TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
EBRU DOĞU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/78911)
Karar Tarihi: 10/10/2019
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Muzaffer KORKMAZ
Başvurucu
Ebru DOĞU
Vekili
Av. İrfan TAŞKIN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/10/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Başvurucu Hakkında Başlatılan Birinci Soruşturma
8. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu hakkında PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiasıyla 24/3/2016 tarihinde 2016/4842 soruşturma numarasıyla soruşturma başlatmıştır.
9. Anılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve tutuklama talebiyle Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilen başvurucu hakkında tutuklama talebi reddedilerek yurt dışına çıkış yasağı ve imza atma yükümlülüğünden oluşan 25/3/2016 tarihli adli kontrol kararı verilmiştir.
10. Hâkimliğin adli kontrol kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Şüpheli Ebru Doğu'nun soruşturma konusu silahlı terör örgütüne üye olmak suçu bakımından şüphelinin kendi beyanlarına karşılık dosya içerisinde bulunan şüphelinin silahlı kişilerle çekilmişfotoğrafları, yurt dışına giriş kayıtlarının sayısının birbirinin tutmaması, gibi bilgi ve belgelere dayalı olarak suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, suç ve şüpheli hakkında delillerin henüz toplanamamış olması, bu nedenle şüphelinin kişiler üzerinde baskı girişiminde bulunması hususlarında kuvvetli şüphenin doğması, bu kapsamda delillerin karartılması şüphesinin mevcudiyeti ya da kaçabileceği şüphesinden soruşturmaya konu suçun CMK’nın 100/3. maddesinde açıkça sayılan suçlar arasında yer almasından dolayı tutuklama nedeninin oluşması, ancak suç vasfı ve delil durumunun şüpheli lehine değişme ihtimali, işin önemi, verilmesi beklenen ceza ile tutuklamanın ölçülü olmayabileceği, bu aşamada adli kontrol uygulamasının gerekli ve yeterli olacağı anlaşıldığından; hakkındaki tutuklama talebinin reddine, tutuklama kararı verilmediğinden, CMK’nın 101/4. maddesi gereğince soruşturma konusu suçtan şüphelinin derhal serbest bırakılmasına,
Şüphelinin CMK’nın 109/1-a maddesi uyarınca, hakim ya da yetkili mahkemesi tarafından ikinci bir karar verilinceye kadar yurt dışına çıkmaktan yasaklanmaları, CMK’nın 109/1-b maddesi uyarınca, haklarında kamu davası açıldığı takdirde mahkeme huzurunda savunması alınana kadar, dava açılma sürecinin birtakım nedenlerle uzaması durumunda ilk imzanın atıldığı tarihten itibaren 6 ay süre ile her haftanın pazartesi günü saat 09:00 ile 18:00 saatleri içerisinde en yakın karakola giderek burada tutulan adli kontrol takip defterine imza atma yükümlülüğünde tutulması suretiyleadli kontrol tedbirlerine tabi tutulmasına ... [karar verildi.]"
11. Başvurucu, anılan karara itiraz etmemiştir.
12. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 14/6/2016 tarihli iddianamesiyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede suçun işlendiği tarih olarak 24/3/2016 ve öncesi, suçun işlendiği yer olarak ise Kocaeli'nin İzmit ilçesi gösterilmiştir.
13. İddianame ve diğer soruşturma evrakında başvurucunun PKK/KCK terör örgütü hiyerarşisi içinde yer aldığı ileri sürülmüştür. Bu suçlamalara esas alınan olgular özetle şöyledir:
i. Başvurucu hakkında 5/8/2015 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğüne "Ebru Doğu Mamak'ta oturur. Dağa çıktı geri geldi. Şimdi eylem yapacak acele edin." şeklinde ihbar yapıldığı belirtilmiştir.
ii. PKK/KCK ile bağlantılı suçlardan yürütülen başka bir soruşturma kapsamında yakalanan S.S. adlı kişinin üzerinden ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesinde başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün Suriye Arap Cumhuriyeti yapılanması olan PYD/YPG terör örgütü mensupları ile 29/9/2014 ve 12/10/2014 tarihlerinde çektirdiği fotoğraflarının bulunduğu belirtilerek anılan tarihlerde başvurucunun yasal bir giriş ya da çıkışının olmadığı tespitine yer verilmiştir.
iii. Başvurucunun üzerinde ve konutunda yapılan aramada terör örgütü PKK/KCK'nın kuruluş amacını anlatan örgüt tarafından hazırlanmış 182 sayfalık yazı ile PKK terör örgütüyle irtibatlı yüzlerce sayfa örgütsel dokümanın ele geçirildiği belirtilmiştir.
14. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul ederek E.2016/301 sayılı dosya üzerinden 17/6/2016 tarihinde kovuşturma aşamasına başlamıştır.
B. Başvurucu Hakkında Başlatılan İkinci Soruşturma
15. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun Kocaeli'deki petrol rafinerisine yönelik sabotaj eylemi yapacağına ve anılan eylem öncesi başvurucunun 27/8/2016 tarihinde diğer şüphelilerden V.K. tarafından İstanbul'da karşılanarak Kocaeli'ne getirilip şüpheli F.G.nin ikametinde kalacağına yönelik elde edilen bilgiler üzerine 2016/15868 soruşturma numarasıyla soruşturma başlatmıştır.
16. Başlatılan soruşturma kapsamında başvurucu ve diğer şüpheli V.K. 27/8/2016 tarihinde Kocaeli'de havalimanı servisinden indikleri sırada yakalanarak gözaltına alınmışlardır.
17. Başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler tutuklama talebiyle Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir.
18. Başvurucu yapılan sorgusunda özetle hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini, PKK/KCK örgütünün Kocaeli'deki petrol rafinerisine yapacağı sabotaj eylemiyle ilgili bir bilgisinin bulunmadığını, Irak'ta yaşayan nişanlısına sürekli mektup gönderdiğini ancak bunların bir suç unsuru içermediğini, ikâmet ettiği yerde ele geçirilen örgüt propagandası niteliğindeki dokümandan haberdar olmadığını ifade etmiştir.
19. Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucunun ve diğer iki şüphelinin tutuklanmasına karar vermiştir.
20. Hâkimliğin 21/9/2016 tarihli tutuklama kararının ilgili kısımları şöyledir:
"PKK/KCK terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışma bölgelerinden elde edilen ve şüpheli Ebru Doğu'ya ait olduğu yönünde ciddi belirtiler bulunan not kağıdının elde edilmesi, şüpheli Ebru'nun örgüt içerisinde 'Nuda' kod ismi kullandığından bahsedilmesi, şüphelinin yurt dışına çıkıp Erbil şehrinde sözlüsü olması nedeniyle bağlantı kurduğunu beyan ettiği D. isimli şahsın Diyarbakır Ağır Ceza İlamat Masasınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında bulunması, yine çatışma bölgelerinden elde edilen belgeden D. isimli kişi ile birlikte Tüpraş tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve şüpheli Ebru ile de bağlantılı olarak birlikte bahsedildiği örgütsel notun bulunması, Tüpraş tesislerine yönelik PKK/KCK terör örgütü tarafından sabotaj eylemi düzenlemek amacıyla keşif çalışmaları yapıldığına ilişkin yoğun şüpheyi doğuran emareler bulunması, şüpheli Ebru'nun daha önceden 31/12/2015 günü Mardin ili Kızıltepe ilçesi otogarında benzer suç kapsamında gözaltına alınması, yine güvenlik güçleri tarafından çatışma bölgelerinden elde edilen bir diğer notta 'Kocaeli'de Nuda ark'ın getirdiği rektör bilgileri somuttur' şeklinde ve bu konu ile ilgili anlatımların yer alması, 28/8/2016 günü 112 acil çağrı merkezine yapılan ihbar sonucunda şüpheliler V. ve F'ye ait Malta Mahallesi Turna Sokak No:... İzmit/Kocaeli adresinde bulunan apartmanın merdiven altında yapılan aramada elde edilen içinde PKK/KCK terör örgütünün ele başı Abdullah Öcalan'ın da yazmış olduğu ve çeşitli mahkemelerce haklarında yasaklama ve toplatma kararları bulunan otuz adet kitap ve bir adet siyah renkli plastik kordonlu akıllı saatin bulunması, yapılan incelemesinde saatin şüpheli Ebru'ya ait cep telefonu ile bluetooth aracılığı ile doğrudan eşleşmesi, şüpheli V. hakkında canlı bomba eyleminde kullanılabilecek nüfus cüzdanı taşıdığı şeklinde bilgiler bulunması, PKK/KCK terör örgütü içerisinde ve örgütün gençlik yapılanması YDG-H içerisinde faaliyetlerde bulunduğu ve terör örgütü üyesi olduğu şüphesi ile haklarında birçok kez işlem yapılan Ebru Doğu, M. ve M. isimli şahıslar ile şüpheliler V. ve F'nin yakın ilişki içerisinde bulunmaları, bu şahıslara evlerinde barınma olanağının sağlanması, yakalama tutanakları, Tüpraş tesisinin koordinat ve GPS bilgilerine ilişkin araştırma tutanağı, şüpheli Ebru ile D. isimli şahıs arasında geçtiği belirtilen whatsap yazışmalarına ait inceleme ve tespit tutanağı, çatışma bölgelerinden elde edildiği bildirilen not kağıtlarına ilişkin görüntü inceleme ve tespit tutanağı, parmak izi inceleme raporu, Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenen uzmanlık raporu, olayla ilgili düzenlenen diğer tutanaklar ve dosya kapsamında başkacabilgi ve belgelere dayalı olarak suçun işlendiğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, suç ve şüpheli hakkında delillerin henüz toplanamamış olması, bu nedenle şüphelinin kişiler üzerinde baskı girişiminde bulunması hususlarında kuvvetli şüphenin doğması, bu kapsamda delillerin karartılması şüphesinin mevcudiyeti ya da kaçabileceği şüphesinden soruşturmaya konu suçun CMK.nun 100/3. maddesinde açıkça sayılan suçlar arasında yer almasından dolayı tutuklama nedeninin oluşması, soruşturmaya konu suç için kanunda öngörülen cezanın üst haddi, verilmesi muhtemel ceza ile işin önemi, şüphelinin suç ve suçtan sonraki davranışlarına göre adli kontrol uygulamasının bu aşamada yetersiz kalacağı ve iş bu tedbirin ölçülü olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, tutuklama koşullarının oluştuğu kabul edilerek; CMK.nun 100. ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmalarına ... [karar verildi]."
21. Başvurucu, anılan karara itiraz etmiş, itirazı inceleyen Kocaeli 1. Sulh Ceza Hâkimliği 21/10/2016 tarihli kararıyla itirazı reddetmiştir.
22. Hâkimliğin itirazın reddine ilişkin 21/10/2016 tarihli kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 21/09/2016 tarih ve 2016/701 sorgu sayılı kararı ile PKK/KCK terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışma bölgelerinden elde edilen ve şüpheli Ebru Doğu'ya ait olduğu yönünde ciddi belirtiler bulunan not kağıdının elde edilmesi, şüpheli Ebru'nun örgüt içerisinde 'Nuda' kod ismi kullandığından bahsedilmesi, şüphelinin yurt dışına çıkıp Erbil şehrinde sözlüsü olması nedeniyle bağlantı kurduğunu beyan ettiği D.A. isimli şahsın Diyarbakır Ağır Ceza İlamat Masasınca silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında bulunması, yine çatışma bölgelerinden elde edilen belgeden D.A. isimli kişi ile birlikte Tüpraş tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve şüpheli Ebru ile de bağlantılı olarak birlikte bahsedildiği örgütsel notun bulunması, Tüpraş tesislerine yönelik PKK/KCK terör örgütü tarafından sabotaj eylemi düzenlemek amacıyla keşif çalışmaları yapıldığına ilişkin yoğun şüpheyi doğuran emareler bulunması, şüpheli Ebru'nun daha önceden 31/12/2015 günü Mardin ili Kızıltepe ilçesi otogarında benzer suç kapsamında gözaltına alınması, yine güvenlik güçleri tarafından çatışma bölgelerinden elde edilen bir diğer notta 'Kocaeli'de Nuda ark'ın getirdiği rektör bilgileri somuttur' şeklinde ve bu konu ile ilgili anlatımların yer alması, 28/08/2016 günü 112 acil çağrı merkezine yapılan ihbar sonucunda şüpheliler V. ve F'ye ait Malta Mahallesi Turna Sokak No:... İzmit/Kocaeli adresinde bulunan apartmanın merdiven altında yapılan aramada elde edilen içinde PKK/KCK terör örgütünün ele başı Abdullah Öcalan'ın da yazmış olduğu ve çeşitli mahkemelerce haklarında yasaklama ve toplatma kararları bulunan otuz adet kitap ve bir adet siyah renkli plastik kordonlu akıllı saatin bulunması, yapılan incelemesinde saatin şüpheli Ebru'ya ait cep telefonu ile bluetooth aracılığı ile doğrudan eşleşmesi gerekçeleriyle şüpheli hakkında tutuklama kararı verildiği, soruşturma dosyası kapsamına göre şüphelinin müsnet suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu, müsnet suçun cezasının alt ve üst sınırı ile mevcut delil durumuna göre şüpheliye verilmesi muhtemel cezaya göre adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı anlaşılmakla Kocaeli 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararındaki gerekçelere göre yerinde görülmeyen itirazın reddine…"
23. İtirazın reddine ilişkin karar başvurucuya 21/10/2016 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 31/10/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
24. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 21/11/2016 tarihli iddianamesiyle başvurucunun ve diğer iki şüphelinin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle aynı yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede suçun işlendiği tarih olarak 27/8/2016 ve öncesi, suçun işlendiği yer olarak ise Kocaeli'nin İzmit ilçesi gösterilmiştir.
25. İddianame ve diğer soruşturma evrakında başvurucunun PKK/KCK terör örgütü hiyerarşisi içinde yer aldığı ileri sürülmüştür. Bu suçlamaya esas alınan olgular özetle şöyledir:
i. PKK/KCK terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında çatışmaların yaşandığı bölgede ele geçirilen dijital bir materyal içinde bulunan görüntü dosyasıyla başvurucunun kullandığı iletişim programı verilerinin karşılıklı incelenmesi sonucu başvurucunun örgüt içinde "Nuda" kod ismini kullandığı bilgisine ve hakkında terör örgütü üyeliğinden soruşturma bulunan D.A. adlı kişiyle bağlantısının bulunduğuna ilişkin tespite yer verilmiştir.
ii. Aynı şekilde ele geçirilen dijital materyal içinde bulunan görüntü dosyasında “Kocaeli’de Nuda’nın getirdiği rektör bilgileri somuttur. Onun dışında bazı küçük çaplı hedefler var.” şeklinde not bulunduğu belirtilerek başvurucunun Kocaeli'de bulunan bağlantılarını kullanarak petrol rafinerisine yönelik sabotaj eylemi gerçekleştireceği ve aynı şekilde Kocaeli Üniversitesi Rektörü'ne saldırı amacıyla keşif çalışması yaptığı ileri sürülmüştür.
iii. İhbar üzerine başvurucunun da ikamet ettiği belirtilen ve şüphelilerden F.G.ye ait olan konutta yapılan aramada apartman merdiveninin altında terör örgütünün propagandasını içeren yasaklı otuz adet kitap ve bir adet akıllı saatin ele geçirildiği belirtilmiş ve yapılan incelemede akıllı saatin başvurucuya ait mobil telefonla doğrudan eşleştiği tespitine yer verilmiştir.
26. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi 23/11/2016 tarihinde iddianameyi kabul ederek E.2016/427 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşamasına başlamıştır.
C. Başvurucu Hakkındaki Yargılama Süreci
27. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi 23/11/2016 tarihinde, başvurucu hakkında açılan E.2016/427 sayılı ikinci davanın E.2016/301 sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar vermiş ve yargılama sonucunda verdiği 21/2/2017 tarihli kararla başvurucuyu silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği gerekçesiyle 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm etmiştir.
28. Karara karşı başvurucu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine incelemeyi yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle başvurucu hakkındaki hükmün bozulmasına karar vermiştir.
29. Bozma üzerine yapılan yargılamada Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucu hakkında silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği gerekçesiyle 7 yıl 6 aylık hapis cezasına hükmetmiştir.
30. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/11/2017 tarihli ve E.2017/457, K.2017/430 sayılı kararının ilgili kısımları şöyledir:
"Sanık Ebru hakkında 5/8/2015 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğüne 'Ebru Doğu Mamak'ta oturur. Dağa çıktı geri geldi. Şimdi eylem yapacak acele edin.' şeklinde ihbar yapıldığı, sanığın babası tarafından 23/5/2015 tarihinde Kocaeli Emniyet Müdürlüğüne kayıp başvurusu yapıldığı, sanığın bir süre sonra İstanbul'da bulunduğu, sanığın 28/4/2015 günü Şırnak ili Habur Kara Hudut Sınır Kapasından Irak'a çıkış yaptığı ve 12/5/2015 günü Şırnak ili Habur Kara Hudut Sınır Kapasından ülkemize giriş yaptığı, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde aynı nitelikteki suçtan yargılanan ve mahkememizce tanık olarak dinlenen S.S’nin üzerinden ele geçirilen dijital malzemelerin içerisinde sanık Ebru'nun PKK/KCK Terör örgütünün Suriyeyapılanması olan PYD/YPG içerisinde silahlı olarak faaliyet yürüten terör örgütü mensupları ile birlikte çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu, yine sanık Ebru'nun 29/9/2014 ve 12/10/2014 tarihlerinde örgüt mensupları ile çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu ancak bu tarihlerde yurt dışına yasal bir giriş-çıkışının olmadığı, sanıktan elde edilen dijital malzemelerin ve diğer materyallerin yapılan incelemesinde, terör örgütü PKK/KCK'nın görevlerini ve kuruluş amacını anlatan PKK Genel Sekreterliği tarafından hazırlanmış 182 sayfalık yazı ile PKK terör örgütüyle irtibatlı yüzlerce sayfa örgütsel dokümanın tespit edildiği, sanığın sık sık PKK/KCK terör örgütünün kırsal alanına gerek yasal gerekse yasal olmayan yollardan gidip gelerek örgütün silahlı unsurları ile irtibat kurduğu, sanığın yurt dışına çıkıp Erbil şehrinde sözlüsü olması nedeniyle görüştüğünü beyan ettiği D.A. ile bağlantı kurduğu, D.A. isimli şahsın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında olduğu, D.A. ile birlikte sanık Ebru'nun da bağlantılı olarak bahsedildiği Tüpraş tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve örgütsel notun bulunduğu, ayrıca Kocaeli Üniversitesi Rektörü ve bazı küçük çaplı hedefler hakkında keşif çalışması yapıldığını gösterir dokümanlar bulunduğu, görüntü incelemesinde sanığın kod isim kullandığının tespit edildiği, sanık suçlamayı kabul etmemiş ise de D.A. isimli sanığın bağlantı kurduğu şahsın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aranan şahıslar arasında bulunması, yine çatışma bölgelerinden elde edilen belgeden D.A. isimli kişi ile birlikte Tüpraş tesisine ilişkin keşif çalışmalarının ve sanık Ebru ile de bağlantılı olarak birlikte bahsedildiği örgütsel notun bulunması, Tüpraş tesislerine yönelik PKK/KCK terör örgütü tarafından sabotaj eylemi düzenlemek amacıyla keşif çalışmaları yapıldığına ilişkin deliller bulunması, 28/8/2016 günü yapılan ihbar sonucunda sanıklar V. ve F.'ye ait evin merdiven altında yapılan aramada elde edilen içinde PKK/KCK terör örgütünün ele başı Abdullah Öcalan'ın da yazmış olduğu ve çeşitli mahkemelerce haklarında yasaklama ve toplatma kararları bulunan otuz adet kitap ve bir adet siyah renkli plastik kordonlu akıllı saatin bulunması, yapılan incelemesinde saatin saatin Ebru'ya ait cep telefonu ile bluetooth aracılığı ile doğrudan eşleşmesi özetle Sanık Ebru Doğu'nunikametinde ele geçirilen dokümanların sayısı ve içeriği, Kocaeli Üniversitesi Rektörüne ve Tüpraş'a saldırı hazırlığında olduğuna dair bilgi ve belgeler, PYD/YPG mensupları ile çekilmiş fotoğraflarının bulunması yineterör örgütünün bulunduğu kırsal alana giriş çıkış yaptığının anlaşılması ve dosya kapsamı karşısında sanığın kaçamaklı, soyut ve suçtan kurtulma maksatlı olduğu değerlendirilen inkar yönlü savunmalarına itibar edilmediği böylelikle sanığın sempati boyutunu aşarak PKK silahlı terör örgütüne devamlı ve hiyerarşik bir ilişki içerisindeorganik olarak bağlı olduğunun kabul edildiği, suçunun sabit görüldüğü ve cezalandırılmasının gerektiği sonucuna varılmıştır ..."
31. Başvurucu, verilen hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurmuş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 16/1/2018 tarihli ve E.2018/81, K.2018/49 sayılı kararıyla istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
32. İstinaf başvurusunun reddi üzerine başvurucu temyiz kanun yoluna başvurmuştur. Yargıtay 16. Ceza Dairesi 26/3/2019 tarihli ve E.2018/1997, K.2019/2045 sayılı kararıyla hükmü onamış ve başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararı aynı tarihte kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
33. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Gözaltı" kenar başlıklı 91. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
"(6) Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgiliyeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz."
34. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
...
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
..."
35. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir."
36. 5271 sayılı Kanun'un "Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi" kenar başlıklı 153. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(2) Müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
7. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz."
(4) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
37. 6/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Silâhlı örgüt" kenar başlıklı 314. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
38. Mahkemenin 10/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
39. Başvurucu; hakkında başlatılan ilk soruşturmada adli kontrol kararı verildiği hâlde aynı suçtan yeniden soruşturma açılarak hukuki şartları oluşmamasına rağmen tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ile yeniden soruşturulmama ve yargılanmama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
40. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
41. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
42. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formunda yapılan açıklamalardan başvurucunun maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ile yeniden soruşturulmama ve yargılanmama haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını temel olarak mükerrer olduğunu belirttiği soruşturmada tutuklanmasına dayanarak ileri sürdüğü görülmüştür. Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiaları, Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenecektir.
a. Genel İlkeler
43. Anayasa'nın 19. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahip olduğu ilke olarak ortaya konduktan sonra ikinci ve üçüncü fıkralarında, şekil ve şartları kanunda gösterilmek şartıyla kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakılabileceği durumlar sınırlı olarak sayılmıştır (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 42).
44. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik bir müdahale olarak tutuklamanın Anayasa'nın 13. maddesinde öngörülen ve tutuklama tedbirinin niteliğine uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama koşullarına uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, §§ 53, 54).
45. Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler bakımından mümkündür. Bir başka anlatımla tutuklamanın ön koşulu, kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı delillerle desteklenmesi gerekir (Mustafa Ali Balbay, B. No: 2012/1272, 4/12/2013, § 72).
46. Öte yandan Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesine göre de şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması ya da kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması, şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması hâllerinde tutuklama kararı verilebilecektir. Maddede ayrıca işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunması şartıyla tutuklama nedeninin varsayılabileceği suçlara ilişkin bir listeye yer verilmiştir (Halas Aslan, §§ 58, 59).
47. Diğer taraftan Anayasa'nın 13. maddesinde temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda dikkate alınacak hususlardan biri tutuklama tedbirinin isnat edilen suçun önemi ve uygulanacak olan yaptırımın ağırlığı karşısında ölçülü olmasıdır (Halas Aslan, § 72).
48. Her somut olayda tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin olup olmadığının, tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının ve tutuklama tedbirinin ölçülülüğünün takdiri öncelikle anılan tedbiri uygulayan yargı mercilerine aittir. Zira bu konuda taraflarla ve delillerle doğrudan temas hâlinde olan yargı mercileri Anayasa Mahkemesine kıyasla daha iyi konumdadır (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 123). Bununla birlikte yargı mercilerinin belirtilen hususlardaki takdir aralığını aşıp aşmadığı Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Anayasa Mahkemesinin bu husustaki denetimi, somut olayın koşulları dikkate alınarak özellikle tutuklamaya ilişkin süreç ve tutuklama kararının gerekçeleri üzerinden yapılmalıdır (Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 79; Selçuk Özdemir, B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 76; Gülser Yıldırım (2), § 124).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
49. Başvurucu hakkında başlatılan ilk soruşturmada Kocaeli Sulh Ceza Hâkimliği 25/3/2016 tarihinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Açılan ikinci soruşturmada ise aynı Hâkimlik 21/9/2016 tarihinde başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
50. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
51. 5271 sayılı Kanun'un 90. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bir suç işlediği şüphesiyle kişinin yakalanabilmesi için tutuklama şartlarının varlığı aranmıştır. Diğer bir ifadeyle yakalama emri düzenlenmesini gerektiren diğer nedenlerden (örneğin 5271 sayılı Kanun'un 98. maddesi) farklı olarak tutuklama amacıyla yakalama yapılabilmesi için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunmalıdır. Kanun koyucu suç şüphesiyle yakalanan kimselerin gerek gözaltı süresinin dolması gerekse hâkim kararıyla serbest kalması üzerine özgürlüğüne yönelebilecek keyfî müdahaleleri önlemek amacıyla yakalama yasağı öngörmüştür. Bu yasak itiraz mercii tarafından verilenyakalama kararını kapsamamaktadır.5271 sayılı Kanun'un 91. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamayacaktır. Bu hüküm uyarınca aynı fiilden dolayı ikinci kez yakalama yapılabilmesi için yeni ve yeterli delil elde edilmesi zorunludur. Sözü edilen yeterli delilin 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinde belirtilen nitelikte olması gerektiği açıktır. Bu nedenlerle aynı yasağın tutuklama tedbiri açısından da geçerli olması gerekir. Zira yeni ve yeterli delil elde edilmeden verilen yakalama kararı kanuna aykırı olduğunda yakalama kararı sonrasında verilen gözaltı ile tutuklama kararları da evleviyetle kanuna aykırı olacaktır (Atilla Taş, B. No: 2016/30220, 29/5/2019, § 98).
52. Somut olayda başvurucu hakkında PKK/KCK üyeliği suçundan başlatılan birinci soruşturmanın ve bu soruşturma kapsamında icra edilen yakalama, gözaltı ve adli kontrol tedbirlerinin dayanağı; başvurucu hakkında terör eylemi yapacağına ilişkin suç ihbarı, başka bir PKK/KCK soruşturmasında yakalanan S.S. adlı şüphelinin üzerinden ele geçirilen dijital materyallerin içinde başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün Suriye Arap Cumhuriyeti yapılanması olan PYD/YPG terör örgütünün mensupları ile birlikte çekilmiş fotoğraflarının bulunması, başvurucunun üzerinde ve konutunda yapılan arama sonucunda terör örgütü PKK/KCK'nın kuruluş amacını anlatan örgüt tarafından hazırlanmış 182 sayfalık yazı ile PKK terör örgütüyle irtibatlı yüzlerce sayfa örgütsel dokümanın ortaya çıkmasıdır.
53. Başvurucu hakkında PKK/KCK üyeliği suçundan başlatılan ikinci soruşturmanın ve soruşturma kapsamında uygulanan yakalama, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin dayanağı ise başvurucunun örgüt içinde "Nuda" kod ismini kullandığına ve hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma bulunan D.A. adlı kişiyle iltisakının bulunduğuna yönelik tespit, başvurucunun Kocaeli'de bulunan bağlantılarını kullanarak petrol rafinerisine sabotaj eylemi gerçekleştireceğine ve aynı şekilde Kocaeli Üniversitesi Rektörü'ne saldırı amacıyla keşif çalışması yaptığına ilişkin değerlendirmeler ve son olarak başvurucunun da ikamet ettiği yerde örgüt propagandası içeren yasaklı kitaplar ile başvurucunun mobil telefonuyla doğrudan eşleşen bir adet akıllı saatin ele geçirilmesidir.
54. Başvurucu hakkında başlatılan iki soruşturma her ne kadar PKK/KCK üyeliğine ilişkin ise de 21/11/2016 tarihli iddianameye bağlanan ikinci soruşturmanın dayanağının ve muhakeme işlemlerine esas tutulan olguların 14/6/2016 tarihli iddianameye bağlanan birinci soruşturmanın ve bu soruşturma kapsamında icra edilen yakalama, gözaltı ve adli kontrol tedbirlerinin dayanağından temel olarak farklılık gösterdiği görülmektedir. Başka bir deyişle esasen başvurucunun 27/8/2016 tarihinden sonra Kocaeli'de bulunan petrol rafinerisine sabotaj eylemi gerçekleştireceğine ilişkin iddiayı odak alan (bkz. §§ 15, 25) ikinci soruşturmanın ve bu soruşturmada verilen gözaltı ile tutuklama kararlarının ilk soruşturma ve o soruşturmada uygulanan muhakeme işlemlerine nazaran yeni nitelikte olgulara dayandığı söylenebilecektir. Bu durumda silahlı terör örgütü üyeliği iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanan başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağı bulunmaktadır.
55. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphenin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
56. Başvurucu hakkında verilen tutuklama ve tutuklama kararına itirazın reddi kararlarında suç şüphesinin varlığına ilişkin olarak PKK/KCK terör örgütü ile güvenlik güçleri arasında çatışmaların yaşandığı bölgede ele geçirilen bir dijital materyal içinde bulunan görüntü dosyası ile başvurucunun kullandığı iletişim programı verilerinin karşılıklı incelenmesi sonucu başvurucunun örgüt içinde "Nuda" kod ismini kullandığına ve hakkında örgüt üyeliğinden soruşturma bulunan D.A. adlı kişiyle bağlantısının bulunduğuna ilişkin tespite, başvurucunun Kocaeli'de bulunan bağlantılarını kullanarak petrol rafinerisine sabotaj eylemi gerçekleştireceğine ve Kocaeli Üniversitesi Rektörü'ne saldırı amacıyla keşif çalışması yaptığına ilişkin değerlendirmelere ve son olarak başvurucunun ikamet ettiği yerde örgüt propagandası içeren yasaklı kitaplar ile başvurucunun mobil telefonuyla doğrudan eşleşen bir adet akıllı saatin ele geçirilmesine dayanıldığı görülmektedir (bkz. §§ 20, 22).
57. Somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olduğuna yönelik soruşturma makamlarınca ortaya konulan olgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun tutuklanması yönünden kuvvetli suç şüphesinin bulunduğuna dair Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliği tespitinde bir isabetsizlik olmadığı sonucuna varılmıştır.
58. Bu noktada başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesine dayalı olarak verilen tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar da dâhil olmak üzere somut olayın tüm özelliklerinin dikkate alınması gerekir.
59. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken suça ilişkin kanunda öngörülen ceza miktarına, isnat edilen suçun katalog suçlar arasında yer almasına, kaçma şüphesinin bulunmasına ve adli kontrolün yetersiz kalacak olmasına dayanıldığı görülmektedir.
60. Başvurucunun tutuklandığı silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. § 32; Gülser Yıldırım (2), § 148).
61. Bu kapsamda tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme tehlikesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerden yoksun olduğu söylenemez.
62. Son olarak başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).
63. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64).
64. Somut olayın özellikleri dikkate alındığında Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen cezanın miktarını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
65. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia
66. Başvurucu, soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı nedeniyle suçlamalara ilişkin temel bilgi ve belgelere erişemediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
67. Anayasa Mahkemesi, soruşturma dosyalarına erişime yönelik olarak verilen kısıtlama kararlarının tutuklu kişilerin özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarına karşı itirazda bulunma hakkı üzerindeki etkisini birçok kararında incelemiştir. Bu kararlarda öncelikle yakalanan veya tutuklanan kişiye yakalama ya da tutuklama sebeplerinin ve hakkındaki iddiaların bildirilmesi gerektiği ancak buradaki bildirim yükümlülüğünün isnat edilen suçlamalara esas tüm bilgi ve delilleri kapsamadığı belirtilmiş; bu bağlamda başvurucunun tutuklamaya konu suçlamalara ilişkin temel unsurları bilip bilmediği dikkate alınmıştır (Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 168-176; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 105-107; Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, §§ 248-257).
68. Somut olayda ifade ve sorgu tutanakları, tutukluluğa ilişkin kararlar, başvurucu veya müdafileri tarafından verilen tutukluluğa ilişkin dilekçeler ve soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde başvurucunun tutukluluğa temel teşkil eden bilgi ve belgelerden haberdar olduğu, bunların içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip bulunduğu, tutukluluk durumuna karşı itirazlarını sunma konusunda kendisine yeterli imkânın tanındığı görülmektedir.
69. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.