TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
K.K. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/22295)
|
|
Karar Tarihi: 21/7/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Kadir ÖZKAYA
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Basri BAĞCI
|
Raportör
|
:
|
Engin GÜNDÜZ
|
Başvurucu
|
:
|
K.K.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, evli olan mahpusun eşi ile mahrem görüşme talebinin
reddi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/5/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu silahlı terör örgütü [Fetullahçı Terör
Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)] üyesi olduğu gerekçesiyle
17/7/2016 tarihinde tutuklanmış ve Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) yerleştirilmiştir.
9. Başvurucu 19/12/2016 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna sunduğu
dilekçe ile ceza infaz kurumundaki ödül uygulamasından yararlandırılarak eşiyle
mahrem görüşme yapma talebinde bulunmuştur. Kurum İdare ve Gözlem Kurulu
Başkanlığı (Kurul) 21/12/2016 tarihli kararıyla başvurucunun talebini
reddetmiştir. Kararda, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi
Hakkında Yönetmelik'in (Ödül Yönetmeliği) ödüllendirme şartlarını belirleyen
hükümlerine yer verilerek ödüllendirmenin bir hak değil teşvik mahiyetinde olduğu
belirtilmiştir. Başvurucu 26/12/2016 tarihli dilekçesi ile Kurul kararına karşı
Osmaniye İnfaz Hâkimliğine şikâyet başvurusunda bulunmuştur.
10. İnfaz Hâkimliği 31/3/2017 tarihli kararıyla şikâyetin
reddine karar vermiştir. Kararda; ödüllendirmenin bir hak olmadığı, teşvik
esaslı ayrıcalık olduğu, tutuklu ve hükümlülerin bunu talep edemeyeceği,
ödüllendirme takdir ve yetkisinin Kurula ait olduğu, kararın usul ve yasaya
uygun olduğu belirtilmiştir.
11. İnfaz Hâkimliği kararına yapılan itiraz, kararın usul ve
yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Osmaniye 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/4/2017
tarihli kararıyla reddedilmiş; nihai karar 28/4/2017 tarihinde başvurucuya
tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 2/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Başvurucu, Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 5/12/2017 tarihli
kararına istinaden tahliye edilmiş; aynı Mahkemenin 20/2/2018 tarihli kararıyla
başvurucunun beraatine karar verilmiştir. Karara yapılan istinaf başvurusu
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 27/6/2018 tarihli kararıyla
reddedilmiş, başvurucu tarafından yapılan temyiz başvurusu inceleme tarihi
itibarıyla henüz sonuçlanmamıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. İlgili hukuk için bkz. M.Ç.,
[GK], B. No: 2017/34600, 6/2/2020, §§ 22-40.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 21/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
16. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak, geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
B. Aile Hayatına Saygı
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
17. Başvurucu, 5275 sayılı Kanun'da ve Ödül Yönetmeliği'nde
takdir hakkına bırakılmadan en geç üç ayda bir eş görüşü ödülü verileceğinin
düzenlendiğini, idarenin takdir yetkisi mevcut ise bu yetkinin gerekçeli ve
kamu yararı çerçevesinde kullanılması gerektiğini, herhangi bir disiplin
cezasının bulunmadığını, diğer hükümlü ve tutuklulara eş görüşmesi yaptırıldığı
hâlde FETÖ/PDY suçlaması ile tutuklu olanlara eş görüşünün yaptırılmadığını
belirtmiş; eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüşünde, ceza infaz kurumunda tutulmanın
kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi
güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin
olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebileceğine
dikkat çekilmiştir. Ayrıca mahrem görüşme ödülünün teşvik esaslı bir ayrıcalık
olduğunun göz ardı edilemeyeceği, somut başvuruda İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza
Mahkemesinin talebi reddederken Kurul kararının ve kullanılan takdir hakkının
usul ve yasaya uygun olup olmadığını değerlendirdiği, karardaki tespit ve
sonuçların mevzuatta yer alan hükümlerin uygulanması niteliğinde olduğu,
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği ifade
edilmiştir.
19. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında başvuru
formunda dile getirdiği hususları tekrarlamıştır.
2. Değerlendirme
20. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak
20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes ... aile hayatına saygı
gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine
dokunulamaz."
21. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için
gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.
Her çocuk, ... yüksek yararına açıkça aykırı
olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme
hakkına sahiptir...”
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun esas olarak eş ile mahrem
görüşme ödülünden yararlandırılmayı talep ettiği dikkate alındığında başvurunun
aile hayatına saygı hakkı kapsamında ele alınması gerekmektedir.
23. Öte yandan eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri süren
başvurucunun, kendisiyle benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile
kendilerine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ve bu
farklılığın meşru bir temeli olmaksızın ırk, renk, cinsiyet, din, dil vb.
ayırımcı bir nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir. Somut
olayda başvurucu, benzer olaylar ile kendi durumunun aynı olduğunu ortaya
koyamamıştır. Bu nedenle başvurucunun ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine
ilişkin iddiası ayrıca incelenmemiştir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
25. Genel ilkeler için bkz. M.Ç.,
§§ 51-56.
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
26. 5275 sayılı Kanun'un 51. maddesine göre mahpuslar; ceza
infaz kurumu içinde veya dışındaki genel durumları, eğitim ve iyileştirme
faaliyetlerine katılımları, ceza infaz kurumu düzenine karşı tutumları ile
verilen işlerdeki gayretleri değerlendirilmek suretiyle Kanun'da sayılan teşvik
esaslı ödüllerden yararlanabilmektedir (M.Ç.,
§ 57). Kanun'da ödüllendirme konusunda karar alma yetkisi Kurula tanınmıştır.
Kurulun ödüllendirme konusunda kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken
mahpusun kişisel özelliklerini, tutum ve davranışlarını, ceza infaz kurumunun
imkânlarını ve güvenliğini de gözönünde bulunduracağı kuşkusuzdur (M.Ç., § 60).
27. Somut olayda başvurucunun tutuklandıktan yaklaşık beş ay
sonra ileri sürdüğü ödül talebi ceza infaz kurumundaki genel durumu, tutum ve
davranışları dikkate alınarak sonuçlandırılmıştır. Öte yandan şikâyet yoluyla
İnfaz Hâkimliğine yapılan başvuru üzerine başvurucunun öznel durumu ve
mevzuattaki ödüllendirme koşulları değerlendirilmek suretiyle ödül verilmemesi
yolundaki Kurul kararları hukuka uygun bulunmuştur. Bu durumda ödüllendirme
konusunda geniş takdir yetkisine sahip olan kamu makamlarınca verilen kararlara
dayanak yapılan gerekçenin keyfîlik içerdiği, konuyla ilgili ve yeterli
olmadığı söylenemez.
28. Mahrem görüşmenin mahpusların aile hayatlarını sürdürmeleri
bakımından her hâl ve koşulda tanınması gereken ve mahpuslar için aile hayatına
saygı hakkının olmazsa olmaz bir unsuru olmadığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
tarafından da kabul edilmiştir. Bununla birlikte mahrem görüşme, ödül
mahiyetinde ve belli koşullara tabi olan bir imkân olarak düzenlenmiştir. Somut
olayda başvurucunun bu imkândan yararlanma talebinin olayın koşullarına göre
makul ve kabul edilebilir nedenlere dayalı olarak reddedildiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca başvurucunun açık ve kapalı ziyaret, mektup ve telefonla haberleşme gibi
aile bağlarını canlı tutan diğer imkânlardan yararlanamadığı yönünde
iddialarının bulunmadığının da altı çizilmelidir. Bu durumda mahrem görüşme
yapma talebi uygun görülmeyen başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal
edilmediği sonucuna ulaşılmıştır (M.Ç.,
§ 62).
29. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence
altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurucunun gizlilik talebinin kabulüne ve kimlik
bilgilerinin kamuya açık belgelerde GİZLİ TUTULMASINA,
C. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
D. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile
hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun
yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.