TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BEDRETTİN KACEROĞLU VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/16757)
Karar Tarihi: 15/9/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1. Bedrettin KACEROĞLU
2. Dilara KACEROĞLU
3. Dilba KACEROĞLU
4. Dilşah KACEROĞLU
5. Meltem KACEROĞLU
6. Salih KACEROĞLU
7. Şirin KACEROĞLU
Başvurucular Vekili
Av. Nezahat PAŞA
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; toplumsal olay sırasında çıkan kavgada kamu makamlarınca gerekli tedbirlerin alınmaması sonucu ölüm olayı meydana gelmesi ve olayla ilgili soruşturma izni verilmemesi nedeniyle yaşam hakkının, önlem alınmayan protesto sırasında gerçekleşen ölüm nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, savcılıkça verilen inceleme yapılmasına yer olmadığına dair kararın kesin olması nedeniyle hükmün denetlenmesini talep etme hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. 2017/16774 numaralı başvuru, başvurucular Bedrettin Kaceroğlu, Şirin Kaceroğlu ve Salih Kaceroğlu tarafından, 2017/16757 numaralı başvuru ise başvurucular Dilşah Kaceroğlu, Dilba Kaceroğlu, Dilara Kaceroğlu ve Meltem Kaceroğlu tarafından 16/1/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucular, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
8. 2017/16774 numaralı başvuru ile 2017/16757 numaralı başvuru arasında konu bakımından hukuki irtibat bulunması nedeniyle başvurular 2017/16757 numaralı başvuru üzerinde birleştirilmiş ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
10. Kobani olayları veya 6-7 Ekim olayları hakkında Anayasa Mahkemesinin Gülser Yıldırım (2) ([GK], B. No: 40170, 16/11/2017, §§ 21, 27) başvurusunda ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır.
11. Buna göre (Gülser Yıldırım (2), §§ 21, 24) PKK'nın bir üst düzey yöneticisinin sosyal medya hesabından 5/10/2014 günü saat 00.07'de "Gençleri kadınları 7 den 70 e herkesi Kobane'ye sahip çıkmaya onurumuzu namusumuzu korumaya metropolleri işgal etmeye çağırıyoruz." şeklinde çağrıda bulunmasının ardından PKK güdümünde yayın yaptığı belirtilen bir internet haber sitesinde 6/10/2014 tarihinde "...Kobani tüm dünyanın gözleri önünde bir katliam tehlikesi altında iken bizim yerimizde oturmamız, uyumamız, günlük yaşantımızı sürdürmemiz mümkün değildir. Tüm halkımızı yediden yetmişe bulunduğu her yerde yaşamı IŞİD ve işbirlikçisi AKP'ye dar etmeye ve serhildanı en üst düzeyde genişleterek bu katliamcı çetelere karşı durmaya çağırıyoruz." şeklinde bir başka çağrı yapılmış, yine 6/10/2014 tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) da aynı olaylara ilişkin bir toplantı yapmıştır. Toplantı sırasında HDP'nin sosyal medya hesabından "HALKLARIMIZA ACİL ÇAĞRI! ŞUANDA TOPLANTI HALİNDE OLAN HDP MYK’DAN HALKLARIMIZA ACİL ÇAĞRI! Kobané’de durum son derece kritiktir. IŞİD (DAEŞ) saldırılarını ve AKP iktidarının Kobané’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz", "Kobané’de yaşanan katliam girişimine karşı 7 den 70 e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz." ve "Bundan böyle her yer Kobane'dir. Kobane'deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar SÜRESİZ DİRENİŞE çağırıyoruz." şeklinde açıklama ve çağrılar yapılmıştır. Aynı internet haber sitesi 7/10/2014 tarihinde "...Kuzey halkımız IŞİD çetelerine, uzantılarına ve destekçilerine hiçbir yerde yaşam şansı tanımamalıdır. Tüm sokaklar Kobani sokaklarına dönüştürülmeli, tarihin bu eşsiz direnişine denk bir direniş gücü ve örgütlüğü geliştirilmelidir. Bu saatten itibaren milyonlar sokaklara akmalı, sınır insan seline dönüşmelidir..." şeklinde yayın yapmıştır.
12. Bu çağrılar üzerine Suriye'deki çatışmalar dolayısıyla tepkilerini dile getirdiğini ileri süren gruplar 6/10/2014 tarihinden itibaren Türkiye'nin birçok yerinde günlerce devam eden ve 6-7 Ekim olayları olarak adlandırılan şiddet eylemlerini gerçekleştirmiştir. Bu eylemler sırasında ülkenin pek çok yerindeki kamu binalarına, banka şubelerine, işyerlerine, araçlara, güvenlik güçlerine ve sivillere taş, sopa, molotofkokteyli ve silahlarla saldırıda bulunulmuştur. Bu sırada kamu makamlarınca güvenliğin sağlanması için birçok şehirde eğitime ara verilmiş ve sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), § 26).
13. Kamu makamlarının ve soruşturma mercilerinin tespitlerine göre (aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Şanlıurfa, Van, Erzurum, Diyarbakır ve Gaziantep gibi büyük kentlerin de olduğu) 36 ayrı ilde gerçekleştirilen şiddet eylemleri sonucunda (2'si güvenlik görevlisi) 45 kişi hayatını kaybederken (331'i güvenlik görevlisi) 769 kişi yaralanmıştır. Ayrıca çatışmalar sırasında 5 örgüt mensubunun hayatını kaybettiği, 3 örgüt mensubunun ise yaralandığı belirtilmiştir. Öte yandan ülke genelinde gerçekleştirilen 2.389 şiddet eylemine 121.899 kişinin katıldığı, olaylarda (737'si güvenlik güçlerine ait olmak üzere) 1.881 aracın zarar gördüğü, 2.558 binaya (27'si kaymakamlık, 52'si emniyet, 283'ü okul, 73'ü siyasi parti, 12'si belediye binası olmak üzere) saldırıda bulunulduğu ve zarar verildiği tespit edilmiştir. Olaylara ilişkin olarak 4.291 şüpheli gözaltına alınmış, bunlardan 1.105'i hakkında tutuklama tedbiri uygulanmıştır (Gülser Yıldırım (2), § 27).
14. Başvurucuların yakını E.K. olay tarihinde İzmir'de ikamet etmekte olup yukarıda değinilen çağrılar kapsamında 7/10/2014 tarihinde İzmir'de gerçekleştirilen protesto eylemine katılmış ve bu sırada çıkan kavgada üçüncü kişilerce ateşli silahla vurulmuştur. E.K. kaldırıldığı hastanede 19/10/2014 tarihinde hayatını kaybetmiştir.
A. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89429 Sayılı Soruşturması
15. Olayla ilgili olarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından 2014/86993 sıraya kayden derhâl soruşturma işlemlerine başlanmıştır. E.K.nın ölümü üzerine açılan 2014/89429 numaralı bir başka soruşturma, ölü muayene ve otopsi işlemleri sonrasında 20/10/2014 tarihinde bu soruşturmayla birleştirilerek soruşturmaya 2014/89429 numaraya kayden devam edilmiştir.
16. 7/10/2014 günü saat 20.40 civarlarında İzmir/Bornova ilçesi D. pazar yeri ve etrafındaki üç dört sokakta, iki grup arasında gerçekleşen kavga sırasında E.K.nın ateşli silahla yaralanarak hastaneye kaldırıldığına dair polis memurları tarafından 7/10/2014 günü saat 02.30'da tutanak düzenlenmiştir. Olay Yeri İnceleme Tutanağı'na göre Olay Yeri İnceleme ekibi aynı gün saat 23.40'ta olay yerine intikal ederek olay yeri incelemesini gerçekleştirmiştir. Olay yerinin basit krokisi çizilmiş; silahlar, mühimmat ve olay yerinden temin edilen kan lekeleri hakkında kriminal raporlar temin edilmiştir.
17. 7/10/2014 günü saat 23.45'te düzenlenen Olay Tutanağı'nın ilgili kısmı şöyledir:
"Irak Şam İslam Devleti/IŞID Örgütü ve PKK/KCK Terör Örgütünün Suriye yapılanması olan PYD/YPG güçleri arasında Suriye'nin kuzeyinde bulunan Kobani (Ayn El Arap) bölgesinde yaşanan çatışmaların yoğunlaşması ve çatışmalarda çok sayıda YPG mensubunun öldüğünün öğrenilmesi üzerine IŞID Örgütünün Kobani'yi ele geçirmek için şehir merkezine girmesini protesto etmek amacıyla DBP... ve HDP... organizesinde müzahir kitlenin katılımıyla 07 Ekim 2014 günü saat 19:00 sıralarından itibaren ilimizin Bayraklı, Buca, Bornova, Çiğli, Gaziemir, Karabağlar, Konak ve Narlıdere ilçelerinde kitlesel eylemlerin gerçekleştirileceği,
Söz konusu eylemlerde, toplanmalar esnasında ve sonrasında kitle içerisindeki PKK/KCK Terör Örgütünün illegal gençlik yapılanması YDG-H ... mensupları tarafından güvenlik güçlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik havai fişek, ses bombası, ... (molotof kokteyli) atma ve taşlı, sopalı saldırı eylemlerinin gerçekleştirilebileceği, ayrıca metropol illerimiz başta olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan illerimizde güvenlik güçlerine yönelik düzenlenen silahlı saldırılar gibi ilimizde de benzer saldırılar düzenleyebilecekleri yönünde bilgiler alınmıştır.
Bu amaçla müzahir kitlenin ilimiz Bornova İlçesi [D.] Mahallesinde bulunan [D.] kapalı Pazar yerinde toplanacakları ve buradan [M.] Mahallesinde bulunan kapalı Pazar yerine yürüyecekleri öğrenilmesi üzerine 07 Ekim 2014 günü saat 18:00 den itibaren [D.] Mahallesi 1521 Sokak üzerinde bulunan [F.] AVM önünde gerekli emniyet tedbirleri alınarak beklenmeye başlanmıştır.
Saat 18:50 sıralarında [D.] kapalı Pazar yeri yakınında bulunan 1660 sokak ile 1521 sokak kesişiminde bahse konu grup toplanmaya başlamış, saat 19:15 sıralarında sayıları 100 kişiye ulaşmış, saat:19:55 sıralarında sayıları 200 kişiye ulaşan grup 1521 sokak üzerinden yolu trafiğe kapatarak yürüyüşe geçmiş, grup içerisinde yüzleri kapalı, ellerinde taş sopa ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu görülmüş, bunun üzerine TOMA aracından grubun duyacağı ölçüde yüksek ses ile 'yaptıkları eylemin kanunsuz olduğu, yürümek istedikleri güzergahın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Güzergahı olmadığı, yolu araç trafiğine kapattıkları, bulundukları yerde basın açıklamasını yaparak dağılmaları gerektiği, aksi takdirde müdahale edileceği' yönünde defalarca anons ile ikazda bulunulmuş, bu sırada grup içerisinde bulunan bazı şahıslar tarafından görevli polislere ve araçlarına doğru taş atılmış, saat: 20:00 sıralarında grup içerisinde yer alan ve parti yöneticisi olduğunu söyleyen [İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar ile beraberindeki 3-4 kişi TOMA araçlarının yanında emniyet tedbiri alan güvenlik görevlilerinin yanına gelmiş, burada kitleyi yönlendiren [İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar ile beraberindekiler 'Kobanide yaşanan çatışmaları protesto etmek amacıyla yürüyüş yapmak istediklerini, [M.] Mahallesinde bulunan kapalı Pazar yerine kadar yürüyüp burada basın açıklaması yapacaklarını' söylemeleri üzerine alınan emniyet tedbirlerinden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı tarafından[İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar ile beraberindekilere '2911 Sayılı Kanuna göre önceden belirlenerek ilan edilen Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Güzergahlarından olmayan bu güzergah üzerinde havanın karardığı bu saat itibariyle yürüyüş yapmalarına izin verilemeyeceği, yolu araç trafiğine kapattıkları, ayrıca grup içerisinde yüzleri kapalı, ellerinde taş, sopa ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu, grup içerisindeki bazı şahısların karşılarında polisi görür görmez taş attıklarını, basın açıklaması etkinliğini bulundukları yerde yaparak dağılmaları, aksi takdirde müdahale edileceği, kitlelerine hakim olmaları ve polis ile karşı karşıya getirmemeleri' söylenmiş, [İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar beraberindekiler ise toplanan grubun yürümekte ısrarlı olduğunu söyleyerek kitleleri ile görüşme yapmak üzere ayrılmışlardır.
1521 Sokak üzerinde bulunan grup yaklaşık 2 dakika oturma eylemine başlamış, ardından ... şeklinde sloganlar atmış ve ...sözde marşı ... okunmaya başlanmış, ... saat 20:10 sıralarında tekrar görevlilerimizin yanına gelen [İ.İ.] ve [F.] isimli şahıslar ve beraberindekiler 'toplanan grubun yürüyüş yapmadan dağılmak istemediğini, yürümemeleri için ikazda bulunsalar dahi kendilerini dinlemeyeceklerini' belirterek ....şahıslara '...bu kanunsuz yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceği, grup içerisinde saldırgan ve polis ile çatışmaya hazırlıklı yüzleri kapalı, ellerinde taş, sopa ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu, kitlelerinin olaysız dağılmalarını sağlamaları' söylenmiş, bu sırada grup içerisinde yer alan yüzleri kapalı bazı şahıslar tarafından çevrede bulunan 3 adet çöp konteynırı yol üzerine devrilerek barikat oluşturulmaya başlanmış, bu sırada TOMA aracından grubun duyacağı ölçüde anons ile gerekli ikazlar yapılmış ve kanunsuz eylemlerine son vermeleri istenmiş, ... grup içerisinden görev alan polislere ve araçlarına taş ve havai fişekler ile saldırılması üzerine grubun saldırılarına son vermek üzere kademeli ve orantılı olarak saat 20.15 sıralarında TOMA araçlarından gruba doğru su ve ardından taşlı saldırıların devam etmesi üzerine gaz ile müdahale edilmiş, müdahale sonrası şahıslar 1521 Sokak üzerinde geriye doğru ve [D.] kapalı Pazar yerine doğru kaçmaya başlamış, [D.] kapalı Pazar yeri istikametinden ve 1521 Sokak üzerinden görevli polislere taş ve havai fişek atmaya devam eden yüzleri maskeli bu şahıslara kademeli ve orantılı olarak TOMA aracından su ve gaz ile müdahaleye devam edilmiştir.
Müdahale sonrası [D.] kapalı Pazar yeri istikametine kaçan şahıslara, pazar yeri çevresinde oturan ve genellikle [K.] oldukları bilinen mahalle sakinlerinin 'polise saldırmamaları ve olayları sona erdirmeleri, saldırıları sebebiyle yapılan müdahaleden rahatsız olduklarını söylemeleri' üzerine kendilerini ikaz eden bu gruba, evleri ve araçlarına taş ve sopalarla saldırmaya başlamaları ... mahalle sakinlerinin de bu şahıslara karşılık vermesi üzerine karşıt görüşlü iki grup arasında kavga ve saldırıların büyüdüğü ve [D.] kapalı Pazar yeri çevresinde yoğun şekilde devam ettiği, her iki gruptan yaralılar olduğu çevrede oturan bir şahıs tarafından bildirilmesi üzerine grupları ayırmak ve karşılıklı saldırıları sona erdirmek üzere TOMA aracı ve beraberinde Çevik Kuvvet ve sivil personel ile hızlı bir şekilde... [D.] kapalı Pazar yeri çevresinde birbirlerine taş ve sopalarla saldıran iki grubun arasına saat:20:40 sıralarında girilmiş, grupların arasına girilmeden önce yaklaşıldığı sırada gruplar içerisinden karşılıklı 5-6 el silah sesi duyulmuş, polislerin geldiğini gören ve ... görevlilere taş ile saldıran grup ... istikametine doğru taş atarak kaçmaya başlamış, taş atan bu gruba müdahale edilerek uzaklaştırıldığı sırada mahalle sakinlerinin bulunduğu grup içerisinden yaralı bir şahsın sürüklenerek ... yolun ortasına bırakıldığı, müdahale etmek için sokağa ilk girildiğinde fark edilmeyen bu yaralı şahsın hareketsiz olduğu ve başında kanlar olduğu, çevresinde bulunan mahalle sakinlerinden oluşan yaklaşık 15 kişilik grubun bu şahsı sopa, tekme ve yumrukla darp etmeye devam ettiği görülmesi üzerine ... yaralı şahsa saldıran şahıslar mevcut kuvvetlerle uzaklaştırılmaya çalışılmış, şahıslar ısrarla yerde yatan şahsı darp etmeye çalışmışlar... TOMA aracından su sıkmak suretiyle şahıslara müdahale edilerek uzaklaştırılmaya çalışılmış bu esnada olay yerine 112 Ambulansı çağırılmış, yerde hareketsiz yatan yaralı şahıs olabilecek saldırılarak karşı korunmaya çalışılmış... tampon bölge oluşturulmuş, bu esnada yaralı şahsın yakınları olduğu düşünülen 3-4 kişinin de ... şahsın yanına gelerek mahalle sakinlerine saldırdıkları görülmüş, bu şahıslar da ikaz edilerek ... uzaklaştırılmaya çalışılmış, bu esnada ellerinde taş bulunan müzahir kitleye mensup şahıslar tarafından ...Polis Memuru [M.T.nin] kafasına taş ile vurulması neticesi ... yaralanmış, yine atılan taşlar ile ... Komiser Yardımcısı [Ö.U.] kafasından yaralanmış...
Yine bu esnada saat 20:45 sıralarında müzahir kitleden bir şahsın yaklaşık 30 kişiden oluşan mahalle sakinleri tarafından yere yatırılarak tekme, yumruk ve sopa ile darp edildiği görülmesi üzerine bu şahıslara da çevik kuvvet personeli ve TOMA aracından su sıkılarak müdahale edilmiş ve ... darp edilmesi önlenmiş, yaralılar için talep edilen ambulansın olay yerine gelmemesi üzerine yaralının yakını olduğu öğrenilen 5-6 kişinin ... şahsı ... saat:20:46 sıralarında alarak ... hastaneye götürmüş...
...bölgeye takviye çevik kuvvet ve personel talep edilmiş, bu sırada mahalle sakinlerinden bir şahsın kuru sıkı tabir edilen tabanca ile iki el havaya ateş edilerek kalabalığın içerisinde mahalleye kaçtığı görülmüş, ancak şahsın yakalanması mahalle sakinleri tarafından engellendiği için mümkün olmamıştır. ...
... saat:22:30 sıralarında ... ara sokaklarda toplanan şahıslar olup olmadığını kontrol etmek üzere devriye görevi ifa eden TEM Şube Müdürlüğüne ait ... resmi araca atılan taşlar neticesi ... camları kırılmıştır.
Saat 23:00 sıralarında müzahir kitleye mensup grubun tamamen dağılması üzerine Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğüne bağlı ekiplerce [E.K] isimli şahsın yaralandığı yer ve mahalle sakinleri ile müzahir kitle arasında karşılıklı saldırıların yaşandığı yerlerde gerekli olay yeri incelemesi yapılmış...
- 5 ayrı noktadan kan örneği alınarak incelenmek üzere ... muhafaza altına alınmıştır.
Yapılan müzakere ve müdahaleler esnasında Radyo TV ve Fotofilm Şube Müdürlüğü görevlilerince gerekli kamera kayıtları yapılmıştır.
..."
18. E.K.nın vefatı üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından 19/10/2014 tarihinde ölü muayene işlemi gerçekleştirilmiş, otopsi işlemi için cesedin Adli Tıp Kurumuna (ATK) sevki uygun görülmüştür. ATK İzmir Grup Başkanlığınca düzenlenen 21/11/2014 tarihli otopsi raporunda, E.K.nın ateşli silah yaralanmasına bağlı yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması ile gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğü tespitine yer verilmiştir.
19. 21/10/2014 tarihli emanet eşya makbuzundan, Çevik Kuvvet toplumsal olaylara müdahale aracına (TOMA) ait güvenlik kamera kaydına ilişkin iki DVD, Radyo TV ve Foto Film Müdürlüğünden (Film Müdürlüğü) alınan güvenlik kamera kaydına ilişkin iki DVD, Terörle Mücadele (TEM) Şube Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydına ilişkin dört DVD ve Güvenlik Şube Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydına ilişkin bir DVD'nin emanete alındığı anlaşılmıştır.
20. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayın faili olarak tespit edilen R.A., S.D., M.K. ve K.A.nın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan tutuklanmalarının talep edilmesi üzerine İzmir 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 11/10/2014 tarihli kararıyla M.K. ve K.A.nın müsnet suçtan tutuklanmalarına, diğer iki şüphelinin tutuklanması talebinin reddine karar verilmiştir. Anılan iki şüpheli 9/12/2014 tarihli kararla tahliye edilmiştir.
21. Cumhuriyet Başsavcılığınca, daha önce 11/10/2014 tarihli fezleke ekinde gönderilmiş olan Çevik Kuvvet TOMA'ya ait güvenlik kamera kaydı, Film Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydı, TEM Şube Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydı ve Güvenlik Şube Müdürlüğünden alınan güvenlik kamera kaydının kesilmemiş ve orijinal hâllerinin iletilmesinin talep edilmesi üzerine İzmir İl Emniyet Müdürlüğünce (İl Emniyet Müdürlüğü) iletilen 18/11/2014 tarihli yazıda, Film Müdürlüğünden alınanlar dışındaki görüntülerin orijinal ve ham (kesilmemiş) olduğunun bildirildiği, diğer görüntülerin de Film Müdürlüğünden yeniden temin edilerek gönderildiği belirtilmiştir.
22. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19/12/2014 tarihli iddianameyle K.A. ile M.K. hakkında kasten öldürme, diğer iki şüpheli hakkında ise silahla korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda ateş etme, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma ya da bulundurma ve kasten öldürme suçlarından kamu davası açılmıştır.
23. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) 2015/6 esasa kayden görülen yargılamanın 25/3/2015 tarihli celsesinde şüphelilerin savunmalarının ilgili kısmı şöyledir:
"SANIK [M.K.] SAVUNMASINDA; Kahvede bulunduğum sırada evimizin orada taşkın hareketler bulunduğu yolunda bir arkadaşım beni telefonla aradı. Eşiminde evde yalnız olması sebebiyle evime doğru yöneldiğimde yüzleri kapalı, ellerinde taş bulunan şahısların evlerin bahçelerine dahi girdiklerini, yakaladıkları şahısları dövdüklerini gördüm. Ben de evimin oraya geçerek beklediğimde kim tarafından atıldığını bilmediğim silah seslerini duydum. Yaklaşık 50 metre kadar önümde yaralı, ayağına taş gelen şahısların olduğunu fark ettim. Bir ara silah sesleri kendiliğinden kesildi. Grup da hafif dağılma olunca öne çıktım. İleriye doğru yöneldiğimde herkesin birbirine vurduklarını ve dövüştüklerini gördüm. Elimde korkuyla bulundurduğum taş olmakla birlikte kimseye fırlatmadım. Öyle bir psikolojik durum içerisine girmiştim ki yerde yatan bir şahsa tekme attım. O sırada onun vurulduğunu bilmiyordum. Yalnızca çok dayak yediğini zannettim. Vurulan şahsın ne şekilde oradan götürüldüğünü, ambulansa bindirildiğini bilmiyorum. Vurulan şahsı tanımadığım gibi aramda önceye dayalı hiçbir husumet yoktu..."
"SANIK [K.A.] SAVUNMASINDA; Arkadaşlarım ... ile birlikte mahalle kahvesinde oturduğumuz sırada Toma araçlarının geçtiğini gördük ... Bir süre sonra babam beni telefonla arayıp 'çabuk gel, burası karışık' dedi. ... eve doğru yöneldiğimde karşıdan 25-30 kişilik bir grubun bize doğru taş attıklarını görüp, arkadaşlarımla araya doğru kaçtık, ... Bu esnada 150-200 kişinin bizim evin tarafını taşladığını gördüm. Sanıyorum biz doğulu olduğumuz için ve kendilerine katılmadığım için bizim evi taşlıyorlardı... Evin bahçesinde [R.] abimi 3 kişinin dövdüğünü gördüm. ... Bu gruptan geriye doğru kaçarken bize doğru attıkları taşları yerden alarak biz de onlara doğru attık..."
"SANIK [S.D.] SAVUNMASINDA; Arkadaşlarımla mahalle kahvesinde otururken oyun arkadaşım teyze oğlum ...a bir telefon geldi. Evlerimize saldırıldığını öğrenince kahveden kalkarak o tarafa doğru yöneldim... Bu arada yüzleri kapalı olan karşı gruptan bize birşeyler atılmaya başlandı. Kendimizi, ana ve bacımızı korumak için yan sokakta durup onların attıklarını kendilerine geri atmaya başladık ... Baya taşlaştık ... Bir ara eve gittim kuru sıkı tabancamı alıp dağılsınlar diye bir iki el, iki olabilir havaya ateş ettim. Sonrasında polis geldi, biz de geri döndük ... Ancak karşı tarafın bizi tahrik ettiğini ve olayların çok hızlı geliştiğini söyleyebilirim. Ben bir yerde iki el ateş ettiğimi hatırlıyorum, başka yerde ateş edip etmediğimi hatırlamıyorum..."
"SANIK [R.A.] SAVUNMASINDA; ... Evime dönmek için dışarıya çıktığımda 25-30 kişinin yüzleri kapalı vaziyette ellerinde taşlarla sopalarla tanınmamak için kıyafetleri değiştirilmiş vaziyette geldiklerini gördüm. Ellerinde ne varsa taş, sopa atıyorlardı. Bunun da sebebi bizim [K.lı] olup, kendi halinde insanlar olup, onlara katılmamızdı. Mahalleli de aşağıya inip karşılık vermeye başladı. Ben evin içine dahi giremedim. Bahçede iken 3-4 kişi sopa ve taş gibi şeylerle beni darp ettiler. Bunlarla boğuştum, taşla bana vurdular, gömleğim adeta parçalandı, yırtıldı, ayakkabılarım ayağımdan çıktı, bu esnada eşim kapıyı açıp çıktığını gördüm, hatta çağlık attı, mahallelinin de bağırışları üzerine beni darp eden şahıslar kaçıp gitti, ben de üzerimde yırtılan gömleği çıkartıp kendi bahçemde bulunan terlikleri ayağıma giydim. Yan taraftaki boşlukta bulunan mahalleliye yardım etmek için o tarafa yöneldim. Mahalleye 30 kişi girmişti, karşı taraftan onların yandaşı olan 150-200 kişinin taş ve molotof ile geldiklerini gördüm, mahalleyi bitireceklerdi ... dedemin duvarda asılı olan tüfeğini aldım, dışarıya çıktım, hatta yanımdan geçen Toma'yı bile görmedim, havaya ateş ettim, tam ateş ettiğimde Toma'nın geldiğini gördüm. Daha sonra tüfeği ikiye katlayarak pazar yerinin oraya doğru yöneldim, bir dakika kaldım kalmadım geri döndüm, bir daha hiç bir şekilde ateş etmediğim gibi kimseye de vermedim. ... ben yinede kardeşime bakmak için dışarıya çıkıp pazar yerinin oraya doğru yöneldiğimde yerde yatan bir şahsın olduğunu ve etrafında insanlar olduğunu fark ettim, çevik kuvvet de vardı, etraftaki şahısları tanımıyorum, bunlar polis de olabilir, sivil de olabilir, ben çok dışarıya çıkmadığım için insanları tanımıyorum, hatta belki karşı taraftan da insanlar vardı, yerde yatan şahsa yaklaşmadan eve geri döndüm..."
24. Ağır Ceza Mahkemesindeki 25/3/2015 tarihli celsede Emniyet Müdürlüğünden suç tarihinde suç yerine ilişkin telsiz görüşme kayıtları ile 155 Polis İmdat hattı görüşme kayıtlarının iletilmesinin istendiği, 24/6/2015 tarihli celsede talep edilen 155 Polis İmdat hattına yapılan ihbar kayıtları ve ekipler arasında geçen telsiz görüşme kayıtlarının tutanak metninin gönderildiği anlaşılmıştır. Telsiz kaydının ilgili kısmı şöyledir:
"Asayiş -2 Telsiz kanalı:
07.10.2014- Saat:19:28:35
5920: Merkez
Merkez: Dinlemede
5920: Bütün ekiplerim bu malum konu ile ilgili görevliler 1759 ... sokak ... önünde ... (Kavga) konusuna ekip gönderemedim. Başka bir ekipten faydalanabilir miyiz merkez
...
155-... Polis İmdat Telefonu Görüşmesi
07.10.2014- Saat:19:31:52-19:32:10
Bayan Şahıs: Ya [D.] pazaryerinde yine olaylar oluyoda
155 Görevlisi: Doğru Bornova [D.] pazaryeri doğru mu?
Bayan Şahıs: Evet büyük bir topluluk var korkuyoruz ya
155 Görevlisi: Tamam ... ileteyim ben
07.10.2014- Saat:19:35:19-19:35:40
Erkek Şahıs: Şey şuanda [D.de] eylem varda hani oraya bir takviye gönderebilir misiniz
155 Görevlisi: Tamam bilgimiz var yönlendirdik
Asayiş -2 Telsiz kanalı:
07.10.2014- Saat:19:38:30
Merkez: 5920
5920: Dinliyorum merkez
Merkez: Anlaşıldı ... Müdürümüzün emirleri, ... İstasyonlarımız önemle takip etsin. [M.] ve [D.] mahallesine kesinlikle resmi ekip göndermiyor efendim, ... Müdürümün emirleridir. Bu şekilde talip edelim.
5920: 5920 den 5910 bağlı resmi birimlerimiz [M.] ve [D.] mahallesine kesinlikle resmi ekip göndermiyoruz efendim. ... Müdürümüzün talimatları...
07.10.2014- Saat:19:38:35-18:39:30
155 Görevlisi: 155 Polis imdat
Erkek Şahıs: Yav çağırdık biz hala gelmediler mi
155 Görevlisi: Nasıl
Erkek Şahıs: Bu [D.] ... Niye gelmiyorsun
155 Görevlisi: Nereye gelmiyorsun
Erkek Şahıs: [D.de] eylem var eylem
155 Görevlisi: Nerde var eylem adres ver
25. Ağır Ceza Mahkemesi 20/6/2018 tarihinde S.D.nin müsnet suçlardan beraatine, R.A.nın 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet suçundan beraatine, M.K.E. ve K.A.nın kasten öldürme suçundan neticeten 18 yıl hapis cezası ile, R.A.nın ise müsnet suçtan 19 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...
Olay tarihinde Bornova Pazaryeri civarında IŞİD terör örgütünü protesto etmek amacıyla bir araya gelen şahısların emniyet görevlilerince dağılmaları istemesine rağmen dağılmayıp taş ve çeşitli cisimler atmak suretiyle etrafa zarar vermeleri üzerine mahalle sakinlerinin grubun saldırılarını bertaraf etmek amacıyla karşı saldırıya geçtikleri, sanık [R.A.] ve yanında kimliği tespit edilemeyen başka bir şahsın TOMA 10 olarak adlandırılan aracı 1513 sokaktan maktulün bulunduğu yerden görülecek şekilde çıkmasından hemen önce yapılan keşif ve bilirkişi raporunda gösterilen boş arsanın bulunduğu yerden maktulün bulunduğu yere doğru her ikisinin de pazaryeri güvenlik kamera kaydı saatine göre 20:00:34 ila 20:00:36 sıralarında ayrı ayrı ateş ettikleri, maktulün yere düştüğü, bu sırada maktulün bulunduğu yerden TOMA 10 isimli aracın görüldüğü sırada sanık [R.A.nın] suçta kullandığı tüfek ile TOMA 10 isimli aracın önünden maktulün bulunduğu tarafa doğru içinde bulunduğu grup ile birlikte gittiği sırada yine havaya doğru bir el ateş ettiği, sanıkların içinde bulunduğu grubun maktulün bulunduğu yere doğru taş atmaya devam ettikleri, ... maktulün yerde yattığını gören sanık [M.K.nin] yerde yaralı vaziyette yatan maktule dosya içerisinde bulunan güvenlik kamera kaydı saatine göre, 20:40:22 ila 20:40:28 sıralarında tekme ile vurduğu, yine etrafta bulunan şahısların sanığı engellemeye çalıştıkları, sanık [K.A.nın] elinde bulunan sopa ile yerde yatan maktule güvenlik kamera kaydı saatine göre, 20:40:28 ila 20:40:31 sıralarında vurduğu etrafta bulunan vatandaşlar tarafından engellendiği, sanık [S.D.nin] emanete kayıtlı kuru sıkı tabanca ile ortalığın sakinleşmesi için havaya ateş ettiği...
Sanık [S.D.nin] kasten öldürme suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de, sanıkta ele geçen tabancanın kuru sıkı tabanca olması maktulün av tüfeğinden çıkan metal parçasıyla vurulmuş olması olay günü diğer tüfeği kullanan şahsın sanık olduğunun kesin olarak tespit edilememiş olması nedeniyle üzerine atılı suçu işlediğine dair şüpheye dayalı iddiadan başka kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatına karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sanık [M.K.] savunmasında yerde yatan maktule tekme salladığını, tekmenin değip değmediğini bilmediğini, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiş ise de, maktulün av tüfeği ile vurulup yere düşmesinden sonra sanığın yerde yatan maktule tekme ile vurduğunun güvenlik kamera kayıtları ile tespit edilmiş olması maktulün otopsi raporuna göre ateşli silah yaralanması, yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması ile gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğünün anlaşılması karşısında sanığın savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Sanık [K.A.] savunmasında elinde bulunan sopayı fırlattığını, maktule değip değmediğini görmediğini, maktule kasten vurmadığını beyan etmiş ise de, maktulün av tüfeği ile vurulup yere düşmesinden ve sanık [M.K.] tarafından tekmelenmesinden sonra elinde bulunan sopa ile maktule vurduğunu güvenlik kamera kayıtlarıyla tespit edilmiş olması maktulün otopsi raporuna göre ateşli silah yaralanması, yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması ile gelişen komplikasyonlar sonucu öldüğünün anlaşılması karşısında sanığın savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Sanık [R.A.] savunmasında olay günü kendisine saldırı olduğunu, bu nedenle evden tüfeği alıp havaya doğru ateş ettiğini hiç kimseyi hedef almadığını beyan etmiş, Toma 10'dan alınan görüntülere göre havaya ateş ettiği sabit olmuş ise de, sanığın 1513 sokakta Toma 10 görünmeden önce yanında bulunan ve açık kimliği tespit edilmeyen başka bir şahıs ile birlikte boş arsadan pazar yeri güvenlik kamera kaydı saatine göre 20:00:34 ila 20:00:36 saatleri arasında birlikte yatay atış yaparak maktulü vurduklarının görülmesi, olaydan sonra yakalanmamak amacıyla tüfeği yok etmeye çalışmış olması, maktulün vurulmasından hemen sonra Toma 10 görüntülerinde elinde av tüfeğiyle görüntüsünün tespite edilmiş olması dikkate alındığında sanığın savunmasına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Katılanlar vekilleri güvenlik kamera kayıtlarının Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilerek yeniden rapor alınmasını talep etmişler ise de, mahkememizce güvenlik kamera kayıtlarının çözümüyle ilgili alınan bilirkişi raporunun yeterli olması, bilirkişi raporunun yapılan keşif ile mahkememizce denetlenmiş olması ve olay yeterince aydınlandığından Jandarma Kriminal Laboratuvarından rapor alınması ve katılan ile sanıklar müdafilerinin tüm tevsii tahkikat taleplerinin reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sanık [R.A.] savunmasında, karşı tarafın kendisine saldırıp darp ettiğini, kendisini korumaya çalıştığını beyan etmiş, sanık müdafisi eylemin yasal savunma ve tahrik kapsımda kaldığını beyan etmiş ise de, güvenlik kamera kayıtlarına göre sanığın darp edildiğine dair herhangi bir görüntünün bulunmaması, maktulün bulunduğu yer ile sanığın yanındaki meçhul şahıs ile ateş ettiği yer arasında yaklaşık 60 metre mesafe olması, maktulün sanığa yönelik herhangi bir eyleminin bulunduğunun kesin olarak tespit edilememiş olması, sanığın darp edildiğine dair adli bir rapor bulunmaması karşısında savunma ve beyanlara itibar edilmemiş, lehine yasal savunma ve tahrik hükümleri uygulanmamıştır.
Maktulün, sanık [R.A.] ve yanındaki meçhul şahıs tarafından ateşli silah ile vurulup yere düşmesinden sonra sanık [M.K.nin] tekmeyle, sanık [K.A.nın] sopa ile vurmuş olmaları nedeniyle maktulün ateşli silah yaralanması, yüz ve kafatası kemikleri kırığı ve omurilik kanaması sonucu meydana gelen komplikasyonların birleşmesiyle ölmesi, meydana getirilen yaralanmaların tek başına ölüme neden olmaması nedeniyle sanıklar [R.A.], [M.K.] ve [K.A.nın] olası kastla kasten öldürme suçundan cezalandırılmaları gerektiği kanaatine varılmıştır.
26. Karar, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 28/12/2018 tarihli kararıyla, sanıkların kasten öldürmeden cezalandırılmaları gerekirken olası kasıt hükümlerine göre cezalandırılmaları nedeniyle hükmün kısmen bozulmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
...Bornova Pazaryeri civarında IŞİD terör örgütünü protesto etmek ve gösteri yapmak amacıyla bir kalabalığın toplandığı ve maktulün de buradaki gösteri içerisinde yer aldığı, gösterinin yapıldığı mahallenin sakinleri olan sanıkların ise, o gösteriye karşı çıkmaları nedeniyle kendi grupları ile karşılık verdikleri kardeş olan sanıklar [R.] ve [K.] ile diğer sanık [M.nin], TCK 37/1 maddesi kapsamında baştan beri fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek eylem üzerinde ortak hakimiyet kurdukları, sanık [R.A.] ve yanında kimliği tespit edilemeyen başka bir şahsın TOMA 10 olarak adlandırılan aracın 1513 sokaktan maktulün bulunduğu yerden görülecek şekilde çıkmasından hemen önce, yapılan keşif ve bilirkişi raporunda gösterilen boş arsanın bulunduğu yerden maktulün bulunduğu yere doğru her ikisinin de pazaryeri güvenlik kamera kaydı saatine göre 20:00:34 ila 20:00:36 sıralarında birlikte yatay atış yaptıkları, vurulan maktulün yere düştüğü, bu sırada maktulün bulunduğu yerden TOMA 10 isimli aracın görüldüğü sırada sanık [R.A.nın] suçta kullandığı tüfek ile TOMA 10 isimli aracın önünden maktulün bulunduğu tarafa doğru içinde bulunduğu grup ile birlikte gittiği sırada yine havaya doğru bir el daha ateş ettiği, sanıkların içinde bulunduğu grubun maktulün bulunduğu yere doğru taş atmaya devam ettikleri, keşif sırasında dinlenen tanık [H.A.nın] maktulü uzaklaştırmak için yerde sürüklediği, ancak grubun saldırısını görünce keşifte dinlenen ve olay yerinde olan diğer tanıklarla birlikte olay yerinden ayrıldıkları, maktulün yerde yattığını gören sanık[M.K.nin] yerde yaralı vaziyette yatan maktule dosya içerisinde bulunan güvenlik kamera kaydı saatine göre, 20:40:22 ila 20:40:28 sıralarında tekme ile vurduğu yine sanık [K.A.nın] da elinde bulunan sopa ile yerde yatan maktule güvenlik kamera kaydı saatine göre, 20:40:28 ila 20:40:31 sıralarında vurduğu etrafta bulunan vatandaşlar tarafından sanıkların engellenmeye çalışıldıkları, sanık [S.D.nin] emanete kayıtlı kuru sıkı tabanca ile ortalığın sakinleşmesi için havaya ateş ettiği, maktulün yaralı vaziyette kaldırıldığı hastanede müdahalelere rağmen kurtarılamayarak alınan otopsi raporuna göre ateşli silah yaralanmasına bağlı yüz ve kafatası kemikleri kırığı, omurilik kanaması ile gelişen komplikasyonların birleşmesi sonucu öldüğünün anlaşıldığı olayda;
Sanık [R.nin] bulunduğu yerden maktulün içinde bulunduğu kalabalığa av tüfeği ile yaptığı yatay atışlar sonucu maktulün yada içinde bulunduğu kalabalıktan birinin isabet almasının mutlak ve kaçınılmaz olduğu, sanık [R.nin] bu durumu görmesine rağmen ateş ederek eyleminin sonucunu bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği ve doğrudan kastla hareket ettiği, baştan beri sanık [R.] ile fikir ve eylem birliği içerisinde aynı grupta hareket eden sanıklar [K. ve M.nin de] isabet alan ve yerde yatmakta olan maktule, tanıkların tüm engel olma isteklerine ve maktulü oradan çekerek götürme çabalarına rağmen olası kast tartışmasının tamamen dışında bilerek ve isteyerek tekme ve sopalarla vurmaya devam ettikleri ve aynı şekilde doğrudan kastla hareket ettikleri gözetilmeden, suç niteliğinde ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek sanıklar [R., K. ve M.nin] TCK'nun 37/1 maddesi delaletiyle 81/1 maddesi uyarınca cezalandırılmaları yerine, somut olayda uygulama yeri olmayan olası kast hükümlerinin tatbikiyle yazılı şekilde aynı yasanın 81/1,21/2 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilerek eksik cezalar tayin edildiği...
27. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/64 esasına kaydedilen yargılama derdesttir.
B. Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/86256 Sayılı Soruşturması
28. Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89312 sayılı soruşturması kapsamında başvurucu Bedrettin Kaceroğlu'nun Cumhuriyet savcısı tarafından alınan 26/11/2014 tarihli ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Ben 07/10/2014 tarihinde oğlum rahmetli [E.K.] ile birlikte İşid katliamı nedeniyle basın açıklaması yapmak üzere [D.] pazar yerinde bulunuyordum. Birden ortalık karıştı, mermi, gaz havada uçuşmalaya başladı. Bende etkilendim ve bir ara [E.] vuruldu diye ses duydum. Doğruca oraya yöneldiğimde oğlumu yerde sırt üstü yatar vaziyette olduğunu gördüm. Ancak yerde olduğu halde yine tekmelerle, sopalarla vurmaya devam ediyorlardı. Ben çocuğumu kurtarmak için çabalamama rağmen çocuğuma vuran kişilere engel olmak için tüm uğraşlarımı verdim. Ancak arada darp edildim. Bu kişilerin ben resmi giyimli olmasada polis olduklarını zannediyorum. Hatta kendileri biz polisiz dediler. Vatandaşlar oğlumu dövenlerden zorla aldılar..."
29. Öte yandan başvurucu Salih Kaceroğlu'nun vekili tarafından olayla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 9/10/2014 tarihli şikâyet dilekçesi üzerine 2014/86256 numaraya kayden soruşturma başlatılmıştır. Dilekçede, E.K.nın güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü ileri sürülmüş; bu nedenle soruşturmanın bizzat Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülmesi, delillerin jandarma görevlileri tarafından toplanması, bazı delillerin temin edilmesi gibi birtakım taleplerde bulunulmuştur.
30. Başvurucu Salih Kaceroğlu'nun Cumhuriyet savcısı tarafından alınan 9/10/2014 tarihli müşteki beyanının ilgili kısmı şöyledir:
"...09/10/2014 tarihli avukatların vermiş olduğu şikayet dilekçesini aynen tekrar ediyorum. Bu dilekçemde de belirttiğim gibi abim [E.K.] [D.]'de yapılan İşid Örgütünün Kobani zulmüne karşı yapılan oturma eylemi sırasında görevli polis memurlarının hedef gözeterek yapmış oldukları silahlı müdahale sonucu yaralanmıştır. ... Ben olay sırasında oradaydım. Biz gösteri yapılan alana girdiğimiz sırada tomanın önünde bulunan 7-8 tane polis memuru benim de içinde bulunduğum topluluğu hedef alarak silahla ateş etmeye başladılar. Biz panik halinde kaçarken abimin yere düştüğünü gördüm. Geri dönüp üzerine kapandım. Ona rağmen üzerime su, biber gazı sıktılar. Ayrıca joplarla vurdular. Polis memurlarından bir tanesi abimin kafasına tekme ve joplarla vuran diğer polis memurlarının kafasına vurun kalkmasın diye sesleniyordu. Aynı olayda babam da tekme ve joplarla vurularak yaralandı. Ben de aynı şekilde yaralandım. Abimi kurşunla vurarak beyin ölümüne neden olan, tekme ve joplarla abimi, babamı ve beni yaralayan polis memurlarından şikayetçiyim..."
31. TEM Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından tutulan 8/10/2014 tarihli Muhafaza Altına Alma Tutanağı'ndan, olayın gerçekleştiği D. pazar yerine ait kamera kayıtlarının temini amacıyla Belediyeye gidilerek Belediye teknik personeli huzurunda kamera görüntülerinin alındığı anlaşılmaktadır.
32. Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89312 sayılı soruşturması 26/12/2014 tarihinde 2014/86256 sayılı soruşturmayla birleştirilerek soruşturmaya 2014/86256 numaraya kayden devam edilmiştir.
33. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6/6/2016 tarihinde İzmir Valiliğinden (Valilik) E.K.nın ölümünde sorumluluğu bulunduğu iddia edilen güvenlik görevlileri hakkındaki taksirle öldürme iddiaları ile ilgili olarak 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi yönünde bir karar verilmesi talep edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı aynı zamanda ilgili makamlardan olay gününe ait kamera kayıtlarının da iletilmesini istemiştir.
34. Emniyet görevlileri hakkındaki taksirle öldürme iddiasına ilişkin olarak yürütülen ön soruşturmada 52 emniyet mensubunun beyanı alınmıştır. Beyanlarda benzer anlatımlar bulunduğundan ön inceleme raporunun önem arz ettiği değerlendirilen ilgili kısmı şöyledir:
... Polis Memuru [G.K.]... 'Bulunduğumuz yerde Çevik Kuvvet- TOMA- Terör- Güvenlik Şubeden gelen tahminen 50/ye yakın görevli ile beklemeye başladık... Grubun içerisinden yüzü maskeli ve yaşları küçük 30-40 kişilik bir grup çöp konteynırları devirerek yolu kapatmak istediler, bize yönelik taşlı ve havai fişekli saldırıya geçtiler... Bu sırada 2-3 sivil vatandaşın koşarak yanımıza geldiğini, kapalı Pazar yeri olarak bilinen yerde gösterici grupla mahalle sakinleri arasında, taşlı sopalı bir kavganın başladığı bilgisini verdiler. Gelen bu bilgi üzerine sorumlu amirimizin talimatıyla olayların devam ettiği söylenen yere doğru koşarak geçtik... grupların birbirine taş attıklarını görünce her iki grubun arasına girip tampon olmaya çalıştık... TOMA'nın arkasından görebildiğim kadarıyla iki şahsın bir şahsı ellerinden ve ayaklarından tutup 30-40 metre ilerimizde sokağa bıraktıklarının gördüm. ... Bu şahsın yanına kalabalık mahalleli grubun geldiğini görünce 6-7 kişi olarak o bölgeye yönlendik. ... şahsa saldırmaya çalışan mahalle sakinlerine müdahale ettik. Yerde yatan şahsa daha fazla zarar vermelerine engel olmaya çalıştık. ... Bu esnada yerde yatan şahsa yardım etmek isteyen iki görevlinin de atılan taş ve sopa ile başlarından yaralandığını gördüm. ... TOMA'ya verilen talimat ile bizim bulunduğumuz bu bölgeye su ile müdahale edildi...'
... Polis Memuru [E.G.]... '07/10/2014 tarihinde İzmir ili [D.] Mahallesinde Kobani olaylarını protesto etmek amacıyla çok sayıda vatandaş tarafından toplanılacağı bilgisi alındığından dolayı İzmir İl Emniyet Müdürlüğünden karma personel ile birlikte yaklaşık olarak 50 kişi saat 18.00, 19.00 sıralarında görev aldık. Hava kararmasına yakın [D.] Mahallesinde bulunan şu an ismini bilmediğim parkın bulunduğu alanda yüzleri maskeli, ellerinde sopa ve taş olan kalabalık bir grup oluşmaya başladı. Protesto eylemini yürüyerek yapmak istediklerini görünce Sorumlu Amir ve Müdürlerimiz grubun başındakilere yapacakları bu eylemin kanunsuz olduğunu, hava karardığından ve mahalle içerisinde yapılacak bu eylemin kendi can güvenlikleri acısından da olumsuz olabileceğini söyleyerek dağılmaları gerektiğini söylediler. Bu müzakereler en az 2-3 defa olmuştur. Ancak buna rağmen karanlıkta gördüğüm kadarıyla tahminen 500 kişinin üzerinde olan bu kalabalık ikazları dinlemeden slogan atarak çöp kutularını barikat yapıp ateş yakarak bizim üzerimize yürüyerek taşla saldırmaya başladılar. Bizim önüınüzde bulunan iki adet TOMA'nın su püskürtmesiyle ilk etapta geriye doğru bir kaçma olduysa da kısa süre de tekrar toplanıp üzerimize saldırmaya devam ettiler. TOMA'nın su sıkması sonucu kaçan bir grup ara sokaklara dağılmıştı. Ancak büyük çoğunluk bizim karşımızda taş ve sopa atmaya devam ediyordu. Yaklaşık olarak yarım saat sonra bizim su sıkarak dağıtmış olduğumuz gruptan ayrılan bazı şahısların Pazar yerinin bulunduğu mahallede [ü.] olarak bilinen bazı şahısların evlerini bastıkları ve burada aralarında çatışma olduğu şeklinde vatandaşlar tarafından bize söylendi. Bunun üzerine mevcut kuvvetin bir kısmını başımızda bulunan sorumlu Müdürümüz olayın olduğu yere gönderdi. Ben de bu gönderilen tahmini 20 kişilik grubun içerisinde Pazar yerinin bulunduğu sokaklara gittik. Kobani grubunun mahalleyi bastığını öğrenen mahalle sakinleri yoğun miktarda bulundukları kahvehaneden çıkarak kendi mahallelerini savunmaya başladıklarını öğrendik. Biz olay yerine gittiğimiz anda birden kendimizi iki grubun arasında bulduk. Her iki taraftan da üzerimize taş yağmaya başladı aynı anda silah sesine benzer sesler duyuluyordu. Ancak Kobani eylemi için orada bulunan ve mahalleyi basan gruptan daha fazla silah sesi geliyordu. Mahalle içerisinde bulunan boş binalardan üzerimize taş daha fazla geliyordu. Elinde silah bulunan ve havaya ateş ederken gördüğüm bir kişiyi görmemize rağmen kalabalık içerisinden almamız mümkün olmadı. Kalabalıktan ve karanlıktan faydalanarak grubun içerisinde kayboldu.
Bizle beraber olay yerine gelen TOMA'nın su sıkması sonucu grupların dağılmasıyla yolun ortasında bir şahsın yerde hareketsiz olarak yattığını gördük. TOMA'nın su sıkmasıyla dağılan grup hemen birkaç saniye içerisinde tekrar yerde yatan şahsın üzerine taş-sopa ve tekme ile tekrar saldırmaya başladılar, biz yaklaşık olarak 5-6 görevli yerde yatan şahsı korumak için yanına koştuk. TOMA'nın yardımıyla bu şahsı korumaya aldık. Hatta TOMA grubu dağıtmak amacıyla sıktığı suyun altında bizde ıslandık kalabalık gruptan gelen taşlardan bir arkadaşımız yaralandı. TOMA'nın ve bizim müdahalemizde yerde yatan şahsı koruma altına almıştık, ancak şahıs yerde hareketsiz olarak yatıyordu, bulunduğu yerde yoğun bir kan mevcuttu. İçimizden bazı arkadaşlar ambulans için telefonla gerekli yerleri aradılar. Bu esnada halen taş ile bize ve yerdeki şahsa saldın devaın ediyordu. Aynı anda iki gruba birbirlerine taşla saldırıyordu. Biz şahsı koruma altına alır almaz hemen yanımıza bir beyaz panelvan tipi araç geldi şahsın yakınları olduğunu söyleyerek alıp hastaneye götürdüler. Daha sonra olay yerine gelen takviye kuvvetler ile birlikte biz iki grubu ayırdık, dağılmalarını sağladık, olay anında grubun çok fazla kalabalık ve saldırgan olduğundan dolayı herhangi bir şahıs tarafımızdan alındığını hatırlamıyorum. Ancak daha sonradan duyduğuma göre yerde yatan şahsın ateşli silahla yaralayıp ölümüne sebep olan birkaç kişinin alındığını öğrendim. ... yerde yatan şahsın ise hayatımızı ortaya koyarak üzerine kalkan olmak suretiyle ve sopalardan koruyarak görevimizi yaptık. Saldırgan grupla birlikte hareket ettiğimiz, yerde şahsı korumadığımız iddialarını da kesinlikle kabul etmiyorum. TOMA kalabalık grubu dağıtmak için su sıktığında su biz görevlilere de geldi, ben TOMA'nın hedef gözeterek kasıtlı olarak belli şahıslara su sıktığını düşünmüyorum. Hatta TOMA su sıkarak yerde yatan şahsa saldıran şahısları dağıtmasaydı biz yerde yatan [E.K.yı] o kalabalık gruptan 5-6 görevliyle alamazdık' şeklinde beyan etmiştir.
...2. Sınıf Emniyet Müdürü [E.Ö.] ... ' 07/10/2014 tarihinde ilimizde Kobani olaylarını protesto etmek amacıyla yapılacak eylemlerden dolayı [D.] Mahallesindeki tedbirlerden sorumlu idim. Olay günü saat: 18.00'den itibaren tedbirler alınmaya başlandı. Tedbirler çerçevesinde... yaklaşık 50 kişilik personel ve 1 TOMA aracı görev almıştı. Saat: 18.50 sıralarında [D.] Kapalı Pazar yeri yakınında bulunan 1660 Sokak ile 1521 Sokak kesişimin de gruplar toplanmaya başladı. 19.15 sıralarında 100 kişilik olan grup saat: 20.00'ye doğru 200-300 kişi oldu. Bu grup 1521 sokak üzerinden yolu kapatarak yürüyüşe geçti ... Grup içerisinde yüzleri kapalı ellerinde taş ve sopalar olan şahıslar vardı. Bunun üzerine TOMA aracında bulunan ses sisteminden, grubun duyacagı şekilde yaptıkları eylemin kanunsuz olduğu, yürümek istedikleri güzergahın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü güzergahı olmadığı, ... bulunduklan yerde basın açıklaması yaparak dağılmaları gerektiği, aksi takdirde müdahale edeceğimiz yönünde talimatım üzerine defalarca anons ve ikazlarda bulunuldu. Bu sırada grup içerisinden bazı şahıslar tarafından bulunduğumuz istikamete doğru taşlar atılıyordu. Saat:20.00 sıralarında grup içerisinde yer alan ve parti yöneticisi olduğunu söyleyen birkaç kişi benim ... bulunduğu[m] yere gelerek, Kobani de yaşanan çatışmaları protesto etmek amacıyla yürüyüş yapmak istediklerini ve ... Mahallesinde bulunan Pazar yerine kadar yürüyerek burada basın açıklaması yapacaklarını söylemeleri üzerine, tarafımdan havanın karardığı ve yapacakları eylemin 2911 Sayılı Kanuna göre suç oluşturacağı ve buna kesinlikle müsaade edilmeyeceği, ayrıca grup içerisinde yüzleri kapalı ve ellerinde taş, sopa ve havai fişek olan şahıslar olduğu, grup içerisindeki bazı şahların daha polisin yanına gelirken taş atmaya başladıkları, bundan dolayı bulundukları yerde şayet basın açıklaması yapmak istiyorlarsa, bunu yapıp bir an önce dağılmaları gerektiği aksi takdirde tarafımızdan grubun dağıtılacağı, ... sonrasında oturmaya eylemine başlamışlar ve kalkarak olay tutanağında da belirttiğimiz üzere çeşitli sloganlar atmışlardır. Daha sonra tekrar ... grubun yürüyüş yapmadan dağılmayacaklarını, yürüyüşe izin vermemizi belirtmişler, ancak yapılacak bu kanunsuz yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceği tekrar kendilerine kesin bir dille iletilmiştir. Şahıslar grup içerisine geri dönerken grubun içerisinde yer alan yüzleri kapalı bazı şahıslar tarafından çevrede bulunan çöp konteynırları yol üzerine devrilerek barikat oluşturulmaya başlanmış ve grup içerisinden biz polislerin bulunduğu istikamete doğru taş ve havai fişekler yağmur gibi yağmaya başlamıştır. Bunun üzerine tekrar anonslar edilerek şahıslar ikaz edilmiş ve müdahaleye TOMA aracından su sıkmak suretiyle başlanmıştır. Taşlı saldırının devam etmesi üzerine gaz ile müdahalede bulunulmuş ve grup içerisindeki şahıslar 1521 sokaktan geriye ara sokaklara doğru kaçışmışlar, bulunduğumuz yere doğru taşlarla saldırmaya devam ederken bir taraftan da gruptan kopan bazı şahıslar [D.] kapalı Pazar yeri istikametine doğru kaçışmışlardır. Daha sonra haber merkezinin anonsu üzerine [D.] Pazar yeri istikametine kaçan şahısların burada bulunan ve kendilerini ikaz eden mahalle sakinlerine de taşlı ve sopalı saldırıda bulundukları bildirilmiştir. Bunun üzerine yanıma aldığım bir kısım... personeliyle birlikte [D.] Kapalı Pazar yerine doğru hızlıca hareket edilmiş, bu arada Pazar yeri istikametinden 5-6 el silah seslerinin geldiği, hem haber merkezi tarafından bildirilmiş hem de tarafımızdan duyulmuştur. Kapalı Pazar yerine yaklaştığımızda iki grup arasında taşlı sopalı kavganın olduğu görülmüş, biz polislerin geldiğini gören ve kanunsuz eylemi başlatarak görevlilere taş ile saldıran grup taş atarak 1660 sokak istikametine doğru kaçmaya başlamış, taş atan bu gruba müdahale edilerek uzaklaştırıldığı sırada mahalle sakinlerinin bulunduğu Pazar yerindeki grup içerisinden bir şahsın sürüklenerek yola doğru taşındığı ve asfalt yola bırakıldıktan sonra şahısların kaçtığı görülmüş, bu arada asfalta bırakılan şahsın hareketsiz yattığı ... çevresinde bulunan mahalle sakinlerinden oluşan kalabalık bir grubun bu şahsı sopa, tekme ve yumruklarla darp ettiği görülmesi üzerine hemen şahsın yanına gidilerek bizzat tarafımdan şahıs bacaklarımın arasına alınarak olabilecek tüm saldırılara karşı korumaya çalışılmış, ... yanımdaki kuvvetlerle her iki grubun arasına girilerek ilk önce yaralı şahsa saldıran mahalleli uzaklaştırılmaya çalışılmış, saldırıların devam etmesi üzerine TOMA aracına bizzat tarafımdan anons edilerek, benim ve yaralının bulunduğu yere doğru su sıkılarak müdahale edilmesi talimatı verilmiştir. Bu müdahaleden dolayı çevredeki kalabalık kaçmış benim ve yanımda bulunan tüm görevlilerin bu müdahale sonunda üzerimizdeki tüm kıyafetler TOMA'dan sıkılan su ile tamamen ıslanmıştır. Yerde yatan şahsın hastaneye götürülmesi için 112 acil servis numarası benim tarafimdan da defalarca aranmış ancak numarayı· düşürmek mümkün olmamıştır. Bu arada kaçan şahıslar tarafından mahalle sakinlerine tekrar saldırı yapılmış ... bu esnada... Polis Memuru ile ... bir Komiser Yardımcısı yaralamıştır. Olay yerine ambulans gelmemesi üzerine yaralanın yakınları olduğunu düşündüğümüz kişilerce yaralı şahıs ... minibüs ile hastaneye götürülmüştür. Yaralı personelimizde kendi ekip araçlarımızla hastaneye gönderilmiştir. ...'
...Polis Memuru [H.T.]'... kameramın arkasında bahse konu yerde ... görevliydim. Olay günü birden bire biz başka sokakta iken gelişen ve koşarak bahse konu yere intikal ettiğimizde zaten kimin karşı grup kimin diğer grup olduğunu tasnif etmemiz mümkün değildi, ... Bana atfedilen 'silah sesi geldikten sonra tüm kameraların yönünü bir anda değiştirip kameraların hiç alakası olmayan boş yerleri çektiği; ...' konusu ile ilgili olarak da; yaklaşık 10 yılın üzerinde teknik olarak teşkilat içeresinde bir çok olayda kamera çekimi yapan birisi olarak söylemeliyim ki bu tip durumlarda kamera çeken personel belli bir kadraj ve görüntü kapasitesine sahiptir. Şöyle ki; vizörden olayın geliştiği yeri çekerken başka bir yere konsantre olmanız ya da kendi güvenliğinizi korumanız oldukça zayıftır. Böyle bir durumda silah seslerinin, linç tehlikesi geçirme olasılığının ve işinizi yapma çabası düşünüldüğüne ... doğal olarak silah seslerinin gürültülü ve ani patlama şiddetinden dolayı belki istem dışı küçük kamera hareketleri olmuş olabilir...'
İNCELEME VE TAHLİL
07.10.2014 günü [D.] mahallesinde meydana gelen olayın meydana geliş şekli aynı gün tutulan olay tutanağında özet olarak; '... IŞİD örgütü ve PKK/KCK terör örgütünün Suriye yapılanması olan PYD/YPG güçleri arasında Kobani bölgesinde yaşanan çatışmaların yoğunlaşması ve çatışmalarda çok sayıda YPG mensubunun öldüğünün öğrenilmesi üzerine IŞİD örgütünün Kobani'yi ele geçirmek için şehir merkezine girmesini protesto etmek aınacıyla DBP ve HDP organizesinde müzahir kitlenin katılımıyla 07.10.2014 günü saat 18.50 sıralarında [D.] kapalı pazar yeri yakınlarında toplanmaya başlayan sayıları 200 kişiye ulaşan grup 1521 Sokak üzerinden yolu trafiğe kapatarak yürüyüşe geçmiş, grup içerisinde yüzleri kapalı ellerinde taş sopa ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu görülmesi üzerine defalarca anons ile ikazda bulunulmuş, grup içerisinde bulunan bazı şahıslar tarafından polislere ve araçlarını taş atılmış, grup içerisinde yer alan ve parti yöneticisi olduğunu söyleyen bazı şahıslar ile beraberindekilere sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı [E.Ö.] tarafından bulundukları yerin toplantı ve gösteri yürüyüşü güzergahı olmadığı, havanın karardığı, saat itibariyle yürüyüş yapılamayacağı, yolu araç trafiğine kapattıkları, grup içerisinde yüzleri kapalı ellerinde taş sopa ve havai fişekler bulunan şahıslar olduğu, basın açıklamasını bulundukları yerde yaparak dağılmalarını, aksi takdirde müdahale edileceği söylenmiş, grup yaklaşık iki dakika oturma eylemine başlamış, daha sonra terör örgütü lehinde sloganlar atmış, grup içerisinde yüzleri kapalı bazı şahıslar tarafından üç adet çöp konteyneri yola devrilerek barikat oluşturulmuş, TOMA aracından anons ile ikazlar yapılmış, grubun içerisinden polislere ve araçlara taş ve havai fişekler atılması üzerine TOMA araçlarından su ve gaz ile müdahale edilmiş, bazı şahıslar 1521 Sokak üzerinde geriye doğru ve [D.] pazaryerine doğru kaçmış, kaçan şahısların pazar yeri çevresinde oturan ... mahalle sakinleri ile grup arasında kavga başlamış, grubun mahallelinin evlerine ve araçlarına taş ve sopalarla saldırmaya başlamaları, mahalle sakinlerinin de karşılık vermesi üzerine karşıt görüşlü iki grup arasında kavga ve saldırı daha da büyümüş, [D.] kapalı pazar yeri çevresinde iki grubun kavga ettiği, her iki gruptan da yaralılar olduğu öğrenilmesi üzerine 1 TOMA aracı, beraberinde Çevik Kuvvet ve sivil personel hızlı bir şekilde [D.] Kapalı pazar yerinde birbirlerine taş ve sopalarla saldıran iki grubun olduğu yere gitmiş, gruplara yaklaşıldığı sırada gruplar içerisinden karşılıklı 5-6 el silah sesi duyulmuş, polislerin geldiğini gören kanunsuz eylemi başlatan grup taş atarak kaçmaya başlamış, taş atan bu gruba müdahale edilirken mahalle sakinlerinin bulunduğu grup içerisinde sokağa ilk girildiğinde fark edilemeyen yaralı bir şahsın yolun ortasına sürüklendiği, 15 kişilik grubun bu şahsı sopa tekme ve yumrukla darp etmeye devam ettiği görülmesi üzerine yaralı şahsın darp edilmemesi için şahıslar uzaklaştırılmaya çalışılırken TOMA aracından su sıkmak suretiyle müdahale edilmiş, olay yerine 112 ambulans çağırılmış, yerde hareketsiz yatan yaralı şahıs olabilecek saldırılara karşı korunmaya çalışılmış, yaralı şahıs ile darp etmeye çalışan mahalleli arasına çevik kuvvet personeli sokularak tampon bölge oluşturulmuş, yaralı şahsın yakınları olan 3-4 kişi yerde yatan yaralı şahsın yanına gelerek mahalleliye saldırmış, ambulansın olay yerine gelmemesi üzerine ... minibus yerde hareketsiz bir şekilde yatan ve başında kanlar bulunan [E.K.yi] alarak hastaneye götürmüş, kanunsuz eylemi başlatan müzahir kitle ile mahalle sakinleri arasında taşlı saldırıların devam etmesi üzerine bölgeye takviye çevik kuvvet ve personel talep edilmiş, bir şahsın kuru sıkı tabanca ile 2 el havaya ateş ederek kalabağın içerisinde mahalleye kaçtığı görülmüş ancak şahıs yakalanamamış, sokak içerisinden polislere taş ve havai fişek ile saldırılması yolu çöp konteynırları ile kapatarak barikat kurma çalışmları devam etmiş, saat 23:00 sıralarında müzahir kitleye mensup grubun tamamen dağılması üzerine Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğüne bağlı ekiplerce olay yeri incelemesi yapılmış, ... yapılan müzakere ve müdahaleler esnasında Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürülüğü görevlilerince gerekli kamera kayıtları yapılmıştır. ... ' şeklinde belirtilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan ifadeler, dosya içeriğindeki tüm evraklar, olay yerindeki TOMA'ların yapmış olduğu video çekimleri, Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürlüğünce kaydı yapılan video görüntüleri incelendiğinde, 07.10.2014 tarihinde Bornova ilçesi [D.] Mahallesi Pazar yeri ve çevresinde Kobani olaylarını protesto etmek için toplanan grubun, yapmış oldukları bu kanunsuz eylemi sonlandırabilmek amacıyla aşırı güç ve silah kullandıklarını gösteren olay anındaki kamera görüntüleri ve somut emareler olmadığı, polisin olayları sonlandırabilmek için sağduyulu, soğukkanlı ve her iki gruba da aynı şekilde orantılı güç kullandığı anlaşılmıştır.
Polislerin olay yerinde silah kullandıklarını, polisin silahından çıkan mermi ile [E.K.nın] vurulduğu iddiasını, [E.K.nın] yakınlarından başka ifadelerinde söz eden, bu iddiayı destekleyen başkaca hiç bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Olaylarla ilgili video CD çözüm tutanakları ve olaylarla ilgili video CD'lerinde hiçbir polisin elinde silah görüntüsü bulunmamaktadır...
Bahse konu olay yerindeki tedbirlerden sorumlu 2. Sınıf Emniyet Müdürü [E.Ö.nün] olaylar başlamadan önce grubun liderleri ile görüşmeler yaptığı, yapılan eylemin kanunsuz olduğunu defalarca söyleyip TOMA megafonu ile ikaz anonsları yapıldığı, grubun ikazlara uymayıp taş ve sopalarla saldırmaları üzerine müdahalenin başladığı, ara sokaklardan kaçan grubun içinde bulunan [E.K.nın] cinsi ve kim tarafından kullanıldığı tespit edilemeyen bir silahla vurulup yere düştükten sonra mahalleli grup tarafından darp edilmeye başlandığı, olayların başladığı yerden farklı olan bu olay yerinde iki grup arasında kavga olduğunu telsiz anonslarından öğrenen 2. Sınıf Emniyet Müdürü [E.Ö.nün] yanındaki personel ile o noktaya intikal ettiği, yerde yatan [E.K.nın] başındaki kalabalığı uzaklaştırmaya çalıştıkları, kendisinin de içinde bulunmasına rağmen TOMA'nın tazyikli su sıkmasını emrederek zorla uzaklaştırdığı, orada bulunan tüm görevlilerinde tamamen ıslandığı, [E.K.yı] korumaya çalışırken olağanüstü çaba sarf edildiği, hiçbir personelin silah kullanmadığı ifadelerden ve izlenen video görüntülerinden anlaşılmakta olup, iddia edildiği gibi polisin karşıt grupla hareket ederek [E.K.yı] darp ettiği, darp edenlere müdahale etmediği, onlarla birlikte hareket ettiği iddialarıyla da ilgili delil niteliğinde bilgi, belge ve görüntüler bulunmamaktadır. Olaylar sırasında karşılıklı iki grubunda aşırı saldırgan davranışlar sergilediğinden anında gözaltına alma çalışmalarının mümkün olmadığı, ancak olaylar kontrol altına alındıktan sonra C. Savcısının talimatlarıyla iz, delil ve şüpheliler ile ilgili çalışmalara başlandığı, gözaltına alma, evlerde aramalar, toplanan silahlar ile ilgili kriminal çalışmalar, video görüntülerinin farklı görevliler tarafından izlenerek detaylı olarak şüphelilerin araştırılması ve gözaltına alma, evlerde aramalar, toplanan silahlar ile ilgili kriminal çalışmalar, video görüntülerinin farklı görevliler tarafından izlenerek detaylı olarak şüphelilerin araştırılması ve tespiti çalışmalarının yapıldığı belgelerden anlaşılmıştır. Olaylar sırasında ve sonrasında delillerin saklanması, taraf tutma, görevi savsaklama gibi emareler, ambulans çağırılmadığı ve çağırmak isteyenlere engel olunduğu iddiasını destekleyen her hangi bir bilgi ve belge tespit edilmemiştir....
... 07.10.2014 tarihinde [D.] mahallesinde gerçekleştirilen protesto eylemi sırasında silahla açılan ateş sonucunda vurularak yaralanan ve 19.10.2014 tarihinde hayatını kaybeden [E.K.nın] ölüm olayı ile ilgili olarak, sorumluluğu bulunan güvenlik görevlileri hakkında 'Taksirle Adam Öldürme' iddiasıyla ilgili olarak, soruşturma dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu meydana gelen olaylarda emniyet personelinin kusurunun olmadığı kanaati ile söz konusu iddianın sübuta ermediği değerlendirildiğinden, adı geçenler hakkında SORUŞTURMA İZNİ VERİLMEMESİNE..."
35. Yapılan inceleme neticesinde Valilik tarafından 31/8/2016 tarihinde soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir.
36. Valiliğin kararına karşı başvurucular tarafından yapılan itiraz, İzmir Bölge İdare Mahkemesinin 29/11/2016 tarihli kararıyla oyçokluğuyla reddedilmiştir.
37. Ret kararı, başvuruculara 16/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucular 16/1/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
38. UYAP üzerinde yapılan incelemeden Valiliğin soruşturma izni verilmemesine dair kararına Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilmeyerek taksirle öldürme suçundan kolluk görevlileri hakkında 14/12/2016 tarihinde inceleme yapılmasına yer olmadığına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
39. İlgili hukuk için bkz. İbrahim Tosun ve diğerleri, B. No: 2016/7869, 10/12/2019, §§ 32, 40.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
40. Mahkemenin 15/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
41. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun oldukları anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü
42. Başvurucular; yakınlarını silahla vuran şahsın dâhil olduğu, protestoculara saldıran silahlı gruba güvenlik güçleri tarafından müdahale edilmediğini, polislerin saldırı anında geri çekildiğini, telsiz kayıtlarında iki grubun kavga ettiği alana ekip gönderilmeyeceğine dair talimatın olduğunu, olay sonrası saldırganların gözaltına alınmadığını, silahlarına el konmadığını, yakınları yaralandıktan sonra da linç edilirken olay yerinde bulunan sivil/resmî güvenlik güçlerinin buna engel olmadığını, saldıran grubun sivil polislerin yanında hareket edip saldırıda bulunduğunu, sivil polislerce diğer grubun protestoculara saldırmasına göz yumulduğunu, yakınlarını kurtarmaya çalışırken kendilerine TOMA tarafından tazyikli kimyasal su sıkıldığını, bu durumun yakınlarının tıbbi müdahaleye erişimini geciktirmesinin yanı sıra boğucu etkisi nedeniyle yaralının durumunu daha da ağırlaştırdığını, ambulans çağırılmadığını, tüm bu engeller nedeniyle yakınlarının ivedilikle tıbbi müdahale alamadığını, hastaneye geç götürülebildiğini, Kobani protestocularına saldırı düzenleneceğine dair sosyal medyada birçok haber olduğunu, dolayısıyla güvenlik güçlerince yaşam hakkına yönelik açık ve yakın tehditten haberdar olunduğu hâlde yeterli önlem alınmadığını, güvenlik güçlerinin olayda ihmalden başlayıp kasta varan sorumlulukları olduğunu, yaşam hakkının kamu makamlarının yaşamı koruma yükümlüğüne dair pozitif yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia etmektedir.
43. Ayrıca başvurucular kamera kayıtları gibi bazı delillerin güvenlik güçlerince karartıldığını, 4483 sayılı Kanun kapsamında soruşturma iznine tabi olmayan iddialar hakkındaki soruşturmada Savcılık tarafından soruşturma izni istendiğini, polis müfettişlerince yapılan ön incelemeye dayalı soruşturmanın bağımsız ve tarafsız yürütülmediğini ve deliller toplanmadan güvenlik güçleri hakkında soruşturma izni verilmediğini, kamera kaydının incelenmediğini, görev listesi, telsiz kayıtları, 112 Acil Servis kayıtları ve istihbarat raporlarının temin edilmediğini, soruşturma izni verilmemesine karşı yapılan itirazı inceleyen Bölge İdare Mahkemesinin kararının gerekçesiz olduğunu, tüm bu nedenlerden olayın etkili soruşturulmadığını belirterek yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne dair pozitif yükümlülük ile birlikte diğer birçok anayasal hakkın ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
44. Bakanlık yaşamı koruma yükümlüğünün ihlal edildiği iddiasına dair görüşünde, başvurucuların yakınının DAEŞ terör örgütünü protesto etmek amacıyla yasa dışı olarak toplanan kalabalığın içinde yer aldığı esnada gösteri yapılan yerde ikamet eden karşıt görüşlü kişilerin gösterici gruba karşılık vermesi üzerine çıkan olaylarda vurularak hayatını kaybettiği, güvenlik güçlerinin başvurucuların yakınının hayatına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunu bilmesi ya da bilmesini gerektiren bir durumun olmadığını belirtmiştir. Bakanlık, olayda kamu görevlilerinin ileri sürülen sorumluluğunun kasıtlı bir davranışla veya ihmal suretiyle gerçekleştiğinin tespitinin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğunu ifade ettikten sonra olaylar başlamadan eylemin kanunsuz olduğu yönünde göstericilerin polis tarafından uyarıldığı, olayların sona ermesi için güvenlik güçlerinin makul ölçüler çerçevesinde ve kendilerine verilen yükümlülükler kapsamında önlemler aldığı değerlendirilmiştir.
45. Bakanlık etkili soruşturma yükümlüğünün ihlal edildiği iddiasına dair görüşünde ise olayın faillerinin tespiti amacıyla yürütülen bir soruşturmanın yanı sıra 4483 sayılı Kanun'un öngörmüş olduğu usul kapsamında yürütülen olaylarla ilgileri olduğu iddia edilen kamu görevlileri yönünden kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararları ile sonuçlanan diğer bir soruşturmanın ve olaya ilişkin derdest bir tam yargı davasının bulunduğunu belirtmiştir. İlk soruşturmada şahsın ölümüne neden olduğu tespit edilen kişilerin mahkûm edildiğine, diğer soruşturmada ise Cumhuriyet Savcılığı tarafından olay anına ilişkin görüntülerin ve olay yerinde toplanacak delilin Savcılığa gönderilmesinin istendiğine, ayrıca istenen soruşturma izni hususunda bir karar verilmek üzere ön incelemede kapsamlı ve detaylı bir araştırma yürütüldüğüne değinmiştir. Yaşamı korumada kolluk görevlilerinin ihmali olduğu iddialarına ilişkin etkili bir soruşturma yürütüldüğünü de ifade etmiştir.
46. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru dilekçesinde ifade ettikleri hususları yinelemiş; ayrıca Bakanlığın gerçek ve yakın tehlikenin varlığını bilmesi ya da bilmesini gerektiren bir durum olmadığı kanaatinin olay ile bağdaşmadığını, 155 hattına yoğun bilgi ve talep akışı olmasına rağmen -vatandaş tarafından ısrarla aranmalarına ve adres verilmesine, yaralılar olduğu söylenmesine rağmen- olay yerine ekip gönderilmediğini, hiç bir güvenlik önlemi alınmadığını, olayların nereye varacağının ortada olduğu olayda insan davranışlarının öngörülemezliğinden söz edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
2. Değerlendirme
47. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, yaşama, ...hakkına sahiptir."
48. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
49. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
50. Başvurucular her ne kadar güvenlik güçlerinin olayda ihmalden başlayıp kasta varan sorumlulukları olduğunu belirtmişseler de öz olarak kamu görevlisi olmayan kişilerin kasıtlı eylemleri sonucu meydana gelen ölümde kamu makamlarının önleyici idari tedbirleri almadıklarını iddia etmektedir. Dolayısıyla başvuru formundaki iddiaların dile getiriliş biçimi ve iddiaların bütünü dikkate alındığında başvurucuların iddialarının özünü yakınlarının ölümünde gerekli önlemleri almayan güvenlik güçlerinin ihmali olduğu, yakınlarının yaşamının korunmadığı ve olayın etkili olarak soruşturulmadığı hususunun oluşturduğu değerlendirilmiştir. Bu sebeple başvurucuların diğer haklarla bağlantılı olarak da ileri sürdüğü iddialarının bir bütün olarak Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının koruma yükümlülüğü kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
51. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda başvurucular; müteveffanın eşi, babası, kardeşi ve çocuğudur. Bu nedenle başvuruda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
52. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurucuların yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
53. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete negatif yükümlülükler yanında pozitif yükümlülükler de yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).
54. Pozitif yükümlülükler kapsamında devletin yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını kamu görevlilerinin, diğer bireylerin ve hatta kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma ödevi vardır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 51). Devlet, öncelikle yaşam hakkına yönelen tehdit ve risklere karşı caydırıcı ve koruyucu yasal düzenlemeler yapmalı; bununla da yetinmeyerek gerekli idari tedbirleri almalıdır. Bu ödev ayrıca bireyin yaşamını her türlü tehlike, tehdit ve şiddetten koruma yükümlülüğünü de içerir (İpek Deniz ve diğerleri, B. No: 2013/1595, 21/4/2016, § 149).
55. Devletin sorumluluğunu gerektirebilecek şartlar altında can kaybının gerçekleştiği durumlarda kamu makamlarının Anayasa'nın 17. maddesi gereğince öncelikle yetkileri dâhilinde tüm imkânları kullanarak yaşam hakkına yönelen tehdit ve risklere karşı etkili yasal ve idari tedbirleri oluşturmaları gerektiği ifade edilmelidir. Bu kapsamda anılan yasal ve idari tedbirler, yaşam hakkına yönelik ihlalleri durdurmayı ve gerektiğinde faillerin cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Bu yükümlülük, yaşam hakkının tehlikeye girebileceği her durum bakımından geçerlidir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 52).
56. Öte yandan yaşam hakkının gerektirdiği pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi kapsamında alınacak tedbirlerin belirlenmesi idari ve yargısal makamların takdirinde olan bir husustur. Hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması adına pek çok yöntem benimsenebilir ve mevzuatta düzenlenmiş herhangi bir tedbirin yerine getirilmesinde başarısız olunsa bile pozitif yükümlülükler diğer bir tedbirle yerine getirilebilir (Bilal Turan ve diğerleri, B. No: 2013/2075, 4/12/2013, § 59).
57. Bir kişinin yaşamına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin bulunduğunun kamu makamlarınca bilindiği ya da bilinmesi gerektiği durumlarda, makul ölçüler çerçevesinde kamu makamlarının bu tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlem alması gerekir. Ancak özellikle insan davranışlarının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlem veya yürütülecek faaliyet tercihi dikkate alındığında pozitif yükümlülük kamu makamları üzerinde aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanamaz (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 53).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
58. Başvurucuların iddiaları ve olayın koşulları bir bütün olarak değerlendirildiğinde somut başvurudaki yaşam hakkının koruma yükümlülüğüne ilişkin iddialar bakımından olayın koşulları ve gelişimi konusunda değerlendirme yapılabilmesine imkân verecek seviyede bir ceza soruşturması yürütülmesinin gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Bu noktada somut başvurudaki iddialar yönünden, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından inceleme yapılmasına yer olmadığı kararı ile sonuçlanan soruşturma (2014/86256 numaralı) ile E.K.nın ölümü ile sonuçlanan saldırıyı gerçekleştiren üçüncü kişiler hakkındaki ceza soruşturmasının (2014/89429 numaralı) bir bütün olarak incelenmesi gerekmektedir.
59. Başvuru dosyasının incelenmesi neticesinde, yukarıda değinilen her iki soruşturma bir bütün olarak ele alındığında soruşturmaların, başvurucuların iddialarının konusunu oluşturan olayın gerçekleşme koşullarını Anayasa Mahkemesinin değerlendirme yapmasına olanak verecek derecede ortaya koyduğu ve adli mercilerce meselenin Anayasa Mahkemesinin tüm koşullarıyla birlikte değerlendirme yapabilmesine olanak verecek şeklide değerlendirildiği sonucuna varılmıştır.
60. Bu bağlamda öncelikle ifade etmek gerekir ki, güvenlik güçlerine gelen istihbaratın Kobani'de yaşanan çatışmaları protesto etmek amacıyla bir siyasi partinin organizesiyle bir kısım vatandaşın 7/10/2014 günü saat 19.00'dan itibaren İzmir'in çeşitli ilçelerinde kitlesel eylemlerin gerçekleştirileceğine, bu eylemler sırasında bir terör örgütünün gençlik yapılanması mensupları tarafından güvenlik güçlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik havai fişek, ses bombası, molotofkokteyli atma ve taşlı, sopalı saldırı gibi eylemlerin gerçekleştirilebileceğine yönelik olduğu anlaşılmıştır (bkz. § 17). Saldırı ihtimali güvenlik güçlerine yönelik olup E.K.nın hayatına yönelik gerçek ve yakın bir tehdidin/riskin varlığına yahut olaya karışan iki grup arasında kavga gerçekleşeceğine dair bir istihbarat bulunduğuna ilişkin bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.
61. Öte yandan her ne kadar başvurucular tarafından olay öncesinde protestoculara, karşı görüşlü gruplar tarafından saldırılması yönünde sosyal medyadan organizasyon yapıldığı belirtilmişse de bu iddialarını destekleyecek bir belge Anayasa Mahkemesine sunulmamış; başvuru dosyası kapsamında da bu yönde bir veriye rastlanmamıştır.
62. Başvurucuların yakınının da katılmış olduğu protesto eylemi nedeniyle güvenlik güçlerinin olay yeri ve çevresinde önceden birtakım tedbirler aldığı anlaşılmaktadır. Şüphesiz alınan tedbirler kamu düzeninin bozulmamasına yönelik olduğu kadar göstericilerin güvenliğini de temine yönelik olmalıdır. Nitekim güvenlik güçleri tarafından protestoculara yaptıkları gösterinin kanunsuz olduğu ve dağılmaları gerektiği yönünde defalarca uyarıda bulunulmuştur.
63. Başvurucuların yakını olayın gerçekleştiği mahallede oturmamaktadır. Kobani'deki çatışmaları protesto etme çağrısı kapsamında olay yerine gelmiş, protestoya katılmıştır. E.K.nın kendisine saldıran şahıslarla önceye dayalı bir husumeti de bulunmamaktadır. Protestocular güvenlik güçleri tarafından birçok kez dağılmaları yönünde ikaz edildiği hâlde protestocuların dağılmayarak güvenlik güçlerine saldırması üzerine çıkan çatışmada protestoculara tazyikli su ve gaz ile müdahale edilmiştir. Bu müdahale sonrasında ara sokaklara kaçan bir grup protestocu ile mahalle sakinleri arasında kavga başlamıştır. Başvuru dosyasına yansıdığına göre bu kavganın başlama nedeni protestocu grubun mahalledekilerin evlerine saldırıp taş atmasıdır.
64. Başvurucuların yakını E.K. da protestocuların arka sokaklara kaçması sonucu ani biçimde başlayan kavganın taraflarından olan gruplardan birine dâhildir ve kavga sırasında üçüncü kişilerce ateşli silahla vurulmuştur.
65. 7/10/2014 tarihinde gerçekleşen olay sonrası başvurucuların Cumhuriyet Başsavcılığına sundukları 9/10/2014 tarihli şikâyet dilekçesi ve 9/10/2014 ve 26/11/2014 tarihli müşteki beyanlarında (bkz. §§ 28-30) iddialarının yakınlarının ilk aşamada güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
66. Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin olarak resen ve derhâl soruşturma başlatılmış; ölüm olayın faillerinin tespiti için olay görüntülerini içeren CD'lerin incelenmesi, çeşitli kriminal raporların temin edilmesi, keşif gibi birçok adli işlem gerçekleştirilmiş; failler tespit edilmiş, Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan yargılamada başvurucuların yakınının kamu görevlileri tarafından değil üçüncü kişiler tarafından öldürüldüğü tespitiyle henüz kesinleşmemiş olsa da faillerin mahkûmiyetlerine karar verilmiştir (bkz. § 25).
67. Dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı üzere başvurucuların ilk aşamada yakınlarının güvenlik güçlerince öldürüldüğüne yönelik iddiaları soruşturma sürecinin devamında yakınlarının yaşamının kasten korunmadığına ilişkin, bireysel başvuruya da konu edilen iddialara evrilmiştir. Bu noktada Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olayda sorumluluğu bulunduğu iddia edilen güvenlik güçleri hakkında soruşturma izni talep edilmesi üzerine yürütülen ön incelemede soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir.
68. Türkiye genelinde ve olayın gerçekleştiği İzmir'in birçok yerinde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen protestolar nedeniyle güvenlik güçlerinin teşkilat imkânları ölçüsünde önceden birtakım güvenlik tedbirleri almış oldukları, 6-7 Ekim olayları olarak adlandırılan şiddet eylemlerine (Gülser Yıldırım (2), § 26) katılan E.K.nın protestoculara güvenlik güçlerince müdahale edilmesi sırasında bir kısım protestocunun arka sokaklara kaçması sonucu mahalle sakinleriyle aralarında gelişen ani kavga sırasında vurulması sonucu öldüğü, E.K.nın yaralandığını anladıkları anda olay yerinde bulunan güvenlik güçlerinin E.K.yı korumak amacıyla müdahalede bulundukları, hatta bir kısım güvenlik görevlisinin de yaralandığı, dolayısıyla güvenlik güçlerinin yaralıyı koruma çabasının dosyaya yansıdığı değerlendirilmiştir.
69. Tüm bu değerlendirmelerin yanı sıra güvenlik güçlerince olaya müdahale için takviye kuvvet çağırıldığı, kavga çıktığı ihbarına rağmen olay yerine ekip gönderilmemesi talimatı verilerek karşı grubun saldırılarına göz yumulduğu iddiasına ilişkin olarak idare tarafından sunulan ve bu tip şiddet olaylarına resmî ekip gönderilmeyerek sivil görevlilerle müdahale edildiğine yönelik savunmanın aksine itibar etmeyi gerektirecek bir veriye başvuru dosyası içeriğinde rastlanmadığı hususları ve ölüm olayının faillerinin tespiti amacıyla yürütülen kapsamlı soruşturmada temin edilen -Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/89429 sayılı soruşturma ve devamındaki yargılamadaki- deliller ile güvenlik güçleri hakkında yürütülen detaylı ön inceleme kapsamındaki bilgiler ışığında barışçıl olmadığı açık olan söz konusu protesto eylemine katılarak kendisini tehlikeli bir duruma sokan E.K.nın ölümüyle sonuçlanan olayda güvenlik güçlerinin gerekli ve yeterli önlem aldığı kanaatine varılmıştır.
70. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
C. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
71. Başvurucular, güvenlik güçlerince önlem alınmadığı için yakınlarının can güvenliğinin sağlanamayarak yaşam hakkı ihlaline sebep olunması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile ifade hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
72. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16).
73. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, ifade özgürlüğünün özel bir biçimi olduğundan (Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 34) ifade özgürlüğü açısından ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek duyulmamıştır.
74. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 46. maddesine göre Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulması için başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamusal eylem veya işlemden başvurucunun kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, §§ 42, 45).
75. Somut olayda başvurucuların iddialarını dile getiriş biçiminden toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılan ve gerçekleşen saldırı sonucu ölen yakınları bakımından bu iddiayı ileri sürdükleri, kendileri bakımından herhangi bir iddia ileri sürmeyip genel ve soyut ifadeler kullandıkları anlaşılmaktadır.
76. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Hükmün Denetlenmesini Talep Etme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
77. Başvurucular, Savcılık tarafından verilen inceleme yapılmasına yer olmadığına dair kararın kesin olması nedeniyle hükmün denetlenmesini talep etme haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
78. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir.
79. Anayasa Mahkemesi, somut norm denetiminde verdiği 27/12/2018 tarihli ve E.2018/71, K.2018/118 sayılı kararıyla hükmün denetlenmesini talep etme hakkının Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ile güvence altına alındığına hükmetmiştir.
80. Anılan kararda, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ülkemizin de taraf olduğu ek 7 No.lu Protokol’ünün 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesiyle ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet ve cezaların denetlenmesini talep etme hakkının güvenceye bağlandığı ve yine ülkemizin taraf olduğu Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14. maddesinin (5) numaralı fıkrasında da “Bir suçtan hüküm giyen herkes, mahkumiyet ve cezanın yasalara uygun olarak daha yüksek bir yargı organınca yeniden incelenmesi hakkına sahip olacaktır.” biçiminde benzer bir kurala yer verildiği hatırlatılmıştır.
81. Suç isnadına bağlı yargılamalarda mahkûmiyet veya ceza hükmünün denetlenmesi sadece aleyhine hüküm verilen kişi tarafından talep edilebilmekte olup -mağdur, katılan veya suçtan zarar gören gibi- suç isnadı altında bulunmayan kişilerin hükmün denetlenmesini talep etme hakkı bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle suç isnadına bağlı yargılamalarda mağdur, katılan ve suçtan zarar gören kişiler hükmün denetlenmesini talep etme hakkının süjesi değildir.
82. Somut olayda başvurucular, suç isnadı altında bulunan kişi statüsünde olmadığından başvuruya konu iddia hükmün denetlenmesini talep etme hakkının kapsamına girmemektedir. Bu sebeple hükmün denetlenmesini talep etme hakkına yönelik ihlal iddialarının incelenmesi, Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi dışındadır.
83. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
B. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Hükmün denetlenmesini talep etme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.