TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİ OSMAN AKAR VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/78488)
Karar Tarihi: 13/6/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M.Emin KUZ
Recai AKYEL
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1. Ali Osman AKAR
2. Feriha AKAR
3. Hülya AKAR
Vekili
Av. Yusuf TEPEDELEN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, meydana gelen ölümlü trafik kazasına ilişkin olarak etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/11/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların yakını 1981 doğumlu H.A. 23/7/2013 tarihinde motosikleti ile geçirdiği bir trafik kazası sonucu vefat etmiştir.
A. Olayla İlgili Olarak Yürütülen ve Bireysel Başvuru Öncesinde Tamamlanan Ceza Soruşturması Süreçleri
8. Olay sonrası trafik ekipleri, Kaza Tespit Tutanağı düzenlemiş ve olay yerinin basit krokisini çizmiştir. Basit krokide motosikletin sağ tarafından bir otomobilin tali yoldan çıkış yapması ve motosikletin bir kamyona çarpması kaza şekli olarak gösterilmiştir. Kaza tutanağında ise H.A.nın motosikletiyle seyir hâlindeyken hafifçe sola doğru yani orta şeride doğru girdiği sırada orta şeritte seyreden C.G. idaresindeki kamyonun sağ yan kısmına çarpıp sürüklendiği, kaza mahaline yakın kamera kaydı incelendiğinde motorsikletin kamyonun görüş açısının olmadığı noktada sağ şeritten orta şeride girerken kaza yaptığı, H.A.nın şerit izleme ve değiştirme kurallarına riayet etmediği tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
9. Olayla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (Cumhuriyet Başsavcılığı) 2013/104043 numaralı dosyasında soruşturma yürütülmüştür. H.A.nın ölü muayene ve otopsi işlemleri ile keşif işlemi gerçekleştirilmiştir.
10. Başvurucular 22/8/2013 tarihli dilekçeyle Cumhuriyet Başsavcılığına Trafik Tespit Tutanağındaki kusur tespitine ilişkin itirazlarını sunmuş ve plakası tespit edilemeyen siyah renkli bir aracın tali yoldan ana yola ani ve dikkatsiz şekilde çıkması nedeniyle olayda kusuru olduğunu belirterek söz konusu siyah renkli aracın sürücüsünün tespitini talep etmişlerdir.
11. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamyon sürücüsü C.G.nin ifadesi alınmış ve 12/8/2013 tarihli iddianameyle C.G. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kamu davası açılmıştır. İddianamede Kaza Tespit Tutanağı, olay anı kamera kayıt görüntüleri, takograf çıktısı delil olarak belirtilmiştir.
12. İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesindeki (Mahkeme) yargılamada 28/2/2014 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi, olay anına ilişkin kamera kaydının incelenmesi ve fotoğraflanması işlemlerini gerçekleştirmiş; kamera görüntülerinin incelenmesi neticesinde motosikletli sürücünün yola nizami şekilde giriş yaptığı, yan taraftan ani olarak yola çıkan siyah renkli araca çarpmamak için biraz sola kayarak kurtulmak istediği, kamyon sürücüsünün motosikleti fark etmediği ve kazanın bu şekilde meydana geldiği tespitlerine yer verilmiştir.
13. Mahkeme 6/5/2014 tarihli kararıyla C.G.nin beraatine karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Katılan Hülya Akar vekili mahkememizde alınan beyanlarında; ... Bu kapsamda olmak üzere olay yeri görüntüleri de olmasına rağmen düzenlenen trafik kaza raporunun eksik olduğunu ve dolayısı ile soruşturmanın da eksik yapılmak suretiyle dava açıldığını düşünüyoruz, bu kapsamda olmak üzere öncelikle dosyada bulunan CD görüntülerinin teknik bir bilirkişiye tevdi edilmek suretiyle dökümünün alınması ve bizim sunmuş olduğumuz görüntülerde ağaç arkasında işaretlediğimiz dosyadaki kaza anına ilişkin krokide de diğer yan yoldan çıkan aracın belirlenmesini ...talep ediyoruz...
...
Yapılan yargılama, iddia, sanık savunması, katılan anlatımları, bilirkişi raporu, tutulan tutanaklar ve tüm dosya kapsamından; yapılan yargılama sırasında dosya kapsamı ve olayın işleniş şekline göre dosyada bulunan trafik kazası tespit tutanağı ile olay yeri kaza krokisi ve olay yeri görüntülerine ilişkin bilirkişinin raporu birlikte değerlendirildiğinde,
Sanığın normal şeridinde yola uygun hızla giderken maktul [H.nin] aynı yola yandan bir yoldan giriş yaptığı, bir müddet onun da sanığın aracına paralel olarak gittiği, kamera görüntülerinde de görüldüğü üzere yolun sağ tarafında bulunan ağacı geçtikten sonra yine sağ tarafta bulunan yan yoldan bir aracın yola giriş yapması sırasında maktul [H.nin] gösterdiği refleksle kullandığı motorskleti sanığın kullandığı araca doğru kırarak yandan yola giren araçtan kaçmak istediği sırada sanığın kullandığı kamyona sağ arkadan çaptığı, çarpma sonunda motorskletin yolda sürüklendiği, sanığın da ancak o zaman kazayı fark ettiği, meydana gelen bu kazanın oluşması öncesinde ya da sırasında, üzerine atılacak herhangi bir kusurun bulunmadığı, maktul [H.nin] ani hareketiyle motorskleti sol tarafa doğru yaklaştırarak sürmesi sonunda kazanın meydana geldiği anlaşıldığından, sanığın üzerine atılabilecek bir kusur bulunmadığından, sanığın yüklenen suçtan beraatine karar vermek gerektiği..."
14. Başvurucular karara ilişkin temyiz dilekçesinde de yargılama aşamasında olayda kusuru bulunan siyah renkli araç sürücüsünün tespit edilmeden karar verilmesinin bir eksiklik olduğunu ifade etmiştir.
15. Karar, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16/2/2016 tarihli kararıyla onanmıştır.
16. Başvurucular 23/7/2014 tarihli dilekçeyle, kamyon sürücüsü C.G. hakkında beraat kararı verilmesi üzerine olayda sorumluluğu bulunan ve 2013/104043 numaralı soruşturma dosyasındaki kaza görüntülerinde aracın ağacın arkasından çıkması nedeniyle fark edilmediği için hakkında işlem yapılmayan siyah renkli otomobilin tespiti ile sürücüsü hakkında taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
17. Dilekçe üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2014/108970 numaralı dosyada soruşturma başlatılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı 11/11/2014 tarihli müzekkereyle, ana yoldan ara yola tedbirsiz çıkan araç sürücüsünün tespit edilip şüpheli sıfatı ile ifadesinin alınarak hazır edilmesi talimatını Maslak Polis Merkezi Amirliğine (Amirlik) iletmiştir.
18. Başvurucular 13/4/2015 tarihli dilekçeyle Cumhuriyet Başsavcılığından siyah renkli aracın olaydaki kusurunun tespiti için bilirkişiler ile birlikte keşif icra edilmesi talebinde bulunmuştur.
19.Amirlik 19/10/2015 tarihli yazıyla olay anına ilişkin kamera görüntülerinin olay yeri incelemesi ekibi tarafından incelenmesi üzerine düzenlenen raporu Cumhuriyet Başsavcılığına iletmiştir. Raporda, bahse konu aracın siyah renkli bir araç olduğu ancak aracın plakasına ait iyileştirme işlemleri için gerekli asgari şartlara sahip olmaması nedeni ile ileri derecede bir kanaatte bulunulamadığı belirtilmiştir.
20. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından meçhul sanık olarak belirtilen şüpheli hakkında 21/1/2016 tarihli kararla kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
Kaza tespit tutanağında böyle bir araçtan bahsedilmediği gibi CD kayıtlarında gözüken plakası tespit edilemeyen aracın kazaya sebebiyet verdiğine dair şikayetçinin iddiasından başka delil elde edilemediği gibi Cumhuriyet Başsavcılığımızca 2013/104043 soruşturma numarası ile soruşturma yapılıp dava açıldığı anlaşılmakla KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA..."
21. Başvurucular, 15/2/2016 tarihli dilekçeyle söz konusu karara itiraz etmiştir. Dilekçenin ilgili kısımları şöyledir:
Trafik kazası tespit tutanağı, CD kayıtlarından önce düzenlenmiş bir tutanak olup, anılan tutanakta plakası tespit edilemeyen kusurlu araçtan bahsedilmemesi doğaldır. CD kayıtları incelendiğinde plakası tespit edilemeyen siyah renkli aracın da kazaya sebebiyet verdiği anlaşılacaktır. Konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek 'kusur raporu' ile bu durum tespit edilebilecekken, etkin soruşturma yapılmaksızın takipsizlik kararı verilmesi usul ve yasalara aykırıdır...
... Savcılık makamının olay yerinde keşif yaparak veya CD kayıtlarını 'konusunda uzman bilirkişi/lere' inceleterek, 'kusur raporu' tanzim ettirmesi gerekirken, keşif yapmaksızın ve konusunda uzman bilirkişilere başvurmadan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi usul ve yasalara aykırıdır.
Sonuç ve Talep: ...kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itirazlarımızın kabulü ile, kararın kaldırılmasına, etkin soruşturma yapmak, olaya ilişkin dosyada kusur raporu tanzim edilmesi için dosyanın savcılığa iadesine karar verilmesini..."
22. İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/9/2016 tarihli kararıyla itiraz reddedilmiştir.
23. Ret kararı başvuruculara 6/10/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 2/11/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Olayla İlgili Olarak Açılan ve Bireysel Başvuru Sonrası Tamamlanan Tazminat Davası Süreci
24. Başvurucular 31/7/2015 tarihinde İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi) ilgili kamyon sürücünün sorumluluğunda olduğu sigorta şirketi ve sürücüsü tespit edilemeyen siyah arabanın sigorta sorumluluğunda olduğu güvence hesabına karşı ölüm ve cismani zarar sebebiyle tazminat davası açmıştır.
25. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı belirtilmiş ve başvurucu Hülya Akar için asgari 1.000 TL, başvurucu Ali Osman Akar için şimdilik 1.000 TL ve başvurucu Feriha Akar için asgari 1.000 TL olmak üzere toplam 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi talep edilmiştir.
26. Ticaret Mahkemesinin E. 2015/786 sayılı dosyasında yapılan yargılamada kusur tespitine yönelik olarak 20/10/2016 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
27.Söz konusu bilirkişi raporunun ilgili kısımları şöyledir:
...dava dışı sürücüsü [C.G.nin] ...kusursuz:, dava konusu müteveffa motosiklet sürücüsü [H.A.nın] ise ... araçlar arasında güvenli takip mesafesi bırakmamasına bağlı tamamen kusurlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirdikleri ceza yargılamasına ilişkin ...18 asliye ceza mahkemesinin 1013/494 esasa ilişkin dosyasında ... başta davalı güvence hesabının sigorta sorumluluğunda olan plakası belli olmayan aracın sürücüsü olmak üzere, müteveffa motorsiklet sürücüsü ile diğer davalı [G.] sigorta ile Z.M.M.S. bulunan ...Kamyonun dava dışı sürücüsünün de bu kazada kusurlu olacağından, CD görüntüleri izlenmeden düzenlenen kaza tespit tutanağı hadisenin seyrine uygun olmadığından ...gerekçelere istinaden iştirak edilemeyerek...
Plakası ve sürücüsü belli olmayan ve soruşturma dosyasındaki olayı görüntüleyen... Güvenlik kaydı... göre, bu aracın sürücüsünün sevk ve idaresindeki aracıyla olay mahalli sokak başına yaklaşırken.... seyir hızını azlatarak sokak başına yaklaşması ve sokak başına geldiğinde de anayola çıkmadan önce aracının durdurarak solundan anayolu takip eden ve ilk geçiş hakkına sahip bulunan müteveffa motorsiklet sürücüsüne ...yol vererek onun geçisinden sonra yolun boş ve müsait olmasını bekleyerek sokaktan ana yola çıkış yapması durumunda bu kaza olmaz ve motorsiklet sürücüsü de sola manevra yapmayarak geriden seyirle gelen kamyonla çarpışarak hayatını kaybetmezdi, dolayısıyla davalı güvence hesabının sorumluluğunda bulunan plakası belli olmayan aracın sürücüsünün dava konusu ölümlü trafik kazasının oluşumunda asli kusurlu olduğu.
...Motorsiklet sürücüsü belgesiz ve... başında koruyucu kask olmamasına bağlı... riayetsizliği yanında seyir yönünde bulunan yan sokağın başına yaklaşması nedeniyle aynen kazada olduğu gibi kontrolsüz bir aracın kendi seyir yönünde çıkabileceğini göz önünde alarak ...seyir hızını azaltarak önündeki seyir alanının daha dikkatli ve kontrollü olarak seyrine devam etmemesi sonucu ...yan sokaktan ana yola çıkış yapan davalı güvence hesabı ile sigortalı aracı gördüğünde mecburi olarak sola manevra ile bu araçla çarpışmayı önlemiş olup, bu ani gelişen manevra sırasında bulunduğu sağ şeritten sola orta şeride geçtiği sırada, geriden aynı istikametten seyirle gelen... kamyonun muhtemelen sağ ön yan kısımlarının olduğu yerden çarpılarak sürüklenmesi sonucu... motosiklet sürücüsü... tali kusurlu olup...
...Kamyonun... önündeki seyir alanını daha dikkatli ve tedbirli olarak kontrolü altında tutarak... önündeki araçlarla, kendi aracı arasında güvenli takip mesafesi bırakarak seyretmesi ve seyir hızını yol, görüş trafik ve yük durumuna göre sevk ve idare etmesi gerekirken... motorsikletin... araçla çarpışmamak için mecburi olarak sola manevrasını gördüğünde motorsiklete çarpmamak için etkin fren tertibatına başvurmamasında bağlı (yine CD görüntülerine göre hafifçe fren tertibatı almış olduğu) ...kazanın oluşumunda ...tali kusurlu olduğu...
KUSUR YÖNÜNDEN SONUÇ:
Dava konusu ...motorsiklet sürücüsü... trafik kazasının oluşumunda %25... kusurlu olduğu.
...Kamyonun ... trafik kazasının oluşumunda %25... kusurlu olduğu.
...Kazaya sebebiyet veren plakası ve sürücüsü belli olmayan aracın ise; ...trafik kazasının oluşumunda %50... kusurlu olduğu.
..."
28. Ticaret Mahkemesinin 5/12/2017 tarihli kararıyla başvuruculardan Hülya ve Ali Osman Akar'a tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvuruculardan Feriha Akar hakkında bir hüküm kurulmamıştır. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
1-Davanın davalı [G.] Sigorta Şirketi yönünden haricen sulh nedeniyle konusuz kaldığından bu yönüyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davanın davalı Güvence Hesabı yönünden kabulü ile Hülya Akar yönünden 125.975,28 TL'nin Ali Osman Akar yönünden 40.356,96 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiliyle davacılara verilmesine,
29. Başvurucular önce 16/1/2018 ve 18/1/2018 tarihli dilekçelerle istinaf talebinde bulunmuş ve diğer itiraz nedenlerinin yanı sıra başvurucu Feriha Akar hakkında hüküm kurulmamasına da itiraz etmişlerdir. Başvurucuların üçü de 18/10/2018 tarihli dilekçeyle, istinaf incelemesi talebinden güvence hesabıyla anlaşmaya varılması nedeniyle feragat ettiğini bildirmiştir.
30. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 15/11/2018 tarihli kararıyla, davadan feragat edilmesi nedeniyle Ticaret Mahkemesinin 5/12/2017 tarihli kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
32. Başvurucular, soruşturma makamları tarafından istendiği hâlde olaya sebebiyet veren siyah renkli aracın sürücüsünün ve kusurunun tespiti için hiçbir işlem yapılmadığını, taksirle ölüme sebebiyet verme suçu olduğu hâlde soruşturma makamlarının olayda resen harekete geçmediğini, olaya ait kamera kaydının çözümlenmesinden önce düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre kovuşturmasızlık kararının verildiğini, bu eksiklikler nedeniyle kazanın sorumlusuna karşı haksız fiile dayalı manevi tazminat isteklerini yargı makamlarına sunamadıklarını, dolayısıyla olayla ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğini belirterek yaşam ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
1- Başvurucuların İddialarının Vasıflandırılması Yönünden
33. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tabi tutulamaz."
34. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin temel amaç ve görevleri, ...kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddialarının özü yakınlarının ölümüyle ilgili olarak etkili bir soruşturma yürütülmediği iddiasına dayanmaktadır. Bu sebeple başvurucuların diğer haklar ile bağlantı kurularak ileri sürdüğü iddiaları Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutu kapsamında incelenmiştir.
2. İncelemenin Kapsamı Yönünden
36. Anayasa Mahkemesi, ölümle sonuçlanan trafik kazalarında etkili soruşturma yapılmadığı iddialara ilişkin olarak yapılan bireysel başvurularda verdiği önceki birçok kararında etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün tazminat davası açılmasıyla da yerine getirilebileceğini ifade etmiştir (birçok karar arasından bkz. Bedriye Demir, B. No: 2015/8309, 13/9/2018 § 37).
37. Bu bakımdan başvurucuların etkili soruşturma yürütülmediğine ilişkin iddialarının somut olayda etkili yargısal yol olan tazminat davası yolunun etkililiğine zarar verip vermediği, dolayısıyla somut olayda etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği bakımından incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
3. Kabul edilebilirlik Yönünden
38. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka yönelik bir başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda başvurucular müteveffanın eşi, çocuğu ve annesidir. Bu nedenle başvruruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
39. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
40. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).
41. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Yaşam hakkına ilişkin bu usul yükümlülüğü olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki soruşturmalarla yerine getirilebilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 54, 55).
42. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari, hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
43. Bu bakımdan yukarıda da belirtildiği üzere (bkz. § 37) somut olayda incelenmesi gereken husus, yaşam hakkı kapsamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün olayda yerine getirilip getirilmediğidir.
44. Somut başvuruda başvurucular, meydana gelen ölüm olayından devletin sorumlu olduğuna yahut ölüm olayının kasıtlı bir eylem sonucunda meydan geldiğine dair herhangi bir iddia ileri sürmemiş; yalnızca ölüm olayı hakkında yürütülen soruşturmanın etkisizliğinden şikâyet etmişlerdir. Anayasa Mahkemesi tarafından da bu yönde bir bilgi ya da belgeye ulaşılamamıştır. Bu bakımdan devletin etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünün somut olayda mutlaka etkili bir ceza soruşturması yürütülmesini gerektirdiği söylenemez.
45. Ayrıca UYAP aracılığıyla erişilen belgelerden başvurucuların bireysel başvuru tarihinden önce 31/7/2015 tarihinde olayda sorumluluğu bulunanların sorumluluğunda oldukları ilgili sigorta kuruluşları aleyhine Ticaret Mahkemesinde tazminat davası açtıkları tespit edilmiştir (bkz. § 24). Söz konusu yargılama bireysel başvuru tarihinden sonra 5/12/2017 tarihinde ilk derece mahkemesi tarafından karara bağlanmış ve karar 26/12/2018 tarihinde kesinleşmiştir.
46. Diğer taraftan yaşam hakkı ihlaline kasten sebebiyet verilmeyen somut olayda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün tazminat davası yolu ile yerine getirilebileceği yönündeki bu kabul Anayasa Mahkemesi tarafından olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının incelenemeyeceği anlamına gelmemektedir.
47. Bu noktada ifade etmek gerekir ki tazminat yollarının sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp bu yolların uygulamada da etkili olması gerekir. Bir başvuru yolunun ancak hak ihlalini önleyebilmesi, devam etmekteyse sonlandırabilmesi veya sona ermiş bir hak ihlalini karara bağlayabilmesi ve bunun için uygun bir giderim sunabilmesi hâlinde etkililiğinden söz etmek mümkün olabilir (Tahir Canan, § 26; Filiz Aka, B. No: 2013/8365, 10/6/2015, § 39).
48. Bu açıdan Anayasa Mahkemesi tarafından olayda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği değerlendirilirken olay hakkında yürütülen ceza soruşturmasının tazminat davasının etkililiğine zarar vermeyecek şekilde yürütülüp yürütülmediğinin de tazminat davası süreciyle birlikte bir bütün olarak incelenmesi gerekmektedir.
49. Bir ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği etkinlikte olduğunun kabul edilebilmesi için;
-Soruşturma makamlarının haberdar olur olmaz resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57),
-Soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması ve ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için soruşturma sürecine gerekli olduğu ölçüde katılabilmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),
-Soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30)
gerekir.
50. Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz resen harekete geçmesi, soruşturma sürecinin kamu denetimine ve gerektiği ölçüde ölenin yakınlarının katılabilmelerine olanak verecek biçimde açık olması, soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi konularında Anayasa Mahkemesince tespit edilen bir eksiklik bulunmamaktadır.
51. Bahse konu soruşturmanın yetkili makamlarca ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin tespit edilip edilmediği yönünden incelenmesinde ise soruşturma makamları tarafından ölü muayene, otopsi ve keşif işlemlerinin gerçekleştirildiği, şüphelilerden kamyon sürücüsü C.G.nin ifadesinin alındığı ve hakkında kamu davası açıldığı, olay anına ilişkin kamera kaydının bilirkişi tarafından incelenmesi ve fotoğraflanması işlemlerininyapıldığı ve son olarak da olay anına ilişkin kamera kaydının olay yeri inceleme birimi tarafından incelenerek sonuçta aracın plakasına ait iyileştirme işlemleri için gerekli asgari şartlara sahip olmaması nedeni ile ileri derecede bir kanaatte bulunulamadığının bildirildiği anlaşılmıştır (bkz.§ 19).
52. Diğer yandan tazminat davası neticesinde başvurucu Hülya Akar'a 125.975,28 TL, Ali Osman Akar'a ise 40.356,96 TL destekten yoksun kalma tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvuruculardan Feriha Akar hakkında tazminat ödenmesine dair bir hüküm kurulmamış olsa da sonrasında başvurucuların tümünün sigorta kurumlarıyla uzlaşma sağlamaları nedeniyle davadan feragat etmeleriyle söz konusu yargılama sürecinin sonlandığı görülmüştür (bkz.§§ 28-30).
53. Eldeki bilgi ve belgelerin tamamı ışığında, başvuru konusu olayın gerçekleşme şartlarının ceza soruşturması kapsamında tazminat davasında kusur tespitini etkileyecek derecede belirsizlik içinde bırakılmadığı, her ne kadar kazada kusuru bulunduğu iddia edilen siyah renkli aracın sürücüsü tespit edilememiş olsa da bu eksikliğin olaydaki sorumlulukların belirlenmesine ve zarara ilişkin uygun giderim sağlanmasına imkân veren tazminat yolunun etkililiğine bir zarar vermediği, yürütülen tazminat davası sırasındaki bilirkişi incelemesinde siyah aracın kazanın gerçekleşmesinde asli kusuru bulunduğunun tespit edilmesiyle (bkz. § 27) bu doğrultuda tazminata hükmedildiği, sonrasında da başvurucuların sigorta kuruluşlarıyla uzlaşmaları üzerine açtıkları tazminat davasında da feragat ettikleri hususları bir bütün olarak gözetildiğinde başvurucuların, etkili yargısal sistem kurma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.