TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
F.A. BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2018/2521)
Karar Tarihi: 10/10/2019
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Recep KÖMÜRCÜ
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Ömer MENCİK
Başvurucu
F.A.
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması, tutukluluğun makul süreyi aşması, tutukluğa ilişkin incelemelerin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması, tutukluluk incelemesinin kanuni süresi içinde yapılmaması, tutukluluk incelemeleri öncesinde sunulan savcılık talebinin ve tutukluluk incelemesi sırasında alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi ve tutukluğun devamına dair kararlara yapılan itirazların kısa sürede incelenmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; soruşturma dosyasındaki delillere erişilememesi ve iddianamede atılı suçun işlendiği hususunda yeterli açıklamaya yer verilmemesi nedenleriyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 15/1/2018, 18/1/2018, 19/1/2018, 29/1/2018, 30/1/2018 ve 2/5/2018 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından 2018/2615, 2018/2764, 2018/3695, 2018/3809 ve 2018/12756 numaralı başvuruların aralarında kişi yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2018/2521 numaralı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl süresi 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
8. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca -aralarında Yüksek Mahkeme üyelerinin de bulunduğu- üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51, 350).
9. Çumra Adliyesinde hâkim olarak görev yapan başvurucu hakkında 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ağır cezalık suçüstü hâli bulunduğu değerlendirilerek FETÖ/PDY'nin hiyerarşik yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır.
10. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) İkinci Dairesi 16/7/2016 tarihinde başvurucunun görevden uzaklaştırılmasına, HSYK Genel Kurulu ise 24/8/2016 tarihinde başvurucunun meslekten ihracına karar vermiştir.
11. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının HSYK kararıyla görevden uzaklaştırılanlar hakkında soruşturma işlemlerinin yapılması yönündeki yazısı üzerine başvurucu, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 17/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.
12. Başvurucu 18/7/2016 tarihinde, tutuklanması istemiyle Konya 2. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. Konya 2. Sulh Ceza Hâkimliği 18/7/2016 tarihli kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
13. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesinin gerektiğini belirterek 5/10/2016 tarihinde yetkisizlik kararı vermiştir.
14. Ankara 3.Sulh Ceza Hâkimliği 22/9/2017 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının aynı tarihli talebi üzerine başvurucunun tutukluluk durumunu incelemiş ve tutukluluğun devamına karar vermiştir.
15. Başvurucu anılan karara 19/10/2017 tarihinde itiraz etmiş, Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 18/12/2017 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.
16. Başvurucu, anılan kararı 20/12/2017 tarihinde öğrenmiştir.
17. Başvurucu -2018/2521 sayılı başvuru yönünden- 18/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
18. Ankara 3.Sulh Ceza Hâkimliği 20/10/2017 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının aynı tarihli talebi üzerine başvurucunun tutukluluk durumunu incelemiş ve tutukluluğun devamına karar vermiştir.
19. Ankara 3.Sulh Ceza Hâkimliği 21/11/2017 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 20/11/2017 tarihli talebi üzerine başvurucunun tutukluluk durumunu incelemiş ve tutukluluğun devamına karar vermiştir.
20. Başvurucu anılan karara 21/12/2017 tarihinde itiraz etmiş, Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/1/2018 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.
21. Başvurucu, anılan kararı 11/1/2018 tarihinde öğrenmiştir.
22. Başvurucu -2018/3695 sayılı başvuru yönünden- 30/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
23. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 23/1/2018 tarihli iddianame ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) kamu davası açmıştır.
24. Mahkeme 30/1/2018 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiştir. Başvurucu hakkındaki yargılama, Mahkemenin E.2018/18 sayılı dosyası üzerinden sürdürülmüştür.
25. Mahkeme 23/2/2018 tarihinde, başvurucunun tutukluluk durumunu tensip (duruşmaya hazırlık) incelemesi sırasında alınan karara istinaden resen değerlendirmiş ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
26. Mahkeme 16/3/2018 tarihinde, başvurucunun tutukluluk durumunu tensip incelemesi sırasında alınan karara istinaden resen değerlendirmiş ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.
27. Başvurucu 2/4/2018 tarihinde bu karara itiraz etmiş, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince 13/4/2018 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.
28. Başvurucu, anılan kararı 18/4/2018 tarihinde öğrenmiştir.
29. Başvurucu -2018/12756 sayılı başvuru yönünden- 2/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
30. Mahkemece 10/7/2018 tarihli duruşmada başvurucunun tahliyesine karar verilmiştir.
31. Yapılan yargılama sonucunda Mahkemenin 9/5/2019 tarihli kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla davanın istinaf incelemesi devam etmektedir.
IV. İLGİLİ HUKUK
32. İlgili hukuk için bkz. Salih Sönmez (B. No: 2016/25431, 28/11/2018, §§ 33-56) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
33. Mahkemenin 10/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebinin İncelenmesi
34. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve bireysel başvuru tarihinde ceza infaz kurumunda tutuklu bulunan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu; somut ve yasal bir delil olmaksızın tutuklanmasına karar verildiğini, hakkındaki iddianame incelendiğinde aleyhine olan ilk delilin tutukluluktan altı ay sonra dosyaya girdiğinin anlaşıldığını yani ilk tutuklandığı anda dosyada hiçbir delil bulunmadığını, somut olay bakımından hakkındaki suçlamanın yasal unsurları oluşmamasına ve tutuklama şartları bulunmamasına rağmen tutuklanmasının hukuka aykırı olduğunu, tutuklama kararının gerekçesiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
36. Başvurucu ayrıca soruşturma tarihi itibarıyla hâkim olduğunu, bu nedenle ilgili mevzuatta belirtilen özel soruşturma usulüne uyularak hakkındaki soruşturmanın yürütülmesi gerektiğini ancak hakkında öngörülen özel soruşturma usulüne aykırı davranılarak genel hükümlere göre hakkında soruşturma yürütülüp tutuklama tedbirine başvurulduğunu, olayda kendisi yönünden suçüstü hâlinin mevcut olmadığını ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
37. Başvuru konusu olayda ileri sürülen tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasıyla ilgili daha önce bireysel başvuruda bulunulduğu ve başvurucunun anılan şikâyetine ilişkin olarak 2016/15144 sayılı dosya üzerinden İkinci Bölüm Üçüncü Komisyon tarafından yapılan inceleme sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilmezlik kararı verildiği tespit edildiğinden başvurunun bu şikâyet yönünden mükerrer başvuru niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
2. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia
39. Başvurucu; soruşturma dosyasında gizlilik kararının bulunması nedeniyle hakkındaki suçlamaları ve bu suçlamaların delillerini öğrenemediğini, bu nedenle etkin bir savunmada ve itirazda bulunamadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
40. Başvuru konusu olayda ileri sürülen soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili daha önce bireysel başvuruda bulunulduğu ve başvurucunun anılan şikâyetine ilişkin olarak 2016/15144 sayılı dosya üzerinden İkinci Bölüm Üçüncü Komisyon tarafından yapılan inceleme sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilmezlik kararı verildiği tespit edildiğinden başvurunun bu şikâyet yönünden de mükerrer başvuru niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
3. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia
42. Başvurucu; tutukluluk hâlinin hukuka aykırı bir şekilde uzatıldığını, tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçeden yoksun olduğunu, bu kararlarda tutuklama nedenlerinin somut olgulara dayalı olarak açıklanmadığını, kendisi yönünden bir kişiselleştirme yapılmadığını ve adli kontrolün yetersiz kalma nedenlerinin gösterilmediğini, tutukluluğa yönelik itirazlarının da gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, dolayısıyla somut hiçbir neden gösterilmeden matbu gerekçelerle sürdürülen tutukluluğun makul süreyi aştığını ve cezaya dönüştüğünü belirterek adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
43. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:
"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir."
44. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013 § 16). Somut olayda ihlal iddialarının özü itibarıyla tutukluluğun uzun sürmesine, yargılamanın tutuklu devam ettirilmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.
45. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya hükümlü hâle gelmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45; Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, § 26). Somut olayda 10/7/2018 tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucu yönünden anılan içtihatlardan ayrılmayı gerektirir bir durum olmadığı anlaşılmıştır.
46. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
4. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia
47. Başvurucu, tutukluluk durumunun ve tutukluluğun devamı kararlarına yaptığı itirazlarının -talebine rağmen- kendisi dinlenmeden, dosya üzerinden incelendiğini belirterek adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
48. Başvuru konusu olayda ileri sürülen tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgili daha önce bireysel başvuruda bulunulduğu ve başvurucunun anılan şikâyetine ilişkin olarak 2018/1471 sayılı dosya üzerinden İkinci Bölüm İkinci Komisyon tarafından yapılan inceleme sonucunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilmezlik kararı verildiği tespit edildiğinden başvurunun bu şikâyet yönünden de mükerrer başvuru niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
49. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
5. Tutukluluk İncelemesinin Kanuni Süresi İçinde Yapılmadığına İlişkin İddia
50. Başvurucu; tutukluluk hâlinin devamına dair 21/11/2017 tarihli kararın 20/10/2017 tarihli tutukluluğun devamına dair karardan otuz iki gün sonra verildiğini, 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesinde iki tutukluluk incelemesi arasındaki sürenin en fazla otuz gün olabileceğinin açıkça belirtildiğini, bu nedenle hukuka açıkça aykırı davranıldığını belirterek etkili başvuru, adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
51. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
52. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.
53. Anayasa Mahkemesi, daha önce verdiği bir çok kararda; 5271 sayılı Kanun’un 108. maddesine göre yapılan değerlendirmelerin resen yapıldığını ve bu değerlendirmelerin Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası ile hürriyeti kısıtlanan kişiye tanınan yargı merciine itiraz edebilme hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiş ve bu kapsamdaki şikâyetler bakımından konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemezlik kararları vermiştir (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160, 2/12/2015 § 24). Somut olayda başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
6. Tutukluluk İncelemeleri Öncesinde Sunulan Savcılık Taleplerinin ve Tutukluluk İncelemesi Sırasında Mahkemece Alınan Savcılık Görüşünün Bildirilmediğine İlişkin İddia
55. Başvurucu, soruşturma aşamasında tutukluluğun devamına karar verilmesi yönündeki Savcılık talep yazılarının tarafına tebliğ edilmediğini ve bu talep yazılarına karşı beyanının alınmadığını ifade etmiştir.
56. Başvurucu ayrıca kovuşturma aşamasında 16/3/2018 tarihinde yapılan tutukluluk incelemesi sırasında alınan Savcılık görüşünün tarafına bildirilmediğini ve bu hususta görüşünün alınmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
57. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.
58. Başvurucunun soruşturma aşamasındaki tutukluluk incelemelerine yönelik bu kapsamdaki şikâyetinin resen yapılan tutukluluk incelemeleri öncesinde, bu hususta talepte bulunan Cumhuriyet savcısının talep yazısının kendisine bildirilmemesine ve bu talep yazısının içeriğine karşı beyanının alınmamasına yönelik olduğu görülmektedir. Kovuşturma aşamasına ilişkin bu kapsamdaki şikâyetin ise resen yapılan tutukluluk incelemesi sırasında alınan Cumhuriyet savcısı görüşünün başvurucuya bildirilmemesine ve bu görüşün içeriğine karşı başvurucunun beyanının alınmamasına yönelik olduğu görülmektedir. Yani her iki aşamaya yönelik şikâyetlerin resen yapılan tutukluluk incelemelerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
59. 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesi uyarınca resen yapılan tutukluluk incelemeleri, Anayasa'nın 19. maddesinin kapsamına dâhil değildir (bkz. § 53). Bireysel başvuru kapsamında olmayan bu kararların usulüne dâhil alt unsurlar da kararlarla aynı hukuki sonuca tabidir. Dolayısıyla somut olayda başvuru konusu yapılan tutukluluk durumunun değerlendirilmesine dair Savcılığın talebinin ve görüşünün başvurucuya bildirilmesi hususu da Anayasa'nın 19. maddesinin sağladığı güvence kapsamında değildir.
60. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun resen yapılan tutukluluk incelemeleri öncesinde sunulan Savcılık taleplerinden ve resen yapılan tutukluluk incelemesi sırasında Mahkemece alınan Savcılık görüşünden haberdar edilmediği iddialarının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
7. Tutukluğun Devamına Dair Kararlara Yapılan İtirazların Kısa Sürede İncelenmediğine İlişkin İddia
61. Başvurucu; tutukluluğun devamına dair kararların kendisine geç tebliğ edildiğini, bu kararlara süresinde yaptığı itirazlarının ise çok uzun süreler sonra karara bağlandığını ifade etmiştir.
62. Başvurucu ayrıca 16/3/2018 tarihli tutukluluğun devamı kararı öncesinde verilen tutukluluğun devamı kararının kendisine tebliğ edilmediğini, bu nedenle bu karara itirazda bulunamadığını belirterek etkili başvuru, adil yargılanma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
63. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
64. 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama ve tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmamaları durumunda maddi ve manevi her türlü zararlarının tazminini isteyebilmelerine imkân sağlamaktadır. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla tahliyesine karar verilmiş ya da hükümlü hâle gelmiş başvurucular yönünden asıl dava sonuçlanmamış da olsa anılan yolun tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (tahliye olmuş başvurucular yönünden bkz. Cafer Yıldız, B. No: 2014/9308, 9/1/2018, §§ 37-40; Yaşar Saçlı, B. No: 2014/9311, 24/1/2018, §§ 37-40; hükümlü hâle gelmiş başvurucular yönünden bkz. Özgür Arıbaş, B. No: 2015/2394, 31/10/2018, §§ 57-60). Somut olayda başvurucunun bu kapsamda kalan iddiaları bakımından anılan kararlardan ayrılmayı gerektiren bir durum mevcut değildir.
65. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
66. Başvurucu; soruşturma dosyasındaki delillere erişemediği için savunma hakkını gereği gibi kullanamadığını ve hakkındaki iddianame incelendiğinde, isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği hususunda -Yargıtayın birtakım içtihatlarında bu suçun işlendiğinin kabul edilmesi için gerekli olduğu belirtilen- iddia edilen örgütün suç örgütü olduğunu, niteliğini ve amaçlarını bilip bilmediği, bu örgütün amacını benimseyip benimsemediği ve bu örgüte suç işleme amacıyla girip girmediği hususlarında hiçbir açıklayıcı bilgiye yer verilmediğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
67. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkindir.
68. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
69. Somut olayda başvuruya konu yargılamanın devam ettiği tespit edilmiştir (bkz. § 31). Bu kapsamda başvurucunun bu başlık altındaki şikâyetlerine ilişkin hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulundukları anlaşılmaktadır.
70. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun gizlilik talebinin kabulüne ve kimlik bilgilerinin kamuya açık belgelerde GİZLİ TUTULMASINA,
B. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
C. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,
2. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,
3. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılmasında dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın mükerrer başvuru olması nedeniyle REDDİNE,
D. 1. Tutukluluğun makul süreyi aşmasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tutukluluk incelemesinin kanuni süresi içinde yapılmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Tutukluluk incelemeleri öncesinde sunulan savcılık taleplerinin ve tutukluluk incelemesi sırasında mahkemece alınan savcılık görüşünün bildirilmemesinden dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Tutukluğun devamına dair kararlara yapılan itirazların kısa sürede incelenmemesinden dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
5. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
E. Adli yardım talebinin kabulü ile geçici olarak muaf tutulan 294,70 TL harçtan ibaret yargılama giderinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvurucudan TAHSİLİNE 10/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.