TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET ÖZDOĞAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/26326)
|
|
Karar Tarihi: 9/1/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet ÖZDOĞAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Ertuğrul ALKILIÇ
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, işe iade istemiyle açılan davanın karar
verilmesine yer olmadığına dair bir hükümle sonuçlanması nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru 5/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne
karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda
bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
10. Başvurucu, Gazi Üniversitesinde (Üniversite) alt
işverene bağlı olarak hizmet sözleşmesiyle işçi olarak çalışmaktadır.
Üniversite Rektörlüğünün 11/1/2017 tarihli yazısıyla 23/7/2016 tarihli ve 29779
sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan
Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) uyarıncakararnamede
belirtilen yapı ve oluşumlarla olan ilişkisi nedeniyle alt işverenden başvurucunun
iş akdini feshetmesi istenmiştir. Alt işveren aynı tarihli fesih bildirimi ile
başvurucunun iş akdini feshetmiştir.
11. Başvurucu 9/2/2017 tarihli dilekçesiyle iş akdinin
geçerli bir nedene dayanmadan feshedildiğini belirterek asıl işveren ve alt
işveren aleyhine işe iade istemiyle dava açmıştır.
12. Ankara 21. İş Mahkemesi 4/5/2017 tarihli karar ile
kamu kurumu niteliğindeki bir işyerinde işçi statüsüyle çalışmakta olan
başvurucunun iş sözleşmesinin 667 sayılı KHK hükümlerine dayalı olarak feshedildiği
ve 23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 685 sayılı KHK
hükümleri uyarınca davayı inceleme yetkisinin Olağanüstü Hal İşlemlerini
İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) ait olduğu gerekçesiyle karar verilmesine
yer olmadığına ve dosyanın OHAL Komisyonu'na gönderilmesine kesin olarak karar
vermiştir.
13. Nihai karar 16/6/2017 tarihinde tebliğ edilmiş,
başvurucu karar tebliğ edilmeden 5/6/2017 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Kanun
Hükümleri
14. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 30/1/1950 tarihli
ve 5521 sayılı mülga İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi şöyledir:
"İş Kanununa göre işçi sayılan
kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında
istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri
arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan
hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş
mahkemeleri kurulur.''
15. 12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri
Kanunu'nun 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) İş mahkemeleri;
a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler,
854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş
Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci
Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile
işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya
kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
...
ilişkin dava ve işlere bakar."
16. 22/5/2003 tarihli 4857 sayılı İş Kanunu'nun
''İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı'' kenar başlıklı 25.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına
uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu
sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar
kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek,
yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni
yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile
üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya
davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı
asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine
cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi
üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş
yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri
kullanması.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye
kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi
doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla
hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir
suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın
veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde
iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü
işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu
görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması
yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı
olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve
maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba
uğratması."
17. 4857 sayılı Kanun'un ''Derhal fesih hakkını
kullanma süresi'' kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"24 ve 25 inci maddelerde
gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya
işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu
çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı
iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra
kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık
süre uygulanmaz.''
18. 4857 sayılı Kanun'un ''Sözleşmenin feshinde usul''
kenar başlıklı 19. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini
açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.''
19. 4857 sayılı Kanun'un ''Feshin geçerli sebebe
dayandırılması'' kenar başlıklı 18. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
''Otuz
veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan
işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin
yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin
gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.''
20. 667 sayılı KHK'nın 4. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin
milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu
değerlendirilen;
...
f) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ile bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinde
belirtilenler hariç diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde
(işçi dahil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst
yöneticisi başkanlığında bağlı, ilgili veya ilişkili bakan tarafından
oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgisine göre ilgili bakan onayıyla kamu
görevinden çıkarılır,
g) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya
ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi
dahil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili
amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır."
21. 685 sayılı KHK'nın 1. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"(1) Anayasanın 120 nci maddesi
kapsamında ilan edilen ve 21/7/2016 tarihli ve 1116 sayılı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Kararıyla onaylanan olağanüstü hal kapsamında, terör örgütlerine veya
Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette
bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti,
aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiyle başka bir idari
işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri ile tesis
edilen işlemlere ilişkin başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur.''
2. Yargısal
Kararlar
22. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28/3/2018 tarihli ve
E.2017/24765, K.2018/6824 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Davacı, davalı işyerinde
çalışırken FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakının bulunduğu
şüphesiyle 667 sayılı KHK’nın 4. maddesinin 1. fıkrasının g bendi gereğince işten
çıkartılmıştır. Aynı KHK’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının ise '1. fıkra uyarınca
görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan
veya dolaylı olarak görevlendirilemezler' hükmüne yer verilmiş ise de fesih
işlemine karşı yargı yolu açık olduğuna göre yargı makamları işten çıkartılmış
olan işçinin FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakına dair delil durumunu
değerlendirerek sonucuna göre karar vermelidir.
Somut olay bakımından davacının FETÖ/PDY
ile irtibat ve iltisakı bakımından dosyaya 667 sayılı KHK’nın 4. maddesinin 1.
fıkrasının g bendindeki usule göre işten çıkarıldığı hususu dışında hiçbir
delil sunulamamış, ayrıca davacı hakkında adli veya idari soruşturma da
yapılmamıştır. Açıklanan delil durumuna göre davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve
iltisaklı olduğuna dair somut hiçbir delil gösterilemediğinden davanın kabulü
gerekirken işverenin feshinin geçerli olduğunu kabul eden Bölge Adliye
Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar vermek
gerekmiştir.''
23. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 20/10/2017 tarihli ve
E.2017/43277, K.2017/25144 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Davacının iş sözleşmesinin feshi
667 sayılı KHK'nın 4. maddesi doğrultusunda davalı işverence oluşturulan
komisyon kararıyla davalı idare tarafından gerçekleştirilmiştir.
Davacı işçi 4857 sayılı İş Kanunu
hükümleri çerçevesinde çalışmış olmakla iş sözleşmesinin 29.07.2016 tarihindeki
feshinde İş Kanunu'nun 18. ve devamı maddeleri hükümleri uygulanmalıdır.
Somut olayda davacının iş akdinin
feshine neden olan bilgi ve belge işverence tam olarak ibraz edilememiştir.
Davacının iş akdinin feshine dayanak objektif değerlendirmelerin neler olduğu,
hangi bilgi ve belgelerin feshe gerekçe yapıldığı davalı Kurumdan
araştırılmalı; ayrıca davacı hakkında mevcut ise adli ya da idari soruşturma
evrakları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı'nın Terörle
Mücadele, Kaçakçılık, Organize Suçlar ve İstihbarat ile ilgili birimlerinden ve
Bilgi Teknolojileri Kurumundan varsa davacı ile ilgili bilgi ve belgeler ile
yine Bank Asyaya açılmış mevduat hesapları, hesap hareketleri ve bankacılığa
ilişkin işlemler olup olmadığı sorulmalı, tüm bilgi ve belgeler
değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeyle yazılı
gerekçe ile davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirir.''
B. Uluslararası
Hukuk
24. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes davasının, medeni hak ve
yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ... konusunda karar verecek olan,... bir
mahkeme tarafından ... görülmesini isteme hakkına sahiptir..."
25. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin
6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının açık bir biçimde mahkeme veya yargı
merciine erişim hakkından söz etmese de -maddede kullanılan terimler bir bütün
olarak bağlamıyla birlikte dikkate alındığında- mahkemeye erişim hakkını da
garanti altına aldığı sonucuna ulaşıldığını belirtmiştir (Golder/Birleşik
Krallık [GK], B. No: 4451/70, 21/2/1975, §§ 28-36). AİHM'e göre mahkemeye
erişim hakkı Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında mündemiçtir. Bu
çıkarsama, Sözleşmeci devletlere yeni yükümlülük yükleyen genişletici bir yorum
olmayıp 6. maddenin(1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin lafzının
Sözleşme'nin amaç ve hedefleri ile hukukun genel prensiplerinin gözetilerek
birlikte okunmasına dayanmaktadır. Sonuç olarak Sözleme'nin 6. maddesinin (1)
numaralı fıkrası, herkesin medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili iddialarını
mahkeme önüne getirme hakkına sahip olmasını kapsamaktadır (Golder/Birleşik
Krallık, § 36).
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
26. Mahkemenin 9/1/2019 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
27. Başvurucu, 685 sayılı KHK ile getirilen idari başvuru
yolunun KHK ile hakkında doğrudan işlem yapılan kişilere ilişkin olduğunu ve
somut olayda kendisine ait iş sözleşmesinin herhangi bir KHK ile doğrudan sona
erdirilmediğini savunmuştur. Başvurucu, bu koşullar altında açmış olduğu işe
iade davasının esastan incelenmesi gerekirken, mahkemece ileri sürülen deliller
toplanıp bir değerlendirme yapılmadan işe iade talebini inceleme görevinin OHAL
Komisyonuna ait olduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde
bir hüküm kurulmasının savunma hakkı ile mahkemeye erişim hakkını ihlal
ettiğini ileri sürmüştür.
28. Bakanlık görüşünde; Ankara 21. İş Mahkemesince
verilen kararın kesin olduğu belirtilmişse de bu ibarenin anılan karara karşı
kanun yollarına müracaat etme imkânını ortadan kaldırmadığı ve mahkeme
kararında belirtildiği üzere başvurucunun bireysel başvuru yolundan önce OHAL
Komisyonuna müracaat etmesi gerektiği ifade edilerek takdirin Anayasa
Mahkemesine ait olduğu belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
29. İddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak
Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma (Değişik ibare: 3.10.2001-4709/14 md.) ile adil yargılanma hakkına
sahiptir.”
30. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucu, delillerin toplanmaması nedeniyle savunma hakkının da ihlal
edildiğini ileri sürmüşse de yargılama yapılıp toplanacak deliller çerçevesinde
davanın esası hakkında bir sonuca varılmamasına yönelik şikâyeti olduğundan
başvurunun mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
31. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine yönelik iddianın kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
a. Müdahalenin
Varlığı ve Hakkın Kapsamı
32. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında
herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve
savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim
hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün
bir unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma
ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası
sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine
dâhil edildiği vurgulanmıştır. AİHM, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının mahkemeye erişim hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel
Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No:2014/13156, 20/4/2017,
§ 34).
33. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak
arama özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve
özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını
sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme
tarafından görülebilmesi ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden
faydalanabilmesi için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının
tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının
sağladığı güvencelerden yararlanmak mümkün olamaz (Mohammed Aynosah, B.
No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).
34. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında yaptığı
değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına geldiğini ifade etmiştir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
35. Öte yandan Anayasa'nın 36. maddesinin ikinci
fıkrasında hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan
kaçınamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda adil yargılanma hakkı, koşulları
bulunduğu takdirde kişilere davanın görüldüğü mahkemeden uyuşmazlığın esasının
incelenmesini isteme güvencesini de sağlar.
36. Somut olayda başvurucunun işe iade istemli davasının
esası hakkında bir inceleme yapılmadığından mahkemeye erişim hakkına yönelik
bir müdahalenin bulunduğu görülmektedir.
b. Müdahalenin
İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
37. Adil yargılanma hakkının görünümlerinden biri olan
mahkemeye erişim hakkı, mutlak bir hak olmayıp bu hakkın sınırlandırılması
mümkündür. Ancak mahkemeye erişim hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve
özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın
13. maddesinin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
38. Anayasa'nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
39. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler,
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın
Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu nedenle öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim
hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının
incelenmesi gerekir.
40. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin
ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî
müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin
en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246,
6/2/2014, § 60).
41. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî
manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun
adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Hak ve özgürlüklere
müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan
düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına
bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün
bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali
Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56).
42. İlke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu
yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi,
hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince
uyuşmazlık konusunda varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel
başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin
tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351,
18/9/2013, § 42).
43. Somut olayda Üniversite bünyesinde alt işverene bağlı
olarak çalışan başvurucunun işe iade istemiyle açmış olduğu davada OHAL
Komisyonunun görevli olduğu gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına dair
karar verilmiştir.
44. Mahkemenin dayanmış olduğu 685 sayılı KHK'nın ilgili
maddesinde terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî
güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya
gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olduğu
gerekçesiyle başka bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde
kararname hükümleri ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları
değerlendirmek ve karar vermek üzere bir inceleme komisyonunun kurulduğu
belirtilmektedir. Anılan KHK'nın yürürlüğe girmesinden sonra benzer
uyuşmazlıkların temyiz mercii Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Daireleri, doğrudan KHK
ile iş akdi feshedilenler hariç olmak üzere KHK'nın verdiği yetkiye dayalı olsa
bile idari tasarrufla iş akdi feshedilenlerin açmış olduğu işe iade davalarının
esastan inceleneceğine dair kararlar vermiştir (bkz. §§ 22-23).
45. İş mahkemeleri, karar tarihinde yürürlükte bulunan
5521 sayılı Kanun -ve aynı zamanda bu Kanunu yürürlükten kaldıran 7036 sayılı
Kanun- hükümlerine göre işçi sayılan kişilerle işveren arasındaki iş
sözleşmesine veya İş Kanunu'na dayanan uyuşmazlıkların çözümü için kurulmuş
mahkemelerdir. 685 sayılı KHK'nın 1. maddesinde OHAL Komisyonunun yetkisinin başka
bir idari işlem tesis edilmeksizin doğrudan kanun hükmünde kararname hükümleri
ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvurularla sınırlı olduğu herhangi bir
duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça düzenlenmiş ve Yargıtay
uygulamalarında da KHK'ya dayalı hukuki işlemle tesis edilen fesih işlemlerinin
yargısal denetime tabi olduğu net bir şekilde ifade edilmiştir.
46. Buna göre, 5521 sayılı Kanun'la işçi ve işveren
arasındaki iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıkları çözme görevi verilen ilk
derece mahkemesinin OHAL Komisyonunu işaret ederek önüne gelen bir uyuşmazlığın
esası hakkında inceleme yapmadan yargılamayı sona erdirmesi bariz bir yorum
hatası niteliğinde olup yargılama sonucunda verilen kararın kanunilik unsurunu
taşıdığı söylenemez.
47. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı
Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
48. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1)Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme
kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden
yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata
hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse
dosya üzerinden karar verir."
49. Başvurucu, ihlalin tespiti ve sekiz aylık ücret
tutarında maddi tazminat ile 100.000 TL manevi tazminata karar verilmesi
talebinde bulunmuştur.
50. Anayasa Mahkemesi başvurucunun işe iade istemiyle
açmış olduğu davada idari bir organın görevi kapsamında kaldığı gerekçesiyle
karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesinin mahkemeye erişim
hakkını ihlal ettiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin
mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
51. Bu durumda mahkemeye erişim hakkına yönelik ihlalin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı
Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması
gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılması ve
tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yargılama yapılarak esas hakkında
bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere Ankara 21. İş Mahkemesine gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
52. Mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu
sonucuna varıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
53. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harç ve
2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.732,50 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin Anayasa'nın 36. maddesinde
güvenceye bağlanan mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 21. İş Mahkemesine
(E.2017/79) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 257,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 2.732,50 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 9/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.