TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NESİP TARIM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/18634)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Gizem Ceren DEMİR KOŞAR
|
Başvurucu
|
:
|
Nesip TARIM
|
Vekili
|
:
|
Av. İlyas TARIM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, tahliye umudu olmaksızın ölünceye kadar hapis
cezasına mahkûm edilme nedeniyle insan haysiyeti ile bağdaşmayan ceza
yasağının, infaz rejiminin aleyhe uygulanması nedeniyle de suç ve cezada
kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 3/2/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Diyarbakır 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin
16/12/1997 tarihli kararıyla başvurucunun (1977 doğumlu) devletin hâkimiyeti
altındaki ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik
silahlı eylemlerde bulunma suçundan 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga
Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca ölüm cezasıyla, süreçteki iyi hâl ve
ikrarları indirim nedeni kabul edilmek suretiyle sonuç olarak ömür boyu ağır
hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Hüküm Yargıtay 9. Ceza
Dairesinin 8/2/1999 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
10. Başvurucunun dosyaya sunduğu (düzenlendiği yıl
anlaşılamayan), Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen müddetnamede
başvurucunun aldığı müebbet hapis cezasını hak ederek tahliye tarihi 1/12/2031,
koşullu salıverilme tarihi 1/12/2025 olarak gösterilmiştir.
11. Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığınca 8/4/2015
tarihinde düzenlenerek 15/4/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği
anlaşılan müddetnamede, başvurucunun aldığı müebbet hapis cezasını hak ederek
tahliye tarihi 36 yıl üzerinden hesaplanarak 22/11/2031, koşullu salıverilme
tarihi ise 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 17.
maddesi uyarınca 30 yıl üzerinden hesaplanarak 23/11/2025 olarak
gösterilmiştir.
12. Başvurucu 15/8/2016 tarihli dilekçe ile hakkında
verilen cezanın uyarlanmasını ya da infazın koşullu salıverme mekanizması
uygulanmak suretiyle yeniden hesaplanmasını talep etmiştir.
13. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/11/2016
tarihli kararıyla talep reddedilmiştir. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi
9/1/2017 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir.
14. Başvurucu hâlen ceza infaz kurumunda hükümlü olarak
bulunmakta olup 3/2/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
15. 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı Kanun'un 1.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"A) Savaş ve çok yakın savaş
tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları hariç olmak üzere,
1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 7.1.1932 tarihli ve 1918
sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun ile 31.8.1956 tarihli ve 6831
sayılı Orman Kanununda yer alan idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına
dönüştürülmüştür.
...
B) ...
Bu Kanun hükümlerine göre idam cezaları
müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları hakkında Cezaların
İnfazı Hakkında Kanun ile 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun şartla salıverilmeye ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında
müebbet ağır hapis cezası ölünceye kadar devam eder."
16. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesi şöyledir:
"(1) Koşullu salıverilmeden
yararlanabilmek için mahkûmun kurumdaki infaz süresini iyi hâlli olarak
geçirmesi gerekir.
(2) Ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm
edilmiş olanlar yirmidört yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkûm edilmiş
olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu
salıverilmeden yararlanabilirler.
(3) Koşullu salıverilme için infaz
kurumunda geçirilmesi gereken süre;
a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis
cezasına mahkûmiyet hâlinde otuzaltı,
b) Birden fazla müebbet hapis cezasına
mahkûmiyet hâlinde otuz,
c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzaltı,
d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli
hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuz,
e) Birden fazla süreli hapis cezasına
mahkûmiyet hâlinde en fazla yirmisekiz,
Yıldır.
(4) Suç işlemek için örgüt kurmak veya
yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet
hâlinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuzaltı
yılını, müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar otuz yılını, süreli hapis
cezasına mahkûm edilmiş olanlar cezalarının dörtte üçünü infaz kurumunda
çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Ancak, bu
süreler;
a) Birden fazla ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasına veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbet hapis
cezasına mahkûmiyet hâlinde kırk,
b) Birden fazla müebbet hapis cezasına
mahkûmiyet hâlinde otuzdört,
c) Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla kırk,
d) Bir müebbet hapis cezası ile süreli
hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuzdört,
e) Birden fazla süreli hapis cezasına
mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki,
Yıldır.
(5) Koşullu salıverilme süresinin
hesaplanmasında, hükümlünün onsekiz yaşını dolduruncaya kadar infaz kurumunda
geçirdiği bir gün, iki gün olarak dikkate alınır.
(6) Koşullu salıverilen hükümlünün tâbi
tutulacağı denetim süresi, yukarıdaki fıkralara göre infaz kurumunda
geçirilmesi gereken sürenin yarısı kadardır. Ancak süreli hapislerde hakederek
tahliye tarihini geçemez.
(7) Hükümlü, denetim süresinde, infaz
kurumunda öğrendiği meslek veya sanatı icra etmek üzere, bir kamu kurumunda
veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi
altında, ücret karşılığında çalıştırılabilir.
(8) Onsekiz yaşından küçük olan
hükümlüler, denetim süresinde eğitimlerine, gerektiğinde barınma imkânı da
bulunan bir kurumda devam ederler.
(9) Hâkim, denetim süresinde hükümlüye
rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü
alışkanlıklar edinebileceği çevrelerden uzak kalması ve sorumluluk bilinciyle
iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim
gördüğü kurum yetkilileri veya yanında çalıştığı kişilerle görüşerek,
istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk
bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime
verir.
(10) Hâkim, koşullu salıverilen
hükümlünün kişiliğini ve topluma uyumdaki başarısını göz önünde bulundurarak;
denetim süresinin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmadan veya herhangi bir
yükümlülük belirlemeden geçirilmesine karar verebileceği gibi, denetimli
serbestlik tedbiri uygulanmasını veya belirlenen yükümlülükleri denetim süresi
içinde kaldırabilir.
(11) Bir hükümlünün koşullu
salıverilmesi hakkında ceza infaz kurumu idaresi tarafından hazırlanan gerekçeli
rapor, hükmü veren mahkemeye; hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde
bulunan aynı derecedeki mahkemeye verilir. Mahkeme, bu raporu uygun bulursa
hükümlünün koşullu salıverilmesine dosya üzerinden karar verir. Mahkeme, raporu
uygun bulmadığı takdirde gerekçesini kararında gösterir. Bu kararlara karşı
itiraz yoluna gidilebilir.
(12) Koşullu salıverilen hükümlünün,
denetim süresinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya
kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar
etmesi hâlinde koşullu salıverilme kararı geri alınır.
(13) Koşullu salıverilme kararının geri
alınması hâlinde hükümlünün;
a) Sonraki suçu işlediği tarihten
itibaren kalan cezasının aynen,
b) (Değişik: 25.05.2005 – 5351/8 md.)
Yükümlülüklerine aykırı davranması hâlinde, bu yükümlülüklere uymama tarihi ile
hak ederek salıverilme tarihi arasındaki süreyi geçmemek koşuluyla takdir
edilecek bir sürenin,
Ceza infaz kurumunda çektirilmesine
karar verilir. Koşullu salıverilme kararının geri alınmasından sonra aynı
hükmün infazı ile ilgili bir daha koşullu salıverilme kararı verilmez.
(14) Denetim süresi yükümlülüklere
uygun ve iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
(15) Koşullu salıverilme kararının geri
alınmasına;
a) Hükümlü geri kalan süre içinde
işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilirse, hükmü veren
ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi tarafından,
b) Hükümlünün bağlı tutulduğu
yükümlülükleri yerine getirmemesi hâlinde koşullu salıverilme kararına esas
teşkil eden hükmü veren ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi veya
koşullu salıverilme kararını vermiş olan mahkeme tarafından,
Dosya üzerinden karar verilir. Bu
kararlara karşı itiraz yolu açıktır.
(16) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı
Dördüncü Bölüm, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar”
başlıklı Beşinci Bölüm, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölüm
altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi
dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu
salıverilme hükümleri uygulanmaz."
17. 3713 sayılı Kanun'un 17. maddesi şöyledir:
“Bu Kanun kapsamına giren suçlardan
mahkûm olanlar hakkında, koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik tedbirinin
uygulanması bakımından 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107 nci maddesinin dördüncü fıkrası ile
108 inci maddesi hükümleri uygulanır. (Ek cümle:14/4/2020-7242/65 md.) Ancak,
süreli hapis cezaları bakımından düzenlenen koşullu salıverilme oranı, dörtte
üç olarak uygulanır.
Tutuklu veya hükümlü iken firar veya
ayaklanma suçundan mahkûm edilmiş bulunanlar ile disiplin cezası olarak üç defa
hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile
şartla salıverilmeden yararlanamazlar.
Bu Kanun kapsamına giren suçlardan
mahkûm olanlar, hükümlerinin kesinleşme tarihinden sonra bu Kanunun kapsamına
giren bir suçu işlemeleri halinde, şartla salıverilmeden yararlanamaz-lar.
Ölüm cezaları, 14/7/2004 tarihli ve 5218
sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik 3/8/2002 tarihli ve 4771 sayılı
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla müebbet ağır hapis
cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet
ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis
cezasına mahkûm olan terör suçluları koşullu salıverilme hükümlerinden
yararlanamaz. Bunlar hakkında ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası
ölünceye kadar devam eder.”
18. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
7. maddesi şöyledir:
"(1) İşlendiği zaman yürürlükte
bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve
güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç
sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik
tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı
ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.
(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte
bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise,
failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.
(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/2 md.)
Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar
hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.
(4) Geçici veya süreli kanunların,
yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına
devam edilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 18/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Suç ve
Cezada Kanunilik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu; barındırıldığı odanın niteliği, güvenlik,
iletişim, sağlık, aile görüşü gibi konular yönünden uygulanan infaz rejiminin
hakkında verilen hükmün kesinleştiği tarihten sonra çıkan 5275 sayılı Kanun ile
ağırlaştırıldığını belirterek suç ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının
yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf
olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve
Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren
başvurular bireysel başvuru kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No:
2012/1049, 26/3/2013, § 18).
22. Anayasa’nın "Suç ve cezalara ilişkin
esaslar" kenar başlıklı 38. maddesinin birinci fıkrasının başvuru
konusu olayla ilgili kısmı "...Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o
suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez." şeklindedir.
Bu durumda infaz koşullarına ilişkin değişikliklerin ceza kavramı
kapsamında görülmemesi hâlinde Anayasa'nın 38. maddesi uyarınca değerlendirme
yapılması mümkün değildir.
23. İnfaz koşullarının esaslı bir şekilde
ağırlaştırılması infazla ilgili olan bir konuyu Anayasa'nın 38. maddesinin
birinci fıkrası anlamında ceza kavramının kapsamına sokabilecek olmakla
birlikte bunun bazı istisnai hâllerle sınırlı olacağının kabulü gerekir. Somut
olay bu kapsamda değerlendirildiğinde başvurucunun aleyhe olacak şekilde
ağırlaştırıldığından şikâyet ettiği hususlar başvurucunun barındırıldığı odanın
niteliği, ceza infaz kurumundaki sosyal yaşam, iletişim hakkı gibi hususlara
ilişkin olup tutulma koşulları yönünden kısmi farklılıklar içeren bu
değişikliklere ilişkin şikâyetlerin Anayasa'nın 38. maddesinde geçen ceza
kavramı kapsamında görülemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İnsan
Haysiyetiyle Bağdaşmayan Ceza Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun
İddiaları
25. Başvurucu, idam cezasından çevrilen müebbet ağır
hapis cezalarının koşullu salıverme hükümlerine tabi olmadığının 4771 sayılı
Kanun'un 1. maddesinde düzenlendiğini, bu kapsamda kendi cezasının da ölünceye
kadar infazına devam edileceğini belirtmiş; insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza
yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
26. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol
açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir
hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
27. 6216 sayılı Kanun'un 46. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi
için üç temel ön koşulun birlikte olması gerekir. Bu ön koşullar başvuruya konu
edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da
ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu
ihlalden dolayı kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve
bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesidir (Fetih
Ahmet Özer, B. No: 2013/6179, 20/3/2014, § 24).
28. Bireysel başvuruda bir başvurunun kabul edilebilmesi
için başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp ihlalden
doğrudan etkilendiğini yani mağdur olduğunu göstermesi veya mağdur olduğu
konusunda Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu itibarla mağdur olduğu
zannı veya şüphesi mağdurluk statüsünün varlığı için yeterli değildir (Ayşe
Hülya Potur, B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24).
29. Somut olayda başvurucu, her ne kadar ölüm cezasının
kaldırılması ve ölüm cezasından çevrilen cezalar için koşullu salıverilme
imkânı tanınmamasını düzenleyen mevzuat hükmüne atıfta bulunmuş ise de
başvurunun Diyarbakır 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 16/12/1997 tarihli
kararıyla sonuç ceza olarak ömür boyu ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına
karar verildiği, başvurucunun idam cezasının kaldırılmasına ilişkin mevzuat
hükümleri kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
30. Bunun yanı sıra başvurucu hakkında düzenlenmiş en az
iki müddetnamede hak ederek tahliye ile koşullu salıverilme tarihleri tespit
edilmiştir. Başvurucu, koşullu salıverilme hükümlerinden herhangi bir kanun
hükmü uyarınca yararlandırılmadığına ilişkin düzenlenmiş bir müddetname de
dosyaya sunmamıştır.
31. Başvurucunun ihlale neden olduğunu ileri sürdüğü ve
bir kısım hükümlünün koşullu salıverilme hükümlerinden yararlandırılmamasına
ilişkin yasal düzenlemelerden kişisel olarak doğrudan etkilendiğini ve ihlal
iddiasına ilişkin mağdur sıfatının bulunduğunu ortaya koyamadığı sonucuna
ulaşılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Suç ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine
ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza yasağının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/11/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.