TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET ÖNDER SARI VE
DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9291)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ahmet
Önder SARI
|
|
|
2. Ece SARI
|
|
|
3. Nermin SARI
|
|
|
4. Ayşe
Çiğdem BATUR
|
|
|
5. Ayşe
Nurcan BATUR
|
|
|
6. Murat
BATUR
|
|
|
7. Onur
ÇATANA
|
|
|
8. Özgür
ÇATANA
|
|
|
9. Recep
ÇATANA
|
|
|
10. Sevim
ÇATANA
|
|
|
11. Şiringül ÇATANA (BOYBEYİ)
|
|
|
12. Zait
ÇABUKOĞLU
|
|
|
13. Gülsüm
ÇABUKOĞLU
|
|
|
14. Recep
Ali ÇABUKOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Ayşegül
ŞENOL CAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, deprem nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarında
kusuru bulunduğu ileri sürülen idare aleyhine açılan tam yargı davalarında
yetersiz tazminata hükmedilmesi nedeniyle yaşam hakkının; tam yargı davasının
uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. 2016/9291 numaralı başvuru, başvurucular Recep Çatana, Sevim
Çatana, Özgür Çatana, Onur Çatana ve Şiringül Çatana
(Boybeyi) tarafından, 2016/9293 numaralı başvuru,
başvurucular Ayşe Nurcan Batur, Murat Batur ve Ayşe Çiğdem Batur tarafından, 2017/35719
numaralı başvuru, başvurucular Zait Çabukoğlu, Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali
Çabukoğlu tarafından 12/5/2016 tarihinde; 2016/9811 numaralı başvuru ise
başvurucular Nermin Sarı, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı tarafından 16/5/2016
tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5.2016/9293, 2016/9811 ve 2017/35719 numaralı başvuruların konu
bakımından hukuki irtibat nedeniyle 2016/9291 numaralı başvuru dosyasında
birleştirilmesine, incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına ve diğer
dosyaların kapatılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. 12/11/1999 tarihinde Bolu'nun Düzce ilçesinde meydana gelen
depremde başvuruculardan Ayşe Nurcan Batur ile Murat Batur'un çocuğu ve Ayşe
Çiğdem Batur'un kardeşi olan İ.B. evlerinin yıkılması sonucunda;
başvuruculardan Recep Çatana ile Sevim Çatana'nın çocuğu, Özgür Çatana ve Onur
Çatana ile Şiringül (Boybeyi)
Çatana'nın kardeşi olan N.Ç., başvuruculardan Zait Çabukoğlu ve Gülsüm
Çabukoğlu'nun çocuğu, Recep Ali Çabukoğlu'nun kardeşi olan S.Ç. ve son olarak
başvuruculardan Nermin Sarı'nın eşi, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı'nın babası
olan Ö.S. durakta otobüsün kalkmasını beklerken yakında bulunan binanın üzerilerine yıkılması sonucunda vefat etmiştir.
A. N.Ç.nin Vefatına İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası
Süreci
9. Başvurucular Recep Çatana, Sevim Çatana, Özgür Çatana ve Onur
Çatana ile Şiringül (Boybeyi)
Çatana 2/11/2000 tarihinde ilgili idarelere yakınlarının vefatı nedeniyle
uğradıkları zararın tazmini için başvuruda bulunmuş; başvurunun zımnen reddi
üzerine Sakarya 2. İdare Mahkemesi (2. İdare Mahkemesi) nezdinde 12/3/2001
tarihinde tam yargı davası açmışlardır.
10. 2. İdare Mahkemesi tarafından 20/4/2001 tarihli ve
E.2001/497 sayılı kararla dilekçenin reddine karar verilmesi üzerine
başvurucular yeni dilekçeyle hizmet kusuru nedeniyle yakınlarının vefat
ettiğini ileri sürerek toplam 8.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminata
hükmedilmesine karar verilmesi talebiyle tam yargı davası açmışlardır.
11. 2. İdare Mahkemesi 30/10/2002 tarihli ve E.2001/993 sayılı
kararıyla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar,
Danıştay 6. Dairesinin (Daire) 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla
bozulmuştur.
12. Bozma üzerine Sakarya 1. İdare Mahkemesinin (1. İdare
Mahkemesi) 2006/981 esasına kaydedilen davada 20/3/2008 tarihli kararla
başvurucuların maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle 3.669,62 TL
maddi ve 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin
ilgili kısımları şöyledir:
"...
...enkaz altında kalarak hayatını
kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı
ileri sürülen 8.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 15.000,00.-YTL
manevi olmak üzere toplam 23.000,00.-YTL maddi/manevi zararın olay tarihinden
itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
...
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle
bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194
sayılı Yasa ve söz konusu binaya ait inşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan
1580 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat
ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve
inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve
görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu dairenin bulunduğu
apartmanın yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, dairenin inşaat
ruhsatının ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı
tarafından düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme
çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası veya taban
formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye
tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan
edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan,
davacıların yakını [N.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini
beklemekte iken söz konusu binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu
enkaz altında kalarak öldüğü binanın yıkılmasında davalı Düzce Belediye
Başkanlığı’nın %100 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
ülkenin deprem bölgesi haritalarının hazırlanması, afet bölgelerinde yapılacak
yapılar hakkındaki yönetmeliklerin çıkartılması konusunda üzerine düşen
görevleri yerine getirdiği, yine 3194 sayılı Yasa ve ilgili yönetmeliklere göre
yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında
gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni
verilmesi mücavir alan sınırları içinde belediyenin yetki ve görevleri arasında
olduğundan, Düzce Valiliğinin yapının yıkılmasında kusurunun bulunmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer taraftan; davacılardan, müteveffa [N.Ç.nin] anne/babası
olan Sevim Çatana ve Recep Çatana için destekten yoksun kalma tazminatı
hesaplamak amacıyla re'sen bilirkişi olarak seçilen
... tarafından hazırlanarak dosyaya sunulan raporda; davacıların çocuğu/kardeşi
olan [N.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda
bulunan bir binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında
kalarak öldüğü, müteveffanın olay tarihinde 18 yaşında, bekar ve asgari ücretle
çalışmakta olduğu, babasının SSK emeklisi, annesinin ev kadını olduğu, başka
gelirlerinin bulunmadığı, kardeşlerinin olay tarihinde sosyal durumları
itibariyle ailenin geçimine katkıda bulunması gerekliliği ve müteveffanın en
azından muhtemel evleneceği 22 yaşını ikmal ettiği 2003 yılı sonuna kadar
kazancından ailesine destek vereceği, evlenmesiyle ve ailesine katkıda
bulunacak iki erkek kardeşinin varlığıyla desteğinin son bulacağının kabulünün
gerekeceği hususları göz önünde bulundurularak müteveffanın annesi Sevim Çatana
için 1.834,81.-YTL, müteveffanın babası Recep Çatana için 1.834,81-YTL olmak
üzere toplam 3.669,62.-YTL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış olup
hizmet kusuru tam olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın toplam
3.669,62.-YTL destekten yoksun kalma tazminatını davacılardan müteveffanın
annesi Sevim Çatana ve babası Recep Çatana’ya ödemesi gerekmektedir.
...[N.Ç.nin] belediye
otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir
binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak ölmesi
nedeniyle psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem
ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntü karşılığı olarak
davacılardan Sevim Çatana ve Recep Çatana’dan her biri için 1.500,00.- YTL,Onur Çatana,Özgür Çatana ve Şiringül Çatana’dan her biri için 1.000,00.-YTL olmak üzere
toplam 6.000,00.-YTL manevi tazminatın, olayda hizmet kusuru bulunan Düzce
Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir."
13. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi tazminatın
kısmen kabulü/kısmen reddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü yönlerinden
onanmış; manevi tazminatın kısmen reddi yönünden bozulmuştur.
14. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/86 esasına kaydedilerek
devam edilen yargılamada 9.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca
ödenmesine 29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli
kararıyla hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı
şöyledir:
"...
Uyuşmazlığa konu olayda, davacılar lehine
hükmedilen maddi tazminat ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin
kısmının onanmak suretiyle kesinleştiği, davacıların manevi tazminat isteminin
kısmen reddedilen kısmının bozulması üzerine davanın görümünün bu yönden devam
ettiği ve mahkemece ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi yolunda verilen
kararın, davacılar vekili tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen
cümle ve 5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesi kapsamında, manevi tazminat
miktarının arttırılması yolunda temyiz isteminde bulunulduğu;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
16. maddesinin 1. fıkrasında, 'Taraflar,sürenin
geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak
iddia edemezler.' kuralına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle: 'Ancak, tam yargı
davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları
gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir
defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin
dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.'
cümlesi eklenmiştir. Anılan Yasanın 5. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya getirilen
geçici 7. maddede: 'bu Kanunun 16 ncı
maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük
tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.' kuralına yer verilmiştir.
Davacıların temyiz isteminin manevi tazminat
yönünden görüşülmesi aşamasında, 2577 sayılı Yasanın 16. maddesinin 4.
fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesi ile bir defaya mahsus olmak üzere
tazminat miktarının arttırılmasına olanak sağlanmış, 5. maddesiyle getirilen
geçici 7. maddesinde ise kanun yolu aşaması dahil, derdest davalarda da uygulanmasına
olanak sağlanmıştır.
Davacılar tarafından, dava dilekçesinde her bir davacı için talep
edilen ve hüküm altına alınan 3.000,00 TL manevi tazminat miktarının, temyiz
dilekçesi ile her davacı için 7.000,00 TL arttırılmak suretiyle herbiri için 10.000,00 TL toplamda ise manevi tazminatın
50.000,00 TL'ye yükseltilmesi yolunda talepte bulunulduğu görülmektedir.
Bu durumda, 6459 sayılı Yasayla 2577 sayılı
Yasanın 16. maddesinin 4. fıkrasınaeklenen kural ile
geçici 7. maddesine göre harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere
kabulü gerekmekte ise de, adli yardım istemi kabul
edilen davacıların manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında
İdare Mahkemesince gerekli işlemler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare
Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/86, K:2013/372 sayılı kararının
manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkındayeniden
karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
15. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1051 esasına kaydedilerek devam
edilen yargılamada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 44.000 TL manevi tazminatın
başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce,
Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/86 Esas, 2013/372 sayılı kararının
Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/561 Esas, 2014/4389 sayılı kararıylamahkeme kararınınmanevi
tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması
talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım
yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat
miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [N.Ç.nin] belediye
otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, Burhaniye
Mahallesi, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 12.11.1999
tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak
hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle
uğranıldığı ileri sürülen 8.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile
15.000,00.-TL manevi olmak üzere toplam 23.000,00.-TL maddi/manevi zararın olay
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken
ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
...
Mahkememizin,29/03/2013 tarih ve 2013/86 Esas,
2013/372 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve
2014/561 Esas, 2014/4389 sayılı kararıyla, mahkeme kararınınmanevi
tazminata ilişkin kısmının, davacıların2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi
uyarınca manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu
görüldüğünden;
Davanın, her bir davacı bakımından 10.000 TL
olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinden;
...
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu
davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir
üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat
talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 20/03/2008 tarih ve 2006/981
Esas, 2008/278 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2012 gün ve
2012/570 Esas, 2012/2733 sayılı kararıyla mahkeme kararının manevi tazminatın
kısmen kabulüne ilişkinhüküm fıkrasının bir başka
deyişle, davacı Sevim Çatana için 1.500,00 TL manevi, Recep Çatana için
1.500,00 TL manevi, Onur Çatana için 1.000,00 TL manevi, Özgür Çatana için
1.000,00 TL manevi, Şiringül Çatana için 1.000,00 TL
manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının onandığı görüldüğünden, ayrıca
davacı Sevim Çatana için 8.500,00 TL manevi, Recep Çatana için 8.500,00 TL
manevi, Onur Çatana için 9.000,00 TL manevi, Özgür Çatana için 9.000,00 TL
manevi, Şiringül Çatana için 9.000,00 TL manevi olmak
üzere toplam 44.000,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce
Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat
isteminin kabulüne, davacılardan Sevim Çatana için 8.500,00 TL manevi, Recep
Çatana için 8.500,00 TL manevi, Onur Çatana için 9.000,00 TL manevi, Özgür
Çatana için 9.000,00 TL manevi, Şiringül Çatana için
9.000,00 TL olmak üzere toplam 44.000,00.-TL manevi tazminatın davacıların
idareye başvurduğu 13.11.2000 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle
birlikte davalı Düzce Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine,
dava sonuç itibariyle maddi tazminat kısmen kabul, kısmen ret, manevi tazminat
ise kabul ile sonuçladığından, ..."
16.Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
17. Onama kararı, 12/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve
12/5/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
B. İ.B.nin Vefatına
İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
18. Başvurucular Ayşe Nurcan Batur, Murat Batur ve Ayşe Çiğdem
Batur'un, yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için ilgili
idarelere yaptıkları başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucular 2. İdare
Mahkemesi nezdinde 2001 yılında tam yargı davası açmıştır. Başvurucular, hizmet
kusuru nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 31.000 TL
maddi, 9.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep
etmişlerdir.
19. 2. İdare Mahkemesi tarafından 30/10/2002 tarihli ve
E.2001/490 sayılı kararla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar
verilmiştir. Karar, Dairenin 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla
bozulmuştur.
20. Bozma üzerine 1. İdare Mahkemesinin 2006/980 esasına
kaydedilerek devam edilen yargılamada 15/5/2008 tarihli kararla başvurucuların
maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle 20.727 TL maddi, 7.500 TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
...dairenin 12.11.1999 tarihinde meydana gelen
deprem sonucu yıkıldığı, davacılardan Murat Batur ile Ayşe Nurcan Batur’un
çocuğu, Ayşe Çiğdem Batur’un kardeşi olan [İ.B.nin] enkaz altında
kalarak hayatını kaybettiği, yıkılan konutun içerisinde bulunan ev eşyalarının
kullanılamayacak duruma geldiği, 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem
nedeniyle davacılara ait konutun yıkılması, içindeki eşyaların kullanılamayacak
hale gelmesi ve davacıların çocuğu/kardeşi olan [İ.B.nin] hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet
kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen yıkılan konut ve içinde
kullanılamayacak duruma gelen eşyalar için 25.000,00.-YTL ve davacılardan Murat
Batur için 3.000,00.- YTL ile Ayşe Nurcan Batur için 3.000,00.- YTL destekten
yoksun kalma olmak üzere toplam 31.000,00.- YTL maddi ile her bir davacı için
3.000,00.-YTL olmak üzere toplam 9.000,00.-YTL manevi zararın olay tarihinden
itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle
bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
...
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle
bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194
sayılı Yasa ve ilgili Yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat
ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve
inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve
görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu konutun bulunduğu
yapının yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, konutun inşaat ruhsatı
ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı tarafından
düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme
çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası ve taban
formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye
tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan
edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan,
davacıların ev eşyalarının enkaz altında kalarak kullanılamaz hale geldiği ve
davacıların çocuğu/kardeşi olan [İ.B.nin] enkaz altında kalarak hayatını kaybettiği konutun
yıkılmasında davalı Düzce Belediye Başkanlığının %100 (tam) kusurlu olduğu
kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle, davacılardan Ayşe Nurcan Batur’un
maliki olduğu dairenin bulunduğu binanın yıkılmasında %100 oranında hizmet
kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı’nın, söz konusu dairenin yıkılmasından
dolayı meydana gelen 7.637,846.-YTL maddi zararı tazmin etmesi gerekmektedir.
Öte yandan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
ülkenin deprem bölgesi haritalarının hazırlanması, afet bölgelerinde yapılacak
yapılar hakkındaki yönetmeliklerin çıkartılması konusunda üzerine düşen
görevleri yerine getirdiği, yine 3194 sayılı Yasa ve ilgili yönetmeliklere göre
yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında
gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni
verilmesi mücavir alan sınırları içinde belediyenin yetki ve görevleri arasında
olduğundan davalılardan Düzce Valiliği’nin söz konusu yapının yıkılmasında
kusurunun bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
...
Bu kapsamda, davacılardan Murat Batur ile Ayşe
Nurcan Batur’un için talep edilen toplam 6.000,00.-YTL destekten yoksun kalma
tazminatını hak edip etmediklerinin araştırılması, destekten yoksun kalma
tazminat miktarının tespit edilmesi amacıyla Mahkememizin 14.09.2007 gün ve
E:2006/980 sayılı kararı üzerine ... tarafından dosya üzerinde hesap yönünden
bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
...
... olay tarihinde henüz 12 yaşında olan [İ.B.nin] ölümü nedeniyle
annenin ve babanın farazi desteklerini yitirdiği, Borçlar
Kanununun 45’inci maddesi ve yerleşik Yargı Kararları doğrultusunda
maddi zarara uğradıklarının tartışmasız olduğu, bu doğrultuda baba Murat Batur
için destekten yoksun kalma tazminatının 8.648.26 YTL olarak hesaplandığı, anne
Ayşe Nurcan Batur için destekten yoksun kalma tazminatının 12.807,92 YTL olarak
hesaplandığı belirtilmektedir.
Yukarıda içeriği açıklanan bilirkişi raporunun
taraflara tebliğ edilmesi üzerine, davalı Düzce Belediye Başkanlığı vekili
tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de bilirkişi raporunda yer
alan tespit ve değerlendirmeler göz önüne alındığında bu itiraz yerinde
görülmemiş, bilirkişi raporu Mahkememizce hükme esas alınabilecek yeterlilikte
bulunmuştur.
Bu itibarla, İdari Yargılama Sistemi içinde
davacıların talebiyle bağlı kalınarak karar verildiğinden, taleple bağlı
kalınarak 3.000,00.-YTL maddi tazminatın Murat Batur’a ve 3.000,00.-YTL maddi
tazminatın Ayşe Nurcan Batur’a, davacıların müşterek çocuklarının enkaz altında
kalarak hayatını kaybettiği binanın yıkılmasında (%100) hizmet kusuru bulunan
davalı idarelerden Düzce Belediye Başkanlığı tarafından ödenmesi gerekmektedir.
Öte yandan, eşya bedelinin tespiti için
Mahkememizin E:2005/2934 sayılı dava dosyasında yapılan 27.09.2006 tarihli ara
kararına Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı tarafından verilen cevapta 2000
yılında ortalama bir evde olması gereken eşyaların toplam değeri 7.090,00.-YTL
olarak bildirilmiş olup, davacıların oturdukları konutun bulunduğu binanın
yıkılmasında %100 oranında hizmet kusuru bulunan Düzce Belediye Başkanlığı’nın
davacılara ait ev eşyalarının enkaz altında kalması nedeniyle meydana gelen
7.090,00.-YTL maddi zararı da tazmin etmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
...
Davacılardan Ayşe Nurcan Batur’un sahip olduğu
konutun yıkılması, konut içerisinde bulunan ev eşyalarının kullanılamayacak
hale gelmesi ve davacılardan Murat Batur ileAyşe
Nurcan Batur’un çocuğu ve Ayşe Çiğdem Batur’un kardeşi olan [İ.B.nin] depremde
yıkılan konutun enkazı altında kalarak hayatını kaybetmesi sonucu psikolojik
olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem ve üzüntü duydukları
açık olduğundan, bu elem ve üzüntünün karşılığı olarak davacılardan Murat Batur
ve Ayşe Nurcan Batur’dan her biri için 3.000,00.-YTL, Ayşe Çiğdem Batur için
1.000,00.-YTL olmak üzere toplam 7.000,00.-YTL manevi tazminatın olayda hizmet
kusuru tam olan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi
gerekmektedir...."
21. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi tazminatın
kısmen kabulü/kısmen reddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü yönlerinden
onanmış; başvurucu Ayşe Çiğdem Batur lehine hükmedilen manevi tazminatın
miktarı yönünden ise hükmedilen miktarın düşük kaldığı gerekçesiyle
bozulmuştur.
22. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/81 esasına kaydedilerek
devam edilen yargılamada 1.500 TL manevi tazminatın başvurucu Ayşe Çiğdem
Batur'a ayrıca ödenmesine 29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014
tarihli kararıyla hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin
ilgili kısmı şöyledir:
"...
Uyuşmazlığa konu olayda, davacılar lehine
hükmedilen maddi tazminat ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin
kısmının onanmak suretiyle kesinleştiği, davacıların manevi tazminat isteminin
kısmen reddedilen kısmının bozulması üzerine davanın görümünün bu yönden devam
ettiği ve mahkemece ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi yolunda verilen
kararın, davacılar vekili tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen
cümle ve 5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesi kapsamında, maddi ve manevi
tazminat miktarlarının arttırılması yolunda temyiz isteminde bulunulduğu
görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
16. maddesinin 1. fıkrasında, 'Taraflar,sürenin
geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak
iddia edemezler.' kuralına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle: 'Ancak, tam yargı
davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları
gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir
defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin
dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.'
cümlesi eklenmiştir. Anılan Yasanın 5. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya getirilen
geçici 7. maddede: 'bu Kanunun 16 ncı
maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük
tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.' kuralına yer verilmiştir.
Davacılar vekilinin maddi tazminat miktarının
arttırılması yolundaki talebi, tam yargı davasının bu kısmının onanmak
suretiyle kesinleşerek hakkında nihai karar verilmiş olması,davanın bu yönden derdest olmaması karşısında,
davacıların 6459 sayılı Yasa kapsamındaki maddi tazminat miktarının
arttırılması yolunda yapmış olduğu temyiz başvurusunun kabulüne hukuken olanak
bulunmadığından, davacının bu yöndeki temyiz talebinin reddi gerekmektedir.
Davacıların, manevi tazminat miktarının
arttırılmasına ilişkin temyiz istemine gelince;
Davacıların temyiz isteminin manevi tazminat
yönünden görüşülmesi aşamasında, 2577 sayılı Yasanın 16. maddesinin 4.
fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesi ile bir defaya mahsus olmak üzere
tazminat miktarının arttırılmasına olanak sağlanmış, 5. maddesiyle getirilen
geçici 7. maddesinde ise kanun yolu aşaması dahil, derdest davalarda da
uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
Davacılar tarafından, dava dilekçesinde her
bir davacı için talep edilen ve hüküm altına alınan 3.000,00 TL manevi tazminat
miktarının, temyiz dilekçesi ile her davacı için 7.000,00 TL arttırılmak
suretiyle herbiri için 10.000,00 TL toplamda ise
manevi tazminatın 30.000,00 TL'ye yükseltilmesi yolunda talepte bulunulduğu
görülmektedir.
Bu durumda, 6459 sayılı Yasayla 2577 sayılı
Yasanın 16. maddesinin 4. fıkrasınaeklenen kural ile
geçici 7. maddesine göre harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere
kabulü gerekmekte ise de, adli yardım istemi kabul
edilen davacıların manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında
İdare Mahkemesince gerekli işlemler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare
Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/81, K:2013/373 sayılı kararının,
davacıların maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebine ilişkin
temyiz isteminin reddine, manevi tazminat miktarının arttırılması talebi
hakkında ise, yeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
23. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1050 esasına kaydedilerek devam
edilen yargılamada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 22.500 TL manevi tazminatın
başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce,
Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/81 Esas, 2013/373 sayılı kararının
Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/557 Esas, 2014/4387 sayılı
kararıyla mahkeme kararınınmanevi tazminata ilişkin
kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu
görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım yönünden dava dosyası yeniden
incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat miktarını arttırma talebinin 2577
sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin
gereği görüşüldü:
Dava; 12.11.1999 tarihinde meydana gelen
deprem nedeniyle davacılara ait konutun yıkılması, içindeki eşyaların
kullanılamayacak hale gelmesi ve davacıların çocuğu/kardeşi olan İrem Batur’un
hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle
uğranıldığı ileri sürülen 31.000,00.-TL maddi ile 9.000,00.-TL manevi tazminatın
olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar
verilmesi istemiyle açılmıştır.
...
Mahkememizin, 29/03/2013 tarih ve 2013/81
Esas, 2013/373 sayılı sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014
gün ve 2014/557 Esas, 2014/4387 sayılı kararıyla, mahkeme kararının manevi
tazminata ilişkin kısmının, davacıların 2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi uyarınca
manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görüldüğünden;
Davanın, her bir davacı bakımından 10.000 TL
olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinden;
...
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu davacıların
çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir üzüntü ve elem
duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat talepleri göz önünde
tutulduğunda, Mahkememizin, 15/05/2008 tarih ve 2006/980 Esas, 2008/471 sayılı
sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2012 gün ve 2012/571 Esas,
2012/2734 sayılı kararıylamahkeme kararının manevi
tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının bir başka deyişle, davacı
Ayşe Çiğdem Batur için 1.500,00 TL, Ayşe Nurcan Batur için 3.000,00 TL, ve
Murat Batur için 3.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının
onandığı görüldüğünden, ayrıca davacı Ayşe Çiğdem Batur için8.500,00 TL, Ayşe
Nurcan Batur için 7.000,00 TL, ve Murat Batur için 7.000,00 TL manevi olmak
üzere 22.500,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığıtarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat
isteminin kabulüne, davacılardan Ayşe Çiğdem Batur için 8.500,00 TL, Ayşe
Nurcan Batur için 7.000,00 TL, Murat Batur için 7.000,00 TL olmak üzere toplam
22.500,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu 13.11.2000
tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı Düzce Belediye
Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç itibariyle maddi
tazminat kısmen kabul, kısmen ret, manevi tazminat ise kabul ile sonuçladığından..."
24.Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
25. Onama kararı, 12/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve
12/5/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
C. Ö.S.nin Vefatına
İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
26. Başvurucular Nermin Sarı, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı'nın
ilgili idarelere yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için
yaptıkları başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucular 2. İdare Mahkemesinde
2001 yılında tam yargı davası açmışlardır. Başvurucular; hizmet kusuru
nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 10.000 TL maddi,
9.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
27.2. İdare Mahkemesi 30/10/2002 tarihli ve E.2001/1173 sayılı
kararla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Karar, Dairenin
2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla bozulmuştur.
28. Bozma üzerine 1. İdare Mahkemesinin 2006/1616 esasına
kaydedilerek devam eden yargılamada 28/5/2008 tarihli kararla başvurucuların
maddi tazminat isteminin kabulüyle toplam 10.000 TL maddi tazminat ödenmesine,
manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüyle 5.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
...meydana gelen deprem sonucu otobüs
durağında beklemekte olan Konuralp Belediye Başkanlığına ait belediye
otobüsünün üzerine yıkıldığı, otobüsün içerisinde hareket saatini bekleyen
davacıların eşi/babaları olan [Ö.S.nin] enkaz altında kalarak hayatını kaybettiği,
davacıların yakını olan ... enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı
idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen
10.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 9.000,00.-YTL manevi olmak
üzere toplam 19.000,00.-YTL maddi/manevi zararın olay tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
...
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle
bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194
sayılı Yasa ve söz konusu binaya ait inşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan
1580 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat
ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve
inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve görevleri
arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu dairenin bulunduğu apartmanın
yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, dairenin inşaat ruhsatının ve
yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı tarafından
düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme
çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası veya taban
formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye
tarafından depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan
edilmediği, kat adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan,
davacıların yakını [Ö.S.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini
beklemekte iken söz konusu binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu
enkaz altında kalarak öldüğü binanın yıkılmasında davalı Düzce Belediye
Başkanlığı’nın %100 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
ülkenin deprem bölgesi haritalarının hazırlanması, afet bölgelerinde yapılacak
yapılar hakkındaki yönetmeliklerin çıkartılması konusunda üzerine düşen
görevleri yerine getirdiği, yine 3194 sayılı Yasa ve ilgili yönetmeliklere göre
yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında
gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni
verilmesi mücavir alan sınırları içinde belediyenin yetki ve görevleri arasında
olduğundan, Düzce Valiliğinin yapının yıkılmasında kusurunun bulunmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer taraftan; davacılardan, müteveffa [Ö.S.nin] çocukları ve
eşi için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamak amacıyla re’sen bilirkişi olarak seçilen ... tarafından hazırlanarak
dosyaya sunulan raporda; dosya içinde mevcut verilere göre 1-Davacı eş Nermin
Sarı'nın maddi tazminat miktarı 68.170,25.-YTL olarak hesaplanmıştır. Talep
5.000.000.000.-TL (5.000,00.-YTL) şeklindedir. 2-Davacı çocuk Ahmet Önder'in
destekten yoksun kalma maddi tazminat miktarı 7.070,42.-YTL olarak
hesaplanmıştır. Talep 2.500.000.000.-TL (2.500,00.-YTL) şeklindedir. 3- Davacı
çocuk Ece'nin destekten yoksun kalma maddi tazminat miktarı 5.821,12.-YTL
olarak hesaplanmıştır. Talep 2.500.000.000.-TL (2.500,00.-YTL) şeklinde, rapor
düzenlenmiştir.
9.000,00.-YTL Manevi Tazminat istemine
gelince:
...
Davacılardan Nermin Sarı'nın eşi Ahmet Önder
Sarı ve Ece Sarı'nın babaları olan [Ö.S.nin] belediye
otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir
binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak ölmesi
nedeniyle psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem
ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntü karşılığı olarak
davacılardan Nermin Sarı için 2.000.-YTL Ahmet Önder Sarı ve Ece Sarı için
1.500,00'er toplam 5.000,00.-YTL manevi tazminatın, olayda hizmet kusuru
bulunan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi
gerekmektedir..."
29. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi tazminatın
kabulü ve manevi tazminatın kısmen kabulü yönlerinden onanmış; manevi
tazminatın reddi yönünden ise bozulmuştur.
30. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/80 esasına kaydedilen
davada toplam 4.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine
29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli kararıyla
hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Uyuşmazlığa konu olayda, davacılar lehine
hükmedilen maddi tazminat ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin
kısmının onanmak suretiyle kesinleştiği, davacıların manevi tazminat isteminin
kısmen reddedilen kısmının bozulması üzerine davanın görümünün bu yönden devam
ettiği ve mahkemece ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi yolunda verilen
kararın, davacılar vekili tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen cümle ve
5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesi kapsamında, maddi ve manevi tazminat
miktarlarının arttırılması yolunda temyiz isteminde bulunulduğu görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
16. maddesinin 1. fıkrasında, 'Taraflar,sürenin
geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak
iddia edemezler.' kuralına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle: 'Ancak, tam yargı
davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları
gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir
defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin
dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.'
cümlesi eklenmiştir. Anılan Yasanın 5. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya getirilen
geçici 7. maddede: 'bu Kanunun 16 ncı
maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük
tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.' kuralına yer verilmiştir.
Davacılar vekilinin maddi tazminat miktarının
arttırılması yolundaki talebi, tam yargı davasının bu kısmının onanmak
suretiyle kesinleşerek hakkında nihai karar verilmiş olması,davanın bu yönden derdest olmaması karşısında,
davacıların 6459 sayılı Yasa kapsamındaki maddi tazminat miktarının
arttırılması yolunda yapmış olduğu temyiz başvurusunun kabulüne hukuken olanak
bulunmadığından, davacının bu yöndeki temyiz talebinin reddi gerekmektedir.
Davacıların, manevi tazminat miktarının
arttırılmasına ilişkin temyiz istemine gelince;
Davacıların temyiz isteminin manevi tazminat
yönünden görüşülmesi aşamasında, 2577 sayılı Yasanın 16. maddesinin 4.
fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesi ile bir defaya mahsus olmak üzere
tazminat miktarının arttırılmasına olanak sağlanmış, 5. maddesiyle getirilen
geçici 7. maddesinde ise kanun yolu aşaması dahil, derdest davalarda da
uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
Davacılar tarafından, dava dilekçesinde her
bir davacı için talep edilen ve hüküm altına alınan 3.000,00 TL manevi tazminat
miktarının, temyiz dilekçesi ile her davacı için 7.000,00 TL arttırılmak
suretiyle herbiri için 10.000,00 TL toplamda ise
manevi tazminatın 30.000,00 TL'ye yükseltilmesi yolunda talepte bulunulduğu
görülmektedir.
Bu durumda, 6459 sayılı Yasayla 2577 sayılı
Yasanın 16. maddesinin 4. fıkrasınaeklenen kural ile
geçici 7. maddesine göre harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere
kabulü gerekmekte ise de, adli yardım istemi kabul
edilen davacıların manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında
İdare Mahkemesince gerekli işlemler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare
Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/80, K:2013/374 sayılı kararının,
davacıların maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebine ilişkin
temyiz isteminin reddine, manevi tazminat miktarının arttırılması talebi
hakkında ise, yeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
31. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1071 esasına kaydedilerek devam
edilen yargılamada 20/2/2015 tarihli kararla toplam 25.000 TL manevi tazminatın
başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce,
Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/80 Esas, 2013/374 sayılı kararının
Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/536 Esas, 2014/4386 sayılı kararıylamahkeme kararınınmanevi
tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması
talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım
yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat
miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların eşi/babaları olan [Ö.S.nin] belediye
otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, Burhaniye
Mahallesi, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 12.11.1999
tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak
hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle
uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile
9.000,00.-TL manevi olmak üzere toplam 19.000,00.-TL maddi/manevi zararın olay
tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken
ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır.
...
Mahkememizin,29/03/2013 tarih ve 2013/80 Esas,
2013/374 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve
2014/536 Esas, 2014/4386 sayılı kararıyla, mahkeme kararınınmanevi
tazminata ilişkin kısmının, davacıların 2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi
uyarınca manevi tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu
görüldüğünden;
Davanın, her bir davacı bakımından 10.000 TL
olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinden;
...
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu
davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir
üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat
talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 28/05/2008 tarih ve 2006/1616
Esas, 2008/489 sayılı sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 23/05/2012
gün ve 2012/566 Esas, 2012/2727 sayılı kararıylamahkeme
kararının manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının bir başka
deyişle, davacı Nermin Sarı için 2.000,00 TL, Ahmet Önder Sarı için 1.500,00
TL, ve Ece Sarı için 1.500,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının
onandığı görüldüğünden, ayrıca davacı Nermin Sarı için8.000,00 TL, Ahmet Önder
Sarı 8.500,00 TL, ve Ece Sarı için 8.500,00 TL manevi olmak üzere toplam
25.000,00 TL tazminatın olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığıtarafından davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat
isteminin kabulüne, davacılardan Nermin Sarıiçin 8.000,00
TL , Ahmet Önder Sarı için 8.500,00 TL veEce Sarı için 8.500,00 TL olmak üzere toplam
25.000,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu 13.11.2000
tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı Düzce Belediye
Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç itibariyle maddive manevi tazminatkabulile sonuçladığından..."
32.Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
33. Onama kararı, 14/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve
16/5/2016 tarihinde bireysel başvuruyapılmıştır.
D. S.Ç.nin Vefatına
İlişkin Olarak Yürütülen Tam Yargı Davası Süreci
34. Zait Çabukoğlu, Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu'nun
ilgili idarelere yakınlarının vefatı nedeniyle uğradıkları zararın tazmini için
yaptıkları başvurunun zımnen reddi üzerine başvurucular 2. İdare Mahkemesinde
2001 yılında tam yargı davası açmışlardır. Başvurucular, idarelerin hizmet
kusuru nedeniyle yakınlarının vefat ettiğini ileri sürerek toplam 8.000 TL
maddi, 9.000 TL manevi tazminat (3.000 TL Zait Çabukoğlu için) talep
etmişlerdir.
35. 2. İdare Mahkemesi tarafından 30/10/2002 tarihli ve
E.2001/1172 sayılı kararla, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar
vermiştir. Karar, Dairenin 2/12/2005 tarihli kararıyla oyçokluğuyla
bozulmuştur.
36. Bozma üzerine 1. İdare Mahkemesinin 2006/982 esasına
kaydedilen davada 8/5/2008 tarihli kararla başvurucuların maddi tazminat
isteminin kısmen kabulüyle, başvurucu Gülsüm lehine talebiyle bağlı kalınarak
4.000 TL, başvurucu Zait lehine 3.806,70 TL olmak üzere toplam 7.806,70 TL
maddi tazminat ödenmesine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüyle üç
başvurucuya toplam 4.000 TL manevi tazminat (1.500 TL Zait Çabukoğlu için)
ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye
otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, ... üzerinde
bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması nedeniyle
enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru
bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen baba Zait Çabukoğlu için
4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-YTL manevi, anne
Gülsüm Çabukoğlu için 4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile
3.000,00.-YTL manevi, abi Recep Ali Çabukoğlu için 3.000,00.-YTL manevi zararın
olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan
müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle açılmıştır."...
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye
otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, ... üzerinde
bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu yıkılması
nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet
kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen baba Zait Çabukoğlu için
4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile 3.000,00.-YTL manevi, anne
Gülsüm Çabukoğlu için 4.000,00.-YTL destekten yoksun kalma (maddi) ile
3.000,00.-YTL manevi, abi Recep Ali Çabukoğlu için 3.000,00.-YTL manevi zararın
olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan
müştereken ve müteselsilen tazmini istemiyle
açılmıştır.
...
Bu itibarla dosyadaki bilgi ve belgelerle
bilirkişi raporunda getirilen görüşün birlikte değerlendirilmesinden; 3194
sayılı Yasa ve söz konusu binaya ait inşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan
1580 sayılı yasa ve ilgili yönetmeliklere göre yapılacak inşaatlar için inşaat
ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında gerekli denetimlerin yapılması ve
inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni verilmesi belediyenin yetki ve
görevleri arasında olduğu göz önüne alındığında dava konusu dairenin bulunduğu
apartmanın yapıldığı yörede, zemin etütlerinin yapılmadığı, dairenin inşaat
ruhsatının ve yapı kullanma izin belgelerinin Düzce Belediye Başkanlığı
tarafından düzenlendiği, davalı belediye tarafından mikro bölgelendirme
çalışması yapılmadığı, yapının inşa edildiği yerde taban kayası veya taban
formasyonu üzerindeki zemin kalınlığının kontrol edilmediği, davalı belediye tarafından
depremden önce, afete uğrayabilecek bölgelerin tespit ve ilan edilmediği, kat
adetlerindeki kısıtlamaların belirlenmediği açık olduğundan, davacıların yakını [S.Ç.nin] belediye otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken söz konusu
binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak öldüğü
binanın yıkılmasında davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın %100 kusurlu olduğu
kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
ülkenin deprem bölgesi haritalarının hazırlanması, afet bölgelerinde yapılacak
yapılar hakkındaki yönetmeliklerin çıkartılması konusunda üzerine düşen
görevleri yerine getirdiği, yine 3194 sayılı Yasa ve ilgili yönetmeliklere göre
yapılacak inşaatlar için inşaat ruhsatı verilmesi, inşaatın her aşamasında
gerekli denetimlerin yapılması ve inşaat bittikten sonra yapı kullanma izni
verilmesi mücavir alan sınırları içinde belediyenin yetki ve görevleri arasında
olduğundan, Düzce Valiliğinin yapının yıkılmasında kusurunun bulunmadığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Diğer taraftan; davacılardan, müteveffa [S.Ç.nin] anne/babası
olan Gülsüm Çabukoğlu ve Zait Çabukoğlu için destekten yoksun kalma tazminatı
hesaplamak amacıyla Mahkememizin 27.11.2006 tarihli ara kararı ile dosya
üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ... tarafından
hazırlanarak dosyaya sunulan 24.01.2008 tarihli raporda; davacıların çocuğu
olan [S.Ç.nin] deprem nedeniyle vefat etmiş olması nedeniyle, müteveffanın annesi
Gülsüm Çabukoğlu için 4.630,24.-YTL, müteveffanın babası Zait Çabukoğlu için
3.806,70-YTL olmak üzere destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış olup
hizmet kusuru tam olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı’nın anne Gülsüm
Çabukoğlu için taleple bağlı kalınarak 4.000.00.-YTL baba Zait Çabukoğlu için
3.806,70.-YTL destekten yoksun kalma tazminatını ödemesi gerekmektedir.
Manevi Tazminat istemlerine gelince:
...
Davacılardan Gülsüm Çabukoğlu ve Zait
Çabukoğlu’nun çocuğu, Recep Ali Çabukoğlu’nun kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye
otobüsü içerisinde hareket saatini beklemekte iken yakınlarda bulunan bir
binanın belediye otobüsü üzerine yıkılması sonucu enkaz altında kalarak ölmesi
nedeniyle psikolojik olarak etkilendikleri, manevi olarak yıprandıkları, elem
ve üzüntü duydukları açık olduğundan, bu elem ve üzüntü karşılığı olarak
davacılardan Gülsüm Çabukoğlu ve Zait Çabukoğlu’ndan her biri için 1.500,00.-
YTL, Recep Ali Çabukoğlu için1.000,00.-YTL tazminatın, olayda hizmet kusuru
bulunan Düzce Belediye Başkanlığı tarafından davacılara ödenmesi
gerekmektedir..."
37. Karar, Dairenin 23/5/2012 tarihli kararıyla maddi ve manevi
tazminatın kısmen kabulü ile maddi tazminatın kısmen reddi yönlerinden onanmış;
manevi tazminatın kısmen reddi yönünden ise bozulmuştur.
38. Bu defa 1. İdare Mahkemesinin 2013/85 esasına kaydedilen
davada toplam 5.000 TL manevi tazminatın başvuruculara ayrıca ödenmesine
29/3/2013 tarihinde karar verilmiştir. Dairenin 4/6/2014 tarihli kararıyla
hükmün yeniden bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları
şöyledir:
"...
Uyuşmazlığa konu olayda, davacılar lehine
hükmedilen maddi tazminat ile manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin
kısmının onanmak suretiyle kesinleştiği, davacıların manevi tazminat isteminin
kısmen reddedilen kısmının bozulması üzerine davanın görümünün bu yönden devam
ettiği ve mahkemece ayrıca manevi tazminata hükmedilmesi yolunda verilen
kararın, davacılar vekili tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 16. maddesinin 4. fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle eklenen
cümle ve 5. maddesiyle getirilen geçici 7. maddesi kapsamında, maddi ve manevi
tazminat miktarlarının arttırılması yolunda temyiz isteminde bulunulduğu
görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
16. maddesinin 1. fıkrasında, 'Taraflar,sürenin
geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak
iddia edemezler.' kuralına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesiyle: 'Ancak, tam yargı
davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları
gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir
defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin
dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.'
cümlesi eklenmiştir. Anılan Yasanın 5. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya getirilen
geçici 7. maddede: 'bu Kanunun 16 ncı
maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük
tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.' kuralına yer verilmiştir.
Davacılar vekilinin maddi tazminat miktarının
arttırılması yolundaki talebi, tam yargı davasının bu kısmının onanmak
suretiyle kesinleşerek hakkında nihai karar verilmiş olması,davanın bu yönden derdest olmaması karşısında,
davacıların 6459 sayılı Yasa kapsamındaki maddi tazminat miktarının
arttırılması yolunda yapmış olduğu temyiz başvurusunun kabulüne hukuken olanak
bulunmadığından, davacının bu yöndeki temyiz talebinin reddi gerekmektedir.
Davacıların, manevi tazminat miktarının
arttırılmasına ilişkin temyiz istemine gelince;
Davacıların temyiz isteminin manevi tazminat
yönünden görüşülmesi aşamasında, 2577 sayılı Yasanın 16. maddesinin 4.
fıkrasına 6459 sayılı Yasanın 4. maddesi ile bir defaya mahsus olmak üzere
tazminat miktarının arttırılmasına olanak sağlanmış, 5. maddesiyle getirilen
geçici 7. maddesinde ise kanun yolu aşaması dahil, derdest davalarda da
uygulanmasına olanak sağlanmıştır.
Davacılar tarafından, dava dilekçesinde her
bir davacı için talep edilen ve hüküm altına alınan 3.000,00 TL manevi tazminat
miktarının, temyiz dilekçesi ile her davacı için 7.000,00 TL arttırılmak
suretiyle herbiri için 10.000,00 TL toplamda ise
manevi tazminatın 30.000,00 TL'ye yükseltilmesi yolunda talepte bulunulduğu
görülmektedir.
Bu durumda, 6459 sayılı Yasayla 2577 sayılı
Yasanın 16. maddesinin 4. fıkrasınaeklenen kural ile
geçici 7. maddesine göre harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere
kabulü gerekmekte ise de, adli yardım istemi kabul
edilen davacıların manevi tazminat miktarının arttırılması talebi hakkında
İdare Mahkemesince gerekli işlemler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Sakarya 1. İdare
Mahkemesince verilen 29/03/2013 günlü, E:2013/85, K:2013/370 sayılı kararının,
davacıların maddi tazminat miktarının arttırılması yolundaki talebine ilişkin
temyiz isteminin reddine, manevi tazminat miktarının arttırılması talebi
hakkında ise, yeniden karar verilmek üzere bu yönden BOZULMASINA..."
39. 1. İdare Mahkemesinin 2014/1073 esasına kaydedilen davada
20/2/2015 tarihli kararla toplam 26.000 TL manevi tazminatın (8.500 TL Zait
Çabukoğlu için) başvuruculara ayrıca ödenmesine karar verilmiştir. Gerekçenin
ilgili kısımları şöyledir:
"...
Karar veren Sakarya 1. İdare Mahkemesi'nce,
Mahkememizin 29/03/2013 tarih ve 2013/85 Esas, 2013/370 sayılı kararının
Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve 2014/568 Esas, 2014/4388 sayılı kararıylamahkeme kararınınmanevi
tazminata ilişkin kısmının, davacıların manevi tazminatın artırılması
talebinden dolayı bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak bozulan kısım
yönünden dava dosyası yeniden incelenmek suretiyle ve davacıların tazminat
miktarını arttırma talebinin 2577 sayılı yasanın 16/4. maddesi gereği kabul edilerekişin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların çocuğu/kardeşi olan [S.Ç.nin] belediye
otobüsü içerisinde beklemekte iken otobüsün üzerine Düzce-Merkez, Burhaniye
Mahallesi, ... üzerinde bulunan binanın 12.11.1999 tarihinde meydana gelen
deprem sonucu yıkılması nedeniyle enkaz altında kalarak hayatını kaybetmesinde
davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen
baba Zait Çabukoğlu için 4.000,00.-TL destekten yoksun kalma (maddi) ile
3.000,00.-TL manevi, anne Gülsüm Çabukoğlu için 4.000,00.-TL destekten yoksun
kalma (maddi) ile 3.000,00.-TL manevi, abi Recep Ali Çabukoğlu için
3.000,00.-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile
birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen
tazmini istemiyle açılmıştır.
...
Mahkememizin, 29/03/2013 tarih ve 2013/85
Esas, 2013/370 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 04/06/2014 gün ve
2014/568 Esas, 2014/4388 sayılı kararıyla, mahkeme kararının manevi tazminata
ilişkin kısmının, davacıların 2577 sayılı Yasanın 16/4. maddesi uyarınca manevi
tazminatın artırılması talebinden dolayı bozulduğu görüldüğünden;
Davanın, her bir davacı bakımından 10.000 TL
olmak üzere toplam 30.000 TL manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesinden;
...
Uyuşmazlık konusu olayda, deprem sonucu
davacıların çocukları/kardeşinin vefat ettiği, ölüm olayı sonucu ağır bir
üzüntü ve elem duyulduğu, davacıların çocuğu/kardeşi için manevi tazminat
talepleri göz önünde tutulduğunda, Mahkememizin, 08/05/2008 tarih ve 2006/982
Esas, 2008/445 sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 08/05/2012 gün ve
2012/574 Esas, 2012/2728 sayılı kararıyla mahkeme kararının manevi tazminatın
kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının bir başka deyişle, davacı Gülsüm
Çabukoğlu için 1.500,00 TL manevi, Zait Çabukoğlu için 1.500,00 TL manevi ve
Recep Ali Çabukoğlu için 1.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin
kısmının onandığı görüldüğünden, ayrıca Gülsüm Çabukoğlu için 8.500,00 TL
manevi, Zait Çabukoğlu için 8.500,00 TL manevi veRecep
Ali Çabukoğlu için 9.000,00 TL manevi olmak üzere 26.000,00 TL tazminatın
olayda hizmet kusuru olan davalı Düzce Belediye Başkanlığı tarafından
davacılara ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, manevi tazminat
isteminin kabulüne, davacılardan Gülsüm Çabukoğlu için 8.500,00 TL, Zait
Çabukoğlu için 8.500,00 TL, Recep Ali Çabukoğlu için 9.000,00 TL olmak üzere
toplam 26.000,00.-TL manevi tazminatın davacıların idareye başvurduğu
13.11.2000 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı
Düzce Belediye Başkanlığından alınarak davacılara verilmesine, dava sonuç
itibariyle maddi tazminat kısmen kabule, kısmen ret, manevi tazminat ise kabul
ile sonuçladığından,..."
40. Karar, Dairenin 16/3/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
41. Onama kararı, 12/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve
12/5/2016 tarihinde bireysel başvuru yapılmıştır.
42. Bireysel başvuru sonrasında Anayasa Mahkemesince yapılan
eksiklik bildirimi üzerine başvurucular vekili tarafından verilen 10/3/2017
tarihli dilekçeyle başvurucular Gülsüm ve Recep Ali Çabukoğlu tarafından nüfus
cüzdanı fotokopisi iletilmediğinden bu başvurucular açısından başvurudan
feragat edildiği, diğer başvurucu Zait Çabukoğlu açısından ise bireysel
başvurunun incelenmesinin talep edildiği bildirilmiştir.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
43. Mahkemenin 11/12/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
44. Başvurucular, yakınlarının kamu makamlarının ihmali sonucu
yaşamlarını yitirmesi nedeniyle açtıkları tam yargı davalarında hükmedilen
tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ve caydırıcılığı bulunmadığını
belirterek yaşam ve adil yargılanma haklarının; tam yargı davalarının makul
sürede tamamlanmaması nedeniyle adil yargılanma haklarının, ayrıca Anayasa'nın
56. maddesinde düzenlenen sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
45. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
şöyledir:
“Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını
koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller
dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve
tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.”
46. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk
devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
47. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, başvuru formlarında yaşam
hakkına ilişkin yükümlülüklerin ihlal edildiğini açık bir biçimde ileri
sürmeseler de, başvurucuların ölüm olaylarında yaşam hakkının ihlali olduğuna
vurgu yaptıkları görüldüğünden, başvurucuların yakınlarının kamu makamlarının
ihmali sonucu yaşamlarını yitirdiğini ileri sürerek açtıkları tam yargı
davalarında hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğu yönündeki
iddialarının Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı
kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Başvurucular Gülsüm
Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu Yönünden
48. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (5) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Davadan
feragat hâlinde, düşme kararı verilir.”
49. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün “Düşme kararı” kenar başlıklı 80.
maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) Bölümler ya da komisyonlarca yargılamanın her
aşamasında aşağıdaki hallerde düşme kararı verilebilir:
a) Başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi
…
(2)
Bölümler ya da Komisyonlar; yukarıdaki fıkrada belirtilen nitelikteki bir başvuruyu,
Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve
sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı
hâllerde incelemeye devam edebilir."
50. Başvurucuların vekili, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel
başvurudan bu başvurucular yönünden feragat edildiğini belirtmiştir. Somut
olayda başvurudan feragat edilmesine rağmen başvurunun incelenmesinin
sürdürülmesini haklı kılan bir neden de bulunmamaktadır.
51. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu başvurucular yönünden,
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin feragat nedeniyle düşmesine karar
verilmesi gerekir.
2. Diğer Başvurucular
Yönünden
a. Yaşam Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
52. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka yönelik bir
başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olaylarda
müteveffalar, başvurucuların eşi, çocukları ya da kardeşleridir. Bu nedenle
başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
53.
Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de
incelenmesi gerekir.
54. Anayasa Mahkemesi açısından idari makamlar ve derece
mahkemeleri tarafından başvurucular lehine bir tedbir ya da kararın alınması
suretiyle ihlalin tespit edilmesi, verilen karar ile bu ihlalin uygun ve
yeterli biçimde giderilmesi hâlinde ilgili tarafın artık mağdur olduğu ileri
sürülemeyecektir (Sadık Koçak ve diğerleri,
B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 83).
55. Mağduriyetin giderilmesi, özellikle ihlal edildiği ileri
sürülen hakkın niteliği ve ihlali tespit eden kararın gerekçesi ile bu kararın
ardından ilgili açısından uğradığı zararların devam edip etmediğine bağlıdır.
Başvuruculara sağlanan telafi imkânının uygun ve yeterli olup olmadığına
ilişkin karar, söz konusu anayasal temel hak ve özgürlüğün ihlalinin niteliği gözönünde bulundurularak dava koşullarının tamamının
değerlendirilmesi sonucunda verilebilecektir. Bu çerçevede bir başvurucunun
mağdur sıfatı, Anayasa Mahkemesi önünde şikâyet ettiği durum için aynı zamanda
idari veya yargısal bir kararla kendisine ödenmesine karar verilen tazminata da
bağlı olabilecektir (Sadık Koçak ve
diğerleri, § 84).
56. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı
bağlamında mağduriyetin giderilip giderilmediğinin tespiti açısından kasten ya
da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana gelen ölüm olayları ile ihmal
sonucu meydana gelen ölüm olayları arasında bir ayrım yapmak gerekir (Mehmet Aydoğan ve Nufer
Aydoğan, B. No: 2013/3775, 14/4/2016, § 55).
57. Kasten ya da saldırı veya kötü muameleler sonucu meydana
gelen ölüm olaylarına ilişkin davalarda, Anayasa'nın 17. maddesi gereğince
devletin ölümcül saldırı durumunda sorumluların tespitine ve
cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütme
yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda yürütülen idari ve hukuki
soruşturmalar ve davalar sonucunda sadece tazminat ödenmesi yaşam hakkı
ihlalini gidermek ve mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).
58.Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin
davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre yaşam
hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki
pozitif yükümlülük, her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez.
Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık
olması yeterli olabilir(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
59. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm
olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme
hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmali olduğu, yani olası sonuçların
farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri gözardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan
riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda
-bireyler kendi inisiyatifleriyle ne gibi hukuk yollarına başvurmuş olursa
olsunlar- insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine
hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması Anayasa'nın
17. maddesinin ihlaline neden olabilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 60).
60. Mevcut başvuruda olayların ilgili kamu makamının ihmali
nedeniyle gerçekleştiği açıktır. Nitekim başvurucuların da iddiası ölüm
olaylarının kamu makamlarının ihmali nedeniyle gerçekleştiği yönündedir.
Başvurucular davalar neticesinde uygun ve yeterli tazminatlara karar
verilmemesi nedeniyle mağduriyetlerinin giderilmediğini iddia etmişlerdir.
61. Başvurunun incelenmesinden, idare mahkemeleri tarafından
yapılan yargılamalarda, dört ölüm olayında da ilgili kamu makamlarının
başvurucuların yakınlarının vefat etmesinde tam kusurlu olduğunun tespit
edildiği ve başvurucuların zararlarının hizmet kusuru ilkesine göre
karşılanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı görülmektedir. Başvuruya konu
olaylarda başvurucuların yakınlarının ölümlerinden kamu makamlarının sorumlu
olduğunun tespit edilmesi, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan
yaşam hakkının ihlal edildiğinin ve yaşam hakkının devlete yüklediği yaşamı
koruma pozitif yükümlülüğünün kamu makamları tarafından yerine getirilmediğinin
derece mahkemelerince açıkça kabul edildiği anlamına gelmektedir.
62. Dolayısıyla bu noktada söz konusu davalarda ihlal nedeniyle
ödenmesine karar verilen tazminat miktarlarının yetersiz olduğu iddialarının
değerlendirilmesi gerekmektedir. Başvuruya konu dört olay incelendiğinde
öncelikle 1. ve 2. İdare Mahkemelerince tüm başvurucular lehine ödenmesine
hükmedilen maddi tazminat miktarlarının Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde
verilen kararlarla onandığı (bkz. §§ 13, 21, 29, 37) görülmüştür. Bu bakımdan
Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıç tarihi olan
23/9/2012 tarihinden önce kesinleştiği anlaşılan maddi tazminat miktarları
bakımından bir değerlendirme yapılamayacağının belirtilmesi gerekir.
63. Başvuruculara ödenmesine hükmedilen manevi tazminat
miktarları incelendiğinde ise başvurucular Recep Çatana, Sevim Çatana, Özgür
Çatana ve Onur Çatana ile Şiringül (Boybeyi) Çatana tarafından toplam 15.000 TL manevi tazminat
talebinde bulunulduğu (bkz. § 10), başvuruculara 20/3/2008 tarihli kararla
toplam 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği (bkz. § 12), bu
miktarın Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 13),
başvurucuların temyiz dilekçelerinde manevi tazminat taleplerini toplam 50.000
TL'ye yükseltmeleri üzerine başvuruculara toplam 44.000 TL manevi tazminatın
ayrıca ödenmesine karar verildiği (bkz. § 15) görülmüştür.
64. Başvurucular Ayşe Nurcan Batur, Murat Batur ve Ayşe Çiğdem
Batur tarafından toplam 9.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu (bkz. §
18), başvuruculara 15/5/2008 tarihli kararla toplam 7.500 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verildiği (bkz. § 20), bu miktarın Danıştay tarafından
23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 21), başvurucuların temyiz dilekçelerinde
manevi tazminat taleplerini toplam 30.000 TL'ye yükseltmeleri üzerine
başvuruculara toplam 22.500 TL manevi tazminatın ayrıca ödenmesine karar
verildiği (bkz. § 23) görülmüştür.
65. Başvurucular Nermin Sarı, Ece Sarı ve Ahmet Önder Sarı
tarafından toplam 9.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu (bkz. § 26),
başvuruculara 28/5/2008 tarihli kararla toplam 5.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verildiği (bkz. § 28), bu miktarın Danıştay tarafından
23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz. § 29), başvurucuların temyiz dilekçelerinde
manevi tazminat taleplerini toplam 30.000 TL'ye yükseltmeleri üzerine
başvuruculara toplam 25.000 TL manevi tazminatın ayrıca ödenmesine karar
verildiği (bkz. § 31) görülmüştür.
66. Son olarak başvurucu Zait Çabukoğlu'nun kendisi için 3.000
TL manevi tazminat talebinde bulunduğu (bkz. § 34), başvurucuya 8/5/2008
tarihli kararla toplam 1.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildiği
(bkz. § 36), bu miktarın Danıştay tarafından 23/5/2012 tarihinde onandığı (bkz.
§ 37), başvurucunun temyiz dilekçesinde manevi tazminat talebini kendisi için
10.000 TL'ye yükseltmesi üzerine başvurucuya kendisi için 8.500 TL manevi
tazminatın ayrıca ödenmesine karar verildiği (bkz. § 39) görülmüştür.
67. Tüm bu bilgiler ışığında kamu hizmetinin yerine getirilmesi
sırasında gerçekleştirilen hizmet kusuru nedeniyle yaşam hakkının ihlal
edildiğinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde derece mahkemeleri tarafından
belirlendiği yargılamalar neticesinde başvurucuların talep ettikleri manevi
tazminat miktarlarının tümünün kendilerine ödenmesine karar verildiği
görüldüğünden ve -derece mahkemeleri kararlarında bariz takdir hatası veya açık
bir keyfîlik de tespit edilmediği müddetçe- Anayasa
Mahkemesinin tazminat miktarlarının belirlenmesi konusunda derece
mahkemelerinin takdir yetkisine müdahalesi söz konusu olamayacağından,
başvurucuların söz konusu ihlaller nedeniyle yeterli tazminata karar
verilmediğini ileri sürerek mağduriyetlerinin giderilmediği iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
68. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
69. Başvurucular, olaylarla ilgili olarak açtıkları tam yargı
davalarının makul sürede sonuçlandırılmadığını ileri sürmüşlerdir.
70. Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli
ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
71. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Bakanlık İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
72. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-36).
73. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 33-36). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi
olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna
vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik
kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
74. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
75. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucular Gülsüm Çabukoğlu ve Recep Ali Çabukoğlu yönünden
başvurunun feragat nedeniyle
DÜŞMESİNE,
B. 1. Diğer başvurucular yönünden yaşam hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer başvurucular yönünden makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
11/12/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.