TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EBRU DOĞU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/78911)
|
|
Karar Tarihi: 10/10/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU
|
Raportör
|
:
|
Muzaffer
KORKMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
Ebru DOĞU
|
Vekili
|
:
|
Av. İrfan
TAŞKIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına
erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/10/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucu Hakkında
Başlatılan Birinci Soruşturma
8. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu hakkında PKK/KCK
silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla 24/3/2016 tarihinde
2016/4842 soruşturma numarasıyla soruşturma başlatmıştır.
9. Anılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve tutuklama
talebiyle Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilen başvurucu hakkında
tutuklama talebi reddedilerek yurt dışına çıkış yasağı ve imza atma
yükümlülüğünden oluşan 25/3/2016 tarihli adli kontrol kararı verilmiştir.
10. Hâkimliğin adli kontrol kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Şüpheli Ebru Doğu'nun soruşturma konusu
silahlı terör örgütüne üye olmak suçu bakımından şüphelinin kendi beyanlarına
karşılık dosya içerisinde bulunan şüphelinin silahlı kişilerle çekilmişfotoğrafları, yurt dışına giriş kayıtlarının
sayısının birbirinin tutmaması, gibi bilgi ve belgelere dayalı olarak suçun
işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin
bulunması, suç ve şüpheli hakkında delillerin henüz toplanamamış olması, bu
nedenle şüphelinin kişiler üzerinde baskı girişiminde bulunması hususlarında
kuvvetli şüphenin doğması, bu kapsamda delillerin karartılması şüphesinin
mevcudiyeti ya da kaçabileceği şüphesinden soruşturmaya konu suçun CMK’nın 100/3. maddesinde açıkça sayılan suçlar arasında
yer almasından dolayı tutuklama nedeninin oluşması, ancak suç vasfı ve delil
durumunun şüpheli lehine değişme ihtimali, işin önemi, verilmesi beklenen ceza
ile tutuklamanın ölçülü olmayabileceği, bu aşamada adli kontrol uygulamasının
gerekli ve yeterli olacağı anlaşıldığından; hakkındaki tutuklama talebinin
reddine, tutuklama kararı verilmediğinden, CMK’nın
101/4. maddesi gereğince soruşturma konusu suçtan şüphelinin derhal serbest
bırakılmasına,
Şüphelinin CMK’nın
109/1-a maddesi uyarınca, hakim ya da yetkili mahkemesi tarafından ikinci bir
karar verilinceye kadar yurt dışına çıkmaktan yasaklanmaları, CMK’nın 109/1-b maddesi uyarınca, haklarında kamu davası
açıldığı takdirde mahkeme huzurunda savunması alınana kadar, dava açılma
sürecinin birtakım nedenlerle uzaması durumunda ilk imzanın atıldığı tarihten
itibaren 6 ay süre ile her haftanın pazartesi günü saat 09:00 ile 18:00
saatleri içerisinde en yakın karakola giderek burada tutulan adli kontrol takip
defterine imza atma yükümlülüğünde tutulması suretiyleadli
kontrol tedbirlerine tabi tutulmasına ... [karar verildi.]"
11. Başvurucu, anılan karara itiraz etmemiştir.
12. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 14/6/2016 tarihli
iddianamesiyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası
açılmıştır. İddianamede suçun işlendiği tarih olarak 24/3/2016 ve öncesi, suçun
işlendiği yer olarak ise Kocaeli'nin İzmit ilçesi gösterilmiştir.
13. İddianame ve diğer soruşturma evrakında başvurucunun PKK/KCK
terör örgütü hiyerarşisi içinde yer aldığı ileri sürülmüştür. Bu suçlamalara
esas alınan olgular özetle şöyledir:
i. Başvurucu hakkında 5/8/2015 tarihinde Ankara Emniyet
Müdürlüğüne "Ebru Doğu Mamak'ta oturur.
Dağa çıktı geri geldi. Şimdi eylem yapacak acele edin."
şeklinde ihbar yapıldığı belirtilmiştir.
ii. PKK/KCK ile bağlantılı suçlardan yürütülen başka bir
soruşturma kapsamında yakalanan S.S. adlı kişinin üzerinden ele geçirilen
dijital materyallerin incelenmesinde başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün
Suriye Arap Cumhuriyeti yapılanması olan PYD/YPG terör örgütü mensupları ile
29/9/2014 ve 12/10/2014 tarihlerinde çektirdiği fotoğraflarının bulunduğu
belirtilerek anılan tarihlerde başvurucunun yasal bir giriş ya da çıkışının
olmadığı tespitine yer verilmiştir.
iii. Başvurucunun üzerinde ve konutunda yapılan aramada terör
örgütü PKK/KCK'nın kuruluş amacını anlatan örgüt
tarafından hazırlanmış 182 sayfalık yazı ile PKK terör örgütüyle irtibatlı
yüzlerce sayfa örgütsel dokümanın ele geçirildiği belirtilmiştir.
14. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederek
E.2016/301 sayılı dosya üzerinden 17/6/2016 tarihinde kovuşturma aşamasına
başlamıştır.
B. Başvurucu Hakkında
Başlatılan İkinci Soruşturma
15. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun Kocaeli'deki petrol rafinerisine yönelik sabotaj eylemi
yapacağına ve anılan eylem öncesi başvurucunun 27/8/2016 tarihinde diğer
şüphelilerden V.K. tarafından İstanbul'da karşılanarak Kocaeli'ne getirilip
şüpheli F.G.nin ikametinde kalacağına yönelik elde
edilen bilgiler üzerine 2016/15868 soruşturma numarasıyla soruşturma
başlatmıştır.
16. Başlatılan soruşturma kapsamında başvurucu ve diğer şüpheli
V.K. 27/8/2016 tarihinde Kocaeli'de havalimanı
servisinden indikleri sırada yakalanarak gözaltına alınmışlardır.
17. Başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler tutuklama
talebiyle Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.
18. Başvurucu yapılan sorgusunda özetle hakkındaki suçlamayı
kabul etmediğini, PKK/KCK örgütünün Kocaeli'deki
petrol rafinerisine yapacağı sabotaj eylemiyle ilgili bir bilgisinin
bulunmadığını, Irak'ta yaşayan nişanlısına sürekli mektup gönderdiğini ancak
bunların bir suç unsuru içermediğini, ikâmet ettiği
yerde ele geçirilen örgüt propagandası niteliğindeki dokümandan haberdar
olmadığını ifade etmiştir.
19. Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucunun ve diğer iki
şüphelinin tutuklanmasına karar vermiştir.
20. Hâkimliğin 21/9/2016 tarihli tutuklama kararının ilgili
kısımları şöyledir:
"PKK/KCK terör örgütü ile güvenlik
güçleri arasında yaşanan çatışma bölgelerinden elde edilen ve şüpheli Ebru
Doğu'ya ait olduğu yönünde ciddi belirtiler bulunan not kağıdının elde
edilmesi, şüpheli Ebru'nun örgüt içerisinde 'Nuda'
kod ismi kullandığından bahsedilmesi, şüphelinin yurt dışına çıkıp Erbil
şehrinde sözlüsü olması nedeniyle bağlantı kurduğunu beyan ettiği D. isimli
şahsın Diyarbakır Ağır Ceza İlamat Masasınca silahlı
terör örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında bulunması, yine
çatışma bölgelerinden elde edilen belgeden D. isimli kişi ile birlikte Tüpraş tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve şüpheli
Ebru ile de bağlantılı olarak birlikte bahsedildiği örgütsel notun bulunması, Tüpraş tesislerine yönelik PKK/KCK terör örgütü tarafından
sabotaj eylemi düzenlemek amacıyla keşif çalışmaları yapıldığına ilişkin yoğun
şüpheyi doğuran emareler bulunması, şüpheli Ebru'nun daha önceden 31/12/2015
günü Mardin ili Kızıltepe ilçesi otogarında benzer suç kapsamında gözaltına
alınması, yine güvenlik güçleri tarafından çatışma bölgelerinden elde edilen
bir diğer notta 'Kocaeli'de Nuda
ark'ın getirdiği rektör bilgileri somuttur' şeklinde
ve bu konu ile ilgili anlatımların yer alması, 28/8/2016 günü 112 acil çağrı
merkezine yapılan ihbar sonucunda şüpheliler V. ve F'ye ait Malta Mahallesi
Turna Sokak No:... İzmit/Kocaeli adresinde bulunan apartmanın merdiven altında
yapılan aramada elde edilen içinde PKK/KCK terör örgütünün ele başı Abdullah
Öcalan'ın da yazmış olduğu ve çeşitli mahkemelerce haklarında yasaklama ve
toplatma kararları bulunan otuz adet kitap ve bir adet siyah renkli plastik
kordonlu akıllı saatin bulunması, yapılan incelemesinde saatin şüpheli Ebru'ya
ait cep telefonu ile bluetooth aracılığı ile doğrudan
eşleşmesi, şüpheli V. hakkında canlı bomba eyleminde kullanılabilecek nüfus
cüzdanı taşıdığı şeklinde bilgiler bulunması, PKK/KCK terör örgütü içerisinde
ve örgütün gençlik yapılanması YDG-H içerisinde faaliyetlerde bulunduğu ve
terör örgütü üyesi olduğu şüphesi ile haklarında birçok kez işlem yapılan Ebru
Doğu, M. ve M. isimli şahıslar ile şüpheliler V. ve F'nin yakın ilişki
içerisinde bulunmaları, bu şahıslara evlerinde barınma olanağının sağlanması,
yakalama tutanakları, Tüpraş tesisinin koordinat ve
GPS bilgilerine ilişkin araştırma tutanağı, şüpheli Ebru ile D. isimli şahıs
arasında geçtiği belirtilen whatsap yazışmalarına ait
inceleme ve tespit tutanağı, çatışma bölgelerinden elde edildiği bildirilen not
kağıtlarına ilişkin görüntü inceleme ve tespit tutanağı, parmak izi inceleme
raporu, Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından
düzenlenen uzmanlık raporu, olayla ilgili düzenlenen diğer tutanaklar ve dosya
kapsamında başkacabilgi ve belgelere dayalı olarak
suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut
delillerin bulunması, suç ve şüpheli hakkında delillerin henüz toplanamamış
olması, bu nedenle şüphelinin kişiler üzerinde baskı girişiminde bulunması
hususlarında kuvvetli şüphenin doğması, bu kapsamda delillerin karartılması
şüphesinin mevcudiyeti ya da kaçabileceği şüphesinden soruşturmaya konu suçun CMK.nun 100/3. maddesinde açıkça sayılan suçlar arasında
yer almasından dolayı tutuklama nedeninin oluşması, soruşturmaya konu suç için
kanunda öngörülen cezanın üst haddi, verilmesi muhtemel ceza ile işin önemi,
şüphelinin suç ve suçtan sonraki davranışlarına göre adli kontrol uygulamasının
bu aşamada yetersiz kalacağı ve iş bu tedbirin ölçülü olduğu hususları hep
birlikte değerlendirildiğinde, tutuklama koşullarının oluştuğu kabul edilerek; CMK.nun 100. ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmalarına
... [karar verildi]."
21. Başvurucu, anılan karara itiraz etmiş, itirazı inceleyen
Kocaeli 1. Sulh Ceza Hâkimliği 21/10/2016 tarihli kararıyla itirazı
reddetmiştir.
22. Hâkimliğin itirazın reddine ilişkin 21/10/2016 tarihli
kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Kocaeli 2. Sulh Ceza
Hakimliğinin 21/09/2016 tarih ve 2016/701 sorgu sayılı kararı ile PKK/KCK terör
örgütü ile güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışma bölgelerinden elde edilen
ve şüpheli Ebru Doğu'ya ait olduğu yönünde ciddi belirtiler bulunan not
kağıdının elde edilmesi, şüpheli Ebru'nun örgüt içerisinde 'Nuda'
kod ismi kullandığından bahsedilmesi, şüphelinin yurt dışına çıkıp Erbil
şehrinde sözlüsü olması nedeniyle bağlantı kurduğunu beyan ettiği D.A. isimli
şahsın Diyarbakır Ağır Ceza İlamat Masasınca silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında bulunması, yine çatışma
bölgelerinden elde edilen belgeden D.A. isimli kişi ile birlikte Tüpraş tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve şüpheli
Ebru ile de bağlantılı olarak birlikte bahsedildiği örgütsel notun bulunması, Tüpraş tesislerine yönelik PKK/KCK terör örgütü tarafından
sabotaj eylemi düzenlemek amacıyla keşif çalışmaları yapıldığına ilişkin yoğun
şüpheyi doğuran emareler bulunması, şüpheli Ebru'nun daha önceden 31/12/2015
günü Mardin ili Kızıltepe ilçesi otogarında benzer suç kapsamında gözaltına
alınması, yine güvenlik güçleri tarafından çatışma bölgelerinden elde edilen
bir diğer notta 'Kocaeli'de Nuda
ark'ın getirdiği rektör bilgileri somuttur' şeklinde
ve bu konu ile ilgili anlatımların yer alması, 28/08/2016 günü 112 acil çağrı
merkezine yapılan ihbar sonucunda şüpheliler V. ve F'ye ait Malta Mahallesi
Turna Sokak No:... İzmit/Kocaeli adresinde bulunan apartmanın merdiven altında
yapılan aramada elde edilen içinde PKK/KCK terör örgütünün ele başı Abdullah
Öcalan'ın da yazmış olduğu ve çeşitli mahkemelerce haklarında yasaklama ve
toplatma kararları bulunan otuz adet kitap ve bir adet siyah renkli plastik
kordonlu akıllı saatin bulunması, yapılan incelemesinde saatin şüpheli Ebru'ya
ait cep telefonu ile bluetooth aracılığı ile doğrudan
eşleşmesi gerekçeleriyle şüpheli hakkında tutuklama kararı verildiği,
soruşturma dosyası kapsamına göre şüphelinin müsnet
suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu, müsnet suçun cezasının alt ve üst sınırı ile mevcut delil
durumuna göre şüpheliye verilmesi muhtemel cezaya göre adli kontrol
hükümlerinin yetersiz kalacağı anlaşılmakla Kocaeli 1. Sulh Ceza Hakimliğinin
kararındaki gerekçelere göre yerinde görülmeyen itirazın reddine…"
23. İtirazın reddine ilişkin karar başvurucuya 21/10/2016
tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 31/10/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
24. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2016 tarihli
iddianamesiyle başvurucunun ve diğer iki şüphelinin silahlı terör örgütüne üye
olma suçunu işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle aynı yer Ağır
Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede suçun işlendiği tarih
olarak 27/8/2016 ve öncesi, suçun işlendiği yer olarak ise Kocaeli'nin İzmit
ilçesi gösterilmiştir.
25. İddianame ve diğer soruşturma evrakında başvurucunun PKK/KCK
terör örgütü hiyerarşisi içinde yer aldığı ileri sürülmüştür. Bu suçlamaya esas
alınan olgular özetle şöyledir:
i. PKK/KCK terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında
çatışmaların yaşandığı bölgede ele geçirilen dijital bir materyal içinde
bulunan görüntü dosyasıyla başvurucunun kullandığı iletişim programı
verilerinin karşılıklı incelenmesi sonucu başvurucunun örgüt içinde "Nuda" kod ismini kullandığı bilgisine ve
hakkında terör örgütü üyeliğinden soruşturma bulunan D.A. adlı kişiyle
bağlantısının bulunduğuna ilişkin tespite yer verilmiştir.
ii. Aynı şekilde ele geçirilen dijital materyal içinde bulunan
görüntü dosyasında “Kocaeli’de
Nuda’nın getirdiği rektör bilgileri somuttur. Onun
dışında bazı küçük çaplı hedefler var.” şeklinde not bulunduğu
belirtilerek başvurucunun Kocaeli'de bulunan
bağlantılarını kullanarak petrol rafinerisine yönelik sabotaj eylemi
gerçekleştireceği ve aynı şekilde Kocaeli Üniversitesi Rektörü'ne saldırı
amacıyla keşif çalışması yaptığı ileri sürülmüştür.
iii. İhbar üzerine başvurucunun da ikamet ettiği belirtilen ve
şüphelilerden F.G.ye ait olan konutta yapılan aramada apartman merdiveninin
altında terör örgütünün propagandasını içeren yasaklı otuz adet kitap ve bir
adet akıllı saatin ele geçirildiği belirtilmiş ve yapılan incelemede akıllı
saatin başvurucuya ait mobil telefonla doğrudan eşleştiği tespitine yer
verilmiştir.
26. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi 23/11/2016 tarihinde
iddianameyi kabul ederek E.2016/427 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşamasına
başlamıştır.
C. Başvurucu Hakkındaki
Yargılama Süreci
27. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi 23/11/2016 tarihinde,
başvurucu hakkında açılan E.2016/427 sayılı ikinci davanın E.2016/301 sayılı
dava dosyasıyla birleştirilmesine karar vermiş ve yargılama sonucunda verdiği
21/2/2017 tarihli kararla başvurucuyu silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu
işlediği gerekçesiyle 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm etmiştir.
28. Karara karşı başvurucu tarafından istinaf kanun yoluna
başvurulması üzerine incelemeyi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi,
eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle başvurucu hakkındaki hükmün bozulmasına
karar vermiştir.
29. Bozma üzerine yapılan yargılamada Kocaeli 2. Ağır Ceza
Mahkemesi, başvurucu hakkında silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği
gerekçesiyle 7 yıl 6 aylık hapis cezasına hükmetmiştir.
30. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/11/2017 tarihli ve
E.2017/457, K.2017/430 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Sanık Ebru hakkında 5/8/2015 tarihinde
Ankara Emniyet Müdürlüğüne 'Ebru Doğu Mamak'ta oturur. Dağa çıktı geri geldi.
Şimdi eylem yapacak acele edin.' şeklinde ihbar yapıldığı, sanığın babası
tarafından 23/5/2015 tarihinde Kocaeli Emniyet Müdürlüğüne kayıp başvurusu
yapıldığı, sanığın bir süre sonra İstanbul'da bulunduğu, sanığın 28/4/2015 günü
Şırnak ili Habur Kara Hudut Sınır Kapasından Irak'a çıkış yaptığı ve 12/5/2015
günü Şırnak ili Habur Kara Hudut Sınır Kapasından ülkemize giriş yaptığı,
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde aynı nitelikteki suçtan yargılanan ve
mahkememizce tanık olarak dinlenen S.S’nin üzerinden
ele geçirilen dijital malzemelerin içerisinde sanık Ebru'nun PKK/KCK Terör
örgütünün Suriyeyapılanması olan PYD/YPG içerisinde
silahlı olarak faaliyet yürüten terör örgütü mensupları ile birlikte çekilmiş
fotoğraflarının bulunduğu, yine sanık Ebru'nun 29/9/2014 ve 12/10/2014
tarihlerinde örgüt mensupları ile çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu ancak bu
tarihlerde yurt dışına yasal bir giriş-çıkışının olmadığı, sanıktan elde edilen
dijital malzemelerin ve diğer materyallerin yapılan incelemesinde, terör örgütü
PKK/KCK'nın görevlerini ve kuruluş amacını anlatan
PKK Genel Sekreterliği tarafından hazırlanmış 182 sayfalık yazı ile PKK terör
örgütüyle irtibatlı yüzlerce sayfa örgütsel dokümanın tespit edildiği, sanığın
sık sık PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına gerek yasal gerekse yasal
olmayan yollardan gidip gelerek örgütün silahlı unsurları ile irtibat kurduğu,
sanığın yurt dışına çıkıp Erbil şehrinde sözlüsü olması nedeniyle görüştüğünü
beyan ettiği D.A. ile bağlantı kurduğu, D.A. isimli şahsın silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında olduğu, D.A. ile birlikte
sanık Ebru'nun da bağlantılı olarak bahsedildiği Tüpraş
tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve örgütsel notun bulunduğu, ayrıca
Kocaeli Üniversitesi Rektörü ve bazı küçük çaplı hedefler hakkında keşif
çalışması yapıldığını gösterir dokümanlar bulunduğu, görüntü incelemesinde
sanığın kod isim kullandığının tespit edildiği, sanık suçlamayı kabul etmemiş
ise de D.A. isimli sanığın bağlantı kurduğu şahsın silahlı terör örgütüne üye
olma suçundan aranan şahıslar arasında bulunması, yine çatışma bölgelerinden
elde edilen belgeden D.A. isimli kişi ile birlikte Tüpraş
tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve sanık Ebru ile de bağlantılı olarak
birlikte bahsedildiği örgütsel notun bulunması, Tüpraş
tesislerine yönelik PKK/KCK terör örgütü tarafından sabotaj eylemi düzenlemek
amacıyla keşif çalışmaları yapıldığına ilişkin deliller bulunması, 28/8/2016
günü yapılan ihbar sonucunda sanıklar V. ve F.'ye ait
evin merdiven altında yapılan aramada elde edilen içinde PKK/KCK terör
örgütünün ele başı Abdullah Öcalan'ın da yazmış olduğu ve çeşitli mahkemelerce
haklarında yasaklama ve toplatma kararları bulunan otuz adet kitap ve bir adet
siyah renkli plastik kordonlu akıllı saatin bulunması, yapılan incelemesinde
saatin saatin Ebru'ya ait cep telefonu ile bluetooth aracılığı ile doğrudan eşleşmesi özetle Sanık
Ebru Doğu'nunikametinde ele geçirilen dokümanların
sayısı ve içeriği, Kocaeli Üniversitesi Rektörüne ve Tüpraş'a
saldırı hazırlığında olduğuna dair bilgi ve belgeler, PYD/YPG mensupları ile
çekilmiş fotoğraflarının bulunması yineterör
örgütünün bulunduğu kırsal alana giriş çıkış yaptığının anlaşılması ve dosya
kapsamı karşısında sanığın kaçamaklı, soyut ve suçtan kurtulma maksatlı olduğu
değerlendirilen inkar yönlü savunmalarına itibar edilmediği böylelikle sanığın
sempati boyutunu aşarak PKK silahlı terör örgütüne devamlı ve hiyerarşik bir
ilişki içerisindeorganik olarak bağlı olduğunun kabul
edildiği, suçunun sabit görüldüğü ve cezalandırılmasının gerektiği sonucuna
varılmıştır ..."
31. Başvurucu, verilen hükme karşı istinaf kanun yoluna
başvurmuş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 16/1/2018 tarihli ve
E.2018/81, K.2018/49 sayılı kararıyla istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
32. İstinaf başvurusunun reddi üzerine başvurucu temyiz kanun
yoluna başvurmuştur. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 26/3/2019 tarihli ve
E.2018/1997, K.2019/2045 sayılı kararıyla hükmü onamış ve başvurucu hakkındaki
mahkûmiyet kararı aynı tarihte kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
33. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Gözaltı" kenar başlıklı 91.
maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
"(6) Gözaltı süresinin dolması veya sulh
ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden
olan fiille ilgiliyeni ve yeterli delil elde
edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle
yakalama işlemi uygulanamaz."
34. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama
nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin ilgili kısımları
şöyledir:
"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını
gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli
veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi
beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama
kararı verilemez.
(2)
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması
veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya
değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı
yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında
kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3)
Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı
halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
...
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine
Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
..."
35. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama
kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin
tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi
tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının
istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir.
Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz
kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2)
Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin
reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir.
Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği
yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir."
36. 5271 sayılı Kanun'un
"Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi"
kenar başlıklı 153. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(2) Müdafiin
dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın
amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim
kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin
yürütülen soruşturmalarda verilebilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
...
7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine
Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
...
(3)
Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi
raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli
işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz."
(4)
Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya
içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve
belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
37. 6/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Silâhlı örgüt" kenar
başlıklı 314. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya
yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2)
Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis
cezası verilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
38. Mahkemenin 10/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tutuklamanın Hukuki
Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
39. Başvurucu; hakkında başlatılan ilk soruşturmada adli kontrol
kararı verildiği hâlde aynı suçtan yeniden soruşturma açılarak hukuki şartları
oluşmamasına rağmen tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı,
maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ile yeniden soruşturulmama ve
yargılanmama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
40. Anayasa'nın "Temel
hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi
şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
41. Anayasa'nın "Kişi
hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci
fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine
sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan
kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini
veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu
kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla
tutuklanabilir."
42. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formunda yapılan açıklamalardan
başvurucunun maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ile yeniden
soruşturulmama ve yargılanmama haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını
temel olarak mükerrer olduğunu belirttiği soruşturmada tutuklanmasına dayanarak
ileri sürdüğü görülmüştür. Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiaları,
Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı kapsamında incelenecektir.
a. Genel İlkeler
43. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra
ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla
kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak
sayılmıştır (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
44. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale
olarak tutuklamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve tutuklama
tedbirinin niteliğine uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın
ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına
dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının
belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).
45. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama
ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti
bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla
tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin
bulunmasıdır. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı
delillerle desteklenmesi gerekir (Mustafa
Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72).
46. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında,
tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini
önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. 5271 sayılı Kanun'un 100.
maddesine göre de şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması ya da kaçacağı
şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, şüpheli veya sanığın
davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya
başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli
şüphe oluşturması hâllerinde tutuklama kararı verilebilecektir. Maddede ayrıca
işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması şartıyla tutuklama nedeninin
varsayılabileceği suçlara ilişkin bir listeye yer verilmiştir (Halas Aslan, §§ 58, 59).
47. Diğer taraftan Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve
özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük
ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda dikkate alınacak
hususlardan biri tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak
olan yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır (Halas Aslan, § 72).
48. Her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun
işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin
bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle
anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve
delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine
kıyasla daha iyi konumdadır (Gülser Yıldırım
(2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 123). Bununla birlikte
yargı mercilerinin belirtilen hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı Anayasa
Mahkemesinin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesinin bu husustaki denetimi,
somut olayın koşulları dikkate alınarak özellikle tutuklamaya ilişkin süreç ve
tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden yapılmalıdır (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567,
25/2/2016, § 79; Selçuk Özdemir,
B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §
76; Gülser Yıldırım (2), § 124).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
49. Başvurucu hakkında başlatılan ilk soruşturmada Kocaeli Sulh
Ceza Hâkimliği 25/3/2016 tarihinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar
vermiştir. Açılan ikinci soruşturmada ise aynı Hâkimlik 21/9/2016 tarihinde
başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
50. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni
dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
51. 5271 sayılı Kanun'un 90. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
bir suç işlediği şüphesiyle kişinin yakalanabilmesi için tutuklama şartlarının
varlığı aranmıştır. Diğer bir ifadeyle yakalama emri düzenlenmesini gerektiren
diğer nedenlerden (örneğin 5271 sayılı Kanun'un 98. maddesi) farklı olarak
tutuklama amacıyla yakalama yapılabilmesi için kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren somut deliller bulunmalıdır. Kanun koyucu suç şüphesiyle
yakalanan kimselerin gerek gözaltı süresinin dolması gerekse hâkim kararıyla
serbest kalması üzerine özgürlüğüne yönelebilecek keyfî müdahaleleri önlemek
amacıyla yakalama yasağı öngörmüştür. Bu yasak itiraz mercii tarafından verilenyakalama kararını kapsamamaktadır.5271 sayılı
Kanun'un 91. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre gözaltı süresinin dolması
veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında
yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve
Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi
uygulanamayacaktır. Bu hüküm uyarınca aynı fiilden dolayı ikinci kez yakalama
yapılabilmesi için yeni ve yeterli delil elde edilmesi zorunludur. Sözü edilen
yeterli delilin 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinde belirtilen nitelikte olması
gerektiği açıktır. Bu nedenlerle aynı yasağın tutuklama tedbiri açısından da
geçerli olması gerekir. Zira yeni ve yeterli delil elde edilmeden verilen
yakalama kararı kanuna aykırı olduğunda yakalama kararı sonrasında verilen
gözaltı ile tutuklama kararları da evleviyetle kanuna aykırı olacaktır (Atilla Taş, B. No: 2016/30220, 29/5/2019, § 98).
52. Somut olayda başvurucu hakkında PKK/KCK üyeliği suçundan
başlatılan birinci soruşturmanın ve bu soruşturma kapsamında icra edilen
yakalama, gözaltı ve adli kontrol tedbirlerinin dayanağı; başvurucu hakkında
terör eylemi yapacağına ilişkin suç ihbarı, başka bir PKK/KCK soruşturmasında
yakalanan S.S. adlı şüphelinin üzerinden ele geçirilen dijital materyallerin
içinde başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün Suriye Arap Cumhuriyeti yapılanması
olan PYD/YPG terör örgütünün mensupları ile birlikte çekilmiş fotoğraflarının
bulunması, başvurucunun üzerinde ve konutunda yapılan arama sonucunda terör
örgütü PKK/KCK'nın kuruluş amacını anlatan örgüt
tarafından hazırlanmış 182 sayfalık yazı ile PKK terör örgütüyle irtibatlı
yüzlerce sayfa örgütsel dokümanın ortaya çıkmasıdır.
53. Başvurucu hakkında PKK/KCK üyeliği suçundan başlatılan
ikinci soruşturmanın ve soruşturma kapsamında uygulanan yakalama, gözaltı ve
tutuklama tedbirlerinin dayanağı ise başvurucunun örgüt içinde "Nuda"
kod ismini kullandığına ve hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma bulunan D.A.
adlı kişiyle iltisakının bulunduğuna yönelik tespit, başvurucunun
Kocaeli'de bulunan bağlantılarını kullanarak petrol rafinerisine
sabotaj eylemi gerçekleştireceğine ve aynı şekilde Kocaeli Üniversitesi
Rektörü'ne saldırı amacıyla keşif çalışması yaptığına ilişkin değerlendirmeler
ve son olarak başvurucunun da ikamet ettiği yerde örgüt propagandası içeren
yasaklı kitaplar ile başvurucunun mobil telefonuyla doğrudan eşleşen bir adet
akıllı saatin ele geçirilmesidir.
54. Başvurucu hakkında başlatılan iki soruşturma her ne kadar
PKK/KCK üyeliğine ilişkin ise de 21/11/2016 tarihli iddianameye bağlanan ikinci
soruşturmanın dayanağının ve muhakeme işlemlerine esas tutulan olguların
14/6/2016 tarihli iddianameye bağlanan birinci soruşturmanın ve bu soruşturma
kapsamında icra edilen yakalama, gözaltı ve adli kontrol tedbirlerinin
dayanağından temel olarak farklılık gösterdiği görülmektedir. Başka bir deyişle
esasen başvurucunun 27/8/2016 tarihinden sonra Kocaeli'de
bulunan petrol rafinerisine sabotaj eylemi gerçekleştireceğine ilişkin iddiayı
odak alan (bkz. §§ 15, 25) ikinci soruşturmanın ve bu soruşturmada verilen
gözaltı ile tutuklama kararlarının ilk soruşturma ve o soruşturmada uygulanan
muhakeme işlemlerine nazaran yeni nitelikte olgulara dayandığı
söylenebilecektir. Bu durumda silahlı terör örgütü üyeliği iddiasıyla yürütülen
soruşturma kapsamında 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanan
başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağı bulunmaktadır.
55. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin
meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın
ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphenin bulunup bulunmadığının
değerlendirilmesi gerekir.
56. Başvurucu hakkında verilen tutuklama ve tutuklama kararına
itirazın reddi kararlarında suç şüphesinin varlığına ilişkin olarak PKK/KCK
terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında çatışmaların yaşandığı bölgede ele
geçirilen bir dijital materyal içinde bulunan görüntü dosyası ile başvurucunun
kullandığı iletişim programı verilerinin karşılıklı incelenmesi sonucu
başvurucunun örgüt içinde "Nuda"
kod ismini kullandığına ve hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma bulunan D.A.
adlı kişiyle bağlantısının bulunduğuna ilişkin tespite, başvurucunun Kocaeli'de bulunan bağlantılarını kullanarak petrol
rafinerisine sabotaj eylemi gerçekleştireceğine ve Kocaeli Üniversitesi
Rektörü'ne saldırı amacıyla keşif çalışması yaptığına ilişkin değerlendirmelere
ve son olarak başvurucunun ikamet ettiği yerde örgüt propagandası içeren
yasaklı kitaplar ile başvurucunun mobil telefonuyla doğrudan eşleşen bir adet
akıllı saatin ele geçirilmesine dayanıldığı görülmektedir (bkz. §§ 20, 22).
57. Somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi
olduğuna yönelik soruşturma makamlarınca ortaya konulan olgular bir bütün
olarak değerlendirildiğinde başvurucunun tutuklanması yönünden kuvvetli suç
şüphesinin bulunduğuna dair Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliği tespitinde bir
isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmıştır.
58. Bu noktada başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç
şüphesine dayalı olarak verilen tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup
olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının
verildiği andaki genel koşullar da dâhil olmak üzere somut olayın tüm
özelliklerinin dikkate alınması gerekir.
59. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken suça ilişkin
kanunda öngörülen ceza miktarına, isnat edilen suçun katalog suçlar arasında
yer almasına, kaçma şüphesinin bulunmasına ve adli kontrolün yetersiz kalacak
olmasına dayanıldığı görülmektedir.
60. Başvurucunun tutuklandığı silahlı terör örgütü üyesi olma
suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri
arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın
ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki
değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak,
B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran
Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç
5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun
gereği tutuklama nedeni varsayılabilen
suçlar arasındadır (bkz. § 32; Gülser Yıldırım
(2), § 148).
61. Bu kapsamda tutuklama kararının verildiği andaki genel
koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Kocaeli 2. Sulh
Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde
başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme tehlikesine yönelen tutuklama
nedenlerinin olgusal temellerden yoksun olduğu söylenemez.
62. Son olarak başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü
olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın
13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm
özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım
(2), § 151).
63. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını
ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize
olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini
aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı
yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756,
16/11/2016, § 214; Devran Duran,
§ 64).
64. Somut olayın özellikleri dikkate alındığında Kocaeli 2. Sulh
Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen cezanın miktarını, işin
niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu
hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol
uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu
söylenemez.
65. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki
olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan
başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Soruşturma Dosyasına
Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
66. Başvurucu, soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı nedeniyle
suçlamalara ilişkin temel bilgi ve belgelere erişemediğini belirterek kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
67. Anayasa Mahkemesi, soruşturma dosyalarına erişime yönelik
olarak verilen kısıtlama kararlarının tutuklu kişilerin özgürlüklerinden mahrum
bırakılmalarına karşı itirazda bulunma hakkı üzerindeki etkisini birçok
kararında incelemiştir. Bu kararlarda öncelikle yakalanan veya tutuklanan
kişiye yakalama ya da tutuklama sebeplerinin ve hakkındaki iddiaların
bildirilmesi gerektiği ancak buradaki bildirim yükümlülüğünün isnat edilen
suçlamalara esas tüm bilgi ve delilleri kapsamadığı belirtilmiş; bu bağlamda
başvurucunun tutuklamaya konu suçlamalara ilişkin temel unsurları bilip
bilmediği dikkate alınmıştır (Günay Dağ ve
diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 168-176; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144,
14/7/2015, §§ 105-107; Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, §§ 248-257).
68. Somut olayda ifade ve sorgu tutanakları, tutukluluğa ilişkin
kararlar, başvurucu veya müdafileri tarafından verilen tutukluluğa ilişkin
dilekçeler ve soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde
başvurucunun tutukluluğa temel teşkil eden bilgi ve belgelerden haberdar
olduğu, bunların içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip bulunduğu, tutukluluk
durumuna karşı itirazlarını sunma konusunda kendisine yeterli imkânın tanındığı
görülmektedir.
69. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması dolayısıyla kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.