TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET KAĞANARSLAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/25093)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2020
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
Raportör
|
:
|
Ferhat YILDIZ
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet KAĞANARSLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan
başvurucuya gönderilen faksın sakıncalı bulunan kısımları okunmayacak şekilde
karalanarak verilmesine karar verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 1/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle
şöyledir:
9. Tekirdağ 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucuya Ş.A. isimli
kişi tarafından bir sayfadan oluşan faks gönderilmiştir.
10. Söz konusu faksın sakıncalı bulunan kısmında Kürt halkına
özgürlük mücadelesine yapılan kınamanın yeterli olmadığı, şehitlere ve
önderliğe verilen sözü yerine getirerek direnileceği, özgür önder ile
birleşecekleri ümidinin taşındığı ifadelerine yer verilmiştir.
11. Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı (Disiplin
Kurulu) tarafından 1/3/2017 tarihinde verilen sakıncalı mektup değerlendirme
kararıyla söz konusu faksın "Sevgili
Ahmet" şeklinde başlayıp
"ümidiyle" kelimesiyle son bulan paragrafın tamamının
okunmayacak şekilde çizilerek başvurucuya verilmesine karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinde, sakıncalı bulunan paragrafın tamamında örgütsel
haberleşme ve propaganda içeren ifadelerin bulunduğu belirtilmiştir.
12. Başvurucu tarafından Disiplin Kurulu kararına karşı Tekirdağ
1. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) yapılan şikâyet başvurusu 22/3/2017
tarihli kararla reddedilmiştir. Karar gerekçesinde; Disiplin Kurulu tarafından
verilen karar tekrar edilerek kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu
vurgulanmıştır.
13. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı
Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz 4/5/2017 tarihli kesin kararla
reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde İnfaz Hâkimliği tarafından verilen kararın
usul ve yasaya uygun olduğu ifade edilmiştir.
14. Nihai karar 10/5/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucu 1/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. İlgili hukuk için bkz. Ahmet
Temiz (B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 16-20).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 10/3/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu, sakıncalı olduğuna karar verilen faksın kendisine
üzeri karalanarak verilmesi nedeniyle ifade ve haberleşme özgürlüğünün ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
19. Bakanlık görüşünde; başvurucuya gönderilen faksın ilk paragrafının örgütsel haberleşme ve propaganda
içermesi nedeniyle bu kısmının okunmayacak şekilde karalanarak
başvurucuya gönderilmesine karar verilmesinin Anayasa'nın 22. maddesi anlamında
kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi için ihtiyaç duyulan
demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve müdahalenin
ulaşılmak istenen amaçla orantılı olduğu ifade edilmiştir. Faksta ayrıca Disiplin
Kurulu, İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarının ilgili ve yeterli
gerekçeler içerdiği, kararlardaki tespit ve sonuçların Anayasa’da yer alan hak
ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı veya adaleti ve sağduyuyu hiçe
sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği, somut olayda haberleşme hürriyetinin
ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçları ile ceza infaz
kurumunun düzeni, güvenliği ve suçun önlenmesi meşru amacı temelindeki kamu
yararı arasındaki denge gözetilerek sınırlandırıldığı belirtilmiştir. Diğer
yandan başvurucu hakkında verilen kararların olağanüstü yönetim usullerinin
uygulandığı bir zamanda verilmiş olması dikkate alınarak başvurucu hakkında
uygulanan tedbirin hukuki olup olmadığı yönündeki incelemenin Anayasa'nın 15.
maddesi kapsamında yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
20. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; başvuru
formunda belirttiği hususların Bakanlığın yaptığı savunmaya karşı cevap olarak
değerlendirilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü, göndermek istediği
faksın Disiplin Kurulunca sakıncalı görülerek muhatabına gönderilmemesine karar
verilmesi nedeniyle haberleşme hürriyetinin engellenmesine ilişkindir. Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarında bu tür başvurular haberleşme hürriyeti
kapsamında incelenmiştir (Ahmet Temiz, §
23; Özkan Kart (2), B. No:
2013/1201, 20/5/2015, § 22; Akif İpek,
B. No: 2013/9456, 24/6/2015, § 23; Ramazan
Vural, B. No: 2013/1148, 7/7/2015, § 24; Eren Yıldız, B. No: 2013/759, 7/7/2015, § 25; Mustafa Aydin, B. No: 2013/275, 6/10/2015,
§ 24). Somut başvuruda da bu durumdan ayrılmayı gerektirecek bir durum
bulunmamaktadır.
22. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" kenar
başlıklı 22. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"Herkes, haberleşme hürriyetinesahiptir.
Haberleşmeningizliliği esastır.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin
önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne
göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin
yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz...
İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve
kuruluşları kanunda belirtilir."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul
edilemez olduğuna karar verilebilir. Başvurucunun ihlal iddialarını
temellendiremediği, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken
hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334,
17/9/2013, § 24).
24. Disiplin Kurulunca başvurucuya gönderilmek istenen faksın
bir paragrafının sakıncalı olduğu değerlendirilerek söz konusu faksın sakıncalı
bulunan kısımlarının okunmayacak şekilde karalanarak başvurucuya verilmesine
karar verilmiştir. Dolayısıyla anılan karar ile kamu makamları tarafından
başvurucunun haberleşme hürriyetine bir müdahalede bulunulduğu açıktır.
25. Anayasa Mahkemesinin Ahmet
Temiz kararında hükümlü ve tutukluların gönderdiği veya kendilerine
gönderilen mektuplara ceza infaz kurumunun ilgili kurulları tarafından yapılan
müdahalelere ilişkin genel ilkeler belirtilmiştir (Ahmet Temiz, §§ 28-34). Buna göre haberleşme özgürlüğüne
yapılan müdahale Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen haklı
sebeplerden bir veya daha fazlasına dayanmadığı ve Anayasa'nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa'nın 22. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Müdahalenin yasal dayanağını oluşturan mevzuatın,
ulaşılabilir, yeterince açık ve belirli bir eylemin gerektirdiği sonuçlar
açısından öngörülebilir olması gerekir. İkinci olarak söz konusu müdahale meşru bir amaca dayanmalı, demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olmalıdır (Ahmet Temiz, § 36).
26. Somut olayda 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un 68. maddesinin hükümlülerin
ceza infaz kurumlarından yaptıkları yazışmaların denetimi ve
sınırlandırılmasının kanuni dayanağını oluşturduğu anlaşılmaktadır (Ahmet Temiz, §§ 37-46). Öte yandan
haberleşme hürriyetinin düzenlendiği Anayasa'nın 22. maddesinin ikinci
fıkrasında, söz konusu sınırlama sebeplerine bağlı kalınarak yapılacak
sınırlamanın ancak usulüne uygun olarak verilecek hâkim kararıyla mümkün
olabileceği belirtildikten sonra üçüncü fıkrasında "İstisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda
belirtilir" denilerek bu kuralın da mutlak olmadığı ve bu
kurala bazı kurumlar yönünden kanunla sınırlamalar getirilebileceği açıkça
düzenlenmiştir (AYM, E.2014/122, K.2015/123, 30/12/2015, § 71). Bu bağlamda
ceza infaz kurumları, Anayasa'nın 22. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
istisnaların uygulanacağı kamu kurumlarındandır (Mehmet Koray Eryaşa, B. No: 2013/6693, 16/4/2015, §§ 74-76).
27. Faksın sakıncalı bulunmasına sebep olarak ilk paragrafında
yasa dışı terör örgütü üyelerinin örgütsel talepleri ile ilgili olarak
aldıkları örgüt kararı doğrultusunda, kamuoyu desteği oluşturmak maksadıyla
yazdıkları ve içerik itibariyle kişi ve kuruluşları paniğe yöneltebilecek yalan
yanlış bilgiler içeren, örgütsel haberleşme ve propaganda amaçlı ifadelerin
bulunması gösterilmiştir. Bu kapsamda başvurucuya gönderilmek istenen faksın
Disiplin Kurulunca denetlenmesi suretiyle haberleşme hürriyetine yapılan
müdahalenin, kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amaçlarını
taşıdığı, bunun da Anayasa'nın haberleşme hürriyetine ilişkin 22. maddesinin
ikinci fıkrası kapsamında meşru bir amaç olduğu sonucuna varılmıştır (Ahmet Temiz, § 51).
28. Ceza infaz kurumlarında tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
kamu düzeninin korunmasına ve suç işlenmesinin önlenmesine yönelik kabul
edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip
oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan
Günana, B. No: 2013/3550, 19/11 /2014, § 35).
29. Somut olaya konu olan faksın sakıncalı bulunan paragrafında
terör örgütü mensuplarına yoldaşlar diye hitap edildiği, öldürülen örgüt
mensuplarına ise şehit denildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan Kürt halkına,
özgürlük mücadelesine yapılan komploya karşı sonuna kadar direnmesi ve
önderlerinin özgürlüğe kavuşması sonucunda buluşacakları temennisi dile
getirilmiştir.
30. Faksın sakıncalı bulunan kısmında kullanılan üslup gözönüne
alındığında iletinin silahlı terör örgütü mensupları arasında haberleşmeyi ve
faks alıcısı üzerinden fakstaki ifadeleri okuyan terör örgütü mensuplarına
motivasyon sağlamayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Ayrıca faksta örgüt
söylemleriyle silahlı mücadele vurgulanarak terör örgütünün silahlı
eylemlerinin meşru gösterilmeye çalışıldığı açıktır.
31. Buna göre faksın bir kısmının sakıncalı görülüp okunmayacak
şekilde karalanarak başvurucuya verilmesi şeklindeki müdahalenin Anayasa'nın
22. maddesi anlamında kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi
için ihtiyaç duyulan demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmadığı ve
müdahalenin ulaşılmak istenen amaçla ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır. Bu
kapsamda Disiplin Kurulu kararının da ilgili ve yeterli gerekçeler içerdiği
görülmektedir. Sonuç olarak somut olayda haberleşme hürriyetine yönelik açık ve
görünür bir ihlal bulunmamaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebi
kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF
TUTULMASINA 10/3/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.