TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BİLAL ÇAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/21784)
|
|
Karar Tarihi: 18/11/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Duygu KALUKÇU
|
Başvurucu
|
:
|
Bilal ÇAL
|
Vekili
|
:
|
Av. Menekşe Merve TEKTEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 7/4/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm Üçüncü Komisyon
tarafından başvurucunun tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası dışındaki diğer temel hak ve
özgürlüklerin ihlal edildiğine yönelik iddiaların kabul edilemez olduğuna,
başvurunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiası bakımından Bölüme
gönderilmesine ve adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE
OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde
son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak-
bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden
ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet
Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu
değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169,
20/6/2017, §§ 12-25).
10. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke
genelinde darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle
bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı
mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında Cumhuriyet başsavcılıkları
tarafından soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca -aralarında Yüksek Mahkeme üyelerinin de
bulunduğu- üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının
bulunduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında
gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§§ 51, 350).
11. Hâkim olarak görev yapmakta olan başvurucu hakkında
bu kapsamda Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY'ye üye olma
suçundan soruşturma başlatılmıştır.
12. Başvurucu 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınmış ve
Sivas Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/7/2016 tarihli kararı ile silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır.
13. Başvurucu, tutuklama kararına itiraz etmiş; Tokat
Sulh Ceza Hâkimliği 10/8/2016 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar
vermiştir.
14. Devam eden soruşturma sürecinde Ankara 3. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 8/3/2017 tarihli kararı ile başvurucunun tahliyesine karar
verilmiştir.
15. Başvurucu 7/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
16. Sivas Cumhuriyet Başsavcılığının 29/8/2016 tarihli
yetkisizlik kararı ile dosyanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine
karar verilmiştir.
17. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 10/1/2019 tarihli
iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
cezalandırılması istemiyle Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası
açmıştır.
18. Mahkeme 26/2/2020 tarihinde başvurucunun atılı suçtan
beraatine hükmetmiştir.
19. Başvurucu hakkındaki beraat hükmü istinaf
edilmeksizin 5/3/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
IV. İLGİLİ
HUKUK
20. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a)Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan
veya tutuklandıktan sonra haklarında
kovuşturmaya yer olmadığına veya
beraatlerine karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
21. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat isteminin
koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Karar veya hükümlerin
kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya
hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde
bulunulabilir."
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
22. Mahkemenin 18/11/2020 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
23. Başvurucu; tutuklama kararının gerekçesinde kuvvetli
suç şüphesine işaret eden somut hiçbir olgudan bahsedilmediğini, adli kontrol
tedbirinin neden yetersiz kalacağı hususunun açıklanmadığını, tutuklama
tedbirinin ölçülü olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Bakanlık görüşünde, tutuklama kararının verildiği
andaki genel koşullar ve somut olayın özel koşulları dikkate alınarak sulh ceza
hâkimlikleri tarafından verilen kararların içeriği birlikte
değerlendirildiğinde başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme tehlikesine
yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığının söylenemeyeceği
belirtilmiştir.
25. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında genel
hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.
B. Değerlendirme
26. Bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine
başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak
arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
27. Anayasa Mahkemesi, yakalandıktan veya tutuklandıktan
sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen
kişilerin tutuklanmalarının hukuki olmadığı iddialarına ilişkin olarak -bireysel
başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla verilen kararların kesinleşmiş
olması kaydıyla- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası
açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna
varmıştır (Kamil Erdoğan, B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§ 39-42, Ertuğrul
Raşit Benal, B. No: 2016/25245, 17/7/2018, §§ 36-43).
28. Somut olayda, başvurucu hakkında açılan davada
yargılama sonunda başvurucunun beraatine karar verilmiş ve anılan karar
kesinleşmiştir (bkz. §§ 18, 19). Dolayısıyla başvurucunun tutuklamanın hukuki
olmadığına ilişkin iddiasıyla ilgili olarak yukarıda anılan kararlarda varılan
sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle,
A. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/11/2020 tarihinde
OYBİRLİĞİYLE karar verildi.