TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BEDRETTİN KACEROĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/16757)
|
|
Karar Tarihi: 15/9/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Bedrettin KACEROĞLU
|
|
|
2. Dilara KACEROĞLU
|
|
|
3. Dilba KACEROĞLU
|
|
|
4. Dilşah KACEROĞLU
|
|
|
5. Meltem KACEROĞLU
|
|
|
6. Salih KACEROĞLU
|
|
|
7. Şirin KACEROĞLU
|
Başvurucular Vekili
|
:
|
Av. Nezahat PAŞA
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru; toplumsal olay sırasında çıkan kavgada kamu
makamlarınca gerekli tedbirlerin alınmaması sonucu ölüm olayı meydana gelmesi
ve olayla ilgili soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının, önlem
alınmayan protesto sırasında gerçekleşen ölüm nedeniyle toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının, savcılıkça verilen inceleme yapılmasına yer
olmadığına dair kararın kesin olması nedeniyle hükmün denetlenmesini talep etme
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. 2017/16774 numaralı başvuru, başvurucular Bedrettin
Kaceroğlu, Şirin Kaceroğlu ve Salih Kaceroğlu tarafından, 2017/16757 numaralı
başvuru ise başvurucular Dilşah Kaceroğlu, Dilba Kaceroğlu, Dilara Kaceroğlu ve
Meltem Kaceroğlu tarafından 16/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde
beyanda bulunmuştur.
8. 2017/16774 numaralı başvuru ile 2017/16757 numaralı
başvuru arasında konu bakımından hukuki irtibat bulunması nedeniyle başvurular
2017/16757 numaralı başvuru üzerinde birleştirilmiş ve incelemenin bu dosya
üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde edilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. Kobani olayları veya 6-7 Ekim olayları
hakkında Anayasa Mahkemesinin Gülser Yıldırım (2) ([GK], B. No: 40170,
16/11/2017, §§ 21, 27) başvurusunda ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır.
11. Buna göre (Gülser Yıldırım (2), §§ 21, 24)
PKK'nın bir üst düzey yöneticisinin sosyal medya hesabından 5/10/2014 günü saat
00.07'de "Gençleri kadınları 7 den 70 e herkesi Kobane'ye sahip çıkmaya
onurumuzu namusumuzu korumaya metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz." şeklinde
çağrıda bulunmasının ardından PKK güdümünde yayın yaptığı belirtilen bir
internet haber sitesinde 6/10/2014 tarihinde "...Kobani tüm dünyanın
gözleri önünde bir katliam tehlikesi altında iken bizim yerimizde oturmamız,
uyumamız, günlük yaşantımızı sürdürmemiz mümkün değildir. Tüm halkımızı yediden
yetmişe bulunduğu her yerde yaşamı IŞİD ve işbirlikçisi AKP'ye dar etmeye ve serhildanı
en üst düzeyde genişleterek bu katliamcı çetelere karşı durmaya
çağırıyoruz." şeklinde bir başka çağrı yapılmış, yine 6/10/2014
tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) da
aynı olaylara ilişkin bir toplantı yapmıştır. Toplantı sırasında HDP'nin sosyal
medya hesabından "HALKLARIMIZA ACİL ÇAĞRI! ŞUANDA TOPLANTI HALİNDE OLAN
HDP MYK’DAN HALKLARIMIZA ACİL ÇAĞRI! Kobané’de durum son derece kritiktir. IŞİD
(DAEŞ) saldırılarını ve AKP iktidarının Kobané’ye ambargo tutumunu protesto
etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek
vermeye çağırıyoruz", "Kobané’de yaşanan katliam girişimine
karşı 7 den 70 e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye
çağırıyoruz." ve "Bundan böyle her yer Kobane'dir. Kobane'deki
kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar SÜRESİZ DİRENİŞE
çağırıyoruz." şeklinde açıklama ve çağrılar yapılmıştır. Aynı internet
haber sitesi 7/10/2014 tarihinde "...Kuzey halkımız IŞİD çetelerine,
uzantılarına ve destekçilerine hiçbir yerde yaşam şansı tanımamalıdır. Tüm
sokaklar Kobani sokaklarına dönüştürülmeli, tarihin bu eşsiz direnişine denk
bir direniş gücü ve örgütlüğü geliştirilmelidir. Bu saatten itibaren milyonlar
sokaklara akmalı, sınır insan seline dönüşmelidir..." şeklinde yayın
yapmıştır.
12. Bu çağrılar üzerine Suriye'deki çatışmalar
dolayısıyla tepkilerini dile getirdiğini ileri süren gruplar 6/10/2014
tarihinden itibaren Türkiye'nin birçok yerinde günlerce devam eden ve 6-7
Ekim olayları olarak adlandırılan şiddet eylemlerini gerçekleştirmiştir. Bu
eylemler sırasında ülkenin pek çok yerindeki kamu binalarına, banka şubelerine,
işyerlerine, araçlara, güvenlik güçlerine ve sivillere taş, sopa,
molotofkokteyli ve silahlarla saldırıda bulunulmuştur. Bu sırada kamu
makamlarınca güvenliğin sağlanması için birçok şehirde eğitime ara verilmiş ve
sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), § 26).
13. Kamu makamlarının ve soruşturma mercilerinin
tespitlerine göre (aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin,
Şanlıurfa, Van, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep gibi büyük kentlerin de
olduğu) 36 ayrı ilde gerçekleştirilen şiddet eylemleri sonucunda (2'si güvenlik
görevlisi) 45 kişi hayatını kaybederken (331'i güvenlik görevlisi) 769 kişi
yaralanmıştır. Ayrıca çatışmalar sırasında 5 örgüt mensubunun hayatını
kaybettiği, 3 örgüt mensubunun ise yaralandığı belirtilmiştir. Öte yandan ülke
genelinde gerçekleştirilen 2.389 şiddet eylemine 121.899 kişinin katıldığı,
olaylarda (737'si güvenlik güçlerine ait olmak üzere) 1.881 aracın zarar
gördüğü, 2.558 binaya (27'si kaymakamlık, 52'si emniyet, 283'ü okul, 73'ü
siyasi parti, 12'si belediye binası olmak üzere) saldırıda bulunulduğu ve zarar
verildiği tespit edilmiştir. Olaylara ilişkin olarak 4.291 şüpheli gözaltına
alınmış, bunlardan 1.105'i hakkında tutuklama tedbiri uygulanmıştır (Gülser
Yıldırım (2), § 27).
14. Başvurucuların yakını E.K. olay tarihinde İzmir'de
ikamet etmekte olup yukarıda değinilen çağrılar kapsamında 7/10/2014 tarihinde
İzmir'de gerçekleştirilen protesto eylemine katılmış ve bu sırada çıkan kavgada
üçüncü kişilerce ateşli silahla vurulmuştur. E.K. kaldırıldığı hastanede
19/10/2014 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
A. İzmir
Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89429 Sayılı Soruşturması
15. Olayla ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı
(Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından 2014/86993 sıraya kayden derhâl soruşturma
işlemlerine başlanmıştır. E.K.nın ölümü üzerine açılan 2014/89429 numaralı bir
başka soruşturma, ölü muayene ve otopsi işlemleri sonrasında 20/10/2014
tarihinde bu soruşturmayla birleştirilerek soruşturmaya 2014/89429 numaraya
kayden devam edilmiştir.
16. 7/10/2014 günü saat 20.40 civarlarında İzmir/Bornova
ilçesi D. pazar yeri ve etrafındaki üç dört sokakta, iki grup arasında gerçekleşen
kavga sırasında E.K.nın ateşli silahla yaralanarak hastaneye kaldırıldığına
dair polis memurları tarafından 7/10/2014 günü saat 02.30'da tutanak
düzenlenmiştir. Olay Yeri İnceleme Tutanağı'na göre Olay Yeri İnceleme ekibi
aynı gün saat 23.40'ta olay yerine intikal ederek olay yeri incelemesini
gerçekleştirmiştir. Olay yerinin basit krokisi çizilmiş; silahlar, mühimmat ve
olay yerinden temin edilen kan lekeleri hakkında kriminal raporlar temin
edilmiştir.
17. 7/10/2014 günü saat 23.45'te düzenlenen Olay
Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:
"Irak Şam İslam Devleti/IŞID Örgütü
ve PKK/KCK Terör Örgütünün Suriye yapılanması olan PYD/YPG güçleri arasında
Suriye'nin kuzeyinde bulunan Kobani (Ayn El Arap) bölgesinde yaşanan
çatışmaların yoğunlaşması ve çatışmalarda çok sayıda YPG mensubunun öldüğünün
öğrenilmesi üzerine IŞID Örgütünün Kobani'yi ele geçirmek için şehir merkezine
girmesini protesto etmek amacıyla DBP... ve HDP... organizesinde müzahir
kitlenin katılımıyla 07 Ekim 2014 günü saat 19:00 sıralarından itibaren
ilimizin Bayraklı, Buca, Bornova, Çiğli, Gaziemir, Karabağlar, Konak ve
Narlıdere ilçelerinde kitlesel eylemlerin gerçekleştirileceği,
Söz konusu eylemlerde, toplanmalar
esnasında ve sonrasında kitle içerisindeki PKK/KCK Terör Örgütünün illegal
gençlik yapılanması YDG-H ... mensupları tarafından güvenlik güçlerine, kamu
kurum ve kuruluşlarına yönelik havai fişek, ses bombası, ... (molotof kokteyli)
atma ve taşlı, sopalı saldırı eylemlerinin gerçekleştirilebileceği, ayrıca
metropol illerimiz başta olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan
illerimizde güvenlik güçlerine yönelik düzenlenen silahlı saldırılar gibi
ilimizde de benzer saldırılar düzenleyebilecekleri yönünde bilgiler alınmıştır.
Bu amaçla müzahir kitlenin ilimiz
Bornova İlçesi [D.] Mahallesinde
bulunan [D.] kapalı Pazar yerinde toplanacakları ve buradan [M.] Mahallesinde
bulunan kapalı Pazar yerine yürüyecekleri öğrenilmesi üzerine 07 Ekim 2014 günü
saat 18:00 den itibaren [D.] Mahallesi 1521 Sokak üzerinde bulunan
[F.] AVM önünde gerekli emniyet tedbirleri alınarak beklenmeye başlanmıştır.
Saat 18:50 sıralarında [D.] kapalı Pazar yeri yakınında
bulunan 1660 sokak ile 1521 sokak kesişiminde bahse konu grup toplanmaya
başlamış, saat 19:15 sıralarında sayıları 100 kişiye ulaşmış, saat:19:55
sıralarında sayıları 200 kişiye ulaşan grup 1521 sokak üzerinden yolu trafiğe
kapatarak yürüyüşe geçmiş, grup içerisinde yüzleri kapalı, ellerinde taş sopa
ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu görülmüş, bunun üzerine TOMA
aracından grubun duyacağı ölçüde yüksek ses ile 'yaptıkları eylemin kanunsuz
olduğu, yürümek istedikleri güzergahın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Güzergahı
olmadığı, yolu araç trafiğine kapattıkları, bulundukları yerde basın
açıklamasını yaparak dağılmaları gerektiği, aksi takdirde müdahale edileceği'
yönünde defalarca anons ile ikazda bulunulmuş, bu sırada grup içerisinde
bulunan bazı şahıslar tarafından görevli polislere ve araçlarına doğru taş
atılmış, saat: 20:00 sıralarında grup içerisinde yer alan ve parti yöneticisi olduğunu
söyleyen [İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar ile beraberindeki 3-4
kişi TOMA araçlarının yanında emniyet tedbiri alan güvenlik görevlilerinin
yanına gelmiş, burada kitleyi yönlendiren [İ.İ.] ve [F.] isimli
şahıslar ile beraberindekiler 'Kobanide yaşanan çatışmaları protesto etmek
amacıyla yürüyüş yapmak istediklerini, [M.] Mahallesinde bulunan kapalı
Pazar yerine kadar yürüyüp burada basın açıklaması yapacaklarını' söylemeleri
üzerine alınan emniyet tedbirlerinden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı tarafından[İ.İ.]
ve [F.] isimli şahıslar ile beraberindekilere '2911 Sayılı Kanuna göre
önceden belirlenerek ilan edilen Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Güzergahlarından
olmayan bu güzergah üzerinde havanın karardığı bu saat itibariyle yürüyüş
yapmalarına izin verilemeyeceği, yolu araç trafiğine kapattıkları, ayrıca grup
içerisinde yüzleri kapalı, ellerinde taş, sopa ve havai fişekler bulunan
şahıslar olduğu, grup içerisindeki bazı şahısların karşılarında polisi görür
görmez taş attıklarını, basın açıklaması etkinliğini bulundukları yerde yaparak
dağılmaları, aksi takdirde müdahale edileceği, kitlelerine hakim olmaları ve
polis ile karşı karşıya getirmemeleri' söylenmiş, [İ.İ.] ve [F.]
isimli şahıslar beraberindekiler ise toplanan grubun yürümekte ısrarlı olduğunu
söyleyerek kitleleri ile görüşme yapmak üzere ayrılmışlardır.
1521 Sokak üzerinde bulunan grup
yaklaşık 2 dakika oturma eylemine başlamış, ardından ... şeklinde sloganlar
atmış ve ...sözde marşı ... okunmaya başlanmış, ... saat 20:10 sıralarında
tekrar görevlilerimizin yanına gelen [İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar ve beraberindekiler
'toplanan grubun yürüyüş yapmadan dağılmak istemediğini, yürümemeleri için
ikazda bulunsalar dahi kendilerini dinlemeyeceklerini' belirterek ....şahıslara
'...bu kanunsuz yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceği, grup içerisinde
saldırgan ve polis ile çatışmaya hazırlıklı yüzleri kapalı, ellerinde taş, sopa
ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu, kitlelerinin olaysız dağılmalarını
sağlamaları' söylenmiş, bu sırada grup içerisinde yer alan yüzleri kapalı bazı
şahıslar tarafından çevrede bulunan 3 adet çöp konteynırı yol üzerine
devrilerek barikat oluşturulmaya başlanmış, bu sırada TOMA aracından grubun
duyacağı ölçüde anons ile gerekli ikazlar yapılmış ve kanunsuz eylemlerine son
vermeleri istenmiş, ... grup içerisinden görev alan polislere ve araçlarına taş
ve havai fişekler ile saldırılması üzerine grubun saldırılarına son vermek
üzere kademeli ve orantılı olarak saat 20.15 sıralarında TOMA araçlarından
gruba doğru su ve ardından taşlı saldırıların devam etmesi üzerine gaz ile
müdahale edilmiş, müdahale sonrası şahıslar 1521 Sokak üzerinde geriye doğru ve
[D.] kapalı Pazar yerine doğru kaçmaya başlamış, [D.] kapalı
Pazar yeri istikametinden ve 1521 Sokak üzerinden görevli polislere taş ve
havai fişek atmaya devam eden yüzleri maskeli bu şahıslara kademeli ve orantılı
olarak TOMA aracından su ve gaz ile müdahaleye devam edilmiştir.
Müdahale sonrası [D.] kapalı Pazar yeri istikametine
kaçan şahıslara, pazar yeri çevresinde oturan ve genellikle [K.] oldukları
bilinen mahalle sakinlerinin 'polise saldırmamaları ve olayları sona
erdirmeleri, saldırıları sebebiyle yapılan müdahaleden rahatsız olduklarını
söylemeleri' üzerine kendilerini ikaz eden bu gruba, evleri ve araçlarına taş
ve sopalarla saldırmaya başlamaları ... mahalle sakinlerinin de bu şahıslara
karşılık vermesi üzerine karşıt görüşlü iki grup arasında kavga ve saldırıların
büyüdüğü ve [D.] kapalı Pazar yeri çevresinde yoğun şekilde devam
ettiği, her iki gruptan yaralılar olduğu çevrede oturan bir şahıs tarafından
bildirilmesi üzerine grupları ayırmak ve karşılıklı saldırıları sona erdirmek
üzere TOMA aracı ve beraberinde Çevik Kuvvet ve sivil personel ile hızlı bir
şekilde... [D.] kapalı Pazar yeri çevresinde birbirlerine taş ve
sopalarla saldıran iki grubun arasına saat:20:40 sıralarında girilmiş,
grupların arasına girilmeden önce yaklaşıldığı sırada gruplar içerisinden
karşılıklı 5-6 el silah sesi duyulmuş, polislerin geldiğini gören ve ...
görevlilere taş ile saldıran grup ... istikametine doğru taş atarak kaçmaya
başlamış, taş atan bu gruba müdahale edilerek uzaklaştırıldığı sırada mahalle
sakinlerinin bulunduğu grup içerisinden yaralı bir şahsın sürüklenerek ...
yolun ortasına bırakıldığı, müdahale etmek için sokağa ilk girildiğinde fark
edilmeyen bu yaralı şahsın hareketsiz olduğu ve başında kanlar olduğu,
çevresinde bulunan mahalle sakinlerinden oluşan yaklaşık 15 kişilik grubun bu
şahsı sopa, tekme ve yumrukla darp etmeye devam ettiği görülmesi üzerine ...
yaralı şahsa saldıran şahıslar mevcut kuvvetlerle uzaklaştırılmaya çalışılmış,
şahıslar ısrarla yerde yatan şahsı darp etmeye çalışmışlar... TOMA aracından su
sıkmak suretiyle şahıslara müdahale edilerek uzaklaştırılmaya çalışılmış bu
esnada olay yerine 112 Ambulansı çağırılmış, yerde hareketsiz yatan yaralı
şahıs olabilecek saldırılarak karşı korunmaya çalışılmış... tampon bölge
oluşturulmuş, bu esnada yaralı şahsın yakınları olduğu düşünülen 3-4 kişinin de
... şahsın yanına gelerek mahalle sakinlerine saldırdıkları görülmüş, bu
şahıslar da ikaz edilerek ... uzaklaştırılmaya çalışılmış, bu esnada ellerinde
taş bulunan müzahir kitleye mensup şahıslar tarafından ...Polis Memuru [M.T.nin]
kafasına taş ile vurulması neticesi ... yaralanmış, yine atılan taşlar ile ...
Komiser Yardımcısı [Ö.U.] kafasından yaralanmış...
Yine bu esnada saat 20:45 sıralarında
müzahir kitleden bir şahsın yaklaşık 30 kişiden oluşan mahalle sakinleri
tarafından yere yatırılarak tekme, yumruk ve sopa ile darp edildiği görülmesi
üzerine bu şahıslara da çevik kuvvet personeli ve TOMA aracından su sıkılarak
müdahale edilmiş ve ... darp edilmesi önlenmiş, yaralılar için talep edilen
ambulansın olay yerine gelmemesi üzerine yaralının yakını olduğu öğrenilen 5-6
kişinin ... şahsı ... saat:20:46 sıralarında alarak ... hastaneye götürmüş...
...bölgeye takviye çevik kuvvet ve
personel talep edilmiş, bu sırada mahalle sakinlerinden bir şahsın kuru sıkı
tabir edilen tabanca ile iki el havaya ateş edilerek kalabalığın içerisinde
mahalleye kaçtığı görülmüş, ancak şahsın yakalanması mahalle sakinleri
tarafından engellendiği için mümkün olmamıştır. ...
... saat:22:30 sıralarında ... ara
sokaklarda toplanan şahıslar olup olmadığını kontrol etmek üzere devriye görevi
ifa eden TEM Şube Müdürlüğüne ait ... resmi araca atılan taşlar neticesi ...
camları kırılmıştır.
Saat 23:00 sıralarında müzahir kitleye
mensup grubun tamamen dağılması üzerine Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğüne
bağlı ekiplerce [E.K]
isimli şahsın yaralandığı yer ve mahalle sakinleri ile müzahir kitle arasında
karşılıklı saldırıların yaşandığı yerlerde gerekli olay yeri incelemesi
yapılmış...
- 5 ayrı noktadan kan örneği alınarak
incelenmek üzere ... muhafaza altına alınmıştır.
Yapılan müzakere ve müdahaleler
esnasında Radyo TV ve Fotofilm Şube Müdürlüğü görevlilerince gerekli kamera
kayıtları yapılmıştır.
..."
18. E.K.nın vefatı üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından
19/10/2014 tarihinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiş, otopsi işlemi için
cesedin Adli Tıp Kurumuna (ATK) sevki uygun görülmüştür. ATK İzmir Grup
Başkanlığınca düzenlenen 21/11/2014 tarihli otopsi raporunda, E.K.nın ateşli
silah yaralanmasına bağlı yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması
ile gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü tespitine yer verilmiştir.
19. 21/10/2014 tarihli emanet eşya makbuzundan, Çevik
Kuvvet toplumsal olaylara müdahale aracına (TOMA) ait güvenlik kamera kaydına
ilişkin iki DVD, Radyo TV ve Foto Film Müdürlüğünden (Film Müdürlüğü) alınan
güvenlik kamera kaydına ilişkin iki DVD, Terörle Mücadele (TEM) Şube
Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydına ilişkin dört DVD ve Güvenlik Şube
Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydına ilişkin bir DVD'nin emanete
alındığı anlaşılmıştır.
20. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayın faili
olarak tespit edilen R.A., S.D., M.K. ve K.A.nın kasten öldürmeye teşebbüs
suçundan tutuklanmalarının talep edilmesi üzerine İzmir 4. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 11/10/2014 tarihli kararıyla M.K. ve K.A.nın müsnet suçtan
tutuklanmalarına, diğer iki şüphelinin tutuklanması talebinin reddine karar
verilmiştir. Anılan iki şüpheli 9/12/2014 tarihli kararla tahliye edilmiştir.
21. Cumhuriyet Başsavcılığınca, daha önce 11/10/2014
tarihli fezleke ekinde gönderilmiş olan Çevik Kuvvet TOMA'ya ait güvenlik
kamera kaydı, Film Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydı, TEM Şube Müdürlüğünden
alınan güvenlik kamera kaydı ve Güvenlik Şube Müdürlüğünden alınan güvenlik
kamera kaydının kesilmemiş ve orijinal hâllerinin iletilmesinin talep edilmesi
üzerine İzmir İl Emniyet Müdürlüğünce (İl Emniyet Müdürlüğü) iletilen
18/11/2014 tarihli yazıda, Film Müdürlüğünden alınanlar dışındaki görüntülerin
orijinal ve ham (kesilmemiş) olduğunun bildirildiği, diğer görüntülerin de Film
Müdürlüğünden yeniden temin edilerek gönderildiği belirtilmiştir.
22. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19/12/2014 tarihli
iddianameyle K.A. ile M.K. hakkında kasten öldürme, diğer iki şüpheli hakkında
ise silahla korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda ateş etme, ruhsatsız
ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma ya da bulundurma ve kasten
öldürme suçlarından kamu davası açılmıştır.
23. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi)
2015/6 esasa kayden görülen yargılamanın 25/3/2015 tarihli celsesinde
şüphelilerin savunmalarının ilgili kısmı şöyledir:
"SANIK [M.K.] SAVUNMASINDA; Kahvede
bulunduğum sırada evimizin orada taşkın hareketler bulunduğu yolunda bir
arkadaşım beni telefonla aradı. Eşiminde evde yalnız olması sebebiyle evime
doğru yöneldiğimde yüzleri kapalı, ellerinde taş bulunan şahısların evlerin
bahçelerine dahi girdiklerini, yakaladıkları şahısları dövdüklerini gördüm. Ben
de evimin oraya geçerek beklediğimde kim tarafından atıldığını bilmediğim silah
seslerini duydum. Yaklaşık 50 metre kadar önümde yaralı, ayağına taş gelen
şahısların olduğunu fark ettim. Bir ara silah sesleri kendiliğinden kesildi.
Grup da hafif dağılma olunca öne çıktım. İleriye doğru yöneldiğimde herkesin
birbirine vurduklarını ve dövüştüklerini gördüm. Elimde korkuyla bulundurduğum
taş olmakla birlikte kimseye fırlatmadım. Öyle bir psikolojik durum içerisine
girmiştim ki yerde yatan bir şahsa tekme attım. O sırada onun vurulduğunu
bilmiyordum. Yalnızca çok dayak yediğini zannettim. Vurulan şahsın ne şekilde
oradan götürüldüğünü, ambulansa bindirildiğini bilmiyorum. Vurulan şahsı
tanımadığım gibi aramda önceye dayalı hiçbir husumet yoktu..."
"SANIK [K.A.] SAVUNMASINDA; Arkadaşlarım ...
ile birlikte mahalle kahvesinde oturduğumuz sırada Toma araçlarının geçtiğini
gördük ... Bir süre sonra babam beni telefonla arayıp 'çabuk gel, burası
karışık' dedi. ... eve doğru yöneldiğimde karşıdan 25-30 kişilik bir grubun
bize doğru taş attıklarını görüp, arkadaşlarımla araya doğru kaçtık, ... Bu
esnada 150-200 kişinin bizim evin tarafını taşladığını gördüm. Sanıyorum biz
doğulu olduğumuz için ve kendilerine katılmadığım için bizim evi
taşlıyorlardı... Evin bahçesinde [R.] abimi 3 kişinin dövdüğünü gördüm.
... Bu gruptan geriye doğru kaçarken bize doğru attıkları taşları yerden alarak
biz de onlara doğru attık..."
"SANIK [S.D.] SAVUNMASINDA; Arkadaşlarımla
mahalle kahvesinde otururken oyun arkadaşım teyze oğlum ...a bir telefon geldi.
Evlerimize saldırıldığını öğrenince kahveden kalkarak o tarafa doğru yöneldim...
Bu arada yüzleri kapalı olan karşı gruptan bize birşeyler atılmaya başlandı.
Kendimizi, ana ve bacımızı korumak için yan sokakta durup onların attıklarını
kendilerine geri atmaya başladık ... Baya taşlaştık ... Bir ara eve gittim kuru
sıkı tabancamı alıp dağılsınlar diye bir iki el, iki olabilir havaya ateş
ettim. Sonrasında polis geldi, biz de geri döndük ... Ancak karşı tarafın bizi
tahrik ettiğini ve olayların çok hızlı geliştiğini söyleyebilirim. Ben bir
yerde iki el ateş ettiğimi hatırlıyorum, başka yerde ateş edip etmediğimi
hatırlamıyorum..."
"SANIK [R.A.] SAVUNMASINDA; ... Evime dönmek
için dışarıya çıktığımda 25-30 kişinin yüzleri kapalı vaziyette ellerinde
taşlarla sopalarla tanınmamak için kıyafetleri değiştirilmiş vaziyette
geldiklerini gördüm. Ellerinde ne varsa taş, sopa atıyorlardı. Bunun da sebebi
bizim [K.lı] olup, kendi halinde insanlar olup, onlara katılmamızdı.
Mahalleli de aşağıya inip karşılık vermeye başladı. Ben evin içine dahi
giremedim. Bahçede iken 3-4 kişi sopa ve taş gibi şeylerle beni darp ettiler.
Bunlarla boğuştum, taşla bana vurdular, gömleğim adeta parçalandı, yırtıldı,
ayakkabılarım ayağımdan çıktı, bu esnada eşim kapıyı açıp çıktığını gördüm,
hatta çağlık attı, mahallelinin de bağırışları üzerine beni darp eden şahıslar
kaçıp gitti, ben de üzerimde yırtılan gömleği çıkartıp kendi bahçemde bulunan
terlikleri ayağıma giydim. Yan taraftaki boşlukta bulunan mahalleliye yardım
etmek için o tarafa yöneldim. Mahalleye 30 kişi girmişti, karşı taraftan
onların yandaşı olan 150-200 kişinin taş ve molotof ile geldiklerini gördüm,
mahalleyi bitireceklerdi ... dedemin duvarda asılı olan tüfeğini aldım,
dışarıya çıktım, hatta yanımdan geçen Toma'yı bile görmedim, havaya ateş ettim,
tam ateş ettiğimde Toma'nın geldiğini gördüm. Daha sonra tüfeği ikiye
katlayarak pazar yerinin oraya doğru yöneldim, bir dakika kaldım kalmadım geri
döndüm, bir daha hiç bir şekilde ateş etmediğim gibi kimseye de vermedim. ...
ben yinede kardeşime bakmak için dışarıya çıkıp pazar yerinin oraya doğru yöneldiğimde
yerde yatan bir şahsın olduğunu ve etrafında insanlar olduğunu fark ettim,
çevik kuvvet de vardı, etraftaki şahısları tanımıyorum, bunlar polis de
olabilir, sivil de olabilir, ben çok dışarıya çıkmadığım için insanları
tanımıyorum, hatta belki karşı taraftan da insanlar vardı, yerde yatan şahsa
yaklaşmadan eve geri döndüm..."
24. Ağır Ceza Mahkemesindeki 25/3/2015 tarihli celsede
Emniyet Müdürlüğünden suç tarihinde suç yerine ilişkin telsiz görüşme kayıtları
ile 155 Polis İmdat hattı görüşme kayıtlarının iletilmesinin istendiği,
24/6/2015 tarihli celsede talep edilen 155 Polis İmdat hattına yapılan ihbar
kayıtları ve ekipler arasında geçen telsiz görüşme kayıtlarının tutanak
metninin gönderildiği anlaşılmıştır. Telsiz kaydının ilgili kısmı şöyledir:
"Asayiş -2 Telsiz kanalı:
07.10.2014- Saat:19:28:35
5920: Merkez
Merkez: Dinlemede
5920: Bütün ekiplerim bu malum konu ile
ilgili görevliler 1759 ... sokak ... önünde ... (Kavga) konusuna ekip
gönderemedim. Başka bir ekipten faydalanabilir miyiz merkez
...
155-... Polis İmdat Telefonu Görüşmesi
07.10.2014- Saat:19:31:52-19:32:10
...
Bayan Şahıs: Ya [D.] pazaryerinde yine olaylar
oluyoda
155 Görevlisi: Doğru Bornova [D.] pazaryeri doğru mu?
Bayan Şahıs: Evet büyük bir topluluk var
korkuyoruz ya
155 Görevlisi: Tamam ... ileteyim ben
...
155-... Polis İmdat Telefonu Görüşmesi
07.10.2014- Saat:19:35:19-19:35:40
...
Erkek Şahıs: Şey şuanda [D.de] eylem varda hani oraya bir
takviye gönderebilir misiniz
...
155 Görevlisi: Tamam bilgimiz var
yönlendirdik
Asayiş -2 Telsiz kanalı:
07.10.2014- Saat:19:38:30
Merkez: 5920
5920: Dinliyorum merkez
Merkez: Anlaşıldı ... Müdürümüzün
emirleri, ... İstasyonlarımız önemle takip etsin. [M.] ve [D.] mahallesine
kesinlikle resmi ekip göndermiyor efendim, ... Müdürümün emirleridir. Bu
şekilde talip edelim.
5920: 5920 den 5910 bağlı resmi
birimlerimiz [M.] ve
[D.] mahallesine kesinlikle resmi ekip göndermiyoruz efendim. ...
Müdürümüzün talimatları...
155-... Polis İmdat Telefonu Görüşmesi
07.10.2014- Saat:19:38:35-18:39:30
155 Görevlisi: 155 Polis imdat
Erkek Şahıs: Yav çağırdık biz hala
gelmediler mi
155 Görevlisi: Nasıl
Erkek Şahıs: Bu [D.] ... Niye gelmiyorsun
155 Görevlisi: Nereye gelmiyorsun
Erkek Şahıs: [D.de] eylem var eylem
155 Görevlisi: Nerde var eylem adres ver
..."
25. Ağır Ceza Mahkemesi 20/6/2018 tarihinde S.D.nin
müsnet suçlardan beraatine, R.A.nın 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli
Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet suçundan
beraatine, M.K.E. ve K.A.nın kasten öldürme suçundan neticeten 18 yıl hapis
cezası ile, R.A.nın ise müsnet suçtan 19 yıl 2 ay hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Olay tarihinde Bornova Pazaryeri
civarında IŞİD terör örgütünü protesto etmek amacıyla bir araya gelen
şahısların emniyet görevlilerince dağılmaları istemesine rağmen dağılmayıp taş
ve çeşitli cisimler atmak suretiyle etrafa zarar vermeleri üzerine mahalle
sakinlerinin grubun saldırılarını bertaraf etmek amacıyla karşı saldırıya
geçtikleri, sanık [R.A.]
ve yanında kimliği tespit edilemeyen başka bir şahsın TOMA 10 olarak
adlandırılan aracı 1513 sokaktan maktulün bulunduğu yerden görülecek şekilde
çıkmasından hemen önce yapılan keşif ve bilirkişi raporunda gösterilen boş
arsanın bulunduğu yerden maktulün bulunduğu yere doğru her ikisinin de
pazaryeri güvenlik kamera kaydı saatine göre 20:00:34 ila 20:00:36 sıralarında
ayrı ayrı ateş ettikleri, maktulün yere düştüğü, bu sırada maktulün bulunduğu
yerden TOMA 10 isimli aracın görüldüğü sırada sanık [R.A.nın] suçta
kullandığı tüfek ile TOMA 10 isimli aracın önünden maktulün bulunduğu tarafa
doğru içinde bulunduğu grup ile birlikte gittiği sırada yine havaya doğru bir
el ateş ettiği, sanıkların içinde bulunduğu grubun maktulün bulunduğu yere
doğru taş atmaya devam ettikleri, ... maktulün yerde yattığını gören sanık
[M.K.nin] yerde yaralı vaziyette yatan maktule dosya içerisinde bulunan
güvenlik kamera kaydı saatine göre, 20:40:22 ila 20:40:28 sıralarında tekme ile
vurduğu, yine etrafta bulunan şahısların sanığı engellemeye çalıştıkları, sanık
[K.A.nın] elinde bulunan sopa ile yerde yatan maktule güvenlik kamera
kaydı saatine göre, 20:40:28 ila 20:40:31 sıralarında vurduğu etrafta bulunan
vatandaşlar tarafından engellendiği, sanık [S.D.nin] emanete kayıtlı
kuru sıkı tabanca ile ortalığın sakinleşmesi için havaya ateş ettiği...
Sanık [S.D.nin] kasten öldürme suçundan cezalandırılması
talep edilmiş ise de, sanıkta ele geçen tabancanın kuru sıkı tabanca olması maktulün
av tüfeğinden çıkan metal parçasıyla vurulmuş olması olay günü diğer tüfeği
kullanan şahsın sanık olduğunun kesin olarak tespit edilememiş olması nedeniyle
üzerine atılı suçu işlediğine dair şüpheye dayalı iddiadan başka kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatına karar vermek gerektiği
kanaatine varılmıştır.
...
Sanık [M.K.] savunmasında yerde yatan maktule tekme
salladığını, tekmenin değip değmediğini bilmediğini, üzerine atılı suçlamayı
kabul etmediğini beyan etmiş ise de, maktulün av tüfeği ile vurulup yere
düşmesinden sonra sanığın yerde yatan maktule tekme ile vurduğunun güvenlik
kamera kayıtları ile tespit edilmiş olması maktulün otopsi raporuna göre ateşli
silah yaralanması, yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması ile
gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğünün anlaşılması karşısında sanığın
savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Sanık [K.A.] savunmasında elinde bulunan sopayı
fırlattığını, maktule değip değmediğini görmediğini, maktule kasten vurmadığını
beyan etmiş ise de, maktulün av tüfeği ile vurulup yere düşmesinden ve sanık [M.K.]
tarafından tekmelenmesinden sonra elinde bulunan sopa ile maktule vurduğunu
güvenlik kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olması maktulün otopsi raporuna
göre ateşli silah yaralanması, yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik
kanaması ile gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğünün anlaşılması karşısında
sanığın savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Sanık [R.A.] savunmasında olay günü kendisine saldırı
olduğunu, bu nedenle evden tüfeği alıp havaya doğru ateş ettiğini hiç kimseyi
hedef almadığını beyan etmiş, Toma 10'dan alınan görüntülere göre havaya ateş
ettiği sabit olmuş ise de, sanığın 1513 sokakta Toma 10 görünmeden önce yanında
bulunan ve açık kimliği tespit edilmeyen başka bir şahıs ile birlikte boş
arsadan pazar yeri güvenlik kamera kaydı saatine göre 20:00:34 ila 20:00:36
saatleri arasında birlikte yatay atış yaparak maktulü vurduklarının görülmesi,
olaydan sonra yakalanmamak amacıyla tüfeği yok etmeye çalışmış olması, maktulün
vurulmasından hemen sonra Toma 10 görüntülerinde elinde av tüfeğiyle görüntüsünün
tespite edilmiş olması dikkate alındığında sanığın savunmasına mahkememizce
itibar edilmemiştir.
...
Katılanlar vekilleri güvenlik kamera
kayıtlarının Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilerek yeniden rapor
alınmasını talep etmişler ise de, mahkememizce güvenlik kamera kayıtlarının
çözümüyle ilgili alınan bilirkişi raporunun yeterli olması, bilirkişi raporunun
yapılan keşif ile mahkememizce denetlenmiş olması ve olay yeterince
aydınlandığından Jandarma Kriminal Laboratuvarından rapor alınması ve katılan
ile sanıklar müdafilerinin tüm tevsii tahkikat taleplerinin reddine karar
vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sanık [R.A.] savunmasında, karşı tarafın kendisine saldırıp
darp ettiğini, kendisini korumaya çalıştığını beyan etmiş, sanık müdafisi
eylemin yasal savunma ve tahrik kapsımda kaldığını beyan etmiş ise de, güvenlik
kamera kayıtlarına göre sanığın darp edildiğine dair herhangi bir görüntünün
bulunmaması, maktulün bulunduğu yer ile sanığın yanındaki meçhul şahıs ile ateş
ettiği yer arasında yaklaşık 60 metre mesafe olması, maktulün sanığa yönelik
herhangi bir eyleminin bulunduğunun kesin olarak tespit edilememiş olması,
sanığın darp edildiğine dair adli bir rapor bulunmaması karşısında savunma ve
beyanlara itibar edilmemiş, lehine yasal savunma ve tahrik hükümleri
uygulanmamıştır.
Maktulün, sanık [R.A.] ve yanındaki meçhul şahıs
tarafından ateşli silah ile vurulup yere düşmesinden sonra sanık [M.K.nin]
tekmeyle, sanık [K.A.nın] sopa ile vurmuş olmaları nedeniyle maktulün
ateşli silah yaralanması, yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması
sonucu meydana gelen komplikasyonların birleşmesiyle ölmesi, meydana getirilen
yaralanmaların tek başına ölüme neden olmaması nedeniyle sanıklar [R.A.],
[M.K.] ve [K.A.nın] olası kastla kasten öldürme suçundan
cezalandırılmaları gerektiği kanaatine varılmıştır.
..."
26. Karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza
Dairesinin 28/12/2018 tarihli kararıyla, sanıkların kasten öldürmeden cezalandırılmaları
gerekirken olası kasıt hükümlerine göre cezalandırılmaları nedeniyle hükmün
kısmen bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
...Bornova Pazaryeri civarında IŞİD
terör örgütünü protesto etmek ve gösteri yapmak amacıyla bir kalabalığın
toplandığı ve maktulün de buradaki gösteri içerisinde yer aldığı, gösterinin
yapıldığı mahallenin sakinleri olan sanıkların ise, o gösteriye karşı çıkmaları
nedeniyle kendi grupları ile karşılık verdikleri kardeş olan sanıklar [R.] ve [K.] ile diğer sanık [M.nin],
TCK 37/1 maddesi kapsamında baştan beri fikir ve eylem birliği içinde hareket
ederek eylem üzerinde ortak hakimiyet kurdukları, sanık [R.A.] ve
yanında kimliği tespit edilemeyen başka bir şahsın TOMA 10 olarak adlandırılan
aracın 1513 sokaktan maktulün bulunduğu yerden görülecek şekilde çıkmasından
hemen önce, yapılan keşif ve bilirkişi raporunda gösterilen boş arsanın
bulunduğu yerden maktulün bulunduğu yere doğru her ikisinin de pazaryeri
güvenlik kamera kaydı saatine göre 20:00:34 ila 20:00:36 sıralarında birlikte
yatay atış yaptıkları, vurulan maktulün yere düştüğü, bu sırada maktulün
bulunduğu yerden TOMA 10 isimli aracın görüldüğü sırada sanık [R.A.nın]
suçta kullandığı tüfek ile TOMA 10 isimli aracın önünden maktulün bulunduğu
tarafa doğru içinde bulunduğu grup ile birlikte gittiği sırada yine havaya
doğru bir el daha ateş ettiği, sanıkların içinde bulunduğu grubun maktulün
bulunduğu yere doğru taş atmaya devam ettikleri, keşif sırasında dinlenen tanık
[H.A.nın] maktulü uzaklaştırmak için yerde sürüklediği, ancak grubun
saldırısını görünce keşifte dinlenen ve olay yerinde olan diğer tanıklarla
birlikte olay yerinden ayrıldıkları, maktulün yerde yattığını gören sanık[M.K.nin]
yerde yaralı vaziyette yatan maktule dosya içerisinde bulunan güvenlik kamera
kaydı saatine göre, 20:40:22 ila 20:40:28 sıralarında tekme ile vurduğu yine
sanık [K.A.nın] da elinde bulunan sopa ile yerde yatan maktule güvenlik
kamera kaydı saatine göre, 20:40:28 ila 20:40:31 sıralarında vurduğu etrafta
bulunan vatandaşlar tarafından sanıkların engellenmeye çalışıldıkları, sanık
[S.D.nin] emanete kayıtlı kuru sıkı tabanca ile ortalığın sakinleşmesi için
havaya ateş ettiği, maktulün yaralı vaziyette kaldırıldığı hastanede
müdahalelere rağmen kurtarılamayarak alınan otopsi raporuna göre ateşli silah
yaralanmasına bağlı yüz ve kafatası kemikleri kırığı, omurilik kanaması ile
gelişen komplikasyonların birleşmesi sonucu öldüğünün anlaşıldığı olayda;
Sanık [R.nin] bulunduğu yerden maktulün içinde bulunduğu
kalabalığa av tüfeği ile yaptığı yatay atışlar sonucu maktulün yada içinde
bulunduğu kalabalıktan birinin isabet almasının mutlak ve kaçınılmaz olduğu,
sanık [R.nin] bu durumu görmesine rağmen ateş ederek eyleminin sonucunu
bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği ve doğrudan kastla hareket ettiği, baştan
beri sanık [R.] ile fikir ve eylem birliği içerisinde aynı grupta
hareket eden sanıklar [K. ve M.nin de] isabet alan ve yerde yatmakta
olan maktule, tanıkların tüm engel olma isteklerine ve maktulü oradan çekerek
götürme çabalarına rağmen olası kast tartışmasının tamamen dışında bilerek ve
isteyerek tekme ve sopalarla vurmaya devam ettikleri ve aynı şekilde doğrudan
kastla hareket ettikleri gözetilmeden, suç niteliğinde ve delillerin
değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek sanıklar [R., K. ve M.nin]
TCK'nun 37/1 maddesi delaletiyle 81/1 maddesi uyarınca cezalandırılmaları
yerine, somut olayda uygulama yeri olmayan olası kast hükümlerinin tatbikiyle
yazılı şekilde aynı yasanın 81/1,21/2 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına
karar verilerek eksik cezalar tayin edildiği...
..."
27. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/64 esasına kaydedilen
yargılama derdesttir.
B. Cumhuriyet
Başsavcılığının 2014/86256 Sayılı Soruşturması
28. Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89312 sayılı
soruşturması kapsamında başvurucu Bedrettin Kaceroğlu'nun Cumhuriyet savcısı
tarafından alınan 26/11/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben
07/10/2014 tarihinde oğlum rahmetli [E.K.] ile birlikte İşid katliamı nedeniyle basın açıklaması
yapmak üzere [D.] pazar yerinde bulunuyordum. Birden ortalık karıştı,
mermi, gaz havada uçuşmalaya başladı. Bende etkilendim ve bir ara [E.]
vuruldu diye ses duydum. Doğruca oraya yöneldiğimde oğlumu yerde sırt üstü
yatar vaziyette olduğunu gördüm. Ancak yerde olduğu halde yine tekmelerle,
sopalarla vurmaya devam ediyorlardı. Ben çocuğumu kurtarmak için çabalamama
rağmen çocuğuma vuran kişilere engel olmak için tüm uğraşlarımı verdim. Ancak
arada darp edildim. Bu kişilerin ben resmi giyimli olmasada polis olduklarını
zannediyorum. Hatta kendileri biz polisiz dediler. Vatandaşlar oğlumu
dövenlerden zorla aldılar..."
29. Öte yandan başvurucu Salih Kaceroğlu'nun vekili
tarafından olayla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 9/10/2014
tarihli şikâyet dilekçesi üzerine 2014/86256 numaraya kayden soruşturma
başlatılmıştır. Dilekçede, E.K.nın güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü
ileri sürülmüş; bu nedenle soruşturmanın bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından
yürütülmesi, delillerin jandarma görevlileri tarafından toplanması, bazı
delillerin temin edilmesi gibi birtakım taleplerde bulunulmuştur.
30. Başvurucu Salih Kaceroğlu'nun Cumhuriyet savcısı
tarafından alınan 9/10/2014 tarihli müşteki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...09/10/2014 tarihli avukatların
vermiş olduğu şikayet dilekçesini aynen tekrar ediyorum. Bu dilekçemde de
belirttiğim gibi abim [E.K.]
[D.]'de yapılan İşid Örgütünün Kobani zulmüne
karşı yapılan oturma eylemi sırasında görevli polis memurlarının hedef
gözeterek yapmış oldukları silahlı müdahale sonucu yaralanmıştır. ... Ben olay
sırasında oradaydım. Biz gösteri yapılan alana girdiğimiz sırada tomanın önünde
bulunan 7-8 tane polis memuru benim de içinde bulunduğum topluluğu hedef alarak
silahla ateş etmeye başladılar. Biz panik halinde kaçarken abimin yere
düştüğünü gördüm. Geri dönüp üzerine kapandım. Ona rağmen üzerime su, biber
gazı sıktılar. Ayrıca joplarla vurdular. Polis memurlarından bir tanesi abimin
kafasına tekme ve joplarla vuran diğer polis memurlarının kafasına vurun
kalkmasın diye sesleniyordu. Aynı olayda babam da tekme ve joplarla vurularak
yaralandı. Ben de aynı şekilde yaralandım. Abimi kurşunla vurarak beyin ölümüne
neden olan, tekme ve joplarla abimi, babamı ve beni yaralayan polis
memurlarından şikayetçiyim..."
31. TEM Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından tutulan
8/10/2014 tarihli Muhafaza Altına Alma Tutanağı'ndan, olayın gerçekleştiği D.
pazar yerine ait kamera kayıtlarının temini amacıyla Belediyeye gidilerek
Belediye teknik personeli huzurunda kamera görüntülerinin alındığı
anlaşılmaktadır.
32. Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89312 sayılı
soruşturması 26/12/2014 tarihinde 2014/86256 sayılı soruşturmayla
birleştirilerek soruşturmaya 2014/86256 numaraya kayden devam edilmiştir.
33. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6/6/2016 tarihinde
İzmir Valiliğinden (Valilik) E.K.nın ölümünde sorumluluğu bulunduğu iddia
edilen güvenlik görevlileri hakkındaki taksirle öldürme iddiaları ile ilgili
olarak 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca soruşturma izni verilmesi ya da
verilmemesi yönünde bir karar verilmesi talep edilmiştir. Cumhuriyet
Başsavcılığı aynı zamanda ilgili makamlardan olay gününe ait kamera
kayıtlarının da iletilmesini istemiştir.
34. Emniyet görevlileri hakkındaki taksirle öldürme
iddiasına ilişkin olarak yürütülen ön soruşturmada 52 emniyet mensubunun beyanı
alınmıştır. Beyanlarda benzer anlatımlar bulunduğundan ön inceleme raporunun
önem arz ettiği değerlendirilen ilgili kısmı şöyledir:
"...
... Polis Memuru [G.K.]... 'Bulunduğumuz yerde Çevik
Kuvvet- TOMA- Terör- Güvenlik Şubeden gelen tahminen 50/ye yakın görevli ile
beklemeye başladık... Grubun içerisinden yüzü maskeli ve yaşları küçük 30-40
kişilik bir grup çöp konteynırları devirerek yolu kapatmak istediler, bize
yönelik taşlı ve havai fişekli saldırıya geçtiler... Bu sırada 2-3 sivil
vatandaşın koşarak yanımıza geldiğini, kapalı Pazar yeri olarak bilinen yerde
gösterici grupla mahalle sakinleri arasında, taşlı sopalı bir kavganın
başladığı bilgisini verdiler. Gelen bu bilgi üzerine sorumlu amirimizin
talimatıyla olayların devam ettiği söylenen yere doğru koşarak geçtik...
grupların birbirine taş attıklarını görünce her iki grubun arasına girip tampon
olmaya çalıştık... TOMA'nın arkasından görebildiğim kadarıyla iki şahsın bir
şahsı ellerinden ve ayaklarından tutup 30-40 metre ilerimizde sokağa
bıraktıklarının gördüm. ... Bu şahsın yanına kalabalık mahalleli grubun geldiğini
görünce 6-7 kişi olarak o bölgeye yönlendik. ... şahsa saldırmaya çalışan
mahalle sakinlerine müdahale ettik. Yerde yatan şahsa daha fazla zarar
vermelerine engel olmaya çalıştık. ... Bu esnada yerde yatan şahsa yardım etmek
isteyen iki görevlinin de atılan taş ve sopa ile başlarından yaralandığını
gördüm. ... TOMA'ya verilen talimat ile bizim bulunduğumuz bu bölgeye su ile
müdahale edildi...'
... Polis Memuru [E.G.]... '07/10/2014 tarihinde İzmir
ili [D.] Mahallesinde Kobani olaylarını protesto etmek amacıyla çok
sayıda vatandaş tarafından toplanılacağı bilgisi alındığından dolayı İzmir İl
Emniyet Müdürlüğünden karma personel ile birlikte yaklaşık olarak 50 kişi saat
18.00, 19.00 sıralarında görev aldık. Hava kararmasına yakın [D.]
Mahallesinde bulunan şu an ismini bilmediğim parkın bulunduğu alanda yüzleri
maskeli, ellerinde sopa ve taş olan kalabalık bir grup oluşmaya başladı.
Protesto eylemini yürüyerek yapmak istediklerini görünce Sorumlu Amir ve
Müdürlerimiz grubun başındakilere yapacakları bu eylemin kanunsuz olduğunu,
hava karardığından ve mahalle içerisinde yapılacak bu eylemin kendi can
güvenlikleri acısından da olumsuz olabileceğini söyleyerek dağılmaları
gerektiğini söylediler. Bu müzakereler en az 2-3 defa olmuştur. Ancak buna
rağmen karanlıkta gördüğüm kadarıyla tahminen 500 kişinin üzerinde olan bu
kalabalık ikazları dinlemeden slogan atarak çöp kutularını barikat yapıp ateş
yakarak bizim üzerimize yürüyerek taşla saldırmaya başladılar. Bizim önüınüzde
bulunan iki adet TOMA'nın su püskürtmesiyle ilk etapta geriye doğru bir kaçma
olduysa da kısa süre de tekrar toplanıp üzerimize saldırmaya devam ettiler.
TOMA'nın su sıkması sonucu kaçan bir grup ara sokaklara dağılmıştı. Ancak büyük
çoğunluk bizim karşımızda taş ve sopa atmaya devam ediyordu. Yaklaşık olarak
yarım saat sonra bizim su sıkarak dağıtmış olduğumuz gruptan ayrılan bazı
şahısların Pazar yerinin bulunduğu mahallede [ü.] olarak bilinen bazı
şahısların evlerini bastıkları ve burada aralarında çatışma olduğu şeklinde
vatandaşlar tarafından bize
söylendi. Bunun üzerine
mevcut kuvvetin bir kısmını başımızda bulunan sorumlu Müdürümüz olayın olduğu
yere gönderdi. Ben de bu gönderilen tahmini 20 kişilik grubun içerisinde Pazar
yerinin bulunduğu sokaklara gittik. Kobani grubunun mahalleyi bastığını öğrenen
mahalle sakinleri yoğun miktarda bulundukları kahvehaneden çıkarak kendi
mahallelerini savunmaya başladıklarını öğrendik. Biz olay yerine gittiğimiz
anda birden kendimizi iki grubun arasında bulduk. Her iki taraftan da üzerimize
taş yağmaya başladı aynı anda silah sesine benzer sesler duyuluyordu. Ancak
Kobani eylemi için orada bulunan ve mahalleyi basan gruptan daha fazla silah
sesi geliyordu. Mahalle içerisinde bulunan boş binalardan üzerimize taş daha
fazla geliyordu. Elinde silah bulunan ve havaya ateş ederken gördüğüm bir
kişiyi görmemize rağmen kalabalık içerisinden almamız mümkün olmadı.
Kalabalıktan ve karanlıktan faydalanarak grubun içerisinde kayboldu.
Bizle beraber olay
yerine gelen TOMA'nın su sıkması sonucu grupların dağılmasıyla
yolun ortasında bir şahsın yerde hareketsiz olarak yattığını gördük. TOMA'nın
su sıkmasıyla dağılan grup hemen birkaç saniye içerisinde tekrar yerde yatan
şahsın üzerine taş-sopa ve tekme ile tekrar saldırmaya başladılar, biz yaklaşık
olarak 5-6 görevli yerde yatan şahsı korumak için yanına koştuk. TOMA'nın
yardımıyla bu şahsı korumaya aldık. Hatta TOMA grubu dağıtmak amacıyla sıktığı
suyun altında bizde ıslandık kalabalık gruptan gelen taşlardan bir arkadaşımız
yaralandı. TOMA'nın ve bizim müdahalemizde yerde yatan şahsı koruma altına
almıştık, ancak şahıs yerde hareketsiz olarak yatıyordu, bulunduğu yerde yoğun
bir kan mevcuttu. İçimizden bazı arkadaşlar ambulans için telefonla gerekli
yerleri aradılar. Bu esnada halen taş ile bize ve yerdeki şahsa saldın devaın ediyordu.
Aynı anda iki gruba birbirlerine taşla saldırıyordu. Biz şahsı koruma altına
alır almaz hemen yanımıza bir beyaz panelvan tipi araç geldi şahsın yakınları
olduğunu söyleyerek alıp hastaneye götürdüler. Daha sonra olay yerine gelen
takviye kuvvetler ile birlikte biz iki grubu ayırdık, dağılmalarını sağladık,
olay anında grubun çok fazla kalabalık ve saldırgan olduğundan dolayı herhangi
bir şahıs tarafımızdan alındığını hatırlamıyorum. Ancak daha sonradan duyduğuma
göre yerde yatan şahsın ateşli silahla yaralayıp ölümüne sebep olan birkaç
kişinin alındığını öğrendim. ... yerde yatan şahsın ise hayatımızı ortaya
koyarak üzerine kalkan olmak suretiyle ve sopalardan koruyarak görevimizi
yaptık. Saldırgan grupla birlikte hareket ettiğimiz, yerde şahsı korumadığımız
iddialarını da kesinlikle kabul etmiyorum. TOMA kalabalık grubu dağıtmak için
su sıktığında su biz görevlilere de geldi, ben TOMA'nın hedef gözeterek kasıtlı
olarak belli şahıslara su sıktığını düşünmüyorum. Hatta TOMA su sıkarak yerde
yatan şahsa saldıran şahısları dağıtmasaydı biz yerde yatan [E.K.yı] o kalabalık gruptan 5-6
görevliyle alamazdık' şeklinde beyan etmiştir.
...
...2. Sınıf Emniyet Müdürü [E.Ö.] ... ' 07/10/2014 tarihinde
ilimizde Kobani olaylarını protesto etmek amacıyla yapılacak eylemlerden dolayı
[D.] Mahallesindeki tedbirlerden sorumlu idim. Olay günü saat: 18.00'den
itibaren tedbirler alınmaya başlandı. Tedbirler çerçevesinde... yaklaşık 50
kişilik personel ve 1 TOMA aracı görev almıştı. Saat: 18.50 sıralarında [D.]
Kapalı Pazar yeri yakınında bulunan 1660 Sokak ile 1521 Sokak kesişimin de
gruplar toplanmaya başladı. 19.15 sıralarında 100 kişilik olan grup saat:
20.00'ye doğru 200-300 kişi oldu. Bu grup 1521 sokak üzerinden yolu kapatarak
yürüyüşe geçti ... Grup içerisinde yüzleri kapalı ellerinde taş ve sopalar olan
şahıslar vardı. Bunun üzerine TOMA aracında bulunan ses sisteminden, grubun
duyacagı şekilde yaptıkları eylemin kanunsuz olduğu, yürümek istedikleri
güzergahın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü güzergahı olmadığı, ... bulunduklan
yerde basın açıklaması yaparak dağılmaları gerektiği, aksi takdirde müdahale
edeceğimiz yönünde talimatım üzerine defalarca anons ve ikazlarda bulunuldu. Bu
sırada grup içerisinden bazı şahıslar tarafından bulunduğumuz istikamete doğru
taşlar atılıyordu. Saat:20.00 sıralarında grup içerisinde yer alan ve parti
yöneticisi olduğunu söyleyen birkaç kişi benim ... bulunduğu[m] yere
gelerek, Kobani de yaşanan çatışmaları protesto etmek amacıyla yürüyüş yapmak
istediklerini ve ... Mahallesinde bulunan Pazar yerine kadar yürüyerek burada
basın açıklaması yapacaklarını söylemeleri üzerine, tarafımdan havanın
karardığı ve yapacakları eylemin 2911 Sayılı Kanuna göre suç oluşturacağı ve
buna kesinlikle müsaade edilmeyeceği, ayrıca grup içerisinde yüzleri kapalı ve
ellerinde taş, sopa ve havai fişek olan şahıslar olduğu, grup içerisindeki bazı
şahların daha polisin yanına gelirken taş atmaya başladıkları, bundan dolayı
bulundukları yerde şayet basın açıklaması yapmak istiyorlarsa, bunu yapıp bir
an önce dağılmaları gerektiği aksi takdirde tarafımızdan grubun dağıtılacağı,
... sonrasında oturmaya eylemine başlamışlar ve kalkarak olay tutanağında da
belirttiğimiz üzere çeşitli sloganlar atmışlardır. Daha sonra tekrar ... grubun
yürüyüş yapmadan dağılmayacaklarını, yürüyüşe izin vermemizi belirtmişler,
ancak yapılacak bu kanunsuz yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceği tekrar
kendilerine kesin bir dille iletilmiştir. Şahıslar grup içerisine geri dönerken
grubun içerisinde yer alan yüzleri kapalı bazı şahıslar tarafından çevrede
bulunan çöp konteynırları yol üzerine devrilerek barikat oluşturulmaya
başlanmış ve grup içerisinden biz polislerin bulunduğu istikamete doğru taş ve
havai fişekler yağmur gibi yağmaya başlamıştır. Bunun üzerine tekrar anonslar
edilerek şahıslar ikaz edilmiş ve müdahaleye TOMA aracından su sıkmak suretiyle
başlanmıştır. Taşlı saldırının devam etmesi üzerine gaz ile müdahalede
bulunulmuş ve grup içerisindeki şahıslar 1521 sokaktan geriye ara sokaklara
doğru kaçışmışlar, bulunduğumuz yere doğru taşlarla saldırmaya devam ederken
bir taraftan da gruptan kopan bazı şahıslar [D.] kapalı Pazar yeri
istikametine doğru kaçışmışlardır. Daha sonra haber merkezinin anonsu üzerine [D.]
Pazar yeri istikametine kaçan şahısların burada bulunan ve kendilerini ikaz
eden mahalle sakinlerine de taşlı ve sopalı saldırıda bulundukları
bildirilmiştir. Bunun üzerine yanıma aldığım bir kısım... personeliyle birlikte
[D.] Kapalı Pazar yerine doğru hızlıca hareket edilmiş, bu arada Pazar
yeri istikametinden 5-6 el silah seslerinin geldiği, hem haber merkezi
tarafından bildirilmiş hem de tarafımızdan duyulmuştur. Kapalı Pazar yerine
yaklaştığımızda iki grup arasında taşlı sopalı kavganın olduğu görülmüş, biz
polislerin geldiğini gören ve kanunsuz eylemi başlatarak görevlilere taş ile
saldıran grup taş atarak 1660 sokak istikametine doğru kaçmaya başlamış, taş
atan bu gruba müdahale edilerek uzaklaştırıldığı sırada mahalle sakinlerinin
bulunduğu Pazar yerindeki grup içerisinden bir şahsın sürüklenerek yola doğru
taşındığı ve asfalt yola bırakıldıktan sonra şahısların kaçtığı görülmüş, bu
arada asfalta bırakılan şahsın hareketsiz yattığı ... çevresinde bulunan
mahalle sakinlerinden oluşan kalabalık bir grubun bu şahsı sopa, tekme ve
yumruklarla darp ettiği görülmesi üzerine hemen şahsın yanına gidilerek bizzat
tarafımdan şahıs bacaklarımın arasına alınarak olabilecek tüm saldırılara karşı
korumaya çalışılmış, ... yanımdaki kuvvetlerle her iki grubun arasına girilerek
ilk önce yaralı şahsa saldıran mahalleli uzaklaştırılmaya çalışılmış,
saldırıların devam etmesi üzerine TOMA aracına bizzat tarafımdan anons
edilerek, benim ve yaralının bulunduğu yere doğru su sıkılarak müdahale
edilmesi talimatı verilmiştir. Bu müdahaleden dolayı çevredeki kalabalık kaçmış
benim ve yanımda bulunan tüm görevlilerin bu müdahale sonunda üzerimizdeki tüm
kıyafetler TOMA'dan sıkılan su ile tamamen ıslanmıştır. Yerde yatan şahsın
hastaneye götürülmesi için 112 acil servis numarası benim tarafimdan da
defalarca aranmış ancak numarayı· düşürmek mümkün olmamıştır. Bu arada kaçan
şahıslar tarafından mahalle sakinlerine tekrar saldırı yapılmış ... bu
esnada... Polis Memuru ile ... bir Komiser Yardımcısı yaralamıştır. Olay yerine
ambulans gelmemesi üzerine yaralanın yakınları olduğunu düşündüğümüz kişilerce
yaralı şahıs ... minibüs ile hastaneye götürülmüştür. Yaralı personelimizde
kendi ekip araçlarımızla hastaneye gönderilmiştir. ...'
...
...Polis Memuru [H.T.]'... kameramın arkasında bahse
konu yerde ... görevliydim. Olay günü birden bire biz başka sokakta iken
gelişen ve koşarak bahse konu yere intikal ettiğimizde zaten kimin karşı grup
kimin diğer grup olduğunu tasnif etmemiz mümkün değildi, ... Bana atfedilen
'silah sesi geldikten sonra tüm kameraların yönünü bir anda değiştirip
kameraların hiç alakası olmayan boş yerleri çektiği; ...' konusu ile ilgili
olarak da; yaklaşık 10 yılın üzerinde teknik olarak teşkilat içeresinde bir çok
olayda kamera çekimi yapan birisi olarak söylemeliyim ki bu tip durumlarda
kamera çeken personel belli bir kadraj ve görüntü kapasitesine sahiptir. Şöyle
ki; vizörden olayın geliştiği yeri çekerken başka bir yere konsantre olmanız ya
da kendi güvenliğinizi korumanız oldukça zayıftır. Böyle bir durumda silah
seslerinin, linç tehlikesi geçirme olasılığının ve işinizi yapma çabası düşünüldüğüne
... doğal olarak silah seslerinin gürültülü ve ani patlama şiddetinden dolayı
belki istem dışı küçük kamera hareketleri olmuş olabilir...'
...
İNCELEME VE TAHLİL
...
07.10.2014 günü [D.] mahallesinde meydana gelen
olayın meydana geliş şekli aynı gün tutulan olay tutanağında özet olarak; '...
IŞİD örgütü ve PKK/KCK terör örgütünün Suriye yapılanması olan PYD/YPG güçleri
arasında Kobani bölgesinde yaşanan çatışmaların yoğunlaşması ve çatışmalarda
çok sayıda YPG mensubunun öldüğünün öğrenilmesi üzerine IŞİD örgütünün
Kobani'yi ele geçirmek için şehir merkezine girmesini protesto etmek aınacıyla
DBP ve HDP organizesinde müzahir kitlenin katılımıyla 07.10.2014 günü saat
18.50 sıralarında [D.] kapalı pazar yeri yakınlarında toplanmaya
başlayan sayıları 200 kişiye ulaşan grup 1521 Sokak üzerinden yolu trafiğe
kapatarak yürüyüşe geçmiş, grup içerisinde yüzleri kapalı ellerinde taş sopa ve
havai fişekler bulunan şahıslar olduğu görülmesi üzerine defalarca anons ile
ikazda bulunulmuş, grup içerisinde bulunan bazı şahıslar tarafından polislere
ve araçlarını taş atılmış, grup içerisinde yer alan ve parti yöneticisi
olduğunu söyleyen bazı şahıslar ile beraberindekilere sorumlu İl Emniyet Müdür
Yardımcısı [E.Ö.] tarafından bulundukları yerin toplantı ve gösteri
yürüyüşü güzergahı olmadığı, havanın karardığı, saat itibariyle yürüyüş
yapılamayacağı, yolu araç trafiğine kapattıkları, grup içerisinde yüzleri
kapalı ellerinde taş sopa ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu, basın
açıklamasını bulundukları yerde yaparak dağılmalarını, aksi takdirde müdahale
edileceği söylenmiş, grup yaklaşık iki dakika oturma eylemine başlamış, daha
sonra terör örgütü lehinde sloganlar atmış, grup içerisinde yüzleri kapalı bazı
şahıslar tarafından üç adet çöp konteyneri yola devrilerek barikat
oluşturulmuş, TOMA aracından anons ile ikazlar yapılmış, grubun içerisinden
polislere ve araçlara taş ve havai fişekler atılması üzerine TOMA araçlarından
su ve gaz ile müdahale edilmiş, bazı şahıslar 1521 Sokak üzerinde geriye doğru
ve [D.] pazaryerine doğru kaçmış, kaçan şahısların pazar yeri çevresinde
oturan ... mahalle sakinleri ile grup arasında kavga başlamış, grubun
mahallelinin evlerine ve araçlarına taş ve sopalarla saldırmaya başlamaları,
mahalle sakinlerinin de karşılık vermesi üzerine karşıt görüşlü iki grup
arasında kavga ve saldırı daha da büyümüş, [D.] kapalı pazar yeri
çevresinde iki grubun kavga ettiği, her iki gruptan da yaralılar olduğu
öğrenilmesi üzerine 1 TOMA aracı, beraberinde Çevik Kuvvet ve sivil personel
hızlı bir şekilde [D.] Kapalı pazar yerinde birbirlerine taş ve
sopalarla saldıran iki grubun olduğu yere gitmiş, gruplara yaklaşıldığı sırada
gruplar içerisinden karşılıklı 5-6 el silah sesi duyulmuş, polislerin geldiğini
gören kanunsuz eylemi başlatan grup taş atarak
kaçmaya başlamış, taş atan bu gruba müdahale edilirken mahalle sakinlerinin
bulunduğu grup içerisinde sokağa ilk girildiğinde fark edilemeyen yaralı bir
şahsın yolun ortasına sürüklendiği, 15 kişilik grubun bu şahsı sopa tekme ve
yumrukla darp etmeye devam ettiği görülmesi üzerine yaralı şahsın darp
edilmemesi için şahıslar uzaklaştırılmaya çalışılırken TOMA aracından su sıkmak
suretiyle müdahale edilmiş, olay yerine 112 ambulans çağırılmış, yerde
hareketsiz yatan yaralı şahıs olabilecek saldırılara karşı korunmaya
çalışılmış, yaralı şahıs ile darp etmeye çalışan mahalleli arasına çevik kuvvet
personeli sokularak tampon bölge oluşturulmuş, yaralı şahsın yakınları olan 3-4
kişi yerde yatan yaralı şahsın yanına gelerek mahalleliye saldırmış, ambulansın
olay yerine gelmemesi üzerine ... minibus yerde hareketsiz bir şekilde yatan ve
başında kanlar bulunan [E.K.yi]
alarak hastaneye götürmüş, kanunsuz eylemi başlatan müzahir kitle ile mahalle
sakinleri arasında taşlı saldırıların devam etmesi üzerine bölgeye takviye
çevik kuvvet ve personel talep edilmiş, bir şahsın kuru sıkı tabanca ile 2 el
havaya ateş ederek kalabağın içerisinde mahalleye kaçtığı görülmüş ancak şahıs
yakalanamamış, sokak içerisinden polislere taş ve havai fişek ile saldırılması
yolu çöp konteynırları ile kapatarak barikat kurma çalışmları devam etmiş, saat
23:00 sıralarında müzahir kitleye mensup grubun tamamen dağılması üzerine Olay
Yeri İnceleme Şube Müdürlüğüne bağlı ekiplerce olay yeri incelemesi yapılmış,
... yapılan müzakere ve müdahaleler esnasında Radyo TV ve Foto Film Şube
Müdürülüğü görevlilerince gerekli kamera kayıtları yapılmıştır. ... ' şeklinde
belirtilmiştir.
...
Dosya içerisinde bulunan ifadeler, dosya
içeriğindeki tüm evraklar, olay yerindeki TOMA'ların yapmış olduğu video
çekimleri, Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürlüğünce kaydı yapılan video
görüntüleri incelendiğinde, 07.10.2014 tarihinde Bornova ilçesi [D.] Mahallesi Pazar yeri ve
çevresinde Kobani olaylarını protesto etmek için toplanan grubun, yapmış
oldukları bu kanunsuz eylemi sonlandırabilmek amacıyla aşırı güç ve silah
kullandıklarını gösteren olay anındaki kamera görüntüleri ve somut emareler
olmadığı, polisin olayları sonlandırabilmek için sağduyulu, soğukkanlı ve her
iki gruba da aynı şekilde orantılı güç kullandığı anlaşılmıştır.
Polislerin olay
yerinde silah kullandıklarını, polisin silahından çıkan mermi ile [E.K.nın] vurulduğu iddiasını, [E.K.nın]
yakınlarından başka ifadelerinde söz eden, bu iddiayı destekleyen başkaca
hiç bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Olaylarla ilgili video CD çözüm
tutanakları ve olaylarla ilgili video CD'lerinde hiçbir polisin elinde silah
görüntüsü bulunmamaktadır...
...
Bahse konu olay yerindeki tedbirlerden
sorumlu 2. Sınıf Emniyet Müdürü [E.Ö.nün] olaylar başlamadan önce grubun liderleri ile
görüşmeler yaptığı, yapılan eylemin kanunsuz olduğunu defalarca söyleyip TOMA
megafonu ile ikaz anonsları yapıldığı, grubun ikazlara uymayıp taş ve sopalarla
saldırmaları üzerine müdahalenin başladığı, ara sokaklardan kaçan grubun içinde
bulunan [E.K.nın] cinsi ve kim tarafından kullanıldığı tespit edilemeyen
bir silahla vurulup yere düştükten sonra mahalleli grup tarafından darp
edilmeye başlandığı, olayların başladığı yerden farklı olan bu olay yerinde iki
grup arasında kavga olduğunu telsiz anonslarından öğrenen 2. Sınıf Emniyet
Müdürü [E.Ö.nün] yanındaki personel ile o noktaya intikal ettiği, yerde
yatan [E.K.nın] başındaki kalabalığı uzaklaştırmaya çalıştıkları,
kendisinin de içinde bulunmasına rağmen TOMA'nın tazyikli su sıkmasını
emrederek zorla uzaklaştırdığı, orada bulunan tüm görevlilerinde tamamen
ıslandığı, [E.K.yı] korumaya çalışırken olağanüstü çaba sarf edildiği,
hiçbir personelin silah kullanmadığı ifadelerden ve izlenen video
görüntülerinden anlaşılmakta olup, iddia edildiği gibi polisin karşıt grupla
hareket ederek [E.K.yı] darp ettiği, darp edenlere müdahale etmediği,
onlarla birlikte hareket ettiği iddialarıyla da ilgili delil niteliğinde bilgi,
belge ve görüntüler bulunmamaktadır. Olaylar sırasında karşılıklı iki grubunda
aşırı saldırgan davranışlar sergilediğinden anında gözaltına alma
çalışmalarının mümkün olmadığı, ancak olaylar kontrol altına alındıktan sonra
C. Savcısının talimatlarıyla iz, delil ve şüpheliler ile ilgili çalışmalara
başlandığı, gözaltına alma, evlerde aramalar, toplanan silahlar ile ilgili
kriminal çalışmalar, video görüntülerinin farklı görevliler tarafından
izlenerek detaylı olarak şüphelilerin araştırılması ve gözaltına alma, evlerde
aramalar, toplanan silahlar ile ilgili kriminal çalışmalar, video
görüntülerinin farklı görevliler tarafından izlenerek detaylı olarak
şüphelilerin araştırılması ve tespiti çalışmalarının yapıldığı belgelerden
anlaşılmıştır. Olaylar sırasında ve sonrasında delillerin saklanması, taraf
tutma, görevi savsaklama gibi emareler, ambulans çağırılmadığı ve çağırmak
isteyenlere engel olunduğu iddiasını destekleyen her hangi bir bilgi ve belge
tespit edilmemiştir....
...
... 07.10.2014 tarihinde [D.] mahallesinde gerçekleştirilen
protesto eylemi sırasında silahla açılan ateş sonucunda vurularak yaralanan ve
19.10.2014 tarihinde hayatını kaybeden [E.K.nın] ölüm olayı ile ilgili
olarak, sorumluluğu bulunan güvenlik görevlileri hakkında 'Taksirle Adam
Öldürme' iddiasıyla ilgili olarak, soruşturma dosyasında bulunan bilgi ve
belgelerin incelenmesi sonucu meydana gelen olaylarda emniyet personelinin
kusurunun olmadığı kanaati ile söz konusu iddianın sübuta ermediği
değerlendirildiğinden, adı geçenler hakkında SORUŞTURMA İZNİ
VERİLMEMESİNE..."
35. Yapılan inceleme neticesinde Valilik tarafından
31/8/2016 tarihinde soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir.
36. Valiliğin kararına karşı başvurucular tarafından
yapılan itiraz, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 29/11/2016 tarihli kararıyla
oyçokluğuyla reddedilmiştir.
37. Ret kararı, başvuruculara 16/12/2016 tarihinde tebliğ
edilmiş olup başvurucular 16/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
38. UYAP üzerinde yapılan incelemeden Valiliğin
soruşturma izni verilmemesine dair kararına Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
itiraz edilmeyerek taksirle öldürme suçundan kolluk görevlileri hakkında
14/12/2016 tarihinde inceleme yapılmasına yer olmadığına kesin olarak karar
verildiği anlaşılmıştır.
IV. İLGİLİ
HUKUK
39. İlgili hukuk için bkz. İbrahim Tosun ve diğerleri,
B. No: 2016/7869, 10/12/2019, §§ 32, 40.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
40. Mahkemenin 15/9/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım
Talebi Yönünden
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No:
2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini
önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
oldukları anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım
taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
42. Başvurucular; yakınlarını silahla vuran şahsın dâhil
olduğu, protestoculara saldıran silahlı gruba güvenlik güçleri tarafından müdahale
edilmediğini, polislerin saldırı anında geri çekildiğini, telsiz kayıtlarında
iki grubun kavga ettiği alana ekip gönderilmeyeceğine dair talimatın olduğunu,
olay sonrası saldırganların gözaltına alınmadığını, silahlarına el konmadığını,
yakınları yaralandıktan sonra da linç edilirken olay yerinde bulunan
sivil/resmî güvenlik güçlerinin buna engel olmadığını, saldıran grubun sivil
polislerin yanında hareket edip saldırıda bulunduğunu, sivil polislerce diğer
grubun protestoculara saldırmasına göz yumulduğunu, yakınlarını kurtarmaya
çalışırken kendilerine TOMA tarafından tazyikli kimyasal su sıkıldığını, bu
durumun yakınlarının tıbbi müdahaleye erişimini geciktirmesinin yanı sıra
boğucu etkisi nedeniyle yaralının durumunu daha da ağırlaştırdığını, ambulans
çağırılmadığını, tüm bu engeller nedeniyle yakınlarının ivedilikle tıbbi
müdahale alamadığını, hastaneye geç götürülebildiğini, Kobani protestocularına
saldırı düzenleneceğine dair sosyal medyada birçok haber olduğunu, dolayısıyla
güvenlik güçlerince yaşam hakkına yönelik açık ve yakın tehditten haberdar
olunduğu hâlde yeterli önlem alınmadığını, güvenlik güçlerinin olayda ihmalden
başlayıp kasta varan sorumlulukları olduğunu, yaşam hakkının kamu makamlarının
yaşamı koruma yükümlüğüne dair pozitif yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia
etmektedir.
43. Ayrıca başvurucular kamera kayıtları gibi bazı
delillerin güvenlik güçlerince karartıldığını, 4483 sayılı Kanun kapsamında
soruşturma iznine tabi olmayan iddialar hakkındaki soruşturmada Savcılık
tarafından soruşturma izni istendiğini, polis müfettişlerince yapılan ön
incelemeye dayalı soruşturmanın bağımsız ve tarafsız yürütülmediğini ve
deliller toplanmadan güvenlik güçleri hakkında soruşturma izni verilmediğini,
kamera kaydının incelenmediğini, görev listesi, telsiz kayıtları, 112 Acil
Servis kayıtları ve istihbarat raporlarının temin edilmediğini, soruşturma izni
verilmemesine karşı yapılan itirazı inceleyen Bölge İdare Mahkemesinin
kararının gerekçesiz olduğunu, tüm bu nedenlerden olayın etkili soruşturulmadığını
belirterek yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne dair pozitif
yükümlülük ile birlikte diğer birçok anayasal hakkın ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
44. Bakanlık yaşamı koruma yükümlüğünün ihlal edildiği
iddiasına dair görüşünde, başvurucuların yakınının DAEŞ terör örgütünü protesto
etmek amacıyla yasa dışı olarak toplanan kalabalığın içinde yer aldığı esnada
gösteri yapılan yerde ikamet eden karşıt görüşlü kişilerin gösterici gruba
karşılık vermesi üzerine çıkan olaylarda vurularak hayatını kaybettiği,
güvenlik güçlerinin başvurucuların yakınının hayatına yönelik gerçek ve yakın
bir tehlikenin bulunduğunu bilmesi ya da bilmesini gerektiren bir durumun
olmadığını belirtmiştir. Bakanlık, olayda kamu görevlilerinin ileri sürülen
sorumluluğunun kasıtlı bir davranışla veya ihmal suretiyle gerçekleştiğinin
tespitinin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğunu ifade ettikten sonra
olaylar başlamadan eylemin kanunsuz olduğu yönünde göstericilerin polis
tarafından uyarıldığı, olayların sona ermesi için güvenlik güçlerinin makul
ölçüler çerçevesinde ve kendilerine verilen yükümlülükler kapsamında önlemler
aldığı değerlendirilmiştir.
45. Bakanlık etkili soruşturma yükümlüğünün ihlal
edildiği iddiasına dair görüşünde ise olayın faillerinin tespiti amacıyla
yürütülen bir soruşturmanın yanı sıra 4483 sayılı Kanun'un öngörmüş olduğu usul
kapsamında yürütülen olaylarla ilgileri olduğu iddia edilen kamu görevlileri
yönünden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararları ile sonuçlanan diğer bir
soruşturmanın ve olaya ilişkin derdest bir tam yargı davasının bulunduğunu
belirtmiştir. İlk soruşturmada şahsın ölümüne neden olduğu tespit edilen
kişilerin mahkûm edildiğine, diğer soruşturmada ise Cumhuriyet Savcılığı
tarafından olay anına ilişkin görüntülerin ve olay yerinde toplanacak delilin
Savcılığa gönderilmesinin istendiğine, ayrıca istenen soruşturma izni hususunda
bir karar verilmek üzere ön incelemede kapsamlı ve detaylı bir araştırma
yürütüldüğüne değinmiştir. Yaşamı korumada kolluk görevlilerinin ihmali olduğu
iddialarına ilişkin etkili bir soruşturma yürütüldüğünü de ifade etmiştir.
46. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında
başvuru dilekçesinde ifade ettikleri hususları yinelemiş; ayrıca Bakanlığın
gerçek ve yakın tehlikenin varlığını bilmesi ya da bilmesini gerektiren bir
durum olmadığı kanaatinin olay ile bağdaşmadığını, 155 hattına yoğun bilgi ve
talep akışı olmasına rağmen -vatandaş tarafından ısrarla aranmalarına ve adres
verilmesine, yaralılar olduğu söylenmesine rağmen- olay yerine ekip
gönderilmediğini, hiç bir güvenlik önlemi alınmadığını, olayların nereye
varacağının ortada olduğu olayda insan davranışlarının öngörülemezliğinden söz
edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
2. Değerlendirme
47. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve
manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama, ...hakkına
sahiptir."
48. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri"
kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin temel amaç ve görevleri,
… Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için
gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
49. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16).
50. Başvurucular her ne kadar güvenlik güçlerinin olayda
ihmalden başlayıp kasta varan sorumlulukları olduğunu belirtmişseler de öz
olarak kamu görevlisi olmayan kişilerin kasıtlı eylemleri sonucu meydana gelen
ölümde kamu makamlarının önleyici idari tedbirleri almadıklarını iddia
etmektedir. Dolayısıyla başvuru formundaki iddiaların dile getiriliş biçimi ve
iddiaların bütünü dikkate alındığında başvurucuların iddialarının özünü
yakınlarının ölümünde gerekli önlemleri almayan güvenlik güçlerinin ihmali
olduğu, yakınlarının yaşamının korunmadığı ve olayın etkili olarak
soruşturulmadığı hususunun oluşturduğu değerlendirilmiştir. Bu sebeple
başvurucuların diğer haklarla bağlantılı olarak da ileri sürdüğü iddialarının
bir bütün olarak Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının koruma yükümlülüğü kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna
ulaşılmıştır.
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
51. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu
olayda başvurucular; müteveffanın eşi, babası, kardeşi ve çocuğudur. Bu nedenle
başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
52. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
i. Genel
İlkeler
53. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif
yükümlülükler yanında pozitif yükümlülükler de yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 50).
54. Pozitif yükümlülükler kapsamında devletin yetki
alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını kamu görevlilerinin, diğer
bireylerin ve hatta kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere
karşı koruma ödevi vardır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 51). Devlet,
öncelikle yaşam hakkına yönelen tehdit ve risklere karşı caydırıcı ve koruyucu
yasal düzenlemeler yapmalı; bununla da yetinmeyerek gerekli idari tedbirleri
almalıdır. Bu ödev ayrıca bireyin yaşamını her türlü tehlike, tehdit ve
şiddetten koruma yükümlülüğünü de içerir (İpek Deniz ve diğerleri, B.
No: 2013/1595, 21/4/2016, § 149).
55. Devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar
altında can kaybının gerçekleştiği durumlarda kamu makamlarının Anayasa'nın 17.
maddesi gereğince öncelikle yetkileri dâhilinde tüm imkânları kullanarak yaşam
hakkına yönelen tehdit ve risklere karşı etkili yasal ve idari tedbirleri
oluşturmaları gerektiği ifade edilmelidir. Bu kapsamda anılan yasal ve idari
tedbirler, yaşam hakkına yönelik ihlalleri durdurmayı ve gerektiğinde faillerin
cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu yükümlülük, yaşam hakkının
tehlikeye girebileceği her durum bakımından geçerlidir (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 52).
56. Öte yandan yaşam hakkının gerektirdiği pozitif
yükümlülüklerin yerine getirilmesi kapsamında alınacak tedbirlerin belirlenmesi
idari ve yargısal makamların takdirinde olan bir husustur. Hak ve özgürlüklerin
güvence altına alınması adına pek çok yöntem benimsenebilir ve mevzuatta
düzenlenmiş herhangi bir tedbirin yerine getirilmesinde başarısız olunsa bile
pozitif yükümlülükler diğer bir tedbirle yerine getirilebilir (Bilal Turan
ve diğerleri, B. No: 2013/2075, 4/12/2013, § 59).
57. Bir kişinin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir
tehlikenin bulunduğunun kamu makamlarınca bilindiği ya da bilinmesi gerektiği
durumlarda, makul ölçüler çerçevesinde kamu makamlarının bu tehlikenin
gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlem alması gerekir. Ancak özellikle
insan davranışlarının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar
değerlendirilerek yapılacak işlem veya yürütülecek faaliyet tercihi dikkate
alındığında pozitif yükümlülük kamu makamları üzerinde aşırı yük oluşturacak
şekilde yorumlanamaz (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 53).
ii. İlkelerin
Olaya Uygulanması
58. Başvurucuların iddiaları ve olayın koşulları bir
bütün olarak değerlendirildiğinde somut başvurudaki yaşam hakkının koruma
yükümlülüğüne ilişkin iddialar bakımından olayın koşulları ve gelişimi
konusunda değerlendirme yapılabilmesine imkân verecek seviyede bir ceza
soruşturması yürütülmesinin gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Bu noktada
somut başvurudaki iddialar yönünden, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
inceleme yapılmasına yer olmadığı kararı ile sonuçlanan soruşturma (2014/86256
numaralı) ile E.K.nın ölümü ile sonuçlanan saldırıyı gerçekleştiren üçüncü
kişiler hakkındaki ceza soruşturmasının (2014/89429 numaralı) bir bütün
olarak incelenmesi gerekmektedir.
59. Başvuru dosyasının incelenmesi neticesinde, yukarıda
değinilen her iki soruşturma bir bütün olarak ele alındığında soruşturmaların,
başvurucuların iddialarının konusunu oluşturan olayın gerçekleşme koşullarını
Anayasa Mahkemesinin değerlendirme yapmasına olanak verecek derecede ortaya
koyduğu ve adli mercilerce meselenin Anayasa Mahkemesinin tüm koşullarıyla
birlikte değerlendirme yapabilmesine olanak verecek şeklide değerlendirildiği
sonucuna varılmıştır.
60. Bu bağlamda öncelikle ifade etmek gerekir ki,
güvenlik güçlerine gelen istihbaratın Kobani'de yaşanan çatışmaları protesto
etmek amacıyla bir siyasi partinin organizesiyle bir kısım vatandaşın 7/10/2014
günü saat 19.00'dan itibaren İzmir'in çeşitli ilçelerinde kitlesel eylemlerin
gerçekleştirileceğine, bu eylemler sırasında bir terör örgütünün gençlik
yapılanması mensupları tarafından güvenlik güçlerine, kamu kurum ve
kuruluşlarına yönelik havai fişek, ses bombası, molotofkokteyli atma ve taşlı,
sopalı saldırı gibi eylemlerin gerçekleştirilebileceğine yönelik olduğu
anlaşılmıştır (bkz. § 17). Saldırı ihtimali güvenlik güçlerine yönelik olup
E.K.nın hayatına yönelik gerçek ve yakın bir tehdidin/riskin varlığına yahut
olaya karışan iki grup arasında kavga gerçekleşeceğine dair bir istihbarat
bulunduğuna ilişkin bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
61. Öte yandan her ne kadar başvurucular tarafından olay
öncesinde protestoculara, karşı görüşlü gruplar tarafından saldırılması yönünde
sosyal medyadan organizasyon yapıldığı belirtilmişse de bu iddialarını
destekleyecek bir belge Anayasa Mahkemesine sunulmamış; başvuru dosyası
kapsamında da bu yönde bir veriye rastlanmamıştır.
62. Başvurucuların yakınının da katılmış olduğu protesto
eylemi nedeniyle güvenlik güçlerinin olay yeri ve çevresinde önceden birtakım
tedbirler aldığı anlaşılmaktadır. Şüphesiz alınan tedbirler kamu düzeninin
bozulmamasına yönelik olduğu kadar göstericilerin güvenliğini de temine yönelik
olmalıdır. Nitekim güvenlik güçleri tarafından protestoculara yaptıkları
gösterinin kanunsuz olduğu ve dağılmaları gerektiği yönünde defalarca uyarıda
bulunulmuştur.
63. Başvurucuların yakını olayın gerçekleştiği mahallede
oturmamaktadır. Kobani'deki çatışmaları protesto etme çağrısı kapsamında olay
yerine gelmiş, protestoya katılmıştır. E.K.nın kendisine saldıran şahıslarla
önceye dayalı bir husumeti de bulunmamaktadır. Protestocular güvenlik güçleri
tarafından birçok kez dağılmaları yönünde ikaz edildiği hâlde protestocuların
dağılmayarak güvenlik güçlerine saldırması üzerine çıkan çatışmada
protestoculara tazyikli su ve gaz ile müdahale edilmiştir. Bu müdahale
sonrasında ara sokaklara kaçan bir grup protestocu ile mahalle sakinleri
arasında kavga başlamıştır. Başvuru dosyasına yansıdığına göre bu kavganın
başlama nedeni protestocu grubun mahalledekilerin evlerine saldırıp taş
atmasıdır.
64. Başvurucuların yakını E.K. da protestocuların arka
sokaklara kaçması sonucu ani biçimde başlayan kavganın taraflarından olan
gruplardan birine dâhildir ve kavga sırasında üçüncü kişilerce ateşli silahla
vurulmuştur.
65. 7/10/2014 tarihinde gerçekleşen olay sonrası
başvurucuların Cumhuriyet Başsavcılığına sundukları 9/10/2014 tarihli şikâyet
dilekçesi ve 9/10/2014 ve 26/11/2014 tarihli müşteki beyanlarında (bkz. §§
28-30) iddialarının yakınlarının ilk aşamada güvenlik güçleri tarafından
öldürüldüğüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
66. Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin olarak resen
ve derhâl soruşturma başlatılmış; ölüm olayın faillerinin tespiti için olay
görüntülerini içeren CD'lerin incelenmesi, çeşitli kriminal raporların temin
edilmesi, keşif gibi birçok adli işlem gerçekleştirilmiş; failler tespit
edilmiş, Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan yargılamada başvurucuların
yakınının kamu görevlileri tarafından değil üçüncü kişiler tarafından
öldürüldüğü tespitiyle henüz kesinleşmemiş olsa da faillerin mahkûmiyetlerine
karar verilmiştir (bkz. § 25).
67. Dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı üzere
başvurucuların ilk aşamada yakınlarının güvenlik güçlerince öldürüldüğüne
yönelik iddiaları soruşturma sürecinin devamında yakınlarının yaşamının kasten korunmadığına
ilişkin, bireysel başvuruya da konu edilen iddialara evrilmiştir. Bu noktada
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayda sorumluluğu bulunduğu iddia edilen
güvenlik güçleri hakkında soruşturma izni talep edilmesi üzerine yürütülen ön
incelemede soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir.
68. Türkiye genelinde ve olayın gerçekleştiği İzmir'in
birçok yerinde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen protestolar nedeniyle
güvenlik güçlerinin teşkilat imkânları ölçüsünde önceden birtakım güvenlik tedbirleri
almış oldukları, 6-7 Ekim olayları olarak adlandırılan şiddet
eylemlerine (Gülser Yıldırım (2), § 26) katılan E.K.nın protestoculara
güvenlik güçlerince müdahale edilmesi sırasında bir kısım protestocunun arka
sokaklara kaçması sonucu mahalle sakinleriyle aralarında gelişen ani kavga
sırasında vurulması sonucu öldüğü, E.K.nın yaralandığını anladıkları anda olay
yerinde bulunan güvenlik güçlerinin E.K.yı korumak amacıyla müdahalede
bulundukları, hatta bir kısım güvenlik görevlisinin de yaralandığı, dolayısıyla
güvenlik güçlerinin yaralıyı koruma çabasının dosyaya yansıdığı
değerlendirilmiştir.
69. Tüm bu değerlendirmelerin yanı sıra güvenlik
güçlerince olaya müdahale için takviye kuvvet çağırıldığı, kavga çıktığı
ihbarına rağmen olay yerine ekip gönderilmemesi talimatı verilerek karşı grubun
saldırılarına göz yumulduğu iddiasına ilişkin olarak idare tarafından sunulan
ve bu tip şiddet olaylarına resmî ekip gönderilmeyerek sivil görevlilerle
müdahale edildiğine yönelik savunmanın aksine itibar etmeyi gerektirecek bir
veriye başvuru dosyası içeriğinde rastlanmadığı hususları ve ölüm olayının
faillerinin tespiti amacıyla yürütülen kapsamlı soruşturmada temin edilen
-Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89429 sayılı soruşturma ve devamındaki
yargılamadaki- deliller ile güvenlik güçleri hakkında yürütülen detaylı ön
inceleme kapsamındaki bilgiler ışığında barışçıl olmadığı açık olan söz konusu
protesto eylemine katılarak kendisini tehlikeli bir duruma sokan E.K.nın
ölümüyle sonuçlanan olayda güvenlik güçlerinin gerekli ve yeterli önlem aldığı
kanaatine varılmıştır.
70. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde
güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
C. Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
71. Başvurucular, güvenlik güçlerince önlem alınmadığı
için yakınlarının can güvenliğinin sağlanamayarak yaşam hakkı ihlaline sebep
olunması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile ifade hürriyetinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
72. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16).
73. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, ifade
özgürlüğünün özel bir biçimi olduğundan (Dilan Ögüz Canan [GK], B. No:
2014/20411, 30/11/2017, § 34) ifade özgürlüğü açısından ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek duyulmamıştır.
74. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale
yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel
olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No:
2013/1977, 9/1/2014, §§ 42, 45).
75. Somut olayda başvurucuların iddialarını dile getiriş
biçiminden toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan ve gerçekleşen saldırı sonucu
ölen yakınları bakımından bu iddiayı ileri sürdükleri, kendileri bakımından
herhangi bir iddia ileri sürmeyip genel ve soyut ifadeler kullandıkları
anlaşılmaktadır.
76. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Hükmün
Denetlenmesini Talep Etme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
77. Başvurucular, Savcılık tarafından verilen inceleme
yapılmasına yer olmadığına dair kararın kesin olması nedeniyle hükmün
denetlenmesini talep etme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
78. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar
başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer
verilmiştir.
79. Anayasa Mahkemesi, somut norm denetiminde verdiği
27/12/2018 tarihli ve E.2018/71, K.2018/118 sayılı kararıyla hükmün
denetlenmesini talep etme hakkının Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen
hak arama hürriyeti ile güvence altına alındığına hükmetmiştir.
80. Anılan kararda, ayrıca Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin ülkemizin de taraf olduğu ek 7 No.lu Protokol’ünün 2. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının birinci cümlesiyle ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet
ve cezaların denetlenmesini talep etme hakkının güvenceye bağlandığı ve yine
ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14.
maddesinin (5) numaralı fıkrasında da “Bir suçtan hüküm giyen herkes,
mahkumiyet ve cezanın yasalara uygun olarak daha yüksek bir yargı organınca
yeniden incelenmesi hakkına sahip olacaktır.” biçiminde benzer bir kurala
yer verildiği hatırlatılmıştır.
81. Suç isnadına bağlı yargılamalarda mahkûmiyet veya
ceza hükmünün denetlenmesi sadece aleyhine hüküm verilen kişi tarafından talep
edilebilmekte olup -mağdur, katılan veya suçtan zarar gören gibi- suç isnadı altında
bulunmayan kişilerin hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Diğer bir ifadeyle suç isnadına bağlı yargılamalarda mağdur, katılan ve suçtan
zarar gören kişiler hükmün denetlenmesini talep etme hakkının süjesi değildir.
82. Somut olayda başvurucular, suç isnadı altında bulunan
kişi statüsünde olmadığından başvuruya konu iddia hükmün denetlenmesini talep
etme hakkının kapsamına girmemektedir. Bu sebeple hükmün denetlenmesini talep
etme hakkına yönelik ihlal iddialarının incelenmesi, Anayasa Mahkemesinin konu
bakımından yetkisi dışındadır.
83. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Hükmün denetlenmesini talep etme hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/9/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.