logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Avni Aksoğan [1.B.], B. No: 2017/24906, 22/7/2020, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AVNİ AKSOĞAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2017/24906)

 

Karar Tarihi: 22/7/2020

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Cafiye Ece YALIM

Başvurucu

:

Avni AKSOĞAN

Vekili

:

Av. Levent KOÇER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 24/5/2017 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Askerlik görevini ifa eden başvurucunun oğlu M.A.nın 31/5/2006 tarihinde rahatsızlanarak Diyarbakır Asker Hastanesine (Asker Hastanesi) başvurması üzerine, M.A.ya kesin tanı konulmak üzere kemik iliği aspirasyonu yapılmasına karar verilmiştir. 5/6/2006 tarihinde M.A.ya lokal anestezi uygulanarak kemik iliği aspirasyonu yapıldığı sırada M.A.nın solunumu durmuş, yapılan müdahalenin ardından solunumu normale döndürüldükten sonra yoğun bakıma çıkması sağlanmıştır. Yoğun bakıma alındıktan birkaç saat sonra M.A.nın solunumu ve kalbi durmuş, yapılan tıbbi müdahalelere rağmen M.A. hayatını kaybetmiştir.

9. Hava Kuvvetleri Komutanlığı Diyarbakır 2. Hava Kuvveti Komutanlığı Askerî Savcılığınca olayla ilgili başlatılan soruşturmada Kara Kuvvetleri Komutanlığı Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığının (Askerî Savcılık) yetkili olduğu belirtilerek 31/12/2007 tarihinde yetkisizlik kararı verilmiştir.

10. Verilen yetkisizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği Askerî Savcılık tarafından yürütülen soruşturma neticesinde 30/12/2009 tarihinde doktorlar M.Ü., M.K., E.S. hakkında ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.

11. Başvurucu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edilmediğini, soruşturmanın akıbetini araştırarak anılan karardan haberdar olduğunu belirterek 8/9/2014 tarihinde karara itiraz etmiştir. Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi (Askerî Mahkeme) tarafından 23/12/2014 tarihli karar ile başvurucunun itirazı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın usulüne uygun şekilde başvurucu ve M.A.nın yakınlarına tebliğine karar verilmiştir.

12. Askerî Mahkemenin anılan kararı üzerine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar usulüne uygun şekilde başvurucuya 3/1/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu anılan karara itiraz etmiş; Adli Tıp Kurumu raporunun dikkate alınmadan karar verildiğini, tıbbi tedavi eksikliği nedeniyle ölüm olayının meydana geldiğini ileri sürmüştür.

13. Askerî Mahkeme tarafından 18/11/2016 tarihinde başvurucunun itirazının süresinde olduğuna karar verilerek yapılan inceleme sonucunda soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiştir.

14. UYAP aracılığıyla yapılan incelemede soruşturmanın devam ettiği tespit edilmiştir.

15. Başvurucu 24/5/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 22/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiası

17. Başvurucu; oğlunun hayatını kaybetmesine neden olan olayda on bir yıldan beri soruşturmanın tamamlanmadığını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın altı yıl sonra tebliğ edildiğini, itirazından iki yıl sonrasında soruşturmanın genişletilmesine karar verildiğini, soruşturmanın devam ettiğini, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

B. Değerlendirme

18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, oğlunun ölümü ile ilgili olarak yürütülen soruşturmanın makul sürede sonuçlandırılamamasına ilişkin olduğundan başvuru Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.

19. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka yönelik bir başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvurucu, müteveffanın babasıdır. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.

20. Somut olayda başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamakla birlikte başvurunun başvuru yollarının tüketilmesi kuralı yönünden ayrıca değerlendirilmesi gerekir.

21. Başvurucu, doktorlar M.Ü., M.K., E.S. hakkında yapılan ceza soruşturmasına yönelik şikâyetini belirtmiş ancak yaşanan olayla ilgili olarak idare mahkemeleri önünde tam yargı davası açıp açmadığı hususunda Anayasa Mahkemesine herhangi bir bilgi vermemiştir.

22. Bu durumda somut olayda öncelikle incelenmesi gereken husus etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün başvurucuya idare mahkemeleri önündebir tam yargı davası açma yolunun sağlanmasıyla yerine getirilmiş sayılıp sayılamayacağı hususudur.

23. Bu değerlendirmede öncelikle devletin yaşam hakkı kapsamındaki yükümlülüklerinin çerçevesinin belirlenmesi gerekir.

24. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50). Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, bunun yanı sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).

25. Söz konusu pozitif yükümlülük, sağlık alanında yürütülen faaliyetleri de kapsamaktadır. Devlet, sağlık hizmetlerini -ister kamu isterse özel sağlık kuruluşları tarafından yerine getirilsin- hastaların yaşamlarının korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınabilmesini sağlayacak şekilde düzenlemek zorundadır (Nail Artuç, B. No: 2013/2839, 3/4/2014, § 35).

26. Pozitif yükümlülüklerin korumaya ilişkin maddi yönünün yanı sıra usule ilişkin bir yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).

27. Yaşam hakkına ilişkin bu usul yükümlülüğü olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikteki soruşturmalarla yerine getirilebilir. Kasten veya kötü muamele sonucu meydana gelen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi ihlali gidermek ve dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).

28. Ancak kasıtlı olmayan fiiller nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin soruşturma yükümlülüğü açısından farklı bir yaklaşım benimsenebilir. Bu kapsamda yaşam hakkının veya vücut bütünlüğünün ihlaline kasten sebebiyet verilmeyen durumlarda pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).

29. Bu yaklaşım, tıbbi hata sonucu meydana geldiği ileri sürülen ölüm olayları için de geçerlidir. Diğer taraftan bu şekildeki bir kabul, bu tür olaylarda yürütülen ceza soruşturmalarının Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilmeyeceği anlamına da gelmemektedir. Ancak ilke olarak tıbbi hatalara ilişkin şikâyetler konusunda temel başvuru yolu, hukuki sorumluluğu tespit adına takip edilecek olan hukuk veya idari tazminat davası yoludur (Zeki Kartal, B. No: 2013/2803, 21/1/2016, § 78; Nail Artuç, § 38).

30. Bununla birlikte kasıtlı olmayan fiiller nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarında kamu makamlarının muhakeme hatası veya dikkatsizliği aşan bir kusuru olduğu ya da olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkiler kapsamında tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -ilgililer diğer hukuk yollarına başvurmuş olsalar dahi- kişilerin hayatının tehlikeye girmesine neden olanlar hakkında bir ceza soruşturmasının yürütülmesi gerekir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 60).

31. Aynı durum yetkili kişi ve kurumların sağlık kuruluşlarına başvuran hastanın hayatına veya vücut bütünlüğüne mesleki ödevlerini hiçe sayarak zarar vermeleri hâlinde sağlık alanında yürütülen faaliyetlerde de geçerlidir (Kenan Sayın, B. No: 2013/5376, 14/10/2015, § 47; Nafia Sevin Ergün Sefada ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14844, 1/12/2016, § 68).

32. Görüldüğü üzere yaşam hakkı kapsamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğü, olayın niteliğine bağlı olarak farklı nitelikteki hukuki yolların etkili yürütülmesiyle yerine getirilmiş sayılabilmektedir. Bu durumda başvuruya konu ölüm olayının niteliğinin belirlenmesi önem arz etmektedir (Nimet Bacaklılar, B. No: 2014/19349, 15/3/2018, § 71).

33. Somut olayda başvurucu, rahatsızlanarak Askerî Hastaneye başvuran oğlu M.A.ya kemik iliği aspirasyonu yapıldığı sırada M.A.nın hayatını kaybetmesi nedeniyle doktorlar hakkında yürütülen ceza soruşturması sürecinin uzun sürdüğünden şikâyet etmektedir. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında başvurucunun şikâyetlerinin tıbbi hata iddiası kapsamında olduğu konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Dolayısıyla Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında devletin sahip olduğu etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük, somut olayda mağdurlara idari yargı mercileri önünde tam yargı davası açma yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabilir.

34. Başvurucu, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem idarenin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası yolunu tükettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa Mahkemesine sunmamıştır. Bu durumda yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyeti yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Avni Aksoğan [1.B.], B. No: 2017/24906, 22/7/2020, § …)
   
Başvuru Adı AVNİ AKSOĞAN
Başvuru No 2017/24906
Başvuru Tarihi 24/5/2017
Karar Tarihi 22/7/2020

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın makul sürede sonuçlandırılamaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Tıbbi ihmal veya sağlık hizmetlerine erişememe sonucu ölüm Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi