TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA SAKAOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/1350)
Karar Tarihi: 16/9/2020
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Burhan ÜSTÜN
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
Raportör
Mahmut ALTIN
Başvurucu
Mustafa SAKAOĞLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza soruşturması kapsamında mal varlığı hakkında verilen elkoyma tedbiri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/11/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca mülkiyet hakkı şikâyeti dışındaki iddialar yönünden verilen kısmi kabul edilemezlik kararıyla birlikte başvurunun mülkiyet hakkına ilişkin kısmının kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuru Tarihine Kadarki Süreç
9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Müteaddit defalar uzatılan OHAL 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
10. Başvurucu, subay olarak görev yapmakta iken darbe teşebbüsü sonrasında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarını işlediği şüphesiyle Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca (Savcılık) 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır. Konya 2. Sulh Ceza Hâkimliği 19/7/2016 tarihinde başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan tutuklanmasına karar vermiştir.
11. Savcılık 1/8/2016 tarihinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından haklarında soruşturma yürütülen başvurucu dâhil bazı şüphelilerin mal varlığı hakkında elkoyma tedbiri uygulanmasını talep etmiştir.
12. Konya 1. Sulh Ceza Hâkimliği 1/8/2016 tarihinde şüphelilerin Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) içinde yer aldıkları gerekçesiyle talebi kabul ederek diğer şüphelilerle birlikte başvurucunun tüm mal varlığına el konulmasına karar vermiştir. Kararda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128. maddesi ile 27/7/2016 tarihli ve 29783 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ı) bendi dayanak olarak gösterilmiştir.
13. Başvurucu 12/8/2016 tarihinde elkoyma kararına itiraz etmiştir. Başvurucunun itirazını inceleyen Konya 2. Sulh Ceza Hâkimliği 13/8/2016 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, elkoyma tedbirinin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiştir.
14. Başvurucu 22/11/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Başvuru Tarihinden Sonraki Süreç
15. Bireysel başvuru tarihinden sonra başvurucu hakkında Konya 8. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) kamu davası açılmıştır. Mahkemenin 19/6/2017 tarihli ara kararında başvurucunun elkoyma tedbirinin kaldırılması talebi değerlendirilerek talebin reddine karar verilmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz, Konya 9. Ağır Ceza Mahkemesince 4/7/2017 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
16. Mahkemece 9/5/2018 tarihinde başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiş ise de hükümde ve gerekçede elkoyma tedbiri hakkında bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.
17. Anayasa Mahkemesinin 13/3/2020 tarihli yazısıyla Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinden (Daire) başvurucu hakkında verilen elkoyma tedbirinin devam edip etmediği, devam ediyor ise hükümle birlikte müsadere kararı verilip verilmediği bilgisi ile elkoyma ve müsadere kararları, elkoyma kararlarına karşı yapılan itirazların değerlendirilmesine ilişkin kararlar istenmiştir.
18. Dairenin cevap yazısı ve ekindeki belgelerden başvurucunun 16/8/2018 tarihinde Daireye yazdığı dilekçesinde tutukluluğunun kaldırılması talebiyle birlikte tedbirin kaldırılmasına ilişkin müzekkere yazılmasını da talep ettiği ve Dairece 18/10/2018 tarihinde talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Kararda 17/9/2016 tarihli 29804 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 671 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Kurum ve Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 31. maddesi ile düzenlenen ve 9/11/2016 tarihli ve 6757 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Kurum ve Kuruluşlara İlişkin Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun HükmündeKararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 27. maddesi ile aynen yasalaşan 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 20/A maddesine dayanılmıştır.
19. Kararın gerekçesinde elkoyma tedbirine ilişkin şerhin konulduğu tarihten itibaren iki yıl içinde şerhin devamı yönünde hukuk mahkemesinden verilmiş ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı ibraz edilmediği takdirde şerhin kendiliğinden terkin edileceği belirtilmiştir.
20. Başvurucu 18/11/2018 tarihinde bu karara itiraz etmiştir. Başvurucu dilekçesinde tedbire ilişkin itirazda bulunmaksızın sadece tutukluluğa ilişkin itirazlarını ileri sürmüştür. İtirazı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesince 23/11/2018 tarihinde itirazın reddine karar verilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. 3713 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ve bu Kanun kapsamına giren suçlar nedeniyle gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının uğradığı zararların tazmini amacıyla, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından, şüpheli veya sanıklara ait taşınmazların veya kara, deniz ya da hava ulaşım araçlarının devir ve temlikini veya bunlarla ilgili hak tesisini önlemek ya da tasarruf yetkisini kısıtlamak için şerh düşülmesine karar verilebilir. Taşınmazlarla ilgili karar tapu kütüğüne; kara, deniz ve hava ulaşım araçlarıyla ilgili karar ise bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi halinde veya şerhin konulduğu tarihten itibaren iki yıl içinde, şerhin devamı yönünde hukuk mahkemesinden verilmiş ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı ibraz edilmediği takdirde şerh kendiliğinden terkin edilir."
22. İlgili hukuk kaynakları için ayrıca bkz. Süleyman Kaçmaz, B. No: 2016/72686, 10/12/2019, §§ 26-36.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 16/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
24. Başvurucu bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.
25. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
26. Başvurucu; suçtan elde edilip edilmediği araştırılmadan, hukuka aykırı olarak tüm mal varlığı hakkında elkoyma kararı verildiğini belirterek mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
27. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." denilmek suretiyle mülkiyet hakkı güvenceye bağlanmıştır. Anayasa'nın anılan maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20).
28. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 4/7/2013 tarihli ve E.2013/8830, K.2013/18335 sayılı, 23/9/2013 tarihli ve E.2013/14435, K.2013/21106 sayılı ve 14/12/2015 tarihli ve E.2014/19906, K.2015/19237 sayılı ilamlarından da anlaşıldığı üzere 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde düzenlenen yol, bir yandan başvurucunun maruz kaldığı elkoyma işleminin hukuka aykırılığının tespitini, diğer yandan da uğradığı zararın tazmini imkânını sağlamaktadır. Bu nedenle 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolu başvurucunun şikâyetleri açısından erişilebilir ve elverişli bir çözüm olanağı, makul ölçüde bir başarı imkânı sunmaktadır (Mehmet Ali Aslan, B. No: 2013/2429, 30/3/2016, § 28).
29. Somut olayda, başvurucu hakkında FETÖ/PDY üyeliği suçlamasıyla yürütülen ceza soruşturması kapsamında başvurucunun taşınır ve taşınmaz mal varlığına 1/8/2016 tarihinde tedbir konulmuş, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında elkoyma kararının kaldırılması talebiyle yapılan itirazlar reddedilmiştir. Nihayet Dairenin 18/10/2018 tarihli kararında 671 sayılı KHK'nın 31. maddesiyle 3713 sayılı Kanun'un 20. maddesine dayanılarak elkoyma tedbirine ilişkin şerhin konulduğu tarihten itibaren iki yıl içinde şerhin devamı yönünde hukuk mahkemesinden verilmiş ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı ibraz edilmediği takdirde şerhin kendiliğinden terkin edileceği belirtilmiştir. Buna göre başvurucunun bu karara karşı itirazda bulunmadığı ve tedbirin devam ettiği yönünde ayrıca bilgi ve belge sunmadığı dikkate alınarak tedbirin devam etmediği değerlendirilmiştir.
30. Öte yandan başvurucunun 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yoluna başvurduğuna ilişkin bilgi ve belge sunmadığını da vurgulamak gerekir. Bu doğrultuda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesi ile öngörülen hukuk yolunda ileri sürmeden bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 16/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.