TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
GARO PAYLAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/19699)
Karar Tarihi: 13/10/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M.Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Denizhan HOROZGİL
Başvurucu
Garo PAYLAN
Vekili
Av. Levent PİŞKİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; milletvekili olan başvurucuya yaptığı bir açıklama dolayısıyla disiplin cezası verilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün, disiplin cezasına karşı etkili bir başvuru yolu bulunmaması nedeniyle de etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/4/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı dönemde Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekilidir. Başvurucu hâlen aynı siyasi partinin Diyarbakır milletvekilliğini yapmaktadır.
7. Başvurucu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) 13/1/2017 tarihli 57. Birleşim'inde 447 sıra sayılı Kanun teklifi görüşüldüğü sırada HDP grubu adına söz almış ve konuşması sırasında 1915 yılında yaşanan hadiselere ilişkin olarak "soykırım" ifadesini kullanmıştır.
8. Bunun üzerine TBMM Başkanı'nın teklifi üzerine TBMM Genel Kurulu başvurucu hakkında "Meclisten geçici olarak 3 birleşim çıkarma cezası" verilmesine ve ayrıca başvurucunun "söz konusu soykırım ifadelerini Meclis dışında tekrarlamaması[na] ve bu sözlerin tutanaktan çıkarılması"na karar vermiştir.
9. Başvurucu, üç birleşim için Meclisten geçici çıkarma cezası ile disiplin cezasına konu sözlerinin tutanaktan çıkarılmasına ilişkin TBMM kararının eylemli İçtüzük değişikliği niteliğinde olduğunu ve Anayasa’nın 85. maddesi çerçevesinde yargısal denetime konu edilmesi gerektiğini ileri sürerek iptali istemiyle 18/1/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
10. Anayasa Mahkemesi 9/2/2017 tarihinde başvurucunun iptal talebinin reddine karar vermiştir. Bahse konu kararın ilgili kısmı şöyledir:
"8. Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca inceleme yapılabilmesi için iptali talep edilen parlamento kararının yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin olması gerekmesine karşılık, iptali talep edilen parlamento kararları, bir milletvekili hakkında disiplin cezası verilmesini ve cezaya konu sözlerinin tutanaktan çıkarılmasını konu edinmekte olup bu kapsamda değildirler. Bu nedenle başvuru konusu TBMM kararlarının, Anayasa’nın 85. maddesi çerçevesinde denetlenebilmesi mümkün değildir.
9. Öte yandan, bir parlamento kararı niteliğinde olan TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa Mahkemesince denetimi, ancak Anayasa’nın 150. maddesi uyarınca açılan bir iptal davası ile mümkündür. Anayasa’nın 150. maddesine göre ise TBMM İçtüzüğü’nün şekil ve esas bakımından denetimi Cumhurbaşkanı, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları ile TBMM üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyeler tarafından istenebilir. Somut iptal talebinde bu şartın gerçekleşmediği de açıktır.
10. Açıklanan nedenlerle başvuru konusu TBMM kararlarının, Anayasa’nın 85. maddesi uyarınca iptalleri talebinin reddi gerekir."
11. Başvurucu, Anayasa Mahkemesi kararından 6/3/2017 tarihinde haberdar olduğunu belirtmiş ve 5/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 13/4/1973 tarihli ve 14506 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan TBMM İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Meclisten geçici çıkarma " kenar başlıklı 161. maddesi şöyledir:
"Meclisten geçici olarak çıkarma cezası aşağıdaki hallerde verilir:
1. Aynı birleşim sırasında üç kere kınama cezasına uğramak;
2. Bir ay içinde beş kere kınama cezası almak;
3. Görüşmeler sırasında Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Başkanına, Başkanlık Divanına, Başkanlık görevini yerine getiren Başkanvekiline, milletvekiline, Türk Milletinin tarihine ve ortak geçmişine, Anayasanın ilk dört maddesinde çerçevesi çizilen Anayasal düzene hakaret etmek ve sövmek, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü esasında Anayasada düzenlenen idari yapısına aykırı tanımlamalar yapmak;
4. Görüşmeler sırasında halkı veya Devlet kuvvetlerini yahut kamu organ, kuruluş ve görevlilerini kanun dışı hareketlere, ayaklanmaya veya Anayasa hükümlerini bozmaya teşvik veya tahrik etmek;
5. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna ve komisyonlara silahlı olarak girmek;
6. Meclis yapıları yahut eklentileri içinde yasak bir eylemde bulunmak;
7. Fiili saldırıda bulunmak."
13. İçtüzük'ün "Meclisten geçici çıkarma cezasının sonuçları" kenar başlıklı 162. maddesi şöyledir:
"Meclisten geçici olarak çıkarma cezası, en çok üç birleşim için verilir.
Bu ceza, verilir verilmez derhal yerine getirilir. Bu cezaya uğrayan milletvekili cezasının yerine getirilmesine karşı gelirse, Başkan, oturumu derhal kapatarak o milletvekilinin salondan çıkartılmasını idare amirlerinden ister.
Bu cezaya çarptırılan milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurul, komisyon, Başkanlık Divanı ve Danışma Kurulu çalışmalarına cezası süresince katılamaz."
14. İçtüzük'ün "Disiplin cezalarında savunma, özür dileme ve kesinti" kenar başlıklı 163. maddesi şöyledir:
"Kınama ve geçici olarak Meclisten çıkarma cezaları Başkanın teklifi üzerine Genel Kurulca görüşmesiz, işaret oyu ile kararlaştırılır.
Böyle bir cezaya uğratılması teklif edilen milletvekilinin savunmasını yapmak yahut bunu bir arkadaşına yaptırmak hakkıdır.
Kınama ve geçici olarak Meclisten çıkarma cezaları, tutanak özetine geçirilir.
Geçici olarak Meclisten çıkarma cezasına uğrayan bir milletvekili izin alıp kürsüden açıkça af dilerse izleyen birleşimden itibaren Meclise girmek hakkını kazanır.
Kınama cezasına çarptırılan milletvekilinin bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte biri, Meclisten geçici olarak çıkarma cezasına çarptırılan milletvekilinin bir aylık ödenek ve yolluğunun üçte ikisi kesilir.
Disiplin cezaları Cumhurbaşkanı yardımcıları veya bakanlar hakkında da uygulanır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 13/10/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucu; TBMM'de kullandığı bazı ifadeler nedeniyle disiplin cezası aldığını, milletvekili olması nedeniyle ifade özgürlüğünün sınırlarının daha geniş olduğunu, kürsü dokunulmazlığının bulunduğunu, verilen disiplin cezası gereği üç birleşim yasama faaliyetlerine katılamaması nedeniyle temsil hakkının elinden alındığını, tüm bu nedenlerle ifade özgürlüğü ile temsil hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca, söz konusu disiplin cezasına karşı etkili bir başvuru mekanizması olmaması dolayısıyla etkili başvuru hakkının ve hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini de ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
17. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda başvurucunun temsil hakkının ihlal edildiğine yönelik şikâyetlerinin ifade özgürlüğü kapsamında, hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik şikâyetlerinin ise etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
18. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.…”
19. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün “Başvuru süresi ve mazeret” başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.”
20. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“...Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.”
21. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir.
22. Başvurunun süresinde yapılmış olması, her aşamada dikkate alınması gereken usule ilişkin ön şartlardan biridir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, § 18).
23. Somut olayda bireysel başvuru süresinin hesaplanmasına etki edecek üç önemli noktadan bahsetmek mümkündür. İlki, İçtüzük'te milletvekilleri hakkında verilen disiplin cezalarına ilişkin herhangi bir itiraz mekanizması öngörülmemiş olmasıdır.
24. İkinci önemli nokta, verilen disiplin cezasına ilişkin TBMM kararının iptali için Anayasa Mahkemesine başvuru yolunun olağan bir hukuki çare olmamasıdır. Nitekim somut olayda başvurucu, hakkında verilen disiplin cezasına ilişkin TBMM kararının iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuş; Anayasa Mahkemesi ise disiplin cezası verilmesine ilişkin söz konusu parlamento kararının Anayasa’nın 85. maddesi çerçevesinde denetlenebilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle daha ileri bir değerlendirme yapmaksızın iptal istemini reddetmiştir (bkz. § 10). Anayasa Mahkemesi kararına göre somut olayda başvurucunun iptal başvurusuna konu ettiği disiplin cezası ne Anayasa'nın 85. maddesinde açıkça belirtilen kararlardandır ne de başvurucunun İçtüzük değişikliğine ilişkin dava açma hakkı söz konusudur. Tüm bu nedenlerle başvurucunun disiplin cezası ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine yaptığı iptal başvurusunun somut olay şartlarında makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili bir yol olduğu söylenemez (karş. Murat Durmuş, B. No: 2015/13800, 9/6/2020, §§ 22, 23).
25. Son olarak 6216 sayılı Kanun'un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca Anayasa Mahkemesi kararlarının bireysel başvurunun konusu olamayacağı da gözden kaçırılmamalıdır.
26. Eldeki başvuruda yukarıda açıklanan nedenlerle bireysel başvuru süresinin başlangıç tarihi başvurucunun Anayasa Mahkemesince verilen iptal isteminin reddi kararını değil hakkında verilen disiplin cezasını öğrendiği tarihtir.
27. Somut olayda başvurucu hakkında TBMM'nin 13/1/2017 tarihli 57. Birleşim'inde disiplin cezası verilmiştir. Söz konusu disiplin cezası kararının alındığı birleşimde başvurucunun bulunup bulunmadığı başvuru formu ve ekinde yer alan bilgi ve belgelerden anlaşılamamaktadır.
28. Bununla birlikte başvurucunun hakkında verilen disiplin cezasına ilişkin TBMM kararının iptali istemiyle 18/1/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurduğu anlaşıldığından en geç Anayasa Mahkemesine başvuru tarihinde disiplin cezasından haberdar olduğunu kabul etmek gerekir.
29. Dolayısıyla başvurucunun hakkındaki disiplin cezasına erişme imkânını en geç 18/1/2017 tarihinde elde ettiği ve bu tarihten itibaren otuz günlük yasal süresi içinde bireysel başvuruda bulunması gerekirken 5/4/2017 tarihinde başvuruda bulunduğu anlaşıldığından başvurunun süresi içinde yapılmadığı sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 13/10/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.