TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DİLAVER CAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9489)
|
|
Karar Tarihi: 27/2/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Mustafa ARI
|
Başvurucu
|
:
|
Dilaver CAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet Sadık LİMAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, intihar olayında yaşamın korunması için kamu
görevlileri tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması nedeniyle yaşam hakkının
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde sunulan, ayrıca ilgili Askerî
Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) İkinci Dairesinden temin edilen soruşturma
dosyalarındaki bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Silivri Cezaevi
Jandarma Tabur Komutanlığı emrinde jandarma teğmen olarak görev yapmakta iken
8/10/2010 tarihli yazı ile geçici olarak Maltepe Cezaevi Jandarma Tabur
Komutanlığı emrine görevlendirilip 9/10/2010 tarihinde yaşamını yitiren 1984
doğumlu M.C.nin babasıdır.
A. Olayla İlgili Olarak
Yürütülen Ceza Soruşturması Süreci
9. Olayla ilgili olarak 1'inci Ordu Komutanlığı Askerî Savcılığı
tarafından derhâl soruşturma başlatılmıştır.
10. Soruşturma kapsamında 1'inci Ordu Komutanlığı Askerî
Savcılığının talimatı ile Sancaktepe İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri derhâl
Maltepe Cezaevi Jandarma Tabur Komutanlığına geçerek olay yeri inceleme
işlemini gerçekleştirmiştir. Olay yeri inceleme işlemi sırasında başlangıçta
M.C. tarafından yazıldığı değerlendirilen, sonrasında yapılan kriminal inceleme
sonucu M.C.nin el ürünü olduğu tespit edilen not kâğıdı bulunmuştur. İki
sayfadan ibaret not kâğıdında şu ifadeler yer almaktadır:
"Anne, Baba
Hiçbir şeyden siz sorumlu değilsiniz. Ben
kendim bir hata yaptım ve yapılan muameleyi kaldıracak gücüm ve takatim
kalmadı. Sizlerin hep benim iyiliğimi düşünerek hareket ettiğinizin farkındayım
ve biliyorum. Bugüne kadar hiç söylemesem de sizleri çok seviyorum. Hakkınızı
ne olur bana helal edin.
[L. ] Paşa,
Komutanım ben size hep iyi niyet ve saygıyla
yaklaştım. Tüm bunlardan belki haberiniz [çizilmiştir] yok. Belki siz de iyi niyetle yaklaştınız ama bana
yapılanlar ve sonuçları çok ağrıma gitti. Bu duruma dayanamıyorum.
[E. ],
Kardeşim dünden beri seninle konuşup
dertleşmek çok istedim. Sen benim düştüğüm durumu biliyorsun. Tüm arkadaşlarıma
çok selamımı ilet ve benim iyi niyetim sonunda bu durumlara düştüğümü bil.
Bugüne kadar yanımda olduğun için çok sağol. Hakkını helal et.[Es.i] görürsen onunla benim aramdaki durumdan
kaynaklanmadığını onu çok sevdiğimi anlat. Biliyorum belki şu anda [Es.] ile ilişkimize gülüyorsun ama bu imkansızlık ve
mantıksızlığın hiç bir zaman umurumda olmadığını anlat. Hayatımın en güzel ve
kısa zamanını ben onunla yaşadım.
[çizilmiştir]
[Ş. ],
Kardeşim seni çok seviyorum ve bugünlerde
senin daha da bir ihtiyacını duyuyorum. Abine, [Ö.'e], hepsinin birer kardeşim olduğunu söyle. Benim
hayallerimin içinde hep sizler vardınız. Sizlerin yanımda olduğu bir hayalle
yaşadım hep. Hakkını helal et. [B.], [S.], [Öz.'ye], çok selamlarımı söyle.
Ben yaptığım bu hatayı belki de en kolay ve
onursuz yolla telafi ediyorum. Bilinmeli ki bu olaydan kimsenin suçu, günahı
yoktur. Ben bir anlık gaflet ve düşüncesizlikle bu durumlara düştüm. Yapılan
muamele ve içine düştüğüm durum çok ağrıma gidiyor. Hayatıma kendime olan
saygıyı kaybettiğim için son veriyorum."
11. Olayın ardından M.C.nin cesedi Gülhane Askerî Tıp Akademisi
(GATA) Haydarpaşa Eğitim Hastanesi morguna kaldırılmış ve askerî savcı
tarafından ölü haricî muayenesi yapılmıştır. Muayene sonrası düzenlenen
9/10/2010 tarihli tutanaktaki doktor bilirkişinin beyanının ilgili kısımları şu
şekildedir:
"...sol memenin 1,5 cm
alt, 2,5 cm. iç kısmında çevresinde 4 adet noktasal, alt kısmında bir tane
dağınık yanık izi olan 2,5 - 3 cm çapında düzensiz kenarlı etrafında muhtemelen
bitişik atışa bağlı olduğunu gösterir tatuaj izinin olduğu giriş deliğinin
gözlendiği...
...
...sırtta orta hatta 9 - 10'uncu vertebraya
denk gelen yerde 1,5 - 2 cm.lik düzensiz sınırlı muhtemelen ateşli silah
yaralanmasına bağlı olduğu düşünülen mermi çıkış deliğinin gözlendiği,
ellerinde svap örneklerinin alınmasına bağlı mürekkep izlerinin olduğu, bunun
dışında vücutta başkaca darp, cebir, delici ve kesici alet yarası ile ateşli
silah izine dair emarenin mevcut olmadığı tespit edilmiştir...
...
...Mermi giriş ve çıkış yerleri tam olarak
belirlenmiş olmakla birlikte merminin izlediği tırasenin, bunun meydana
getirdiği tahribat ile ölüm sebebinin belirlenmesi amacıyla klasik otopsi
yapılması uygundur."
12. Askerî savcı tarafından ölü haricî muayenesinin ardından
kesin ölüm sebebinin tespiti için cesedin İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına
(Adli Tıp Kurumu) gönderilmesine karar verilmiştir.
13. Adli Tıp Kurumunun 13/12/2010 tarihli otopsi raporunun sonuç
kısmında şu tespitlere yer verilmiştir:
i. Kişinin vücuduna bir adet öldürücü nitelikte ateşli silah
mermi çekirdeği isabet etmiştir.
ii. Atış, bitişik atış mesafesinden yapılmıştır.
iii. Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına
bağlı omur kırığı ile birlikte iç organ yırtılmasıyla gelişen iç kanama sonucu
meydana geldiği kanaatine varılmıştır.
14. 1'inci Ordu Komutanlığı Askerî Savcılığı, ivedi işlemleri
tamamladıktan sonra olayla ilgili soruşturma yetkisinin 3'üncü Kolordu
Komutanlığı Askerî Savcılığında (Askerî Savcılık) olduğunu belirterek dosyayı
21/12/2010 tarihli yetkisizlik kararı ile Askerî Savcılığa göndermiştir.
15. Askerî Savcılık yürüttüğü soruşturma neticesinde 7/11/2013
tarihli iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair (takipsizlik) kararıyla;
i. H.K. ve İ.Ç. hakkında kişiyi hürriyetinden kılma ve memuriyet
nüfuzunu sair suretle kötüye kullanma suçlarından kamu davası,
ii. M.Y. hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve
zincirleme suretle memuriyet nüfuzunu sair suretle kötüye kullanma suçlarından
kamu davası,
iii. A.Ö. hakkında memuriyet nüfuzunu sair suretle kötüye kullanma
suçundan kamu davası açmış,
iv. E.E. hakkında ise intihara yönlendirme suçundan takipsizlik
kararı vermiştir.
16. 3'üncü Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî Mahkeme)
yaptığı yargılama neticesinde 26/12/2014 tarihli kararıyla H.K., İ.Ç., M.Y. ve
A.Ö.nün ayrı ayrı beraatlerine karar vermiştir.
B. Olaya İlişkin Olarak Açılan Tam Yargı Davası
Süreci
17. Başvurucu, oğlunun ölümü nedeniyle zararlarının karşılanması
talebiyle 18/7/2011 tarihinde İçişleri Bakanlığına (İdare) başvurmuştur.
İdarenin talepleriyle ilgili olarak bir cevap vermemesi üzerine başvurucu
13/9/2011 tarihli dilekçeyle İdare aleyhine AYİM nezdinde tam yargı davası
açmıştır.
18. Dilekçede başvurucu; oğlunun hizmet dışı, keyfî ve kasti
nitelikte suç teşkil eden baskıların etkisinde kalarak 9/10/2010 tarihinde
nöbetçi ere ait G-3 piyade tüfeği ile birlik içinde intihar ettiğini, intihar
eylemi ile İdarenin ajanlarının eylemleri arasında doğrudan illiyet bağı
bulunduğunu, oluşan zarardan idarenin gerek hizmet kusuru gerekse de kusursuz
sorumluluk gereği sorumlu olduğunu belirterek 250.000 TL maddi, 250.000 TL
manevi tazminatın ödenmesi talebinde bulunmuştur.
19. AYİM İkinci Dairesinin 21/10/2015 tarihli kararıyla davanın
reddine karar verilerek başvurucunun tazminat talepleri oybirliğiyle
reddedilmiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...Dava konusu davacılar yakını
müteveffa J.Tğm. M.C.'ın ölümü olayında davalı idarenin hizmet kusurunun
bulunmadığı, ölüm olayının davacılar yakını olan müteveffanın hizmet dışı
kişisel sebeplerle ateşli silahla kendisini vurmak suretiyle intihar etmesi
sonucunda oluştuğu, ölüm olayında müteveffa dışında kimsenin katkısının
bulunmadığı her ne kadar müteveffa nöbet görevini yerine getiren bir askerin
silahı ile bu eylemi gerçekleştirmiş ise de; müteveffanın rütbeli bir şahıs
olması ve nöbetçiye verdiği emir üzerine bu askerin verilen emri yerine
getirmek üzere silahını yere bırakıp olay mahallinden uzaklaşması üzerine
müteveffanın bu silahı yerden alarak bu eylemi gerçekleştirdiği, dolayısıyla bu
yönüyle de davalı idare ajanı olan şahsın olayda hizmet kusurunun bulunmadığı,
askeri hizmet ile ölüm olayı arasında uygun illiyet bağı bulunmadığından davalı
idarenin kusursuz şartlarının da bulunmadığı bu nedenlerle davanın reddine
karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar dava konusu olay sonrasında
İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ve bir kısım personel hakkında yapılan
yargılama sonucunda verilen beraat kararı temyiz edilmiş ve temyiz incelemesi
henüz tamamlanmamış ise de; bu yargılamanın davacılar yakınını ölüm olayıyla
doğrudan bir illiyet bağının bulunmadığı ve mahkeme kararının yeterli, olayın
anlaşılmasına yetecek açıklıkta olması sebebiyle temyiz incelemesi sonucu
beklenilmeden karar verilmiştir..."
20. Karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de AYİM İkinci
Dairesinin 30/3/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
21. Ret kararı başvurucu vekiline 22/4/2016 tarihinde tebliğ
edilmiş olup başvurucu 20/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Mahkemenin 27/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
23. Başvurucu; oğlunun intihar etmesi olayıyla ilgili olarak
yapılan ceza yargılamasında sanıkların beraat etmelerinin İdarenin işlem ve
eylemlerinde kusurlu olduğu gerçeğini ortadan kaldırmadığını, oğlunun tabi
tutulduğu haksız muamele sonucu psikolojisinin olumsuz etkilendiğini, İdarenin
yaşamı korumak için gerekli tedbirleri almadığını, buna rağmen tam yargı
davasının reddedildiğini belirterek yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve ihlal tespiti ile birlikte yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini
talep etmiştir.
B. Değerlendirme
24. Asli görevi Anayasa'yı yorumlamak, böylece Anayasa'da yer
alan temel hak ve özgürlüklerin kapsam ve sınırlarını belirlemek olan Anayasa
Mahkemesinin bireysel başvuruda, başvurucunun başvuru tarihinden sonra vefat
etmesi hâlinde 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda
belirtilen tarihleri tespit etme ve buna göre mirası reddetmeyen mirasçıların
başvuruya devam etmelerini sağlama yükümlülüğünü üstlenmesi, Anayasa
Mahkemesinin asli görevini yerine getirmesi önünde engel teşkil edeceği ve
Anayasa Mahkemesini temel işlevinden uzaklaştırabileceği için bireysel
başvurunun niteliğine uygun düşmeyecektir (İskender
Kaya ve diğerleri, B. No: 2014/7674, 23/3/2017, § 19).
25. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 80. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (ç) bendine göre başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini
haklı kılan bir sebebin olmadığı kanaatine varılması hâlinde başvurunun
düşmesine karar verilebilir. Bununla birlikte İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı
fıkrası gereği Anayasa'nın uygulanması, yorumlanması veya temel hakların
kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli
kıldığı hâllerde başvurunun incelenmesine devam edilebileceği öngörülmüştür.
26. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Anayasa'nın
uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının
belirlenmesi ya da insan haklarına saygının gerekli kıldığı hâller gibi
başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir sebebin olmadığı
kanaatine varıldığı durumlarda başvurucuların vefat etmesi hâlinde başvuruya
devam edilmesinin sağlanması yönünden öncelikli yükümlülüğün başvuruya devam
etme hakları olan şahıslarda bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda
başvurucunun başvuru tarihinden sonra 8/3/2019 tarihinde öldüğü tespit
edilmiştir. Bu durum karşısında başvurucunun mirasçıları tarafından anılan
tarihten itibaren makul bir süre içinde başvuruya mirasçı olarak devam edilmek
istendiğine dair bir talepte bulunulmadığı gibi başvurunun incelenmesine devam
etmeyi gerekli kılan ve İçtüzük'ün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında
öngörülen nedenlerden biri de bulunmamaktadır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun düşmesine karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun ölümü nedeniyle başvurunun DÜŞMESİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
27/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.