TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İRFAN YAŞAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9185)
|
|
Karar Tarihi: 29/5/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Volkan
SEVTEKİN
|
Başvurucu
|
:
|
İrfan YAŞAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Servet
AYDIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Türk Silahlı Kuvvetleri emekli personeli olan
başvurucu hakkında ahlaki durum gerekçe gösterilerek Türk Silahlı Kuvvetleri
sosyal tesislerine girişinin süresiz yasaklanması işlemi nedeniyle özel hayatın
gizliliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3.Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık cevabında, başvuruya ilişkin olarak görüş
bildirilmesine gerek görülmediği belirtilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Hava Kuvvetleri Komutanlığı
emrinde muvazzaf astsubay statüsünde görev yapan başvurucu hakkında 7/11/2013
tarihinde gönderilen ihbar mahiyetindeki e-postada bulunan birtakım görüntü ve
yazılara dayanılarak idari soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında
10/12/2013 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır.
9. Başvurucu 2014 yılının Şubat ayında
emekliye ayrılmıştır.
10. Soruşturma neticesinde Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde
oluşturulan Kurul tarafından 12/5/2014 tarihinden geçerli olmak üzere
başvurucunun TSK sosyal tesislerine girişinin süresiz yasaklanmasına karar
verilmiştir. Karara dayanak olarak başvurucunun askerlik haysiyet ve şerefine
dokunan fiilleri gerçekleştirmesi gösterilmiştir.
11. Başvurucu, işlemin iptali talebiyle Ankara 7. İdare
Mahkemesinde 10/10/2014 tarihinde dava açmıştır. Mahkemenin 17/10/2014 tarihli
kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
12. Başvurucu bu defa, söz konusu işlemin iptali talebiyle
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) 29/12/2014 tarihinde dava açmıştır.
Dava dilekçesinde başvurucu, tamamıyla diyaloğun taraflarına açık olan üçüncü
kişilerin katılımının olmadığı sanal (internet) bir ortamda, karşı cinsle özel
yaşamına konu eylemlerinin çıkar sağlamak amacıyla ve kendi izni olmaksızın
yasal olmayan yollarla tespit edilerek, askerlik haysiyetine ve şerefine
dokunan fiiller olarak kabul edilmek suretiyle sosyal tesislere girişinin
süresiz şekilde yasaklandığını belirtmiştir. Başarılı bir mesleki geçmişinin
bulunduğunu dile getiren başvurucu, hakkında herhangi bir mahkûmiyet kararı
bulunmaksızın emekli olduğu tarihten sonra tesis edilen işlemin hukuka aykırı
ve haksız olduğunu ileri sürmüştür.
13. AYİM Başsavcılığının işlemin iptaline karar verilmesi
gerektiği yönünde hazırladığı düşünce yazısında, başvurucu hakkında isnat
edilen ve askerlik haysiyetine ve şerefine dokunan fiiller olarak nitelendirilen
eylemlerin bizatihi sosyal tesislerde işlenmesinin mevzuat gereğince zorunluluk
olduğu vurgulanmıştır. Başsavcılık görüşünde, imzasız bir elektronik posta ile
başvurucu ve bir kısım personel hakkındaki ihbarda yer alan fiillerin tamamen
başvurucunun özel hayatına ilişkin olduğu ve 2010-2011 yıllarında
gerçekleştirdiği dikkate alındığında aradan geçen uzun süre sonra ortaya
çıkarılmış olmasına ve iddia edilen eylemlerinin hukuka aykırı şekilde tespit
edilmesine rağmen sosyal tesislere girişinin süresiz yasaklanmasının ölçülü bir
işlem olmadığı ifade edilmiştir.
14. AYİM Üçüncü Dairesinin 5/11/2015 tarihli kararıyla davanın
reddine hükmedilmiştir. Kararda; başvurucunun askerlik haysiyet ve şerefine
dokunan fiillerinin somut bulgularla sübuta erdiği, ikamet ettiği evde internet
yoluyla tespit edilen görüntüsünün sanal ortama aktarımının iradi bir eylemle
gerçekleştiği ve tedbir mahiyetinde tesis edilen işlemin ölçülü olduğu şeklinde
değerlendirmelere yer verilmiştir.
15. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 24/3/2016 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
16. Nihai karar 19/4/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
17. Başvurucu 11/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
18. Bireysel başvurunun incelenme sürecinde 21/1/2017 tarihli ve
6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin birinci fıkrasının (E) bendiyle AYİM
kaldırılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında TSK'da görev
yapan askerî personel hakkında ahlaki nedenlerle disiplin işlemleri tesis
edilmesine dayanak oluşturan mevzuata ve benzer durumlara ilişkin uluslararası
hukuka yer vermiştir (G.G. [GK],
B. No: 2014/16701, 13/10/2016, §§ 23-30; Tevfik
Türkmen [GK], B. No: 2013/9704, 3/3/2016, §§ 23-39; Yaşar Türkmen, B. No: 2014/5418,
15/2/2017, §§ 20-33; Mehmet Çakır,
B. No: 2014/5121, 16/2/2017, §§ 19-27).
20. 4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç
Hizmet Kanunu'nun 98. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin
sosyal ve moral ihtiyaçlarını karşılamak, dayanışmayı artırmak, mesleki, sosyal
gelişmelerini mümkün kılacak imkânları hazırlamak maksadıyla ve Genelkurmay
Başkanlığının izni ile;
a) Orduevi ve bağlısı şubeler,
b) Askerî gazinolar, kışla gazinoları ve
vardiya yatakhaneleri, kurulabilir..."
21. 211 sayılı Kanun'un 99. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Belirli zamanlarda özel askerî
eğitimlerin yapılması, personelin moral ve motivasyonuna katkı sağlanması
maksadıyla Genelkurmay Başkanlığının izni ile özel, yerel veya kış eğitim
merkezleri kurulabilir..."
22. 211 sayılı Kanun'un 100. maddesi şöyledir:
"Ordu evleri, askeri gazinoları ve kışla
gazinoları askeri bina olup askeri mahal vasıf ve mahiyetini haizdir."
23. 6/9/1961 tarihli ve 10899 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği'nin "2- Ordu evleri ve askeri gazinolar:"
kenar başlıklı 664. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Bunlar askerî binalar
olup askerî mahal vasıf ve mahiyetini haizdir.
...
4 - Subaylar, askeri memurlar ve astsubaylar ile bunların emeklileri
orduevlerinin ve askeri gazinoların tabii üyeleridirler.
Tabii üyeler ile orduevleri, askeri gazino ve
öteki askeri sosyal tesislerden yararlanma hakkına sahip diğer kişilerin (…);
b) Söz atma, sarkıntılık, ırz ve iffete
tecavüz, askerlik haysiyet ve şerefine dokunan fiilleri işlemeleri veya
orduevleri, askerî gazino ve öteki askerî sosyal tesislerde uyulması öngörülen
kurallara uymamakta ısrar etmeleri halinde bunlar hakkında gerektiğinde yasal
işlem yaptırılmakla birlikte bu tesislere girişleri Genelkurmay Başkanlığınca
yasaklanabilir. Yapılan yasal işlem sonucunda bu fiilleri işlemedikleri
anlaşılanlar hakkında, daha önce alınmış olan yasaklama kararı Genelkurmay
Başkanlığınca kaldırılır..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 29/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu; tümüyle özel yaşam alanında kalan ve kendi izni
olmaksızın yasal olmayan yollarla sanal ortamda elde edilen kayıtların,
hakkında tesis edilen işleme dayanak alınması suretiyle adil yargılanma
hakkının, haberleşme hürriyetinin ve özel hayatın gizliliği hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
26. İddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak Anayasa’nın
20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, özel hayatına
...saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ... gizliliğine
dokunulamaz."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve eklerine göre başvurucunun
temel iddiasının dayanağını özel hayat alanına ilişkin olan ve hukuka aykırı
yöntemler kullanılarak elde edilen birtakım bilgilere dayanılarak TSK sosyal
tesislerine girişinin yasaklanması işlemi oluşturmaktadır. Bu nedenle
başvurunun yukarıda belirtilen iddialara ilişkin kısmının özel hayatın
gizliliği hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel
hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
29. Özel hayata ilişkin hususlar gerekçe gösterilerek askerlik
haysiyet ve şerefine dokunan fiiller sebebiyle başvurucunun TSK sosyal
tesislerine girişinin yasaklanması işlemi tesis edilmesinin özel hayatının
gizliliği hakkına bir müdahale oluşturduğu açıktır (Ata Türkeri, B. No: 2013/6057, 16/12/2015, § 34; G.G., § 43).
30. Anılan müdahalenin ihlal oluşturmaması için Anayasa'nın 13.
maddesinde düzenlenen ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen
nedenlere dayanma, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma ve
ölçülülük ilkesine aykırı olmama ölçütlerine uygun olması gerekir.
31. Başvuruya konu işleme dayanak teşkil eden mevzuat hükümleri
dikkate alındığında müdahalenin kanunlar tarafından öngörülme ölçütüne uygun
olduğu, askerî disiplinin ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesinin
sağlanması, bu itibarla millî güvenliğin korunması şeklinde meşru amaç taşıdığı
anlaşılmaktadır.
32. Tesis edilen disiplin işlemlerinde ve bu işlemlerin hukuka
uygunluk denetiminin yapıldığı mahkeme kararlarında, bireylerin özel
hayatlarına ilişkin tutum ve eylemlerinin mesleki hayatları üzerindeki
etkilerinin açıklanması, kamu hizmeti sunan ilgili kurumların işleyişi
üzerindeki etkilerinin ve risklerinin ortaya konulması ve bu hususlardaki
değerlendirmelerin yeterli ve ikna edici gerekçelerle desteklenmesi, ayrıca
tesis edilen işlemlerin bireylerin geçmiş mesleki sicilleri ve başarı durumları
dikkate alınarak ölçülülük yönünden irdelenmesi gerekir (G.G., § 60).
33. Somut olayda AYİM kararında da belirtildiği üzere
başvurucunun mahremiyetine ilişkin hususların isimsiz bir e-postayla TSK'ya
gönderildiği ve bu suretle kamusal makamlar tarafından öğrenildiği
anlaşılmaktadır.
34. Söz konusu ihbarda belirtilen özel hayata ilişkin eylem ve
davranışların mahrem kalması konusunda başvurucunun menfaati bulunmaktadır.
Başvurucunun sosyal tesislere girişinin süresiz yasaklanması işleminde özel
hayatı kapsamındaki mahremiyet hakkına ilişkin davranışları belirleyici
olmuştur. Diğer yandan, başvurucunun alenileşmesinde kendi rızasının olmadığı
tümüyle özel hayata ilişkin olduğu anlaşılan mahremiyetini ilgilendiren
eylemlerinin sosyal tesisler ve bağlı bulunduğu kurum üzerindeki olumsuz
etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmadığı gibi emekli
statüsündeki başvurucu hakkında getirilen süresiz yasağın gereklilikleri de yeterli
bir şekilde ortaya konulmamıştır.
35. Dolayısıyla özel hayat alanı kapsamında kaldığı anlaşılan
birtakım davranışlara dayanılarak başvurucunun sosyal tesislere girişinin
süresiz yasaklanmasının demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık
oluşturduğu gibi başvurucu hakkında tesis edilen söz konusu işlemin ölçülü
olmadığı ve anılan idari yaptırımın gerekçelerinin başka bir ifade ile
başvurucunun mahremiyet hakkına müdahaleyi haklı kılacak şekilde sosyal
tesislere girmesinin sakıncalarının idari ve yargısal makamlar tarafından
ilgili ve yeterli şekilde açıklanmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde
güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı ile (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
38. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve
tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
39. Başvuruda, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan
özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
40. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda
genel ilkeler belirlenmiştir.
41. Somut başvuruda özel hayatın gizliliği hakkı yönünden
ulaşılan ihlal sonucunun AYİM tarafından verilen ret kararından kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
42. Bu durumda başvurucunun özel hayatının gizliliği hakkına
yönelik ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama
ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece
mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme
kararının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal sonucuna uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak
üzere ilgili yargı merciine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
43. Öte yandan başvurucu tarafından tazminat talebinde
bulunulmuş olmakla birlikte, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili
yargı merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
44. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın
gizliliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayatın gizliliği hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak
üzere -Anayasa'nın 21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Kanun ile getirilen geçici
21. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (b) alt bendi gereğince- YETKİLİ
İDARİ YARGI MERCİİNE GÖNDERİLMESİNE (Karar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Üçüncü Dairesinin E.2015/81, K.2015/1452 sayılı dosyasıyla ilgilidir.),
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.714,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
29/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.