logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Fatma Törer [1.B.], B. No: 2017/14734, 16/9/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA TÖRER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/14734)

 

Karar Tarihi: 16/9/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucu

:

Fatma TÖRER

Vekili

:

Av. Mehmet GÜMÜT

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, şüpheli ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 6/1/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre kendisine tebliğ edilen Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. M.T.nin Ölümü

9. Başvurucunun eşi M.T. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olduğu iddiasıyla İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) başlatılan soruşturma kapsamında 23/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve 27/7/2016 tarihinde tutuklanmıştır.

10. M.T. 27/7/2016 günü saat 22.37'de İskenderun T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (İnfaz Kurumu) teslim edilmiştir.

11. M.T. İnfaz Kurumuna alındıktan bir gün sonra, saat 06.30 civarında yatağında ölü bulunmuştur.

12. M.T.nin ölü bulunması üzerine İnfaz Kurumu tarafından düzenlenen tutanak şöyledir:

''...İskenderun T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumumuzda 27.07.2016 tarihinden saat: 19:00 ile 28.07.2016 tarihine saat: 08:00 arasındaki vardiya nöbetimizde saat: 06:30 sıralarında D BLOK Geçici 2 no'lu odanın uyarı butonunun ikaz vermesi üzerine oda mazgalına gidildi. Odada bulunan Tutuklular Tutuklu [M.T.nin] hiçbir duruma tepki vermediğini ve nefes almadığını söylemeleri üzerine durum derhal Kurum Nöbetçi 2. Müdürü ve İnfaz ve Koruma Başmemuruna bildirildi. Gerekli güvenlik önlemleri alınarak odaya girildi. Tutuklu [M.T.] ranzanın üst tarafında bulunan yatakta hareketsiz bir şekilde yattığı ve durumlara tepki vermediği görüldü. İvedilikle 112 Acil arandı. Gelen 112 Acil ekibi yapılan kontroller sonrasında Tutuklu [M.T.nin] 'e[x]' olduğunu söyledi. Durum derhal Kurum Müdürüne, Nöbetçi Savcılığa ve Olay yeri incelemesi için Arsuz İlçe Jandarmaya bildirildi.''

B. Başsavcılık Tarafından Yapılan İşlemler

1. Olay Yeri İncelemeleri, Ölü Muayene ve Otopsi İşlemleri

13. Başsavcılık, ölüm olayı ile ilgili olarak derhâl bir soruşturma başlatmıştır. Soruşturma kapsamında olay yeri öncelikle Cumhuriyet savcısı tarafından incelenmiştir. Ayrıca olay yeri uzman ekiplerce de incelenmiş, olay yerinin fotoğrafları çekilmiş, krokileri çizilmiş ve video kaydı yapılmıştır. Olay Yeri İnceleme Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:

''...Gerekli arama işlemleri yapılarak içeri girildi. Olay mahallinde İskenderun ilçe jandarma komutanlığı olay yeri inceleme görevlisi [Y.O.nun] hazır olduğu görüldü. ...[Y.O.] ...İskenderun ilçe Jandarma Komutanlığında görevli, Usülen yemin yaptırılıp huzura alındı.

Heyet halinde cenazenin bulunduğu geçici kabul 2 nolu koğuşa girildi. Koğuşun boşaltılmış vaziyette olduğu görüldü. Olay yerin inceleme görevlisine koğuşun mevcut halde fotoğraflanması talimati verildi. Cenazenin koğuşun girişine göre karşı duvarda 2. sırada yer alan ranzanın 2. katında yatar vaziyette olduğu görüldü. Detaylı fotoğraflama işlemi yapıldı. Bulunduğu haliyle kimlik bilgilerine göre [M.T] olarak tespit edilen şahsın tahminen 1,80 cm boylarında, 95-100 kg ağırlığında orta yaşlı bir erkek şahıs olduğu görüldü. Şahsın üzerinde yalnızca iç çamaşırının bulunduğu ve bu vaziyette sırt üstü yattığı görüldü. Ranzasında yatarken yapılan harici kaba ilk muayene ve gözlemde vücudunda herhangi bir darp cebir emaresi olmadığı görüldü.

Cenaze üzerinde detaylı ölü muayene işlemlerinin yapılması amacıyla şahsın uygun bir ortama alınması talimatı verilerek; olay mahallinde yapılması icap eden görüntü kaydı, ölçüm, kroki çizimi için noktala vs. Soruşturma işlemleri tamamlandığında iş bu zaptın bu haliyle tamamlanıp hazır olanlarca imza altına alınmasına ve adli muayene işlemlerine geçilmesi için uygun mahale geçilmesine karar verildi.''

14. Olay yeri inceleme uzmanı tarafından düzenlenen inceleme raporu ise şöyledir:

''...28 Temmuz 2016 günü saat 07.00 sıralarında Arsuz Ilçe J. K.lığı personeli olan [M.D.] telefon ile arayarak Arsuz Kara Hüseyinli Mahallesi T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda Tutuklu olan şahsın yatağında ölü olarak bulunması olayı meydana geldiğini, Nöbetçi C[umhuriyet] Savcısının talimatı ile bahse konu olay ile ilgili Olay Yeri incelemesi yapılması gerektiği bildirilmiştir. Olay Yerine aynı gün saat: 07.05 sıralarında hareket edildi ve saat 07.30 sıralarında gelindi.

Nöbetçi C. Savcısı ile olay yeri incelemesine başlandı. Olay yerinin İskenderun T Tipi Ceza Infaz Kurumu D Blok 2. Geçici Koğuş odası soldan ikinci çiftli ranza olduğu. ranzanın ikinci katında sırtüstü yatar vaziyette çıplak (Kilotlu) halde erkek cesedi tespit edildi. Koğuşta herhangi bir kimsenin olmadığı, koğuşun boşaltılmış olduğu görüldü. Cesette yapılan incelemede, kirli sakallı, esmer tenli. 1.85-1.90 m. boylarında, 95-100 kg. ağırlığında, 55-60 yaşlarında erkek şahıs olduğu tespit edildi. Şahsın [M.T.] olduğu cezaevi yönetiminin kayıtlarından tespit edildi. Fotoğraflamalar yapıldı. Maktulde herhangi bir darp cebir, ateşli silah ya da kesici alet izi ile ası izi görülmedi. Maktulde ölü morlukları henüz oluşmaya başladığı görüldü. Maktulün vücudu üzerinde gözle yapılan incelemede herhangi bir boğuşma izine rastlanmadı. Ölü muayenesi işlemleri için maktul yerinden alınarak aynı binada jandarma odasına getirildi. İncelemeye son verildi.

İşbu olay yeri inceleme raporu tarafımdan tanzim edilerek imza altına alındı.''

15. Başsavcılık tarafından aynı tarihte ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu hususta düzenlenen tutanağın ilgili kısmı şöyledir:

''...Cezaevi personelinden alınan bilgiye göre; şahısla aynı koğuşta bir kalp hekiminin de aynı dosya kapsamında tutuklandığı bilgisi alınarak bahse konu kişinin de tıbbı bilgisinin bu olayla ilgili görgüsünün alınması faydalı görülerek idareye bahsedilen kalp hekiminin ifade işlemleri için bulunduğumuz mahale getirilmesi talimatı verildi. Bir süre sonra ekibini hazır edildiği bilgisi verildi. Şahıs huzura alındı.

TANIK: [Z.Y.] ... İskenderun Kalp Merkezinde kalp uzmanı hekim olarak görev yapar. Tanıklığa engel hali yok. Usülen yemini yaptırılarak soruldu;

Ben bu son olaylar sebebiyle 4 gündür emniyette göz altındaydım. Dün gece itibariyle tutuklanıp cezaevine getirildim. Vefat eden vatandaşla bizler de birlikte emniyetteydi ve o da tutuklandı. Cezaevinde de aynı koğuşta kalıyorduk. Son sağlık muayenemiz sırasında yani cezaevine gelmeden evvel devlet hastanesindeyken bu arkadaşın duruşu, fiziki durumu mesleki, alışkanlık itibariyle dikkatimi çekti. Bitkin ve çok yorgun gözüküyordu. Cezaevinde aynı koğuşa konulduktan sonra da kendisinde bir enfa[r]ktüs emaresi denebilecek bazı emareler gördüm. Hatta hekimlik mesleğimin bir gereği olarak kendisiyle konuşmak ihtiyacı duydum. 'İyi görünmüyorsunuz, kalp ağrınız herhangi bir şikayetiniz var mı' diye sordum. Bana cevaben 'iyiyim hocam önemli bir şeyim yok' gibi sözlerle mevzuyu geçiştirdi. Ben de üstelemedim. Ancak kaldığımız koğuşta hava müthiş sıcak ve boğucuydu. Benim şahsi kanaatim tabi emin olmamakla beraber bu şartların bir araya gelmesiyle bizim tıbben VF dediğimiz durumu gelişmiş ve ölüm meydana gelmiş olabilir. Ama tabii ki emin değilim. Olay ile görgüm bilgim bundan ibarettir dedi.

İlk yapılan harici muayene ve gözleme göre şahsın yaklaşık 1,80-,185 cm boyunda, 105 kg tahmini ağırlıkta, 3-4 günlük sakallı, esmer tenli, kahverengi gözlü bir erkek cesedi olduğu görüldü. Kimlik bilgisine göre [M.T.] isimli vatandaş olduğu belirlendi. Detaylı muayeneye geçildi.

BAŞ KISMININ MUAYENESİNDE; Şahsın kafatasında kemiklerde, boynunda herhangi bir kırık çıkık bulunmadığı ve genel olarak baş ve boyun muyanesinde herhangi bir kayda değer bulgu olmadığı tespit edildi. Yalnızca yer yer ölü morluklarının teşekkül etmeye başladığı belirlendi.

GÖVDE KISMININ MUAYENESİNDE; Şahsın göğüs kafesinde, kollarında herhangi bir kırık çıkık bulgusu yahut darp emaresi bulunmadığı, sırtında da benzer şekilde herhangi bir emare bulunmadığı, ancak sırt ve bel kısmında tahminen 5-6 saatlik bir ölüme işaret eden morlukların başladığı gözlendi. Ayrıca göbek altında ve göbeğin sol üst çaprazında yaklaşık 50 kr ebatında üzerinden zaman geçmiş hafif2 morluk olduğu görüldü ve foto ğraflandı.

ALT GÖVDE KISMININ MUAYENESİNDE: Şahsın genital bölgesinde genel olarak bacaklannda ve ayaklannda kayda değer herhangi bir ekimoz, iz yada bozulma olmadığı tespit edilip görüntü kaydı alındı.

Nöbetçi Adli Tıp Huzura alındı: Beraberce yaptığımız muayene işlemlerindeki tespitlere katılıyorum. Cezaevine geldiğimde haricen aldığım bilgiye göre cenazenin şeker rahatsızlığı söz konusuymuş, tabi şu haliyle tespit etmek mümkün değil, Ayrıca duruma göre ilaçlannı az aldıysa veya fazla aldıysa bundan kaynaklı bir vefat olabilir. Yine şifaen kronik astım rahatsızlığı oldugu bilgisini aldım. Ancak söylediklerim tıbbi ihtimaller, tabi kanaatim değil. Şu haliyle ölüm sebebini tıbben söylemem zor. Bu haliyle sistematik otopsi yapılmasında fayda görüyorum. Bu konuda da takdiri size bırakıyorum.

Gereği düşünüldü; Yapılan harici muyayene ile cenazenin kesin ölüm sebebi tespit edilemediğinden Adana Adli Tıp Grup Başkanlığına sevkine... [karar verildi.]''

16. Adana Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi sonucunda düzenlenen raporun ilgili kısmı şöyledir:

'' ...

DIŞ MUAYENE

178 cm boyunda, 50-55 yaşlarında, yer yer kırlaşmış siyah saçlı, kahverengi gözlü, sünnetli bir erkek cesedinde; ölü lekelerinin kol ve bacaklarda oluştuğu, ölü katılığının vücutta gelişmiş olduğu görüldü.

Batın sol üstte 2,5x2 cm.lik, batın altta 1,5 cm çaplı, batın solda 0,5 cm çaplı soluk renkli ekimozlar olduğu, batın altta yatay olarak katlantı yerinde 24 cm.lik parşömenleşmiş alan olduğu, sağ uyluk dışta 30x0,5 cm.lik nedbe, sağ el bilek arkada 1x0,5 cm.lik 2 adet soluk renkli ekimoz, sol ayak bilek içte 2,5 cm çaplı nedbe olduğu görüldü. Perine muayenesi normaldi.

İÇ MUAYENE

Baş Muayenesi: Saçlı deri kaldırıldı. Saçlı deri altında özellik görülmedi. Kafa kubbe kemikleri ve her iki temporal adale grubu sağlam bulundu. Kafatası kesilerek açıldı. Beyin-beyincik çıkarıldı, 1535 gram tartıldı. Beyinde sağ paryetal lobda 3 cm çaplı hiperemik alan örneklendi. Kesitleri soluk bulundu. Kafa kaide kemikleri sağlam bulundu.

Ağız-Boğaz-Boyun Muayenesi: Boyun cilt altı ve kaslarda özellik görülmedi. Hyoid kemik ve troid kıkırdak sağlam bulundu. Trakea iç duvarının kanlı mai ile sıvalı olduğu görüldü. Servikal vertebralar sağlam bulundu.

Göğüs Muayenesi: Göğüs cildi ve sternal kapak kaldırıldı. Her iki göğüs boşluğunda serbest sıvı-kan görülmedi. Her iki akciğer çıkarıldı. Sağ akciğer 855 gram, sol akciğer 720 gram tartıldı. Her iki akciğer yüzey ve kesitlerinde hiperemi dışında özellik görülmedi. Perikart açıldı, boş bulundu. Kalp çıkarıldı, 480 gram tartıldı. Triküspit kapak çevresi 13 cm, pulmoner çevresi 8,5 cm, mitral çevresi 10,5 cm, aorta çevresi 8 cm, sağ ventrikül duvar kalınlığı 0,5 cm, sol ventrikül duvar kalınlığı 1,5 cm ölçüldü. Koroner damarlar ileri derecede daralmış bulundu. Myokard kesitlerinde makroskobik patolojik özellik görülmedi.

Batın Muayenesi: Batın açıldı. Abdominal kavite içinde serbest sıvı-kanparşömenleşmiş alan olduğu, sağ uyluk dışta 30x0,5 cm.lik nedbe, sağ el bilek arkada 1x0,5 cm.lik 2 adet soluk renkli ekimoz, sol ayak bilek içte 2,5 cm çaplı nedbe olduğu görüldü. Perine muayenesi normaldi.

Ekstremite Muayenesi: Ekstremitelerde kemik kırığı tespit edilmedi.

Otopsi sırasında alınan örneklerin toksikolojik analizleri Kimya İhtisas Dairesi’nde yapıldı: Kimya İhtisas Dairesinin 5/9/2016 tarih ve 2016/4057/3277 sayılı raporunda :

1-Kanda;Alkol(Etanol,Metanol)bulunmadığı, Göz sıvısında Alkol(Etanol, Metanol) bulunmadığı,Sistematiğimizdeki maddeler (uyutucu-uyuşturucu maddeler dahil) bulunmadığı,

2- İdrarda;Sistematiğimizdeki maddeler (uyutucu-uyuşturucu maddeler dahil) bulunmadığı kayıtlıdır.

Otopsi sırasında alınan iç organ parçalarının histopatolojik tetkiki Morg İhtisas Dairesi Histopatoloji Laboratuvarında yapıldı. Morg İhtisas Dairesi Histopataloji Tetkik Şubesinin 20/9/2016 tarih ve 2016/4057/1129 sayılı raporunda:

Kalp: Hafif derecede perivasküler ve interstisyel fibrozis, konjesyon izlendi.

Koroner arter: Lümeni orta derecede daraltıcı özellikte aterom plakları izlendi.

Akciğerler: İntraalveolar taze kanama, ödem, konjesyon, hemosiderin yüklü makrofajlar izlendi.

Karaciğer: Hafif derecede makro ve mikroveziküler yağlanma izlendi.

Böbrek: Fokal kronik pyelonefritis bulguları izlendi.

Beyin: Konjesyon izlendi.

Beyincik: Konjesyon izlendi.

Beyin Sapı: Konjesyon izlendiği kayıtlıdır.

SONUÇ

28/7/2016 tarihinde cezaevinde koğuşunda yatağında ölü olarak bulunduğu bildirilen... [M.T.nin] cesedine 28/7/2016 tarihinde, Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi'nce yapılan otopsisinden ve tetkiklerden elde edilerek yukarıya kaydedilen bilgi ve bulgular dikkate alındığında;

1-Kimya İhtisas Dairesi'nin toksikoloji raporu'na göre; Kanda; Alkol (Etanol, Metanol) bulunmadığı, Göz sıvısında Alkol (Etanol, Metanol) bulunmadığı, Sistematiğimizdeki maddeler (uyutucu-uyuşturucu maddeler dahil) bulunmadığı, İdrarda; Sistematiğimizdeki maddeler (uyutucu-uyuşturucu maddeler dahil) bulunmadığı,

2-Kişinin ölümüne tesir edecek mahiyette travmatik lezyon saptanmadığı,

3-Kişinin ölümünün kalp ve damar hastalığı sonucu meydana gelmiş olduğu... [anlaşılmıştır.]''

2. İlgililerin İfadeleri

17. Başvurucu 23/8/2016 tarihinde İlçe Emniyet Müdürlüğünde ifade vermiştir. Başvurucunun ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

''...[M.T.] benim eşim olur, kendisi 28.07.2016 tarihinde İskenderun T Tipi Cezaevinde vefat etti, eşimin ilk ifadesi İskenderun Şehit Haydar Polis Merkezi Amirliğinde alındı, ifadeden sonra adliyeye sevk edildi ve adliye tarafından da tutuklanarak İskenderun T Tipi Cezaevine gönderildi, eşim şeker hastasıdır, kendisine sabah akşam insülin iğnesi yapılmaktadır, avukat olan oğlum [Y.C.T.] eşim ile birlikte hareket ediyordu, eşim ilk Şehit Haydar Polis Merkezine götürüldüğünde ilaçlarını oğlum [Y.C.T.] ve abim [Ö.E.Ö.] ile gönderdim, abim bana Polis Merkezinde ilaçlarını düzenli olarak kullandırıldığını söyledi, eşimin yemeğini yediğini ve hiçbir sıkıntısının olmadığını söyledi, cezaevine gönderildiğinde ise oğlum [Y.C.] eşimin tüm ilaçlarını eve getirdi, kendisine neden getirdiğini sorduğumda cezaevine sevk sırasında ilaçların alınmadığını söylediklerini ifade etti, ben bu durumdan tedirgin olmaya başladım çünkü ilaçlarını almadığında, özellikle insülin iğnesi yapılmadığında eşimin hayati tehlikesi olacağını biliyordum, bu süreçten ilk haberim olduğunda ilk işim direk olarak eşimin ilaçlarını kendisine ulaştırmak oldu, eşim cezaevinde sevk edildikten yaklaşık 5-6 saat sonra vefat etmiştir, Adli Tıp Raporu henüz belli olmadı belli olduğunda da ihmal sonucu ilaçlarını almadığından vefat ettiğinin anlaşılacağını düşünüyorum, ilaçları cezaevine almayan, bu duruma engel olan şahıs yada şahıslar eşimin vefat etmesine sebep olmuştur, ben bu şahıslardan davacı ve şikayetçiyim, oğlum [Y.C.T.] eşimin olayından sonra korkarak evi terk etti, nerde olduğunu bilmiyorum, kendisinden haber alamıyorum bununla ilgili kayıp müracaatında bulunacağım, ancak savcılığın istemesi halinde abim [Ö.E.Ö.] tanık olarak ifade verebilir."

18. M.T. ile aynı suç kapsamda tutuklanan ve aynı koğuşta bulunan Y.H., T.M., H.U., O.T., A.K. ve S.A.nın ifadesi bizzat Cumhuriyet savcısınca alınmıştır.

19. Tanıklardan Y.H.nin ifadesi şöyledir:

''Ben yaşanan son olaylar sonrasında 3 gündür emniyette gözaltında bulunuyordum. Dün gece tutuklanarak cezaevine getirildim. Emniyet sürecinde de raporlarımız esnasında [M.] ile birlikteydik. Kendisi yaklaşık 30 yıldır ahbabım olur. Birbirimizi iyi tanırız, samimiyizdir. [M.T.] uzun zamandır şeker hastasıydı. Devamlı ilaç kullanırdı. Hatta en son adliyedeyken mahkeme sürecinde insülün vurulduğunu gördüm. Tutuklanıp cezaevine getirildikten sonra aynı koğuşa konduk. Bu safhada ben [M.T.de] herhangi bir olağan dışı sağlık problemi hissetmedim. Ancak yine yanımızda bulunan bir doktor arkadaş [M.T.ye] hitaben ''sizi iyi görmedim, nasıl hissediyorsunuz'' diye birşeyler sordu. [M.T.] cevaben ''yok hocam ben iyiyim sağol'' dedi. Ama demek ki doktor bey mesleki icabı bir durum fark etmiş olsa gerek[. C]ezaevinde geceyarısına doğru yatsı namazını kıldık. Sonra herkes ranzasına geçerek istirahatına başladım. Ama hem koğuşun aşırı sıcak olması hem de yaşadığımız olaylar sebebiyle ben uyuyamadım. [M.T.nin] bir süre sonra horlamaya başladığını duydum. Tam saati hatırlamıyorum. Sıcak sebebiyle dayanamayarak kalkıp soğuk suyla duş aldım. Tam saatini hatırlamıyorum o yorgunlukla dalmışım. Sabah ezanla birlikte uyandığımı hatırlıyorum. Kalktım namazımı kıldım. Hatta önce [M.T.yi] d[e] uyandıralım dedik. [S.] isimli arkadaş [M.T.yi] dürttü. Seslendi. Uyanmayınca ben de boşver yorgundur uyanmasın dedim. Namaz sonrasında biraz vakit geçti. Yine koğuşumuzda yaşlı bir amca var. [M.T.yi] göstererek bunun kolu rahatsız duruyor, uyuşur, kan gitmez, hele şunu bir düzeltin dedi. [T.] isimli arkadaş yanına vardı. Kolunu kaldırıp indirirken durumu fark etti. [M.T.yi] uyandırmak istedi. Uyanmayınca panikle doktoru uyarıp çağırdık. Doktor bey bu ölmüş dedi. Hatta bize ayaklarını gösterdi, morarma da başlamış dedi. Benim tahminim herhalde [M.T.] sabaha karşı ezandan önce vefat etti. ...Söylediğim gibi [M.nin] şeker rahatsızlığı vardı ama olay gecesi bana veya başka bir arkadaşa şikayeti olmadı. Hatta hastaneye gelmeden evvel muayene esnasında da doktora iyi olduğunu beyan etmişti.''

20. Tanıklardan S.A.nın ifadesi şöyledir:

''Rahmetli olan [M.T.] benim çok uzun müddettir samimi arkadaşımdır. Kendisiyle son yaşanan ihtilal olayı sonrasında örgüt üyeliği isnadıyla tutuklanmış bulunuyoruz. Hatta cezaevine yanyana kelepçe ile geldik. [M.T.] uzun müddettir şeker hastalığından müzdariptir. İnsülün iğnesi kullanıyor. En son cezaevine gelmeden bu iğneyi vurulmuştu. Genel olarak sağlık durumu ile ilgili bir şikayeti olmamakla birlikte olayla alakalı çok üzgün ve bitkindi. Kendisinin mizaç olarak genelde çok müspet ve hoş sohbet bir tarzı vardır. Belki de kendisini iyi hissetmiyorsa bile bunu söylemedi. Hatta koğuşumuzda bir doktor arkadaş var. O kendisine durumun nasıl iyi gözükmüyorsun diye sorunca gene yarı şaka 'aman hocam şimdi 10 km koşu yaparım' dedi. Ancak söylediğim gibi ben kendisini uzun zamandır tanıdığım için yüzünün biraz karardığını fark edip hissettim. Ancak bunu da olayların vermiş olduğu üzüntüye bağladım. Olay gecesi yatsı namazını kıldık, imamımız oldu. Gece 02:30-03:00 'e kadar koğuşta sohbet edildi. Hatta sonrasında ben de dahil olmak üzere başka arkadaşlarda haydi beyler, yatın uyuyun, istirahat edin, sabaha da namaza kalkacaz deyince sohbet kesildi. Ancak [M.T.] sabah namazına uyanmadı. Kendisini uyandırmaya çalıştım. Tepki vermedi. Ancak biz ilk etapta durumu anlamadık. Yorgunluğuna verdik. Namazdan sonra belli bir vakit geçti. Sabah kahvaltısı çorbalar geldi. [M.T.] yine uyanmayınca artık gene ondan tepki alamadığımızdan bir problem olduğunu anladık. Koğuştaki doktor bey de gelip muayene edince vefat ettiği anlaşıldı. Benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir.''

21. M.T. ile birlikte tutuklanan T.M.nin ifadesi şöyledir:

''Ben son yaşanan olaylar sonrasında örgüt üyeliği isnadı ve iddiasıyla tutuklanmış bulunmaktayım. Ölen [M.T.yi] da daha önceden tanıyorum. İkimizde mobilyacıyız. Üç gün kadar emniyette kaldık. [M.] da o dönem benimle beraber gözaltındaydı. Dün gece tutuklanıp cezaevine gönderildik. Kendisinin önceden şeker rahatsızlığı olduğunu biliyordum. Ancak cezaevine gelmeden önce ilacını aldı ve insülin iğnesini oldu. Cezaevine getirilip koğuşa konulduğumuzda ise herhangi bir rahatsızlığı yok gibiydi. Ancak bizim yanımızda olan ve bizle aynı koğuşa konulan bir doktor bey [M.T.ye] hitaben ''siz iyi görünmüyorsunuz, nasıl hissediyorsunuz kendinizi'' diye birkaç soru sordu. [M.T.] de şakayla karışık iyiyim hocam 10 km koşarım diye cevap verdim. Nitekim gece yatsı namazı kılalım dedik. Namazı [M.T.] kıldırmıştı. Namaz sonrası koğuş bunaltıcı derecede sıcak olduğundan ben uzun müddet uyuyamadım. Hatta gece bir ara saati sorduğumu hatırlıyorum. Bir arkadaşım 02:30 demişti. Ben bu saatten takriben 1 saat sonra yorgunluktan uykuya daldım. Tahminen 03:30 gibiydi. Sabaha karşı sabah namazı için uyandım. [M.T.yi] da uyandırmak istedim. Dürttüm. Uyanmadı. Ben yorgundur, uyandırmayayım diye ısrar etmedim. Kendim namaz kıldıktan sonra tekrar yatmadım. Bir süre sonra koğuşumuzdaki daha yaşlıca bir vatandaş [M.T.yi] gösterdi. Kolu aşağıya doğru sarkmış, uyuşur, kan gitmez, düzeltiver dedi. [M.nin] yanına vardım. Kolunu tutup kaldıracak oldum. Kolunda cansızlık vardı. Olağan dışılığı hissettim. Dürttüm. Cevap alamadım. Koğuştaki doktor bey'e hocam [M.T.ye] bakın dedim. Doktor bey geldi ve [M.T.nin] vefat etmiş olduğunu söyledi. Hemen acil düğmesine bastık. Vardiyadaki arkadaşlar hemen geldiler. Ancak doktor beyin söylediği [M.T.nin] zaten vefat etmiş olduğuydu...Dediğim gibi [M.T.] benim meslektaşı ve arkadaşım. Şeker rahatsızlığı olduğunu biliyorum. Çünkü ilaç kullanıyor. Zannedersem tansiyonu da vardı. Ancak kalp ve damar rahatsızlığı varmıydı bilemem. Yalnız kendisi yatarken çok ağır horluyordu. Zaten hep öyle horlarmış. Koğuşta bahsettiğim doktor bey kalp uzmanı sonradan konuştuğumuzda bu tür ağır şekilde horlamanın kalbi yorarak bir krizi tetikleyebileceğini bana söyledi. Tabi detaylarını bilemiyorum.....Bana sağlık durumuyla ilgili bir yakınması olmadı. Hatta ben kendisine biraz da yaşadıklarımın üzüntüsüyle ben kalp krizi geçireceğim iyi değilim dediğimde beni teselli etti, kendisi mizacen neşeli şen şakrak muhabbet sever bir arkadaşımdı. Hatta koğuşa geldiğimizde de bizleri morallendirmeye çalışıyordu. Benim olay hakkında bilgim ve görgüm bundan ibarettir, dedi. ''

22. Olay gününde kurum sorumlu müdürü olarak görev yapan T.D.nin ifadesi şöyledir:

''Dün gece itibariyle cezaevinde sorumlu müdür olarak görevdeydim. gece saat 22:30 civarında gene terör örgütü kapsamında tutuklularımız geldi. rutin işlem ve kontrollere müteakip şahıslar geçici koğuşlara konuldu. kabul işlemleri esnasında bizzat sürece nezaret ettim. özellikle zaman zaman cezaevine ilk gelen tutuklular soru sorup bilgilendirilmek isterler. bir süre bekledim. bana yönelik herhangi bir soru ve müracaat olmadı. vefat eden vatandaş da dahil olmak üzere hiçbirinden bir talep yahut şikayet gelmedi. zaten tıbbi gerekçeye dayalı müracaatlar konusunda mevzuatımız her zaman hassas ve titiz davranmayı emretmekte. ancak dediğim gibi bana herhangi bir sağlık şikayeti ve müracaatı olmadı. ancak ölüm meydana geldikten sonra koğuştaki diğer vatandaşlardan vefat eden şahsın bir takım rahatsızlıkları olduğu bilgisini aldık. ben kabul işlemleri sonrasında kendi adama geçtim. yanılmıyorsam 06:00 civarında koğuştan dışarıya bilgi gelmiş. birlikte infaz koruma memuru arkadaşlarımla beraber koğuşa girdik. şahıs kendi yatağında hareketsiz şekilde yatıyordu. tesadüf aynı koğuşta bir başka doktor tutuklu olarak kalmaktaymış. muayene etti ve ölmüş bu dedi. Olayla ilgili bilgim bundan ibarettir dedi.''

23. İfadesine başvurulan ve aralarında sorumlu başmemurun da bulunduğu İnfaz Kurumu görevlileri, olay gününde Kuruma yabancı olan tutukluları bilgilendirdiklerini ve bu kişilere acil durum butonunu gösterdiklerini ifade etmişlerdir. Bu kişilerin beyanlarından M.T.nin rahatsız olduğuna, muhakkak ilaçları kullanması gerektiğine veya bu ilaçların verilmediğine dair gerek M.T.nin kendisi gerekse yakınları tarafından bir açıklamada bulunulmadığı anlaşılmıştır.

24. Olayla ilgili olarak sorumluluğu bulunan görevliler hakkında idari soruşturma başlatılmadığı Başsavcılık tarafından Bakanlığa bildirilmiştir. Bununla birlikte ölüm olayı hakkında araştırma raporu düzenlenmiştir. Bu raporda ilgili infaz ve koruma memurları ile Kurum idarecilerinin ifadeleri bulunmaktadır. Bu kişilerin ifadelerinden tutukluların İnfaz Kurumuna getirildiği gece M.T.nin rahatsızlığını belirtmediği, sadece sağ bacağında platin olduğu bilgisini paylaştığı, saat başlarında kapının camından yapılan kontrollerde bir sorunun olmadığı şeklinde açıklamalarda bulunduğu anlaşılmıştır. İlaçların alınması hususunda İnfaz Kurumu ile yapılan yazışmada İnfaz Kurumu; M.T.nin herhangi bir rahatsızlığına ya da ilaçların tarafına verilmesine dair talebinin olmadığını, rahatsızlığı hakkında yakınları tarafından da dilekçeyle veya sözlü olarak herhangi bir bildirimde bulunulmadığını belirtmiştir.

25. Başsavcılık 21/10/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Karar şöyledir:

''İskenderun T Tipi Cezaevinde tutuklu olarak bulunan [M.T.nin], 27/7/2016 tarihinde sabah saatlerinde koğuşta vefat ettiğinin öğrenilmesi üzerine, derhal olay mahalline intikal edilip, cenazenin bulunduğu koğuşta inceleme ve fotoğraf kaydı işlemleri yapılarak, akabinde ölü muayene işlemi icra edilmiş, müteveffa ile aynı koğuşta bulunan tutuklu beyanları alınarak, bu minvalde, aynı koğuşta kalan ve kalp cerrahı olan [Z.Y.nin] bilgisine müracaat edilmiş olup;

Şahit [Z.Y.nin] beyanında şahsı yorgun ve bitkin gördüğünü, durumunu iyi görmeyerek sağlığını sorduğunu, buna karşılık müteveffanın herhangi bir şikayetinin olmadığını bildirdiğini' beyan ettiği, nitekim, tanık olarak dinlenen infaz koruma memurlarının beyanlarından, vardiyalarında hiç bir revir müracaatının olmadığının öğrenildiği, Adli Tıp raporuna göre, müteveffanın vücudunda alkol, uyuşturucu veya benzeri bir kimyevi maddenin bulunmadığının, ölümün mevcut kalp/damar rahatsızlığına bağlı olarak ortaya çıktığının bildirildiği anlaşılmakla, şahsın emniyette gözaltında kalmasına müteakip, gece saatlerinde tutuklanarak cezaevine kapatıldığı, cezaevine girdiği gecenin sabahında vefat ettiği olayda, ölümün, şahsın muhatabı olduğu adli sürecin getirdiği muhtemel stresin neticesinde, vücudunda mevcut olan rahatsızlıkların geliştirdiği kalp/damar hastalığı sebebiyle meydana geldiği, cezaevi görevlilerine atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle olay nedeniyle KAMU ADINA KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA... [karar verildi.]

26. Soruşturmada gerekli bilgi ve belgeler toplanmadığı, soruşturmanın yürütülmesinde gerekli ve yeterli özen gösterilmediği, soyut gerekçelerle karar verildiği gerekçesiyle başvurucu tarafından karara itiraz edilmiştir.

27. İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğinin 2/12/2016 tarihli itirazın reddine dair kararın 7/12/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 6/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

28. Konuyla ilgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. İrfan Durmuş ve diğerleri (B. No: 2014/4153, 11/5/2017, §§ 43-47).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

29. Mahkemenin 16/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

30. Başvurucu; eşi M.T.nin ifade alma ve sorgu alma işlemi için bekletildiği emniyet, Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sulh Ceza Hâkimliği aşamalarında talep etmesine rağmen M.T.ye yemek verilmediğini, verilse bile şeker hastası olması gözardı edilerek tüm öğünlerde simit ve paketlenmiş hazır meyve suyu verildiğini, M.T.ye şeker ve kalp hastalıklarının tedavisi için avukatının verdiği ilaçların Ceza İnfaz Kurumu tarafından alınmadığını, bu hususların Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından araştırılmadığını, M.T.nin adliyede, adliye öncesinde ve emniyet aşamalarında durumunun araştırılmadığını, görevli memurların ve savcıların ifadelerine başvurulmadığını, kamera kayıtlarının incelenmediğini, ölüm sebebi olarak belirlenen kalp ve damar hastalığına olumsuz koşulların neden olup olmadığının araştırılmadığını, ilaçların kullandırılmamasının ölüme etkisinin incelenmediğini ileri sürerek Anayasa'nın 3., 13., 15., 17. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

31. Başvurucu, soruşturmanın yeniden yapılması ve tazminat talebinde bulunmuştur.

32. Bakanlık, özetle, Başvurucunun iddialarını ilk kez bireysel başvuruda ileri sürdüğü, soruşturma evresinde verdiği ifadesi ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapmış olduğu itirazında bu iddia ve şikâyetleri dile getirmediği, bu nedenle bu iddialar yönünden başvuru yollarının tüketilmediğini, ceza infaz kurumu idarecileri ile diğer personeline yönelik iddialar yönünden ise iddiaları destekleyecek somut verilerin bulunmadığı, başvurucunun eşinin sağlık durumuna ilişkin olarak bilinen veya bilinmesi gereken bir riskin bulunduğuna ilişkin verilerin bulunmadığı, Başsavcılığın ölüm olayın aydınlatılabilmesi için yapılmasını gereken tüm işlemleri yaptığını belirterek kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği hususunda görüş bildirmiştir.

33. Başvurucunun Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilen bu görüşe karşı bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.

B. Değerlendirme

34. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir::

"Herkes, yaşama,.....hakkına sahiptir."

35. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Devletin temel amaç ve görevleri, ...kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."

1. İnceleme Kapsamının Belirlenmesi ve Nitelendirme Yönünden

36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, eşinin kullanmakta olduğu ilaçların verilmemesi nedeniyle ceza infaz kurumunda şüpheli ölümü ile ilgili olarak yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliğine ilişkindir. Bu nedenle başvuru, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

37. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda ölen, başvurucunun eşidir. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.

38. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Esas Yönünden

a. İlkeler

39. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin usule ilişkin yönü, kasten veya saldırı ya da kötü muameleler sonucu meydana gelen ölüm olaylarında sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verebilecek nitelikte cezai soruşturmalar yürütülmesini gerektirir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, §§ 54, 55).

40. Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutu konusunda benimsediği genel ilkelere göre bir ceza soruşturmasının etkililiği için;

i. Soruşturma makamlarının resen ve derhâl harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57),

ii. Ceza soruşturmasının fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olması, ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58),

iii. Hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi amacıyla ceza soruşturmasının makul bir özen ve süratle yürütülmesi (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30) gerekir.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

41. Somut olayda Cumhuriyet Başsavcılığının ölüm olayı hakkında kendiliğinden, ivedilikle bir soruşturma başlattığı ve bu soruşturmada başvurucunun delil toplanmasına ilişkin taleplerini dile getirebildiği, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edebildiği, soruşturmaya katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığı görülmüştür. Ayrıca soruşturmanın makul bir sürat ve özenle yürütüldüğü gözlenmiştir.

42. Cumhuriyet Başsavcılığı, ölüm olayının aydınlatılması ve muhtemel sorumlularının belirlenmesi için olay yerini incelemiş, M.T.nin ölüm nedenini saptamış, ölümünden önceki birkaç saati M.T. ile birlikte geçiren kişileri tespit ederek söz konusu kişilerin konuyla ilgili olarak ifadelerini almıştır (bkz. §§ 18-23).

43. Bu kapsamda, ölen M.T. ile birlikte gözaltına alınan ve tutuklanan kişilerin ifadeleri önem arz ettiği anlaşılmıştır. Bundan başka olay gününde M.T.yi Ceza İnfaz Kurumuna kabul eden görevlilerin beyanları da iddiaların değerlendirilmesinde incelenmiştir.

44. Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu tanıklar, öncelikle gerek kendilerinin gerekse M.T.nin emniyet veya adliye aşamalarında kendilerine yemek verilmediğine veya verilen yemeklerin sağlıkları üzerinde olumsuz etkileri olacağına dair beyanda bulunmamıştır. İkinci olarak M.T.nin bu aşamalarda ilaçlarının bulunmadığına veya kullandırılmadığına, talep etmesine rağmen kendisine ulaştırılmadığına ve bu hususta M.T.nin olumsuz bir durumu aksettirdiğine dair herhangi bir tanık beyanı da yoktur. Tanıklardan Y.H. ve T.M., M.T.ye son olarak adliyede insülin iğnesi vurulduğunu gördüklerini beyan etmiştir. Üçüncü olarak yine bu tanıkların hepsi, M.T.nin ceza infaz kurumuna konulduktan sonra herhangi bir rahatsızlığı olduğunu dile getirmediğini, sağlık durumunun gayet iyi olduğunu beyan ettiğini, hatta tanık T.M. yaşadıklarının üzüntüsü nedeniyle kendisinin kalp krizi geçireceğini M.T.ye söylediğinde M.T.nin kendisini teselli ettiğini açıklamıştır.

45. Aynı koğuşta tutuklu bulunan ve kalp hekimi olan Z.Y., ölü muayenesi işlemi sırasında verdiği beyanında (bkz. § 15) hekimlik mesleğinden kaynaklı olarak M.T.yi gördüğünde kendisine iyi olup olmadığını sorduğunu, M.T.nin ise kendisine ''iyiyim hocam önemli bir şeyim yok'' şeklinde cevap verdiğini ifade etmiştir.

46. Benzer şekilde Ceza İnfaz Kurumu görevlileri ifadelerinde (bkz. §§ 22, 23) Kuruma kabulü sırasında M.T.nin rahatsız olduğuna veya bir sıkıntısının bulunduğuna dair herhangi bir açıklamada bulunmadığını, yapılan üst aramasında ilaç veya tıbbi durumuna ilişkin bilgi içeren bir eşyasına rastlanmadığını, üzerinden sadece kimlik çıktığını belirtmişlerdir.

47. Bunun haricinde başvurucunun erişme imkânına sahip olduğu ve suret alabildiği soruşturma dosyasında bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü bazı hususları hem Başsavcılığın henüz dosya hakkında bir karar vermediği süreçte hem de kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazında ileri sürmediği anlaşılmıştır. Başvurucu, emniyette verdiği ifadesinde (bkz. § 17) eşi M.T.nin gözaltında bulunduğu süre içinde insülin iğnelerini düzenli olarak kullandırıldığını ağabeyinin kendisine söylediğini belirtmiştir. Başvurucu, eşinin ilaçlarının Ceza İnfaz Kurumu görevlileri tarafından alınmadığını öğrendiğinde ilk işinin Ceza İnfaz Kurumuna giderek ilaçları eşine ulaştırmak olduğunu ifade etmiştir. Bununla birlikte başvurucu; şeker hastalarına yönelik diyete aykırı yiyecekler verilmesi, emniyet ve adliyede uzun süre bekletilmesi iddialarını ilk kez bireysel başvuru formunda ileri sürmüş olup başvurucunun tek şikâyetinin ilaçların ceza infaz kurumu tarafında alınmadığına ilişkin olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında, başvurucunun kovuşturmaya yer olmadığına dair karara da somut hiçbir hususu ileri sürmeksizin genel ifadelerle (bkz. § 26) itiraz ettiği anlaşılmıştır.

48. Başvurucu; temin edilmesini istediği kamera görüntülerinin soruşturma dosyasına alınmadığından, emniyet ve adliye aşamasında görev alan herkesin ifadelerine başvurulmadığından şikâyet etmektedirler. Ne var ki Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin ileri sürülen her türlü iddiayı ve talebi karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, § 62). Ayrıca soruşturma kapsamında toplanan deliller nazara alındığında ileri sürülen hususların soruşturmanın sonucuna bir etkisi bulunmamaktadır.

49. Anayasa Mahkemesine göre, yürütülen soruşturmadan daha derin ve etkili bir soruşturma yürütülmesi konusunda haklı bir beklentiye girebilmesi için başvurucunun iddiaları hakkında soruşturma makamlarına daha sağlam argümanlar sunması gerekir (benzer değerlendirme için bkz. Beste Güler Aslan ve diğerleri, B. No: 2015/9669, 19/2/2019, § 95).

50. Soruşturmada toplanan delillere ve varılan tespitlere göre Başsavcılık tarafından ölüm olayını çevreleyen koşulların tespiti ve varsa ölüm olayından sorumlu kimselerin belirlenmesi için gerekli adımların atıldığı, sonuca etkili bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmıştır. Soruşturma neticesinde varılan sonucun aksi yönde bir sonuca ulaşılmasını mümkün kılan bir veri mevcut olmadığından Cumhuriyet Başsavcılığının ulaştığı sonucu sorgulamak için bir neden de bulunmamaktadır. Başsavcılığın netice olarak iddia ve olgulara yeterli cevap verdiği ve açıklamalarda bulunduğu tespit edilerek Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.

51. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Fatma Törer [1.B.], B. No: 2017/14734, 16/9/2020, § …)
   
Başvuru Adı FATMA TÖRER
Başvuru No 2017/14734
Başvuru Tarihi 6/1/2017
Karar Tarihi 16/9/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, şüpheli ölüm olayı hakkında yürütülen ceza soruşturmasının etkisizliği nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ilişkin diğer iddialar İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
161
164
170
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi