logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(H.K. [1.B.], B. No: 2017/20738, 29/9/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

H.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/20738)

 

Karar Tarihi: 29/9/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

RESEN GİZLİLİK KARARI

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Burhan ÜSTÜN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Hüseyin KAYA

Başvurucu

:

H.K.

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, çocuğun cinsel istismarı suçuna ilişkin şikâyetin etkili şekilde soruşturulmaması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 17/4/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu 14/11/2011 tarihinde eşi N.Y.den boşanmış, ortak çocukları olan 14/9/2010 doğumlu E.N.Y.nin velayeti başvurucuya verilmiştir.

9. Başvurucu 24/10/2014 tarihinde N.Y.nin çocukla kişisel ilişkisinin kısıtlanması talebiyle Kocaeli 1. Aile Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu ayrıca 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında N.Y.ye karşı 4/7/2016 tarihinde tedbir talebinde bulunmuştur. Başvurucunun bu tedbir talebindeki iddialarının çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturma ihtimali bulunduğu düşüncesiyle Kocaeli Valiliği (Valilik) 11/8/2016 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) ihbarda bulunmuştur. Bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca derhâl adli soruşturma başlatılmıştır.

10. Öte yandan başvurucunun polis merkezine başvurarak N.Y.den şikâyetçi olması üzerine nöbetçi Cumhuriyet savcısının talimatıyla açılan soruşturma ile başvurucunun Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatı üzerine başlatılan soruşturma dosyaları da ilk soruşturma dosyası ile birleştirilmiştir. Birleştirilen soruşturmalar kapsamında başvurucunun müşteki sıfatıyla adli kollukta ifadesi alınmıştır. Başvurucu 3/7/2016 tarihli ifadesinde; kızının babasıyla görüşmesi nedeniyle yaklaşık iki yıldır davranışlarında değişiklik olduğunu, farklı tarihlerde birden fazla kez kızının odasında yalnız kalmak istediğini söyleyerek genital bölgesiyle ilgilendiğini, bunun nedeninin N.Y.nin kızına pornografik videolar izletmesi olduğunu kızından öğrendiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca N.Y.nin kızının göğüs, bacak ve kalçasına dokunduğunu yine kızından öğrendiğini, bu durumu mahkemede açtığı davada dile getirmediğini ancak sonraki dilekçelerinde bu hususu belirttiğini ifade etmiştir.

11. Başvurucunun annesi olan N.K.nın adli kollukta bilgi veren sıfatıyla ifadesi alınmıştır. N.K. İfadesinde genel olarak başvurucunun iddialarını doğrulamıştır.

12. N.Y. 6/7/2016 tarihinde adli kollukta verdiği ifadede iddiaların doğru olmadığını, Mahkemece 2014 yılında verilen kısıtlama süresine ilişkin ara kararının 2016 yılında dolacak olması nedeniyle kendisine iftira atıldığını belirtmiştir. N.Y.nin ifadesi 6/9/2016 tarihinde Cumhuriyet savcısınca alınmıştır. İfadede N.Y. ilk ifadesine benzer şekilde iddiaları yalanlamış, böyle bir durum olsa başvurucunun kızlarını belirttiği tarihten sonra kendisine teslim etmemesi gerektiğini belirterek iftira attığı iddiasıyla başvurucudan şikâyetçi olmuştur.

13. E.N.Y.nin 3/7/2016 tarihinde avukat ve adli görüşmecinin de katılımıyla Çocuk İzlem Merkezinde (ÇİM) mağdur sıfatıyla ifadesi alınmıştır. E.N.Y. ifadesinde annesi olan başvurucunun iddialarını doğrulamış, babasının kendisine iki kez uygunsuz video izlettiğini, ilkinde üç yaşlarında, ikincisinde ise beş buçuk yaşında olduğunu, ayrıca babasının bir kez de tişörtünün altından karın bölgesine dokunduğunu, babasını hiç çıplak görmediğini belirtmiştir. ÇİM'de yapılan adli görüşmeye ilişkin 7/7/2016 tarihli uzmanlık raporu ile E.N.Y.nin ses ve görüntü kaydını içeren ifade videosu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Adli görüşmeci yazılı görüşünde; E.N.Y.nin ifadesinde bazı çelişkili durumların bulunduğunu, cinsellik bilgisinin yaşı ile uyumlu olmayıp yaşının ötesinde olduğunu, annesinin olaydan çok sonra kamu makamlarına müracaat etmesinin olağan olmadığını belirterek kesin bir kanaate varamadığını belirtmiştir. Ayrıca raporda, çocukla Kocaeli Üniversitesi Çocuk Koruma Biriminde düzenli görüşme yapılması hâlinde daha sağlıklı ve detaylı bilgi elde edilebileceği, aile ilişkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi için ise sosyal inceleme yapılmasının faydalı olacağı görüşü dile getirilmiştir.

14. Cumhuriyet Başsavcılığınca Mahkemeden dava dosyası 29/9/2016 ve 17/1/2017 tarihlerinde istenerek iki kez incelenip iade edilmiştir. Söz konusu incelemelere ilişkin olarak düzenlenen -genellikle dosya inceleme tutanağı şeklinde isimlendirilen- bir tutanağa UYAP ortamında rastlanmamıştır.

15. Başvuru formu ekinde sunulan ve N.Y.nin uzaklaştırılmasına dair tedbir talebi nedeniyle Kocaeli 3. Aile Mahkemesinin 1/12/2016 tarihli ve 2016/510 değişik iş sayılı kararı üzerine alındığı anlaşılan sosyal inceleme raporunda da başvurucunun N.Y. hakkındaki iddiaları ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulunulmuştur. Raporun sonuç kısmında başvurucu ve N.Y.nin birbirlerini suçlayıcı şekilde konuştukları, E.N.Y.nin sorulan sorulara yönlendirmeye açık şekilde cevap verdiği, anne tarafından da yönlendirilme ihtimali bulunduğu, bu konuların çocuğun yanında da açıkça konuşulduğu hususlarına vurgu yapılmıştır.

16. Başvuru formu ekinde de sunulan ve Mahkeme tarafından Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinden (Hastane) istenmesi üzerine hazırlanan rapor 13/1/2017 tarihinde mahkeme dosyasına girmiştir. Bu raporda 8/5/2015 tarihli sosyal çalışmacı bilirkişi raporuna, Hastane Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalının 26/6/2015 tarihli muayene raporuna, 19/10/2015 tarihli muayene notu ile 28/12/2016 tarihli konsültasyon muayene raporuna, Hastane Adli Tıp Ana Bilim Dalının 23/9/2016 tarihli muayenesine, 21/1/2016 tarihli sosyal inceleme raporundaki psikolog görüşüne, tarafların iddia ve savunmalarına detaylı şekilde yer verilmiştir. Raporun sonuç kısmında N.Y.nin E.N.Y.ye cinsel içerikli video izlettiğine dair net bir ilişkilendirme kurulamadığı belirtilmiştir.

17. Cumhuriyet Başsavcılığınca 13/2/2017 tarihinde verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla soruşturma sona erdirilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...

Çocuğun Görebileceği Yerlerde Müstehcenlik, Çocuğun Cinsel İstismarı suçlarından müşteki şüpheli [N.Y.] hakkında yürütülen soruşturmada; müşteki şüpheli [N.Y.] ile müşteki şüpheli [H. K.] [başvurucu] arasında çocukla kişisel ilişki kurulmasının önlenmesi davası bulunduğu, müşteki şüpheli [H.]'nın aradan uzun bir süre geçtikten sonra müşteki şüpheli [N.] hakkında şikayetçi olduğu, dosya kapsamındaki tüm adli ve tıbbi raporlardan müşteki iddiasını destekler bir tespit ve sonuç bulunamadığı, müşteki şüpheli [H.]'nın mağdur ile müşteki şüpheli [N.] arasındaki aile ilişkilerini engellemeye çalıştığı düşünülmekle, müşteki şüpheli [N.Y.] hakkında üzerine atılı suçu işlediği yönünde soyut iddia dışında somut ve yeterli delil elde edilemediğinin anlaşılması nedeni ile..."

18. Başvurucu, anılan karara itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde başvurucu, aile mahkemelerindeki davalarında alınan bilirkişi raporlarının soruşturma dosyasına getirtilmesini talep etmesine karşın kararda bu raporlara hiç yer verilmediğini belirtmiştir. Başvurucu her ne kadar olayı öğrendikten hemen sonra Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmasa da mahkemelere derhâl müracaat ettiğini, olaydan bir süre sonra suç duyurusunda bulunmasının nedeninin ise aile mahkemelerindeki bilirkişi raporlarının alınmasını beklemesi olduğunu ifade etmiştir.

19. Başvurucunun itirazı, kovuşturmaya yer olmadığı kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Kocaeli 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 8/3/2017 tarihinde reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 17/3/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

20. Başvurucu 17/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

21. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi" kenar başlıklı 160. maddesi şöyledir:

"(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.

 (2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."

22. 5271 sayılı Kanun'un "Kamu davasını açma görevi" kenar başlıklı 170. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

"(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.

 (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 29/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

24. Başvurucu, çocuğun cinsel istismarı suçlamasıyla şikâyetçi olduğu soruşturmanın gerekli olan bilirkişi raporları alınıp değerlendirilmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandırılmasının Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

26. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

"Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz."

27. İşkence ve kötü muamele yasağına ilişkin şikâyetlerin devletin negatif ve pozitif yükümlülükleri dikkate alınarak maddi boyutlar ve usul boyutları bakımından ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir. Devletin negatif yükümlülüğü bireyleri işkence, insanlık dışı, aşağılayıcı muameleye ya da cezaya tabi tutmama sorumluluğunu içerirken devletin pozitif yükümlülüğü hem bireyleri bu tür muamelelerden korumayı (önleyici yükümlülük) hem de etkili bir soruşturma yoluyla sorumluların tespiti ve cezalandırılması sorumluluğunu (soruşturma yükümlülüğü) içermektedir. İşkence ve kötü muamele yasağının maddi boyutu, negatif yükümlülük ile önleyici yükümlülüğü kapsamakta; pozitif yükümlülüğün alanında kalan soruşturma yükümlülüğü ise usul boyutunu oluşturmaktadır (benzer yöndeki inceleme usulünü içeren kararlar için bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 75; Mehmet Şah Araş ve diğerleri, B. No: 2014/798, 28/9/2016, §64; Mustafa Rollas, B. No: 2014/7703, 2/2/2017, § 49).

28. Somut olayda, çocuğun cinsel istismarına ilişkin eylem bir kamu görevlisine değil başvurucunun eski eşi ve çocuğun babası olan N.Y.ye izafe edilmiştir. Şu hâlde devletin negatif yükümlülüğünden değil ancak pozitif yükümlülüğü bağlamındaki etkili bir soruşturma yapma ödevinden bahsedilebilir. Buna göre başvurucunun söz konusu eylem nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlanan soruşturmanın etkisiz olduğu yönündeki şikâyetleri kötü muamele yasağının usul boyutu çerçevesinde incelenmelidir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

30. Devletin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu pozitif yükümlülüğünün usule ilişkin bir boyutu bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili resmî bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu tarz bir soruşturmanın temel amacı, söz konusu saldırıları önleyen hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvenceye almak ve karıştıkları olaylarda kamu görevlilerinin ya da kurumlarının kendi sorumlulukları altında meydana gelen olaylar için hesap vermelerini sağlamaktır (Cezmi Demir ve diğerleri, § 110).

31. Yürütülecek ceza soruşturmaları, sorumluların tespitine ve cezalandırılmalarına imkân verecek şekilde etkili ve yeterli olmalıdır. Soruşturmanın etkili ve yeterli olduğundan söz edilebilmesi için soruşturma makamlarının resen harekete geçerek olayı aydınlatabilecek ve sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delilleri toplamaları gerekir. Dolayısıyla kötü muamele iddialarının gerektirdiği soruşturma bağımsız bir şekilde hızlı ve derinlikli yürütülmelidir. Diğer bir ifadeyle yetkililer, olay ve olguları ciddiyetle öğrenmeye çalışmalı; soruşturmayı sonlandırmak ya da kararlarını temellendirmek için çabuk ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdırlar. Bu kapsamda yetkililer diğer deliller yanında görgü tanıklarının ifadeleri ile kriminalistik bilirkişi incelemeleri dâhil söz konusu olayla ilgili kanıtları toplamak için alabilecekleri bütün makul tedbirleri almalıdırlar (Cezmi Demir ve diğerleri, § 114).

32. Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bazen tek başına soruşturma yapılmamış olması yahut yeterli soruşturma yapılmamış olması da kötü muamele teşkil edebilmektedir. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun yetkililer, resmî şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmelidir. Şikâyet yapılmadığında bile işkence veya kötü muamele olduğunu gösteren belirtiler bulunduğunda soruşturma açılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, bağımsız biçimde, kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak etkili olması gerekir (Tahir Canan, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri, § 116).

33. Soruşturma sonucunda alınan kararın soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olması gerekir Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 99).

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

34. Başvurucunun çocuğu E.N.Y. ve kendisinden uzak tutulması maksadıyla eski eşi N.Y. hakkında 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir talebinde bulunurken ileri sürdüğü iddiaların suç konusu oluşturma ihtimali üzerine Valilik tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmuş ve akabinde derhâl resmî bir soruşturma başlatılmıştır (bkz. § 9). Ayrıca başvurucunun tedbir talebi için müracaat ettiği polis merkezince de -nöbetçi Cumhuriyet savcısının talimatıyla- derhâl adli tahkikat evrakı hazırlanmıştır. Yine başvurucunun Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat başvurması üzerine de derhâl resmî bir soruşturmanın başlatıldığı ve daha sonra belirtilen bu soruşturma dosyalarının birleştirilerek soruşturmanın yürütüldüğü anlaşılmaktadır (bkz. § 10). Dolayısıyla kamu makamlarının suçu oluşturan bir eylem iddiasını öğrendikleri anda resmî bir soruşturma başlatılması için ivedilikle hareket ettikleri ve bu doğrultuda resmî bir soruşturma başlattıkları görülmektedir.

35. Soruşturma kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun ve tanık gösterdiği annesinin ifadeleri alınmış, başvurucunun şikâyet ve delilleri detaylı şekilde dinlenmiştir (bkz. §§ 10, 11). Yine şikâyet edilen N.Y.nin hem adli kollukta hem de Cumhuriyet Başsavcılığında savunma ve iddiaları kayıt altına alınmıştır (bkz. § 12). Suçun mağduru olduğu iddia edilen E.N.Y.nin ise yaşının küçüklüğünden kaynaklanan kırılgan durumu da gözetilerek uzman eşliğinde ÇİM'de ifadesi alınmıştır. Ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığınca mahkeme dosyasının da farklı tarihlerde iki kez istenerek incelenip iade edildiği görülmüştür (bkz. § 14). Buna göre her ne kadar kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda detaylı şekilde belirtilmese de mahkeme dosyasına giren özellikle 13/1/2017 tarihindeki hastane raporu (bkz. § 16) da dâhil olmak üzere bilirkişi raporlarının Cumhuriyet Başsavcılığınca görüldüğü, varılan yargısal kanaatte etkili olduğu söylenebilir. Dolayısıyla Cumhuriyet Başsavcılığınca etkili bir soruşturmanın gereği olarak hızlı ve özenli bir şekilde delillerin toplandığı anlaşılmaktadır.

36. Yukarıda da bahsi geçen bilirkişi raporlarına (sosyal inceleme raporları, Hastane raporu, adli görüşmeci raporu) bakıldığında ise -başvurucunun iddiasının aksine- çocuğun cinsel istismarına ilişkin herhangi bir eylemin bilimsel olarak doğrulanamadığı anlaşılmaktadır (bkz. §§ 13, 15, 16). Bu durumda Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açmak için yeterli şüphenin oluşmadığına dair kanaatin soruşturmada elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analizine dayalı olmadığı söylenemez.

37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 29/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(H.K. [1.B.], B. No: 2017/20738, 29/9/2020, § …)
   
Başvuru Adı H.K.
Başvuru No 2017/20738
Başvuru Tarihi 17/4/2017
Karar Tarihi 29/9/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, çocuğun cinsel istismarı suçuna ilişkin şikâyetin etkili şekilde soruşturulmaması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Üçüncü kişilerin eylemine karşı koruma İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 160
170
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi