TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ALİREZA NASERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2016/9956)
Karar Tarihi: 10/3/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Kadir ÖZKAYA
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Sinan ARMAĞAN
Başvurucu
Alireza NASERİ
Vekili
Av. Cemile ÇOLAK
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak salıverilen başvurucu hakkında şartlı tahliye tarihine kadar ülkeye girmeme yükümlülüğü konulması sebebiyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 27/5/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra başvuru Komisyona sunulmuştur.
4. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca ülkeye girmeme şeklindeki yükümlülüğün tedbiren durdurulmasını isteyen başvurucunun talebi konusunda herhangi bir karar verilmemiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir.
A. Genel Bilgiler
7. Başvurucu, 1995 doğumlu olup Afganistan İslam Cumhuriyeti vatandaşıdır.
8. Başvurucu, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/6/2015 tarihli kararıyla 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Kararın 23/6/015 tarihinde temyiz edilmeden kesinleşmesi sonrasında, verilen cezanın infazına başlanmıştır.
9. Başvurucu, Burdur Açık Ceza İnfaz Kurumunda cezasını infaz etmekteyken Burdur İnfaz Hâkimliğinin 24/2/2016 tarihli kararıyla hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak başvurucunun salıverilmesine karar verilmiştir. Başvurucunun en geç üç gün içinde, nakledildiği İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne (Müdürlük) başvurması ihtar edilmiştir. Başvurucu hakkındaki infaz işlemleri bu aşamadan sonra Müdürlük tarafından yürütülmeye başlanmıştır.
10. Müdürlük 29/2/2016 tarihinde -başvurucunun yabancı olması nedeniyle- 5/3/2013 tarihli ve 28578 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 89. maddesinin (1). fıkrası uyarınca ülkede kalmasının sakınca doğurup doğurmayacağı, sınır dışı edilmesi gerekip gerekmeyeceği konusunda İstanbul İl Göç İdaresi (Göç İdaresi) Müdürlüğüne görüş sormuştur. Bu süre zarfında başvurucuya haftada bir Müdürlükte imza atması şeklinde yükümlülük getirilmiştir.
11. Göç İdaresi 24/3/2016 tarihli cevap yazısında özetle başvurucunun ülkede kalmasının idari, siyasi ve kamu güvenliği açısından sakıncalı olduğuna dair görüş bildirmiştir.
12. Göç İdaresinin yazısı üzerine Müdürlük başvurucuya şartla tahliye tarihi olan 23/2/2017 tarihine kadar Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine girmeme yükümlülüğü getirerek 4/4/2016 tarihinde kendisine bu hususu tebliğ etmiştir.
13. Başvurucu, Müdürlüğün getirdiği yükümlülüğün kaldırılması amacıyla itiraz etmiştir. Başvurucu itiraz dilekçesinde özetle Afganistan vatandaşı olduğunu ve ülkesinde iç savaş yaşandığını, Türkiye'de bulunduğu süre içinde uluslararası koruma talebinde bulunduğunu, geri gönderme yasağı kapsamında ülkeye giriş yasağı konulamayacağını belirtmiştir.
14. Başvurucunun itirazı İstanbul İnfaz Hâkimliğinin 1/5/2016 tarihli kararıyla -verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle- reddedilmiştir. Başvurucu söz konusu karara da itiraz etmiştir. Başvurucu itiraz dilekçesinde daha önceki iddialarını dile getirmiştir. Bununla birlikte başvurucu; uluslararası koruma talebinin geri çekilmiş sayılmasına ilişkin İstanbul Valiliğinin kararına karşı iptal davası açtığını, davanın derdest olduğunu, koruma talebi kapsamında bütün yükümlülüklere uyduğunu, buna rağmen sığınmacı statüsünde olduğunun ve hakkında kesinleşmiş bir sınır dışı etme kararının bulunmadığının göz ardı edilerek ülkeye girişinin engellenmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
15. Başvurucunun itirazı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/5/2016 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Verilen karar başvurucu vekiline 31/5/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 27/5/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Getirilen Yükümlülüğe İlişkin İnfaz İşlemleri
17. Başvurucu, haftada bir imza atma yükümlülüğünü 29/2/2016 tarihinde başlamak üzere (bkz. § 10) 13/6/2016 tarihine kadar yerine getirmiştir.
18. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 21/7/2016 tarihinde yaptığı sorgulamada başvurucunun yurttan çıkış yapmadığının (ülkeyi terk etmediğinin) anlaşılması üzerine durumu Müdürlüğe bildirmiştir.
19. 1/8/2016 tarihinde Müdürlük bünyesindeki İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonu tarafından, herhangi bir mazeret bildirmeksizin ülkeyi terk etmeyip yurda giriş yapmama yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle başvurucunun uyarılmasına karar verilmiştir. Bir yıl içinde bir kez daha yükümlülüğe aykırı davranması durumunda dosyasının kapatılarak kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmek üzere infaz hâkimliğine talepte bulunulacağı şeklindeki uyarı 2/8/2016 tarihinde başvurucuya elden tebliğ edilmiştir.
20. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 12/10/2016 tarihinde yaptığı sorgulamada başvurucunun yurttan çıkış yapmadığını anlaması üzerine bir kez daha durumu Müdürlüğe bildirmiştir. İnfaz İşleri Değerlendirme Komisyonu başvurucunun yeniden mazeret bildirmeksizin yurda girmeme yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle ihtar içeriğinde belirtildiği üzere (bkz. § 19) 25/10/2016 tarihinde İstanbul İnfaz Hâkimliğinden talepte bulunmuştur.
21. İstanbul İnfaz Hâkimliği 28/10/2016 tarihinde talebin kabulüne, bu kapsamda başvurucunun koşullu salıverme tarihine kadar olan cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar vermiştir.
22. Verilen karar sonrasında başvurucunun infaz dosyası 4/11/2016 tarihinde kapatılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Taşra İlamat Bürosuna iade edilmiştir.
C. Uluslararası Koruma Talebine İlişkin İşlemler
23. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünden (Göç İdaresi) gelen belgelere göre başvurucu 25/8/2011 tarihinde uluslararası koruma talebinde bulunmuştur. Başvurucu; talepte bulunduktan sonra kendisiyle yapılan mülakatta 2009 yılında yasa dışı yollardan Türkiye'ye giriş yaptığını, daha sonra yasal olmayan bir şekilde Yunanistan'a gittiğini fakat 2011 yılında Türkiye'ye döndüğünü bildirmiştir.
24. Göç İdaresi başvurucuya sığınma başvurusu sahibi statüsünde ikamet izni vermiştir. Başvurucunun on sekiz yaşından küçük ve refakatsiz olması sebebiyle Yel Değirmeni Çocuk ve Gençlik Merkezine yerleştirilmesini sağlamıştır.
25. Başvurucu aynı zamanda Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Kuruluna (BMMYK) da başvuruda bulunmuştur. BMMYK tarafından başvurucuya 2/5/2015 tarihinde mülteci belgesi verilmiştir.
26. Başvurucunun 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 77. maddesinin (ç) bendine göre yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle İstanbul Valiliğinin 1/2/2016 tarihli kararıyla uluslararası koruma başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir. Verilen karar başvurucuya 6/4/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir.
27. Göç İdaresinden gelen 16/6/2016 tarihli yazıya göre başvurucu hakkında sınır dışı etme kararı bulunmamaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
28. 6458 sayılı Kanun’un "Geri gönderme yasağı" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez."
29. 6458 sayılı Kanun’un “Sınır dışı etme kararı” kenar başlıklı -olay tarihinde yürürlükte olan- 53. maddesi (676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (676 sayılı KHK) 35. maddesiyle değiştirilmesinden önce) şöyledir:
“(1) Sınır dışı etme kararı, Genel Müdürlüğün talimatı üzerine veya resen valiliklerce alınır.
(2) Karar, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıya veya yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilir. Hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancı, bir avukat tarafından temsil edilmiyorsa kendisi veya yasal temsilcisi, kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
(3) Yabancı veya yasal temsilcisi ya da avukatı, sınır dışı etme kararına karşı, kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde idare mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvuran kişi, sınır dışı etme kararını veren makama da başvurusunu bildirir. Mahkemeye yapılan başvurular on beş gün içinde sonuçlandırılır. Mahkemenin bu konuda vermiş olduğu karar kesindir. Yabancının rızası saklı kalmak kaydıyla, dava açma süresi içinde veya yargı yoluna başvurulması hâlinde yargılama sonuçlanıncaya kadar yabancı sınır dışı edilmez.”
30. 6458 sayılı Kanun’un "Sınır dışı etme kararı alınacaklar" kenar başlıklı -olay tarihinde yürürlükte olan- 54. maddesi (676 sayılı KHK’nın 36. maddesiyle değiştirilmesinden önce) şöyledir:
"(1) Aşağıda sayılan yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınır:
a) 5237 sayılı Kanunun 59 uncu maddesi kapsamında sınır dışı edilmesi gerektiği değerlendirilenler
b) Terör örgütü yöneticisi, üyesi, destekleyicisi veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
c) Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananlar
ç) Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
d) Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
e) Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
f) İkamet izinleri iptal edilenler
g) İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini
on günden fazla ihlal edenler
ğ) Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
h) Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
ı) Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
i) Uluslararası koruma başvurusu reddedilen, uluslararası korumadan hariçte tutulan, başvurusu kabul edilemez
olarak değerlendirilen, başvurusunu geri çeken, başvurusu geri çekilmiş sayılan, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra bu Kanunun diğer hükümlerine göre Türkiye’de kalma hakkı
bulunmayanlar
j) İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
(2) Başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler hakkında, sadece ülke güvenliği için tehlike oluşturduklarına dair ciddi emareler bulunduğunda veya kamu düzeni açısından tehlike oluşturan bir suçtan kesin hüküm giymeleri durumunda sınır dışı etme kararı alınabilir."
31. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar" kenar başlıklı 55. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) 54 üncü madde kapsamında olsalar dahi, aşağıdaki yabancılar hakkında sınır dışı etme kararı alınmaz:
a) Sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emare bulunanlar,
..."
32. 5275 sayılı Kanun'a 5/4/2012 tarihli ve 6291 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile eklenen "Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı" kenar başlıklı 105/A maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Hükümlülerin dış dünyaya uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini temin etmek amacıyla;
a) Açık ceza infaz kurumunda cezasının son altı ayını kesintisiz olarak geçiren,
b) Çocuk eğitimevinde toplam cezasının beşte birini tamamlayan,
koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, ceza infaz kurumu idaresince hükümlü hakkında hazırlanan değerlendirme raporu dikkate alınarak, infaz hâkimi tarafından karar verilebilir."
...
(6) Hükümlünün;
b) Hakkında belirlenen yükümlülüklere, denetimli serbestlik müdürlüğünün hazırladığı denetim ve iyileştirme programına, denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerileriyle hakkında hazırlanan denetim planına uymakta ısrar etmesi,
hâlinde, denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine, koşullu salıverme tarihine kadar olan cezasının infazı için kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesin, infaz hâkimi tarafından karar verilir."
33. Yönetmelik'in 89. maddesi şöyledir:
"(1) Yabancı uyruklu hükümlüler; barınma, sağlık ve ekonomik durumları ile işledikleri suçun nitelikleri bakımından müdürlük tarafından değerlendirilir. Yabancı uyruklu hükümlünün ülkede kalmasının, siyasi, idari ve kamu güvenliği açısından, sakıncalı olup olmadığı, sınır dışı edilmesi gerekip gerekmediği hususunda Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla İçişleri Bakanlığından görüş sorulur.
(2) Ülkede kalmasında sakınca görülen, oturma izni olmayan, sabit bir ikametgâhı bulunmadığı gibi İçişleri Bakanlığı tarafından da kalacak bir yer gösterilmeyen veya yaşamını idame ettirecek bir geliri bulunmayan yabancı uyruklu hükümlüler hakkında denetimli serbestlik tedbiri olarak, koşullu salıverilme süresi sonuna kadar ülke sınırları içine girmeme yükümlülüğü verilerek durum İçişleri Bakanlığına bildirilir.
(3) Yabancı uyruklu hükümlülere ait bilgiler, Daire Başkanlığı ile yazılı olarak karşı çıkmaması halinde hükümlünün vatandaşı olduğu devletin diplomatik temsilcilik veya konsolosluğuna bildirilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
34. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
35. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağı Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu, BMMYK tarafından verilen belgeye göre mülteci statüsünde olması sebebiyle ilgili Yönetmelik'te belirtilen yurda girmeme yükümlülüğünün kendisi hakkında uygulanmaması gerektiğini belirtmiştir. Başvurucu; bu hususun göz ardı edilip getirilen yükümlülük nedeniyle iç savaşın devam ettiği ülkesine geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını, hukuka aykırı verilen karar sebebiyle hayatının risk altında olduğunu belirterek yaşam, adli yargılanma, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
37. Başvurucunun iddiasının temelini Müdürlük tarafından getirilen yurda girmeme şeklindeki yükümlülük nedeniyle iç karışıklık yaşanan ülkesine dönmek zorunda kalacağı, bu nedenle hayatının risk altında olacağı hususu oluşturmaktadır.
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun ülkesine gönderilme tehlikesi dışında denetimli serbestlik tedbirinin veya bu tedbire ilavaten getirilen yükümlülüğün kendisi hakkında doğurduğu başkaca sonuçlara ilişkin herhangi bir şikâyeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla başvurucunun iddiası ülkesine gönderilme riski kapsamında incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında, ülkelerine geri gönderilmeleri hâlinde hayatlarının risk altında olacağına veya kötü muamele göreceklerine ilişkin iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir (bu yöndeki kararlar için bkz. F.R., B. No: 2016/4405, 15/2/2017, § 47, M.S.S., B. No: 2014/19690, 26/12/2018, § 28). Başvurucunun, hakkında uygulanan yükümlülük nedeniyle ülkesine geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığına bu nedenle hayatının risk altında olduğuna ilişkin iddiası ve diğer şikâyetleri kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilmiştir.
39. Anayasa’nın 17. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
(3) Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
40. Anayasa'nın 5. maddesinde "insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak" devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Anayasa'nın 17. ve 5. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde devletin bireyi işkence ve kötü muamele yasağına karşı koruma (pozitif) yükümlülüğünün de bulunduğu anlaşılmaktadır (A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, § 52).
41. Ülkesine geri gönderilmesi durumunda kötü muameleye maruz kalabilecek yabancıların maddi ve manevi varlığına yönelik riske karşı korunmasının devletin pozitif yükümlülükleri arasında yer aldığı konusunda kuşku bulunmamaktadır (M.S.S., § 31). Bir yabancının geri gönderilmesi sebebiyle kötü muamele görme riskiyle karşı karşıya kalabilmesi için öncelikle bu sonucun doğmasına yol açacak bir sınır dışı etme işlemi veya 23/4/2016 tarihli ve 6706 sayılı Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında iade talebinin kabul edilmesi ya da ülkeyi terke zorlayan başka bir işlem veya eylem olması gerekmektedir.
42. İstanbul Valiliği tarafından başvurucu hakkında uluslararası koruma talebinin geri çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir (bkz. § 26). Fakat tek başına bu işlem sınır dışı etme sonucunu doğurmayacaktır (M.S.S., § 30). Başvurucu hakkında henüz bir sınır dışı etme işleminin düzenlenmediği dikkate alındığında (bkz. § 27) -bu sebebe dayanılarak- başvurucunun ülkesine gönderilme riskinden bahsetmek mümkün gözükmemektedir.
43. Müdürlük tarafından denetimli serbestlik tedbiriyle salıverilen başvurucu hakkında ilgili yönetmelik hükümleri uyarıca yurda girmeme yükümlülüğü getirilmiştir. Söz konusu yükümlülüğün başvurucu açısından ne ifade ettiği, -denetimli serbestlik tedbiri kapsamında- ne gibi sonuçlar doğurduğu veya icrasının ne şekilde olması gerektiği adli ve idari makamların görevi olduğundan bu konuda Anayasa Mahkemesince bir değerlendirme yapılmayacaktır. Bu noktada inceleme yapılması gereken husus bu yükümlülüğün başvurucunun ülkesine gönderilme tehlikesini doğurup doğurmayacağıdır.
44. Konulan yükümlülüğün başvurucuya tebliğ edilmesinden sonra başvurucunun yurttan çıkmasını sağlamak amacıyla adli veya idari makamlar tarafından herhangi bir eylem yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira 4/4/2016 tarihinde yükümlülükten haberdar olan başvurucunun 13/6/2016 tarihine kadar imza atmaya gelerek (bkz. § 17) idarenin kontrolünde olması başvurucunun yurt dışına çıkış konusunda kamu makamları tarafından zorlanmadığını göstermektedir. Müdürlük sadece başvurucunun yurt dışına çıkıp çıkmadığı konusunda emniyet müdürlüğüne soru sormuş gelen cevaba göre de infaz işlemlerini yürütmüştür. Kamu otoritelerinin yurt dışına çıkma konusunu başvurucunun inisiyatifine bırakmış olduğu görülmektedir. Bu yükümlülüğün karar altına alınmasının tek başına başvurucu açısından yurt dışına çıkma tehlikesi doğurup doğurmadığı değerlendirildiğinde ise istenilen bir ülkeye gidilebileceği gibi başvuru açısından riskin gerçekleşeceği menşe ülkeye gönderilmeyi zorunlu kılan bir işlem ya da eylemin kamu makamları tarafından icra edilmediği de ortada olduğundan böyle bir tehlikenin varlığından söz edilemeyecektir. Dolayısıyla başvurucunun sırf yurda giriş yapmama yükümlülüğü nedeniyle -ülkeyi terk ederek- Afganistan'a gitmesini zorlayan bir işlemin muhatabı olduğundan bahsedilemez.
45. Belirtilenler ışığında -yurt dışına çıkmaması nedeniyle- getirilen yükümlülüğe aykırı davrandığı gerekçesiyle başvurucunun kalan cezasının kapalı ceza infaz kurumunda infaz edilmesine (bkz. § 21) karar verilmiş ise de adli merciler tarafından yapılan değerlendirme ve verilen kararın doğurduğu sonuç sebebiyle söz konusu yükümlülüğün menşe ülkeye gitmeye zorlayan bir işlem olarak görülmesini kabul etmek mümkün değildir. Başvurucu da bu durumun aksini ortaya koyamamıştır.
46. Verilen kararın kalan cezasının infazına yol açması nedeniyle başvurucunun özgürlüğünün kısıtlandığı söylenebilecek olsa dahi bu durum ancak farklı bir hakkın inceleme konusu olabilir. Bununla birlikte başvurucunun bu kapsamda bir şikâyeti bulunmadığından başvuru bu yönüyle ele alınmamıştır. Sonuç itibarıyla denetimli serbestlik tedbiri kapsamında getirilen yükümlülüğün kötü muamele yasağını ihlal ettiğine ilişkin iddianın anayasal temelden yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
47. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının temellendirilemediği sonucuna varıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.