logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Mustafa [1.B.], B. No: 2017/21827, 15/1/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET MUSTAFA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/21827)

 

Karar Tarihi: 15/1/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Volkan SEVTEKİN

Başvurucu

:

Ahmet MUSTAFA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya gönderilen mektubun bir kısmının sakıncalı görülerek verilmemesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 18/4/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

9. Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucuya A.E.E. isimli kişi tarafından bir mektup gönderilmiştir.

10. İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının (Disiplin Kurulu) 7/12/2016 tarihli sakıncalı mektup değerlendirme kararıyla iletinin gelen posta olduğu belirtilmişse de bu durumun aksine karar içeriğinde mektubun başvurucu tarafından gönderilmek istenen bir mektup olduğu şeklinde bir açıklama yapılarak mektubun bir kısmının sakıncalı bulunması nedeniyle alıkonulmasına karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, söz konusu mektup ile terör örgütü mensuplarının örgütsel anlamda haberleşmelerine neden olunduğu vurgulanmıştır.

11. Disiplin Kurulu kararına karşı başvurucu tarafından yapılan itiraz Bolu İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 6/1/2017 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Ancak kararda, kapalı zarf içindeki mektubun bir kısmının başvurucuya iadesine karar verildiği de belirtilmiştir.

12. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) 12/1/2017 tarihli İnfaz Hâkimliğine hitaben yazdığı yazıda; itiraza konu sakıncalı mektubun gönderildiği zarf açıldığında içinden birden çok kişinin -birden çok kişiye- gönderdiği iletinin bulunduğu ve İnfaz Hâkimliğinin kararından zarftan çıkan hangi iletinin sakıncalı bulunduğu, hangi iletinin sakıncalı bulunmayıp iadesi gerektiğinin açıkça anlaşılmadığı belirtilmiştir. Bir başka ifade ile hükmün infazında tereddüt yaratmayacak şekilde bir karar verilmesi amacıyla İnfaz Hâkimliğinin anılan kararını yeniden değerlendirmesi istenmiştir.

13. Başsavcılık talebi kabul edilerek İnfaz Hâkimliği tarafından yapılan yeniden değerlendirme sonucu 20/1/2017 tarihli ek kararla başvurucunun itirazının kısmen kabulü ve kısmen reddine karar verilmiştir. Kararda; başvurucuya gönderildiği anlaşılan mektup içeriğindeki 28/11/2016 tarihli Sevgili A. Heval ve 30/11/2016 tarihli Dembaş Hevale Delal A. ile başlayan iki adet iletinin alıkonulmasına, diğer dört adet iletinin başvurucuya verilmesine karar verilmiştir.

14. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı Bolu Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 31/3/2017 tarihli kararla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; Suriye'nin kuzeyinde yaşanan olaylardan bahsedilen, örgüt üyeleri arasında bilgi akışını sağlamak ve örgüt üyeleri arasındaki bağı diri tutmak amacıyla yazıldığı anlaşılan iletilerin alıkonulmasına ilişkin olarak İnfaz Hâkimliğinin ek kararının usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirmesine yer verilmiştir.

15. Başvurucu, imzadan imtina ederek nihai kararı 6/4/2017 tarihinde tebliğ almıştır.

16. Başvurucu 18/4/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

17. İlgili hukuk için bkz. Ahmet Temiz (B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20) başvurusu hakkında verilen karar.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Mahkemenin 15/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

19. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

20. Başvurucu; Disiplin Kurulu kararında sakıncalı görülmeyen iletilere el konulmasının gerekli ve ölçülü olmadığını, itirazına karşı ortaya konulan gerekçelerin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu iddia etmiştir. Bu nedenlerle adil yargılanma hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Bakanlık görüşünde, başvurucuya gönderilen mektupların terör örgütü mensuplarının haberleşmeleri amacıyla yazıldığı değerlendirilerek alıkonulmasına karar verilmesinin demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla orantılı olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda derece mahkemeleri kararlarının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği ifade edilmiştir.

22. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; başvuru konusu mektupların alıkonulmasıyla ilgili olarak meşru amaçtan yoksun ve demokratik toplum düzeni gereklerine uymayan müdahalenin haklı olduğuna ilişkin Bakanlık görüşünün dayanaktan uzak olduğunu iddia etmiştir.

2. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, kendisine gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek alıkonulması nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, § 23; Özkan Kart (2), B. No: 2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek, B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015, § 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır.

24. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "Haberleşme hürriyeti" kenar başlıklı 22. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir. Haberleşmeningizliliği esastır.

Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. ...

İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir."

25. Disiplin Kurulu, başvurucuya gönderilmek istenen mektubun bir kısmının sakıncalı bulunduğunu ifade etmişse de tamamının alıkonulmasına karar vermiştir. Sonrasında derece mahkemeleri, başvurucuya gönderilen mektuptaki sadece iki adet iletinin alıkonulmasına karar vermiştir. Dolayısıyla kamu makamları tarafından başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

26. Anayasa Mahkemesinin Ahmet Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne yapılan müdahale Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa'nın 22. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Müdahalenin yasal dayanağını oluşturan mevzuatın, ulaşılabilir, yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca dayanmalı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olmalıdır (Ahmet Temiz, § 36).

27. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (benzer yönde değerlendirme için bkz. Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir." denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).

28. Mektubun sakıncalı bulunan kısımlarının alıkonulmasının sebebi, terör örgütü üyeleri arasında haberleşmeyi sağlamak ve örgüt üyeleri arasındaki motivasyonu canlıtutmak olarak gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucuya gönderilen mektubun Disiplin Kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi ile ceza infaz kurumlarında asayiş ve güvenliğin sağlanması amaçlarını taşıdığı; bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, §§ 47-55).

29. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir, makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).

30. Somut olaya konu mektubun el konulan kısmının silahlı terör örgütü olduğu yargı kararlarıyla hüküm altına alınan bir örgütün mensuplarına hitaben kaleme alındığı açıktır. Mektubun alıkonulan kısımlarının örgütsel dayanışmayı canlı tutmak amacıyla yazıldığı görülmektedir. Bunun yanında mektubun sakıncalı bulunan kısımlarında savaş (silahlı eylem) duygusu övülerek örgüt terminolojisiyle kullanılan ifadelerin örgütsel haberleşme kapsamında değerlendirilebileceği sonucuna ulaşılmıştır.

31. Diğer yandan Disiplin Kurulu kararında maddi hata sonucu ya da özenli bir inceleme yapılmadan mektubun tamamının alıkonulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre başvurucunun itirazları sonucu mektuptaki, sakıncalı görülmeyen iletilerin başvurucuya verilmesi sadece örgütsel haberleşme ve silahlı eylemlerinin meşru gösterilmeye çalışıldığı sakıncalı kısımların bulunduğu iletilere el konulması şeklindeki derece mahkemelerinin yaklaşımlarının Anayasa'nın 22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu kapsamda olaydaki şartlar bütüncül bir şekilde değerlendirildiğinde, derece mahkemeleri kararının ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve görünür bir ihlal bulunmamaktadır.

32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 15/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ahmet Mustafa [1.B.], B. No: 2017/21827, 15/1/2020, § …)
   
Başvuru Adı AHMET MUSTAFA
Başvuru No 2017/21827
Başvuru Tarihi 18/4/2017
Karar Tarihi 15/1/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuya gönderilen mektubun bir kısmının sakıncalı görülerek verilmemesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Haberleşme-Sakıncalı mektup Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5490 Nüfus Hizmetleri Kanunu 14
5901 Türk Vatandaşlığı Kanunu 28
5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 68
5237 Türk Ceza Kanunu 298
Tüzük 6/4/2006 Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 91
122
123
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi