TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ŞEVKET BUDAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/23296)
|
|
Karar Tarihi: 8/9/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
M. Emin ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Şevket BUDAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Hacı Bayram Veli ARIKAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tapu iptali ve tescili talebiyle açılan davada
taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmesi ve bu
tedbirin uzun süre devam etmesi nedeniyle mülkiyet hakkının; yargılamanın uzun
sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 10/5/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Malatya'nın Battalgazi ilçesinin Hüseyinbey ve Beldek
Mahalleleri ile Ağyazı, Atabey ve Kuluşağı köylerinde bulunan muhtelif
taşınmazlara ilişkin olarak başvurucunun da dâhil olduğu taraflar aleyhine
İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) 12/3/1991 tarihinde muris
muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescili-tenkis davası açılmıştır.
Davayı açan diğer mirasçı; tapuda murisleri adlarına kayıtlı olan taşınmazların
mirastan mal kaçırmak için devredildiğini, bu şekilde yapılan işlemlerin
mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür.
9. Davacı mirasçının talebi üzerine Mahkemece 1/4/1991 tarihinde
uyuşmazlık konusu taşınmazlardan Malatya'nın Battalgazi ilçesinin Kuluşağı
köyünde bulunan taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla
ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş ve bu karar doğrultusunda tapu
kayıtlarına şerh konulması hususu aynı tarihte Tapu Müdürlüğüne bildirilmiştir.
Tapu Müdürlüğü, anılan tarihte söz konusu taşınmazların tapu kaydına Mahkemece
konulmasına karar verilen ihtiyati tedbir şerhlerini tescil etmiştir.
10. Mahkeme 7/10/2010 tarihinde, davacının tenkis yönündeki
beyanlarını, gayrimenkullerin değer tespitine ilişkin raporları ve bilirkişi
raporunu esas almış; S.Ş. mirasçıları davalılar A.K.B., M.G.B., N.Z. ve S.İ.
aleyhine açılan davalar ile S.Ş. adına kayıtlı taşınmazlarla ilgili davanın
feragat nedeni ile reddine, davalılar Şevket Budan ile Ş.B. varisleri hakkında
açılan davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporu ile hesaplanan 7.917,90
TL'nin Şevket Budan'dan 23.279,79 TL'nin mirasçılık belgesine göre Ş.B.
mirasçılarından yasal faizi ile birlikte bu davalılardan tahsiline karar
vermiştir.
11. Temyiz edilen karar; Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 27/6/2011
tarihli ilamıyla ve tapuları iptal edilmeyen temliklerde söz konusu
taşınmazların temlik edilen tereke içinde yer alacak şekilde tenkis hesabı
yapılması, tapuları iptal edilip terekeye dönen taşınmazlar yönünden ise temlik
harici tereke içinde yer alacak şekilde tenkis hesabı yapılması gereğine dikkat
edilmemesi, temliklerin saklı paylı mirasçılara yapılması, tenkis hesabı
yapılırken davalıların saklı payları düşülmeden 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 503. maddesine aykırı şekilde sabit tenkis
oranının hesaplanması, tenkis davalarında mecburi dava arkadaşlığı
bulunmadığından hükmün her davalı yönünden ayrı ayrı tesis edilmesi gereğinin
gözetilmemesi, ayrıca seçimlik hakkın kullanıldığı tarihten itibaren tenkis
alacağına faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi
gerekçesiyle bozulmuştur.
12. Bozma ilamına uyan Mahkemece feragat edilmeyen davalı Ş.B.
ve Şevket Budan adına kayıtlı taşınmazlarla ilgili olarak Mahkemece yeniden
bilirkişiden rapor alınmış, tereke tespiti ile sabit tenkis oranı tespit
edilmiş, sunulan bilirkişi raporunda feragat edilmeyen davalılar adına kayıtlı
taşınmazlar ile ilgili davalıların seçimlik hakkını kullandığı tarih itibarıyla
güncel değer hesabı yapılmış ve sabit tenkis oranı uygulandığında davalı Şevket
Budan'dan tenkisi gereken miktarın 26.502,07 TL, davalı Ş.B.den tenkisi gereken
miktarın ise 63.508,53 TL olduğu rapor edilmiştir. Mahkeme 26/12/2017 tarihinde
sonuç olarak davanın davalılar M.K.B., A.K.B., N.Z. ve S.İ. yönünden feragat
nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden ise kabulü ile 26.502,07 TL'nin
davalı Şevket Budan'dan alınarak davacıya verilmesine, 63.508,53 TL'nin Ş.B.
mirasçıları olan davalılar Ö.K., H.B., F.İ., E.B., M.Y. ve C.Y.'den müşterek ve
müteselsilen olmak üzere alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir.
13. Ayrıca kararda, davalı Şevket Budan ile Ş.B. ve mirasçıları
adına kayıtlı olanlar dışındaki taşınmazlara konmuş tedbirlerin derhâl kaldırılması
için tapu müdürlüklerine müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. 13/6/2018
tarihli müzekkeresi üzerine de Battalgazi Kaymakamlığı Tapu Müdürlüğü 20/6/2018
tarihli ihtiyati tedbir terkini işlemi ile ihtiyati tedbir kararını
kaldırmıştır.
14. Tapu iptali ve tescil-tenkis davası tarafların kararı temyiz
etmemesi üzerine 13/4/2018 tarihinde kesinleşmiştir. Buna karşılık başvurucu,
henüz davanın esası hakkında yargılama devam ederken ihtiyati tedbir kararı da
devam ettiği için 10/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. İbrahim Geçer, B. No: 2014/19056,
19/2/2019, §§ 19-31.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 8/9/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, yargılamanın makul süre içinde tamamlanmadığını
ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
18. Bireysel başvuru sonrasında, 31/7/2018 tarihli ve 30495
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20.
maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a
geçici madde eklenmiştir.
19. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
20. Ferat Yüksel
(B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların
makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra
edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce
gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna
başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı
sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden
inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
21. Ferat Yüksel
kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması
ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş
şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden
mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün
olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel
olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda
değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 27-34). Bu
gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve
ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden
yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile
bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat
Yüksel, §§ 35, 36).
22. Mevcut başvuruda, söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu; dava konusu taşınmaza mahkemece ihtiyati tedbir
şerhi konulduğunu, bu tedbir şerhinin yaklaşık yirmi altı yıldır devam ettiğini
ve bu şerh yüzünden taşınmazı üzerinde tasarrufta bulunamadığını ifade
etmiştir. Başvurucu bu sebeple mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
26. Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San.
ve Tic. Ltd. Şti. (B. No: 2014/17196, 25/10/2018) başvurusunda incelemiş ve sonuca
bağlamıştır.
27. Anayasa Mahkemesi, muhtemel bir alacağın güvence altına
alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin
alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir
süreyle hukuki tasarruflarda bulunulmasının sınırlandırılması bakımından geniş
bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir. Ancak söz konusu tedbirlerin
uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir külfet de yüklememesi
gerektiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda hukuki ilişkinin diğer tarafının
haklarını korumak için tedbiri uygulayan kamu makamlarının söz konusu tedbirin
başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye
yol açmaması gerekmektedir (Hesna Funda
Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti., § 79).
28. Buna göre mülkiyet hakkını sınırlandıran bir tedbirin
uygulanmasının ölçülü olabilmesi için gerek kapsamı gerekse de süresi
itibarıyla orantılı olarak uygulanması gerekmektedir. Mülkiyet hakkına müdahale
teşkil eden tedbirler uygulanması ve bu tedbirlerin belirli bir süre de devam
etmesi ancak bireye şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği takdirde ölçülü
görülebilir. Diğer bir deyişle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden
tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının
ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi
hâlde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının
tanındığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi
suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur (Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San.
ve Tic. Ltd. Şti., §§ 73-80).
29. Benzer nitelikteki somut olay bakımından da bu ilkelerden
ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Somut olayda başvurucunun
taşınmazlarının tapu kaydına 1/4/1991 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi konulmuş
ve bu şerh ancak 20/6/2018 tarihinde kaldırılabilmiştir. Dolayısıyla olayda
mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbir sürecinin 27 yıl 2 ay 19 gün sürdüğü
tespit edilmiştir. Bu tedbir süreci bir bütün olarak ele alındığında söz konusu
sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Bu durumda mülkiyet hakkını sınırlandıran
tedbirin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği sonucuna
varılmıştır.
30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir.”
32. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesini istemiş ve 1.000.000 TL
maddi tazminat ve 1.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
33. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler
belirlenmiştir Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte
ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun
ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal
edilmesiyle sonuçlanacağına da işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506,
7/11/2019).
34. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal
edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural mümkün olduğunca eski hâle
getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için
ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması,
ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan
kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların
giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması
gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§
55, 57).
35. İncelenen başvuruda, ihtiyati tedbirin makul olmayan bir
süre devam etmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna
ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
36. Somut olayda Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkına yapılan
müdahaleyi ölçüsüz kılan tedbirin uzun sürmesine ilişkin olarak tedbir
sürecinde mülkiyet hakkının gerektirdiği ivediliğin ve özenin gösterilmesi
bakımından yargısal makamların sorumluluğu olduğuna dikkati çekmektedir.
37. Buna göre başvuru konusu olayda ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması bakımından etkin giderim yolu tazminat olarak görülmektedir.
Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek
olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
38. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zararı ortaya koyan somut bilgi veya
belgeler sunması gerekmektedir. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
39. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harç ve 3.000
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.257,50 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 257,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.257,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul 1. Asliye Hukuk
Mahkemesine (E.2012/3) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
8/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.