TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
RAMAZAN BAL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/9826)
Karar Tarihi: 19/2/2019
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
Volkan ÇAKMAK
Başvurucu
Ramazan BAL
Vekili
Av. Davut ERDOĞAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, özlük haklarına ilişkin olarak açılan davanın süre aşımı yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon, başvurucunun mahkemeye erişim hakkı dışında ileri sürdüğü ihlal iddiaları yönünden başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı vermiştir. Komisyon, mahkemeye erişim hakkının ihlali iddiası yönünden ise kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1992 yılı itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde uzman erbaş olarak göreve başlamıştır.
7. Başvurucunun sözleşmesi yaş haddinin dolması nedeniyle 31/12/2014 tarihinde feshedilmiştir. Sivil memur olarak göreve devam etmeyi kabul etmeyen ve emeklilik için de gereken koşulları taşımayan başvurucuya 15/1/2015 tarihli ödeme emri belgesine istinaden uzman erbaş ikramiyesi ödenmiştir.
8. Başvurucu 14/8/2015 tarihinde ödemenin eksik yapıldığını belirterek mağduriyetinin giderilmesi adına Kara Kuvvetleri Komutanlığı Emeklilik Şubesi Başkanlığına başvurmuştur.
9. İdarenin verdiği 31/8/2015 tarihli cevapta özetle başvuruya mevzuata uygun ödeme yapıldığı ifade edilmiştir.
10. Başvurucu 5/10/2015 tarihinde ikramiyenin eksik ödenmesi işleminin iptali ve tarafına ödenmeyen tutarın tazmini istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde dava açmıştır.
11. AYİM Üçüncü Dairesi (Mahkeme) 27/10/2015 tarihli kararıyla davayı süre aşımı yönünden reddetmiştir.
12. Ret gerekçesinde öncelikle 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı mülga Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun dava açma süresine ilişkin hükümleri hatırlatılmış ve davanın uzman erbaş ikramiye farkı için açıldığı tespit edilmiştir. Başvurucuya 15/1/2015 tarihli ödeme emri belgesine istinaden ikramiye ödendiği vurgulanarak bu tarihinden itibaren altmış gün içinde dava açılması ya da idareye başvurularak verilecek cevap üzerine dava açılması gerekirken bu sürelerin geçirilmesinin ardından 14/8/2015 tarihinde yapılan başvuru üzerine açılan davanın süre aşımına uğradığı ifade edilmiştir.
13. Ret kararı oyçokluğu ile alınmıştır. Azınlıkta kalan üye karşıoy gerekçesinde maaş hesaplamalarının karmaşıklığı nedeniyle başvurucunun ödenme tarihi itibarıyla eksik ödemeden haberdar olduğunun kabul edilemeyeceğini ve eksik ödemenin öğrenilmesinin ardından 14/8/2015 tarihinde yapılan başvuru üzerine açılan davanın süresinde kabul edilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
14. Karar düzeltme istemi mahkemenin 14/4/2016 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
15. Başvurucu nihai kararı 2/5/2016 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 16/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 1602 sayılı mülga Kanun’un "Dava açma süresi" kenar başlıklı 40. maddesinin ilk cümlesi şöyledir:
"Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde altmış gündür."
17. 1602 sayılı mülga Kanun’un "İhtiyari müracaat ve idari makamların sükütu" kenar başlıklı 35. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"a) İhtiyari müracaat:
Kesin işlem yapmaya yetkili makamlarca tesis edilen idari işlemlerin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması; üst makamdan, yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açmak için belli olan süre içinde istenebilir. Bu müracaat işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
Altmış gün içinde cevap verilmez ise, istek reddedilmiş sayılır.
İsteğin reddi üzerine dava açma süresi başlar ve müracaat tarihine kadar geçmiş olan süre de hesaba katılır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 19/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; yargılama sürecinde hatalı yorum yapıldığını, ikramiyenin ödenme tarihinin eksik ödeme yapıldığını öğrenme tarihi olarak kabul edilemeyeceğini, dava süresinin idarenin cevabı üzerine başlaması gerektiğini belirterek anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
22. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).
23. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).
24. Dava açma sürelerini düzenleyen, son derece karışık ve dağınık olan bir mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumu mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir. Özellikle başvuru mercii ve süresi gösterilmeyen işlemlerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkını aşırı sınırlandıracak şekilde katı yorumdan kaçınmaları gerekir (Mohammed Aynosah, B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 40).
25. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
26. Dava açma süresinin işlemeye başladığı an da mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçülülüğü bağlamında büyük önem taşımaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 66). Dava açma süresinin hangi tarihte başlayacağını belirlemek ve mevzuatı bu yönüyle yorumlamak görevi esasen derece mahkemelerine aittir. Bireysel başvurunun ikincillik ilkesi gereği, dava açma süresinin başlatılacağı tarihin belirlenmesi noktasında Anayasa Mahkemesinin bir görevi bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu hususta üstleneceği rol, dava açma süresinin hangi tarihten itibaren başlatılması gerektiğiyle ilgili derece mahkemelerinin yorumlarının mahkemeye erişim hakkına etkisini somut olayın koşulları ışığında incelemektir (Ahmet Yıldırım, B. No: 2014/18135, 20/9/2017, § 46).
27. Somut olayda Mahkeme, öncelikle davanın nitelemesini yaparak uyuşmazlığın uzman erbaş ikramiyesi ödenmesi işleminden kaynaklandığını tespit etmiş ve başvurucunun ödeme işleminin yapıldığı tarihten itibaren süresinde dava açmadığı veya idari başvuru yapmadığını ifade etmiştir.
28. Başvurucunun davasını ikramiyenin eksik ödenmesi iddiasına dayandırdığı dikkate alındığında mahkeme kararında yer verilen tespit ve hukuki dayanakların temelsiz olduğu söylenemez. Kaldı ki davanın hukuki nitelemesi ve 1602 sayılı mülga Kanun'un hangi kurallarının somut olaya uygulanacağı yukarıda alıntısı yapılan ilkeler dâhilinde mahkemenin takdirinde olan bir husustur (bkz. § 26). 1602 sayılı mülga Kanun, idari işlemlerin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi adına yapılacak başvuruların dava açma süresinde yapılmasını şart koşmuştur. Mahkeme de gerekçesini, ikramiyeye ilişkin dava süresinin ödeme işlemi ile başladığını ve başvurucunun bu tarihten itibaren ödeme işlemine yönelik idari başvuruda bulunmadığı hususları üzerine kurmuştur. Bu bağlamda mahkemenin yorumunun öngörülemez olmadığı ve başvurucunun ikramiyenin ödenmesinden itibaren dava yoluna başvuru için yeterli süre ve imkâna sahip olduğu görülmektedir.
29. Bu durumda 1602 sayılı mülga Kanun çerçevesinde derece mahkemesinin gerek uyuşmazlık konusu olguyu gerekse bu olgudan hareketle dava açma süresinin hesaplanma usulünü, sürenin başlatılacağı tarihi belirlemesiyle ilgili yorumunun ve mevzuata dair değerlendirmesinin öngörülemez nitelikte olmadığı ve başvurucunun dava açmasını aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir yaklaşım içermediği sonucuna varılmıştır.
30. Buna göre başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olduğu, dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.