TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BÜLENT EREN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2017/27308)
|
|
Karar Tarihi: 31/10/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Eşref Uğur
ŞENOL
|
Başvurucular
|
:
|
1. Bülent
EREN
|
|
|
2. Ekrem
EREN
|
|
|
3. Mehmet
EREN
|
|
|
4. Mehti EREN
|
|
|
5. Merve
AYDIN
|
|
|
6. Recep
DEMİREL
|
|
|
7. Sabriye
İLHAN
|
|
|
8. Suat EREN
|
|
|
9. Şaban
DEMİREL
|
|
|
10. Şükran
EREN
|
|
|
11. Tenzile
DEMİRLEK
|
|
|
12. Ülkenur EREN
|
|
|
13. Ümran
EREN
|
Vekili
|
:
|
Av. Çayan
Elif SÜZER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, taşınmazın imar planında kamu hizmeti alanına
ayrılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/6/2017 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün
71. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucuların maliki olduğu başvuruya konu taşınmaz 1/1000
ölçekli revizyon uygulama imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmıştır.
Başvurucular, bu taşınmazın kamulaştırılması istemiyle Belediyeye başvurmuş
fakat bu yoldan bir sonuç elde edememişlerdir.
9. Başvurucular, bunun üzerine imar planında kamu hizmeti
alanına ayrılan taşınmazın rayiç bedelinin ödenmesi istemiyle Belediye aleyhine
tam yargı davası açmışlardır.
10. Derece mahkemelerince uyuşmazlığın esası hakkında karar
verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Kararda 20/8/2016 tarihli ve 6745
sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la 4/11/1983 tarihli
ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na birtakım hükümler eklendiği
vurgulanmıştır. Bu bağlamda uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî
kurumlara ayrılan taşınmazların kamulaştırılması için öngörülen beş yıllık
sürenin 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 11. madde gereğince bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacağı ve bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı
kesinleşmeyen davalara da bu madde hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Başvurucular tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstanbul Bölge
İdare Mahkemesi Dokuzuncu İdare Dava Dairesi tarafından istinaf talebinin
reddine karar verilmesi sonucunda hüküm kesinleşmiştir.
11. Başvurucular, nihai kararın tebliği üzerine bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Hüseyin Ünal, B. No: 2017/24715, 20/9/2018, §§ 17-29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
14. Başvurucular; taşınmazın imar planında kamu hizmeti alanına
ayrılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiğini, bu müdahale sebebiyle
taşınmazını dilediği gibi kullanamadığını belirtmişlerdir. Başvurucular,
taşınmazının kamulaştırılmamasının mülkiyet hakkının ihlaline yol açtığını
ifade etmişlerdir. Başvurucular bunun yanında dava sürecinde yapılan yasal
değişikliklerin geriye yürütülmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı, eşitlik
ilkesi ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini de ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
15. Anayasa'nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular; mülkiyet hakkı dışında adil
yargılanma hakkı, eşitlik ilkesi ve hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini
ileri sürmektedirler. Ancak somut olayda eşitlik ilkesinin ihlaline yol
açabilecek farklı muamelenin varlığı başvurucular tarafından
temellendirilmemiştir.
17. Diğer taraftan başvurucuların asıl şikâyetinin imar
uygulamasında kamu hizmeti alanı olarak ayrılması sebebiyle maliki oldukları
taşınmazdan dilediği gibi yararlanamadıklarına, taşınmazı kullanamadıklarına ve
onu tasarruf edemediklerine yönelik olduğu anlaşılmakla başvurucuların bütün
şikâyetleri mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Anayasa Mahkemesi aynı konu ile ilgili şikâyetleri daha önce
incelemiş ve uygulanacak ilkeleri ortaya koymuştur (Hüseyin Ünal, §§ 34-62).
20. Hüseyin Ünal
kararında imar uygulamasına konu edilen taşınmazın, başvurucu adına tapuda
kayıtlı olduğundan dolayı Anayasa'nın 35. maddesi bağlamında mülk teşkil ettiği
belirtilmiştir (Hüseyin Ünal, §
37). Bu taşınmazın uygulama imar planında kamu hizmeti alanı olarak
ayrılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kabul edilmiş, söz konusu
müdahalenin niteliği sebebiyle mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin genel
kural çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (Hüseyin Ünal, §§ 38-41).
21. Anayasa Mahkemesi 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar
Kanunu hükümleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 11. maddeye dayalı olan
müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığını değerlendirmiş, ayrıca taşınmazın
kamu hizmetine tahsis edilmesine yönelik müdahalenin kamu yararına dayalı meşru
bir amacının bulunduğu açıklanmıştır (Hüseyin
Ünal, §§ 44-50). Ölçülülük yönünden yapılan değerlendirmede ise
uygulama imar planının onaylanmasından itibaren beş yıldan fazla süre geçmesine
rağmen imar planında kamu hizmetine ayrılan taşınmazın kamulaştırılmaması ve
herhangi bir tazminat da ödenmemesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir
külfet yüklediği kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple başvurucunun mülkiyet
hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin
başvurucu aleyhine bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı kabul edilmiştir (Hüseyin Ünal, §§ 51-62).
22. Somut başvuruda da başvuruculara ait taşınmazın uygulama
imar planında kamu hizmeti alanına ayrılmasına rağmen beş yılı aşkın bir
süreden beri kamulaştırılmadığı ve kendilerine herhangi bir tazminat da
ödenmediği dikkate alındığında bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durumun
söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucuların mülkiyet
hakkına yapılan müdahale ölçülü değildir.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
25. Başvurucular, maddi ve manevi tazminat talebinde
bulunmuşlardır.
26. Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal
sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi
hususunda genel ilkeler belirlenmiştir.
27. Somut olayda başvuruculara ait taşınmaz imar planında kamu
hizmeti alanına ayrılmıştır. Başvurucuların açmış olduğu tazminat davasında
derece mahkemeleri, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren kanun maddesini
gerekçe göstererek dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar
vermiştir. Sonuç olarak müdahalenin temeli olan taşınmazın imar planında kamu
hizmetine ayrılması idari bir işlem niteliğindedir. Başvurucuların mülkiyet
hakkının idari bir işlem nedeniyle ihlal edildiği anlaşılmaktadır. Ancak somut
olayda ihlale yol açan idari eylem ve işleme karşı başvurulabilecek kanun yolu
tüketildikten sonra bireysel başvurunun yapıldığı anlaşıldığına göre ilgili
mahkemenin yeniden yargılama yoluyla tespit edilen ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırma imkânı bulunmaktadır.
28. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, ihlal
sonucuna uygun olarak tazminata hükmedilmesinden ibarettir. Tazminat miktarının
belirlenmesi hususu ise bu konuda uzmanlaşmış derece mahkemelerinin
takdirindedir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak
üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
29. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yetkili yargı
merciine gönderilmesine karar verilmesinin ihlal sonucu açısından yeterli bir
giderim sağladığı anlaşıldığından başvurucuların tazminat taleplerinin reddine
karar verilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 257,50 TL harç ve 1.980 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.237,50
TL yargılama giderinin başvuruculara ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bursa
1. İdare Mahkemesine (E.2016/1037, K. 2016/1756) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 257,50 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.237,50
TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
31/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.