logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hüseyin Yıldırım [1.B.], B. No: 2017/18386, 27/2/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜSEYİN YILDIRIM BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/18386)

 

Karar Tarihi: 27/2/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Yusuf Enes KAYA

Başvurucu

:

Hüseyin YILDIRIM

Vekili

:

Av. Erkam YILDIRIM

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; tutukluluğun makul süreyi aşması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması, yakalama ve tutuklama dolayısı ile suçlamaların bildirilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 29/3/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler

8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde bir askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl süresi 19/7/2018 tarihinde yeniden uzatılmayarak son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca -aralarında Yüksek Mahkeme üyelerinin de bulunduğu- üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51, 350).

B. Başvurucuya İlişkin Süreç

10. Başvurucu, Yargıtay üyesi olarak görev yaparken 24/8/2016 tarihinde meslekten ihraç edilmiştir.

11. Darbe teşebbüsü sonrası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında başvurucu 20/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.

12. Başvurucu, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılan sorgusunun ardından 21/7/2016 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır. Tutuklama kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Şüpheli Hüseyin Yıldırım'ın üzerine atılı bulunan Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren dosya kapsamında somut delillerin bulunması, yakın ve somut bir tehdidin halen devam ediyor olması, şüphelinin kaçma ve delilleri karartma ihtimallerinin bulunduğu, bu nedenlerle adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağından, şüphelinin Hakimliğimizin yetkisiz ve görevsiz olduğuna dair talebini şüpheliye isnat edilen suçun ağır cezayı gerektiren suç üstü hallerinden olması nedeniyle CMK'nın 2/1-j, 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 46/1 son cümlesi, 2575 Sayılı Danıştay Kanunu'nun 82. Fıkrası, 2802 sayılı HSYK Kanunu'nun 38/9 maddesi gereği reddi ile CMK'nın 100. Maddesi ile ilgili düzenlemeler ile AİHS 5. Maddesindeki tutuklama şartları kapsamında, isnat olunan suç ile orantılı olarak tedbir kapsamında şüphelinin CMK'nın 101. Maddeleri uyarınca tutuklanmasına [karar verildi].”

13. Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği 3/2/2017 tarihinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir.

14. Başvurucunun bu karara yaptığı itirazı inceleyen Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimliği "tutuklama kararının kaldırılmasını gerektirecek dosya içerisine yeni bir delil ibraz edilmediği, Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği'nin tutukluluk halinin devamına ilişkin verilen kararda belirtilen gerekçelerin usul ve yasaya uygun olduğu kararda herhangi bir isabetsizlik görülmediği" gerekçesiyle 6/3/2017 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

15. Başvurucu 29/3/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

16. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği 26/4/2017 tarihinde yüz altmış şüpheli ile birlikte başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Tutukluluğun devamı kararında "Atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, henüz tahkikatın sonuçlanmamış olması, tutuklama sebeplerinin devam etmesi, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların CMK'nın 100. maddesi ve ilgili düzenlemeler ile AİHS 5. madde kapsamında tutuklama nedenlerinin bulunması, verilen tutuklama kararının ölçülü oluşu ve adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı" gerekçelerine dayanılmıştır.

17. Başvurucunun bu karara yaptığı itirazı inceleyen Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği"tutuklama tarihinden sonra şüpheli lehine gelişen bir durumun olmadığı, şüphelinin üzerine atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, tahkikatın sonuçlanmamış olması, delillerin karartılması ihtimalinin mevcudiyeti, tutuklama sebeplerinin devam etmesi, kuvvetli suç şüphesi dikkate alınarak CMK'nın 100. maddesi ve ilgili düzenlemeler ile AİHS 5. Madde kapsamında tutuklama nedenlerinin bulunması, verilen tutuklama kararının ölçülü oluşu ve adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı" gerekçesiyle 16/5/2016 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.

18. Soruşturma aşamasında başvurucunun tutukluluk durumu gerek itiraz üzerine gerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine süresi içinde incelenerek tutukluluğun devamına karar verilmiş, başvurucunun tutukluluğun devamı kararlarına yaptığı itirazlar da reddedilmiştir.

19. 6/7/2017 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/111129 sayılı soruşturması kapsamında eski Yargıtay üyesi olan başvurucu hakkında kamu davası açılması için 17/4/2017 690 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesiyle değişik 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 46. maddesi uyarınca fezleke düzenlenerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Bu aşamadan sonra başvurucunun tutukluluk incelemesi Yargıtay ilgili ceza dairesi tarafından yapılmıştır.

20. 15/12/2017 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının E.2017/258 sayılı soruşturması kapsamında başvurucu hakkında silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan kamu davası açılmıştır. Söz konusu iddianamede FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında alınan tanık (bir kısmı gizli tanık) beyanları (başvurucunun FETÖ/PDY üyesi olduğu yönündeki), ByLock isimli programda başkalarının yaptığı ancak başvurucu ile ilgili olan yazışmalar, sivil imamlarla yurt dışına giriş çıkış yaptığı iddiasına ilişkin giriş çıkış kayıtları delil olarak gösterilmiştir. İddianamede başvurucuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulunulmuştur:

"Şüpheli Hüseyin Yıldırım'ın, öğrencilik döneminden itibaren dahil olduğu terör örgütü içerisindeki faaliyetlerini hakimlik mesleği süresince de sürdürdüğü, Adalet Bakanlığında Tetkik Hakimi olarak çalıştığı sırada diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgüt toplantılarına katılarak, örgütün finansman kaynaklarından olan himmet paralarını topladığı, örgüte ait evlerde kalan hakim adayları ile hakimlik sınavına hazırlananlara motivasyon katmak amacıyla B.E.den toplantılarına katılmasını istediği, kendisinin katıldığı toplantılarda örgüt üyelerinin gizlilik içerisinde hareket etmeleri, amaç ve faaliyetlerini saklamaları hususunda talimatlar verdiği, terör örgütünün Adalet Bakanlığında güçlenmesi için bir çok örgüt mensubunun atanması konusunda faaliyetlerde bulunduğu, terör örgütleri ile mücadele konusunda hazırlanan yasa tasarılarının kanunlaşmaması için diğer örgüt mensupları ile birlikte kulis faaliyetleri yaptığı, Adalet Akademisi Başkanı olduğu dönemde terör örgütü lideri Fetullah Gülen ile bizzat görüştüğü, bu kuruma örgüt mensubu olan bir çok hakimin alınmasını sağlayarak, kurum bünyesinde örgüte sempati veya yeni üyeler kazandırılması amacıyla yemekli organizasyonlar veya geziler düzenlediği, 2010 yılı HSYK seçimleri için aday belirlenmesi hususunda bizzat aktif görev üstlenerek, N.Ö. ve H.S. gibi kişilerin aday olmasını sağladığı, seçim öncesinde de örgüte mensubiyeti bulunan adaylara oy verilmesi yolunda çalışmalar yürüttüğü, terör örgütü mensuplarının 2010 yılında HSYK'da çoğunluğu ele geçirmelerini müteakiben, örgüt liderinin talimatı ile örgüt üyelerinin kendi aralarında yaptıkları toplantılar sonucunda Yargıtay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimlerin belirlendiği toplantılarda HSYK üyesi olmamasına rağmen seçici olarak yer aldığı, sonraki süreçte yüksek yargıya üye seçimlerinde de belirleyici olarak toplantılara katıldığı, Yargıtay üyesi olduktan sonra Yargıtay'da divan üyelerinin ve dairelerde görev alacak Yargıtay üyeleri ve başkanlarının belirlenmesinde örgüt adına aktif görev alarak faaliyetlerini gizlilik içerisinde sürdürdüğü, bu çalışmalardan endişe duyan kişilerin kendisine yönelttiği eleştiriler ve çözüm önerileri üzerine bu durumun kendilerinin deşifre olması anlamına geleceğini belirterek karşı çıktığı, 2014 yılında yapılan HSYK seçimleri için örgüt mensubu eski Yargıtay üyesi D.A.nın evinde yapılan toplantıda yine eski Yargıtay üyesi İ.D. Gaziantep'e giderek, orada bu yapıya müzahir HSYK üye adayları lehine çalışma yapması konusunda emir verdiği, örgütün sivil imamlarından M.O. ile 10.07.2014 ve 22.07.2014 tarihlerinde Sefa Bey Caddesi Yalova Belediye Binası adresinde ortak baz hareketliliği bulunacak biçimde bir araya geldiği, örgütün sivil imamları arasında yer alan S.A., Ö.U., H.D. ve K.D. ile değişik tarihlerde İstanbul Hava Limanından yurt dışına çıkış veya giriş yaptığı, örgüt üyelerinin kendi aralarında yaptıkları kriptolu haberleşme yöntemi olan ByLock görüşmelerinde şüphelinin oğlu ile ilgili istemlerinin yerine getirilmesi konusunda yazışmalar bulunduğu, FFTÖ/PDY silahlı terör örgütünün bazı ifadelerde yedi, bazı ifadelerde dokuz kişiden oluştuğu belirtilen yargı yapılanmasının üst konseyinde görev alarak, önemli mevkileri işgal edecek yargı mensuplarının atanması veya örgütçe önemli olduğu değerlendirilen konularda alınacak kararlarla ilgili olarak yargı imamı olduğu bilinen (Kartal) kod adlı İ.Ş. de dahil olduğu heyet şeklinde çalışan bu birimin taktiksel beyin takımından olduğu, örgütün mahrem yerler olarak vasıflandırdığı kurumlardan olan yargıya sızmasında etkin olmasında rol aldığı, şüphelinin örgüt adına bağımsız olarak talimat verme ve tasarrufta bulunma konusunda yetkili olduğu hususları bir bütün olarak dikkate alındığında FETÖ/PDY terör örgütünün deşifre olmasını engellemek, örgüt mensupları hakkında yapılan soruşturmaların sonuçsuz kalmasını sağlamak, örgüt faaliyetlerinin belli bir disiplin içinde istikrarlı bir şekilde devamı için diğer örgüt yöneticileriyle birlikte fikir ve eylem birliği içinde hareket etmek suretiyle hiyerarşik yapıya dahil olduğu, sıkı bir disiplinle, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği, haiz olduğu görev ve sorumluluk alanları ile emir ve talimat verme noktasındaki yetkileri gözetildiğinde, FETÖ/PDY isimli silahlı terör örgütünün hücre yapılanmasında, görev yaptığı Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Adalet Akademisinde özel göreve haiz yönetici sıfatında olduğu sonucuna ulaşılmıştır."

21. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 20/12/2017 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve kovuşturma aşaması başlamıştır.

22. Başvurucunun Yargıtay 9. Ceza Dairesinde (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) yargılandığı davada 10/1/2018 tarihli tensip incelemesinde başvurucunun tutukluluk durumu değerlendirilmiş ve "Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçuna ilişkin tanık beyanları, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre; sanığın atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunduğu, örgütün yöneticilik ve üyeliği suçunun faili pek çok kimsenin halen kaçak olduğu, işlenen suçlara dair delillerin toplanmaya devam edilmekte olduğu hususları dikkate alındığında sanığın kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphesi bulunduğu, müsnet suçun CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan katalog suçlardan olduğu, suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda gösterilen ceza miktarları dikkate alındığında verilen tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğu, bu aşamada hükmedilecek adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı, tutuklanmasından sonra sanığın hukuki durumunda herhangi bir değişiklik de bulunmadığı" gerekçesiyle tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

23. Yargıtay 9. Ceza Dairesi tensip incelemesinde çok sayıda kurum ve kuruluşa müzekkere yazılmasına karar vermiştir. Bu bağlamda başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu belirtilen banka, finans, dernek, vakıf ve eğitim kurumu gibi özel kurum ve kuruluşlarla bağlantısının olup olmadığı, FETÖ tarafından kullanıldığı tespit edilen özel haberleşme programı olan ByLock veya benzer bir iletişim sistemi kullanıp kullanmadığı ve FETÖ/PDY ile irtibatına ilişkin -dosyadaki tanık beyanları dışında- başka bir ihbar, şikâyet, şüpheli, sanık veya tanık beyanı bulunup bulunmadığı hususları ilgili yerlerden sorulmuştur.

24. Kovuşturma sürecinde 26/12/2017, 7/2/2018, 7/3/2018, 27/4/2018, 25/5/2018, 25/6/2018 tarihlerinde Mahkeme aşağıdaki gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir:

"Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçuna ilişkin tanık beyanları, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre; sanığın atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunduğu, örgütün yöneticilik ve üyeliği suçunun faili pek çok kimsenin halen kaçak olduğu, işlenen suçlara dair delillerin toplanmaya devam edilmekte olduğu hususları dikkate alındığında sanığın kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphesi bulunduğu, müsnet suçun CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan katalog suçlardan olduğu, suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda gösterilen ceza miktarları dikkate alındığında verilen tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğu, bu aşamada hükmedilecek adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı, tutuklanmasından sonra sanığın hukuki durumunda herhangi bir değişiklik de bulunmadığı anlaşıldığından, mütalaya uygun olarak, CMK'nın 100 ve müteakip maddeleri uyarınca, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan tutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

25. 15/8/2018, 10/9/2018, 15/10/2018, 13/11/2018, 26/12/2018, 24/1/2019, 26/3/2019, 29/4/2019, 30/5/2019, 25/6/2019 tarihlerinde yapılan incelemelerde ise aşağıdaki gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir:

"Sanık Hüseyin YILDIRIM'ın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçunu işlemiş olabileceğine ilişkin tanık beyanları gibi delillerin bulunması, atılı suç için öngörülen ceza miktarı, atılı suçun CMK'nın 100/3. maddesinde belirtilen suçlardan olması, sanığın iddia edilen örgüt bağlantısı ve sanığın yöneticisi olduğu iddia edilen örgütün mensuplarının önemli bir kısmının yasal ya da yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmış olmaları, bazılarının kaçarken yakalanmış olmaları nedeniyle sanığın da kaçma ihtimalinin bulunması birlikte değerlendirildiğinde tutuklama şartlarının devam ettiği, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı kanaatine varılması nedeniyle CMK'nın 100 ve müteakip maddeleri gereğince tutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

26. Mahkemece 28/3/2018 tarihinde yapılan ilk duruşmada başvurucunun savunması alınmıştır. Mahkeme anılan duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve yüklenen eylemin CMK'nın 100/3. maddesinde belirtilen suçlardan olması, suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda gösterilen ceza miktarları dikkate alındığında verilen tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğu, bu aşamada hükmedilecek adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı kanaatine varılması nedenleriyle tahliyeye ilişkin taleplerin reddi ile tutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

27. Mahkeme 24/7/2018 tarihli ikinci duruşmada tanıkların dinlenmesi için talimat yazılmasına, başvurucunun isminin geçtiği ByLock mesaj içeriklerinin istenmesine, yazılan müzekkerelerin akıbetinin sorulmasına karar vermiştir. Mahkeme, bu duruşmada başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve yüklenen eylemin CMK'nın 100/3. maddesinde belirtilen suçlardan olması, suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda gösterilen ceza miktarları dikkate alındığında verilen tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğu, bu aşamada hükmedilecek adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı kanaatine varılması nedenleriyle tahliyeye ilişkin taleplerin reddi ile tutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

28. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 17/9/2018, 16/12/2018, 27/2/2019, 7/5/2019, 4/7/2019, 30/9/2019, 22/10/2019, 13/11/2019, 28/11/2019 tarihli duruşmalarda bir kısım tanığı dinlemiş; sair eksik hususların ikmali için gereğinin yapılmasına ve duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçunu işlemiş olabileceğine ilişkin tanık beyanları gibi delillerin bulunması, atılı suç için öngörülen ceza miktarı, atılı suçun CMK'nın 100/3. maddesinde belirtilen suçlardan olması, sanığın iddia edilen örgüt bağlantısı ve sanığın yöneticisi olduğu iddia edilen örgütün mensuplarının önemli bir kısmının yasal ya da yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmış olmaları, bazılarının kaçarken yakalanmış olmaları nedeniyle sanığın da kaçma ihtimalinin bulunması birlikte değerlendirildiğinde tutuklama şartlarının devam ettiği, adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı kanaatine varılması nedeniyle tahliyeye ilişkin talebin reddi ile tutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

29. Başvurucunun tutukluluğun devamı kararlarına yaptığı itirazlar da benzer gerekçelerle reddedilmiştir.

30. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 15/1/2020 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütünün yöneticisi olma suçundan 17 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

31. Bu karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla devam etmektedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

32. İlgili hukuk için bkz. Salih Sönmez, B. No: 2016/25431, 28/11/2018, §§ 33-56.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

33. Mahkemenin 27/2/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

34. Başvurucu; tahliye taleplerinin kabul edilmediğini, tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçeden yoksun olduğunu, bu kararlarda tutuklama nedenlerinin somut olgulara dayalı olarak açıklanmadığını, gözaltı kararından sonra kendi isteği ile teslim olduğunu, kaçma şüphesinin olmadığını, kendisi yönünden bir kişiselleştirme yapılmadığını ve adli kontrolün yetersiz kalma nedenlerinin gösterilmediğini, tutukluluğa yönelik itirazlarının da gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, dolayısıyla somut hiçbir neden gösterilmeden matbu gerekçelerle sürdürülen tutukluluğun makul süreyi aştığını, tutukluluğa itirazın etkili olmadığını, etkili bir inceleme yapılmadığını, itiraz yolunun tahliye imkânı sunmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

35. Bakanlık görüşünde; başvurucu yönünden suç şüphesinin varlığını doğrulayan belirtilerin soruşturma dosyası kapsamında bulunduğu, tutuklama nedenlerinin varlığı ve tutuklamanın ölçülü olduğu yönündeki değerlendirmelerin de temelsiz olmadığı, başvurucunun şikâyetleri incelenirken bireysel başvuruya ilişkin incelemenin Anayasa'nın 15. maddesi ile uyumlu olarak yapılması gerektiği dikkate alınarak bu şikâyetin açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğu belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

36. Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir."

37. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının tutukluluğun uzun sürmesine ilişkin olduğu değerlendirilerek Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

38. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmü verilmiş ise -hüküm kesinleşmemiş olsa da- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı, B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30).

39. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 15/1/2020 tarihinde mahkûmiyetine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil olma niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

40. Açıklanan gerekçelerle tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

41. Başvurucu; tutukluluk incelemelerinin duruşmasız olarak yapıldığını, mahkeme huzuruna çıkamadığını, kendisi ve müdafii dinlenmeden tutukluluğunun devamına karar verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

42. Bakanlık görüşünde; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 15. maddesi bağlamında, durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu, öte yandan bu şikâyet için 5271 sayılı Kanun'daki tazminat yolunun tüketilmesi gerektiği belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

43. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."

44. Başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.

45. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).

46. Anayasa Mahkemesi, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla kişi hâkim/mahkeme önüne çıkarılmış ise -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu kabul etmiştir (Salih Sönmez, §§ 166-177).

47. Somut olayda başvurucu 1 yıl 8 ay 7 gün sonra 28/3/2018 tarihinde mahkeme önüne çıkmış ve itirazlarını etkili bir biçimde ileri sürme fırsatına sahip olmuştur. Başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiası 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.

48. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiası ile ilgili olarak yargısal başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuru yaptığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Yakalama ve Tutuklama Nedenleri ile Suçlamaların Bildirilmediğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

49. Başvurucu; ilk gözaltına alındığı tarihten itibaren kendisine yakalama nedeninin ve yöneltilen suçlamaların bildirilmediğini, suç işlediğine dair belirli eylemlerin ortaya konulmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

50. Bakanlık, başvurunun bu kısmına ilişkin görüş bildirilmemiştir.

2. Değerlendirme

51. Anayasa Mahkemesi, yakalama nedenlerinin ve suçlamaların bildirilmemesine yönelik iddialara ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Deniz Özfırat, B. No: 2013/7929, 1/12/2015, §§ 52, 53).

52. Bir suç isnadıyla yakalanan ve tutuklanan başvurucunun yakalanması ile tutuklanması sırasında yakalama ve tutuklama nedenlerinin, hakkındaki suçlamaların kendisine bildirilmemesinin başvurucunun hürriyetinden yoksun kalması üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. Ancak yakalama ve tutuklama nedenleri ile suçlamaların bildirilmemesi durumunun devam etmesi hâlinde tazminat yolu etkili bir yol olarak kabul edilmeyecektir. Somut olayda başvurucunun en geç iddianameyle birlikte yakalama ve tutuklama nedenleri ile suçlamaları öğrendiğinin kabul edilmesi gerekir. Dolayısıyla yakalama ve tutuklama nedenleri ile suçlamaların bildirilmemesi durumunun devam etmesi söz konusu değildir. Bu durumda başvurucuya yakalama ve tutuklama nedenleri ve hakkındaki suçlamaların bildirilmediği yönünde Anayasa Mahkemesince yapılacak bir tespit ve ihlal kararının tazminat dışında bir sonucu olmayacaktır.

53. Somut olayda 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

54. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Yakalama ve tutuklama nedenleri ile suçlamaların bildirilmemesi dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/2/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Hüseyin Yıldırım [1.B.], B. No: 2017/18386, 27/2/2020, § …)
   
Başvuru Adı HÜSEYİN YILDIRIM
Başvuru No 2017/18386
Başvuru Tarihi 29/3/2017
Karar Tarihi 27/2/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aşması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması, yakalama ve tutuklama dolayısı ile suçlamaların bildirilmemesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Tutulan kişinin yargı merciine başvuru hakkı (hakim önüne çıkarılma) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
5237 Türk Ceza Kanunu 314
5235 Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 10
9
2797 Yargıtay Kanunu 46
3713 Terörle Mücadele Kanunu 5
3
2
1
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 271
101
268
161
153
141
109
108
105
104
5235 Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 12
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi