TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEVLÜT AKPINAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2017/26345)
Karar Tarihi: 21/7/2020
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Raportör
Volkan SEVTEKİN
Başvurucu
Mevlüt AKPINAR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda tutuklu olarak bulunan eşlerin birbirleriyle yüz yüze olacak şekilde görüştürülmemeleri nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/7/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
9. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL üçer aylık sürelerle uzatılarak 18/7/2018 tarihine kadar devam etmiştir. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç, OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
10. Darbe teşebbüsü öncesinde hâkim olan başvurucu, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe teşebbüsü sonrasında silahlı terör örgütüne [Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)] üye olma ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçları kapsamında yürütülen soruşturma sürecinde (kapatılan) Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/7/2016 tarihli kararıyla tutuklanmış ve Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur. Daha sonra başvurucu 12/1/2017 tarihinde Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.
11. Başvurucunun eşi de Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin 22/7/2016 tarihli kararıyla aynı soruşturma kapsamında tutuklanmış ve Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur.
A. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumundan Naklinden Önceki Süreç
12. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) Ceza İnfaz Kurumuna gönderdiği 21/9/2016 tarihli yazısında; aynı ceza infaz kurumunda barındırılan ve aralarında akrabalık bağı bulunan hükümlü ve tutukluların görüşme talepleri ile ilgili olarak 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Ziyaret Yönetmeliği) 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında ifade edilen "aynı ceza infaz kurumu içinde..." ibaresinin kampüs (yerleşke) içinde bulunan ceza infaz kurumlarını kapsamadığı belirtilmiş ve aynı yerleşke içinde bulunan ceza infaz kurumlarının birbirinden bağımsız oldukları bildirilmiştir.
13. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulunun (Kurul) 26/9/2016 tarihli kararı ile aynı ceza infaz kurumunda barındırılan ve aralarında akrabalık bağı bulunan hükümlü ve tutukluların Ziyaret Yönetmeliği'nin ilgili hükmü uyarınca birbirleriyle görüş yapabilecekleri belirtilmiş ancak aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarda barındırılan hükümlü ve tutukluların birbirleriyle görüş yapamayacaklarına karar verilmiştir.
14. Başvurucu 8/11/2016 tarihli dilekçesinde, aynı yerleşke içindeki ceza infaz kurumunda barındırılan eşiyle görüşme (açık ya da kapalı görüş) talebinin Ceza İnfaz Kurumunca reddedildiğini belirterek eşi S.Ş.A. ile görüş yapma imkânı sağlanması talebinde bulunmuştur.
15. Başvurucunun şikâyetine konu talebi Ankara Batı İnfaz Hâkimliğinin 10/11/2016 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, Başsavcılık yazısı ile Kurul kararı birlikte değerlendirildiğinde uygulamanın mevzuata ve Ceza İnfaz Kurumu kurallarına uygun olduğu belirtilmiştir.
16. Başvurucunun anılan karara itirazı dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/11/2016 tarihli kararı ile kabul edilmiş ve İnfaz Hâkimliği kararı kaldırılarak Kurul kararının iptaline kesin olarak hükmedilmiştir. Karar gerekçesinde; başvurucu ve eşinin aynı yerleşke içindeki ceza infaz kurumlarında kaldıkları vurgulanarak Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrası kapsamında kalan talebe ilişkin yasaklayıcı bir hükmün bulunmadığı açıklanmıştır.
17. Başvurucu, Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine hitaben yazdığı 29/11/2016 tarihli dilekçe ile İnfaz Hâkimliği kararına karşı yaptığı itiraz başvurusundan feragat ettiğini bildirmiştir. İnfaz Kurumuna hitaben yazdığı 29/11/2016 tarihli dilekçede ise itiraz başvurusunun kabul edilmesi durumunda bu hakkını kullanmayacağını ifade etmiştir.
18. Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin söz konusu kararının başvurucuya tebliğinden kısa bir süre sonra başvurucu 12/1/2017 tarihinde Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmiştir.
19. Öte yandan UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelere göre kesin nitelikteki karara karşı Bakanlık tarafından -kanun yararına bozma talebiyle- olağanüstü kanun yoluna başvurulmuştur. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 5/6/2017 tarihli kararıyla Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/11/2016 tarihli kararının kanun yararına bozulmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır. Karar gerekçesinde; görüşme talebinde bulunan başvurucu ile eşinin aynı kampüs içinde yer alsa bile farklı ceza infaz kurumlarında bulundukları, her iki ceza infaz kurumunun gerek idari yönetiminin gerek güvenlik önlemlerinin birbirlerinden farklı olduğu, aynı kampüs içinde yer alan iki farklı ceza infaz kurumunun aynı ceza infaz kurumu sayılamayacağına ilişkin bozma isteğinin yerinde olduğu açıklanmıştır.
B. Başvurucunun Ceza İnfaz Kurumundan Naklinden Sonraki Süreç
20. Başvurucu; Bolu İnfaz Hâkimliğine hitaben yazdığı 1/2/2017 tarihli dilekçesinde, eşi ile görüşme talebinin kabul edilmesine ilişkin olarak Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının uygulanmasını beklerken Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiğini, eşinin naklinin ise mümkün olmadığını -infaz kurumunda kadın koğuşu bulunmadığı için- sonradan öğrendiğini belirterek mahkeme kararının uygulanarak eşiyle görüş yapma imkânı sağlanması talebinde bulunmuştur.
21. Başvurucunun talebi, Bolu İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 27/4/2017 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Karar gerekçesinde; Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre aynı ceza infaz kurumu içinde bulunmak koşuluyla tutuklu eşlerin birbirleriyle görüşebileceği ancak başvurucunun tutuklu eşinin başka bir ceza infaz kurumunda bulunduğundan talebinin reddedildiği açıklanmıştır.
22. Başvurucunun anılan karara itirazı, Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 31/5/2017 tarihli kararı ile İnfaz Hâkimliği kararı usul ve yasaya uygun bulunarak reddedilmiştir.
23. Nihai karar 6/6/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
24. Başvurucu 4/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
25. Anayasa Mahkemesi tarafından Bolu Ceza İnfaz Kurumuna 4/11/2019 tarihinde yazılan yazı ile başvurucunun tutuklu kaldığı süre boyunca kendisi gibi tutuklu olan eşi ile görüş (açık ya da kapalı görüş) yapıp yapmadığı, eşiyle telefon vasıtasıyla görüşüp görüşmediği, mektup yoluyla haberleşme sağlayıp sağlamadığı hususlarında eldeki bilgi ve belgelerin gönderilmesi talep edilmiştir. 7/11/2019 tarihli cevap yazısında; başvurucunun 12/1/2017 tarihinde Ceza İnfaz Kurumundan asayiş ve güvenlik sebebi ile nakil geldiği ve 15/9/2017 tarihinde de tahliye olduğu, tutuklu kaldığı sürede başvurucu ile tutuklu eşi arasında yüz yüze görüşmenin gerçekleşmediği, telefon görüşmesi olmadığı, sadece mektup yoluyla iletişimin kurulduğu bildirilmiştir.
26. UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelerden, başvurucunun eşinin de 19/12/2017 tarihinde Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan tahliye edildiği anlaşılmaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
27. İlgili hukuk için bkz. Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019, §§ 19-41.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 21/7/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
29. Başvurucu, eş görüşü (açık ya da kapalı usulle) talebinde bulunan ve lehine karar verilen mahpusların ceza infaz kurumundan nakillerine karar verileceği endişesiyle Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesine eş görüşü talebinden feragat ettiğini bildirir dilekçe gönderdiğini belirtmiştir. Ayrıca -istemeyerek de olsa- Ceza İnfaz Kurumu idaresine sunduğu dilekçe ile itirazının kabul edilmesi hâlinde farklı bir ceza infaz kurumuna nakledileceği ve bu durumun eşini üzeceği, aileleri ve avukatlarının ziyaretlerini daha da zorlaştıracağı endişesiyle kararın uygulanmaması talebinde bulunduğunu ifade etmiştir. Başvurucu, itiraz merciine gönderdiği feragat dilekçesi tarihinden önce itirazının kabul edilerek İnfaz Hâkimliğinin kararının kaldırıldığını ve eşi ile görüş imkânı tanıyan bu kararın tarafına tebliğinden sonra da eşiyle görüş yapma imkânı sağlanmadan Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilmesi suretiyle söz konusu mahkeme kararının hukuka aykırı şekilde uygulanmadığını bildirmiştir.
30. Başvurucu; devletin ailenin huzur ve refahının sağlanması için gerekli tedbirleri almakla yükümlü olduğunu, ayrıca eş görüşü yapabilmesini engelleyen mevzuatta açık bir yasağın da bulunmadığını ancak bunun koşullarını sağlayacak yönde herhangi bir adım atılmadığını belirtmiştir. Sonuç olarak itirazları karşılanmadan ve ilgili mevzuat uygun şekilde gerekçelendirilmeden Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirildiği 21/7/2016 tarihinden bireysel başvuruda bulunduğu 4/7/2017 tarihine kadar eşi ile görüştürülmediğini belirten başvurucu; adil yargılanma hakkının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Bakanlık görüşünde, Ziyaret Yönetmeliği'nin 9. maddesinin 5/12/2018 tarihli ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile üçüncü fıkrasının "Aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan hükümlü veya tutuklular, birinci fıkrada sayılan kişilerden olmaları şartıyla bu Yönetmelik hükümleri kapsamında Cumhuriyet başsavcılığının yazılı emri ile birbirleriyle görüşebilir" şeklinde değiştirildiği belirtilmiştir. Bu kapsamda "aynı ceza infaz kurumu" ifadesinden, aynı idari yapıda olup kurum müdürlüğü aynı olan ceza infaz kurumunun anlaşılması gerektiği, farklı ceza infaz kurumlarında tutuklu olarak bulunduklarından mevzuata göre başvurucu ve eşine görüş imkânı sağlanmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir. Somut başvuruda, olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuata göre değerlendirmeler yapıldığı hatırlatılmıştır. Sonuç olarak asayiş ve güvenlik nedeniyle Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen başvurucu hakkındaki İnfaz Hâkimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararlarında yer alan tespit ve sonuçların kanunun uygulanması niteliğinde olduğu ve bu anlamda hak ve özgürlükleri ihlal eder nitelikte olmadığı, adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfîlik içermediği belirtilmiştir. Görüşte ayrıca başvurucu hakkında verilen kararların OHAL yönetim usullerinin uygulandığı bir zamanda verilmiş olduğu, Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında inceleme yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
B. Değerlendirme
32. Anayasa’nın 5. maddesi şöyledir:
"Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."
33. Anayasa’nın başvurunun değerlendirilmesinde dikkate alınacak 20. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes, ... aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. ... aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."
34. Anayasa’nın 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Aile, Türk toplumunun temelidir ...
Devlet, ailenin huzur ve refahı ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar..."
35. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özünün kendisi gibi tutuklu olan eşiyle kapalı ve açık görüş imkânından yararlanamamasına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi benzer bir başvuruyu aile hayatına saygı kapsamında incelemiştir (Murat Aydın, § 50). Somut başvuruda da bu karardan ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmamaktadır. Öte yandan başvurucunun 29/11/2016 tarihli dilekçeleri (bkz. § 17) ile resen nakil işlemi nedeniyle idari ya da yargısal bir başvurusunun bulunmadığı dikkate alındığında Ceza İnfaz Kurumundan naklinden önceki süreç ve naklinden sonraki süreç olmak üzere iki farkı yönden inceleme yapılmıştır.
1. Ceza İnfaz Kurumundan Nakilden Önceki Sürece İlişkin İddia
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.
37. Somut olayda başvurucunun 12/1/2017 tarihinde Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiği, nakil öncesi sürece ilişkin şikâyetler bakımından bu tarihten itibaren başlayan otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 4/7/2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmıştır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Ceza İnfaz Kurumundan Nakilden Sonraki Sürece İlişkin İddia
39. Aile hayatına saygı hakkı Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Madde gerekçesi de dikkate alındığında kamusal makamların özel hayata ve aile hayatına müdahale edememesi ile kişinin ferdî ve aile hayatını kendi anladığı gibi düzenleyip yaşayabilmesi gereğine işaret edildiği görülmekte olup söz konusu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi çerçevesinde korunan aile hayatına saygı hakkının Anayasa’daki karşılığını oluşturmaktadır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36).
40. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatının sınırlanması hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların özel ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir.
41. Somut olayda başvurucu, eşiyle görüşme imkânının sağlanması amacıyla nakledildiği yerdeki ceza infaz kurumu ve yargı makamlarına müracaatlarından -tutuklu eşinin başka bir ceza infaz kurumunda bulunduğu gerekçesiyle- sonuç alamamıştır.
42. Ceza İnfaz Kurumundan asayiş ve güvenlik sebebi ile 12/1/2017 tarihinde Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledilen ve 15/9/2017 tarihinde de tahliye edilen başvurucunun, resen nakil işlemine karşı idari ya da yargısal bir başvurusunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu süre zarfında başvurucunun -farklı bir şehirde- Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olan eşi ile yüz yüze (açık ya da kapalı görüş) görüştürülmesi beklenemez. Öte yandan bu durumun aksinin kabulü ile farklı yerleşkelerde ya da farklı şehirlerde bulunan ceza infaz kurumlarında mahpus olan aile bireylerinin yüz yüze görüştürülmesinin kamusal makamlara katlanılması mümkün olmayan bir külfet yükleyeceği sonucuna varılmıştır. Netice olarak somut olayın kendine özgü koşullarına göre aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki devletin pozitif yükümlülüklerin gereğinin yerine getirilmediği söylenemez.
43. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki ihlal iddiasının Ceza İnfaz Kurumundan nakil öncesi süreç yönünden süre aşımı; nakil sonrası süreç yönünden de açıkça dayanaktan yoksun olması nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/7/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.