TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TAHİR TUĞRUL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/15798)
|
|
Karar Tarihi: 29/1/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Cafiye Ece YALIM
|
Başvurucu
|
:
|
Tahir TUĞRUL
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet ALTUNTAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, açıklamalı davetiye tebliğine rağmen duruşmaya
katılmayan başvurucunun istinaf başvurusunun reddedilmesi nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/3/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresi içinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 6/10/2016 tarihli
kararı ile terör örgütü propagandası yapma suçundan başvurucunun 10 ay hapis
cezasına mahkûmiyetine karar verilmiştir.
10. Başvurucu; mahkûmiyet kararının usul ve yasaya aykırı
olduğunu, suçun yasal unsurlarının oluşmadığını belirterek istinaf kanun yoluna
başvurmuştur.
11. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Bölge Adliye
Mahkemesi) tarafından 18/1/2017 tarihinde "sanık Tahir Tuğrul'un adına yapılan CMK 281/1 maddesindeki meşruhatı
taşır tebligata rağmen kendi başvurusu üzerine açılan davanın duruşmasına
gelmediğinden CMK'nun 281/1 ve 280/2 maddesi uyarınca istinaf talebinin" reddine
karar verilmiştir.
12. Başvurucu, istinaf başvurusunun reddine dair kararı
28/2/2017 tarihinde öğrenmiştir.
13. Başvurucu 14/3/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
14. 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 286. maddesine
eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca bazı suçlar yönünden daha önce bölge adliye
mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlara karşı temyiz
kanun yoluna başvurulması olanağı getirilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesi şöyledir:
"5271 sayılı Kanunun 286 ncı maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(3) İkinci fıkrada belirtilen temyiz
edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle
verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak
amacıyla tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),
4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya
aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
8. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama
(madde 300),
9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti
Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
10. Silâhlı örgüt (madde 314),
11. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
suçları.
b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin
ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
suçlar.
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun
28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer
alan suçlar.”
16. Aynı Kanun'un 31. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan
düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren on beş gün içinde talep
etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince
verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin
uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde
uyarınca tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu, hükmü veren ilk derece
mahkemesince değerlendirilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 29/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık görüşü
18. Başvurucu; kendisi ile birlikte yargılanan iki sanığın
istinaf yargılaması sonucunda mahkûmiyet kararlarının kaldırılarak beraat etmiş
olmasına rağmen kendisi hakkında duruşmaya katılmadığı için istinaf
başvurusunun reddine karar verildiğini, ekonomik koşulları nedeniyle duruşmaya
katılamadığını, kamu otoritesi eliyle yapılan yargılamada kendisiyle aynı
hukuki durumda bulunan sanıklar gibi beraat etmesi gerektiğinibelirterek
Anayasa'nın 2., 5., 10., 26., 141. maddelerinin ihlal edildiğini iddia
etmiştir.
19. Bakanlık görüşünde; başvurucunun istinaf talebi üzerine
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 18/1/2017 tarihinde duruşma yapılacağına
ilişkin bildirimin 20/12/2016 tarihinde meşruhatlı davetiye ile tebliğ
edildiği, başvurucunun bildirime rağmen duruşmaya katılmadığı gibi Mersin’den
Antalya’ya ekonomik koşulları nedeniyle gidemeyeceğine ilişkin herhangi bir
mazeretini de istinaf mahkemesine iletmediği, ilk veya ikinci derece
mahkemesinde incelenmeyen bir hususun ilk defa Anayasa Mahkemesince
değerlendirilmesi başvuru yollarının tüketilmesi ilkesiyle bağdaşmayacağı
belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
20. 7188 sayılı Kanun'un 29. maddesiyle 5271 sayılı Kanun'un
286. maddesine eklenen (3) numaralı fıkra uyarınca -temyiz edilemeyecek
kararlar kapsamında olsa bile- sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye
mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilecektir. Anılan fıkrada
sayılanlar arasında 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu'nun 6. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7. maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan suçlar da bulunmaktadır.
21. 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile 5271 sayılı Kanun'a
eklenen geçici 5. maddeye göre de 5271 sayılı Kanun'un 286. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yapılan düzenleme -on beş gün içinde talep etmek koşuluyla-
aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da
uygulanacaktır.
22. Yukarıda belirtilen değişiklikler gözetildiğinde
başvurucular hakkındaki kesinleşmiş hükümlerin -belli sürede başvurmak
koşuluyla- temyiz edilebilme olanağına kavuştuğu anlaşılmaktadır.
23. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
25. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından
değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No:
2012/403, 26/3/2013, § 16).
26. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil
niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için
öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca
başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal
mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve
kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve
başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
27. Başvuru yollarının tüketilip tüketilmediği, ilke olarak
Anayasa Mahkemesine başvurunun yapıldığı tarihteki duruma bakılarak
değerlendirilir. Ancak Anayasa Mahkemesi bazı durumlarda bireysel başvuru
yapıldıktan sonra oluşturulan yeni başvuru yollarının tüketilmesi gerektiğine
de karar verebilir. Özellikle belli konulardaki sorunlara çözüm bulmak amacıyla
sonradan oluşturulmuş bir yol söz konusu ise ikincillik ilkesi, o konudaki
temel hak ve özgürlüklerin ihlali iddialarının -bu yol vasıtasıyla- öncelikle
idari ve yargısal makamlarca değerlendirilmesine imkân tanınmasını gerekli
kılabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Sait
Orçan, B. No: 2016/29085, 19/7/2017, § 35).
28. Her hâlükârda bir başvuru yolunun tüketilmesinin gerekli
olması için ulaşılabilir olması, ihlal iddiaları yönünden makul bir başarı
şansı sunması ve yeterli giderim sağlaması gerekir. Dolayısıyla bireysel
başvuru yapıldıktan sonra yeni bir başvuru yolunun oluşturulması hâlinde
Anayasa Mahkemesinin görevi söz konusu başvuru yolunun düzenleniş şekli
itibarıyla ulaşılabilir olup olmadığını, ihlal iddiaları yönünden makul bir
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama niteliğini haiz olup olmadığını
değerlendirmektir (Sait Orçan, §§ 36, 37).
29. Somut olayda 7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanun'un 286.
maddesine eklenen (3) numaralı fıkra kapsamındaki suçlarla ilgili olarak daha
önce bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki
kararlar bakımından temyiz kanun yolu açılmıştır. Sonradan açılan temyiz kanun
yolunun ulaşılabilir olmadığı, ihlal iddialarıyla ilgili başarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunmadığı söylenemez.
Sonradan açılan bu yol, usul hukukundaki temyiz kanun yolunun başvuru süresi ve
kesinlik sınırında kalan mahkûmiyetler açısından genişletilmiş şeklini
oluşturmaktadır.
30. Sonuç olarak anılan başvuru yolu tüketilmeden yapılan
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.
31. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
29/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.