TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SERHAT ÇETİNER BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2016/78508)
|
|
Karar Tarihi: 27/11/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucu
|
:
|
Serhat
ÇETİNER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, posta yoluyla gönderilen dokümanın ceza infaz
kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya teslim edilmemesi nedeniyle ifade
özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, terör suçundan hükümlü olarak Alanya L Tipi Kapalı
Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) bulunmaktadır.
7. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu 22/11/2016 tarihinde başvurucuya
gönderilen bir mektubun sakıncalı olduğu gerekçesiyle kendisine teslim
edilmemesine karar vermiştir.
8. Başvurucu, bu karara karşı Alanya İnfaz Hâkimliğine
(Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur. Hâkimlik şikâyete konu, tomar hâlinde bulunan
şiir fotokopilerinin muhtelif sayfalarında yer alan ifadelerin tek başına
kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren,
kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgiler ya da tehdit
ve hakaret niteliğinde olmadığı; ayrıca somut olayda suçun önlenmesi,
disiplinin ve kurum güvenliğinin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul
gerekliliklerin somut bilgilere dayalı olarak ortaya konulmadığı gerekçesiyle
söz konusu Disiplin Kurulu kararının kaldırılmasına karar vermiştir.
9. Alanya Cumhuriyet Savcısı, Hâkimliğin anılan kararına itiraz
etmiştir. İtirazı inceleyen Alanya 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 8/12/2016
tarihinde itirazın kabulüne ve Hâkimlik kararının kaldırılmasına karar
vermiştir. Mahkeme gerekçesinde; itiraza konu elle yazılmış şiir
fotokopilerinde silahlı terör örgütü PKK/KCK'ya
katılıp terör faaliyetleri sırasında öldürülen teröristlerin örgüte
bağlılıklarından söz edildiği, ayrıca örgütün kurtarılmış bölge olarak
göstermek istediği medya alanlarının kastedildiği, Silopi, Sur ve Cizre'de hendekli terör ve bombalama eylemlerine karşı güvenlik
güçlerinin gerçekleştirdiği operasyonlarda öldürülen teröristler için ölen her
canın yerinin doldurulacağının ima edildiği ve devletin zalim olarak
nitelendirildiği, dolayısıyla şikâyete konu dokümanın terör örgütü propagandası
yapmaya matuf olduğu ve düşünce özgürlüğü kapsamında kalmadığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu 22/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. İlgili hukuk için İbrahim
Kaptan (2) (B. No: 2017/30723, 12/9/2018, §§ 15-19) başvurusuna
ilişkin karara bakılabilir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 27/11/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
13. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. İfade Özgürlüğünün
İhlal Edildiği İddiası Yönünden
14. Başvurucu, posta yoluyla gönderilen yaklaşık yüz sayfa, elle
yazılmış şiir fotokopilerinin kendisine teslim edilmemesi nedeniyle haberleşme
özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Anayasa Mahkemesi posta, elektronik posta, telefon, faks ve
internet aracılığıyla yapılan haberleşme faaliyetlerinin haberleşme özgürlüğü
ve haberleşmenin gizliliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kabul
etmiştir (Mehmet Koray Eryaşa,
B. No: 2013/6693, 16/4/2015, § 49; Ahmet
Temiz, B. No: 2013/1822, 20/5/2015, § 31 ).
16. Bunun yanında Anayasa Mahkemesi haberleşme bağlamında
bireylerin karşılıklı ve toplu olarak sözlü, yazılı ve görsel iletişimlerine
konu olan ifadelerinin gizliliğinin sağlanması ve bu doğrultuda posta,
elektronik posta, telefon, faks ve internet aracılığıyla yapılan haberleşme
faaliyetlerinin haberleşme özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliği kapsamında
değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir (Mehmet
Koray Eryaşa, § 49; Ahmet Temiz, §31). Öte yandan ceza infaz
kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklulara gelen ve onların gönderdikleri
mektupların kurum idarelerince denetlenmesinin Anayasa’nın haberleşme
özgürlüğünü düzenleyen 22. maddesinin ikinci fıkrasında sayılmış olan kamu
düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi genel amacı çerçevesinde kurumda
güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını hedeflediği ve böylece meşru bir amaç taşıdığı
da kabul edilmiştir (Ahmet Temiz,
§51).
17. Bu bağlamda haberleşme özgürlüğünün haberleşmenin gizliliği
esası da gözönüne alındığında ilkesel olarak ifade
özgürlüğünden farklı biçimde daha dar ve belirli bir çevreyle mahremiyet
çerçevesinde iletişim kurma imkânını güvence altına aldığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla somut olayda öncelikle başvurucuya gönderilen mektubun bu ilkesel
tanım ışığında haberleşme özgürlüğü kapsamında incelenip incelenemeyeceği
değerlendirilmelidir.
18. Somut olayda başvurucu, kendisine posta yoluyla yaklaşık 100
sayfalık, el yazısıyla yazılmış şiir fotokopisi gönderildiğini belirtmiştir.
Başvuru konusu dokümanın öncelikle sayfa sayısı ve bireysel başvuru formunda
şiirden başka bir içeriğinin olduğuna dair bir iddia bulunmadığı unsurları
birlikte dikkate alındığında söz konusu gönderinin ifade özgürlüğü bağlamında
değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
19. Anayasa Mahkemesi İbrahim
Kaptan (2) kararında tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla ya da
ziyaretçileri aracılığıyla getirilen, ders kitapları hariç süreli ya da süresiz
yayınların tümünün kategorik olarak ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesinin
ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal oluşturmadığı sonucuna varmıştır. Anılan
kararda, tutuklu ve hükümlülere gönderilen yayınların Anayasa Mahkemesince
kabul edilen ilke ve kriterler ışığında incelenerek mahpuslara verilmesini
istemenin ceza infaz kurumu idareleri üzerinde kurum düzeni ve güvenliği ile
suç işlenmesinin önlenmesi görevlerini layıkıyla yerine getirmelerine engel
olacak derecede yükümlülük oluşturmasına yol açabileceği belirtilmiştir (İbrahim Kaptan (2), §§ 33-37).
20. Anayasa Mahkemesi Diyadin
Akdemir (B. No: 2015/9562, 4/4/2018, § 21) kararında ise tutuklu ve hükümlülere gönderilen fotokopi
şeklindeki dokümanların Anayasa Mahkemesince kabul edilen ilke ve kriterler
ışığında denetime tabi tutulmasını beklemenin de ceza infaz kurumu idareleri ve
derece mahkemelerine makul olmayan bir yükümlülük getirilmesi anlamına
geleceğine karar vermiştir. Başka bir deyişle Anayasa Mahkemesine göre fotokopi
şeklindeki dokümanların zorlayıcı bir ihtiyaç olmadığı müddetçe, herhangi bir
denetime tabi tutulmaksızın yüksek güvenlikli ceza infaz kurumuna alınmaması
kural olarak Anayasa'ya aykırılık oluşturmaz (Eşref
Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, § 46).
21. Yukarıda yer verilen içtihat doğrultusunda somut olayda
başvurucuya gönderilen yaklaşık 100 sayfalık şiir fotokopilerinin İnfaz Kurumu
idaresince kendisine teslim edilmemesi şeklindeki müdahalenin başvurucunun
ifade özgürlüğü yönünden bir ihlal teşkil etmediğinin açık olduğu
değerlendirilmiştir.
22. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
23. Somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir
ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 27/11/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.