TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ OSMAN AKAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/78488)
|
|
Karar Tarihi: 13/6/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Ali Osman
AKAR
|
|
:
|
2. Feriha
AKAR
|
|
:
|
3. Hülya
AKAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Yusuf
TEPEDELEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, meydana gelen ölümlü trafik kazasına ilişkin olarak
etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/11/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların yakını 1981 doğumlu H.A. 23/7/2013 tarihinde
motosikleti ile geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat etmiştir.
A. Olayla İlgili Olarak
Yürütülen ve Bireysel Başvuru Öncesinde Tamamlanan Ceza Soruşturması Süreçleri
8. Olay sonrası trafik ekipleri, Kaza Tespit Tutanağı düzenlemiş
ve olay yerinin basit krokisini çizmiştir. Basit krokide motosikletin sağ
tarafından bir otomobilin tali yoldan çıkış yapması ve motosikletin bir kamyona
çarpması kaza şekli olarak gösterilmiştir. Kaza tutanağında ise H.A.nın motosikletiyle seyir
hâlindeyken hafifçe sola doğru yani orta şeride doğru girdiği sırada orta
şeritte seyreden C.G. idaresindeki kamyonun sağ yan kısmına çarpıp
sürüklendiği, kaza mahaline yakın kamera kaydı
incelendiğinde motorsikletin kamyonun görüş açısının
olmadığı noktada sağ şeritten orta şeride girerken kaza yaptığı, H.A.nın şerit izleme ve değiştirme kurallarına riayet
etmediği tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
9. Olayla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının
(Cumhuriyet Başsavcılığı) 2013/104043 numaralı dosyasında soruşturma
yürütülmüştür. H.A.nın ölü
muayene ve otopsi işlemleri ile keşif işlemi gerçekleştirilmiştir.
10. Başvurucular 22/8/2013 tarihli dilekçeyle Cumhuriyet
Başsavcılığına Trafik Tespit Tutanağındaki kusur tespitine ilişkin itirazlarını
sunmuş ve plakası tespit edilemeyen siyah renkli bir aracın tali yoldan ana
yola ani ve dikkatsiz şekilde çıkması nedeniyle olayda kusuru olduğunu
belirterek söz konusu siyah renkli aracın sürücüsünün tespitini talep
etmişlerdir.
11. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamyon sürücüsü C.G.nin ifadesi alınmış ve 12/8/2013 tarihli iddianameyle
C.G. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açılmıştır.
İddianamede Kaza Tespit Tutanağı, olay anı kamera kayıt görüntüleri, takograf çıktısı delil olarak belirtilmiştir.
12. İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesindeki (Mahkeme)
yargılamada 28/2/2014 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi, olay
anına ilişkin kamera kaydının incelenmesi ve fotoğraflanması işlemlerini
gerçekleştirmiş; kamera görüntülerinin incelenmesi neticesinde motosikletli
sürücünün yola nizami şekilde giriş yaptığı, yan taraftan ani olarak yola çıkan
siyah renkli araca çarpmamak için biraz sola kayarak kurtulmak istediği, kamyon
sürücüsünün motosikleti fark etmediği ve kazanın bu şekilde meydana geldiği
tespitlerine yer verilmiştir.
13. Mahkeme 6/5/2014 tarihli kararıyla C.G.nin
beraatine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı
şöyledir:
"...
Katılan Hülya Akar vekili mahkememizde alınan
beyanlarında; ... Bu kapsamda
olmak üzere olay yeri görüntüleri de olmasına rağmen düzenlenen trafik kaza
raporunun eksik olduğunu ve dolayısı ile soruşturmanın da eksik yapılmak
suretiyle dava açıldığını düşünüyoruz, bu kapsamda olmak üzere öncelikle
dosyada bulunan CD görüntülerinin teknik bir bilirkişiye tevdi edilmek
suretiyle dökümünün alınması ve bizim sunmuş olduğumuz görüntülerde ağaç
arkasında işaretlediğimiz dosyadaki kaza anına ilişkin krokide de diğer yan
yoldan çıkan aracın belirlenmesini ...talep ediyoruz...
...
Yapılan yargılama, iddia, sanık savunması,
katılan anlatımları, bilirkişi raporu, tutulan tutanaklar ve tüm dosya
kapsamından; yapılan yargılama sırasında dosya kapsamı ve olayın işleniş
şekline göre dosyada bulunan trafik kazası tespit tutanağı ile olay yeri kaza
krokisi ve olay yeri görüntülerine ilişkin bilirkişinin raporu birlikte
değerlendirildiğinde,
Sanığın normal şeridinde yola uygun hızla
giderken maktul [H.nin] aynı yola yandan bir yoldan giriş yaptığı, bir müddet
onun da sanığın aracına paralel olarak gittiği, kamera görüntülerinde de
görüldüğü üzere yolun sağ tarafında bulunan ağacı geçtikten sonra yine sağ
tarafta bulunan yan yoldan bir aracın yola giriş yapması sırasında maktul [H.nin] gösterdiği
refleksle kullandığı motorskleti sanığın kullandığı
araca doğru kırarak yandan yola giren araçtan kaçmak istediği sırada sanığın
kullandığı kamyona sağ arkadan çaptığı, çarpma sonunda motorskletin
yolda sürüklendiği, sanığın da ancak o zaman kazayı fark ettiği, meydana gelen
bu kazanın oluşması öncesinde ya da sırasında, üzerine atılacak herhangi bir
kusurun bulunmadığı, maktul [H.nin] ani hareketiyle motorskleti
sol tarafa doğru yaklaştırarak sürmesi sonunda kazanın meydana geldiği
anlaşıldığından, sanığın üzerine atılabilecek bir kusur bulunmadığından,
sanığın yüklenen suçtan beraatine karar vermek
gerektiği..."
14. Başvurucular karara ilişkin temyiz dilekçesinde de yargılama
aşamasında olayda kusuru bulunan siyah renkli araç sürücüsünün tespit edilmeden
karar verilmesinin bir eksiklik olduğunu ifade etmiştir.
15. Karar, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16/2/2016 tarihli
kararıyla onanmıştır.
16. Başvurucular 23/7/2014 tarihli dilekçeyle, kamyon sürücüsü
C.G. hakkında beraat kararı verilmesi üzerine olayda sorumluluğu bulunan ve
2013/104043 numaralı soruşturma dosyasındaki kaza görüntülerinde aracın ağacın
arkasından çıkması nedeniyle fark edilmediği için hakkında işlem yapılmayan
siyah renkli otomobilin tespiti ile sürücüsü hakkında taksirle ölüme sebebiyet
verme suçundan yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
17. Dilekçe üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
2014/108970 numaralı dosyada soruşturma başlatılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı
11/11/2014 tarihli müzekkereyle, ana yoldan ara yola tedbirsiz çıkan araç
sürücüsünün tespit edilip şüpheli sıfatı ile ifadesinin alınarak hazır edilmesi
talimatını Maslak Polis Merkezi Amirliğine (Amirlik) iletmiştir.
18. Başvurucular 13/4/2015 tarihli dilekçeyle Cumhuriyet
Başsavcılığından siyah renkli aracın olaydaki kusurunun tespiti için
bilirkişiler ile birlikte keşif icra edilmesi talebinde bulunmuştur.
19.Amirlik 19/10/2015 tarihli yazıyla olay anına ilişkin kamera
görüntülerinin olay yeri incelemesi ekibi tarafından incelenmesi üzerine
düzenlenen raporu Cumhuriyet Başsavcılığına iletmiştir. Raporda, bahse konu
aracın siyah renkli bir araç olduğu ancak aracın plakasına ait iyileştirme
işlemleri için gerekli asgari şartlara sahip olmaması nedeni ile ileri derecede
bir kanaatte bulunulamadığı belirtilmiştir.
20. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından meçhul sanık olarak belirtilen şüpheli hakkında 21/1/2016
tarihli kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Gerekçenin
ilgili kısmı şöyledir:
"...
Kaza tespit tutanağında böyle bir araçtan
bahsedilmediği gibi CD kayıtlarında gözüken plakası tespit edilemeyen aracın
kazaya sebebiyet verdiğine dair şikayetçinin iddiasından başka delil elde
edilemediği gibi Cumhuriyet Başsavcılığımızca 2013/104043 soruşturma numarası
ile soruşturma yapılıp dava açıldığı anlaşılmakla KOVUŞTURMAYA YER
OLMADIĞINA..."
21. Başvurucular, 15/2/2016 tarihli dilekçeyle söz konusu karara
itiraz etmiştir. Dilekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
Trafik kazası tespit tutanağı, CD
kayıtlarından önce düzenlenmiş bir tutanak olup, anılan tutanakta plakası
tespit edilemeyen kusurlu araçtan bahsedilmemesi doğaldır. CD kayıtları
incelendiğinde plakası tespit edilemeyen siyah renkli aracın da kazaya
sebebiyet verdiği anlaşılacaktır. Konusunda uzman bilirkişi tarafından
düzenlenecek 'kusur raporu' ile bu durum tespit edilebilecekken, etkin
soruşturma yapılmaksızın takipsizlik kararı verilmesi usul ve yasalara
aykırıdır...
...
... Savcılık makamının olay yerinde keşif
yaparak veya CD kayıtlarını 'konusunda uzman bilirkişi/lere'
inceleterek, 'kusur raporu' tanzim ettirmesi gerekirken, keşif yapmaksızın ve
konusunda uzman bilirkişilere başvurmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar vermesi usul ve yasalara aykırıdır.
...
Sonuç ve Talep: ...kovuşturmaya yer olmadığına
dair karara karşı itirazlarımızın kabulü ile, kararın kaldırılmasına, etkin
soruşturma yapmak, olaya ilişkin dosyada kusur raporu tanzim edilmesi için
dosyanın savcılığa iadesine karar verilmesini..."
22. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/9/2016 tarihli
kararıyla itiraz reddedilmiştir.
23. Ret kararı başvuruculara 6/10/2016 tarihinde tebliğ edilmiş
olup başvurucular 2/11/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Olayla İlgili Olarak
Açılan ve Bireysel Başvuru Sonrası Tamamlanan Tazminat Davası Süreci
24. Başvurucular 31/7/2015 tarihinde İstanbul 15. Asliye Ticaret
Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi) ilgili kamyon sürücünün sorumluluğunda olduğu
sigorta şirketi ve sürücüsü tespit edilemeyen siyah arabanın sigorta
sorumluluğunda olduğu güvence hesabına karşı ölüm ve cismani zarar sebebiyle
tazminat davası açmıştır.
25. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak
açıldığı belirtilmiş ve başvurucu Hülya Akar için asgari 1.000 TL, başvurucu
Ali Osman Akar için şimdilik 1.000 TL ve başvurucu Feriha Akar için asgari
1.000 TL olmak üzere toplam 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının
ödenmesi talep edilmiştir.
26. Ticaret Mahkemesinin E. 2015/786 sayılı dosyasında yapılan
yargılamada kusur tespitine yönelik olarak 20/10/2016 tarihli bilirkişi raporu
alınmıştır.
27.Söz konusu bilirkişi raporunun ilgili kısımları şöyledir:
"...
...dava dışı sürücüsü [C.G.nin] ...kusursuz:,
dava konusu müteveffa motosiklet sürücüsü [H.A.nın] ise ... araçlar arasında güvenli takip mesafesi
bırakmamasına bağlı tamamen kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat
bildirdikleri ceza yargılamasına ilişkin ...18 asliye ceza mahkemesinin
1013/494 esasa ilişkin dosyasında ... başta davalı güvence hesabının sigorta
sorumluluğunda olan plakası belli olmayan aracın sürücüsü olmak üzere,
müteveffa motorsiklet sürücüsü ile diğer davalı [G.] sigorta ile Z.M.M.S. bulunan ...Kamyonun dava dışı
sürücüsünün de bu kazada kusurlu olacağından, CD görüntüleri izlenmeden
düzenlenen kaza tespit tutanağı hadisenin seyrine uygun olmadığından
...gerekçelere istinaden iştirak edilemeyerek...
Plakası ve sürücüsü belli olmayan ve
soruşturma dosyasındaki olayı görüntüleyen... Güvenlik kaydı... göre, bu aracın
sürücüsünün sevk ve idaresindeki aracıyla olay mahalli sokak başına yaklaşırken.... seyir hızını azlatarak
sokak başına yaklaşması ve sokak başına geldiğinde de anayola çıkmadan önce
aracının durdurarak solundan anayolu takip eden ve ilk geçiş hakkına sahip
bulunan müteveffa motorsiklet sürücüsüne ...yol
vererek onun geçisinden sonra yolun boş ve müsait
olmasını bekleyerek sokaktan ana yola çıkış yapması durumunda bu kaza olmaz ve motorsiklet sürücüsü de sola manevra yapmayarak geriden
seyirle gelen kamyonla çarpışarak hayatını kaybetmezdi, dolayısıyla davalı
güvence hesabının sorumluluğunda bulunan plakası belli olmayan aracın
sürücüsünün dava konusu ölümlü trafik kazasının oluşumunda asli kusurlu olduğu.
...Motorsiklet sürücüsü
belgesiz ve... başında koruyucu kask olmamasına bağlı... riayetsizliği yanında
seyir yönünde bulunan yan sokağın başına yaklaşması nedeniyle aynen kazada
olduğu gibi kontrolsüz bir aracın kendi seyir yönünde çıkabileceğini göz önünde
alarak ...seyir hızını azaltarak önündeki seyir alanının daha dikkatli ve
kontrollü olarak seyrine devam etmemesi sonucu ...yan sokaktan ana yola çıkış
yapan davalı güvence hesabı ile sigortalı aracı gördüğünde mecburi olarak sola
manevra ile bu araçla çarpışmayı önlemiş olup, bu ani gelişen manevra sırasında
bulunduğu sağ şeritten sola orta şeride geçtiği sırada, geriden aynı
istikametten seyirle gelen... kamyonun muhtemelen sağ ön yan kısımlarının
olduğu yerden çarpılarak sürüklenmesi sonucu... motosiklet sürücüsü... tali
kusurlu olup...
...Kamyonun... önündeki seyir alanını daha
dikkatli ve tedbirli olarak kontrolü altında tutarak... önündeki araçlarla,
kendi aracı arasında güvenli takip mesafesi bırakarak seyretmesi ve seyir
hızını yol, görüş trafik ve yük durumuna göre sevk ve idare etmesi
gerekirken... motorsikletin... araçla çarpışmamak
için mecburi olarak sola manevrasını gördüğünde motorsiklete
çarpmamak için etkin fren tertibatına başvurmamasında bağlı (yine CD
görüntülerine göre hafifçe fren tertibatı almış olduğu) ...kazanın oluşumunda
...tali kusurlu olduğu...
KUSUR YÖNÜNDEN SONUÇ:
...
Dava konusu ...motorsiklet
sürücüsü... trafik kazasının oluşumunda %25... kusurlu olduğu.
...Kamyonun ... trafik kazasının oluşumunda
%25... kusurlu olduğu.
...Kazaya sebebiyet veren plakası ve sürücüsü
belli olmayan aracın ise; ...trafik kazasının oluşumunda %50... kusurlu olduğu.
..."
28. Ticaret Mahkemesinin 5/12/2017 tarihli kararıyla
başvuruculardan Hülya ve Ali Osman Akar'a tazminat ödenmesine karar
verilmiştir. Başvuruculardan Feriha Akar hakkında bir hüküm kurulmamıştır. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
1-Davanın davalı [G.] Sigorta Şirketi yönünden haricen sulh nedeniyle
konusuz kaldığından bu yönüyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davanın davalı Güvence Hesabı yönünden
kabulü ile Hülya Akar yönünden 125.975,28 TL'nin Ali Osman Akar yönünden
40.356,96 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte
tahsiliyle davacılara verilmesine,
..."
29. Başvurucular önce 16/1/2018 ve 18/1/2018 tarihli
dilekçelerle istinaf talebinde bulunmuş ve diğer itiraz nedenlerinin yanı sıra
başvurucu Feriha Akar hakkında hüküm kurulmamasına da itiraz etmişlerdir.
Başvurucuların üçü de 18/10/2018 tarihli dilekçeyle, istinaf incelemesi
talebinden güvence hesabıyla anlaşmaya varılması nedeniyle feragat ettiğini
bildirmiştir.
30. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin
15/11/2018 tarihli kararıyla, davadan feragat edilmesi nedeniyle Ticaret
Mahkemesinin 5/12/2017 tarihli kararının ortadan kaldırılmasına karar
verilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
32. Başvurucular, soruşturma makamları tarafından istendiği
hâlde olaya sebebiyet veren siyah renkli aracın sürücüsünün ve kusurunun
tespiti için hiçbir işlem yapılmadığını, taksirle ölüme sebebiyet verme suçu
olduğu hâlde soruşturma makamlarının olayda resen harekete geçmediğini, olaya
ait kamera kaydının çözümlenmesinden önce düzenlenen Trafik Kazası Tespit
Tutanağına göre kovuşturmasızlık kararının verildiğini,
bu eksiklikler nedeniyle kazanın sorumlusuna karşı haksız fiile dayalı manevi
tazminat isteklerini yargı makamlarına sunamadıklarını, dolayısıyla olayla
ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğini belirterek yaşam ve adil
yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
1- Başvurucuların İddialarının
Vasıflandırılması Yönünden
33. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
şöyledir:
"Herkes,
yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller
dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve
tıbbî deneylere tabi tutulamaz."
34. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin
temel amaç ve görevleri, ...kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk
devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü yakınlarının
ölümüyle ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütülmediği iddiasına
dayanmaktadır. Bu sebeple başvurucuların diğer haklar ile bağlantı kurularak
ileri sürdüğü iddiaları Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
2. İncelemenin Kapsamı Yönünden
36. Anayasa Mahkemesi, ölümle sonuçlanan trafik kazalarında
etkili soruşturma yapılmadığı iddialara ilişkin olarak yapılan bireysel
başvurularda verdiği önceki birçok kararında etkili yargısal sistem kurma
yükümlülüğünün tazminat davası açılmasıyla da yerine getirilebileceğini ifade
etmiştir (birçok karar arasından bkz. Bedriye
Demir, B. No: 2015/8309, 13/9/2018 § 37).
37. Bu bakımdan başvurucuların etkili soruşturma yürütülmediğine
ilişkin iddialarının somut olayda etkili yargısal yol olan tazminat davası
yolunun etkililiğine zarar verip vermediği, dolayısıyla somut olayda etkili yargısal sistem kurma yönündeki
pozitif yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği bakımından incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
3. Kabul edilebilirlik Yönünden
38. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka
yönelik bir başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından
yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda
başvurucular müteveffanın eşi, çocuğu ve annesidir. Bu nedenle başvruruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik
bulunmamaktadır.
39. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
40. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 50).
41. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi yönünün yanı
sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Yaşam hakkına ilişkin bu usul
yükümlülüğü olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki
soruşturmalarla yerine getirilebilir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 54, 55).
42. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline
kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir
yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda
mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari, hatta
disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
43.
Bu bakımdan yukarıda da belirtildiği üzere (bkz. § 37) somut olayda incelenmesi
gereken husus, yaşam hakkı kapsamında devletin etkili
bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün olayda yerine
getirilip getirilmediğidir.
44. Somut başvuruda başvurucular, meydana gelen ölüm olayından
devletin sorumlu olduğuna yahut ölüm olayının kasıtlı bir eylem sonucunda
meydan geldiğine dair herhangi bir iddia ileri sürmemiş; yalnızca ölüm olayı
hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden şikâyet etmişlerdir. Anayasa
Mahkemesi tarafından da bu yönde bir bilgi ya da belgeye ulaşılamamıştır. Bu
bakımdan devletin etkili yargısal sistem
kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün somut olayda mutlaka etkili
bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirdiği söylenemez.
45. Ayrıca UYAP aracılığıyla erişilen belgelerden başvurucuların
bireysel başvuru tarihinden önce 31/7/2015 tarihinde olayda sorumluluğu
bulunanların sorumluluğunda oldukları ilgili sigorta kuruluşları aleyhine
Ticaret Mahkemesinde tazminat davası açtıkları tespit edilmiştir (bkz. § 24).
Söz konusu yargılama bireysel başvuru tarihinden sonra 5/12/2017 tarihinde ilk
derece mahkemesi tarafından karara bağlanmış ve karar 26/12/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
46. Diğer taraftan yaşam hakkı ihlaline kasten sebebiyet
verilmeyen somut olayda etkili bir yargısal
sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün tazminat davası yolu ile
yerine getirilebileceği yönündeki bu kabul Anayasa Mahkemesi tarafından olay
hakkında yürütülen ceza soruşturmasının incelenemeyeceği anlamına
gelmemektedir.
47. Bu noktada ifade etmek gerekir ki tazminat yollarının sadece
hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp bu yolların uygulamada da etkili
olması gerekir. Bir başvuru yolunun ancak hak ihlalini önleyebilmesi, devam
etmekteyse sonlandırabilmesi veya sona ermiş bir hak ihlalini karara
bağlayabilmesi ve bunun için uygun bir giderim sunabilmesi hâlinde
etkililiğinden söz etmek mümkün olabilir (Tahir
Canan, § 26; Filiz Aka,
B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 39).
48. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi tarafından olayda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki
pozitif yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği değerlendirilirken olay
hakkında yürütülen ceza soruşturmasının tazminat davasının etkililiğine zarar
vermeyecek şekilde yürütülüp yürütülmediğinin de tazminat davası süreciyle
birlikte bir bütün olarak incelenmesi gerekmektedir.
49. Bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının
Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun kabul edilebilmesi
için;
-Soruşturma makamlarının haberdar olur olmaz resen harekete
geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini
sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57),
-Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve ölen
kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine
gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30)
gerekir.
50. Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz resen
harekete geçmesi, soruşturma sürecinin kamu denetimine ve gerektiği ölçüde
ölenin yakınlarının katılabilmelerine olanak verecek biçimde açık olması,
soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi konularında Anayasa
Mahkemesince tespit edilen bir eksiklik bulunmamaktadır.
51. Bahse konu soruşturmanın yetkili makamlarca ölüm olayını
aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin
tespit edilip edilmediği yönünden incelenmesinde ise soruşturma makamları
tarafından ölü muayene, otopsi ve keşif işlemlerinin gerçekleştirildiği,
şüphelilerden kamyon sürücüsü C.G.nin ifadesinin
alındığı ve hakkında kamu davası açıldığı, olay anına ilişkin kamera kaydının
bilirkişi tarafından incelenmesi ve fotoğraflanması işlemlerininyapıldığı
ve son olarak da olay anına ilişkin kamera kaydının olay yeri inceleme birimi
tarafından incelenerek sonuçta aracın plakasına ait iyileştirme işlemleri için
gerekli asgari şartlara sahip olmaması nedeni ile ileri derecede bir kanaatte
bulunulamadığının bildirildiği anlaşılmıştır (bkz.§ 19).
52. Diğer yandan tazminat davası neticesinde başvurucu Hülya
Akar'a 125.975,28 TL, Ali Osman Akar'a ise 40.356,96 TL destekten yoksun kalma
tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvuruculardan Feriha Akar hakkında
tazminat ödenmesine dair bir hüküm kurulmamış olsa da sonrasında başvurucuların
tümünün sigorta kurumlarıyla uzlaşma sağlamaları nedeniyle davadan feragat
etmeleriyle söz konusu yargılama sürecinin sonlandığı görülmüştür (bkz.§§
28-30).
53. Eldeki bilgi ve belgelerin tamamı ışığında, başvuru konusu
olayın gerçekleşme şartlarının ceza soruşturması kapsamında tazminat davasında
kusur tespitini etkileyecek derecede belirsizlik içinde bırakılmadığı, her ne
kadar kazada kusuru bulunduğu iddia edilen siyah renkli aracın sürücüsü tespit
edilememiş olsa da bu eksikliğin olaydaki sorumlulukların belirlenmesine ve
zarara ilişkin uygun giderim sağlanmasına imkân veren tazminat yolunun
etkililiğine bir zarar vermediği, yürütülen tazminat davası sırasındaki
bilirkişi incelemesinde siyah aracın kazanın gerçekleşmesinde asli kusuru
bulunduğunun tespit edilmesiyle (bkz. § 27) bu doğrultuda tazminata
hükmedildiği, sonrasında da başvurucuların sigorta kuruluşlarıyla uzlaşmaları
üzerine açtıkları tazminat davasında da feragat ettikleri hususları bir bütün
olarak gözetildiğinde başvurucuların, etkili
yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin
iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.