TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SERHAT SOYSALAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/16903)
|
|
Karar Tarihi: 27/2/2020
|
R.G. Tarih ve Sayı: 9/4/2020 - 31094
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Cafiye Ece YALIM
|
Başvurucu
|
:
|
Serhat SOYSALAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Çiğdem DAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, alkollü olarak araç kullanma iddiasıyla aleyhe
uygulanan idari yaptırım kararına itirazların gerekçesiz olarak reddedilmesi
nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Eskişehir Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü
tarafından yapılan kontrollerde 0,76 promil alkollü olarak araç kullandığının
tespit edildiği iddiasıyla 844 TL idari para cezası ile cezalandırılmış ve
başvurucunun ehliyetine altı ay süreyle el konulmuştur.
9. Başvurucu, trafik ekiplerince alkolmetre ile yapılan ölçümden
51 dakika sonra Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesinden (Devlet Hastanesi)
kanında alkol bulunmadığını belirten bir rapor almıştır.
10. Başvurucu; olay gecesi çalıştığı işyerinden gece
vardiyasından çıktığını, alkollü olmasının mümkün olmadığını, alkol test
cihazının kalibrasyonunun hatalı olduğunu, hatalı bir cihaz ile ölçüm
yapıldığını iddia etmiştir. Başvurucu; trafik ekiplerince ehliyetinin alınması
nedeniyle aracını olay yerinde bırakarak kendi imkânları ile Devlet Hastanesine
başvurduğunu, Hastanedeki sıra ve yoğunluğa rağmen kan testi yaptırabildiğini,
51 dakika sonra verilen raporda alkolsüz olduğunun tespit edildiğini belirterek
idari yaptırım kararına karşı itirazda bulunmuştur.
11. Başvurucunun itirazı Eskişehir 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin
(Hâkimlik) 28/11/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir. İtirazın reddi
kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... İdari para cezası karar tutanağı,
sürücü belgesi geri alma tutanağı, itiraz dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm
dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Bursa Yolu 12. Km de yapılan
kontrolde itiraz eden Serhat Soysalan'ın 0,76 promil Alkollü olduğu, bu şekilde
araç kullandığının tespit edildiği, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu'nun 48/5 maddesi 1. kez ihlalden idari para cezası verilerek sürücü
belgesine 6 ay süre ile geçici olarak el konulma işlemlerinin hukuka uygun
olduğu anlaşıldığından başvurunun reddine karar verilmiştir..."
12. Başvurucu, Hâkimliğin vermiş olduğu itirazın reddi kararına
itiraz etmiştir.
13. Başvurucunun itirazını değerlendiren Eskişehir 1. Sulh Ceza
Hâkimliği de 27/12/2016 tarihli kararı ile ret kararına itirazı reddetmiş,
idari yaptırım kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...tüm dosya kapsamı incelendiğinde
Eskişehir 2. Sulh Ceza Hakimliğinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön
bulunmadığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir..."
14. Başvurucu 10/1/2017 tarihinde nihai karardan haberdar
olduğunu beyan etmiştir.
15. Başvurucu 9/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 24/5/2013 tarihli 6487 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile
değişik 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılıKarayolları Trafik Kanunu’nun "Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi
altında araç sürme yasağı" kenar başlıklı 48. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"...Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri
almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri
yasaktır.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp
kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik
cihazlar kullanılır.
...
Yapılan tespit sonucunda, 0.50 promilin
üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili
bir suç oluştursa bile, 700 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü
belgesi altı ay süreyle geri alınır..."
17. Yargıtay Onikinci Ceza Dairesinin 24/12/2019 tarihli ve
E.2019/5794 K.2019/12223 sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir:
"...incelenen dosyada; olay gecesi aracı
ile seyir halinde iken durdurulan sanığın saat 23:35'te alkolmetre ile yapılan
ölçümde 1,00 promil alkollü olduğu, savunmasında yaklaşık yarım saattir araç
kullanmakta olduğunu beyan ettiği ve yerleşik Adli Tıp uygulamalarında kişiden
kişiye farklılık göstermekle birlikte alkol oranının her saat ortalama 15
promil azaldığı kabul edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde 1,00
promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanığın, güvenli
sürüş yeteneğini kaybettiği ve dolayısıyla atılı suçtan mahkumiyetine karar
verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraatine karar
verilmesi.."
18. Yargıtay Onikinci Ceza Dairesinin 14/1/2020 tarihli ve
E.2019/2639 K.2020/451 sayılı ilamının ilgili kısımları şöyledir:
"..Dosya içeriğine göre olay günü,
sanığın idaresindeki otomobille, meskun mahalde, gündüz vakti, tek yönlü parke
kaplama yolda seyri sırasında, T şeklindeki kavşağa geldiğinde geçiş önceliğine
uymayarak aracının ön sağ kısmıyla, gidiş yönüne doğru sağdan gelen motorlu
bisikletin ön sol kısmına çarptığı, sanığın asli kusurlu şekilde bir kişinin
basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği ve
Adli Tıp uygulamalarına göre kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte
alkol oranının her saat ortalama 0,15 promil azaldığının kabul edildiği gözetildiğinde
sanığın olaydan yaklaşık 30 dakika sonra yapılan alkol muayenesine göre 95
promil alkollü olduğu gözetildiğinde sanığın kaza anında güvenli sürüş
yeteneğini ortadan kaldıracak şekilde 100 promil üstünde alkollü olarak araç
kullandığı tespit edildiği olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde
gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan
kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kusur durumuna ve
lehe olan hükümlerin uygulanması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddi
ile hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA..."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 27/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, idari yaptırım kararına itirazlarının gerekçe
gösterilmeksizin reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
22. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü
kararları gerekçeli olarak yazılır”
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
24. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine
ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde de
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli
karar hakkının da dâhil olduğunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi birçok
kararında vurgulamıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul
edilmesi gerekir (Abdullah Topçu,
B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
25. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği, anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
26. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip
incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen
yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
27. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
28. Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan
mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla
kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, § 57).
29. Bir davada tarafların -hukuk düzenince- hangi nedenle haklı
veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri için usulüne uygun
şekilde oluşturulmuş, hükmün içerik ve kapsamı ile bu hükme varılırken
mahkemenin neleri dikkate aldığı ya da almadığını gösteren, ifadeleri özenle
seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna
uyumlu hüküm fıkralarının bulunması gerekçeli
karar hakkı yönünden zorunludur (Sencer
Başat ve diğerleri, § 38).
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
30. Somut olayda başvurucu, aleyhine düzenlenen idari yaptırım
kararına itiraz etmiş; alkol test cihazının hatalı ölçüm yaptığını, Devlet
Hastanesinden alınan raporda alkolsüz olduğunun tespit edildiğini, polisler
tarafından kullanılan ölçüm cihazının hatalı olduğunu iddia etmiş; Hâkimlikçe
bu iddiaları ile ilgili değerlendirme yapılmadan itirazın reddine karar verildiğini belirtmiştir.
31. Hâkimlikçe 20/10/2016 tarihinde tensip tutanağı düzenlenerek
ilgili kurumdan idari para cezasına dayanak teşkil eden bilgi ve belgeler
istenmiş, itiraz incelemesinin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
Hâkimlik itiraz incelemesinde idari para cezası tutanağı, sürücü belgesi geri
alma tutanağı, itiraz dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamını
değerlendirdiğini, itiraza konu idari para cezasının ve sürücü belgesine
elkoyma işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek başvurucunun itirazını reddetmiştir.
İtirazın reddi kararında idari yaptırım kararının hukuka uygun olduğunun
belirtilmesi ile yetinilmiş, başkaca bir gerekçeye yer verilmemiştir.
32. Hâkimliğin itirazın reddi kararının gerekçesinde
-başvurucunun tüm iddialarını gerekçelendirmek zorunda olmamakla birlikte-
başvurucunun itirazına temel teşkil eden, sonuca etkili olabilecek iddiası
hakkında değerlendirme yapmayarak bunu yanıtsız bırakması verilen kararda
yeterli gerekçenin bulunduğunun kabul edilmemesi sonucunu doğuracaktır. Kanun yolu
merciinin de esasa dair bir değerlendirme yapmadığı, başvurucunun itirazının
reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün
olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiği sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
34. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki delillerin hatalı
değerlendirildiğine ve hakkaniyete aykırı şekilde karar verildiğine dair diğer
şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
35. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1)Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
36. Başvurucu, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
37. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875,
7/6/2018). kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan
kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer
bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin
sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi
ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir
(Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B.No: 2016/12506, 7/11/2019).
38. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
39. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda Anayasa
Mahkemesi, 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü'nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi
uyarınca, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder.
Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı
olarak, ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve
bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle
Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama
kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı
olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda
herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir karar
kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek
devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine
getirmektir. (Mehmet Doğan, §§
58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2),
§§ 57-59, 66, 67).
40. İncelenen başvuruda Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen
adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından
kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
41. Bu durumda gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına
göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda
yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini
ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere
uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin
yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 2. Sulh Ceza Hâkimliğine (2016/4364
D.İş) gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
42. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat
talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
43. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harçtan ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.257,50 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 2. Sulh
Ceza Hâkimliğine (2016/4364 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
E. Tazminata ilişkin talebin REDDİNE,
F. 257,50 TL harçtan ve 3.000 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.257,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
27/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.