TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİREZA NASERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2016/9956)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
Alireza NASERİ
|
Vekili
|
:
|
Av. Cemile ÇOLAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak salıverilen
başvurucu hakkında şartlı tahliye tarihine kadar ülkeye girmeme yükümlülüğü
konulması sebebiyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra başvuru Komisyona sunulmuştur.
4. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca
ülkeye girmeme şeklindeki yükümlülüğün tedbiren durdurulmasını isteyen
başvurucunun talebi konusunda herhangi bir karar verilmemiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili
kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir.
A. Genel Bilgiler
7. Başvurucu, 1995 doğumlu olup Afganistan İslam Cumhuriyeti
vatandaşıdır.
8. Başvurucu, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan İstanbul
Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/6/2015 tarihli kararıyla 7 yıl 6 ay hapis
cezasına mahkûm edilmiştir. Kararın 23/6/015 tarihinde temyiz edilmeden
kesinleşmesi sonrasında, verilen cezanın infazına başlanmıştır.
9. Başvurucu, Burdur Açık Ceza İnfaz Kurumunda cezasını infaz
etmekteyken Burdur İnfaz Hâkimliğinin 24/2/2016 tarihli kararıyla hakkında
denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak başvurucunun salıverilmesine karar
verilmiştir. Başvurucunun en geç üç gün içinde, nakledildiği İstanbul Denetimli
Serbestlik Müdürlüğüne (Müdürlük) başvurması ihtar edilmiştir. Başvurucu
hakkındaki infaz işlemleri bu aşamadan sonra Müdürlük tarafından yürütülmeye
başlanmıştır.
10. Müdürlük 29/2/2016 tarihinde -başvurucunun yabancı olması
nedeniyle- 5/3/2013 tarihli ve 28578 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin (Yönetmelik)
89. maddesinin (1). fıkrası uyarınca ülkede kalmasının sakınca doğurup
doğurmayacağı, sınır dışı edilmesi gerekip gerekmeyeceği konusunda İstanbul İl
Göç İdaresi (Göç İdaresi) Müdürlüğüne görüş sormuştur. Bu süre zarfında
başvurucuya haftada bir Müdürlükte imza atması şeklinde yükümlülük
getirilmiştir.
11. Göç İdaresi 24/3/2016 tarihli cevap yazısında özetle
başvurucunun ülkede kalmasının idari, siyasi ve kamu güvenliği açısından
sakıncalı olduğuna dair görüş bildirmiştir.
12. Göç İdaresinin yazısı üzerine Müdürlük başvurucuya şartla
tahliye tarihi olan 23/2/2017 tarihine kadar Türkiye Cumhuriyeti sınırları
içine girmeme yükümlülüğü getirerek 4/4/2016 tarihinde kendisine bu hususu
tebliğ etmiştir.
13. Başvurucu, Müdürlüğün getirdiği yükümlülüğün kaldırılması
amacıyla itiraz etmiştir. Başvurucu itiraz dilekçesinde özetle Afganistan
vatandaşı olduğunu ve ülkesinde iç savaş yaşandığını, Türkiye'de bulunduğu süre
içinde uluslararası koruma talebinde bulunduğunu, geri gönderme yasağı kapsamında
ülkeye giriş yasağı konulamayacağını belirtmiştir.
14. Başvurucunun itirazı İstanbul İnfaz Hâkimliğinin 1/5/2016
tarihli kararıyla -verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle-
reddedilmiştir. Başvurucu söz konusu karara da itiraz etmiştir. Başvurucu
itiraz dilekçesinde daha önceki iddialarını dile getirmiştir. Bununla birlikte
başvurucu; uluslararası koruma talebinin geri çekilmiş sayılmasına ilişkin
İstanbul Valiliğinin kararına karşı iptal davası açtığını, davanın derdest
olduğunu, koruma talebi kapsamında bütün yükümlülüklere uyduğunu, buna rağmen
sığınmacı statüsünde olduğunun ve hakkında kesinleşmiş bir sınır dışı etme
kararının bulunmadığının göz ardı edilerek ülkeye girişinin engellenmesinin
hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
15. Başvurucunun itirazı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
18/5/2016 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Verilen karar
başvurucu vekiline 31/5/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 27/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. Getirilen Yükümlülüğe
İlişkin İnfaz İşlemleri
17. Başvurucu, haftada bir imza atma yükümlülüğünü 29/2/2016
tarihinde başlamak üzere (bkz. § 10) 13/6/2016 tarihine kadar yerine
getirmiştir.
18. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 21/7/2016 tarihinde yaptığı sorgulamada
başvurucunun yurttan çıkış yapmadığının (ülkeyi terk etmediğinin) anlaşılması
üzerine durumu Müdürlüğe bildirmiştir.
19. 1/8/2016 tarihinde Müdürlük bünyesindeki İnfaz İşleri
Değerlendirme Komisyonu tarafından, herhangi bir mazeret bildirmeksizin ülkeyi
terk etmeyip yurda giriş yapmama yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle
başvurucunun uyarılmasına karar verilmiştir. Bir yıl içinde bir kez daha
yükümlülüğe aykırı davranması durumunda dosyasının kapatılarak kapalı ceza
infaz kurumuna gönderilmek üzere infaz hâkimliğine talepte bulunulacağı
şeklindeki uyarı 2/8/2016 tarihinde başvurucuya elden tebliğ edilmiştir.
20. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 12/10/2016 tarihinde yaptığı
sorgulamada başvurucunun yurttan çıkış yapmadığını anlaması üzerine bir kez
daha durumu Müdürlüğe bildirmiştir. İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonu
başvurucunun yeniden mazeret bildirmeksizin yurda girmeme yükümlülüğüne aykırı
davrandığı gerekçesiyle ihtar içeriğinde belirtildiği üzere (bkz. § 19) 25/10/2016
tarihinde İstanbul İnfaz Hâkimliğinden talepte bulunmuştur.
21. İstanbul İnfaz Hâkimliği 28/10/2016 tarihinde talebin
kabulüne, bu kapsamda başvurucunun koşullu salıverme tarihine kadar olan
cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar vermiştir.
22. Verilen karar sonrasında başvurucunun infaz dosyası
4/11/2016 tarihinde kapatılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Taşra İlamat
Bürosuna iade edilmiştir.
C. Uluslararası Koruma
Talebine İlişkin İşlemler
23. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünden (Göç İdaresi) gelen
belgelere göre başvurucu 25/8/2011 tarihinde uluslararası koruma talebinde
bulunmuştur. Başvurucu; talepte bulunduktan sonra kendisiyle yapılan mülakatta
2009 yılında yasa dışı yollardan Türkiye'ye giriş yaptığını, daha sonra yasal
olmayan bir şekilde Yunanistan'a gittiğini fakat 2011 yılında Türkiye'ye
döndüğünü bildirmiştir.
24. Göç İdaresi başvurucuya sığınma başvurusu sahibi statüsünde
ikamet izni vermiştir. Başvurucunun on sekiz yaşından küçük ve refakatsiz
olması sebebiyle Yel Değirmeni Çocuk ve Gençlik Merkezine yerleştirilmesini
sağlamıştır.
25. Başvurucu aynı zamanda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Kuruluna (BMMYK) da başvuruda bulunmuştur. BMMYK tarafından başvurucuya
2/5/2015 tarihinde mülteci belgesi verilmiştir.
26. Başvurucunun 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve
Uluslararası Koruma Kanunu’nun 77. maddesinin (ç) bendine göre yükümlülüklerini
yerine getirmemesi nedeniyle İstanbul Valiliğinin 1/2/2016 tarihli kararıyla
uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
Verilen karar başvurucuya 6/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
27. Göç İdaresinden gelen 16/6/2016 tarihli yazıya göre
başvurucu hakkında sınır dışı etme kararı bulunmamaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
28. 6458 sayılı Kanun’un "Geri
gönderme yasağı" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun kapsamındaki
hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi
tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti
veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında
bulunacağı bir yere gönderilemez."
29. 6458 sayılı Kanun’un “Sınır
dışı etme kararı” kenar başlıklı -olay tarihinde yürürlükte olan-
53. maddesi (676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (676 sayılı KHK) 35. maddesiyle
değiştirilmesinden önce) şöyledir:
“(1) Sınır dışı etme
kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.
(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında
sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına
tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat
tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu,
itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
(3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da
avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren on beş
gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı
etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan
başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş
olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma
süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya
kadar yabancı sınır dışı edilmez.”
30.
6458 sayılı Kanun’un "Sınır dışı etme
kararı alınacaklar" kenar başlıklı -olay tarihinde yürürlükte
olan- 54. maddesi (676 sayılı KHK’nın 36. maddesiyle değiştirilmesinden önce)
şöyledir:
"(1) Aşağıda sayılan
yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi
kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi,
destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya
destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri
için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini
meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu
sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden
fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona
ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini
on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit
edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den
yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına
rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen,
uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez
olarak değerlendirilen, başvurusunu geri
çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren
veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer
hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı
bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları
reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
(2) Başvuru sahibi veya uluslararası koruma
statüsü sahibi kişiler hakkında, sadece ülke güvenliği için tehlike
oluşturduklarına dair ciddi emareler bulunduğunda veya kamu düzeni açısından
tehlike oluşturan bir suçtan kesin hüküm giymeleri durumunda sınır dışı etme
kararı alınabilir."
31. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı
alınmayacaklar" kenar başlıklı 55. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) 54 üncü madde
kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı
alınmaz:
a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına,
işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı
konusunda ciddi emare bulunanlar,
..."
32. 5275 sayılı Kanun'a 5/4/2012 tarihli ve 6291 sayılı Kanun'un
1. maddesi ile eklenen "Denetimli
serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı" kenar
başlıklı 105/A maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını
sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek
amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son
altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitimevinde toplam cezasının beşte
birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az
süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu
salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri
uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında
hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar
verilebilir."
...
(6) Hükümlünün;
b) Hakkında belirlenen yükümlülüklere,
denetimli serbestlik müdürlüğünün hazırladığı denetim ve iyileştirme
programına, denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve
önerileriyle hakkında hazırlanan denetim planına uymakta ısrar etmesi,
...
hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün
talebi üzerine, koşullu salıverme tarihine kadar olan cezasının infazı için
kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesin, infaz hâkimi tarafından karar
verilir."
33. Yönetmelik'in 89. maddesi şöyledir:
"(1) Yabancı uyruklu hükümlüler; barınma,
sağlık ve ekonomik durumları ile işledikleri suçun nitelikleri bakımından
müdürlük tarafından değerlendirilir. Yabancı uyruklu hükümlünün ülkede
kalmasının, siyasi, idari ve kamu güvenliği açısından, sakıncalı olup olmadığı,
sınır dışı edilmesi gerekip gerekmediği hususunda Cumhuriyet başsavcılığı
aracılığıyla İçişleri Bakanlığından görüş sorulur.
(2) Ülkede kalmasında sakınca görülen, oturma
izni olmayan, sabit bir ikametgâhı bulunmadığı gibi İçişleri Bakanlığı tarafından
da kalacak bir yer gösterilmeyen veya yaşamını idame ettirecek bir geliri
bulunmayan yabancı uyruklu hükümlüler hakkında denetimli serbestlik tedbiri
olarak, koşullu salıverilme süresi sonuna kadar ülke sınırları içine girmeme
yükümlülüğü verilerek durum İçişleri Bakanlığına bildirilir.
(3) Yabancı uyruklu hükümlülere ait bilgiler,
Daire Başkanlığı ile yazılı olarak karşı çıkmaması halinde hükümlünün vatandaşı
olduğu devletin diplomatik temsilcilik veya konsolosluğuna bildirilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
34. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
35. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini
ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağı
Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu, BMMYK tarafından verilen belgeye göre mülteci
statüsünde olması sebebiyle ilgili Yönetmelik'te belirtilen yurda girmeme
yükümlülüğünün kendisi hakkında uygulanmaması gerektiğini belirtmiştir.
Başvurucu; bu hususun göz ardı edilip getirilen yükümlülük nedeniyle iç savaşın
devam ettiği ülkesine geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını,
hukuka aykırı verilen karar sebebiyle hayatının risk altında olduğunu
belirterek yaşam, adli yargılanma, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
37. Başvurucunun iddiasının temelini Müdürlük tarafından
getirilen yurda girmeme şeklindeki yükümlülük nedeniyle iç karışıklık yaşanan
ülkesine dönmek zorunda kalacağı, bu nedenle hayatının risk altında olacağı
hususu oluşturmaktadır.
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun ülkesine gönderilme tehlikesi
dışında denetimli serbestlik tedbirinin veya bu tedbire ilavaten getirilen
yükümlülüğün kendisi hakkında doğurduğu başkaca sonuçlara ilişkin herhangi bir
şikâyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiası ülkesine gönderilme
riski kapsamında incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında,
ülkelerine geri gönderilmeleri hâlinde hayatlarının risk altında olacağına veya
kötü muamele göreceklerine ilişkin iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir
(bu yöndeki kararlar için bkz. F.R., B.
No: 2016/4405, 15/2/2017, § 47, M.S.S.,
B. No: 2014/19690, 26/12/2018, § 28). Başvurucunun, hakkında uygulanan
yükümlülük nedeniyle ülkesine geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya
kaldığına bu nedenle hayatının risk altında olduğuna ilişkin iddiası ve diğer
şikâyetleri kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
39. Anayasa’nın 17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Herkes, yaşama,
maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
...
(3) Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz;
kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
..."
40. Anayasa'nın 5. maddesinde "insanın
maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmak" devletin temel amaç ve görevleri arasında
sayılmıştır. Anayasa'nın 17. ve 5. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde
devletin bireyi işkence ve kötü muamele yasağına karşı koruma (pozitif)
yükümlülüğünün de bulunduğu anlaşılmaktadır (A.A.
ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 52).
41. Ülkesine geri gönderilmesi durumunda kötü muameleye maruz
kalabilecek yabancıların maddi ve manevi varlığına yönelik riske karşı
korunmasının devletin pozitif yükümlülükleri arasında yer aldığı konusunda kuşku
bulunmamaktadır (M.S.S., § 31). Bir
yabancının geri gönderilmesi sebebiyle kötü muamele görme riskiyle karşı
karşıya kalabilmesi için öncelikle bu sonucun doğmasına yol açacak bir sınır
dışı etme işlemi veya 23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezaî Konularda
Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında iade talebinin
kabul edilmesi ya da ülkeyi terke zorlayan başka bir işlem veya eylem olması
gerekmektedir.
42. İstanbul Valiliği tarafından başvurucu hakkında uluslararası
koruma talebinin geri çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir (bkz. § 26). Fakat
tek başına bu işlem sınır dışı etme sonucunu doğurmayacaktır (M.S.S., § 30). Başvurucu hakkında henüz
bir sınır dışı etme işleminin düzenlenmediği dikkate alındığında (bkz. § 27)
-bu sebebe dayanılarak- başvurucunun ülkesine gönderilme riskinden bahsetmek mümkün
gözükmemektedir.
43. Müdürlük tarafından denetimli serbestlik tedbiriyle
salıverilen başvurucu hakkında ilgili yönetmelik hükümleri uyarıca yurda
girmeme yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu yükümlülüğün başvurucu açısından
ne ifade ettiği, -denetimli serbestlik tedbiri kapsamında- ne gibi sonuçlar
doğurduğu veya icrasının ne şekilde olması gerektiği adli ve idari makamların
görevi olduğundan bu konuda Anayasa Mahkemesince bir değerlendirme
yapılmayacaktır. Bu noktada inceleme yapılması gereken husus bu yükümlülüğün
başvurucunun ülkesine gönderilme tehlikesini doğurup doğurmayacağıdır.
44. Konulan yükümlülüğün başvurucuya tebliğ edilmesinden sonra
başvurucunun yurttan çıkmasını sağlamak amacıyla adli veya idari makamlar
tarafından herhangi bir eylem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira 4/4/2016
tarihinde yükümlülükten haberdar olan başvurucunun 13/6/2016 tarihine kadar
imza atmaya gelerek (bkz. § 17) idarenin kontrolünde olması başvurucunun yurt
dışına çıkış konusunda kamu makamları tarafından zorlanmadığını göstermektedir.
Müdürlük sadece başvurucunun yurt dışına çıkıp çıkmadığı konusunda emniyet
müdürlüğüne soru sormuş gelen cevaba göre de infaz işlemlerini yürütmüştür.
Kamu otoritelerinin yurt dışına çıkma konusunu başvurucunun inisiyatifine
bırakmış olduğu görülmektedir. Bu yükümlülüğün karar altına alınmasının tek
başına başvurucu açısından yurt dışına çıkma tehlikesi doğurup doğurmadığı
değerlendirildiğinde ise istenilen bir ülkeye gidilebileceği gibi başvuru
açısından riskin gerçekleşeceği menşe ülkeye gönderilmeyi zorunlu kılan bir
işlem ya da eylemin kamu makamları tarafından icra edilmediği de ortada
olduğundan böyle bir tehlikenin varlığından söz edilemeyecektir. Dolayısıyla başvurucunun
sırf yurda giriş yapmama yükümlülüğü nedeniyle -ülkeyi terk ederek-
Afganistan'a gitmesini zorlayan bir işlemin muhatabı olduğundan bahsedilemez.
45. Belirtilenler ışığında -yurt dışına çıkmaması nedeniyle-
getirilen yükümlülüğe aykırı davrandığı gerekçesiyle başvurucunun kalan
cezasının kapalı ceza infaz kurumunda infaz edilmesine (bkz. § 21) karar
verilmiş ise de adli merciler tarafından yapılan değerlendirme ve verilen
kararın doğurduğu sonuç sebebiyle söz konusu yükümlülüğün menşe ülkeye gitmeye
zorlayan bir işlem olarak görülmesini kabul etmek mümkün değildir. Başvurucu da
bu durumun aksini ortaya koyamamıştır.
46. Verilen kararın kalan cezasının infazına yol açması
nedeniyle başvurucunun özgürlüğünün kısıtlandığı söylenebilecek olsa dahi bu
durum ancak farklı bir hakkın inceleme konusu olabilir. Bununla birlikte
başvurucunun bu kapsamda bir şikâyeti bulunmadığından başvuru bu yönüyle ele
alınmamıştır. Sonuç itibarıyla denetimli serbestlik tedbiri kapsamında
getirilen yükümlülüğün kötü muamele yasağını ihlal ettiğine ilişkin iddianın
anayasal temelden yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddiasının temellendirilemediği sonucuna varıldığından başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyete neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.