydedilerek devam edilen yargılamada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 44.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce, Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/86 Esas, 2013/372 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/561 Esas, 2014/4389 sayılı kararıylamahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [N.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, Burhaniye Mahallesi, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 8.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile 15.000,00.-TL manevi olmak üzere toplam 23.000,00.-TL maddi/manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
Mahkememizin,29/03/2013 tarih ve 2013/86 Esas, 2013/372 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/561 Esas, 2014/4389 sayılı kararıyla, mahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi uyarınca manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görüldüğünden;
Davanın, her bir davacı bakımından 10.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinden;
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 20/03/2008 tarih ve 2006/981 Esas, 2008/278 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2012 gün ve 2012/570 Esas, 2012/2733 sayılı kararıyla mahkeme kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkinhüküm fıkrasının bir başka deyişle, davacı Sevim Çatana için 1.500,00 TL manevi, Recep Çatana için 1.500,00 TL manevi, Onur Çatana için 1.000,00 TL manevi, Özgür Çatana için 1.000,00 TL manevi, Şiringül Çatana için 1.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının onandığı görüldüğünden, ayrıca davacı Sevim Çatana için 8.500,00 TL manevi, Recep Çatana için 8.500,00 TL manevi, Onur Çatana için 9.000,00 TL manevi, Özgür Çatana için 9.000,00 TL manevi, Şiringül Çatana için 9.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 44.000,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat isteminin kabulüne, davacılardan Sevim Çatana için 8.500,00 TL manevi, Recep Çatana için 8.500,00 TL manevi, Onur Çatana için 9.000,00 TL manevi, Özgür Çatana için 9.000,00 TL manevi, Şiringül Çatana için 9.000,00 TL olmak üzere toplam 44.000,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu 13.11.2000 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı Düzce Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç itibariyle maddi tazminat kısmen kabul, kısmen ret, manevi tazminat ise kabul ile sonuçladığından, ..."
16.Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
17. Onama kararı, 12/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve 12/5/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
B. İ.B.nin Vefatına İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
18. Başvurucular Ayşe Nurcan Batur, Murat Batur ve Ayşe Çiğdem Batur'un, yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için ilgili idarelere yaptıkları başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucular 2. İdare Mahkemesi nezdinde 2001 yılında tam yargı davası açmıştır. Başvurucular, hizmet kusuru nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 31.000 TL maddi, 9.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
19. 2. İdare Mahkemesi tarafından 30/10/2002 tarihli ve E.2001/490 sayılı kararla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar, Dairenin 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla bozulmuştur.
20. Bozma üzerine 1. İdare Mahkemesinin 2006/980 esasına kaydedilerek devam edilen yargılamada 15/5/2008 tarihli kararla başvurucuların maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle 20.727 TL maddi, 7.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
...dairenin 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkıldığı, davacılardan Murat Batur ile Ayşe Nurcan Batur’un çocuğu, Ayşe Çiğdem Batur’un kardeşi olan [İ.B.nin] enkaz altında kalarak hayatını kaybettiği, yıkılan konutun içerisinde bulunan ev eşyalarının kullanılamayacak duruma geldiği, 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle davacılara ait konutun yıkılması, içindeki eşyaların kullanılamayacak hale gelmesi ve davacıların çocuğu/kardeşi olan [İ.B.nin] hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen yıkılan konut ve içinde kullanılamayacak duruma gelen eşyalar için 25.000,00.-YTL ve davacılardan Murat Batur için 3.000,00.- YTL ile Ayşe Nurcan Batur için 3.000,00.- YTL destekten yoksun kalma olmak üzere toplam 31.000,00.- YTL maddi ile her bir davacı için 3.000,00.-YTL olmak üzere toplam 9.000,00.-YTL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu konutun bulunduğu yapının yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, konutun inşaat ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı tarafından düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası ve taban formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan, davacıların ev eşyalarının enkaz altında kalarak kullanılamaz hale geldiği ve davacıların çocuğu/kardeşi olan [İ.B.nin] enkaz altında kalarak hayatını kaybettiği konutun yıkılmasında davalı Düzce Belediye Başkanlığının %100 (tam) kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, davacılardan Ayşe Nurcan Batur’un maliki olduğu dairenin bulunduğu binanın yıkılmasında %100 oranında hizmet kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı’nın, söz konusu dairenin yıkılmasından dolayı meydana gelen 7.637,846.-YTL maddi zararı tazmin etmesi gerekmektedir.
Öte yandan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ülkenin deprem bölgesi haritalarının hazırlanması, afet bölgelerinde yapılacak yapılar hakkındaki yönetmeliklerin çıkartılması konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirdiği, yine 3194 sayılı Yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi mücavir alan sınırları içinde belediyenin yetki ve görevleri arasında olduğundan davalılardan Düzce Valiliği’nin söz konusu yapının yıkılmasında kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu kapsamda, davacılardan Murat Batur ile Ayşe Nurcan Batur’un için talep edilen toplam 6.000,00.-YTL destekten yoksun kalma tazminatını hak edip etmediklerinin araştırılması, destekten yoksun kalma tazminat miktarının tespit edilmesi amacıyla Mahkememizin 14.09.2007 gün ve E:2006/980 sayılı kararı üzerine ... tarafından dosya üzerinde hesap yönünden bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
... olay tarihinde henüz 12 yaşında olan [İ.B.nin] ölümü nedeniyle annenin ve babanın farazi desteklerini yitirdiği, Borçlar Kanununun 45’inci maddesi ve yerleşik Yargı Kararları doğrultusunda maddi zarara uğradıklarının tartışmasız olduğu, bu doğrultuda baba Murat Batur için destekten yoksun kalma tazminatının 8.648.26 YTL olarak hesaplandığı, anne Ayşe Nurcan Batur için destekten yoksun kalma tazminatının 12.807,92 YTL olarak hesaplandığı belirtilmektedir.
Yukarıda içeriği açıklanan bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi üzerine, davalı Düzce Belediye Başkanlığı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmeler göz önüne alındığında bu itiraz yerinde görülmemiş, bilirkişi raporu Mahkememizce hükme esas alınabilecek yeterlilikte bulunmuştur.
Bu itibarla, İdari Yargılama Sistemi içinde davacıların talebiyle bağlı kalınarak karar verildiğinden, taleple bağlı kalınarak 3.000,00.-YTL maddi tazminatın Murat Batur’a ve 3.000,00.-YTL maddi tazminatın Ayşe Nurcan Batur’a, davacıların müşterek çocuklarının enkaz altında kalarak hayatını kaybettiği binanın yıkılmasında (%100) hizmet kusuru bulunan davalı idarelerden Düzce Belediye Başkanlığı tarafından ödenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, eşya bedelinin tespiti için Mahkememizin E:2005/2934 sayılı dava dosyasında yapılan 27.09.2006 tarihli ara kararına Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı tarafından verilen cevapta 2000 yılında ortalama bir evde olması gereken eşyaların toplam değeri 7.090,00.-YTL olarak bildirilmiş olup, davacıların oturdukları konutun bulunduğu binanın yıkılmasında %100 oranında hizmet kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı’nın davacılara ait ev eşyalarının enkaz altında kalması nedeniyle meydana gelen 7.090,00.-YTL maddi zararı da tazmin etmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Davacılardan Ayşe Nurcan Batur’un sahip olduğu konutun yıkılması, konut içerisinde bulunan ev eşyalarının kullanılamayacak hale gelmesi ve davacılardan Murat Batur ileAyşe Nurcan Batur’un çocuğu ve Ayşe Çiğdem Batur’un kardeşi olan [İ.B.nin] depremde yıkılan konutun enkazı altında kalarak hayatını kaybetmesi sonucu psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntünün karşılığı olarak davacılardan Murat Batur ve Ayşe Nurcan Batur’dan her biri için 3.000,00.-YTL, Ayşe Çiğdem Batur için 1.000,00.-YTL olmak üzere toplam 7.000,00.-YTL manevi tazminatın olayda hizmet kusuru tam olan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir...."
21. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi tazminatın kısmen kabulü/kısmen reddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü yönlerinden onanmış; başvurucu Ayşe Çiğdem Batur lehine hükmedilen manevi tazminatın miktarı yönünden ise hükmedilen miktarın düşük kaldığı gerekçesiyle bozulmuştur.
22. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/81 esasına kaydedilerek devam edilen yargılamada 1.500 TL manevi tazminatın başvurucu Ayşe Çiğdem Batur'a ayrıca ödenmesine 29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli kararıyla hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
Uyuşmazlığa konu olayda, davacılar lehine hükmedilen maddi tazminat ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının onanmak suretiyle kesinleştiği, davacıların manevi tazminat isteminin kısmen reddedilen kısmının bozulması üzerine davanın görümünün bu yönden devam ettiği ve mahkemece ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi yolunda verilen kararın, davacılar vekili tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen cümle ve 5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesi kapsamında, maddi ve manevi tazminat miktarlarının arttırılması yolunda temyiz isteminde bulunulduğu görülmüştür.
Davacılar vekilinin maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebi, tam yargı davasının bu kısmının onanmak suretiyle kesinleşerek hakkında nihai karar verilmiş olması,davanın bu yönden derdest olmaması karşısında, davacıların 6459 sayılı Yasa kapsamındaki maddi tazminat miktarının arttırılması yolunda yapmış olduğu temyiz başvurusunun kabulüne hukuken olanak bulunmadığından, davacının bu yöndeki temyiz talebinin reddi gerekmektedir.
Davacıların, manevi tazminat miktarının arttırılmasına ilişkin temyiz istemine gelince;
Davacılar tarafından, dava dilekçesinde her bir davacı için talep edilen ve hüküm altına alınan 3.000,00 TL manevi tazminat miktarının, temyiz dilekçesi ile her davacı için 7.000,00 TL arttırılmak suretiyle herbiri için 10.000,00 TL toplamda ise manevi tazminatın 30.000,00 TL'ye yükseltilmesi yolunda talepte bulunulduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/81, K:2013/373 sayılı kararının, davacıların maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebine ilişkin temyiz isteminin reddine, manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında ise, yeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
23. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1050 esasına kaydedilerek devam edilen yargılamada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 22.500 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce, Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/81 Esas, 2013/373 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/557 Esas, 2014/4387 sayılı kararıyla mahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle davacılara ait konutun yıkılması, içindeki eşyaların kullanılamayacak hale gelmesi ve davacıların çocuğu/kardeşi olan İrem Batur’un hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 31.000,00.-TL maddi ile 9.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Mahkememizin, 29/03/2013 tarih ve 2013/81 Esas, 2013/373 sayılı sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/557 Esas, 2014/4387 sayılı kararıyla, mahkeme kararının manevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların 2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi uyarınca manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görüldüğünden;
Davanın, her bir davacı bakımından 10.000 TL olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinden;
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 15/05/2008 tarih ve 2006/980 Esas, 2008/471 sayılı sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2012 gün ve 2012/571 Esas, 2012/2734 sayılı kararıylamahkeme kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının bir başka deyişle, davacı Ayşe Çiğdem Batur için 1.500,00 TL, Ayşe Nurcan Batur için 3.000,00 TL, ve Murat Batur için 3.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının onandığı görüldüğünden, ayrıca davacı Ayşe Çiğdem Batur için8.500,00 TL, Ayşe Nurcan Batur için 7.000,00 TL, ve Murat Batur için 7.000,00 TL manevi olmak üzere 22.500,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığıtarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat isteminin kabulüne, davacılardan Ayşe Çiğdem Batur için 8.500,00 TL, Ayşe Nurcan Batur için 7.000,00 TL, Murat Batur için 7.000,00 TL olmak üzere toplam 22.500,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu 13.11.2000 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı Düzce Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç itibariyle maddi tazminat kısmen kabul, kısmen ret, manevi tazminat ise kabul ile sonuçladığından..."
24.Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
25. Onama kararı, 12/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve 12/5/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
C. Ö.S.nin Vefatına İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
26. Başvurucular Nermin Sarı, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı'nın ilgili idarelere yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için yaptıkları başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucular 2. İdare Mahkemesinde 2001 yılında tam yargı davası açmışlardır. Başvurucular; hizmet kusuru nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 10.000 TL maddi, 9.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
27.2. İdare Mahkemesi 30/10/2002 tarihli ve E.2001/1173 sayılı kararla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar, Dairenin 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla bozulmuştur.
28. Bozma üzerine 1. İdare Mahkemesinin 2006/1616 esasına kaydedilerek devam eden yargılamada 28/5/2008 tarihli kararla başvurucuların maddi tazminat isteminin kabulüyle toplam 10.000 TL maddi tazminat ödenmesine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüyle 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
...meydana gelen deprem sonucu otobüs durağında beklemekte olan Konuralp Belediye Başkanlığına ait belediye otobüsünün üzerine yıkıldığı, otobüsün içerisinde hareket saatini bekleyen davacıların eşi/babaları olan [Ö.S.nin] enkaz altında kalarak hayatını kaybettiği, davacıların yakını olan ... enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 9.000,00.-YTL manevi olmak üzere toplam 19.000,00.-YTL maddi/manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194 sayılı Yasa ve söz konusu binaya ait inşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1580 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu dairenin bulunduğu apartmanın yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, dairenin inşaat ruhsatının ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı tarafından düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası veya taban formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan, davacıların yakını [Ö.S.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken söz konusu binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak öldüğü binanın yıkılmasında davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın %100 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan; davacılardan, müteveffa [Ö.S.nin] çocukları ve eşi için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamak amacıyla re’sen bilirkişi olarak seçilen ... tarafından hazırlanarak dosyaya sunulan raporda; dosya içinde mevcut verilere göre 1-Davacı eş Nermin Sarı'nın maddi tazminat miktarı 68.170,25.-YTL olarak hesaplanmıştır. Talep 5.000.000.000.-TL (5.000,00.-YTL) şeklindedir. 2-Davacı çocuk Ahmet Önder'in destekten yoksun kalma maddi tazminat miktarı 7.070,42.-YTL olarak hesaplanmıştır. Talep 2.500.000.000.-TL (2.500,00.-YTL) şeklindedir. 3- Davacı çocuk Ece'nin destekten yoksun kalma maddi tazminat miktarı 5.821,12.-YTL olarak hesaplanmıştır. Talep 2.500.000.000.-TL (2.500,00.-YTL) şeklinde, rapor düzenlenmiştir.
9.000,00.-YTL Manevi Tazminat istemine gelince:
Davacılardan Nermin Sarı'nın eşi Ahmet Önder Sarı ve Ece Sarı'nın babaları olan [Ö.S.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak ölmesi nedeniyle psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntü karşılığı olarak davacılardan Nermin Sarı için 2.000.-YTL Ahmet Önder Sarı ve Ece Sarı için 1.500,00'er toplam 5.000,00.-YTL manevi tazminatın, olayda hizmet kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir..."
29. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi tazminatın kabulü ve manevi tazminatın kısmen kabulü yönlerinden onanmış; manevi tazminatın reddi yönünden ise bozulmuştur.
30. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/80 esasına kaydedilen davada toplam 4.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine 29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli kararıyla hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/80, K:2013/374 sayılı kararının, davacıların maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebine ilişkin temyiz isteminin reddine, manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında ise, yeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
31. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1071 esasına kaydedilerek devam edilen yargılamada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 25.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce, Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/80 Esas, 2013/374 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/536 Esas, 2014/4386 sayılı kararıylamahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların eşi/babaları olan [Ö.S.nin] belediye otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, Burhaniye Mahallesi, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile 9.000,00.-TL manevi olmak üzere toplam 19.000,00.-TL maddi/manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
Mahkememizin,29/03/2013 tarih ve 2013/80 Esas, 2013/374 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/536 Esas, 2014/4386 sayılı kararıyla, mahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların 2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi uyarınca manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görüldüğünden;
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 28/05/2008 tarih ve 2006/1616 Esas, 2008/489 sayılı sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2012 gün ve 2012/566 Esas, 2012/2727 sayılı kararıylamahkeme kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının bir başka deyişle, davacı Nermin Sarı için 2.000,00 TL, Ahmet Önder Sarı için 1.500,00 TL, ve Ece Sarı için 1.500,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının onandığı görüldüğünden, ayrıca davacı Nermin Sarı için8.000,00 TL, Ahmet Önder Sarı 8.500,00 TL, ve Ece Sarı için 8.500,00 TL manevi olmak üzere toplam 25.000,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığıtarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat isteminin kabulüne, davacılardan Nermin Sarıiçin 8.000,00 TL , Ahmet Önder Sarı için 8.500,00 TL veEce Sarı için 8.500,00 TL olmak üzere toplam 25.000,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu 13.11.2000 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı Düzce Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç itibariyle maddive manevi tazminatkabulile sonuçladığından..."
32.Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
33. Onama kararı, 14/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve 16/5/2016 tarihinde bireysel başvuruyapılmıştır.
D. S.Ç.nin Vefatına İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
34. Zait Çabukoğlu, Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu'nun ilgili idarelere yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için yaptıkları başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucular 2. İdare Mahkemesinde 2001 yılında tam yargı davası açmışlardır. Başvurucular, idarelerin hizmet kusuru nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 8.000 TL maddi, 9.000 TL manevi tazminat (3.000 TL Zait Çabukoğlu için) talep etmişlerdir.
35. 2. İdare Mahkemesi tarafından 30/10/2002 tarihli ve E.2001/1172 sayılı kararla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar, Dairenin 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla bozulmuştur.
36. Bozma üzerine 1. İdare Mahkemesinin 2006/982 esasına kaydedilen davada 8/5/2008 tarihli kararla başvurucuların maddi tazminat isteminin kısmen kabulüyle, başvurucu Gülsüm lehine talebiyle bağlı kalınarak 4.000 TL, başvurucu Zait lehine 3.806,70 TL olmak üzere toplam 7.806,70 TL maddi tazminat ödenmesine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüyle üç başvurucuya toplam 4.000 TL manevi tazminat (1.500 TL Zait Çabukoğlu için) ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, ... üzerinde bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen baba Zait Çabukoğlu için 4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-YTL manevi, anne Gülsüm Çabukoğlu için 4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-YTL manevi, abi Recep Ali Çabukoğlu için 3.000,00.-YTL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır."...
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, ... üzerinde bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen baba Zait Çabukoğlu için 4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-YTL manevi, anne Gülsüm Çabukoğlu için 4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-YTL manevi, abi Recep Ali Çabukoğlu için 3.000,00.-YTL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194 sayılı Yasa ve söz konusu binaya ait inşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1580 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu dairenin bulunduğu apartmanın yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, dairenin inşaat ruhsatının ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı tarafından düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası veya taban formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan, davacıların yakını [S.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken söz konusu binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak öldüğü binanın yıkılmasında davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın %100 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Diğer taraftan; davacılardan, müteveffa [S.Ç.nin] anne/babası olan Gülsüm Çabukoğlu ve Zait Çabukoğlu için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamak amacıyla Mahkememizin 27.11.2006 tarihli ara kararı ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ... tarafından hazırlanarak dosyaya sunulan 24.01.2008 tarihli raporda; davacıların çocuğu olan [S.Ç.nin] deprem nedeniyle vefat etmiş olması nedeniyle, müteveffanın annesi Gülsüm Çabukoğlu için 4.630,24.-YTL, müteveffanın babası Zait Çabukoğlu için 3.806,70-YTL olmak üzere destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış olup hizmet kusuru tam olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın anne Gülsüm Çabukoğlu için taleple bağlı kalınarak 4.000.00.-YTL baba Zait Çabukoğlu için 3.806,70.-YTL destekten yoksun kalma tazminatını ödemesi gerekmektedir.
Manevi Tazminat istemlerine gelince:
Davacılardan Gülsüm Çabukoğlu ve Zait Çabukoğlu’nun çocuğu, Recep Ali Çabukoğlu’nun kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak ölmesi nedeniyle psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntü karşılığı olarak davacılardan Gülsüm Çabukoğlu ve Zait Çabukoğlu’ndan her biri için 1.500,00.- YTL, Recep Ali Çabukoğlu için1.000,00.-YTL tazminatın, olayda hizmet kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir..."
37. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü ile maddi tazminatın kısmen reddi yönlerinden onanmış; manevi tazminatın kısmen reddi yönünden ise bozulmuştur.
38. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/85 esasına kaydedilen davada toplam 5.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine 29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli kararıyla hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/85, K:2013/370 sayılı kararının, davacıların maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebine ilişkin temyiz isteminin reddine, manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında ise, yeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
39. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1073 esasına kaydedilen davada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 26.000 TL manevi tazminatın (8.500 TL Zait Çabukoğlu için) başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce, Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/85 Esas, 2013/370 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/568 Esas, 2014/4388 sayılı kararıylamahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, Burhaniye Mahallesi, ... üzerinde bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen baba Zait Çabukoğlu için 4.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-TL manevi, anne Gülsüm Çabukoğlu için 4.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-TL manevi, abi Recep Ali Çabukoğlu için 3.000,00.-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
Mahkememizin, 29/03/2013 tarih ve 2013/85 Esas, 2013/370 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/568 Esas, 2014/4388 sayılı kararıyla, mahkeme kararının manevi tazminata ilişkin kısmının, davacıların 2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi uyarınca manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görüldüğünden;
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 08/05/2008 tarih ve 2006/982 Esas, 2008/445 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 08/05/2012 gün ve 2012/574 Esas, 2012/2728 sayılı kararıyla mahkeme kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının bir başka deyişle, davacı Gülsüm Çabukoğlu için 1.500,00 TL manevi, Zait Çabukoğlu için 1.500,00 TL manevi ve Recep Ali Çabukoğlu için 1.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının onandığı görüldüğünden, ayrıca Gülsüm Çabukoğlu için 8.500,00 TL manevi, Zait Çabukoğlu için 8.500,00 TL manevi veRecep Ali Çabukoğlu için 9.000,00 TL manevi olmak üzere 26.000,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat isteminin kabulüne, davacılardan Gülsüm Çabukoğlu için 8.500,00 TL, Zait Çabukoğlu için 8.500,00 TL, Recep Ali Çabukoğlu için 9.000,00 TL olmak üzere toplam 26.000,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu 13.11.2000 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı Düzce Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç itibariyle maddi tazminat kısmen kabule, kısmen ret, manevi tazminat ise kabul ile sonuçladığından,..."
40. Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
41. Onama kararı, 12/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve 12/5/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
42. Bireysel başvuru sonrasında Anayasa Mahkemesince yapılan eksiklik bildirimi üzerine başvurucular vekili tarafından verilen 10/3/2017 tarihli dilekçeyle başvurucular Gülsüm ve Recep Ali Çabukoğlu tarafından nüfus cüzdanı fotokopisi iletilmediğinden bu başvurucular açısından başvurudan feragat edildiği, diğer başvurucu Zait Çabukoğlu açısından ise bireysel başvurunun incelenmesinin talep edildiği bildirilmiştir.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
43. Mahkemenin 11/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
44. Başvurucular, yakınlarının kamu makamlarının ihmali sonucu yaşamlarını yitirmesi nedeniyle açtıkları tam yargı davalarında hükmedilen tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ve caydırıcılığı bulunmadığını belirterek yaşam ve adil yargılanma haklarının; tam yargı davalarının makul sürede tamamlanmaması nedeniyle adil yargılanma haklarının, ayrıca Anayasa'nın 56. maddesinde düzenlenen sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
45. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.”
46. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, başvuru formlarında yaşam hakkına ilişkin yükümlülüklerin ihlal edildiğini açık bir biçimde ileri sürmeseler de, başvurucuların ölüm olaylarında yaşam hakkının ihlali olduğuna vurgu yaptıkları görüldüğünden, başvurucuların yakınlarının kamu makamlarının ihmali sonucu yaşamlarını yitirdiğini ileri sürerek açtıkları tam yargı davalarında hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğu yönündeki iddialarının Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Başvurucular Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu Yönünden
48. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Davadan feragat hâlinde, düşme kararı verilir.”
49. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün “Düşme kararı” kenar başlıklı 80. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Bölümler ya da komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hallerde düşme kararı verilebilir:
a) Başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi
…
(2) Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâllerde incelemeye devam edebilir."
50. Başvurucuların vekili, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurudan bu başvurucular yönünden feragat edildiğini belirtmiştir. Somut olayda başvurudan feragat edilmesine rağmen başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden de bulunmamaktadır.
51. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu başvurucular yönünden, kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin feragat nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekir.
2. Diğer Başvurucular Yönünden
a. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
52. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka yönelik bir başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olaylarda müteveffalar, başvurucuların eşi, çocukları ya da kardeşleridir. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
53. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
54. Anayasa Mahkemesi açısından idari makamlar ve derece mahkemeleri tarafından başvurucular lehine bir tedbir ya da kararın alınması suretiyle ihlalin tespit edilmesi, verilen karar ile bu ihlalin uygun ve yeterli biçimde giderilmesi hâlinde ilgili tarafın artık mağdur olduğu ileri sürülemeyecektir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 83).
55. Mağduriyetin giderilmesi, özellikle ihlal edildiği ileri sürülen hakkın niteliği ve ihlali tespit eden kararın gerekçesi ile bu kararın ardından ilgili açısından uğradığı zararların devam edip etmediğine bağlıdır. Başvuruculara sağlanan telafi imkânının uygun ve yeterli olup olmadığına ilişkin karar, söz konusu anayasal temel hak ve özgürlüğün ihlalinin niteliği gözönünde bulundurularak dava koşullarının tamamının değerlendirilmesi sonucunda verilebilecektir. Bu çerçevede bir başvurucunun mağdur sıfatı, Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet ettiği durum için aynı zamanda idari veya yargısal bir kararla kendisine ödenmesine karar verilen tazminata da bağlı olabilecektir (Sadık Koçak ve diğerleri, § 84).
56. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı bağlamında mağduriyetin giderilip giderilmediğinin tespiti açısından kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana gelen ölüm olayları ile ihmal sonucu meydana gelen ölüm olayları arasında bir ayrım yapmak gerekir (Mehmet Aydoğan ve Nufer Aydoğan, B. No: 2013/3775, 14/4/2016, § 55).
57. Kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin davalarda, Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin ölümcül saldırı durumunda sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda yürütülen idari ve hukuki soruşturmalar ve davalar sonucunda sadece tazminat ödenmesi yaşam hakkı ihlalini gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).
58.Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük, her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
59. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmali olduğu, yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri gözardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -bireyler kendi inisiyatifleriyle ne gibi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsunlar- insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması Anayasa'nın 17. maddesinin ihlaline neden olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 60).
60. Mevcut başvuruda olayların ilgili kamu makamının ihmali nedeniyle gerçekleştiği açıktır. Nitekim başvurucuların da iddiası ölüm olaylarının kamu makamlarının ihmali nedeniyle gerçekleştiği yönündedir. Başvurucular davalar neticesinde uygun ve yeterli tazminatlara karar verilmemesi nedeniyle mağduriyetlerinin giderilmediğini iddia etmişlerdir.
61. Başvurunun incelenmesinden, idare mahkemeleri tarafından yapılan yargılamalarda, dört ölüm olayında da ilgili kamu makamlarının başvurucuların yakınlarının vefat etmesinde tam kusurlu olduğunun tespit edildiği ve başvurucuların zararlarının hizmet kusuru ilkesine göre karşılanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı görülmektedir. Başvuruya konu olaylarda başvurucuların yakınlarının ölümlerinden kamu makamlarının sorumlu olduğunun tespit edilmesi, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğinin ve yaşam hakkının devlete yüklediği yaşamı koruma pozitif yükümlülüğünün kamu makamları tarafından yerine getirilmediğinin derece mahkemelerince açıkça kabul edildiği anlamına gelmektedir.
62. Dolayısıyla bu noktada söz konusu davalarda ihlal nedeniyle ödenmesine karar verilen tazminat miktarlarının yetersiz olduğu iddialarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Başvuruya konu dört olay incelendiğinde öncelikle 1. ve 2. İdare Mahkemelerince tüm başvurucular lehine ödenmesine hükmedilen maddi tazminat miktarlarının Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde verilen kararlarla onandığı (bkz. §§ 13, 21, 29, 37) görülmüştür. Bu bakımdan Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıç tarihi olan 23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılan maddi tazminat miktarları bakımından bir değerlendirme yapılamayacağının belirtilmesi gerekir.
63. Başvuruculara ödenmesine hükmedilen manevi tazminat miktarları incelendiğinde ise başvurucular Recep Çatana, Sevim Çatana, Özgür Çatana ve Onur Çatana ile Şiringül (Boybeyi) Çatana tarafından toplam 15.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu (bkz. § 10), başvuruculara 20/3/2008 tarihli kararla toplam 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği (bkz. § 12), bu miktarın Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 13), başvurucuların temyiz dilekçelerinde manevi tazminat taleplerini toplam 50.000 TL'ye yükseltmeleri üzerine başvuruculara toplam 44.000 TL manevi tazminatın ayrıca ödenmesine karar verildiği (bkz. § 15) görülmüştür.
64. Başvurucular Ayşe Nurcan Batur, Murat Batur ve Ayşe Çiğdem Batur tarafından toplam 9.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu (bkz. § 18), başvuruculara 15/5/2008 tarihli kararla toplam 7.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği (bkz. § 20), bu miktarın Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 21), başvurucuların temyiz dilekçelerinde manevi tazminat taleplerini toplam 30.000 TL'ye yükseltmeleri üzerine başvuruculara toplam 22.500 TL manevi tazminatın ayrıca ödenmesine karar verildiği (bkz. § 23) görülmüştür.
65. Başvurucular Nermin Sarı, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı tarafından toplam 9.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu (bkz. § 26), başvuruculara 28/5/2008 tarihli kararla toplam 5.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği (bkz. § 28), bu miktarın Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 29), başvurucuların temyiz dilekçelerinde manevi tazminat taleplerini toplam 30.000 TL'ye yükseltmeleri üzerine başvuruculara toplam 25.000 TL manevi tazminatın ayrıca ödenmesine karar verildiği (bkz. § 31) görülmüştür.
66. Son olarak başvurucu Zait Çabukoğlu'nun kendisi için 3.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu (bkz. § 34), başvurucuya 8/5/2008 tarihli kararla toplam 1.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği (bkz. § 36), bu miktarın Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 37), başvurucunun temyiz dilekçesinde manevi tazminat talebini kendisi için 10.000 TL'ye yükseltmesi üzerine başvurucuya kendisi için 8.500 TL manevi tazminatın ayrıca ödenmesine karar verildiği (bkz. § 39) görülmüştür.
67. Tüm bu bilgiler ışığında kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında gerçekleştirilen hizmet kusuru nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde derece mahkemeleri tarafından belirlendiği yargılamalar neticesinde başvurucuların talep ettikleri manevi tazminat miktarlarının tümünün kendilerine ödenmesine karar verildiği görüldüğünden ve -derece mahkemeleri kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik de tespit edilmediği müddetçe- Anayasa Mahkemesinin tazminat miktarlarının belirlenmesi konusunda derece mahkemelerinin takdir yetkisine müdahalesi söz konusu olamayacağından, başvurucuların söz konusu ihlaller nedeniyle yeterli tazminata karar verilmediğini ileri sürerek mağduriyetlerinin giderilmediği iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
68. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
69. Başvurucular, olaylarla ilgili olarak açtıkları tam yargı davalarının makul sürede sonuçlandırılmadığını ileri sürmüşlerdir.
70. Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
71. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerine Bakanlık İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
72. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-36).
73. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 33-36). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
74. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
75. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucular Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu yönünden başvurunun feragat nedeniyle DÜŞMESİNE,
B. 1. Diğer başvurucular yönünden yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer başvurucular yönünden makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 11/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.